EĞİTİM: MODELİ DEĞİL İÇERİĞİ ÖNEMLİ

4+4+4 teklifinin ek klasöründe yer alan diğer ülkelerin eğitim sistemlerine göre dünyada bu sistemde başarı yok. Eğitimde başarılı ülkelerin çoğunda zorunlu eğitim çoğunlukla 12 yılın üzerinde… Zorunlu eğitimin yapısının yeniden düzenlenmesini öngören “4+4+4” sistemi iktidarla muhalefet arasında kavgaya dönüşürken tasarıyla ilgili ilginç bir detay ortaya çıktı. Teklifin ‘Ek4’ klasöründe hangi ülkelerin nasıl bir eğitim sistemi uyguladığına ilişkin bir tablo yer alıyor. Tabloda “4+4+4” zorunlu eğitim sistemini uygulayan ülkeler arasında “Bosna ve Hersek, Avusturya, Bulgaristan, Hırvatistan, Macaristan, Karabağ, Romanya ve Sırbistan” bulunuyor. Tüm dünyada üniversite öncesi öğrencilerin akademik başarılarını ve ülkelerin başarı sıralamasında en önemli veri olarak kabul edilen PISA uygulaması ise oldukça çarpıcı bir noktayı gözler önüne seriyor.

Türkiye PISA’da başarısız
Ülkemizde Nisan ayı içinde 170 okuldan 4 bin 996 öğrenciye yapılan PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) uygulamasında öğrencilerin okuma becerisi, matematik yeteneği ve fen bilgisi testleri üzerinden değerlendirmeleri yapılmakta. Bir sonraki değerlendirmelerin bu yıl içinde yapılacağı PISA 2009 sonuçlarına göre Türkiye 33 OECD ülkesi arasında 464 puanla 31’inci, 65 ülke arasında da 39’uncu sırada gelmiş ve eğitim sisteminin içinde bulunduğu acı hal tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmıştı. Peki, kanun teklifinde yer alan ve “4+4+4” sistemini uyguladığı ifade edilen ülkeler PISA 2009’da nasıl bir sonuç almışlardı?

4+4+4’te başarılı ülke yok
Tabloda belirtilen ülkelerden PISA 2009’a katılanlar arasında “4+4+4” eğitim modelini uygulayan ülkeler şu sıralamalarda yer aldı: 24. Macaristan (494 puan), 34. Hırvatistan (476 puan), 37. Avusturya (470 puan), 43. Sırbistan (442 puan), 44. Bulgaristan (429 puan), 47. Romanya (424 puan).
PISA 2006 bulgularına göreyse Finlandiya 563 puanla ilk sırada yer alırken Kanada, Japonya, Yeni Zelanda, Hong Kong-Çin, Tayvan ve Estonya’da 530 ila 542 puan arasında skorlar alarak en üst sırada yer almışlardı. 2009’da ilk 10’da yer alan ülkelerden Avustralya, Hollanda ve Güney Kore’de 2006 yılı bulgularında ortalamanın üstünde (500 puanın üstünde) skorlar elde ederek uyguladıkları sistemlerin son 6 yıldır başarılı olduklarını ispat etmişlerdi.

6 yıllık zorunlu ilköğretim
PISA 2009 sonuçlarına göre ilköğretimde en başarılı 10 ülkenin genel ortak özelliği 6 yıl zorunlu ilköğretim sistemine sahip olmaları. (Sadece Yeni Zelanda ve Avustralya farklı sisteme sahip). En başarılı ilk üç ülkenin ortak özelliği ise zorunlu eğitim sistemlerinde ilköğretimin 6, lise seviyesindeki eğitim sisteminin ise 3 yıl olması.

Başarılarının sırrı okul öncesi eğitimde
PISA sonuçlarında ilk 10’a giren ülkelerin başarısının ardında okul öncesi eğitime verilen önem ve özellikle matematik ve fen bilimleri alanlarında öğrencilere henüz küçük yaşlarda kazandırılan yaratıcı düşünme becerisi yer alıyor. Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Rehberlik Koordinatörü ve eğitim yazarı Turgay Polat PISA’da başarılı olan ülkelerin sırrını şu şekilde açıklıyor:

“Yeni kavramlar”
PISA değerlerinde ilk 10’a giren ülkelerde tamamen ortak olan bir çok nokta var. Bunlardan ilkli tüm eğitim hayatı boyunca ne büyük önemin okul öncesi eğitime yani 4-7 yaş arasına verilmesidir. Okul öncesi eğitim ilk 10’daki ülkelerin tamamında zorunludur ve katılım yüzde 100 seviyesindedir. Bu eğitimde tamamen kişilik gelişimi, motor öğrenme ve en önemlisi yaratıcı düşünme üzerine yoğunlaşılır. En büyük öncelik hem okul öncesi hem de zorunlu eğitim yılları boyunca matematik ve fen bilimlerine verilir. 1. sınıftan itibaren tüm öğrencilere verilen matematik ve fen bilgileri tamamen beceri kazandırma ve yaratıcı düşünmeye dayalıdır. Yani matematiksel düşünme hızla kazandırılır. Böylece öğrenciler yeni kavramları üretebilir ve üretline başka bilimsel kavramları hızlıca kavrayabilir. Dolayısıyla teori ve kalıp düşünme okul öncesi eğitimde kesinlikle verilmez. Yine okuma becerisi üzerine de büyük bir önem verilir. Örneğin ilk 10’a giren Batılı ülkelerde çocuklara her gün bir kelime ve kavram verilerek evde bu kelime hakkında bir kompozisyon yazmaları söylenir. Ertesi gün çocuklar kompozisyonlarını sunduktan sonra bu defa kompozisyondan bir kavram ortaya çıkarılmaları istenir. Ülkemizde ise fiiller, sıfatlar, fiilimsiler gibi kalıplarla bir okuma eğitimi verilmekte ve çocuklarımız yaratıcılıktan uzak kılınmaktadır. PISA’da ilk 10’a giren ülkelerde yaratıcı metin denilen beceri de çocuklara kazandırılır. Bu sayede çocuklar tüm edebi kavram ve olgulara henüz küçük yaşlarda hakim kılınır ve edebi düşünme becerisini elde ederler. Yine ilk 10’a giren Batılı ülkelerde okul öncesi eğitimde fen ve matematik bilgileri çocuklara oyunlarla ve oyuncaklarla öğretilir. Teknik liseye geçiş ise ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor. Asya ülkelerinde daha erken yaşlarda teknik liseye yönlendirme varken Batı ülkelerinde genellikle lise çağlarında teknik liseye yönlendirme gerçekleştiriliyor. Teknik liselere geçiş tartışması bu ülkelerde yok çünkü önem verilen şey bu tartışma değil okul öncesi eğitim ile öğrencilerini ne kadar esnek yetiştirebildiği noktasında. Dolayısıyla önemli olan eğitimin modeli değil içeriğidir.”
Emre ÖZTÜRK / Vatan