Emekliye ‘uyum’ müjdesi
Hükümet intibak çalışmasında sona geldi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, “Emekli maaşlarında yapılması gereken intibak düzenlemesinde tablo ortaya çıktı gibi. 2000 yılından önce emekli olan 2.5 milyon kişiyle ilgili tabloyu ana hatlarıyla gördük. Ayrıntılarına bakacağız” dedi. Çelik, ”Maliyet yüksek çıkmaz mı, Maliye ne der?” sorusuna; “Hükümet programında yer alıyor. Emekliye sözümüz var” karşılığını verdi. Bakan Çelik, kıdem tazminatı konusunda taşeron içşilerin ağır şartlarına işaret ederek, “Birine hay hay birine vay vay olmaz, bunların haklarını devlet olarak biz koruyacağız” dedi. Bakan Çelik, bir grup gazeteciyle Meclis’te yaptığı sohbette milyonlarca emekliyi ilgilendiren intibak düzenlemesi ve kıdem tazminatı konusunda önemli açıklamalarda bulundu. İntibak konsunun hükümet programında olduğunu anımsatan Çelik, “Sözümüz var. kademeli olarak bu düzenlemeyi yapacağız. Ama önce tabloyu net olarak görmemiz gerekiyor” dedi. 1981 yılından 2000 yılına kadar durumun ne olduğunu, kimlerin, hangi derecede mağdur olduğunu anlamak için bir çalışma yapıldığını anlatan Çelik, “Tabloyu gördük gibi. Şimdi ayrıntılara bakacağız” diye konuştu. İntibak konusunun daha çok işçi emeklilerini ilgilendirdiğini anımsatan Çelik, “5 milyon 400 bin işçi emeklisi var. Bunların 2.5 milyonu 2000 yılından önce emekli olmuş. Ama kaç kişi mağdur bunu anlamaya çalışıyoruz. Bunlardan bir kısmı düşük maaş alırken, 2000 yılından sonra emekli olanlara daha yüksek maaş bağlanmış. Öyle ki adam, 3 bin 600 gün prim yatırmış olmasına karşın, emekliliği 2000 yılından sonra istediği için 5 bin gün prim yatırana göre emekli maaşı daha yüksek bağlanmış” diye konuştu. ‘Maliyet yüksek olmaz mı, bu parayı nereden bulacaksınız, Maliye ne der’ sorularına ise Çelik, yapılan çalışmalara Maliye bürokratlarının da katıldığını belirterek, konunun Ekonomi Koordinasyon Kurulu gündemine geleceğini vurguladı. Düzenleminin kademeli olacağını anımsattı.
BİRİNE ‘HAY HAY’ BİRİNE ‘VAY VAY’ OLMAZ
Bakan Çelik, gazetecilerin ‘Kıdem tazminatı fonu’ gelecek mi gelmeyecek mi, var mı yok mu; sorularına ise doğrudan ‘var’ ya da ‘yok’ demedi. Kıdem tazminatının özellikle alt işverenlerce çalıştırılan taşeron işçilerin sorunu olduğuna dikkat çekti. Bu insanların 11 ay çalıştırılıp, kıdem tazminatı vermemek için işten çıkarıldıklarını; mesai saatlerinin uzun olduğunu; izin bile yapamadıklarını anlattı. Örgütlenme sorunu yaşadıklarını vurguladı. Bunun üzerine ‘o zaman kıdem tazminatı fonu sadece taşeron işçiler için getirilsin’ önerimize Çelik, “Bakın bu da bir formül olabilir. Tüm önerileri enine boyuna konuşacağız” karşılığını verdi. Bir başka gazetecinin, “Sayın Bakan, bazı bakanlar açıkladı; kıdem tazminatı fonu var mı yok mu, siz cevap vermiyorsunuz ama hükümet programında da var” ısrarı üzerine Çelik, “Önemli olan bu işi sosyal taraflarla konuşmak. Yoksa siz bakanlık olarak şöyle olacak, böyle olacak, deyin. Eğer sosyal taraflarla oturup konuştuktan sonra bir netice alıyorsanız, o zaman netice neticedir” dedi. Bakan Çelik, 2821 sayılı sendika yasası ile ilgili taraflarla uzlaşmaya varıldığını, 2822 Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt ile ilgili Salı günü işçi ve işveren konfederasyonlarıyla yeniden bir araya geleceklerini söyledi. Memurlara toplu sözleşme hakkı getiren yasayla ilgili olaraksa 3 konuda henüz mutabakat sağlanamadığını belirtti. Çelik, görüşmelere katılacak sendikalar, sözleşmenin kiminle yapılacağı ve hakem heyeti noktasında noktasında mutabakat olmadığını, Salı günü memur tarafıyla da bir araya geleceklerini anlattı.
Aysel ALP / Hürriyet
***
Dolar yine coştu
Serbest piyasada dolar 1,8670 liraya çıkarak Türk lirası karşısında tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. İstanbul serbest piyasada dolar 1,8670 TL, euro 2,4880 liradan haftaya başladı. Kapalıçarşı’da 1,8640 liradan alınan dolar 1,8670 liradan satılıyor. 2.4850 liradan alınan euronun satış fiyatı ise 2.4880 lira olarak belirlendi.
Serbest piyasada önceki kapanışta doların satış fiyatı 1,8620 lira, euronun satış fiyatı ise 2,5050 lira olmuştu.
Piyasalarda iyasalarda, küresel büyümenin yavaşlaması ve Yunanistan’ın bütçe hedeflerini tutturamayacağı açıklamasının Avrupa’nın borç krizinin yayılma etkisini artıracağı endişeleri yüzünden değer kayı yaşanıyor. Japonya’da Nikkei 225 Endeksi haftanın ilk işlem gününde yüzde 1.8 azalarak günü tamamladı. Asya’da ayrıca Tayvan Borsası yüzde 2.9, Tayland Borsası yüze 4.5, Hong Kong borsası ise yüzde 4.4 değer kaybetti.
AMERİKA VE AVRUPA BORSALARI
ABD’de geçen hafta cuma günü New York Borsası’nda Dow Jones Endeksi yüzde 2.16 değer kaybederek 10.913 puandan, Standard and Poor’s 500 Endeksi yüzde 2.50 azalarak 1.131 puandan ve Nasdaq Bileşik Endeksi yüzde 2.63 düşerek 2.415 puandan haftayı kapatmıştı. Amerika kıtasında ayrıca Kanada Borsası yüzde 0,53, Arjantin Borsası’nda Merval Endeksi yüzde 2,16, Meksika Borsası’nda IPC Endeksi yüzde 0,54 ve Brezilya Borsasında Bovespa Endeksi yüzde 1,99 değer kaybetmişti.
PETROL FİYATI
ABD ham petrolünün Kasım ayı teslimi varil fiyatı 78 dolar seviyesinde ve Londra Brent tipi ham petrolün Kasım ayı fiyatı 102 dolar seviyesinde işlem görüyor. ABD ham petrolünün Kasım ayı teslimi varil fiyatı bugün Asya’daki işlemlerde 69 sent değer kaybederek 78 dolardan işlem görmeye başladı. ABD ham petrolünün Kasım ayı teslimi varil fiyatı geçen haftayı 79.2 dolardan kapatmıştı. Londra Brent tipi ham petrolün Kasım ayı teslimi varil fiyatı da 102.2 dolardan satılıyor.
***
PKK, 130 teröristle saldırdı
Şemdinli’de düğün alayını kalkan yapıp polise ve askere saldıran grubun 130 kişi olduğu ortaya çıktı. Olay sonrası yeri belirlenen gruba “Riskli bölge, zayiat olur” denilerek operasyon yapılamadı. PKK’lı teröristler 11 Eylül gecesi saat 22.00 sıralarında Şemdinli Belediye Başkanlığı bahçesinde yapılan düğün kalabalığından içinden ve ilçenin muhtelif yerlerinden İlçe Emniyet Müdürlüğü, İlçe Jandarma Komutanlığı, Dağ Komando Taburu ile personel lojmanlarına eş zamanlı roketli ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlemişti. Olayda 1 uzman çavuş ile 1 polis memuru şehit olmuş, 3 vatandaşta ölmüştü. Saldırıda 4 asker ile 10 vatandaş da yaralanmıştı.
YERLERİ BELİRLENDİ
Olay sonrası istihbarat birimleri gruba yönelik çalışma başlattı. Dört koldan RPG-7 roketatar ve Bixi makinalı tüfeklerle saldıran terörist grubun 130 kişiden oluştuğu belirlendi. Olay gecesi ilçede 30 ayrı terörist telsizinden konuşma yapıldığı saptandı. Terörist grubun Şemdinli ilçesine iki kilometre mesafede bulunan Altınsu köyü kırsalında olduğu saptandı. Komutanlığa ilçeye iki kilometre mesafede saklanan terörist grubun yeri nokta olarak iletilerek, “Bizim özel harekat timleri ile sizin birlikler kampa ortak operasyon yapsın” teklifinde bulundu. Tugay komutanlığının “Operasyon riskli olur, zayiat veririz” diyerek havadan ve karadan harekat yapılmasına izin vermediği öne sürüldü. Bu karar üzerine Özel Harekat Şubesi timleri de operasyona çıkamadı. Terörist grubun ilçeyi ele geçirmesine 10 özel harekatçı polis engel oldu. Öte yandan saldırıda 7 teröristin öldüğü anlaşıldı. İki teröristin cesedi ilçe merkezinden kaçırılamadı. Öldürülen diğer 5 teröristin cesedi ile yaralı teröristler Altınsu köyündeki kampa götürüldü. 5 teröristin araziye gömüldüğü tahmin ediliyor. Yaralı teröristlerin ise Kuzey Irak’a götürüldüğü saptadı.
KAN GÖLÜNE DÖNDÜ
Saldırıdan sonra polis ekipleri İlçe Emniyet Müdürlüğü’nü hedef alan teröristlerin Bixi makinalı tüfeği yerleştirdiği bir kuruyemiş dükkanının çatısında inceleme yaptı. Çatıda ölen ve yaralanan teröristlere ait çok sayıda kan izine rastlandı. İlçe Emniyet Müdürlüğü’nü koruyan özel timcilerin roketatar ve makinalı tüfek yerleştirilen çatıdan yapılan atışları püskürttüğü anlaşıldı. Örgütün “üs” yaptığı çatıda zayiat verdiği belirlendi.
ALPER SANCAR / SABAH
***
Anayasa imtihanı
Yeni yasama yılına yeni anayasa damga vuracak. İktidarın yeni anayasaya bakışında ‘topyekün değişiklik’ düşüncesi egemenken, CHP ve MHP ‘ilk dört madde’ konusunda oldukça hassas. BDP ise ‘çok kimlikli’ ve ‘anadil güvenceli’ bir anayasa beklentisinde
Değiştirilemez maddeler de başkanlık sistemi de tartışılsın
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla üç ay önce kurulan AK Parti’nin anayasa timi hazırlık yaptı. AK Partili kurmaylar hangi konuları tartışmaya açacaklarının ipuçlarını verdi.
– Genelkurmay doğrudan Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanacak: Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, ‘Genelkurmay, ne Başbakan’a ne de Başkomutanı olan Cumhurbaşkanı’na bağlı değil. Sadece Başbakan’a karşı sorumlu. Bağlılığın olmadığı yerde sorumluluk ne kadar olur?’ demişti.
– Başkanlık sistemi ve vatandaşlık tanımı masaya getirilecek: TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, ‘Başkanlık sistemi, Uzlaşma Komisyonu’nda masaya gelmeli. Elbette ki dayatmayız’ demişti.
– Askeri yargı kaldırılacak: Yine Kuzu, asker-sivil yargı ayrımını kaldıralım vurgusu yaptı.
– Değiştirilemez maddeler masaya gelecek: Anayasa’nın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen ilk üç maddesini de tartışmayı açmayı planlıyor.
– Laiklik yorumu değişebilir: Laikliği de dini özgürlükleri arttıracak ve türban serbestisini sağlayacak bir şekilde yorumlamak istiyor.
İlk dört maddeye dokunulmamalı
CHP yeni anayasa konusunda ‘olmazsa olmaz kriterlerini’ netleştirdi. MYK toplantılarında son şekli verilen başlıca kriterler şöyle sıralanıyor:
– Anayasa’nın değiştirilmesi teklif dahi edilemez 1, 2, 3 ve 4. maddelerine dokunulmamalı.
– 12 Eylül referandumuyla kabul edilen değişiklikler yeni anayasa değişikliğine mutlaka dahil edilmeli ve değiştirilmeli.
– Anayasa oylamalarında 1 oy bile sonuca etki ettiği için tutuklu 8 milletvekillinin durumu çözüme kavuşturulmalı ve anayasa yapım sürecine katılmaları sağlanmalı.
– Anayasa’nın başlangıç bölümünün metni, muğlak ve hukuk ötesi ilkelerden arındırılmalı. Cumhuriyetin niteliklerinin anlamını pekiştirme ve netleştirme yoluna gidilmeli, Atatürk’ün kurucu ve önder rolü, çağdaşlaşma hedefi ile Cumhuriyetin temel nitelikleri vurgulanmalı.
– Türkiye dil, din, ırk ve etnik köken bakımından çeşitliliğe ve zenginliğe sahiptir. Başlangıç metninde, yurttaşlığın hak ve özgürlüklere dayalı ve insan onurunu öne çıkaran hukuksal bir bağ olduğu, ayrıca ‘tasada ve kıvançta ortaklık’ ve ‘bir arada yaşama arzusuna’ dayalı ulus anlayışı vurgulanmalı.
– Yeni Yurttaşlık: ‘Yurttaşlık hukuksal bağını, Cumhuriyetin hak eşitliği ve özgürlüklere dayanan bir arada yaşama arzusu olarak gören ve ondan güç alan Türkiye Cumhuriyeti halkı, bu anayasayı yapmıştır” şeklinde bir ifade başlangıç metninde yer alabilmeli.
‘Türk milleti’ kavramı başka ifadeye dönüşmesin
MHP’nİn, anayasanın içeriğine ilişkin üç kırmızı çizgisi bulunuyor. Parti, bunlardan asla taviz vermeyecek. MHP, usul açısında ise Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in uzlaşma komisyonuna başkanlık etmesini ve tüm oturumlarda bulunmasını talep ediyor. İşte kırmızı çizgileri:
– Anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddeleri: Bu maddelerde en ufak bir değişiklik dahi kabul edilemez.
– Üniter yapı korunacak: MHP özerkliğin veya federatif yapının önünü açabilecek herhangi bir düzenlemeye direnecek, ayrıca yerel yönetimlerin güçlendirilmesi adı altında özerkliğe kapı aralayacak değişiklikleri de tümden reddedecek.
– Türk milleti kavramına vurgu: etrafında çizecek. Parti, bu tanımın ‘Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı’ veya ‘Türkiyelilik’ gibi bir nitelemeye dönüşmesine kesinlikle engel olmaya çalışacak.
– Anayasanın 66. maddesinin de değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen madde olmasını istiyor. Bu madde, ‘Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür’ hükmünü kapsıyor.
Anadilde eğitime anayasal güvence
BDP, yeni anayasanın temel perspektifinin ‘çok kimlikli anayasa’ olması konusunda ısrarlı. BDP sözcülerine göre; yeni anayasada olmazsa olmazlar şöyle:
– Yapılacak yeni anayasanın temel hedefi demokratik cumhuriyet olmalı ve adil bir toplumsal sistemi inşa etmenin önünü açmalı.
– Türkiye toplumunun çok etnisiteli, çok kültürlü ve çok inançlı yapılardan oluşan ‘çok kimlikli’ realitesi yeni anayasanın temel perspektifi olmalı. Anayasanın 66. maddesindeki ‘Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkes Türktür’ hükmü ‘Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır’ şeklinde değişmelidir.
– Cumhuriyetin üzerine inşa edildiği tek dile, tek etnisiteye dayalı ulus yapısı yerine, farklı kimliklerin bir araya gelerek oluşturdukları yeni bir ulus tanımı yapılmalı.
– Her şeyin merkezden idare edildiği devlet idaresinin yerine, özerklik hukukunu tanıyan, ademi merkeziyetçi yönetim biçimi (demokratik özerklik) anayasada yer almalı.
– Ana dilde eğitim anayasal güvenceye kavuşturulmalı..
– Tarihsel ve coğrafi isimleri de kapsayan ortak vatan anlayışı yeni demokratik anayasanın esasları arasında olmalı.
A. Rezzak ORAL, Ebru TOKTAR ÇEKİÇ, Dilek GEDİK, Volkan YANARDAĞ / AKŞAM
***
Masalar kalktı, ciro düştü, iki ayda 2 bin kişi işten çıkarıldı!
Asmalımescit’te gördük ki Beyoğlu’nda masalar kalktıktan sonra kopan kıyamet yerini sessiz bir çığlığa bırakmış. Artık esnaf isyanını yüksek sesle dile getirmiyor, yüzler asık. Bu süreçte cirolarda yüzde 70-80’e varan düşüşler yaşandığı, 2 bine yakın kişinin işini kaybettiği konuşuluyor
***
Çalışanları vurdu
Beyoğlu’nda masalar kalkalı 2 ay oldu. İlk şok atlatıldı, yankıları sürüyor. Ama ilk günlerdeki gürültülü isyan, yerini sessiz bir çığlığa bıraktı. Esnafın sesini dinlemek, müşterilerin yorumlarını almak için, sokağın hareketli olduğu saatlerde Asmalimescit’in yolunu tuttuk. Sokak boş… Dükkanların içinde de ya bir ya iki dolu masa var. 2 ay önceki kalabalıktan eser yok. Son durumu sormak için bir garsona yaklaşıyoruz. Gazeteci olduğumuzu öğrenince ‘gördüğünüz gibi’ diyor, uzaklaşıyor. Mekan sahiplerinin tutumu da farklı değil, ‘isyan’ var, ama ‘sessizlik’ tercih ediliyor. Neyse ki sokağın eskileri var. Onlar daha şeffaf. İlk durağımız Asmali’nin en eski ve ünlü meyhanesi Refik.
MEKANLAR DIŞARDA DÖNÜYORDU
Refik Arslan, ikinci kuşak… Mesleği babadan devralmış. Asmalımescit’in her halini görmüş. ‘Sizin de masalar gitmiş’ diyoruz. Refik Bey anlatıyor: Ben zaten dışarıdan para kazanmıyordum, dışarısı benim vitrinimdi. Masaların kalkmasıyla işimin üçte biri gitti diyebilirim. Pek çok mekan sadece dışarıdaki masalarla dönüyordu. Normalde kabul etmeyecekleri kiraları, masalar yüzünden ödüyorlardı. Şimdi zordalar.’
2 bin kişi işten çıkarılmıştır
İŞLETMECİ Bülent Güzelkan, Beyoğlu’nda 3 bin civarında mekan bulunduğunu, ve bu işyerlerinde 15 bin kişinin çalıştığını belirterek, ‘Bu süreçte elemanlarının yüzde 80’ini çıkaran işyerleri var. SSK’sız çalışanları da düşünürsek, 2 bine yakın kişinin işten çıkarıldığını tahmin ediyorum. Bize öneriler ‘Balkon formülü’ olamaz… Belediye bu formülü uygularsa, buranın adı Pera iken, ‘balkon pera’ olur. Tarih bu trajikomik olayı yazar’ dedi. Bir diğer işletmeci Uğur Bekdemir aynı aynı rakamı veriyor: Tam zamanlı değil ama günün yoğun zamanlarında 2-3 saat çalışan insanları da sayarsak 2000’e yakın kişi işten çıkarılmıştır…’
GECE HAYATI NİŞANTAŞI’NA KAYDI
BEYOĞLU Eğlence Yerleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Timur Özdemir ise masaların kalkmasından sonra Beyoğlu’nda 2 bine yakın kişinin işten çıkarıldığını doğrulayarak, ‘Beyoğlu eğlence hayatı yavaş yavaş Nişantaşı, Bebek’e kaymaya başladı. Burada mağdur olan sadece gece kulüpleri, restoranlar değil. Beyoğlu’na gelen insan sayısının azalması kestanecisinden büfeciye kadar tüm esnafı etkiledi. Bizi en çok rahatsız eden konu ise karşımızda muhatap bulamamamız.
BURASI YAŞANILIR YER DEĞİLDİ
Refik Restoran’dan sonra hemen karşısındaki bir diğer eski Asmalımescitli Uğur Bekdemir’in yanına gidiyoruz. Rakıcı Restoran’ın sahibi Bekdemir, sokaktaki masalardan şikayetçi olan Asmalı sakinlerinden başlıyor söze: ’15 sene önce burası yaşanılır bir yer değildi. Polis her gece uyuşturucu operasyonları yapardı. Burası cazibe merkezi olduktan sonra insanlar burada yaşamaya başladılar. Evet Belediyenin haklı yönleri var. İşgaliye, önemli bir gelir kapısıdır. Parasını ödemeyen esnafa belediyenin bir yaptırım uygulaması lazım. Ama önce bunun duyurulması lazım. Belediye’nin iyi iletişim yapması lazım. Yerel yönetimlerin artık global düşünmesi lazım.’
KİRALAR 30 BİN LİRAYA ÇIKMIŞTI
Refik Arslan’ın verdiği bilgilere göre son yıllarda Asmalımescit’in popülaritesinin artmasıyla 20-30 bin TL kiralar konuşulmaya başlanmış. Tabii bu kiraların kabul edilmesinin nedeni dışarıdaki masalar. Arslan ‘Haftasonu bir gecede Beyoğlu’na, 1 milyon insan geliyorsa, şimdi bu 200 bine düştü. Dolayısıyla cirolarda yüzde 75-80’lik kayıp var. Kepenk kapatmamak için ortak arayışına girenler var. Tabii sıkıntı yaşayan sadece restoranlar, kulüpler değil. Köşedeki büfe işim 3’te bire düştü diyor’ dedi.
Tarihi çerçevemi mi bozayım
Arslan’a ‘balkon’ meselesini sorduğumuzda ise Arslan: ‘Evet bize de isterseniz balkon yapın dediler ama oraya 4 kişi oturacak diye vitrinimi kapatıp, tarihi çerçevemi, dükkanımın dokusunu mu bozayım. Bunu hiç düşünmedim bile’ diye yanıt veriyor.
Twitter’da ‘boş sokak’
Bir diğer işletmeci Uğur Bekdemir, sokağın turizm potansiyelinin kaybolmaya başladığının da altını çiziyor. Asmalımescit’e gelen turist sayısında ciddi bir düşüş olduğunu vurgulayan Bekdemir, sosyal medyaya da dikkat çekip, şunları söylüyor: ‘Artık internet diye bir şey var. Adam geliyor, telefonuyla fotoğraf çekiyor, twitterda, facebook’ta burası boş diye herkese yayınlıyor.’
***
O subaylar cezaevinde
BBP lideri Yazıcıoğlu’nun öldüğü kazayla ilgili soruşturmada, kayıp GPS cihazını söken askerlerin de bulunduğu 4’ü muvazzaf asker 7 kişi tutuklandı. Şüpheliler delil karartmak ve örgüt üyeliğiyle suçlanıyor. BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve 5 kişinin hayatını kaybettiği helikopter kazası soruşturmasında Özel Yetkili Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edilen 9’u muvazzaf 12 şüpheliden 7’si tutuklandı. Önceki gün saat 08.00’de başlayan ve dün sabaha karşı 04.00’te sona eren sorgulama sonucunda 3’ü sivil, 4’ü muvazzaf asker olmak üzere 7 şüpheli, ’Helikoptere ait cihazların çalınmasına iştirak etmek, suç delillerini karartmak, sahte tutanak düzenleme ve silahlı terör örgütüne üye olmak” suçlamalarıyla tutuklandı. Tutuklanan 3 sivil, kara kırım heyeti başkan ve üyelerinden oluşuyor. Heyeti başkanı olan kimya mühendisi Ferudun Seren ile heyet üyeleri Kara Kuvvetleri’nden emekli pilot Mehmet Sevdim ve mühendis Kerem Mumcuoğlu, hazırladıkları tutanaklar ve kaza kırım raporunda yer vermedikleri GPS cihazının çalınmasına iştirak etmekle suçlanıyor. Tutuklanan muvazzaf askerler arasında, Cumhurbaşkanı Gül’e gönderilen videoda enkazda cihaz söktükleri iddia edilen askerlerden Aydın Özsıcak ile Nusret Memiş de var.
‘Tümgeneral de bekliyorduk’
Vatan’a konuşan BBP Genel Başkan Yardımcısı Kartal, tutuklanan 3 kişinin Sivil Havacılık’tan olduğunu belirterek, “Tutuklanan 3 kişi de Sivil Havacılıktan. Ancak ben arama kurtarmanın başındaki üst rütbeli askerlerin gözaltına alınmasını bekliyordum. Şu an onlar yok. Arama kurtarmanın başında olan ekip, tümgeneral, albay ve yarbaydı. Çünkü arama kurtarma çalışmasında yer tespiti yapıldıktan sonra aranmayan tek bölge enkazın olduğu yerdi. Onların da gözaltına alınabileceğini düşünüyordum alınmadılar. Dönemin Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru vardı. Onu da gözaltına almadılar. Ama biz ümitvarız. Savcının doğru gittiğine inanıyoruz.” diye konuştu.
Gül ‘Keçiler götürmedi ya’ dedi soruşturma hızlandı
Cumhurbaşkanı Gül, Almanya gezisinde aralarında Genel Yayın Yönetmenimiz İsmail Turgut Yuvacan’ın da olduğu gazetecilerle yaptığı sohbette, Devlet Denetleme Kurumu’nun araştırmasının ‘büyük açıkları ortaya koyduğunu’ vurgulayarak, “Düşünebiliyor musunuz, Meclis’te bu mesele kapanmıştı. Ama düşen helikopterin beyni, yani her şeyi kaydeden o hafızası yok şimdi ortada. Keçiler gelip söküp götürmedi onu” demişti.
‘Kar yüzünden alamadık’
Tutuklanan Kaza İnceleme Kurulu Başkanı Seren, geçen yıl verdiği, ifadesinde kaza haberi geldikten hemen sonra aynı gün K. Maraş’a gittiklerini, 28 Mart 2009’dabir helikopterle enkaz alanına gitmeye çalıştıklarını ancak iniş yapamadıklarını söylemişti. Ertesi gün enkaza ulaştıklarını belirten Seren, hava koşulları nedeniyle kendilerine enkaz yerinde en fazla 1 saat kalınabileceğinin söylendiğini bu yüzden aceleyle fotoğraflama işlemini yaparak olay yerinden ayrılmak durumunda kaldıklarını savunmuştu. Seren, kokpit panelini neden yanlarına almadıkları sorusuna karşılık “Yerde yaklaşık 1.5 metre kar vardı. ben de biraz rahatsızlanmıştım” deyi cevap vermişti. Seren ayrıca GPS cihazlarını 29 Mart’ta gördüklerini ve fotoğrafladıklarını, ancak iki gün sonra 31 Mart’ta tekrar kaza yerine gittiklerinde cihazların olmadığını gördüklerini ileri sürmüştü. Seren, ancak kayıp cihazların karın içerisinde kaybolmuş olabileceği ve enkaz kaldırıldığında kayıp cihazlara ulaşabilecekleri düşüncesiyle tutanağı sadece kendisinin imzaladığını, arkadaşlarının imzalamadığını söylemişti.
***