SON DAKİKA GÜNDEM:Ordunun yeni komutanı Özel oldu… Yakalama emri… ‘TSK’yı suç örgütü gibi gösteriyorlar’… Deniz Feneri e.V davasında şok iddia… İstifalara ağır tepki… Büyük panik



Ordunun yeni komutanı Özel oldu
Orgeneral Necdet Özel’in yolu, 2 yıldır gelen sürpriz istifalarla açıldı. Orgeneral Özel, geçen yılki krizli Şûra’da Atilla Işık’ın 5 Ağustos 2010 tarihi itibariyle emekliliğini istemesi üzerine Jandarma Genel Komutanlığı’na getirildi. Dünkü sürpriz istifaların ardından da Genelkurmay Başkanlığı’na uzanan yola girdi.

Iğsız krizi
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Tayyip Erdoğan, geçen yıl dönemin 1’inci Ordu Komutanı Hasan Iğsız’ın adının İnternet Andıcı’na karıştığı gerekçesiyle Kara Kuvvetleri Komutanı olmasına karşı çıktı. Gül ve Erdoğan, Jandarma Genel Komutanı Işık’ın Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na getirilmesini istedi. Dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Şûra öncesi ve sonrasında Cumhurbaşkanı Gül’le birkaç kez görüştü ancak Iğsız krizi aşılamadı. Iğsız tartışması sürünce, Işık sürpriz şekilde emekliliğini istedi. Işık’ın bu davranışı, “Iğsız’ı satmam” olarak yorumlandı.

2015’e kadar görevde
Işık emekli olunca Jandarma Genel Komutanlığı’na 2’nci Ordu Komutanı Orgeneral Necdet Özel getirildi. Dünkü emeklilik talepleri olmasaydı, Özel bu yılki şurada Erdal Ceylanoğlu’nun yerine Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na getirilecek ve 2013 yılına kadar bu görevde kalacaktı. Orgeneral Özel 2013’de de Genelkurmay Başkanlığı’na gelecek ve 2017’ye kadar TSK’nın en yüksek makamında kalacaktı. Ancak dün Ankara’nın gündemini sarsan gelişmeler sonucu, Özel 2013’e kadar beklemek zorunda kalmayarak, kendisine iki yıl önceden Genelkurmay Başkanlığı’nın yolunu açan Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na getirildi. Orgeneral Özel, 2015’e kadar Genelkurmay Başkanlığı yapabilecek. Yaş haddine girmediği için hükümet isterse 2015’den sonra da Özel’in görev süresini uzatabilecek.

5 madalyalı komutan
Orgeneral Necdet Özel 1950 yılında Ankara’da doğdu. 1969 yılında Kara Harp Okulu’ndan, 1970 yılında Piyade Okulu’ndan, 1980’de Kara Harp Akademisi’nden mezun oldu. TSK’nın değişik kademelerinde görev yapan Özel, 2007 yılında Orgeneralliğe terfi etti. Orgeneral rütbesi ile 2007- 2008 yılları arasında Ege Ordu Komutanlığı, 2008-2010 yılları arasında da 2’nci Ordu Komutanlığı yaptı. Orgeneral Özel, geçen yılki Şûra’da Jandarma Genel Komutanlığı’na getirildi. Özel, TSK Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası, TSK Üstün Hizmet Madalyası, Kırgızistan Kahraman Madalyası, Romanya Askeri Yüksek Liyakat Madalyası ve Moğolistan Üstün Hizmet Madalyası sahibi.

***
Yakalama emri
Hükümet aleyhine kara propaganda yapmak amacıyla Genelkurmay tarafından kurulduğu öne sürülen internet sitelerine ilişkin Ege Ordu Komutanı Orgeneral Nusret Taşdeler, Tümgeneral Mustafa Bakıcı ve Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Hıfzı Çubuklu ve eski 1’inci Ordu Komutanı emekli Orgeneral Hasan Iğsız’ın da arasında bulunduğu 17’si muvazzaf subay, 2’si sivil memur 22 kişi hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nce oybirliği ile kabul edildi. İddianameyi hazırlayan özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız, 7’si muvazzaf general ve amiral olan 22 sanık hakkında atılı suç ve istenen hapis cezasının dikkate alarak tutuklanmalarına karar verilmesi amacıyla yakalama emri çıkartılmasını istedi. Savcı Kansız ayrıca davanın İrtica ile Mücadele Eylem Planı’nı davası ile birleştirilmesini istedi. Mahkeme savcının yakalama kararı çıkartılması ve birleştirme istemini önümüzdeki günlerde karara bağlayacak.

***
‘TSK’yı suç örgütü gibi gösteriyorlar’
Genelkurmay Başkanlığı’ndan sürpriz bir şekilde istifa eden Orgeneral Işık Koşaner, internet üzerinde Türk Silahlı Kuvvetleri Personeli’ne yayımladığı belirtilen veda mesajından çok sert ifadeler kullandı
Bazı haber ajanslarına ve internet sitelerine düşen mesajında Koşaner, muvazzaf personellerin tutuklu bulunmasının evrensel hukuk kaidelerine, hakka, adalete ve vicdani değerlere uygun olmadığını vurgularken, “Soruşturma ve uzun süreli tutuklamaların bir amacının da TSK‘nın sürekli gündemde tutularak kamuoyunda bir suç teşkilatı olduğu izleniminin yaratılmaya çalışıldığı, bunu fırsat bilen yanlı medyanın da her türlü yalan haber, iftira ve suçlamalarla yüce ulusumuzu kendi silahlı kuvvetlerine karşı tavır almaya teşvik ettiği dikkatlerden kaçmamaktadır” dedi. Koşaner, “Yetkili makamlar nezdinde yapılan girişimlerin dikkate alınmaması Genelkurmay Başkanı olarak personelimin hak ve hukukunu koruma sorumluluğumu yerine getirmeme engel olduğundan, işgal ettiğim bu yüce makamda göreve devam etme imkanını ortadan kaldırmıştır” ifadelerini kullandı.

***
Deniz Feneri e.V davasında şok iddia
Deniz Feneri e.V davasının tutuklu şüphelilerinden RTÜK eski Başkanı Aykut Zahid Akman ile Kanal 7 televizyonunun hissedarlarından Zekeriya Karaman, soruşturmayı yürüten 3 savcıyı “usülsüzlük yaptıkları” iddiasıyla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) şikayet etti.
27 Temuz günü HSYK’ya ulaştırılan şikayet dilekçesinde Deniz Feneri e.V soruşturmasını yürüten savcılar Nadi Türkaslan, Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren’e yönelik 6 ayrı iddiada bulunuldu.
Şikayet dilekçesinde soruşturma savcılarına yönelik en önemli şikayet “bir mahkeme kararının tahrif edilmesi”.
Şikayet dilekçesine göre, İşçi Partisi’nin suç duyurusunun ardından. 2009 yılı başlarında Deniz Feneri e.V soruşturması başlıyor. İlk aşamada Ankara Savcısı Nadi Türkaslan soruşturma için görevlendiriliyor. 21 Mayıs 2009’da ise aynı dosya için savcılar Mehmet Tamöz ve Abdulvahap Yaren’e de görev veriliyor.
Soruşturma savcıları, 1 Haziran 2009’da Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurarak aralarında Zahid Akman’ın da bulunduğu 19 kişinin tüm mal varlıklarına el konulması talebinde bulunuyorlar. Akman’la birlikte mal varlıklarına el konulması istenen kişiler şöyle:
Firdevsi Ermiş, İsmail Karahan, Mustafa Çelik, Zekeriya Karaman, Mehmet Gürhan, Aykut Zahit Akman, Harun Kapıyoldaş, Erhan Yatar, Orhan Durmaz, Seyyar Kutun, Hakkı Sadal, İzzet Kurum, Gökhan Gürbüz, Bedrettin Bülent Bilgin, Mehmet Taşkan, Ahmet Coşar, Ümit Yaşar Sincanoğlu, Şahin Küsmüş.
Savcıların, nöbetçi mahkemeden 2 önemli talebi oldu: İlki, adları yukarıda sayılı kişilerin tümünün “doğrudan ya da ortak sahip oldukları tüm taşınmazlara, kara deniz veya hava ulaşım araçlarına, ortağı bulundukları şirketlerdeki ortaklık paylarına” el konulması. İkincisi ise “bu kişilerin ortağı bulundukları şirketlere ait tüm taşınmazlar ile kara, deniz veya hava araçlarına, ortağı bulundukları şirketlerinh tüzel kişilik olarak ortak olduğu diğer şirketlerdeki ortaklık paylarına” el konulması.

Kanunda belirtilmeyen talep
Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi hakimi Dr. Afak İlleez, savcıların talebini aynı gün karara bağladı. Talepteki ilk maddeyi kabul ederek, 18 kişinin tüm taşınmazları, araçları ve ortak olduğu şirketlerdeki hisselerine “el konulması” kararı verdi.
18 kişinin ortak olduğu şirketlerin, gayrimenkulleri, araçları ve diğer şirketlerdeki hisselerine de el konulması kararını ise reddetti. Hakim, zaten hisselerine el konulan şirketlerin varlıklarına el konulması talebini “kanunda belirtilmeyen şekilde talep” olarak niteledi.
Yine Mehmet Sıddık Balıkçı adlı bir kişinin TC kimlik numarası bulunmadığı için, mallarına el konulması talebi “isim benzerliği nedeniyle başka kişilerin mağdur olmaması” gerekçesiyle reddedildi. İlki kabul diğer ikisi ret yonündeki kararlar alt alta sıralanarak 1 Haziran 2009 tarihli mahkeme karar tutanağına yazıldı.
Akman ve Karaman’ın şikayetine konu olan olay da bu mahkeme kararıyla ilgili. Halen tutuklu bulunan şüphelilerin iddiası şöyle: “Soruşturma savcıları, malvarlıklarına el konulan 18 kişinin ortak olduğu şirketlere ait mal varlıklarına el konulması talebinin reddine rağmen, bu şirketlerin varlıklarına el koyma amacıyla işlem yaptı. Bu işlemler sırasında, Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi kararının aslında yer alan 2 red maddesinin üzeri kapatıldı.”

Süre aşıldı
İddiaya göre, savcılar mahkeme kararını çoğaltırken, kararın b ve c bendindeki, ortak olunan şirketlere ait malvarlıklarına el konulması ile TC kimlik no’su olmayan kişiye ilişkin ret kararlarını kapattı. Şikayette bu işlemin iligli savcılar tarafından mı, yoksa kolluk (polis) tarafından mı yapıldığının tam olarak bilinmediği ifade edildi.
Şikayet dilekçesinin eklerine, mahkeme kararının aslı ile b ve c bentlerinin silindiği sureti de eklendi. Eklerde ayrıca, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Araştırma Bürosu ile İstanbul Sultanahmet’teki Tapu Kadastro 2. Bölge Müdürlüğü arasındaki bir yazışma da bulunuyor. Yine bu yazışmaya istinaden, Zekeriya Karaman’ın hissedarı bulunduğu Yeni Dünya İletişim AŞ’ye ait bazı taşınmaz bilgilerine ait belgeler de şikayet dilekçesinde yer alıyor.
Belgelerde, Zekeriya Karaman’ın ortağı olduğu Yeni Dünya İletişim AŞ’ye ait bazı taşınmazlara ait resmi kayıtların “Mülkiyet Bilgileri” başlıklı bölümlerinde Ankara 3. Sulh Ceza Mahkemesi kararına istinaden “şerh” konulduğu görülüyor.
Akman ve Karaman ayrıca gözaltında kaldıkları sürenin kanunda belirtilen 4 tam günlük süreyi geçtiğini ileri sürerek tutuklama talebinin kanunu dayanağı olmadığını iddia ediyorlar. Şikayet dilekçesine göre Akman’ın gözaltı süresinin 10 Temmuz 07.30’da, Zekeriya Karaman ve 3 diğer şüpheli için aynı gün 14.00’te sona ermiş olmasına rağmen, tutuklama kararının 20.15’te verildiği, bu durumun yasalara ve Anayasa’ya aykırı olduğu iddia ediliyor.

***
İstifalara ağır tepki
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Türkiye içine girdiği tehlikelerle dolu ve beka düzeyindeki sarsıntıların vahim sonuçlarını birer birer yaşamaktadır. Bugünkü sürece TSK’ya yönelik AKP’nin derin güvensizliği ve Cumhurbaşkanının aşırı kuşkusu eşliğinde gelinmiştir. Son günlerde Türk Silahlı Kuvvetleri’yle ilgili yapılan yorum, tartışma ve eleştirilerin sancılı bir mecraya girdiği görülmektedir. Bununla birlikte gelecek hafta yapılacak YAŞ toplantısı öncesi ülkemiz büyük bir krizle karşı karşıya kalmıştır. Genelkurmay Başkanı’yla birlikte üç kuvvet komutanın emekliliklerini zamansız bir şekilde istemeleri gündemi bütünüyle sarsmıştır. Bu olağandışı gelişmenin ciddi bir devlet krizine kapı araladığı gün gibi ortadadır. TSK’nın geleneksel hiyerarşik yapısını altüst etmeye kararlı olan AKP zihniyetinin, bugünkü bunalımın baş aktörü olduğu açık ve nettir. Son gelişmelerden TSK’nın yeniden dizayn edilmek istendiği anlaşılmaktadır. Bir türlü sonuçlandırılamadığından şirazesinden çıkan darbe iddialarıyla ilgili yargı süreçlerinin, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni tam anlamıyla yıpratma ve üzerinde baskı oluşturma amacına yönelik olduğu şüphesizdir. Etnik temelli terörün saldırılarını yoğunlaştırdığı bir dönemde ordunun yıpratılması, tahrip edilmesi ve bütünüyle darbeci bir kurum olarak gösterilmesi çok tehlikeli gelişmelere neden olacaktır. Bölücü terörün tırmandığı, özerklik zırvalarının yüksek sesle dillendirildiği ve ekonomik krizin ayak seslerinin işitildiği bir ortamda devlet krizinin belirlemesi her açıdan kaygı vericidir. Bugünkü sürece TSK’ya yönelik AKP’nin derin güvensizliği ve Cumhurbaşkanının aşırı kuşkusu eşliğinde gelinmiştir. Bu krizin kökleşmesine ve derinleşmesine fırsat vermeden, YAŞ toplantıları zamanında gerçekleştirilerek yeni bir komuta heyeti dahil atama ve terfiler yapılmalı, sürecin normalleşmesi ülke ve millet menfaati yararına sağlanmalıdır. Sözde darbe iddialarına konu olduğundan dolayı terfi ve atamaları yapılmayan amiral ya da generallerin hakları da işleyen yargı sürecinin tamamlanmasına kadar saklı tutulmalıdır. TSK komuta kademesi, hükümetin gerilimden beslenen politikalarına aynı şekilde cevap vermeyip millet iradesine saygı göstererek demokratik olgunlukla emeklilikten yana tercihini kullanmıştır. AKP hükümeti bunu acziyet olarak görmemeli ve geçmişin intikamını alırcasına TSK’yı zan ve töhmet altında bırakan uygulamalarından artık vazgeçmelidir.

– CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin: Bu iktidarın keyfi uygulamalarına karşı yapıldı. Maalesef AKP’nin her zamanki baskıcı anlayışı, kural tanımaz yöntemi bu noktaya getirmiştir. Terfilerin nasıl yapılacağı yasalarda açık ve nettir. Belli ki bu sorun sadece terfilerden kaynaklanmıyor. Çok önemli sorunlar var. Umut ediyorum ki Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan’ın kural tanımaz gidişatına ‘dur’ diyecektir.
– CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak: Kaygı verici bir durum, endişeyle takip ediyoruz. Türk Ordusu’nun bir geleneği var, teamüller var. Görüyorum ki durum endişe verici bir boyuta gelmiş. Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının istifa etmesi endişe verici bir durum.
– MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır: Bu bir devlet krizidir. Ben bu sonucu, geçen seneden yarım kalan bir operasyon olarak düşünüyorum. Başbakan ve Cumhurbaşkanı bu krizi en kısa sürede çözmelidir. Sorumluluk siyasi iktidardadır.
– BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan: Bu bir kriz değil, abartmak doğru değil. Ben çok ciddi bir sıkıntı yaratacağını düşünmüyorum.

***

Büyük panik
Futboldaki şike ve teşvik soruşturması kapsamında Fenerbahçe Asbaşkanı Murat Özaydınlı ile İdari Menajer Hasan Çetinkaya’nın dün Emniyet Müdürlüğü’ne çağrılması sarı-lacivertli takımdaki yabancı oyuncuları iyice paniğe soktu.
Tatilde olmalarına rağmen dün gün boyu telefon trafiği ile gelişmeleri takip eden yabancı futbolcuların gelecekleri hakkında ciddi endişeler taşıdıkları bildirildi. Başkan Aziz Yıldırım’ın gözaltına alındığı 3 Temmuz gününden bu yana çalkantılı günler yaşayan Fenerbahçeli oyuncuların artık belirsizlikten sıkıldıkları ve yönetimle tatil dönüşü toplantı yapmak istedikleri öğrenildi.
Bu arada İdari Menajer Çetinkaya’nın gözaltına alınması, Fenerbahçe’nin 5 Ağustos’ta başlayacağı çalışmaları ve yapmayı planladığı kamp programını da etkileyecek. Liglerin ertelenmesi üzerine yeni bir kamp ve hazırlık maçı dönemi düzenlemek isteyen Fenerbahçe’de Çetinkaya, bu organizasyonu yapıyordu. Çetinkaya’nın gözaltına alınması, Kocaman’ı yalnız bırakırken, Fenerbahçe yönetimi de içinde bulunduğu kaos nedeni ile takımla ilgilenemiyor.

Kızları geldi
Futbolda Şike Operasyonu kapsamında Metris Cezaevi’nde tutuklu bulunan Aziz Yıldırım’ı kızları Hande Gamgam ve Gülşah Gordi ziyaret etti. Hande Gamgam ve Gülşah Gordi yaklaşık 1 saat cezaevinde kaldıktan sonra açıklama yapmadan ayrıldı.