‘Veto’ Fransız basınında alay konusu oldu, ‘YSK’nın yapacağı bir şey yok’, Kılıçdaroğlu, ‘Stratejisi’ni açıkladı, Erdoğan üstünü çizdiği vekillerin gönlünü alacak, MHP’nin adayı seçimlerden çekildi, Kritik zirve iptal, YSK’dan bir şok da ÖDP ve Yurt Partisi’ne…
‘Veto’ Fransız basınında alay konusu oldu
Fransız basını YSK’nın aldığı veto kararını, “Türkiye, Arap ülkelerinden esirgemediği demokrasi tavsiyelerini kendisi uygulamakta zorlanıyor” diye yorumladı. Fransız basını Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) bazı BDP adaylarını veto kararına alaycı bir yaklaşımla yer vermeye başladı. Fransa’da Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve iktidar partisine yakınlığıyla bilinen Le Figaro, konuyu sayfalarına taşıyan gazetelerdendi. Gazetenin haberinde, “Türkiye ayaklanmalarla çalkalanan Arap ülkelerinden
‘esirgemediği’ demokrasi tavsiyelerini kendisine uygulamakta zorluk çekiyor” yorumu yapıldı. Haberde dikkat çeken bir başka yorum da “YSK yargıçlarının BDP vetosu, Kürtlerin siyasal yaşama entegrasyonunu tehlikeye sokuyor” oldu. Gazete, Fransa’da yakından tanınan Leyla Zana için “Kürt davasının ilham kaynağı” benzetmesini yaptı. Merkez sol eğilimli Liberation gazetesi de konuyla ilgili kısa haberini Leyla Zana’yı ön plana çıkararak okurlarına duyurdu.
SOSYALİSTLERDEN KINAMA
Öte yandan, Fransa’da ana muhalefetteki Sosyalist Parti de YSK kararını kınayan kısa bir açıklamada bulundu. Açıklamada, karardan “üzüntü” duyulduğu, kararın “Türkiye’de demokrasinin kuvvetlenmesine katkı sağlamadığı” vurgulandı. “Kürt sorununa barışçıl ve siyasal bir yaklaşımın tersine olduğu” görüşleri de açıklamada dile getirildi. Sosyalist Parti ayrıca, “AB üyeliğini hedefleyen bir ülkede gerçek demokratik ifade koşullarına tam olarak saygı duyulması” çağrısında bulundu. Sosyalist
Parti, Türkiye’den CHP’nin asil üye, BDP’nin ise gözlemci statüsüne sahip olduğu Sosyalist Enternasyonal içinde Fransa’yı temsil ediyor.
***
‘YSK’nın yapacağı bir şey yok’
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, Yüksek Seçim Kurulunun (YSK), bazı bağımsız milletvekili adaylarının adaylıklarının iptali yönündeki kararına ilişkin, ”Sonuç itibarıyla mahkumiyetleri dolayısıyla ismi geçen kişiler memnu hakların iadesi kararını almışsa YSK’nın yapacağı bir şey yok; bunların adaylığına ilişkin engelin kalktığına karar verecektir ama alamamışsa ‘mahkumiyetleri var, bunları görmezden gelelim, bunlar aday olsun’ demek de hiç kimsenin hakkı değildir. Böyle bir beklenti Anayasa’nın eşitlik ilkesine de aykırıdır” dedi. Yazıcı, Rize’de düzenlediği basın toplantısında, bir gazetecinin YSK’nın iptal kararını hatırlatması üzerine, bunu iki açıdan ele almak gerektiğini belirterek, şunları söyledi: ”Buna benzer olayları daha önceki süreçlerde genel başkanımızla alakalı olarak yaşadık. Demokrasi çıtası yükselmiş ülkelerde anayasal kurumlar, özellikle yargı fonksiyonu icra eden kurumlar, verdikleri kararlarla hep bu çıtanın yükselmesine katkı sağlamış, zemin teşkil etmişlerdir. YSK’nın burada normatif ölçülere göre hareket ettiği kanısındayım. Bunun doğru olduğu da söylenebilir. Az önce söylediğim perspektiften bakıldığında ise o yorum ve değerlendirmenin, çıtanın yükselmesine, sosyal olguları da gözetmek suretiyle bir bakış beklentisine cevap verecek şekilde de yapılabilir ama ona karşı gösterilen tepkiler, elbette ki insanlar sözlü olarak değerlendirme yaparken sert eleştiri yapabilir. Bunları doğal karşılıyorum ama bir fiili güç olarak tepkiyi sokaklara taşımanın, hele hele can kaybına yol açacak olayların doğmasına sebebiyet vermenin de savunulacak bir tarafı olmadığının altını çizmek istiyorum. Belki biraz daha esnek davranarak, şayet belgeleri eksikse, ama elbette yasalar kişinin mevcut bir pozisyonu dolayısıyla aday olmasına engelse ‘YSK bunu görmesin, adaylığı onaylasın’ diyemez. Aksi takdirde keyfilik olur.”
-”HUKUK DEVLETİNDE ESAS OLAN HUKUKUN EGEMEN OLMASIDIR”-
Hukuk devletinde esasın hukukun egemenliği olduğuna işaret eden Yazıcı, şöyle devam etti: ”Ama siz ‘ben salt hukuku egemen kılacağım’ diye pozitif yasa kurallarının düzenlemelerini görmezden gelerek bir sonuç bekliyorsanız bu da keyfiliğe yol açabilir. Herhalde YSK bu kararı vermeden önce, şayet memnu hakların iadesi ile sorun aşılabilir ise belki bunları süre vererek isteyebilirdi. Dosyalarda memnu hakların iadesine ilişkin karar yok. ‘Bu şekliyle adaylığa engeldir’ diyerek, bu kadar gerginlik olmazdı diye düşünüyorum. Zaten karar verildikten sonra oluşan tepkiler üzerine YSK Başkanı’nın ‘memnu hakların iadesi kararları getirilirse yeniden değerlendirilir’ şeklindeki açıklaması da olumlu. Nitekim izlediğim kadarıyla dün önemli bir kısmı memnu hakların iadesi kararını aldı, YSK’ya ulaştırdı. YSK bugün toplanıp sanıyorum bu konuyu irdeleyecektir. Sonuç itibarıyla mahkumiyetleri dolayısıyla ismi geçen kişiler memnu hakların iadesi kararını almışsa YSK’nın yapacağı bir şey yok; bunların adaylığına ilişkin engelin kalktığına karar verecektir ama alamamışsa ‘mahkumiyetleri var, bunları görmezden gelelim, bunlar aday olsun’ demek de hiç kimsenin hakkı değildir. Böyle bir beklenti, Anayasa’nın eşitlik ilkesine de aykırıdır. Bu pozisyonda olanların durumu Anayasa’nın eşitlik prensibi çerçevesinde değerlendirilir diye düşünüyorum.”
-CHP’NİN MİLLETVEKİLİ ADAYLARI-
Bakan Yazıcı, bir gazetecinin, CHP’nin ”Ergenekon” davasında yargılanan bazı kişileri milletvekilli adayı göstermesine ilişkin sorusu üzerine, ”Geçenlerde bir meslektaşınız şunları söyledi, çok hoşuma gitti. Dedi ki, ‘Mecliste kanunlarla ilgili torba, CHP’de çorba.’ Bu, değişik insanları toplamasına ilişkin nükteli bir eleştiriydi. Tabii kendilerinin takdiri. Her parti kimi aday yapacağını kendisi belirler” dedi. Daha önce yaptığı değerlendirmede, hiçbir kişi ismi zikretmeden kuralı hatırlattığını ifade eden Yazıcı, şöyle konuştu: ”Özellikle aday listelerinin bildirilmesinden önce bu hatırlatmayı yaptım. Çünkü şöyle düşündüm; bu kişiler aday gösterilip seçilirse büyük olasılıkla yasama organı ile yargı karşı karşıya gelecek. Orada büyük bir tartışma başlayacak. O zaman bunları seçilecek yerden aday gösterip Meclise gelmesini sağlayanlar, ‘olur mu bunlar seçildi geldi, biz bunu bilmiyorduk. Uyarılsa idik’ demesinler diye bu hatırlatmayı, aday listelerinin verilmesinden bir iki gün önce yaptım. Ben hukuki durumu açıkladım. Anayasa’nın 83. maddesi gayet açık. Milletvekillerinin elbette yasama dokunulmazlığı var. Bu kural. Yasama dokunulmazlığı, bu kişilerin hakkında kovuşturma, soruşturma yapılamaz demek. Bunun devam etmesi Meclis Genel Kurulunun kararına bağlıdır. İkincisi daha önce işlemiş oldukları suçlar dolayısıyla sürdürülen soruşturma ve kovuşturmalar durdurulur. Meclise başvurulur. Meclis yasama dokunulmazlığını kardırırsa süreç devam eder. Genel kural böyledir ama istisna var. Bizim Anayasamızda hep istisna var zaten. Bu da o istisnalardan birisi. Buna göre, suç üstü hali seçilmeden önce soruşturması, kovuşturması başlamış olması kaydıyla Anayasa’nın 14. madde kapsamına giren suçlardan ötürü yargılananlar bu madde kapsamı dışındadır. Yani onların dokunulmazlığı yoktur. Şimdi aday gösterilen, ‘Ergenekon’ davası olarak nitelenen dava kapsamında sanık durumunda bulunan kişilerle ilgili iddianameyi incelediğinizde TCK’nın 312, 313, 314, Terörle Mücadele Kanununun 5. maddesi kapsamına giren suç işlediği iddiası var. İddia böyle. Doğru, yanlış ama Anayasa’nın, yasaların yetkili kıldığı yargı erki içinde bulunan Cumhuriyet savcılarının düzenlediği iddianame bu. Dolayısıyla bu maddeler de Anayasa’nın 314. maddesi
kapsamına giriyor. Bunların aday olmasına bir engel yok, ancak bunların seçilmiş olmaları tutukluysalar tahliyeleri anlamına gelmez. Böyle bir şey yok. Kişinin tahliyesi veya tutukluluk halinin devamı, dosyadaki duruma, delillere ve onu takdir edecek mahkemenin kararına bağlıdır. Yani hiç kimse ‘biz bunu seçtik, sen bunu tahliye et’ diyemez.”
-”ADAMLARIN KAŞI GÖZÜ İÇİN HUKUKU BİR YANA MI İTECEĞİZ?”-
Bakan Yazıcı, Anayasa’nın diğer bir maddesinin de buna engel olduğunu belirterek, şöyle dedi: ‘Buna göre, (hiç kimse görüşülmekte olan bir dava ile ilgili hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez. Bu konularda Mecliste görüşme de yapılamaz) diyor. Şimdi kalkar da ‘bunlar seçildi, bunları tahliye et’ derseniz, buralara talimat veriyorsunuz demektir. Peki, denilebilir ki erkler ayrımı var; yasama, yürütme, yargı. Yasama organı niye bunlara talimat veremesin? Veremez, çünkü yasama organı sadece iki halde yargıya müdahale edebilir. Bunlar şunlardır: Kanun çıkartma tekeli yasama organına aittir. TBMM çıkarttığı kanunla bir fiili suçu, suç olmaktan çıkartabilir veya öngördüğü cezanın azaltılması şeklinde bir düzenleme yapabilir. Bu şekildeki tasarrufları ile yargının elindeki konulara yasa koyma tekeli ile müdahale edebilir. İkincisi, yasama organı belirli sosyolojik olguları değerlendirmek suretiyle af kanunu çıkartarak yargının cezalandırdığı bazı vatandaşların cezasını azaltabilir veya tahliyelerine imkan sağlayabilir. Onun dışında yargı kararlarına müdahale etmesi söz konusu değildir. Ben bunları hatırlattım. Dolayısıyla bu kişiler seçilirlerse haklarındaki tutuklama kararı kaldırılmazsa yemin de edemeyeceklerinden parlamentoya gelemezler. Tahliye edildi, parlamentoya geldiler, yemin ettiler, yasama dokunulmazlığı aldılar. Bu durum başka fiiller, bundan sonra işleyeceği suçlar açısından oluyor. Yargılaması devam eden konularla alakalı yine dokunulmazlığı yok. Mahkeme yargılamasını bitirir. Karar aşamasına gelir. Şayet deliller yeterli ise mahkumiyet kararı da verebilir. O zaman da denecek ki, ‘kişi parlamentoda nasıl mahkum ediliyor.’ Adamların kaşı gözü için hukuku bir yana mı iteceğiz? Hukuk devletinin önemli göstergelerinden birisi herkesin kanun önünde eşit olmasıdır.” Devlet Bakanı Hayati Yazıcı, bir gazetecinin, eski başbakanlardan, Rize Bağımsız Milletvekili Mesut Yılmaz’ın CHP’yi destekleyeceği yönündeki iddiaları nasıl değerlendirdiğini sorması üzerine, ”Bu bir varsayım olarak söyleniyor. Şayet gelir, burada konuşursa, ondan böyle bir beyanat olursa o zaman siz beni dinleyin. O zaman çok söyleyeceklerim var.
Bugünlerde TRT’de yayınlanan bir dizi var. DP, Adalet Partisi, Anavatan Partililerin izlemelerini tavsiye ediyorum” diye konuştu.
***
Avukatlar YSK üyelerini istifaya çağırdı
Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), 12 bağımsız milletvekili adayının başvurularını veto etmesini protesto eden İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) ve Hukuk Dernekleri Platformu üyeleri, YSK’nın kararını eleştirdi. MAZLUMDER açıklamasında YSK kararının yürürlükteki bazı kanunlara dayandırılmasının mevcut anayasanın yetersizliğini ortaya koyduğunu belirtti. Hukukçular Platformu ise YSK üyelerini aldıkları karardan dolayı istifaya çağırdı.Sultanahmet’teki İstanbul Adliyesi’ne gelen protestocu gruplar, adliye girişinde basın açıklamalarını okudu. Gruplar adına açıklamaları, avukatlar tarafından okundu. MAZLUMDER İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Ali Devecioğlu 12 milletvekili adayının adaylıklarının veto edilmesi sonrasında gösterilerin şiddete dönüşmesinin ve güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanmasının kabul edilemez olduğunu ileri sürdü. Açıklamada YSK’nın aldığı kararın yeni anayasa ihtiyacının gerekliliğini ortaya koyduğunu söyleyen Devecioğlu, “12 bağımsız milletvekili adayının adaylıklarının iptaline dair kararın şekli olarak ve yürürlükte bulunan bazı Anayasa ve kanun maddelerine dayanması mevcut Anayasa ve kanunlarımızın toplumsal, siyasi ve sosyal
barışı korumak noktasında ne kadar yetersiz olduğunu açıkça göstermektedir. Bu durum mevcut anayasanın demokratik ve
özgürlükçü bir sistem inşa edecek yeni bir anayasa ile değiştirilmesinin acil bir ihtiyaç olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur.” dedi. MAZLUMDER üyeleri YSK hakkında suç duyurusunda da bulundu. Adliye önünde diğer açıklama ise Hukuk Dernekleri Platformu tarafından yapıldı. Grup adına basın açıklamasını okuyan Avukat Şule Recepoğlu, YSK’nın özellikle BDP’nin desteklediği milletvekili adaylarını veto etmesini demokrasiye ve birlikte yaşama isteğine darbe olarak niteledi. Recepoğlu açıklamasında YSK hakimlerinin hakimlik vasıflarını taşımadıklarını savunarak “hakimlik vasfını taşımayan YSK üyeleri ülkede neden oldukları kaotik ortam ve kargaşanın sorumluluğunu alarak birazcık olsun hukuka ve hukukçu kişilere saygıları varsa topluca istifa etmelidirler.” dedi.
***
Kılıçdaroğlu, ‘Stratejisi’ni açıkladı
CHP’nin ‘Yeni Ekonomi Stratejisi’ni açıklayan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, temel hedefin “Sosyal devleti kurmak, rekabet gücünü artırmak ve istikrarlı yüzde 7 büyüme” olduğunu söyledi. Stratejiye göre 2023’te kişi başına milli gelir, 31 bin 515 dolarla AK Parti hedefini 6 bin 439 dolar geçiyor. 2.6 trilyon dolarlık GSMH ile de Türkiye, 2023’te 15’inci büyük ekonomi olabiliyor. Kılıçdaroğlu, Saydam politika izleyeceğiz, her kuruşun hesabını vereceğiz. Bizde 3-4 bakanlar kurulu oluşturacak bir ekonomi kadrosu var dedi. CUMHURİYET Halk Partisi (CHP), ekonomi kurmaylarınca hazırlanan “Cumhuriyetin 100. Yılına Doğru Yeni Ekonomi Stratejisi” başlıklı raporu, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu açıkladı. Rapora göre, 2023’te kişi başına milli gelir, 31 bin 515 dolarla Ak Parti hedefinin 6 bin 439 dolar üzerinde bulunuyor. Ak Parti’nin 2 trilyon dolar civarındaki toplam GSMH ile Türkiye’yi en büyük 10’uncu ekonomi yapma hedefi ise CHP’nin ekonomi kurmaylarınca olası görülmedi. CHP, 2.6 trilyon dolarlık toplam GSMH ile Türkiye’yi 2023’te 15’inci büyük ekonomi yapmayı hedefledi.
Sosyal devlet ve istikrar
Ekonomi kurmaylarının da katıldığı toplantıda Yeni Ekonomi Stratejisi üzerinden uzun süredir çalıştıklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Yeni Ekonomi Stratejimiz’in 3 temel ayağı bulunuyor. Birincisi sosyal devleti yeniden ayağa kaldırmak ki Türkiye’yi gerçek bir sosyal devlet yapısına kavuşturacağız. İkincisi Türkiye’yi uluslararası rekabet gücüne kavuşturmak. Üçüncü nokta ise kalıcı istikrarlı yüksek büyümeyi sağlamak. Ekonomi 1980’lerden beri kırılgan. Krizlerin getirdiği faturalarda çok ağır. Biz kalıcı istikrarlı ortalama yıllık yüzde 7 kalkınma hızı hedefliyoruz” dedi.
Tek başına iktidar
Kılıçdaroğlu, ekonomide çok iddialı ve detaylı bir programla yola çıkacaklarını belirterek şöyle konuştu: “Saydam politika izleyeceğiz, her kuruşun hesabını vereceğiz. Bizde 3-4 bakanlar kurulu oluşturacak bir ekonomi kadrosu var. Olayları izleyecek değil yönlendirecek güce sahip kadrolarımız var. Ben halkımdan tek başına iktidar imkanı istiyorum. Çünkü Türkiye’yi lig atlatabiliriz. Türkiye mevcut ekonomi yönetimini, siyasal yönetimi hak etmiyor. Türkiye enerjisini pek çok alanda gereksiz kaybediyor. Demokrasi ve özgürlüğü getireceğiz ve tartışma alanı dışına cıkaracağız. Temel gündem ekonomi olacak. Tek eksiğimiz; kararlı, tutarlı şekilde ülkeyi iyi yöneten, ekonomiyi iyi bilen bir siyasal yönetimdir. Her şeyi nasıl yapacağımızı biliyoruz. Hesap vermekten de korkmayacağız. Bu ülkede kaynak var yeter ki akılcı kullanalım.”
Tasarruf askerlikten
Kemal Kılıçdaroğlu daha önce açıkladıkları askerlik süresini kısaltmayı ve bu konudaki harcamaları azaltmayı hedefleyen projelerinin de önemli olduğunu belirterek, “Askerliği indirmek çok önemli tasarruf sağlayacak” dedi. Kılıçdaroğlu, Gelir İdaresi’ni bağımsız hale getireceklerini tarihi biradım atarak sosyal güvenlik primlerinin de Gelir İdaresi’nce tahsiline
geçeceklerini bununda çok büyük tasarruf anlamına geleceğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Her beyanneme veren yurttaşımız beyannamesinin arkasında 1 yıl önce ödediği vergilerin nereye harcandığını da görecek. Kent rantları önemli ve biz bunun vergilendirilmesinde de yeniden yapılanma öngörüyoruz” dedi.
Üretim ve alınteri
CHP’nin ekonomi politikasında ‘üretim ve alınteri’nin kutsallaştırıldığını söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Alınterini kutsallaştırıyoruz. İşçi ve işveren üretim yapacak, katma değer yaratacak, hakça bölüşecek. Örgütlü toplum olacak ve bütün bürokratik engeller kalkacak. Rant alanı olabildiğince üretime kaydırılacak. Sağlık ve eğitim devletin iki temel görevidir. Eğitimi ve sağlığı da özel sektör yapabilir ama temelde devlet bu alanlarda olacak. Vergi konusunda da yakında bir rapor açıklayabiliriz.”
Çiftçi mazotu 1.5 liraya inecek asgari ücrette vergi sembolik olacak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, tarımda çiftçinin kullandığı mazotun fiyatını 1.5 liraya indireceklerini söyledi ve vergi kaybının karşılığını da düşündüklerini belirtti. Kılıçdaroğlu, ayrıca asgari ücrette vergiyi çok sembolik bir seviyeye indireceklerini, böylece hem istihdamın artmasını hem de sanayicinin maliyetlerini düşüreceklerini vurguladı. Kılıçdaroğlu peşin vergiyi de kademeli olarak kaldıracaklarını açıkladı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak da çiftçinin kullandığı mazottaki fiyat indiriminin maliyetinin 5.4 milyar TL olacağını söyledi.
Büyüme, istihdam ve dış ticaret hedefleri
Türkiye 2012-2015 arasında yılda ortalama yüzde 6.1, 2016-2019 arasında yüzde 7.2 ve 202-2023 arasında yüzde 7.5 büyüyecek
Kişi başına milli gelir 2011’de 7.872 dolar, 2015’te 14.723 dolar, 2019’da 21.382 dolar ve 2023’te 31.515 dolar olacak. Bu gelişmeye paralel olarak Türkiye’de kişi başına milli gelir 2023’te Euro Bölgesi ortalamasının yüzde 85’ini yakalayacak. Büyümede, iç tasarrufların payı yüzde 22’ye yükselecek, dış tasarrufların payı yüzde 3’e düşecek. 2011-2023 döneminde yılda 800 bin kişilik istihdam sağlanacak, işsizlik yüzde 6 olacak. Türkiye 2023’te 650 milyar dolarlık ihracat 750 milyar dolarlık ithalat yapacak. Türkiye’nin cari açığının GSYH’ye oranı yüzde 2.5’a inecek. CHP’nin ekonomi anlayışı nasıl olacak dışa açık, ancak küresel sermaye hareketlerine dayanıklılığı artıran üretimi ve verimliliği destekleyen Bilgi ekonomisine geçişi ve yaratıcılığı esas alan
İş gücümüzü ve yurtiçi tasarrufları seferber eden Toplumun tüm kesimlerni ve ekonominin tüm sektörlerini kapsayan kısa dönemde net ihracatın büyümeye katkısını artıran ancak uzun dönemde güçlü ve istikrarlı bir iç taleple büyüyen Nitelikli ve sürdürülebilir bir büyüme anlayışını benimseyen Yeni strateji ile CHP ne yapacak piyasa etkin güç ama hata yapar, devletin düzenleyici ve denetleyici işlevlerini güçlendirilecek.
Devlet istihdam ve rekabet alanında destekleyici ve kolaylaştırıcı bir işlev görecek. Bölgesel gelir dağılımı farklılıklarının giderilmesinde devletin imkan ve işlevlerinden yararlanılacak. Devlet de yurttaşlar tarafından denetlenecek, devlet yapısı vatandaş odaklı hale gelecek. Küreselleşmenin yarattığı dışlanmışlıklar, sosyal altüst oluşlar, halkı kucaklayan yaklaşımlarla mutlaka çözülecek.
KOBİ’lere sıfır faizli kredi sistemli olacak
KÜÇÜK ve Orta Boy İşletmeler (KOBİ) için de bir rapor üzerinde çalıştıklarını söyleyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: “KOBİ’lere sıfır faizli krediler vereceğiz. Bir KOBİ’miz bir yıl içinde ödediği vergi ve sigorta primi ne kadarsa ertesi yıl o kadar sıfır faizli kredi alacak. Böylece hem kayıtdışını yok edeceğiz hem de istihdamı teşvik etmiş olacağız. Bu ülkede 9 yılda 4 kez mali af çıktıysa bu, ‘ekonomiyi iyi yönetemiyorsunuz’ demektir. ‘Vergi ve sigorta ödenemez hale gelmiş’ demektir.”
Güneydoğu için Mısır’ın tekstile verdiği teşvikten fazlasını veririz CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Güneydoğu’yu Orta Doğu’nun lojistik üssü ve petrokimya merkezi yapacağız. Güneydoğu için şu anda Mısır’ın tekstile verdiği teşviklerin daha fazlasını vereceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu bölgeyi hayvancılık merkezi yapacaklarını, bunun için yeni bir kurum oluşturacaklarını anlattı.
Öztrak: Yeni bir büyüme stratejisine ihtiyaç var Asya-Avrupa sentezi yapalım
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, Türkiye’nin yeni bir büyüme stratejisine ihtiyacı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Son döneme bakınca ‘ortalama büyüme hızı çok yüsek’ algısına rağmen aslında düşük büyüme sözkonusu. Çok partili dönem yıllık büyüme ortalaması yüzde 5 ama son yıllardaki ortalama yüzde 4.8. Mevcut büyümede rekabet gücünde büyük problem görülüyor. Büyürken dış açık hızla artıyor, iç tasarruflar düşüyor. Büyümenin finansmanı dış kaynak girişine bağımlı hale geliyor. Büyümenin istihdam yaratmadığını görüyoruz. İşsizlik oranı uzun süredir yüzde 10’ların üzerinde.”
Asya-Avrupa sentezi
Öztrak, Türkiye’nin artık genç işgücü avantajını ve iç kaynakları temel alan bir büyüme-kalkınma modeline geçiş yapması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Asya tipi kalkınmada iç kaynağa dayalı ve ülkedeki işgücünü seferber eden bir anlayış vardır. Türkiye’nin bu yapısıyla Asya tipi kalkınmayla Avrupa’yı sentezlemesi mümkün. İç kaynakları, iç tasarrufları temel alarak, zengin işgücü kaynağımızı seferber edebiliriz. Genç işgücümüzü etkin kullanamadığımız için bu konudaki fırsatı kullanamadığımızı gördük. Bizim modelimizde işgücünü süratle üretim süreçlerine katmak var. Kadınları iş gücüne katılımını yüzde 25’ten yüzde 40’ın üzerine, gençlerinkini de yüzde 20’lere çıkaracağız. Büyüme için dış kaynağa ihtiyaç var anlayışını yıkacağız. Şu anda IMF bile sosyal devleti söylüyor, ‘yoksulluğu bitirmezseniz işsizliği çözmezseniz düzgün paylaşımı sağlayamazsanız, olmaz’ diyor.”
***
Erdoğan üstünü çizdiği vekillerin gönlünü alacak
187 milletvekili ile akşam yemeği yiyecek. Başbakan Tayyip Erdoğan, 12 Haziran seçimlerinde aday listesine koymadığı 187 milletvekili ile akşam yemeğinde bir araya gelmek üzere kurmaylarına talimat verdi. AK Parti Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanı Mustafa Ataş önceki gün liste dışı kalan vekillere cep telefonlarından mesaj göndererek, 22 Nisan akşamı Başbakan Erdoğan’ın genel merkezde vereceği akşam yemeğine davet etti. Cep mesajının yanı sıra davetliler genel merkez yönetimi tarafından telefonla da arandı, “Toplantıya geliyor musunuz?” diye soruldu. Cuma günü Bayburt ve Gümüşhane mitinglerinin ardından Ankara’ya dönecek olan Başbakan Erdoğan, akşam yemeğinde bir araya geleceği vekillere, yeni dönemde parti genel merkezinde ya da başka kurumlarda birlikte çalışabilecekleri mesajı verecek. Erdoğan, “Partinize küsmeyin, bazılarınız gelecek dönem yeniden vekil olabilirsiniz, bu bir bayrak yarışıdır” diyecek.
TAKTİK ÇANTASI
AK Parti yönetimi, tüm adaylara dağıtılmak üzere 550 çanta hazırladı. Çantalara, seçim beyannamesi ve icraat kitapçığı konuldu. Ayrıca, çantaya, her il için 8 buçuk yıllık AK Parti iktidarında yapılan tüm hizmetleri anlatan broşürler bırakıldı. Vekil adayları bu sayede sahaya dersini çalışmış olarak çıkacak.
İkinci çizik istifası
Yeniden aday listesine giremeyen ve eşi MHP’den Şanlıurfa ikinci sıra adayı olan AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Çağla Aktemur Özyavuz, partisinden istifa etti. Özyavuz’un istifasıyla AK Parti’nin milletvekili sayısı 331’e düştü. Özyavuz, “Liste dışı kaldıktan sonra eşimin MHP’den aday olmasıyla AK Parti’de kalmamın etik olmayacağını düşünerek istifa ettim. Seçimlere kadar olan vekilliğimi bağımsız olarak sürdüreceğim” açıklaması yaptı.
***
MHP’nin adayı seçimlerden çekildi
MHP’nin Kastamonu 2. sıra milletvekili adayı Mehmet Çiftçi, adaylıktan çekildiğini açıkladı. MHPGenel Merkezi tarafından Yüksek Seçim Kuruluna 2. sıra adayı olarak bildirilen Mehmet Çiftçi, yaptığı yazılı açıklamada, Kastamonu’da kendisiyle birlikte 3 milletvekili adayı olduğunu belirterek, tüm adayların il merkezinde ikamet ettiğini kaydetti. Bu durumun, partinin alacağı oyları olumsuz etkileyebileceği düşüncesiyle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Genel Başkan yardımcıları Bülent Didinmez ve ümit Şafak ile konuyu görüşüp, uygun görüş aldıktan sonra adaylıktan çekildiğini bildirdi. Mehmet Çiftçi, açıklamasında şu görüşlerine yer verdi: ”Kastamonu, geniş bir coğrafyaya sahip bir ildir. Mevcut durum itibarıyla bu seçimlerde partimizin Kastamonu’da birinci parti olacağı inancını korumakla birlikte, Kastamonu ilinin bu konumu ve diğer
siyasi partilerin göstermiş olduğu adayların durumları göz önüne alındığında, partimizin daha fazla oy olabilmesini sağlamak amacıyla daha geniş bir coğrafya yelpazesine hitap etmek gerektiği kanaati hasıl olmuştur. Bu kararımın, kesinlikle sıralamadaki yerden kaynaklanmıyor. Kaldı ki 23. Dönem milletvekilliği seçiminde 4. sırada da çalışmıştım.”
***
Kritik zirve iptal
Cumhurbaşkanı Gül, herkesi sorunun aşılması için yapıcı olmaya, her türlü hukuki ve siyasi çabayı harcamaya davet etti. Meclis Başkanı Şahin’le görüşen Gül, Demirtaş’ı da Köşk’e çağırdı. Bismil’deki olayları gerekçe gösteren Demirtaş, Köşk’e çıkmaktan son anda vazgeçti. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, YSK’nın aralarında BDP’nin desteklediği bağımsız adayların da bulunduğu isimleri veto etmesiyle baş gösteren siyasal gerilimde devreye girdi.
Demirtaş aradı
Cumhurbaşkanı Gül’ün görüşlerinin kamuoyuna yansıtılmasının ardından Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin Çankaya Köşkü’ne çıktı. Gül ile Şahin’in basına kapalı gerçekleşen görüşmesi 45 dakika sürdü. BDP eski Genel Başkanı, Hakkari Bağımsız Milletvekili adayı Selahattin Demirtaş’ın da saat 19.00’da Cumhurbaşkanı Gül ile görüşeceği duyuruldu. Ancak Gül-Şahin görüşmesinin sürdüğü dakikalarda Diyarbakır’dan BDP eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Köşk’e gitmeyeceği haberi geldi. Demirtaş’ın Cumhurbaşkanı Gül ile görüşmek üzere hava yolu ile Diyarbakır’dan Ankara’ya gelmek üzere hazırlandığı sırada, Bismil ilçesinde, YSK’nın kararını protesto eden göstericilerin üzerine ateş açıldığı ve bir göstericinin yaşamını yitirdiği duyuldu. Haberi havaalanı yolundayken alan BDP eski lideri, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü arayarak, görüşmeye gelemeyeceğini bildirdi. Demirtaş, Diyarbakır’dan olayların yaşandığı Bismil’e gitti. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ise Cumhurbaşkanı Gül ile görüşmesinin ardından Parlamento’ya geldi ve burada gazetecilerin sorularını yanıtladı.
‘Seçimi konuştuk’
Şahin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmesinde, Gül’ün 12 Haziran’da yapılacak seçimlerin, her türlü tartışmadan uzak bir ortamda yapılmasını arzu ettiğini söylediğini, bu konudaki düşüncelerini kendisi ile paylaştığını ifade etti. TBMM Başkanı Şahin, başka bir soru üzerine, görüşme ile ilgili bir açıklama yapılacak ise bunun Cumhurbaşkanlığı makamınca yapılacağını, kendisinin açıklama yapmasının nezaketsizlik olacağını dile getirdi. Meclis Başkanı Şahin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Meclis’in olağanüstü toplanmasına yönelik çağrısı ile ilgili bir soru üzerine de şunları söyledi:
‘YSK değerlendirsin’
“Dün bir temenni de bulunmuştum. YSK’nın, eğer şartlar müsait ise yasal bir mani yok ise bu konuyu tekrar görüşme temennisinde bulunmuştum. Dün akşam yapılan açıklama, gerekli belgelerin getirilmesi halinde, adaylıkları iptal edilen milletvekili adaylarının dosyalarına tekrar bakılacağı istikametindeydi. Bunun ciddi bir rahatlama getirdiği kanaatindeyim. Nitekim milletvekili adaylıkları iptal edilen adaylar da belgelerini getiriyorlar. Ayrıca mahkemelerce memnu hakların
iadesine ilişkin bir karar verilemeyeceği şeklinde bir takım beyanlar var. Adli Sicil Yasası’nın 13. maddesi okunursa, memnu hakların iadesine dair kararlar alınması mümkündür. Bu değişiklik, zannediyorum 2007 yılında yapılmıştı. Gerek mahkemelerin gerekse ilgili adayların avukatlarının bu doğrultuda hareket etmeleri durumunda, günlerdir yaşanan sorunun büyük ölçüde ortadan kalkacağı kanaatindeyim.” Şahin, seçim güvenliği ile ilgili bir soruya da “Seçim güvenliği benim sorumluluğumda değil. İlgili bakanlıkların sorumluluğunda. Türkiye’nin bu sorunları aşacağı kanaatindeyim” karşılığını verdi.
***
DSP’den ‘Ecevitli afiş’ için suç duyurusu
DSP Antalya İl Başkanlığı, Elmalı İlçesi’nde Ak Parti binasına asılan Bülent Ecevit’li afiş hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu.Antalya’da Ak Parti Elmalı İlçe Teşkilatı, merhum Başbakan Bülent Ecevit’in fotoğrafını afiş yaptı. İlçe binasına asılan ve üzerinde “10 yılda Türkiye’nin itibarını yükselttik” yazılı afişte Ecevit’in 28 Eylül 1999’da dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’la buluşmasında çekilen fotoğrafı ve Başbakan Erdoğan’ın ABD Başkanı Obama ile yanyana çekilmiş fotoğrafı birlikte kullanıldı. Afişte Türkiye Cumhuriyeti’nin manevi şahsına hakaret edildiğini savunan CHP Elmalı eski İlçe Başkanı Muhammet Gündüzbey’in, savcılığa yaptığı suç duyurusunun ardından bugün de DSP Antalya İl Başkanı Ali Ulvi Büyüknohutçu ve bir grup partili, Ak Parti Elmalı İlçe Başkanı Ümit Öztekin ve ilçe yönetim kurulu üyeleri hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. İl Başkanı Ali Ulvi Büyüknohutçu, adliyeden çıkışta suç duyurusunun bir
örneğini basın mensuplarına dağıttı. Büyüknohutçu, “Devletimizin o dönemde itibarsız olduğu kastedilerek açıkça suç işlenmiştir. Hiç kimse ve hiçbir kuruluş, Türkiye Cumhuriyeti’nin yıllarca başbakanlığını yapmış, Kıbrıs konusunda, Irak konusunda gerekli duruşu göstermiş olan bir fatihe bu şekilde hakaret edemez. AKP’li ilçe başkanı ve ilçe yönetimi tarafından sayın Bülent Ecevit’in saygın devlet adamlığı duruşu çarpıtılmış ve onun kişiliğinde Türkiye Cumhuriyeti devletinin itibarı
alenen zedelenmiştir” diye konuştu. Büyüknohutçu, suç duyurusunda afişin kaldırılmasını da talep ettiklerini söyledi. İl Başkanı Büyüknohutçu ve bir grup partili, adliyeden sessizce ayrıldı.
***
YSK’dan bir şok da ÖDP ve Yurt Partisi’ne
Yüksek Seçim Kurulu’nun 12 bağımsız adayla ilgili verdiği iptal kararından sonra bir şok da Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) ve Yurt Partisi’ne geldi. YSK, aday listelerindeki eksiklikler nedeniyle iki partinin de 12 Haziran’daki genel seçimlere katılamayacağını açıkladı. YSK, siyasi partilerin aday listelerindeki eksiklikleri tamamlamaları için 16 Nisan
Cumartesi gününe kadar süre vermişti. Aday listelerindeki eksikliklerini bugüne kadar tamamlamayan ÖDP ve Yurt Partisi’nin bu nedenle seçime katılamayacakları kararı alındı. Konuyla ilgili cnnturk.com’a konuşan ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, YSK’nın verdiği karar doğrultusunda parti olarak seçimlere giremeyeceklerini açıkladı. ÖDP Genel Başkan Yardımcısı Önder İşleyen ise YSK tarafından 16 Nisan Cumartesi günü kendilerine bir bildirimde bulunulduğunu ve ÖDP milletvekili adaylarının askerlikle
ilgili belgelerinde eksiklikler olduğunu ilettiklerini söyledi. YSK’nın belgeleri tamamlayıp getirmeleri yönündeki ikazından sonra parti olarak soz konusu belgeleri bugün YSK’ya sunmaya gittiklerini belirten İşleyen ancak kurulun bunu kabul etmediğini söyledi. YSK’nın bu kararından sonra parti olarak seçime giremeyeceklerini açıklayan İşleyen, parti hukukçularının bu durumu araştırdığını ve aslında 12 Haziran’a kadar bu belgeleri teslim edebileceklerini söyledi.
Parti sayısı 15’e düştü
Dün de HAK-PAR’ın seçime katılmayacağını açıklamasının ardından 17’ye düşen seçime katılacak olan siyasi parti sayısı, YSK’nın ÖDP ve Yurt Partisi’nin seçime katılamayacakları kararını almasının ardından 15’e düştü. Buna göre, yeni oy pusulasında partilerin sırası şöyle olacak:
1- Adalet ve Kalkınma Partisi
2- Demokrat Parti
3- Cumhuriyet Halk Partisi
4- Emek Partisi
5- Millet Partisi
6- Liberal Demokrat Parti
7- Saadet Partisi
8- Hak ve Eşitlik Partisi
9- Halkın Sesi Partisi
10- Milliyetçi Hareket Partisi
11- Doğru Yol Partisi
12- Türkiye Komünist Partisi
13- Milliyetçi Muhafazakar Parti
14- Büyük Birlik Partisi
15- Demokratik Sol Parti.
***
Saadet seçim beyannamesini açıkladı
Bu haberi paylaşın Seçim vaatlerini açıklayan partiler kervanına Saadet Partisi de katıldı… Aday tanıtım toplantısında konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, İmam Hatip Liseleri’nin orta kısmını yeniden açacaklarını ve türban sorununu çözeceklerini savundu… Saadet Partisi, 12 Haziran seçimleri için hem milletvekili adaylarını tanıttı hem de seçim beyannamesini açıkladı…
Genel Başkanı Mustafa Kamalak önce hükümete yüklendi, sonra vaatlerini tek tek sıraladı… Partinin beyannamesinde eğitim ve türban sorunu ön plandaydı… 38 kadın adaydan 34’ünün türbanlı olduğunu söyleyen Kamalak, sorunu çözeceklerini savundu..
MECLİS BAŞÖRTÜLÜ KARDEŞLERİMİZİ TEMSİL ETMİYOR… BU YASAĞIN KAYNAĞI DAYATMADIR.
AKP İMAM HATİPLERİN ORTA KISIMLARINI AÇABİLDİ Mİ ? BAŞÖRTÜSÜ NAMUS BORCUMUZ DEMİŞLERDİ, ÇÖZÜLDÜ MÜ? HAYIR…
İmam Hatip Liselerinin orta kısmını yeniden açacaklarını, zorunlu eğitimi 4 artı 4 artı 3 yıl olarak düzenleyeceklerini, herkesin sağlık sigortası olacağını ve yeni bir anayasa yapacaklarını vaadeden Kamalak, işçi, memur ve emekliye zam sözü de verdi…
MİLLİ GÖRÜŞ GELİYOR, SAADET GELİYOR, YÜZDE 50 ZAMLA GELİYOR…
Daha sonra kürsüye çıkan isim Saadet Partisi’nin en yaşlı milletvekili adayı Şevket Kazan oldu. Kazan konuşması sırasında duygulu anlar yaşadı…
EĞER BU İKTİDARI BEN GÖRMEZSEM HAKKINIZI HELAL EDİN…
Toplantıda daha sonra tek tek milletvekili adayları tanıtıldı.