Gazete Manşetleri (19.04.2011)

gazetelerGazete manşetlerini besiktas.com.tr adresinde tek bir adımda okuyabilirsiniz…   CUMHURİYET: ‘Kararlarını gözden geçirsinler’… ‘Fırıncıya söylesin ekmek de vermesin’… SABAH:  Gürsel Tekin hapse mi girecek?.. Benzine zam geldi… HABERTÜRK: YSK gerekçeli kararı açıkladı…

‘KARARLARINI GÖZDEN GEÇİRSİNLER’

YSK, 7’si BDP’nin destekledigi toplam 12 adayin adayliklarini iptal etti. Siyasiler karara tepkili… TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ”Karar gözden geçirilmeli” derken, en sert tepki CHP’li Baykal’dan geldi. YSK, 7’si BDP’nin destekledigi toplam 12 adayin adayliklarini iptal etti. YSK’nın kararını değerlendiren TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin de, “Karar parlamentonun misyonunu zayıflatmıştır” dedi. Şahin, “Demokratik vicdanın kabul edilebileceği bir karar değil. Şartlar müsaitse YSK kararı gözden geçirmeli” diye konuştu. İçişleri Bakanı Osman Güneş de, “Anayasamıza göre, seçimler yargı organlarının denetimi altında yürütülür. YSK bağımsızdır. YSK’nın kararını değerlendirecek değilim” dedi.

Numan Kurtulmuş: Seçime darbe vuruldu
HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, yazılı açıklamasında, verilen karardan kişilerin sorunu olmadığını, seçilme değil seçme hakkına ”darbe” vurulduğunu söyledi.

”YSK’nın bu kararı, bütün Türkiye’yi ilgilendiren vahim sonuçlar doğurabilecek niteliktedir” diyen Kurtulmuş, ”Demokratikliği ve adilliği yüzde 10 barajı nedeniyle zaten tartışma konusu olan 12 Haziran seçimleri, YSK’nın bu kararı ile demokratik meşruiyetini bütünüyle kaybetme noktasına gelmiştir. Endişe ederiz ki, seçimin güvenliğini, hatta ülke barışını ciddi bir şekilde tehdit edecek sonuçlar doğurabilir” ifadelerini kullandı.

Bu kararın hazırlanmasının sonuçları itibarıyla siyasal olduğunu ileri süren Kurtulmuş, şöyle devam etti:

”Demokrasimiz açısından vahim sonuçlar doğurabilecek bu karardan esas olarak 9 yıldır iktidarda bulunan AK Parti sorumludur. Eğer AK Parti, Türkiye’nin demokratikleşmesi için elzem olan bu düzenlemeleri 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan Anayasa Referandumuna koysaydı, bugün böyle bir garabeti yaşamayacaktık. Kararı demokrasi ve ülke barışı açısından kaygı ile karşıladık. Hiç kimse bu durumu, ‘mahkeme kararıdır, yapılacak bir şey yok’ diye geçiştiremez. Gerekçesi ve dayanakları ne olursa olsun, bu karar 12 Eylül cuntasının vetolarını andırmaktadır. YSK tarafından verilen bu kararın hukukiliğini elbette hukukçular tartışacaklardır ama bu karar, hazırlanması ve sonuçları itibarıyla siyasaldır. Ayrıca, oy oranı düşük partilerin hazine yardımı almalarını engellemek için kolayca bir araya gelip yasa çıkaran AK Parti ve CHP, eğer yüzde 10 seçim barajını kaldırsalardı bunlar yine yaşanmayacaktı.” İktidar ve muhalefete de çağrıda bulunan Kurtulmuş, AKP ve CHP’ye önemli bir görev düştüğünü, vakit geçmeden Meclisi toparlayarak, bu ”tehlikeli tabloyu” düzeltecek Anayasal ve yasal değişiklikleri yapmalarını önerdi. Kurtulmuş, ”AK Parti ve CHP oynadıkları demokrasi oyunundan vazgeçip; ülkeyi sürükledikleri çıkmazı görsünler. 12 milletvekilini paylaşmaları onlara bir şey kazandırmaz ama Türkiye’ye çok şey kaybettirir. Has Parti ilgili organlarını toplayıp bu vahim gelişmeyi değerlendirecek ve alınan kararı kamuoyu ile paylaşacaktır” ifadelerine yer verdi.

Eski CHP lideri Baykal: Tuzak mı kuruyorsun?

Eski CHP lideri Baykal da, “Hata olduğunu önceden ilan et de aday olmasın. Tuzak mı kuruyorsun?” diye sordu. Kararla ilgili bir değerlendirme de eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’dan geldi. Baykal, kararın Türkiye’nin nasıl ciddi bir yönetim kriziyle karşı karşıya bulunduğunu açıkça ortaya koyduğunu söyledi. Kararın üzüntü verici olduğunu kaydeden Baykal, “Hata olduğunu önceden ilan et de aday olmasın. Onu da yapmayacaksın. Tuzak mı kuruyorsun?” diye sordu.

***

“FIRINCIYA SÖYLEYİN EKMEK DE VERMESİN”

YSK’nin, 7’si BDP’nin desteklediği 12 bağımsız adayın adaylığını reddetmesine tepkiler dinmiyor. BDP’nin adaylarından Sırrı Süreyya Önder sert serzenişte bulundu: Fırıncıya söyleyin ekmek de vermesin. YSK’nın BDP’nin desteklediği 7 milletvekili adayıyla ilgili aldığı ‘adaylık iptal’ kararını, Sırrı Sürayya Önder NTV’de değerlendirdi. “Fırıncıya söyleyin ekmek de vermesin” diyen Önder, “Bu nedir kardeşim. Yıllarca baraj ve tutuklama de; her fırsatta milyonlarca insanın oyunu Meclis’e yansıtmamak için elinden geleni yap, sonra da ‘dağdan insin siyaset yapsın’ de. Bu yalanı millet yutar diyorsunuz…” dedi. Önder, “İttifak oturur, düşünür ve karar verir. Ne derlerse ona uyarız” şeklinde konuştu. Bu kararın ardından, BDP’nin desteklediği bağımsız adayların seçime girip girmemesi noktasında ‘kişsel fikrim şudur’ diyen Önder şöyle devam etti: “Bu irade kesintili olarak Meclis’e yansıyacaksa hiç gitmeyiz. Siyaset yapmanın meşru zemini sadece Meclis değildir. Alsınlar meclislerini ne yapıyorlarsa yapsınlar. Bakalım nasıl siyaset ve hangi meşruiyetle yapacaklarmış. Bu benim kişisel fikrim. İttifak oturur, düşünür ve karar verir. Ne derlerse ona uyarız.” Önder, bu kararın bölgede siyasi dengelerini nasıl etkileyeceği ve yeniden bir çatışma ortamına neden olup olmayacağı konusunda, “Allah bu millete savaşı göstermesin. Ondan sonra ‘biz nerede yanlış yaptık’ diye düşüneceklerse, bugünü unutmasınlar. Bugünün tarihini bir kenara yazın. Ama savaş olmaz, niye olsun. Diyarbakır’ın Urfa’nın Mardin’in Hakkari’nin meydanlarında bu millet taşa, sopaya, gaza, bombaya karşı elini kaldırmadan oturuyor . Ne edeceksin, imha mı edeceksin…” şeklinde konuştu.

***

ABD’DE FOTOĞRAF KRİZİ

ABD’nin California eyaletinde, Başkan Barack Obama’yı maymuna benzeten bir fotoğraf tartışma yarattı. Amerikalı siyahların medeni haklarını savunan başlıca kurum olan NAACP’den Alice Huffman, bir bebek şempanzenin fotoğrafının üzerine fotomontaj tekniğiyle koyulan Obama’nın fotoğrafının yayılmasını sağlayan Cumhuriyetçi Marilyn Davenport’un istifasını istedi ve fotoğrafı kınadı. Yazılı açıklamasında Huffman, ”ABD Başkanının insandan başka bir biçimde temsil edilmesi ırkçılık olarak değerlendirilebilir” ifadesini kullandı. Siyahların haklarını savunan iki başka kuruluş da Davenport’un istifasını istedi. Elektronik posta aracılığıyla yayılan fotoğrafta, ”Şimdi neden doğum sertifikası olmadığı anlaşılıyor” deniliyor. Bu sözlerle, Cumhuriyetçilerin Obama’nın ABD’de dünyaya gelmediği konusundaki söylentilerine atıfta bulunuluyor.

SABAH

GÜRSEL TEKİN HAPSE Mİ GİRECEK?

Mahkemenin ‘Resmi evrakta sahtecilik’ten 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdığı CHP’li Gürsel Tekin’in dosyası Yargıtay 11. Ceza Dairesi’ne gönderildi. Yeni Akit’in haberine göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Kadıköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ‘resmi evrakta sahtecilik yapmak’ suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdığı CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in dosyasının, Yargıtay 11. Ceza Dairesi’ne gönderildiği ortaya çıktı. Yargıtay Başkanlığı’nın internet sitesinde, Gürsel Tekin’in dosyasının 28 Mart 2011 tarihinde Yargıtay 11. Ceza Dairesi’ne geldiği belirtiliyor. Dosya, Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nde 2011 / 4270 sayılı numara almış.

DOSYA, 459 GÜN SONRA YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ’NE GELDİ

Kadıköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 24 Aralık 2009 tarihinde karar verdiği Gürsel Tekin dosyasının 1 sene 3 ay (459 gün) bekletilmesi veya eksik evrak olduğu gerekçesiyle bekletilmesinin “hukuk skandalı” olduğu belirtiliyor. Ergenekon Terör Örgütü’nün Erzincan yapılanmasına ilişkin dava dosyası kendilerine gelmeden fotokopi üzerinden dönemin Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner dahil tutuklu 10 sanığın tahliyesine karar veren Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin, 23 gündür Gürsel Tekin dosyasını sonuca bağlamaması haber konusu olmuştu.

KARAR ONANIRSA TEKİN CEZAEVİNE GİDECEK

Gürsel Tekin hakkında verilen ceza Yargıtay 11. Ceza Dairesi tarafından 12 Haziran 2011 tarihinde gerçekleşecek seçimlerden önce onanırsa, Gürsel Tekin milletvekili olmadığı gerekçesiyle cezaevine gidecek. Karar, 12 Haziran’dan sonra onanırsa, Gürsel Tekin milletvekili olduğu gerekçesiyle dokunulmazlık zırhına bürünecek.

EVRAKTA SAHTECİLİKTEN YARGILANIYOR!

Gürsel Tekin’e, Kadıköy Belediye Başkan Yardımcılığı yaptığı dönemde, Kadıköy Belediyesi Encümeni’nce yıkım kararı alınan Suadiye Movieplex sinema salonunu yıkmadığı, söz konusu yere geçersiz ruhsat vererek evrakta sahtecilik yaptığı gerekçesiyle dava açılmıştı.

Gürsel Tekin, Özen Film’in ve Suadiye Movieplex Sinema Merkezi’nin sahibi Mehmet Soyarslan’a, işyeri açma ve işletme şartlarını yerine getirmemesine rağmen imar mevzuatına aykırı olarak 26 Mayıs 2006 tarihinde sahte evrak düzenlemiş ve Kadıköy Cumhuriyet Savcısı Süleyman Özkök, 29 Aralık 2008 tarihinde, görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle Gürsel Tekin hakkında dava açmıştı .Gürsel Tekin, bu suçtan dolayı Kadıköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandı. Kadıköy 3. Ağır Ceza Mahkemesi, 24 Aralık 2009 tarihinde, Gürsel Tekin’in işlemlerini resmi belgede sahtecilik olarak niteledi ve 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırdı. Gürsel Tekin, söz konusu cezayı temyize götürdü.

GARAJ OLMASI GEREKEN İKİ KAT SİNEMA SALONU OLMUŞ!

Akit, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in resmi evrakta sahtecilik yaptığı gerekçesiyle 2 yıl 6 ay hapis cezası almasına neden olan işletmeyi görüntülemişti. Gürsel Tekin’in, Kadıköy Belediye Başkan Yardımcılığı yaptığı dönemde, sahte ruhsat verdiği “Suadiye Movieplex” sinema salonu, Kadıköy Suadiye Mahallesi Plaj Yolu Sokak No:10’da bulunuyor. Sinema salonunun bulunduğu bina deniz seviyesinin altında… Binada yerin iki kat altında sinema salonları bulunuyor. Kadıköy Belediyesi Encümeni, Suadiye Movieplex sinema merkezinde garaj olması gereken iki katın sinema salonu olduğu gerekçesiyle yıkım kararı vermiş.

***

BENZİNE ZAM GELDİ

Libya’daki iç savaş ve siyasi istikrarsızlık sebebiyle uluslararası piyasalarda ham petrol fiyatları tırmanırken akaryakıt fiyatları da artıyor. Benzin fiyatlarına bugünden geçerli olmak üzere zam yapıldı. Zaman’ın haberine göre, zam 95 oktan benzine 6 kuruş, 97 oktan kurşunsuz benzine ise 7 kuruş olarak yansıdı. Yeni artışla birlikte 95 oktan kurşunsuz benzinin litre fiyatı 4,19 liraya, 97 oktan kurşunsuz benzin litre fiyatı ise 4,29 liraya çıktı. Uluslararası piyasalarda Brent tipi ham petrolün varili dün 121,8 dolardan işlem gördü.

***

PARTİ SAYISI 15’E DÜŞTÜ

12 Haziran’da yapılacak milletvekili genel seçimlerde oy pusulasında yer alacak parti sayısı 15’e düştü. Yüksek Seçim Kurulu (YSK), eksik evraklarını zamanında tamamlamayan, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) ile Yurt Partisi’nin seçime katılamayacaklarını açıkladı. Böylelikle seçime katılacak olan siyasi parti sayısı 15’e düştü. YSK, siyasi partilerin aday listelerindeki eksiklikleri tamamlamaları için 16 Nisan Cumartesi gününe kadar süre vermişti. Aday listelerindeki eksikliklerini bugüne kadar tamamlamayan ÖDP ve Yurt Partisi’nin bu nedenle seçime katılamayacakları kararı alındı. Dün de HAK-PAR’ın seçime katılmayacağını açıklamasının ardından 17’ye düşen seçime katılacak olan siyasi parti sayısı, YSK’nın ÖDP ve Yurt Partisi’nin seçime katılamayacakları kararını almasının ardından 15’e düştü.

Buna göre, yeni oy pusulasında partilerin sırası şöyle olacak:
1- Adalet ve Kalkınma Partisi
2- Demokrat Parti
3- Cumhuriyet Halk Partisi
4- Emek Partisi
5- Millet Partisi
6- Liberal Demokrat Parti
7- Saadet Partisi
8- Hak ve Eşitlik Partisi
9- Halkın Sesi Partisi
10- Milliyetçi Hareket Partisi
11- Doğru Yol Partisi
12- Türkiye Komünist Partisi
13- Milliyetçi Muhafazakar Parti
14- Büyük Birlik Partisi
15- Demokratik Sol Parti”

HÜRRİYET

BDP’DE’SEÇİM BOYKOTU’ TARTIŞMASI

YSK, 7’si BDP’nin desteklediği isimler olan Hatip Dicle, Leyla Zana, Gültan Kışanak, Sabahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü, İsa Gürbüz, Salih Yıldız ile birlikte toplam 12 adayın adaylıklarını iptal etti. Seçimlere girmeyebileceklerini söyleyen BDP Eş Başkanı Demirtaş “Yeni bir savaş yaptırmak için bu karar alınmıştır” diye konuştu.İŞTE YSK’NIN VETO KARARININ GEREKÇESİ: YÜKSEK Seçim Kurulu’nun BDP kökenli 7 bağımsız adayla ilgili “Adaylıklarını iptal” kararı, BDP’de “Seçimleri Boykot” tartışmasını başlattı. BDP kurmayları “Boykot” olasılığını tartışmaya açacağı öğrenildi.

“SEÇİMİ BOYKOT EDEBİLİRİZ”

BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, YSK kararının ardından “Meclis toplanmalı ve seçimin ertelenmesi kararı almalı. Seçim bir ay kadar ertelenerek bu isimlere yeniden aday olma hakkı verilmeli. Aksi taktirde demokratik olmayan bu seçimleri boykot edebiliriz. Seçime girmeme ve bütün adayları geri çekme dahil bütün alternatifleri tartışacağız” dedi.

DEMİRTAŞ’TAN TÜM PARTİLERE ‘İSTİFA’ ÇAĞRI

Demirtaş KCK davasının bugün Diyarbakır’da görülecek duruşması öncesinde de açıklama yaptı .Demirtaş seçimle ilgili çalışma ve değerlendirmelerinin sürdüğünü söylerken, “Türkiye’deki diğer partilere sesleniyorum. Eğer onurlu bir duruşun sahibi iseniz. İstifa edin, seçimlere katılmayın. Biz de aday olmayacağız deyin. Başbakan hemen açıklama yapmalı. Şimdi olup bitene baktığımızda gerçektende, AKP hükümeti bütün olup bitenlerin tek siyasi sorumlusudur. Halkımızı meydanlara çağırıyoruz” dedi.

‘YSK KARARI ŞİKAYET ÜZERİNE ALDI’

Leyla Zana’nın avukatı Cabbar Leygara, ”İstanbul’dan bir kişinin şikayeti ile YSK bu kararı almış” dedi.

BDP’NİN 3 İLDE ŞANSI KALMADI

Bağımsızlarda ‘yedek’ olmadığı ve BDP Mersin, Elazığ ve Siirt’te tek aday gösterdiği için partinin 3 ilşden vekil seçtirme şansı kalmadı.

KARARA TEPKİLER

BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak: Bu siyasi bir karardır. Kürtler’e siyaset hakkı verilmiyor.

Aysel Tuğluk: Büyük bir şaşkınlıkla karşıladık. Acılar yaşanmadan demokratik yollarla ve anayasal yollarla Meclis zemininde çözümünü sağlanması için çabanın içerisinde bulunduk. Ben bu kararın siyasi olduğunu düşünüyorum. Siyaset yolunu kapatıyor bu karar. Bu yolu kapatmak Türkiye’nin yararına değil.

DTP Eski Genel Başkanı Ahmet Türk: Haksız bir karar bu. Kürtlerin siyasete katılımını engelleyen bir karardır. Bu karar YSK’nın tek başına verdiği karar da değildir. Türkiye’de demokrasiyi engellemeye çalışan bir zihniyetin kararıdır. Demokratik siyaset Kürtler’e kapatılmaya çalışılıyor. Birçok hukukçu arkadaşlarımız değerlendirdi, YSK’ya gitti. Buna rağmen bu kararın çıkmasına hukuki mantık olarak bakmamak lazım. Seçime girmeme kararını da tartışacağız.

BDP eski Grup Başkanvekili Bengi Yıldız: Bize siyaset yapma iznini verilmediği bir yerde AKP siyaset yapabileceğini düşünüyorsa gaflet içindedir. Evlerinden burunları dışarı çıkartamazlar. Bu karar açıkça Kürtler’e yönelik bir savaş kararıdır. Kürtler’i dağa çıkarma kararıdır. Bu ülkeyi yönetenler savaş kararı vermişlerse o karar başımızın üstündedir. ‘Kürtler’e savaşın’ deniliyorsa, Kürtler de savaşır. Bu kararı verenler bunu bilsin.

Sırrı Sakık: Hukuk devletinde böyle bir karar olmaz. Bu bir tasfiyedir, bunun adı demokrasi ve hukuk değil. Halka demokrasi zeminini kapatırsanız buradan barış, hukuk, huzur çıkmaz. Tam tersine kaos çıkar, bu ülkeyi kaosa kimsenin sürüklemeye hakkı yoktur.

Altan Tan: Çok açık net olarak şunu söylemek lazım, birileri Türkiye’nin hayrını istemiyor, Kürtler yasal siyaset yapmak istedikçe önleri kesiliyor, demokratik kanalları açık tutma ve meseleyi Ankara’da tutma işi sabote ediliyor.

İçişleri Bakanı Osman Güneş: “Biliyorsunuz, Anayasamıza göre seçimler YSK’nın yargı organlarının genel yönetim ve denetimleri altında yürütülür. YSK ve yargı bağımsızdır. YSK’nın aldığı kararı değerlendirecek değilim.”

HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş: Bu kişilerin sorunu değildir. Seçilme değil esasen seçme hakkına darbe vuran YSK’nın bu kararı, bütün Türkiye’yi ilgilendiren vahim sonuçlar doğurabilecek niteliktedir. Demokratikliği ve adilliği %10 barajı nedeniyle zaten tartışma konusu olan 12 Haziran seçimleri, YSK’nın bu kararı ile demokratik meşruiyetini bütünüyle kaybetme noktasına gelmiştir

Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili adayı Deniz Baykal: Tuzak mı kuruyoruz, engel mi çıkarıyoruz? Ne kadar yanlış ayıp, yakışıksız. Türkiye’ye bu yönetim zihniyeti yakışmıyor. Her noktada bir kriz, bunalım. Çok acı. Bu mu ileri demokrasi? Ustalık dönemi… Başbakanın bu mu ustalık dönemi? Bu olayı ‘hukukun gereği budur’ diye geçiştirmek, bunun arkasındaki hukuk ve yönetim krizlerini örtbas etmeye yetmez. Bir süre önce seçilmiş ve şu anda milletvekili olarak hizmet etmekte olan insanların ‘Biz hata ettik, geçmişte yanlış yapmışız, ihmal yapılmış, işin gereğini yerine getirememişiz, o nedenle şimdi yapacağız’ denilerek birden bire aday olamayacaklarının açıklanması doğal karşılanacak bir durum değildir. Herkes planlamasını ona göre yapmış, adaylıklarını ona göre ilan etmiş. Türkiye’de zaten seçimde bir baraj problemi var. Baraj engelini aşabilmek için insanlar bağımsız aday olarak ortaya çıkıyorlar. Şimdi bağımsız adaylıkları birden bire, adaylıkları yenileme şansı yokken geçmişte de bu insanlar seçilmiş ve halen de bir kısmı milletvekili olarak görev yapıyorken, ‘siz artık milletvekili olamazsınız’ diye geri çevirmek, adaletle, hukuka saygıyla, devletin sürekliliğiyle izah edilebilir bir durum yaratmıyor.

Kültür Bakanı Ertuğrul Günay: Kaygı verici. Bu yeni bir anayasa yapma ihtiyacını tekrar ortaya koymuştur.

DP Genel Başkanı Namık Kemal Zeybek: Sanki sadece YSK’nın bağımsız adaylara yönelik bir uygulaması gibi anlatılıyor. Halbuki arşiv taraması sırasında bizim partimizden de 12 arkadaşımızın adaylıkları iptal edildi. Fakat biz yerine başka adayları koyduk, eksiklerimizi tamamladık ve seçime giriyoruz. Şu haliyle işin içinde herhangi bir komplo görmüyorum. Tabii bir hadisedir, büyütülecek bir şey yoktur.

YARGITAY’DAN AÇIKLAMA

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, 12 bağımsız milletvekili adayının, adaylıklarının iptaline ilişkin YSK kararıyla ilgili olarak, “Orada arkadaşlarımız karar vermiş. Mutlaka mevzuat açısından bir değerlendirme yaptılar. Bilemiyorum” dedi.

Yargıtay Başkanı Gerçeker, Kültür Üniversitesinde düzenlenen, “2. Çocuk ve Hukuk Uluslararası Kolokyumu” öncesinde basın mensuplarının, YSK’nın bazı milletvekili adaylıkları yönünden aldığı kararlara ilişkin sorularını cevapladı.

Hukukçu ve hakim kimliğinden dolayı siyasi konularla ilgili konuşmak istemediğini ifade eden Gerçeker, “Orada arkadaşlarımız karar vermiş, yani YSK. Mutlaka mevzuat açısından bir değerlendirme yaptılar. Bilemiyorum. Şu anda detayını daha bilemediğim için bir şey söylemek imkanım yok. Konuyu tam bilmeden bir şey söylediğiniz zaman yanlış değerlendirme yapmış olabilirim” diye konuştu.

“YSK’ya itiraz olabilir mi?” şeklindeki soru üzerine de Gerçeker, “Listeler kesinleştikten sonra ilan edildi. Yanılmıyorsam. Onlara itiraz edilebilir, yeniden incelenebilir. Ama YSK kararları kesindir biliyorsunuz. Ancak maddi hata varsa düzeltme olabilir. Oradaki arkadaşlarımızın bilecekleri, değerlendirecekleri bir konu” dedi.

***

KÜBA’NIN EFSANEVİ LİDERİ İSTFASINI VERDİ

Küba Komünist Partisi’nin lideri Fidel Castro, bugün yaptığı açıklamada, parti liderliğinden istifa ettiğini belirtti.Cubadebate.cu internet sitesinde yayımlanan açıklamada Castro, kardeşine yönelik verdiği mesajda, “Raul bugün partide resmi bir görevi kabul etmeyebileceğimi biliyordu… O kararlaştırılmış planların bana iletilmesinde hiçbir zaman başarısız olmadı” ifadesini kullandı. Castro, böylece Küba Komünist Partisi’nin Merkezi Komitesi’nde yer almayacağını ilan etti ve yetkilerini kardeşine devretti. 84 yaşındaki efsanevi lider, 1965’te kurulan ve komünist rejime destek verme amacını taşıyan komitenin ilk başkanlığını yapmıştı.

İSTİFA REFORMLARIN ARDINDAN GELDİ
Castro’nun istifasından saatler önce düzenlenen Komünist Parti’nin 6’ncı kongresinde Castro’nun reformları kabul edildi. Yapılan resmi açıklamada, Castro’nun “sosyalist modelin gözden geçirilmesine” yönelik yaklaşık 300 önerisinin bin delege tarafından oylandığı belirtildi. Castro’nun önerileri arasında, özel sektöre açılım, kamu sektöründe istihdamın daraltılması, devletin yaptığı para yardımlarının azaltılması gibi maddeler yer alıyor.

***

BİR DAHA ASLA YAPMAM

Reha Muhtar, dün akşam Kanaltürk’te yayınlanan Son Kale’de yaşananlardan sonra bir daha o programı yapmayacağını açıkladı.Geçen hafta programda yaşanan kavgadan sonra “Aldığım parayı engellilere bağışlayacağım” koşuluyla Son Kale’ye devam etme kararı alan Reha Muhtar, dün gece canlı yayında yaşanan krizden sonra şu açıklamayı yaptı…

Sevgili izleyiciler

Son Kale programında sizlere verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dilerim… Bu adamlara birisinin “DUR” demesi gerekiyordu… Böylesine bir sosyal sorumluluk projesini yerine getirmek zorunda kaldığım için huzurluyum… Bu iki arkadaşla Son Kale programını bundan böyle hiçbir şekilde yapmayacağım… Bu programın ay başından itibaren, dün geceki program dahil bana ait tüm ödemelerini Engelli Sporcular Vakfı TEYSEV’e bağışlıyorum…

Hiç olmazsa incir çekirdeğini doldurmayan bu boş tartışma anlamlı bir hizmete vesile olur… Birkaç engelli sporcumuz, o program paralarından belki tekerlekli bir sandalyenin belki de protez bir bacağın sahibi olur…
İncir çekirdeğini doldurmayan tartışma belki bir protez bacak olup, engelli bir insanın ruhunu doldurur.

MİLLİYET

1.6 milyon $’LIK ŞOK BELGE

TeliaSonera ve SHIFT adlı Türk danışmanlık firması arasındaki sözleşme büyük planı gözler önüne serdi. Yapılan anlaşmaya göre TeliaSonera, SHIFT’e BTK, SPK ve Rekabet Kurumu’ndan alınacak her onay için 313’er bin dolar ödeyecek. Tüm bunlar sağlandıktan sonra TeliaSonera Turkcell’i ele geçirirse, SHIFT’e ödenen toplam tutar 1.65 milyon dolara ulaşacak. Rus Altimo ile İsveçli TeliaSonera’nın Turkcell’i ele geçirme planlarına ilişkin akıl almaz belgeler su yüzüne çıktı. Her fırsatta Turkcell’i ele geçirme niyetleri olmadığını belirten iki ortağın, bir iletişim danışmanlığı firmasıyla anlaşarak, Turkcell’in tam kontrolünün sağlanması için destek aldığı ortaya çıktı.

Akşam’da yer alan habere göre, Turkcell’in İsveçli ortağı TeliaSonera 1 Temmuz 2010 tarihinde Strateji Hedef İletişim Farklılaştırma Tanıtım Reklam Hizmetleri ve Danışmanlık A.Ş. (SHIFT) şirketiyle bir anlaşma imzaladı. Anlaşmanın ilk maddesi sözleşmenin amacına ilişkin. Sözleşmenin bu maddesinde aynen şu ifadeler yer alıyor: ‘Bu projenin amacı, Rus Alfa Grubu ve onun telekom şirketi Altimo’yla birlikte, hisselerini yeni bir şirkete devrederek Turkcell’deki haklarını birleştirmeyi amaçlayan TeliaSonera’ya destek sağlamak ve TeliaSonera’nın Turkcell’i tamamen kontrol altına alarak ele geçirmesini sağlamaktır. Bu aşamada SHIFT, TeliaSonera Danışmanı sıfatıyla, şirkete dışarıdan iletişim desteği verecektir.’ Sözleşmenin amacına ilişkin maddede de açık açık belirtildiği gibi, TeliaSonera, Turkcell’i ele geçirmek için bir iletişim danışmanlığı firmasıyla anlaşma imzalamış. ‘Amaçlar’ kısmında başka herhangi bir madde yok. Yani sözleşmenin tek amacı var: TeliaSonera’nın Turkcell’i ele geçirmesini sağlamak…

‘BAĞIMSIZ ÜYE’ YALAN ÇIKTI

RUS Altimo da geçtiğimiz haftalarda yine birkaç Türk gazeteciyi Rusya’da ağırladı: Amaç Türk kamuoyunu Turkcell’i ele geçirmeye niyetleri olmadığına inandırmaktı. Burada konuşan Altimo CEO’su Reznikovich, bugüne kadar hiçbir şirketi kontrol etmediklerini söyledi ve ekledi: ‘Biz girdiğimiz hiçbir şirkette kontrolü ele geçirmek istemiyoruz. Turkcell’de tek istediğimiz bağımsız ve bütün büyük ortakların etkin olduğu bir yönetimdir. Amaç şirket kontrolü değil bağımsız yönetim.’

DEVLETE ‘ANAHTAR MESAJ’ VERECEKLERMİŞ

SÖZLEŞMENİN ikinci maddesi SHIFT’in ne gibi hizmetler sunacağına ilişkin hükümler içeriyor. Burada da ilginç noktalar öne çıkıyor. Hiç yorum katmadan aynen yayımlıyoruz:

YUKARIDA belirtilen amaç için (Tek amaç var; Turkcell’i ele geçirmek) iletişim stratejileri geliştirilmesine danışmanlık ederek yarıdmcı olmak.

ANAHTAR mesajlar geliştirmek ve TeliaSonera için bunları, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Sermaye Piyasası Kurulu ve Rekabet Kurumu’na iletmek.

İLETİŞİM stratejisi ve planını yayma ve uygulama

PROJELERE müdahil olan üçüncü kişileri kontrol altında tutmak. Bu bölümdeki en çarpıcı hüküm şüphesiz ‘anahtar mesajlar geliştirmek’ kısmı. Bu anlaşmayla TeliaSonera, resmen Türkiye Cumhuriyeti kurumlarına kendi istediği ve amacına uygun mesajların iletilmesini garanti altına almaya çalışıyor.

Raporlar Tero Kivisaari’ye…

GELELİM üçüncü maddeye… Sözleşmenin üçüncü maddesi, SHIFT’in yapacağı hizmetleri gerçekleştirirken, ne gibi yollar izleneceğinin çerçevesini çiziyor. İlk birkaç hüküm anlaşmanın ruhuna oldukça uygun; strateji geliştirilmesi, iletişim planlaması yapılması, bu planların uygulanması… Son hüküm ise raporlamaya ilişkin. Buna göre gerekli olduğu tüm durumlarda SHIFT, TeliaSonera’ya bir ‘Durum Analizi Raporu’ ve her çeyrekte, projenin ne durumda olduğuna dair bir ‘İlerleme Raporu’ sunacak. Ve bu raporlar direkt TeliaSonera’nın Avrasya Başkanı ve Turkcell Yönetim Kurulu üyesi Tero Kivisaari’ye verilecek.

NYBERG VE REZNIKOVICH’İN YALANLARI ORTAYA ÇIKTI, TEK HEDEF TÜRKLERİ TASFİYE ETMEK
TÜRKİYE’DE kamuoyu yaratmak için geçtiğimiz aylarda birkaç Türk gazeteciyi İsveç’te genel merkezde ağırlayan, TeliaSonera CEO’su Lars Nyberg, burada ‘Rus ortağımız Altimo ile anlaştık. Turkcell’i ele geçirmekte kararlıyız’ demişti. Fakat Türkiye’den çok yoğun bir tepki alan Nyberg, günden güne bu açıklamalarını yumuşatmaya başladı. Belgelerin ortaya çıkmasından saatler önce Nyberg, o bildik açıklamasını tekrarladı: ‘Yönetim kurulunun çalışması için bağımsız üye sayısı artmalı. Yönetim Kurulu Başkanı Williams’ı bağımsız üye ile değiştirmek istiyoruz. Turkcell’i ele geçirmek istemiyoruz. Uzlaşma sorununu Cumhurbaşkanı Gül ile de görüştüm.’

Devletten alınacak her onay için ayrı prim verilecek!
SÖZLEŞMEYE göre SHIFT, devlet kurumlarından alınacak onaylara bağlı olarak her hedefte belirli bir para alacak. Anlaşmada onay vermesi gereken bütün kurumlar ve bu kurumların onayı halinde ne kadar bonus verileceği belirtilmiş. İşte tüyler ürperten, bu kadarına pes dedirten anlaşma: l BTK’nın onayı: 313.500 dolar l SPK’nın onayı: 313.500 dolar l Rekabet Kurumu’nun onayı: 313.500 dolar l Turkcell tamamen ele geçirilirse, 313.500 dolar daha…

Geçerliliği 18 ay ama isteğe bağlı uzatmak mümkün
ANLAŞMADAKİ dördüncü madde sözleşmenin süresini belirtiyor. Yukarıda da belirttiğimiz gibi anlaşma iki taraf arasında 1 Temmuz 2010 tarihinde imzalanmış. Sözleşmeye göre anlaşma 18 ay boyunca geçerli olacak. Fakat 18 aylık sürenin sonuna gelindiğinde, her iki taraftan biri 15 gün önceden ‘Ben artık bu anlaşmaya taraf olmak istemiyorum’ demezse, 1 ay boyunca uzayacak. Yani görünürde 18 ay geçerli olacak plana Turkcell ele geçirilinceye kadar devam edilecek.

***

‘ÇILGIN PLAN’ İNGİLİZ BASININDA

İngiliz Guardian gazetesi “Erdoğan’ın İstanbul’u ikiye bölmeye yönelik çılgın planı” diyerek manşetini çılgın projeye ayırdı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan lideri olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Seçim Beyannamesi’ni açıklarken, İstanbul’un Avrupa ve Anadolu yakasına iki şehir kuracaklarını söylemişti. Guardian da bu habere yer verdi. Gazete “İstanbul, Doğu’nun Batı ile buluştuğu, dünyada Avrupa ve Asya’nın iki yakasındaki tek yer olarak bilinir. Ancak Türkiye hükümeti İstanbul’u ikiye bölmeye yönelik planını sürdürürse bu eşsiz statüsünü kaybedebilir” dedi. Guardian İstanbul’un nüfusunun resmi rakamlara göre yakında 17 milyona yaklaşmasının beklendiğini, kentte kayıt dışı yaşayanlar da olduğunu belirtiyor. Gazete, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’in, önerinin pratik olmadığına yönelik görüşüne de sayfalarında yer veriyor.

***

CHP ANKETİNDE 13 İLDE BİRİNCİLİK ÇIKTI

CHP’li Tekin, yaptırdıkları ankette partisinin 13 ilde birinci çıktığını söyledi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, İstanbul’a yapılması planlanan 3. Köprü’nün transit geçişlere ayrılacağını söyledi, Hükümetin köprü planına karşı çıktı. CHP’nin anketinden 13 ilde birincilik çıktığını söyleyen Tekin, MHP’li belediyelerin bulunduğu illeri örnek vermesi dikkat çekti! Gürsel Tekin, Habertürk’te gündeme ilişkin soruları cevapladı, İstanbul’a yapılması planlanan 3. Köprü’yü eleştirdi. Programda İlhan Cihaner’in adaylığıyla ilgili soruları da cevaplayan Tekin, adaylık kararında kimsenin etkide bulunmadığını söyledi. İşte Tekin’in açıklamaları: “Cihaner’in adaylığının arkasında hiçbir güç yoktur. Bu Denizli İl Örgütü’nün, Denizli halkının talebidir” dedi. YSK’nın kararı üzerine genel merkez kontenjanının kullanılmadığı illerle temasa geçildiğini kaydeden Tekin, “Cihaner ismi ön plana çıktı. Biz de aday gösterdik” Tekin, “YSK’nın kararı olmasaydı, Cihaner aday olamayacak mıydı?” sorusu üzerine “Evet” dedi.

13 İLDE BİRİNCİYİZ İDDİASI
Yaptıkları araştırmalarda 18 ilin 13’ünde birinci parti olduklarını kaydeden Tekin, “Balıkesir, Manisa, Mersin başta olmak üzere bir çok şehirde birinci partiyiz” dedi. Tekin, Doğu ve Güneydoğu’da da oylarının arttığını söyledi. Örneğin 18 ilde araştırma yaptık. 18 ilin 13’ünde biz birinci partiyiz. Bu çok mutlu ediyor bizi. Örneğin birkaç il var, eski dönemde oralarda ikinci partiydik ancak bugün açık ara farkla birinci partiyiz. Bu iller Mersin, Hatay, Balıkesir, Manisa… Çeşitli illerde çok ciddi biçimde oy artışımız var. Doğu’da çok büyük oy artışımız var.

HABERTÜRK

YSK GEREKÇELİ KARARI AÇIKLADI

Yüksek Seçim Kurulunun (YSK), bağımsız milletvekili adayları Harun Özcan, Abdullah Kızılay, Mehmet Hatip Dicle, Leyla Zana, İsa Gürbüz, Çiçek Otlu, Mehmet Salih Yıldız, Ertuğrul Kürkçü, Nezir Sincar, Gültan Kışanak (Özer), Sebahat Tuncel ve Şerafettin Efe’nin bağımsız milletvekili adaylıklarının iptaline ilişkin oy birliğiyle aldığı kararın gerekçesi belli oldu. YSK’nın ilgili il seçim kurullarına gönderdiği kararda, Anayasa’nın 76. maddesinde ve 2839 sayılı Milletvekili Seçim Kanunu’nun 11 ve 21. maddelerinde kimlerin milletvekili seçilemeyeceğinin belirlendiği hatırlatıldı. 12 Haziran’da yapılacak seçimde bağımsız adayların başvurularında dilekçelerine eklemeleri gereken belgeler ve yerine getirmeleri gereken konuların YSK genelgesiyle açıklandığı belirtildi. Bu hükümler çerçevesinde bağımsız milletvekili adaylığı için başvuranların İl Seçim Kurulu başkanlıklarına sundukları belgelerin ilgili kanun ve genelge hükümleri çerçevesinde incelendiği vurgulandı. Kararda, Diyarbakır seçim çevresinden Mehmet Hatip Dicle ve Leyla Zana’nın, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 9 Mart 2007 tarihli ilamları ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ”silahlı örgüte üye olma suçunu” düzenleyen 314/2 ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nda ”cezaların artırılmasını öngören 5. maddesindeki terörle ilgili suçların artırımına” ilişkin maddesi uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırıldıkları bildirildi. Siirt seçim çevresinden Gültan Kışanak’ın (Özer), İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin 18 Şubat 1992 tarihli ilamı ile 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’nun ”hükümet emrine karşı gelmek” başlıklı maddesi ve eski Türk Ceza Kanunu’nun 81. maddesi 1. fıkrasında ”suçun tekrarı” başlığı uyarınca 1 yıl 4 ay 15 gün hapis ve 55 bin lira ağır para cezasıyla cezalandırıldığının belirlendiği ifade edilen kararda, bu milletvekili adaylarının belirtilen mahkumiyetleri nedeniyle başvuru tarihi itibarıyla memnu hakların iadesine ilişkin bir karar ibraz etmediklerinin görüldüğü kaydedildi. İstanbul 1. il seçim çevresinde Sebahat Tuncel’in İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 25 Mayıs 2006 tarihli ilamı ile 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’na muhalefetten ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Kanunun, cezaların ertelenmesine ilişkin 6. maddesi gereğince 1 yıl 6 ay hapis ve 91 TL adli para cezasıyla cezalandırıldığını, kararın 3 Temmuz 2007’de kesinleştiğinin ve bu tarihten itibaren başlayan ”deneme” süresinin henüz bitmediğinin anlaşıldığı kaydedildi. Kararda, bu nedenlerle Anayasa’nın 76 ve 2839 sayılı Kanun’un 11 ve 21. maddeleri uyarınca bu kişilerin adaylık koşullarını taşımadıklarından bağımsız milletvekili adaylıklarının iptaline oy birliğiyle karar verildiği bildirildi.

***

GALAXY SAVAŞLARI!

Apple’dan en büyük rakibi Samsung’a şok suçlama! Apple, Samsung’u iPhone ve iPad’i kopyalamakla suçluyor. Apple, Güney Kore’li teknoloji şirketi Samsung’un Galaxy serisi akıllı telefonlarında ve tablet bilgisayarlarında, iPad ve iPhone’u kopyaladığını iddia ediyor. ABD Bölge Mahkemesinde açılan davada, Galaxy ürünlerinin dizaynlarında, kullanıcı arayüzlerinde ve ambalajlanmasında Apple’ın ürünlerini kopyaladığı ileri sürüldü. Kaliforniya merkezli Apple, çeşitli patent ve marka ihlallerinin yanı sıra belirtilmemiş zararlarının da engellemesi için mahkeme kararı alınmasını talep ediyor. Apple Sözcüsü Kristin Huguet, yaptığı açıklamada, bu şekilde açık bir kopyalamanın yanlış olduğunu belirtti. Samsung Sözcüsü ise şirketin ürünlerinin kendi araştırma ve geliştirme çalışmalarının sonucu üretildiğini, Samsung’un kendini Apple’ın açtığı davada savunmayı düşündüğünü belirtti. Google’ın Android işletim sistemini kullanan Galaxy ürünleri, Apple’ın kullandığı işletim sistemiyle de rekabet ediyor. Aralarındaki rekabete karşın Samsung, Apple’ın ürünlerinde kullanılan ”A4” ve ”A5” gibi mikroçipleri, MacBook Pro bilgisayarlar için hafıza kartları üretiyor.

***

SAĞLIK ÇALIŞANLARINA İKİ GÜNLÜK UYARI

İş bırakma eylemi yüzde 100 katılımla sürüyor…

Türkiye genelinde sağlık çalışanları ‘herkese eşit nitelikte ulaşılabilir ücretsiz sağlık hizmeti’ talebiyle greve başladı. Greve katılımın yüzde 100 olduğu belirtildi. İstanbul Tabip Odası’ndan gelen bilgilere göre, üniversite ile eğitim ve araştırma hastanelerinde hizmet yüzde 100 durdu; devlet hastanelerinde ise greve katılım yüksek oranda sağlandı. İstanbul Tabip Odası’ndan gelen açıklamada şunlar kaydedildi: “Birinci basamak sağlık kurumları ve kimi özel hastanelerden de etkinliğimize destek gelmektedir.Öncelikle eylemimize katılan tüm meslektaşlarımıza ve bize destek veren tüm hastalarımıza teşekkür ediyoruz. Buradan bir kez daha hatırlatmak isteriz ki gerçekleştirdiğimiz bu eylem hastalarımıza karşı değil, sağlık çalışanlarını mutsuz, hastaları mağdur eden,
sağlığı ticaret alanına, hastaları müşteriye, hastaneleri ticarethaneye dönüştürmeye çalışan sağlık politikalarına karşıdır”.

İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Hüseyin Demirdizen, sağlık çalışanları olarak parçası oldukları halkın sağlığından endişe ettiklerini belirterek, ”Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın, hizmeti üreten olarak bizleri de hizmetten yararlanan halkımızı da mağdur etmesini istemiyoruz” dedi. Demirdizen şöyle devam etti: “Bizler sağlıklı yaşamın ön şartı olan herkese güvenceli iş, güvenceli gelirin yanı sıra sağlık hizmetine ulaşmanın önündeki bütün engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Bizler halkımıza daha iyi ve nitelikli sağlık hizmeti sunmayı istiyoruz. Biz sağlık çalışanları olarak halkın sağlık hakkını ve taleplerimizi daha güçlü haykırmak ve ısrarlı takipçisi olmak için bir araya geldik. Sağlık hizmetini üreten biz sağlık çalışanları ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın mağduru olmak istemiyoruz.”

“ACİL DURUM YOKSA GELMEYİN”
Bu arada Türk Tabipler Birliği’nden de bir açıklama yapıldı. Açıklamada 19-20 Nisan Salı ve Çarşamba günleri aciller dışında sağlık hizmeti sunulmayacağı belirtilirken şöyle devam edildi: “Eylem süresince Türkiye’de daha önce de yaşanan Bayram Tatili gibi genel tatillerdekine benzer biçimde sağlık hizmeti sunulacaktır. O nedenle halkımızın / hastalarımızın herhangi bir sorunla karşılaşması söz konusu değildir, olmayacaktır. Halkımızın sağlık kuruluşlarına acil durumlar dışında hizmet amacıyla gelmemelerini, Türkiye’de yaşayan herkesin arzusu olan herkese sağlık, güvenli gelecek: sağlıkta özelleştirmeye karşı iş güvencesi, gelir güvencesi, can güvencesi, mesleki bağımsızlık, her türlü katkı-katılım paylarının kaldırılması ana talepleriyle sürdürülen bu eylemde yer almak için illerde yapılacak etkinliklere katılmalarını bekliyoruz.”

Tabipler Birliği ayrıca sağlık çalışanlarına uyarılarda bulundu:

TABİPLER BİRLİĞİ’NİN SAĞLIK ÇALIŞANLARINA 7 MADDELİK UYARISI
* Birinci basamak sağlık hizmeti sunan birimler dahil olmak üzere, acil tanı ve tedavi endikasyonu olan hastaların bakımı aksatılmayacaktır. Acil servisler eylem süresince gerektiğinde görevli hekimlerce takviye edilecektir.

* Acil hizmetin verilebilmesi için sağlık kuruluşlarının acillerine ulaşımın istemeyerek de olsa engellenmemesi amacıyla (aciller önünde uygunsuz toplanma, yürüyüşler nedeniyle trafik akışında sıkıntıya yol açma ve acil hasta getiren araçların gelişini zorlaştırma/olanaksızlaştırma gibi durumlara izin verilmemeli) önlemler alınmalıdır.

* Yoğun bakım hastalarının -eylem nedeniyle- tedavilerinde hiçbir aksamaya yol açılmaması için her zamanki duyarlılıkla hizmetin sürdürülmesine dikkat edilecektir.

* Hamilelerin, diyaliz hastalarının ve kanserli hastaların hizmetleri yukarıdaki uyarılar çerçevesinde yerine getirilecektir.

* Servislerde yatarak tedavi görmekte olan hastaların her türlü tıbbi işleminin aksatılmadan yürütülmesini sağlayabilecek sayıda sağlık çalışanı, mesai dışı sürelerde (gece ve hafta sonu nöbetleri, vb.) olduğu gibi servislerde hazır bulunacaktır.

* Bütün sağlık çalışanları eylem boyunca hasta ve yakınlarına eylemin amacını açıklamalı, acil ve yatan hastalarımızın acı ve sıkıntılarına hürmet eden bir tarzla eylem sürdürülmelidir.

* Bu hususlar çağrıcı örgütlerin yöneticileri ve her birimdeki temsilcileri tarafından denetlenecek ve belirtilen çerçevede gerçekleşmesi sağlanacaktır.