Beşiktaş Gazetesi’nde son dakika haberleri… Etiler Koğuşu – 2 adlı kitap dikkat çekiyor… Çocuk Kitapları Festivali Levent’te başlıyor… Bayan Şamdan: “Kocamın uyguladığı şiddet belgeli”… ‘Sanatta Beşiktaş, her detayda Beşiktaş’… 3 puan sevinciyle gecelere daldılar…
YEREL YÖNETİM – SİYASİ – KÜLTÜR SANAT – POLİS ADLİYE – AKTÜEL
Kitap festivali başlıyor
Beşiktaş Belediyesi ve Parmakcocuk.com’un Düzenlediği Çocuk Kitapları festivali programı (www.parmakcocuk.com Kavis Çocuk kuruluşudur.)
18 Nisan 2011 Pazartesi Levent Kültür Merkezi İmza Ayla Çınaroğlu 11.00 – 15.00 Niran Elçi 13.00 – 15.00 Ferdi Merter 14.00 – 16.00 Mustafa Balel 14.00 – 17.00 Hikmet Altınkaynak 14.00 – 17.00
Workshop 7-12 Yaş yaratıcı drama çalışması 14.00 – 16.00 Almula Merter (Tiyatro sanatçısı – Yaşam Koçu)
Panel Çocuk Bakımı 19.30 – 21.00 Uzm. Dr. Nurdan Keskin
19 Nisan 2011 Salı Levent Kültür Merkezi İmza Simla Sunay 11.00 – 15.00 Ferdi Merter 14.00 – 16.00 Mustafa Balel 14.00 – 17.00 Hikmet Altınkaynak 14.00 – 17.00 Ayşen İnci 15.00 – 16.30
Oyun: Tudem’le “Evvel Zaman İçinde…” 7-12 Yaş yaratıcı drama çalışması 13.30 – 14.30 Sahneye koyan ve oynayan: Mustafa Gönüllü (Tiyatro sanatçısı)
Panel Çocuk Ruh Sağlığı 19.30 – 21.00 Uzm. Dr. Neslim Doksat (Çocuk Ruh Sağlığı isimli kitabını da imzalayacaktır)
20 Nisan 2011 Çarşamba Levent Kültür Merkezi İmza Çiğdem Gündeş 11.00 – 15.00 Sara Şahinkanat 12.00 – 14.00 Öner Ciravoğlu 14.00 – 18.00 Mustafa Balel 14.00 – 17.00 Hikmet Altınkaynak 14.00 – 17.00
Söyleşi Yavru Ahtapot Olmak Çok Zor 11.00 – 12.00 Sara Şahinkanat
Workshop 7-12 Yaş yaratıcı drama çalışması 14.00 – 16.00 Almula Merter (Tiyatro sanatçısı – Yaşam Koçu)
Panel Yetişmede sağlıklı beslenmenin önemi 16.30 – 18.00 Uzm. Dr. Murat Görgülü (Çatal isimli kitabını da imzalayacaktır)
21 Nisan 2011 Perşembe Levent Kültür Merkezi İmza Güldem Şahan 11.00 – 15.00 Mustafa Balel 14.00 – 17.00 Hıfzı Topuz 15.00 – 17.00 Hikmet Altınkaynak 14.00 – 17.00 Ayşen İnci 15.00 – 16.30
Oyun: Tudem’le “Evvel Zaman İçinde…” 7-12 Yaş yaratıcı drama çalışması 13.30 – 14.30 Sahneye koyan ve oynayan: Mustafa Gönüllü (Tiyatro sanatçısı)
Söyleşi Bana Atatürk’ü anlattılar 15.30 – 16.30 Hıfzı Topuz (Yazar)
Panel Kendinizin ve çocuğunuzun koçu olun. Yeniçağ çocuklarına anne baba okulu. 19.30 – 21.00 Yaşam Koçu Almula Merter (Yaşamda Sihirli Notlar isimli kitabını da imzalayacaktır)
22 Nisan 2011 Cuma Levent Kültür Merkezi İmza Toprak Işık 11.00 – 15.00 Mustafa Balel 14.00 – 17.00 Hikmet Altınkaynak 15.30 – 17.00
Söyleşi Nasıl Yazar Oldum 14.00 – 15.30 Hikmet Altınkaynak (Yazar – Öğretim görevlisi)
23 Nisan 2011 Cumartesi Çilekli Futbol sahası İmza Mustafa Balel Hikmet Altınkaynak Öner Ciravoğlu Ferdi Merter Ayşen İnci Ege Erim Seza Kutlar Aksoy
Son Güncellenme Tarihi 18.04.2011 09:48
***
Etiler Koğuşu-2 kitabı ilgi çekiyor
Polis muhabirleri Emrullah Erdinç ve Önder Şuşoğlu tarafından kaleme alınan Etiler Koşuğu 2 kitabında ünlülerin uyuşturucu operasyonlarına dair bilgiler anlatılıyor.
Röportajın tamamı:
Kitabın içi de sanki ‘80’lerin Türk filmi senaryolarından biri. Hani Banu Alkan’lı, Faruk Peker’li, uyuşturucu batağındaki insanlarını anlatan filmlerden… Ama Emrullah Erdinç ile Önder Şuşoğlu’nun birlikte yazdıkları “Etiler Koğuşu 2”nin kapağı da içeriği de gerçek.
Erdinç ATV’nin, Şuşoğlu ise Akşam gazetesinin polis-adliye muhabirleri. Yıllardır da bu meslekteler. Basının en çetrefil, insanın sınırlarını en çok zorlayan alanında görev yapıyorlar. Gördükleri hep “ibretlik”. İlk kez 2004’te yayımladılar ibret öykülerini içeren “Etiler Koğuşu”nu. Bu ikinci kitap.
İçlerinde kimi çok ünlü, kimi ise henüz o “mertebeye” ulaşamamış kişilerin uyuşturucu operasyonlarına dair bilgiler var. Polis tarafından nasıl takibe alındıkları, yakalanışları, telefon dökümleri ve ifadeleri… Çoğu yazılı ve görsel basında daha önce yayımlanmış haberler ama kitap başka şey… Etki alanı ve kalıcılığı farklı.
Emrullah Erdinç ve Önder Şuşoğlu uyuşturucuyla mücadele konusunda bir adım olarak gördükleri kitaplarındaki ibret öykülerinin caydırıcılığını savunuyorlar. “Ünlüyse kendine dikkat edecek” diyorlar. Ama bir yandan da “Peker Açıkalın’ın geçirdiği kalp krizinde kitabın etkisi olabilir mi?” diye endişeleniyorlar.
* Neden böyle bir kitap yazdınız?
Önder Şuşoğlu: Biz Emrullah’la birlikte yıllardır Emniyet Müdürlüğü’nde, Narkotik Şube’de çalışıyoruz. Çok krizler, genç ölümler gördük. Çok dramlara şahit olduk. Hep derdim ki, uyuşturucuyla ilgili bir kitap yazayım. Emrullah’la da paylaşırdık, derdi ki “Abi yazalım da kim okuyacak?” Doğru. Başına gelmedikçe kimse okumaz. Magazin dünyasındaki insanların da haberleri geliyor önümüze, “Onları yazarsak herkes merak eder” dedik.
* Haklı da çıktınız sanırım.
Önder Ş.: Biz meraklı milletiz. Ben sekiz tane kitap yazdım, hiçbiri bu kadar satmadı. Sinagog ve HSBC patlamalarını anlatan “Sarı Duman” diye bir kitap yazdım, kimse fark etmedi bile. Uyuşturucunun zararları diye kitap yazsaydık onu da kimse okumazdı.
Emrullah Erdinç: Türk toplumu gözetlemeyi seviyor. O yüzden burada ünlülerin hayatlarıyla birlikte uyuşturucunun zararlarını yazınca okunuyor. Kitabın önsözünde de belirttiğimiz bir şey var. Bazı ünlüler farkında olmadan uyuşturucunun reklamını yapmış pozisyondaydı.
* Nasıl oluyor bu?
Emrullah E.: James Dean’i örnek vermiştim ben; bir duruşu vardır, o duruş birçok insanın sigara içmesine neden olmuştur. Şimdi megastar Tarkan uyuşturucudan yakalandı. Tarkan’ın milyonlarca hayranı var ve onu koşulsuz seviyorlar. Her yaptığını taklit ediyorlar, Tarkan yanlış bir şey yapmaz diye düşünüyorlar. Nitekim Tarkan gözaltına alınıp serbest kaldıktan sonra lise çağındaki gençlerin konuşmalarına şahit oldum. İçlerinden biri “Tarkan kullanıyorsa kötü bir şey değildir” dedi. Herkes hata yapabilir, Tarkan da başkası da… Ama hata yaptıktan sonra pişmanlıklarını dile getirmelerini isteriz. Baktığımızda hiçbiri serbest kaldıktan sonra o pişmanlıklarını kameralar önünde göstermediler.
* Neden sizce?
Emrullah E.: Onlara sormak lazım. Bir tabir vardır, “Karakolda doğru söyler mahkemede şaşar”. Kendi tercihleri. Belki de isimlerinin tekrar uyuşturucuyla anılmasını istemiyorlardır.
* Ama her zaman uyuşturucu ve ünlülerin adı bir şekilde beraber anılıyor.
Emrullah E.: Uyuşturucu tacirleri bu ünlülerin isimlerini kullanıyorlar. Şu an geleceğin en büyük tehlikesi sentetik haplar, özellikle de ecstacy. Bu hapın 1996’da Türkiye piyasasına girişine baktığımızda şunu görüyoruz. Satıcılar sadece ünlülere veriyorlardı ve sonra o ünlüleri ihbar ediyorlardı. Medyanın da bir hatası vardı o dönem, “mutluluk hapı” deniyordu ecstacy’e. Sanki pozitif bir şeymiş gibi… Şu anda İstanbul’da hafta sonları tüketilen hap sayısının 6 milyon adet olduğu tahmin ediliyor.
Önder Ş: Bunları görünce dedik ki uyuşturucunun zararlarını anlatmak polisiye bir görev değil. Medyanın da sorumluluğu. Bu kitabın üçüncüsü de yazılacak, dördüncüsü de. Artık durmak yok.
“Uyuşturucu krizindeyken gördüğüm kız beni insanlığımdan utandırdı”
* Siz neden bu narkotik alanında uzmanlaştınız?
Emrullah E: Ben 1995’te Günaydın’da işe başladım, istihbarat şefim “Seni Vatan Emniyet’e veriyorum” dedi. Ben Emniyet nedir, Vatan nedir bilmiyordum. Bir anda polislerin, amirlerin arasına girdim.
Önder Ş.: Bu işte torpilli olan kaymak yerlere girer. Ama hiçbir torpilli polis muhabiri olmaz, çok zor bir yerdir çünkü.
Emrullah E.: Gazeteciliğin içinde polis-adliye muhabirliği en zor yerdir. Kaçakçılık birimleri ve teröre de bakıyoruz, asayişe de… En baba soruşturmaların yapıldığı bölümler. 1995’te işe ilk başladığımda, Narkotik Şube’de uyuşturucu krizine girmiş bir kızı gördüm. İnsanlığımdan utandım ve o milat oldu benim için.
* Kitapta birkaç kez tekrar ettiğiniz bir ifade var: Şöhretin bedelini uyuşturucuyla ödüyorlar. Uyuşturucu bir bedel midir yoksa tercih mi?
Emrullah E.: Aslında ikisi de. Bir taraftan baktığında çok hızlı bir hayat yaşıyorlar, çok sahte dostlukların yer aldığı bir sistem. Onlardan nasıl faydalanacaklarını düşünen kişiler var etraflarında. Satıcılar “Bu adamın çok enerjiye ihtiyacı var, o esnada buna uyuşturucu verebilirim” diye düşünüyorlar. Pek akıllı değillerse şöhretin bedeli. Diğer taraftan da mecburiyet demeyeceğim ama tercih. Bana kalırsa ünlülerin yüzde 90’ı kullanıyor.
* Size göre “ünlü” kategorisine kimler giriyor?
Emrullah E.: Basın tarafından tanınmış kişiler. Yaşadığı pırıltılı dünya kameralar tarafından sürekli gösterilen, çok kısa sürede şöhret olup peşinde kameralarla dolaşan kişileri kast ediyorum. Gerçek sosyete dediğimiz kişiler değil tabii.
Önder Ş.: Geçmişte uyuşturucu yoktu, alkolik oluyordu insanlar. Uyuşturucu moda oldu; önce esrar, sonra kokain, şimdi de sentetik haplar. O sanatçıyı düşün; her akşam şarkı söyleyecek, rolünü oynayacak, hep neşeli olmak zorunda…. Bu yük çok ağır. Biz de bazen hak veriyoruz.
“Peker Açıkalın kitap yüzünden mi rahatsızlandı diye korktum”
* Kitapta uyuşturucu kullanan magazin figürlerinin zor hayatlar yaşadıklarını ve destek arayışında olduklarını teslim ediyorsunuz. Bir yandan da uyuşturucuyu satanları değil, kullananları ifşa ediyorsunuz. Bu açıdan bir özeleştiriniz var mı?
Önder Ş.: Satıcılar da işlenebilir tabii. Kitabın içine kokainin, eroinin zararlarını da çaktırmadan koyduk. Bir şeyler öğrensin insanlar. Biz ancak bu kadar yapabiliyoruz. Herkesin çoluğu çocuğu var. Tarikat lideri bile dinlemiyor bu iş, Mehmet Kutlular’ın kızı eroinden öldü.
* Bu şekilde kullananlara ikinci bir ceza kesmiş olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Emrullah E.: Bu bakış açısına göre değişir. Eğer ünlüysen zaten bununla ilgili gazetelerde, televizyonlarda yüzlerce haberin çıkıyor.
* Kullananları değil de satanları teşhir etmek daha geniş kapsamlı bir önlem değil mi?
Emrullah E.: Onları da yazdık. Bir önceki kitabım “Parola Zehir”de de bir uyuşturucu satıcısını anlattım.
Önder Ş.: Biz bu kitapta satıcıların adlarını da yazdık.
* Söyleşiye başlamadan önce Peker Açıkalın’ın kalp krizini kitaba üzülüp mü geçirdi diye endişelendiğinizi anlattınız.
Emrullah E.: Kalp hastalığı olduğunu biliyorum. CHP’den de İzmir milletvekili aday adayıydı. Kalp krizi geçirdiğini duyduğumda, ister istemez, kitaptan dolayı milletvekili adayı olamadığı için mi geçirdi diye geçti aklımdan.
* Şu anda uyuşturucu kullanımının yaygınlığı ne boyutta?
Emrullah E.: İlköğretim seviyesine kadar indi maalesef. Bir taraftan eroin gibi bir maddeye bağımlılıktan korkuyorlar. Onun yerine sözde bağımlılık yapmıyor diye diğer maddeleri kullanıyorlar. O da psikolojik bağımlılık yapıyor. En tehlikelisi Ecstacy. Bir örnek vereceğim. Maltepe’de YGS’ye hazırlanan bir genç, arkadaş çevresinden duyup buluyor. Bir tane alıyor, bakıyor hiçbir şey olmuyor. Çünkü onun etki süresi 45 dakika. Sonunda dört tane içiyor haptan ve ölüyor.
“Bu dosyalar bizim önümüze konmuyor, kimsenin adamı değiliz”
* Siz kitaptaki ifadelere ve telefon dökümlerine ne şekilde ulaştınız?
Emrullah E.: Bu, kamuya açık bir dava. Deniz Seki’nin duruşmasını sokaktan geçen biri de takip edebilir. Gizlilik kararı yok. Biz kapıyı çalıp giriyoruz, narkotik polisleri ve jandarma bize dosyaları veriyor diye bir şey yok. Avukatlar, sanıklar derken Deniz Seki’nin dosyası en az 200 kişide var. 200 kişide olan dosyayı bulmak zor mudur?
Önder Ş.: Bu dosyalar bizim önümüze konmuyor. Biz kimsenin adamı değiliz.
* Fotoğrafları da bu dosyalardan mı aldınız?
Emrullah E.: Evet. Nasıl bir yol izleyeceğini bilirse her muhabir bunlara ulaşır. 1995 yılından beri polis muhabirlerinin sistemi değişti. Sporda şike de giriyor işin içine, ekonomiyi ilgilendiren çeteler de, magazin figürleri de… Bizim bir ayrıcalığımız yok.
“Gece kulüpleri kumarhaneler gibi, açılıp kapanıyor”
* İstanbul Narkotik Müdürlüğü’nün verilerine göre, 18-30 yaş arasındaki bağımlıların uyuşturucu bulmak için ilk adreslerinin gece kulüpleri olduğunu yazmışsınız. Bundan gece kulüplerinde denetim olmadığı sonucunu mu çıkarmalıyız?
Emrullah E.: Polis ne kadar denetleyebilir? Maalesef gece kulüpleri kendi içinde bir özdenetim yapmıyor. Çünkü işlerine geliyor. Kulübün otoparkçısı uyuşturucu satıyor, işletmecisi aracı oluyor. BM raporuna göre dünya genelinde yılda 450 milyar dolar elde ediliyor uyuşturucudan. Her gün bu rakamı daha yukarı çekebilmek için uğraşıyorlar.Ortaköy’de şimdi kapanmış olan bir bar vardı. Bir sabaha karşı gittiğimde içerideki neredeyse herkes sentetik hap kullanıyordu.
* Sizin bildiğinizi emniyet bilmiyor mu?
Emrullah E.: Gidiyorlar, basıyorlar, 15 gün kapatma veriliyor. 15 gün sonra tekrar faaliyete geçiyor. Aynı kumarhaneler gibi.
“Tarkan ‘Benimle ilgili her şeyi yazabilirsiniz’ dedi”
* Cengiz Semercioğlu köşesinde kitabınıza bazı eleştiriler getirdi, “Kapakta fotoğraflar olması insan haklarına aykırı”, “Tarkan’ın yerinde olsam dava açardım” dedi.
Emrullah E.: Kapaktaki fotoğrafların sahiplerinden Niran Ünsal ve Peker Açıkalın’ın davaları sonuçlandı, mahkumiyet aldılar. Bizim kitabımızda davası bitmeyen iki kişi var; Tarkan ve Deniz Seki. Kitap çıkmadan önce bir ay boyunca Tarkan’ın basın danışmanı ve avukatlarıyla görüştüm. Hem kitabın içeriğini hem de kapağı haber verdim, izin aldık. Tarkan “Yeni bir demeç vermek istemiyorum ama benimle ilgili her şeyi yayımlayabilirsiniz” dedi.
Kitapta olmamak için rüşvet önderdiler, tehdit ettiler
* Deniz Seki ile de konuştunuz mu?
Emrullah E.: Evet, o izin vermedi. “Kullanırsanız size dava açarım” dedi. O yüzden onun fotoğrafını kullanmadık ama kamuya mal olmuş kısmıyla ifadelerine yer verdik. Özel hayat konuşmalarını tamamen çıkardık. Keşke soruşturma dosyasında olmasaydı da ben 27 klasör Deniz Seki’nin özel hayat konuşmalarını okumasaydım. Uyuşturucu dışındaki telefon dökümlerini kitaba almadık. Yoksa magazin medyasının işine yarayacak çok şey vardı.
* Deniz Seki’nin telefon dökümlerini yayımlamak gerçekten gerekli miydi sizce?
Önder Ş.: Biz o kişiyi anlamaya çalışıyoruz; masum mu değil mi, bunu o konuşmaları okuyarak anlıyorsunuz.
Emrullah E.: Biz de aramızda çok tartıştık, koyalım mı koymayalım diye… Ünlüler hayatlarına dikkat etmek zorunda. İstediklerini yaşayabilirler ama daha sonra başlarına gelecek olaylarda yazılanlara da katlanmak zorundalar. Deniz Seki uyuşturucu satıcısıyla yan yana dolaşıyor, bu uygun bir şey mi?
* Yargı makamı gibi konuşuyorsunuz.
Emrullah E.: Kendine dikkat etmesi gerekir.
Önder Ş.: Genç seni birebir taklit ediyor, idolsün.
* Ama o kendine “gençlere örnek olmak” gibi bir misyon seçmiş değil ki…
Önder Ş.: Sanatçı ve ünlü kendine böyle bir rol biçmez. Farkında bile değildir. Hiçbir genç onların umrunda değil. Biz de buna karşısındayız, onları zorlayacağız. Bu işi yaptıysan çıkıp gençlere anlatacaksın.
* Kitapta adının olduğunu duyup engellemeye çalışanlar oldu mu?
Önder Ş.: Rüşvet teklif eden de oldu, tehdit eden de. Ama biz hep taşın altına elimizi soktuk.
***
Bayan Şamdan: “Kocamın uyguladığı şiddet belgeli”
İstanbul’un en köklü gece kulüplerinden Etiler Şamdan’ın sahibi Mehmet Tuna’nın 17 yıllık eşi Şehnaz Tuna, kendisine şiddet uyguladığı, alkol tedavisi gördüğü, aldattığı, çocuklarıyla ilgilenmediği gibi suçlamalarda bulunup kocasına 6 milyon lira tazminat, 50 bin lira aylık nafaka istemiyle boşanma davası açmıştı. Dava süreci devam ederken Mehmet Tuna, Şehnaz Tuna’nın bayılana kadar içip dağıttığını, kulüpte kafasında bardak kırdığını söyleyip, istediği tazminatı ödemesinin mümkün olmadığını belirterek “Etim ne budum ne? Hortumladı demek istemiyorum ama Şamdan’da müdürlük yaparken aldığı paralar ona yeter de artar bile” şeklinde konuştu.
“ŞİDDETİN RESMİ DELİLİ VAR”
Şehnaz Tuna ise, Mehmet Tuna’nın kafasında bardak kırmadığını ancak onun kendisine uyguladığı şiddetin resmi delili olduğunu belirterek; “Öyle bir bardak kırma olayı tabii ki olmadı. Ama bana yapılan şiddetin resmi delili var. Dilekçemde de belirttim. Bu iddiaları yapmasını anlayamadım. Mehmet’in de muhtemelen içkili bir zamanında bu röportajı verdiğini düşünüyorum” diye konuştu. Mehmet Tuna’nın yanında çalışanların onun lehine şahitlik yapacağını iddia eden Şehnaz Tuna, “Benim elimde şiddetin resmi delili var. Benim boyutum ortada. Ben 1.55 boyunda, 49 kilo bir kadınım. Mehmet Bey 1.70 boyunda, 90 kilo bir adam. Göz var izan var. Ben susma hakkımı kullanıyorum. Davada her şeyi göreceksiniz” dedi.
***
Şebinkarahisarlılar Bahar Şenliği’ne hazırlanıyor
Şebinkarahisarlılar Vakfı ile Şebinkarahisarlılar Derneğinin 7 Mayıs 2011 Cumartesi günü düzenleyeceği Etiler Akatlar Spor salonundaki Bahar Şenliğinin hazırlık çalışmaları devam ediyor. Vakıf ve Dernek yöneticilerinin birlikte almış oldukları karar doğrultusunda, Şebinkarahisar’ın tüm Köy ve Mahalle Dernekleri ile bölge toplantıları düzenlenerek Bahar Şöleni için bilgi alış verişi yapılıyor. Şebinkarahisarlılar Vakfı ve Yardımlaşma Derneği yönetim kurulu görev bölümü yaparak oluşturulan Vakıf adına Mustafa Koca ve Dernek adına Başkan Yardımcısı Avukat Hakan Özbay ve Dernek yönetim kurulu üyeleri Başkanlığında ilk bilgilendirme toplantısı, Pazar günü Turpçu Köyü Dernek lokalinde, Güney Gören Köyü, Turpçu Köyü, Altınçevre Köyü ve Toplukonak Köyü Dernek yöneticilerinin katılımı ile bölge toplantısı yapıldı…
***
3 puan sevinciyle gecelere daldılar
Fenerbahçeli Selçuk Şahin, Volkan Demirel ve Yobo, Gaziantepspor galibiyetini Reina’da kutladı. Emre Belözoğlu ise maç sonrası soluğu kebapçıda aldı. Fenerbahçe’nin 1-0’lık üstünlüğüyle sonuçlanan Gaziantepspor maçının ardından futbolcular soluğu gecelerde aldı. Fenerbahçe’de top koşturan Selçuk Şahin maç sonrası Reina’ya giderek Yunan sevgilisi Alexandra Loizou ile eğlendi. Mekân çıkışı objektiflere yansıyan sevgililerden Şahin, “Evlenmeyi düşünüyor musunuz” sorusuna “Her an her şey olabilir” diye cevap verdi. Reina’da eğlenenler arasında Fenerbahçe’nin kalecisi Volkan Demirel ile eşi Zeynep Kübra Sever ve Nijeryalı defans oyuncusuYobo da vardı. 90 dakika boyunca sahada kalan Emre Belözoğlu ise maç sonrası soluğu Etiler’de bir kebapçıda aldı. Mekânda yaklaşık bir saate yakın kalan futbolcu, çıkışta önce basın mensuplarının sorularını yanıtlamak istemedi ve “Benden size malzeme çıkmaz, boşuna soru sormayın” dedi. Ancak gazetecilerin ısrarları üzerine soruları yanıtlamaya karar verdi.
‘İKİ AY SONRA ALIŞABİLİRİM’
Ligde son haftalara girilirken şampiyonluk şansları sorulan Belözoğlu “Umarım her şey böyle olumlu gider. Takım halinde şampiyonluğa inandık” diyerek, adeta rakiplerine gözdağı verdi. Geçtiğimiz haftalarda oğlu dünyaya gelen ve babalık heyecanını yaşayan Belözoğlu, “Baba olmaya daha henüz alışamadım. Bir, iki ay sonra tamamen alışabilirim herhalde” dedikten sonra aracına binerek evinin yolunu tuttu.
***
CHP’li gençlere bıçaklı saldırı
CHP Gençlik Kolları Üyesi gencin dağıttığı bildiriye bıçaklı engelleme… İstanbul Kadıköy Gençlik Kolları Üyesi bir grup genç, YGS’deki yaşanan skandalı eleştiren bildirileri dağıtırken bıçaklı saldırıya uğradı. CHP’li gençler, bıçaklı saldırganlara karşılık verdi, olay yerine gelen polis saldırganları gözaltına aldı. CHP Kadıköy Gençlik Kolları Üyesi 20 kişilik grup, Beşiktaş ve Eminönü İskelesi’nde YGS’deki skandalı anlatan bildirileri dağıtmaya başladı. Saat 16.30 sularında gençlerin yanına gelen 25 yaşındaki iki kişi, “Bunları dağıtamazsınız” dedi. Gençlerin müdahaleye karşılık vermesi üzerine tartışma büyüdü. Saldırganlar, kendilerine itiraz eden CHP’li gençlere önce yumruk, ardından da bıçakla saldırdı. Bu sırada Beşiktaş İskelesi önünde devriye görevi yapan polisler, kavgaya hemen müdahele ederek, saldırganların elindeki bıçakları aldı. CHP’li gençlere saldıran iki kişi gözaltına alınarak karakola götürüldü.
Saldırının duyulmasının ardından olay yerine gelen CHP İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu, CHP İlçe Başkanı Türer Ercan ve CHP İlçe Sekreteri İlhan Çelik, yetkililerden bilgi aldı. CHP İlçe Sekreteri İlhan Çelik, “Saldırı var ama yaralanan kimse yok. Arkadaşlarımız görevini yaparken çirkin bir müdaheleye maruz kalmışlar. Polis ise kan dökülmesini engellemiş. Arkadaşlarımız biraz sonra yeniden bildiri dağıtmaya devam edecekler” dedi.
***
‘Sanatta Beşiktaş, her detayda Beşiktaş’
Dünyada ilk ve tek olan “Sizin İçin Sanat” projesi ile Beşiktaş taraftarları ve Unicef bir araya geliyor. Rahmi Çöğendez’in sahibi olduğu Real Collection Sanat Galerisi ve Unicef Türkiye Milli Komitesi ortaklığı ile hayata geçen bu önemli proje sayesinde Beşiktaşlı taraftarlar 59 TL’ye hem orijinal sanat eserlerine sahip olacaklar, hem de Unicef’e katkıda bulunacaklar. “Sizin İçin Sanat” projesine katkıda bulunan 100 sanatçıdan biri olan Ressam Nihat Evren Derman “İstanbul” temalı çalışmalarının gördüğü ilgiden sonra “Sanatta Beşiktaş, Her Detayda Beşiktaş” adını verdiği seleksiyonda her yönüyle Beşiktaş’ı resmetti. Nihat Evren Derman, “Barcelona, Unicef’e vermiş olduğu destekle, yalnızca futboluyla değil duyarlılığıyla da tüm dünyanın takdirini kazanmıştır. Günümüz futbolunda elde edilen her başarının amacı kulübün reklam değerini yükseltmektir. Yükselen reklam değeri daha fazla ekonomik güç, dolayısıyla daha güçlü kadro demektir. Forma üzerinde neredeyse her santimin değer kazandığı bir dönemde Barcelona Kulübü forma reklamı yerine Unicef’in adını taşıyor ve her sattığı formanın belli bir yüzdesini Unicef’e bağışlıyor. Duyarlılık konusunda Türkiye’nin Barcelona’sı olan Beşiktaş ise geçtiğimiz sezon Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türkkızılayı’nın adını formasına taşıyarak farkını ortaya koymuştu.
Bu önemli sanat projesi sayesinde Beşiktaş’ı taraftar bazında Unicef’le bir araya getirmeye çalıştım. Unicef’le Beşiktaş taraftarlarını ortak noktada buluşturan bu projede Beşiktaşlı taraftarlar çok sembolik ücretler karşılığında orijinal sanat eserlerine sahip olacaklar. Aynı zamanda satın aldıkları her eserle Unicef’e katkıda bulunmuş olacaklar. Bu sayede, Beşiktaşlı taraftarlar Barcelona ile birlikte Unicef’e katkıda bulunan iki dünya kulübü taraftarından biri olacak. Ünlü bir sanatçıya ait orijinal sanat eserine sahip olmak için maddi anlamda çok büyük fedakarlık yapmanız gerekir. Ama bu projede taraftarlarımız sembolik bir ücret karşılığında orijinal sanat eseri satın alabilecekler. “Karışık teknik” yöntemiyle yorumladığım resimlerin boyutları 13 x 18 cm. Eserlerin arkasında eserin orijinalitesini ifade eden etiket ile özel UNICEF etiketi yer almaktadır. “Sanatta Beşiktaş, Her Detayda Beşiktaş” ın içeriğine gelince; Beşiktaş’ın sembolü olan figürleri ve ögeleri bir araya getirerek kendi yorumumla resmetmeye çalıştım. Tribünler, futbolcular, sokaklardan enstantaneler ve kartal figürleriyle, kısaca her yönüyle Beşiktaş’ı resmettim diyebilirim. Önceki yıllarda olduğu gibi taraftarlarımızın çalışmaları beğeniyle karşılayacağını düşünüyorum. Eserleri görmek ve Unicef’e katkıda bulunmak isteyen Beşiktaşlı taraftarlar ve tüm sanatseverler, www.sizinicinsanat.com ve Altunizade Capitol AVM’deki “Sizin İçin Sanat” standından daha detaylı bilgiye ulaşabilirler.” dedi.
***
Selenium Panaroma rezidansta balkon keyfi sunuyor!
İstanbul’un merkezi semtlerinden Gayrettepe’de yükselen Selenium Panorama’nın
100 metre rezidans bloğunda panoramik İstanbul manzarasına sahip bahçeli balkonlar yer alıyor
Selenium Panaroma’da rant ittifakı
İstanbul’un en gözde yerlerinden Beşiktaş’ta, ‘yeşil alan’ ilan edilen değerli
bir arsada Selenium Panorama gökdeleni yükseldi. Bu evlerden almak için sadece para yetmiyor! Referans şart!
Aşçıoğlu İnşaat’ın yaptığı Selenuim Twins ve Selenium Panorama ünü yurtdışına
projeler arasında yer alıyor. Projeden ev satın almak isteyen herkese satış
yapılmıyor. Niye? Selenium Panorama’da 650 bin dolara!
Gayrettepe’de inşa edilen Selenium Panorama’da kalan 6 konut 650 bin dolardan
başlayan fiyatlarla satılıyor.
***
El Pais Türkiye’ye Övgüler Yağdırdı
İstanbul Levent’te açılan Türkiye’nin en yüksek binası Sapphire, İspanya’da da yankı buldu…
İspanya’nın en büyük gazetesi El Pais, “Avrupa’nın en yüksek gökdeleni ve ülkenin ilk ekolojik binası” dediği bina için “Türkiye’nin yaşadığı ekonomik mucizenin yeni simgesi” olarak niteledi.
Levent’in “sanayi bölgesinden finans merkezine, banliyöden bankacılık merkezine dönüştüğü” belirtilen haberde, “Son altı yılda Levent’te 40 gökdelen inşa edildi, onlara 2015 yılına kadar 29 yeni kule katılacak. Levent ve Maslak’taki göğe doğru yarış Türk ekonomik mucizesinin en görünür kısmı” sözleri kullanıldı. El Pais, şunları yazdı:
“Son kat ile yer arasındaki 261 metre tırmanmak sadece bir dakika alıyor. 42’nci kattaki terastan Asya’da güneş batışı, iki deniz ve ortada iki asma köprüsü ile Boğaz seyredilebilir.”