Gazete Manşetleri (24.03.2011)

Gazete Manşetlerini tıklayarak okuyabilirsiniz. CUMHURİYET: Tezkere son hızla Meclis’te… Faiz oranları düştü… MİLLİYET: Libya Hava Kuvvetleri yok edildi… ‘İmamın Ordusu’na polis baskını… AKŞAM:  Kopya incelemesi son 10 yıla yayıldı…

CUMHURİYET

Tezkere son hızla Meclis’te

‘TSK’nin bir yıl süreyle Libya’da görev almasını’ öngören tezkere dün gece geç saatlerde Meclis’e gönderildi. Tezkerede Türkiye’nin sağlayacağı desteğin görev alanları tanımlanırken ‘barış vurgusu’ yapıldı. Cumhuriyet’in edindiği bilgilere göre, Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılan tezkerede NATO bünyesinde görev yapmak üzere gereği, kapsamı, zamanı ve süresi hükümet tarafından belirlenecek şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Libya’ya gönderilmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin hükümet tarafından belirlenecek esaslara göre yapılması için anayasanın 92. maddesi uyarınca TBMM’den bir yıl süre ile izin isteniyor. Tezkerede gönderilecek kuvvetin bölgedeki silahlı unsurların silahtan arındırılması dahil olmak üzere NATO’ya belirtilen taahhütlerin dışında hiçbir görevde kullanılamayacağı ifade ediliyor. Tezkereye göre TSK dost ve müttefik ülkeler için ulaşım desteği sağlanması ile koordinasyon ve güvenliğinin yürütülmesinde katkı sunacak. Tezkerede NATO gücünün BM Güvenlik Konseyi’nin 1973 sayılı kararını uygulama amacıyla oluşturulduğuna da vurgu yapıldı.

Şişli’de parça tesirli bomba patladı

Şişli’de iki otomobilin arasına bırakılan parça tesirli bomba patladı. Şişli Kurtuluş Akağalar Caddesi Mirimiran Sokak’ta park halindeki iki otomobilin arasına bırakılan parça tesirli bombanın patlaması sonucu, iki otomobilde ve bir iş yerinde maddi hasar meydana geldi. Patlamada ölen ve yaralanan olmadı. Mahalle sakinlerinin ihbarı üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, güvenlik önlemi aldı. Olay yerinde yapıldı. Bombanın parça ve basınç etkili, el yapımı olduğu öğrenildi.

Faiz oranları düştü

Kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami faiz oranları düşürüldü. Merkez Bankası, Kredi Kartı İşlemlerinde Uygulanacak Azami Faiz Oranları Hakkında Tebliğ’de değişikliğe gitti. Söz konusu değişiklik, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. Değişikliğe göre, aylık azami akdi faiz oranı Türk Lirası için yüzde 2,12, ABD Doları için yüzde 1,70 ve Avro için yüzde 1,64, aylık azami gecikme faizi oranı, Türk Lirası için yüzde 2,62, ABD doları için yüzde 2,20 ve Avro için yüzde 2,14 olarak belirlendi. Tebliğ, 1 Nisan 2011 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek. Daha önce, kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranı Türk Lirası için yüzde 2,26, ABD Doları için yüzde 2,02 ve Avro için yüzde 1,90, aylık azami gecikme faizi oranı ise Türk Lirası için yüzde 2,76, ABD Doları için yüzde 2,52 ve Avro için yüzde 2,40 olarak tespit edilmişti.

MİLLİYET

Libya Hava Kuvvetleri yok edildi

“Şafak Yolculuğu” operasyonu bugün 6. gününde. Müttefik güçler bomba yağdırmaya devam ediyor. Başkent Trablus, Ecdebiye ve Jafar bölgesinde gece boyunca yoğun bomba ve uçak savar sesleri duyuldu. Müttefik güçlere bağlı İngiliz komutan, Libya Hava Kuvvetleri’nin yok edildiğini duyurdu.

Libya devlet televizyonuna göre; Batılı güçlerin hedefi yanlızca askeri üsler değil, bunların arasında sivil hedefler de var ve bu saldırılar sivil ölümlerine neden oluyor. El Arabiya televizyonuna göre, Kaddafi’nin Ecdebiye’deki kararagahı da bombalanan yerler arasında. Ve Trablus’un güneybatısındaki Jafar kenti. Libya televizyonu, orada da askeri ve sivil hedeflerin vurulduğunu duyurdu.
Batılı güçler, son 24 saatte 113’ü ABD Hava Kuvvetleri’ne ait olmak üzere toplam 175 sorti uçuşu gerçekleştirdi. Batılı güçler hava operasyonlarını sürdürürken, Kaddafi güçleri de Misrata ve Trablus’un batısındaki Zintan kentinde isyancılarla çatışma halinde. O çatışmalarda onlarca kişi hayatını kaybetti. Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe, uluslararası koalisyonun Libya’daki askeri hedefleri havadan vurmaya devam edeceğini bildirdi.

Sıra kara güçlerinde
Hükümet güçleri, stratejik noktaları ablukaya aldı. İngiliz komutan Greg Bagwell, Kaddafi’nin hava kuvvetlerinin büyük zarar gördüğünü, operasyon sırasının kara güçlerine geldiğini söyledi. Libya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Halid Kaim ise, Libya ordusunun isyancılara karşı saldırı düzenlemediğini ancak kendilerini savunduklarını söyledi ve koalisyon güçlerinden hava operasyonunu durdurmasını istedi. Bingazi’de isyancıların oluşturduğu ulusal konsey ise, kendini “geçici hükümet” ilan etti.

Operasyona İtalya da dahil oluyor
İtalyan Senatosu’nda da Libya özel oturumu vardı. Senato, hükümete, uluslararası güçlerin bu ülkeye düzenlediği harekata katılma yetkisi verdi. Oturumda konuşan Dışişleri Bakanı Franco Frattini, Libya halkına seslendi. “Libya’daki krizde barışçıl bir çözüm istiyoruz” diyen Frattini, barış için çalıştıklarını ifade ederek, “Bu bir savaş için değil, savaşı önlemek için” dedi. Franco Frattini, Kaddafi rejiminin İtalya’da sahip olduğu 6-7 milyar euroluk olduğu tahmin edilen malvarlığının dondurulduğunu ifade ederek, “Kaddafi’nin şu anki durumdan zaferle çıkması çok gerçekçi olmaz” dedi.

Kaddafi’nin yakınları ABD ile görüşüyor
ABD Başkanı Barack Obama’nın danışmanlarından Denis McDonough, Libya lideri Muammer Kaddafi’nin bazı yakınlarının, Libya krizine bir çözüm bulmak amacıyla, ABD yönetimiyle temasa geçtiğini belirtti.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Amerikan televizyon kanalı ABC’ye yaptığı açıklamada, Libya lideri Muammer Kaddafi’nin yakınlarının krizden çıkış yolu aradıklarını ve bu amaçla da dünyanın dört bir tarafında temasa geçtiklerini bildirmişti. Operasyondan dolayı eleştiri alan Barack Obama yönetimi, Libya lideri Muammer Kaddafi’ye karşı girişilen uluslararası operasyonu savundu ve bu operasyonun, “Kaddafi’nin daha fazla sivili öldürmesini engellediğini” öne sürdü.

“Operasyonun amacı bulanık”
Operasyonu eleştirenlerden eski ABD Savunma Bakanlarından Donald Rumsfeld ise CNBC kanalına yaptığı açıklamada, operasyonun amacının bulanık gözüktüğünü ifade etti. Rumsfeld, “İlk önce görevin amacını belirleyip, koalisyonu sonra belirler, kurarsınız, bu operasyonun amacı nedir? Libya’daki rejimi değiştirmek mi değiştirmemek mi?” şeklinde konuştu.

3 gazeteci serbest

Libya’da geçen hafta sonunda gözaltına alınan 2 AFP muhabiriyle foto muhabiri, başkent Trablus’ta serbest bırakıldı. Libya hükümeti güçleri, AFP muhabirleri Dave Clark ve Roberto Schmidt ile Getty Images’ın foto muhabiri Joe Readle’ı geçen Cumartesi günü ülkenin doğusundaki Ecdebiye kenti yakınlarında gözaltına almıştı. Gazetecileri Koruma Komitesine göre, Libya’da geçen aydan bu yana gazeteciler 60 saldırıya maruz kaldı. Saldırılar neticesinde 2 gazeteci öldü, 36 gazeteci gözaltına alındı. Libya, New York Times gazetesi için çalışan 4 gazeteciyi de Pazartesi günü serbest bırakmıştı. Bu arada Libyalı yetkililer, asker ve sivillere ait kömürleşmiş cesetleri gazetecilere gösterdi.

‘İmamın Ordusu’na polis baskını

Ergenekon tutuklusu gazeteci Ahmet Şık’ın ‘İmamın Ordusu’ isimli kitabını baskıya hazırladığı düşünülen yayınevine baskın yapıldı. “Ergenekon” soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık’ın kitabını yayımlayacağı belirtilen yayınevinde, polis tarafından arama yapıldı.
Alınan bilgiye göre, Ahmet Şık’ın yayımlanacak “İmamın Ordusu” adlı kitabıyla ilgili olarak, İthaki Yayınevinin Kadıköy’deki merkezinde, polis ekipleri tarafından arama çalışması başlatıldı. Polisin, yayınevinde, elektronik doküman halinde bulunduğu belirtilen kitapla ilgili arama ve incelemeleri sürüyor. Arama 7 SAAT SÜRDÜ “Ergenekon” soruşturması kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık’ın yayımlanacak son kitabıyla ilgili olarak Kadıköy’deki yayınevinde polis tarafından yapılan arama sona erdi. Polis ekipleri, İthaki Yayınevinin, Bahariye Caddesi Dr. İhsan Ünlüer Sokak’taki ofisinden, yaklaşık 7 saat süren arama çalışmasının ardından ayrıldı. Aramadan sonra gazetecilere açıklama yapan yayınevi sahibi Ünal Koçan, halen çok büyük bir şaşkınlık yaşadığını belirterek, polislerin genel olarak Ahmet Şık’ın kitaplarını sorduklarını söyledi. Koçan, “Bu kitabı bizim yayımlayıp yayımlamayacağımız bile belli değil. Basılmamış bir kitapla ilgili varsayım üzerine gelmişler” diye konuştu.
Arama sırasında yayınevinde bulunan Editör Ahmet Öz ise Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’ün emriyle arama yapan polislerin, Ahmet Şık’ın daha önce yayıneviyle çalışırken bir kopyasını kendisine gönderdiği kitabı almaya geldiklerini söyledi.

Polislerin o kopyayı aldığını, bilgisayardaki elektronik dokümanı da imha ettiğini kaydeden Ahmet Öz, gün içinde konuyla ilgili ayrıntılı bir açıklama yapacaklarını ifade etti. Gazetecilerin, “Kitabın basımıyla ilgili bir hazırlığınız var mıydı?” şeklindeki soruları üzerine de Ahmet Öz, herhangi bir hazırlıkları olmadığını, buraya henüz iki gün önce taşındıklarını ve halen taşınma işleriyle uğraştıklarını söyledi. Ahmet Şık’ın eşiyle telefonda görüştüğünü bildiren Ahmet Öz, şöyle konuştu: “Galiba telefonları dinlediler. Kitabın ilk 20 sayfasını bile okumadım. Baskıyla ilgili bir hazırlığımız yoktu. İçeriden sadece kitabı aldılar. Aramanın uzun sürmesi, teknik sorunlardan kaynaklandı. Savcı Zekeriya Öz’ün kitapla ilgili bir kanısı var, ona istinaden gelmişler. Ahmet Şık tutuklanmadan önce kitabın yayımlanmasına vaktimiz olmadı, o da başka yayınevleriyle görüşüyordu.” Ahmet Öz, arama yapılırken içeride sadece yayınevi sahibi ve kendisinin bulunduğunu aktararak, “Geniş bir arama diyemeyiz. Kitabın bulunduğu maili ben açtım. Aramalar eş zamanlı olmuş. Topkapı’daki matbaaya, buradaki ofise ve yayınevinin Kadıköy’deki önceki binasına gidilmiş, tebligat bırakılmış” dedi.

SÜRPRİZ MESAJ

CHP’li Tekin, katıldığı bir televizyon programında “başörtülü milletvekili Meclis’e gelirse Merve Kavakçı’ya yapılanı yapmayız” dedi. Tekin, Baykal’ın seçimde yerinin garanti olmadığını da söyledi

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, “başörtülü milletvekili”ne yeşil ışık yakarken, CHP’nin eski genel başkanı Deniz Baykal’ın yerinin garanti olmadığını söyledi. Gazeteci Ömer Şahin’in Kanal A’da dün akşam yayınlanan “Görüş Farkı” programına katılan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, başörtülü adaylar hakkında, ‘Anayasal sorun var mı? Onu bilmiyorum. Ancak Gürsel Tekin olarak benim için hiç bir sakıncası yok’ dedi. Tekin, Meclis’e başörtülü bir adayın girmesi durumunda Merve Kavakçı’ya yapılan muameleyi yapmayacaklarını da söyledi. Tekin, “AKP bu şansını deneyebilir, biz de zorluk çıkarmayız” ifadelerini kullandı.

“Baykal’ın yeri garanti değil”

Tekin, Antalya’dan 1’nci sıra adayı olmasına kesin gözüyle bakılan CHP’nin eski lideri Deniz Baykal’ın milletvekili adaylığı konusunda da ilginç açıklamalar yaptı.

Gürsel Tekin, “Vallahi garanti diye bir şey yok. Garanti niye olsun? Belki başka bir yer olabilir” diyerek Baykal’ın Antalya dışından başka bir yere kaydırılabileceğini ima etti. CHP eski Genel Sekreteri Önder Sav’ın adaylığı konusunda ise, “Bilemiyorum. Daha başvurulara bakmadım. Milletvekili başvurusu var mı, yok mu bilemiyorum” dedi.

Ergenekon sanıklarına bakış
CHP’den adaylık başvurusu yapan Ergenekon sanıklarına liste garantisi verilmediğini de söyleyen Tekin, “Ben başta olmak üzere hiçbir adayımızın adaylığı netleşmiş değildir, garantisi yoktur. Yeni gelmiş insanlara garanti vermek Sayın Kılıçdaroğlu’nun dünyasında hiç yoktur. Önemli olan 11 Nisan’da çıkacak listedir” dedi. Ergenekon sanıklarının CHP’yi “sığınılacak liman” gibi görmesinden hoşnut olmadığı izlenimini veren Tekin, “Kişisel kararım değil. Bu konuda fazla yorum yapmak istemiyorum. MYK ve PM’de bu konu görüşülecek. Benim farklı bir bakışım var”diye konuştu.

Tombaladan vekil oldu
Gürsel Tekin, partisini “mezhep ayrımcılığı” ile suçlayan İstanbul milletvekili Esfender Korkmaz’ı da istifaya çağırdı. Korkmaz için, “Tombaladan vekil” diyen Tekin, mezhep ayrımcılığı iddiasına şu karşılığı verdi: “Hele Esfender bey gibi birilerinin bize şovenizmi hatırlatması çok acı birsey. Biz özgürlükçüyüz demokrasiden yanayız. Bize böyle yakıştırma yapan adamların vekillikten de , partiden de derhal istifa etmesi gerekir. Rahatsızsan niye partide duruyorsun kardeşim.”
Fikri Sağlar’ın CHP’ye üyelik başvurusunun reddedilmesini “yol kazası” olarak niteleyen Gürsel Tekin, bu olayın arkasında kendisinin olduğunu iddia eden gazetecilere ağır bir şekilde yüklendi. Tekin, “Başvuruyu MYK’ya indiren benim. Bana silah mı dayamışlar da indirmişim. Bunu bilmeyen gazeteciler cahil-cühela. İş olsun diye yazıyorlar. Bunları ciddiye bile alıp aramıyorum. Birkaç gazeteci var ki bunlar gazeteci filan değil. Gazeteci bozuntuları” diye konuştu.

‘Onlarla hesaplaşacağım’
CHP’li Gürsel Tekin, bir süre öncesine kadar CHP Parti Meclisi’nde üye olan gazeteci Mehmet Faraç’ı çok ağır bir dille eleştirdi. Faraç’ın gazeteci Rasim Ozan Kütahyalı ile birlikte çıktığı TV programında kendisinin “sahtecilikten” yargılandığını iddia ettiklerini söyleyen Tekin, “Onlarla hesaplaşacağım, dava açacağım. O lafları onlara yedirteceğim. Bu gazetecilik değil. Bu kadar y…. şey olabilir mi? Bir değil, iki değil. Biz de insanız. Sokağa çıkamazlar” dedi. Gürsel Tekin, yargıdaki davasını gündeme getirenlere: “Benim adım Gürsel Tekin. Tek başımayım. Ardımda halk desteği var. Ne kadar y… ilişki, ne kadar çete varsa mücadeleyi kendime namus borcu bilmişim. Dosyada eroin ticareti yok, hırsızlık yok. Hiç önemli değil. İki yıl gider şerefle de cezamı çeker, yatarım.”

‘Merkez sağdan adayımız olur’
Gürsel Tekin, İstanbul İl Başkanlığı’ndan istifa eden Nebil İlseven’in “Kurt kuzuyu yedi” sözlerine de ilk kez cevap verdi. “Kurt tuzak kurar, puslu havayı sever, tilkiyle ortaklaşa bu işi yapar” diyen Tekin, “Ne yaptı da engelledim. 53 gün İl başkanlığı yaptı. Ben 53 günde İstanbul’u ayağa kaldırmıştım. CHP’de artık Plaza İl Başkanlığı dönemi bitmiştir. Sokak il başkanlığı dönemi başlamıştır. İl başkanları ölü evinin yasçısı, düğün evinin tefçisi olacak” şeklinde konuştu.
CHP’ye yoğun ilgi olduğunu söyleyen Gürsel Tekin, 12 Haziran seçimlerinde muhafazakar, merkez sağ aday gösterebileceklerini de söyledi. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ile Diyanet İşleri eski Başkanı Prof.Dr. Ali Bardakoğlu’na CHP’den milletvekilliği çağrısını yineleyen Tekin, “Saflarımızda olurlarsa mutlu oluruz” ifadesinde bulundu.

BDP’den ‘sivil itaatsizlik’

BDP, “taş ve tokat” görüntülerinin ardından “sivil itaatsizlik” kararı aldı. BDP’liler “Anadilde eğitim, KCK’lıların serbest bırakılması, demokratik özerklik, seçim barajının düşürülmesi” talepleriyle Diyarbakır’da oturma eylemi başlatıyor. Diyarbakır’da, ‘sivil itaatsizlik’ kararı alan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK), süresiz oturma eylemi başlatıyor. Bütün Diyarbakır halkını eyleme katılmaya davet eden Selahattin Demirtaş, ‘hükümet taleplerimize yanıt verene kadar geri dönüş yok’ dedi. Eylem nedeniyle şehirde güvenlik önlemleri en üst seviyeye çıkarıldı. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, DTK Başkanı Ahmet Türk ve Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk ile Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Gazeteciler Cemiyeti’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Demirtaş, Kürt sorununun çözümü için halkın inisiyatif almaya başlayacağını belirterek, “sivil itaatsizlik eylemleri” başlatacaklarını açıkladı. Demirtaş, “Bu çözümsüzlük sürecinin daha fazla uzamasına rıza göstermeyeceğiz. 2012 yılında artık Türkiye’de Kürt sorunu doğrudan çözüm aşamasına girmiş olsun, Türküyle Kürdüyle hak ettiği barış ve demokrasi ortamına kavuşsun istiyoruz. Sivil itaatsizlik eylemleriyle sürece müdahale edilmesini istiyoruz. Halkımızın bize verdiği mesaj budur” dedi.

4 TALEP SIRALANDI
Demokratik direniş haklarını kullanacaklarını, sivil itaatsizlik yöntemleriyle hiç bir çatışmaya mahal vermeden en büyük halk gücüyle meydanlarda olacaklarını açıklayan Demirtaş, “Hükümete, Kürt sorununun çözümünde 4 adımı atma konusunda çağrıda bulunacağız. Bunlar ‘ana dilde eğitim’, ‘siyasi tutukluklarının serbest bırakılması’, ‘askeri ve siyasi operasyonlara derhal son verilmesi’ ve ‘yüzde 10 seçim barajının kaldırılması’dır. Bu 4 talep konusunda hükümet somut bir adım atana kadar meydanlarda olacağız. Bizler halkımızla birlikte her yerde alanlarda olacağız” diye konuştu.

İLK EYLEM BUGÜN
Eylemlerinin demokratik ve barışçıl olacağını belirten Demirtaş, muhataplarının güvenlik güçleri olmadığını, bu nedenle onlarla karşı karşıya gelmek istemediklerini söyledi. Demirtaş, halk eylemlerinin ilkini bugün saat 12.00’de Diyarbakır’da başlatacaklarını, BDP ve DTK yöneticileri olarak kendilerinin de halkla birlikte oturma eylemi başlatacaklarını söyledi. Demirşat, “Bugüne kadar, ‘ben savaş istemiyorum’, ‘eşitlik huzur istiyorum’ diyen herkesi bu demokratik eylemlere desteğe çağırıyoruz. Bunun süresi yoktur. Bu tür sivil itaatsizlik eylemleri, her yerde, sonuç alıncaya kadar devam edecektir” dedi. DTK Genel Başkanı Ahmet Türk ise, “Biz olası çatışmaların önüne geçmek ve Kürt halkının taleplerinin gerçekleşmesi için sivil demokratik eylemleri başlatıyoruz. Halkımızı meydanlara çağırıyoruz. Bizler bu konuda çok duyarlı davranacağız. Gelip panzerler bizi ezse de hiç bir eyleme karşılık vermeyeceğiz.” dedi. Bu açıklama sonrası Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nde olağanüstü toplantı yapıldı. Diyarbakır’da polis teşkilatındaki tüm izinler kaldırılırken, çevre illerden polis takviyesi istendi. BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak da “Taleplerimize olumlu yanıt alıncaya kadar direnişe devam edeceğiz” dedi. Türk ve beraberindekiler daha sonra Mardin’in Nusaybin ilçesine geçti. Burada basın açıklamasının yapıldığı toplantıya yaklaşık 20 bin kişinin katıldığı belirtildi. Ahmet Türk: ‘Öcalan da bırakılsın!’DTK Eşbaşkanları Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk ve BDP lideri Selahattin Demirtaş’ın yanı sıra 20 bine yakın DTP’li Nusaybin’de Şırnak’ın Güçlükonak ilçesinde çatışmada ölü ele geçirilen PKK’lı Halime Baş’ın ailesine taziye ziyaretinde bulunduktan sonra Mittani Kültür Merkezi’ndeki ‘Demokratik Çözüm Çadırı’na geçti. Türk burada yaptığı konuşmada “”Bu gün mücadele ve özgürlük günüdür. PKK lideri Abdullah Öcalan dâhil siyasi tutuklular serbest bırakılıncaya kadar direneceğiz. Sayın Öcalan çözüm önerilerini ortaya koydu. Bizim de önerilerimiz aynıdır. Bunu böyle bilin. Bugün Kürt halkına karşı kimse duramaz” dedi.

HÜRRİYET

Fransa çözümü bombaladı

Türkiye’nin hem Kaddafi, hem de muhaliflerle görüşerek hazırladığı ve ABD ile paylaştığı özel bir plan, Fransa’nın sürüklemesiyle başlatılan bombardıman nedeniyle boşa gitti. Plan işleseydi, Türkiye muhtemelen uluslararası tarafsız gözlemcilerden kurulu bir mekanizma da kuracaktı. FRANSA’nın, Libya’da kaosun giderilmesi bahanesiyle BM şemsiyesine sığınarak geçen hafta sonu başlattığı bombardımanla aynı zamanda Türkiye’nin bu ülke için geliştirdiği özel çözüm paketini de imha ettiği ortaya çıktı. İlk olarak mart başında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, Libya lideriyle irtibat halinde olduğu açıklamasının ertesinde özel bir plan üzerinde çalışılmaya başlanmıştı. Fransa’nın sürüklemesi ile adım atan koalisyon güçleri bombardımanının bir gün öncesinde ise gerçekte Libya çözüm paketi şekillenmişti. Aynı anda hem Albay Kaddafi tarafı, hem de muhaliflerle görüşebilen Ankara’nın hazırladığı geniş kapsamlı paketle ilgili olarak taraflarla ön nabız yoklamaları da yapılmıştı. Bu kritik günlerde başlayan bombardıman öncesinde Ankara’nın işlerin olumlu gidebileceğine yönelik beklentisi, Kaddafi’den gelen Türkiye’nin ülkesindeki süreci denetlemesine yönelik sinyallerle güçlendi. Türkiye’nin devletin zirvesinde az sayıda kişinin bildiği ve taraflara iletilen, hatta çerçevesi ABD ile de paylaşılan planının detayları şöyleydi:

3 aylık takvim

– Libya’nın modern dünyaya ayak uydurması, ülkedeki gruplararası dengenin sağlanması ve halkın temel demokratik ihtiyaçlarının karşılanması, akan kanın durması amacı ile yeni bir dönem hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle, demokratik sürecin önünü açmak adına adil seçimler ve çağdaş anayasa yapılmalıdır. Bunun için halkta gecikme merkezli tepkiye neden olmaması amacı ile en geç 3 ay içinde bir takvim belirlenmelidir. Bu konuda hem halka, hem de uluslararası camiaya garanti verilmelidir. İvedi, adil ve haklı beklentileri kapsayan takvim olmalıdır. Bu konuda Türkiye her konuda yardıma hazırdır. Uluslararası tecrübeler de seferber edilecektir. Albay Kaddafi, Libya’nın lideri olduğunu söylemektedir. Ancak, bu ülkenin demokratik seçimle iş başına gelmiş bir yönetimi de hak ettiği gerçeğini gözardı ettiremez.

Ailesi seçimde yarışsın

– Bu nedenle de ilk aşamada geçiş süreci anlamında ülkenin mevcut şartları objektif şekilde değerlendirilerek yetki ve yönetimi Kaddafi’nin oğluna bırakabilmesi gündeme gelebilir. Ancak bunun bir aile hanedanı görüntüsüne bürünmemesi için bu kararın da çok iyi değerlendirilmesi lazımdır. Geçiş sürecinde yine oğluna bırakırsa sorun çıkaracağı ihtimali gözardı edilemeyeceği gibi, Kaddafi veya oğlunun ülkeyi yönetmek gibi bir iddiası hala sürerse de bir siyasi parti kurup seçimlerde adilce yarışmaları daha doğru olacaktır. Ülke içinde sosyal dengeler de gözetilmeli, bölgeler arası farklılıklarla ilgili kapsamlı bir çalışma kısa sürede bitirilmelidir.

Fransa için durum kötü
Plan işleseydi, Türkiye muhtemelen uluslararası tarafsız gözlemcilerden kurulu bir mekanizma da kuracaktı. Sürecin içinde yer alan kaynaklar şunları söylediler: “Paris Konferansı’nda Türkiye’yi Libya oyununu dışına atan ve bombardımanla da bir emrivaki yapıp Ankara’yı hatta ABD’yi arka plana itip dünya lideri olduğunu sanan Fransa, aslında şimdi durumun kendisi için ne kadar kötüleştiğinin yavaş yavaş farkına varıyor. ABD’nin tüm süreci kendisiyle koordine edeceğini düşünen Sarkozy, bugün ABD Başkanı Obama’nın sürekli Başbakan Erdoğan ile Libya üzerine değerlendirmelerde bulunduğu gerçeğiyle karşı karşıya. Koalisyon güçlerinin ana aktörleri de Fransa’ya karşı dönmeye başladı. Sonuçta, Libya’da bombalarla çözüm aramak yerine sağduyu ile tüm taraflarla görüşen ve silahı öldürmek için değil insani yardımlar için kullanan ve Libya halkının ihtiyaçlarına ağırlık veren bir çözüm ön plana çıkmaktadır.”

Oğlumun büyümesini kaçırmak istemedim

AK Parti’nin en genç milletvekillerinden biri olan Özlem Türköne, siyasete erken vedasını, “Oğlumun büyümesini kaçırmak istemedim” sözleriyle değerlendirdi. Türköne, eşi Mümtazer Türköne’nin adaylığıyla ilgili olarak, “Mümtazer Bey aktif siyaset yapmak istedi. Bir karar vermemiz gerekiyordu. Pişman değilim” dedi. 31 yaşında başladığı aktif siyasete 35 yaşında veda edip bu dönem milletvekilliğine adaylığını koymayan Özlem Türköne, şunları söyledi: “Siyaset bir nöbet değişimi. Bu kararımı alırken hiç tereddüt etmedim. Oğlumun büyümesini kaçırmak istemiyorum. Bu anları bir daha geri getiremeyiz. Oğlumu yakalamak istedim. Ben siyasete başladığımda 5 yaşındaydı, şimdi 8 yaşında. Yurtdışı gezileri ve Meclis çalışmaları nedeniyle çoğu kez yanında olamadım. Bundan sonraki süreçte daha fazla yanında olmak istiyorum. Mümtazer Bey aktif siyaset yapmak istiyordu. Aktif siyasetin içinde olmak daha farklı. Bunu yaşamak istedi. Bu durumda bir karar vermemiz gerekti. Doğrusu buydu. Bu dönem ben olmayacağım ama hayat önümüze neler getirir belli olmaz. Bundan 10 yıl önce milletvekili olmayı dahi hayal edemezdim. Benim bir kariyerim var. O yönde yapabileceğim çok çalışma var. Çalışmadan duramam, yeni bir kariyer planlaması yapacağım.”

Kredi kartı faiz oranları düşürüldü

Kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami faiz oranları düşürüldü. Merkez Bankası, Kredi Kartı İşlemlerinde Uygulanacak Azami Faiz Oranları Hakkında Tebliğ’de değişikliğe gitti. Söz konusu değişiklik, Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlandı. Değişikliğe göre, aylık azami akdi faiz oranı Türk Lirası için yüzde 2,12, ABD Doları için yüzde 1,70 ve Avro için yüzde 1,64, aylık azami gecikme faizi oranı, Türk Lirası için yüzde 2,62, ABD doları için yüzde 2,20 ve Avro için yüzde 2,14 olarak belirlendi.Tebliğ, 1 Nisan 2011 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek. Daha önce, kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranı Türk Lirası için yüzde 2,26, ABD Doları için yüzde 2,02 ve Avro için yüzde 1,90, aylık azami gecikme faizi oranı ise Türk Lirası için yüzde 2,76, ABD Doları için yüzde 2,52 ve Avro için yüzde 2,40 olarak tespit edilmişti.

SABAH

Tatlıses’ten 12 gündür saklanan gerçek

İstanbul’da televizyon programının çıkışı 13 Mart gecesi uğradığı Kalaşnikof’lu saldırı sonucunda ağır yaralanan İbrahim Tatlıses’ten bir gerçek gizleniyor. Tatlıses’i ziyaret edenler bu konuda uyarılıp öyle odaya alınıyor. İbrahim Tatlıses’e, ruhsal, çöküntü yaşamaması için silahlı saldırıya uğradığı söylenmedi. Kazada yaralandığını zanneden sanatçının “Bana ne oldu, neden buradayım” diye sorduğu öğrenildi. İstanbul’da Beyaz TV’deki program çıkışı 13 Mart gecesi uğradığı Kalaşnikof’lu saldırı sonucunda ağır yaralanan İbrahim Tatlıses’ten suikasta uğradığı gizlendi. Halen tedavisi süren Tatlıses’e doktorları ruhsal çöküntü yaşamaması için suikast girişiminde bulunulduğunu söylemedi. Habertürk’ün haberine göre, tedavi sürecini olumsuz etkileyeceği gerekçesiyle gerçeğin saklandığı ünlü türkücüye, makam otomobilinin ön koltuğunda oturduğu sırada trafik kazası geçirdiği, emniyet kemeri takılı olmadığı için de başını ön cama vurarak yaralandığı anlatıldı. Doktorları Tatlıses’i ziyaret eden yakınlarını bu konuda uyardı. Ara ara ‘Bana ne oldu? Neden buradayım?’ gibi sorular yönelttiği öne sürülen Tatlıses’in odasında televizyon ve radyo bulunmuyor.

Arda evleniyor

Sinem Kobal ile evleneceğinin müjdesini veren Arda Turan, “Artık iyi bir aile babası olmak istiyorum. Aile hayatımdaki mutluluk futboluma da olumlu yansıyacak.” dedi. Galatasaray kaptanı Arda Turan, futbolda başarı için aile hayatının çok önemli olduğunu, kız arkadaşı Sinem Kobal ile yuva kurmak istediğini söyledi. Habertürk’ün haberine göre genç kaptan bu konudaki düşüncelerini ailesine açarken, sakatlığı nedeniyle Haluk Ulusoy’un locasında izlediği Karabükspor maçı sırasında da yakın dostlarıyla konuyu paylaştı. Oyuncu Sinem Kobal ile yaşadığı ilişki nedeniyle yıpratılmaya çalışmasından duyduğu rahatsızlığı dile getiren Arda Turan, “Biz birbirimizi çok seviyoruz. Mutluluğu Sinem’de buldum. Artık yuva kurma vaktim de geldi. Sinem ile evlenmeyi düşünüyoruz. Evlenip iyi bir aile babası olmak istiyorum. Futbolda başarının arkasında iyi bir aile hayatı yatıyor. Buradaki mutluluk futboluma da olumlu yansıyacak. Sporseverler artık bambaşka bir Arda izleyecek” diye konuştu.

YAZIN BİLE EVLENEBİLİR
Göz önünde iki medyatik kişinin bir ilişki yürütmesin çok zor olduğunun altını çizen Arda, bu zorlukları da Sinem Kobal ile elele aştıklarını ifade etti. Sarı-Kırmızılı yıldız, “Sinem’le uyumu yakaladık. Aramızda çok güçlü bir bağ oluştu” yorumunu yaptı. İki tarafında nikah masasına oturmak için hazır olduğu, hatta Arda Turan’ın evlilik konusunu bu yaz çözmeyi planladığı da öğrenildi.

Kamyon kasasına kamyon yükledi!

Rize’de cep telefonu ile çekilen görüntü “bu ancak Rize’de olur” dedirtiyor. Rize’de cep telefonu ile çekilen bir görüntüde, kasasına kendi büyüklüğünde bir başka kamyon yüklenen kamyonun karayolu üzerinde ki üst geçidin altından geçmekte güçlük çektiği görülüyor. Karayolları gabari ölçülerinin dikkate alınmadan kamyonun kasasına yüklenen bir başka kamyonun arızalı olduğu için şehrin diğer yakasında bulunan Sanayi Çarşısı’nda götürüldüğü tahmin ediliyor.

AKŞAM

CHP’de türbanlı aday olacak mı?

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, AK Parti’nin türbanlı milletvekili adayı göstermesi durumunda ikinci bir Merve Kavakçı olayı yaşanmayacağını söylemesi üzerine başlayan tartışmalara yanıt verdi. TBMM’de başörtülü milletvekiline yeşil ışık yakan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin açıklamasından bir gün sonra ‘CHP’nin kesinlikle türbanlı adayı olmayacak’ garantisi verdi. “Biz kesinlikle türbanlı aday göstermeyeceğiz” diyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, “Başka partiden türbanlı aday gösterilirse de hayırlı olsun” dedi. Gürsel Tekin, Gazeteci Ömer Şahin’in Kanal A’da dün akşam yayınlanan “Görüş Farkı” programına katılmış ve başörtülü adaylar hakkında, ‘Anayasal sorun var mı? Onu bilmiyorum. Ancak Gürsel Tekin olarak benim için hiç bir sakıncası yok’ demişti. Tekin, Meclis’e başörtülü bir adayın girmesi durumunda Merve Kavakçı’ya yapılan muameleyi yapmayacaklarını da belirterek “AKP bu şansını deneyebilir, biz de zorluk çıkarmayız” ifadelerini kullanmıştı.

‘Ergenekon sanıkları milletvekili olmasın’

Metropoll Araştırma Şirketi 31 ilde bin 532 kişiye Ergenekon’u nasıl algıladığını sordu. Davayı adil bulanların oranı geçen yıllara göre yüzde 31’e gerilerken, sanıkların milletvekili adayı olmasını istemeyenlerin oranı ise yüzde 64. Metropoll Araştırma Şirketi ses getiren ‘Endişeliler’ araştırmasının ardından çok çarpıcı bir araştırmaya daha imza attı. ‘Seçime Giderken Türkiye’ adlı araştırma, 2011 genel seçimlerine doğru toplumun, gündemdeki konular ve siyasi tercihlerine ilişkin görüşlerini ortaya koyuyor. Araştırma, 16-19 Mart 2011 tarihleri arasında 31 ilde bin 532 kişiyle telefonla görüşülerek yapıldı. İki bölümden oluşan araştırmanın ilk bölümünde, Ergenekon ve yargı en önemli başlıklar oldu.

DAVA HAKKANİYETLİ DEĞİL
Araştırmada ortaya çıkan en dikkat çekici sonuçların başında halkın Ergenekon davasına bakışı yer alıyor. Ankete katılan her 100 kişiden 46’sı ‘Ergenekon davasının hakkaniyete aykırı olduğu’ görüşünde. Bu soruya yanıt veren AKP’li seçmenlerin yüzde 27’si de ‘Ergenekon’un hakkaniyete aykırı olduğu’ görüşünü paylaşıyor. ‘Ergenekon davası hakkaniyete uygun’ diyenlerin oranı ise ankette yüzde 31.9. Ergenekon davası konusunda ortaya çıkan ilginç bir sonuç da ‘davanın hakkaniyete uygun olduğunu’ düşünenlerin oranının giderek azalması. Mayıs 2009’da yapılan araştırmada ‘Ergenekon hakkaniyete uygun’ diyenlerin oranı yüzde 41 olarak gerçekleşmişti.

CHP VE MHP SEÇMENİ İSTEMİYOR
İlginç yanıtlar alınan sorulardan biri de ‘Ergenekon Davası sanıklarının milletvekili adayı olarak gösterilmesini nasıl karşılıyorsunuz?’ oldu. Katılımcıların yüzde
64’ü milletvekili olmalarını yanlış bulduğunu belirtti. Bu arada CHP’li seçmenin yüzde 45’iyle MHP’li seçmenin yüzde 64’ü Ergenekon sanıklarının aday gösterilmesine olumlu bakmıyor.

MUHALİFLERİ SİNDİRMİYOR
Araştırmada Ergenekon davasının muhalifleri sindirme operasyonu olduğu yönündeki iddialara seçmenlerin yüzde 50’si katılmadı. Ocak 2009’da yapılan araştırmanın verileri bu verilerle karşılaştırıldığında AKP iktidarının bu davaları sindirme aracı olarak kullandığına inananların oranında 2 yılda yüzde 10’luk bir azalma ortaya çıktı.

DEMOKRASİ GÜÇLENMİYOR
Araştırmaya katılanlar, Ergenekon davasını muhalifleri sindirme operasyonu olarak görmemekle birlikte bu davayı demokrasiyi güçlendirmek için bir fırsat olarak da görmüyor. Araştırmaya katılanların yüzde 52,3’ü bu davanın demokrasiyi güçlendirecek bir yönünün olmadığı görüşünde.

KÜRTÇE EĞİTİM DİLİNE ‘HAYIR’
Araştırmanın ilk bölümünde Demokratik Açılım’la birlikte gündemden düşmeyen ‘Kürtçe eğitimi dili olsun mu’ tartışması da yer aldı. ‘Kürt nüfusunun yoğun olduğu yerlerde Kürtçenin eğitim dili olmasını onaylar mısınız’ sorusuna seçmenlerin yüzde 60,2 si ‘onaylamam’ derken, yüzde 32,7’si ise ‘evet onaylarım’ dedi. Kürtçe’nin resmi makamlarda kullanılmasına katılımcıların yüzde 65’i karşı çıktı. Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri olan Kürt meselesinin önümüzdeki 5 yılda çözülemeyeceğini düşünenlerin oranı, Kürt sorununun 5 yıl içinde çözüleceğine inananların oranından yüksek çıktı. Seçmenlerin yüzde 54’ü sorunun bu süre içerisinde çözülemeyeceğini düşünürken, yüzde 33’ü çözüleceği görüşünde.

YARGI TARAFSIZ DEĞİL
Yargının tarafsız ve bağımsız olduğuna inanların oranı yüzde 44, inanmayanların oranı yüzde 44,7. Bu sonuç, toplumda adalet duygusunun zedelendiği ve hukuki kararlara yeterince güvenilmediğini ortaya koyuyor. Bu soruya verilen yanıtlara, partiler cephesinden bakıldığında, AKP seçmeninin yüzde 36’sı, CHP seçmeninin yüzde 63,6’sı ve MHP’li seçmenlerin yüzde 46,2’si yargının tarafsız ve bağımsız olduğunu düşünmediği ortaya çıkıyor.

HAKİM VE SAVCIYA BASKI YOK
Yargının bağımsız olmadığını düşünen katılımcılar buna rağmen hakim ve savcıların hükümet tarafından baskı altına alınmaya çalışıldığına inanmıyor. ‘Hükümetten baskı var’ diye düşünenlerin oranı yüzde 40,5 iken, bu iddialara inanmayanların oranı yüzde 48 olarak belirlendi.

Kopya incelemesi son 10 yıla yayıldı
KPSS’de yaşanan kopya skandalında soruşturma büyüyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, son 10 yılda sınavı kazanan yaklaşık 5 milyon öğrencinin adres ve sicil örnekleri ile sonuç kayıtlarını YÖK’ten istedi. YÖK Genel Sekreteri’nden ‘Bilgiler skandalla ilgili. Ne olduğunu bilmiyoruz, biz aracıyız’ açıklaması geldi

KPSS’de 350 kişinin soruların tamamını doğru yanıtlayıp tam puan almasıyla başlayan kopya skandalında soruşturmanın alanı genişledi. Sekiz ay önce ortaya çıkan kopya skandalının ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmış ve sınav iptal edilmişti. Süreç, ÖSYM’de depreme yol açtı. Başkan Prof. Dr. Ünal Yarımağan görevinden ayrıldı, çok sayıda kişi görevinden alındı.
Soruşturma kapsamında en önemli gelişme geçtiğimiz günlerde yaşandı. Soruşturmanın çapını genişleten Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı binlerce öğrencinin bilgilerini incelemeye aldı.

TÜM KAYITLAR İSTENDİ
YÖK’e bir yazı gönderen savcılık, Türkiye’deki tüm üniversiteler, Meslek Yüksek Okulları ve Yüksek Teknoloji Enstitülerinin 10 yıllık kayıt bilgilerini istedi. Savcılık yazısında 2000 yılından itibaren üniversite giriş sınavını kazanıp okullara kayıt yaptıran ya da yaptırmayan veya kaydını sildiren tüm öğrencilerin, sicil kayıtlarından adres bilgilerine, kaç puanla okula girdiğine kadar tüm kayıtların kendilerine gönderilmesini istedi.

YÖK YOLLAYACAK
YÖK de Türkiye’deki tüm üniversitelere yazı yazarak öğrenci kayıt ve mezuniyet bilgilerinin kendilerine gönderilmesini istedi. Üniversitelerin bilgileri göndermesinin ardından bilgilerin savcılığa gönderileceği öğrenildi.

YAZI GÖNDERİP İSTEDİK
Kopya skandalını yürüten Ankara Cumhuriyet Savcılığının bilgileri istediğini doğrulayan YÖK Genel Sekreteri Turgut Kılıç ‘ Bilgiler kopya skandalı soruşturması ile ilgili savcılık tarafından istendi. Bize yazı yazdılar bizde üniversitelerden istedik. Ne olduğunu bizde bilmiyoruz biz sadece aracıyız ‘ dedi.

SORUŞTURMA ÜÇ KOLDAN YÜRÜYOR
Soruşturmada gelinen noktayla ilgili meclise bilgi veren kurumlardan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise ÖSYM ve Meteksan matbaasında ele geçirilen bilgisayar imajları ve verilerin bilirkişi incelemelerinin devam ettiğini, soruşturmanın ise sürdüğünü söyledi. ÖSYM Başkan Vekili Prof. Dr. Ali Demir de soruşturma ve incelemenin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurulu ve Yükseköğretim Denetleme Kurulu’nca yapılmaya devam ettiğini belirtti. Konu Meclis’te de soru önergesine konu olmuştu.