Gazete Manşetlerini tıklayarak okuyabilirsiniz. CUMHURİYET: Kaddafi ateşle oynuyor… ‘Bireyler çırılçıplak bırakılıyor’… İnternet bankacılığında müşteri haklı… MİLLİYET: Kemal Kılıçdaroğlu’na protokol ayıbı!.. Tatlıses’e ikinci suikast hazırlığı… HÜRRİYET: Japonya’da büyük şüphe…
CUMHURİYET
KADDAFİ ATEŞLE OYNUYOR…
Libya lideri Muammer Kaddafi’ye bağlı güçlerin bugün Bingazi kentine girdiği bildirildi. Uluslusarası güçlerin askeri müdahale hazırlıklarına hız vermesi üzerine dün çark ederek tek yanlı ateşkes ilan eden Libya lideri Muammer Kaddafi, bu sabah saatlerinde isyancıların kalesi Bingazi’yi yeniden bombalamaya başladı. İsyancılar, hava saldırısı gerçekleştiren bir savaş uçağını düşürdü. Bingazi’ye havadan bomba yağdıran Kaddafi güçlerinin, kenti aynı zamanda top ateşine tuttuğu bildirildi. El cezire televizyonu, Kaddafi’nin emrindeki askerlerin de muhaliflerin elindeki Bingazi kentinin batısındaki banliyölere girdiğini belirtti.
Hükümet yalanladı
Öte yandan; Libya hükümeti, Muammer Kaddafi’ye bağlı güçlerin muhaliflerin denetimindeki Bingazi’ye saldırı düzenlediği haberlerini yalanladı. Libya hükümet sözcüsü Musa İbrahim, ”Bingazi’de hiçbir şekilde saldırı yok. Söylediğimiz gibi ateşkese uyuyoruz ve uluslararası gözlemcilerin gelmesini istiyoruz” dedi.
İbrahim, köy ve kasabalara saldırılar düzenleyen muhalif güçlerin dışarından yabancı müdahaleyi kışkırtmaya çalıştıklarını öne sürdü.
BM Güvenlik Konseyi’nin Libya’da uçuşa yasak bölge uygulanmasına yetki veren kararının ardından Libya yönetiminden yapılan açıklamada, ülkede tek taraflı ateşkes ilan edildiği duyurulmasına karşın ABD’li yetkililer ülkede ateşkese uyulmadığını bildiriyor.
‘BİREYLER ÇIRILÇIPLAK BIRAKILIYOR’
Türk Ceza Yasası’nda yasadışı dinlemeler ve soruşturmanın gizliliğini ihlal gibi birtakım suçlarda değişiklik öngören tasarıya basın örgütleri ve hukukçulardan itiraz geldi. Ceza hukukçusu Prof. Dr. Ersan Şen, yasadışı dinlemelerin ifşa edildikten sonra haber verme sınırları aşılmaksızın yayınlammasının suç olmaktan çıkarılmasını eleştirerek, “Düzenlemenin en ağır hükmü. Bu, kişi hak ve hürriyetlerini korumak değildir. İfşanın ifşasının mutlaka kaldırılması gerekir. Ona izin vermek bireyi çırılçıplak bırakmakla eşdeğerdir” dedi.
Prof. Şen, tasarıya üç noktada itirazının olduğunu belirterek, haberleşmenin gizliliğini ihlal gibi suçları karşısında savcının mağduru çağırıp “Şikâyetçi misin” diye sormasının yanlış olduğunu söyledi. Şen, “Ama kimse şikâyetçi olmuyor. Özel hayatı deşifre olacağı için değil, ‘benimle uğraşırlar’ diye korkuyor. O yüzden bu suçların takibi ve soruşturulması şikâyete bağlı olmamalı” dedi. Yasadışı dinlemelerin haber yapılması konusunda ceza sorumluluğunun daraltıldığını belirten Şen, “Birisi hukuka aykırı olarak dinlendi, bunu da başka birisi internet sitesine verdi. Böylece ifşa edilmiş sayılacak. Artık sen bunu alıp haber bültenine, gazetene, kitabına koyabilirsin. Böyle bir şey uygun değil” görüşünü kaydetti. İnsanların özel hayatının deşifre edilmemesinin amaç olması gerektiğini vurgulayan Şen, “ İfşanın ifşasının mutlaka kaldırılması gerekir. Ona izin vermek bireyi çırılçıplak bırakmakla eşdeğerdir. Bir kişinin çıplak görüntüleri veya cinsel görüntüleri elde edildi. Birisi ifşa etti, diğeri de onu verebilecek mi? Buna açıklık getirilmesi gerekir” değerlendirmesini yaptı. Türkiye’de dinlemelerle ilgili iki sorun olduğunu belirten Şen, “Birincisi hukuka aykırı dinlemeler. İkincisi de şeklen hukuka uygun ama özü hukuka aykırı dinlemeler. Bu tasarı iki sorunu da çözmez” diye konuştu.
Basın örgütleri: Tasarı geri çekilsin
Tasarının geri çekilmesini isteyen Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi “Biz basın özgürlüğünü talep ederken bu mevcut uygulamanın da gerisine götürecek. Bir kişinin iki yıl boyunca dinlenmesini eleştirdiğiniz zaman haber sınırlarını aşmış mı olacaksınız yoksa sınırları içerisinde kalmış mı olacaksınız? Yani karman çorman yeni bir manzara ile kalacağız. Bu tür hukuk dışı olarak gördüğümüz izleme ve dinleme faaliyetleri bir anda legalleştiriliyor. Bu ancak totaliter devlet yönetimlerinin anlayışını yansıtıyor” dedi.
Tasarının basın örgütlerine sorulmadan gizli yürütülerek ortaya çıkarıldığını söylen Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Ahmet Abakay da “Tasarıda haber sınırları konusunda hâkimlere inisiyatif verilmesi sakıncalıdır. Özellikle günümüzde hâkimler politik ve iktidar yanlısı olmuştur” dedi.
İNTERNET BANKACILIĞINDA MÜŞTERİ HAKLI
Yargıtay, Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bir iş adamının internet bankacılığında kullandığı şifresinin kırılması ve bu yöntemle hesabındaki 108 bin liranın çalınmasıyla ilgili hesabın bulunduğu bankayı, 108 bin lirayı yasal faiziyle birlikte ödemeye mahkum eden kararını onadı.
İşadamı Bülent Kaşdoğan’ın, bir bankanın Konya’daki şubesinde açtığı hesabındaki 108 bin liranın, 2 Ekim 2006 tarihinde internet bankacılığı şifresinin kırılarak 7 ayrı işlemle 6 ayrı hesaba transfer edildiği belirlendi. Dolandırılan işadamı Kaşdoğan, hukuk mücadelesi başlatarak, hesabından haberi olmadan çekilmiş olduğu iddia edilen miktarın kendisine ödenmesine ilişkin Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne banka aleyhine, ”108 bin liranın hileli havale tarihleri göz önüne alınarak mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte bankadan tahsili” için ”alacak” davası açtı. Kaşdoğan’ın avukatı Zeynep Aktuna, tarafından, Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne açılan alacak davasında, işadamının parasının internet ortamında çalınmasıyla ilgili bankanın sorumluluğu bulunduğu iddia edildi. Müvekkilinin bankaya güvenerek bu hizmeti kullandığını, ancak buna karşın şifresinin kırılarak hesabındaki 108 bin liranın çalındığını bildiren Aktuna, paranın çalınmasıyla ilgili olayda, bankanın, hizmetin sunumu ve güvenliğin sağlanması konusunda kusurlu olduğunu savundu. Bankanın müvekkilinin uğradığı zararı karşılamak zorunda olduğunu öne süren Aktuna, bu nedenlerle söz konusu bankanın çalınan 108 bin lirayı yasal faiziyle ödemesini talep etti. Davalı bankanın avukatı ise banka ile mudi arasında Ticaret Hizmet Sözleşmesi’nin imzalandığını, sözleşme hükümleri gereği mudiye kullanıcı kodu, şifre ve onay kodu tanımlanmakta ve müşteriye teslim edilmekte olduğunu, banka güvenlik sisteminin bağımsız kuruluşlarca sürekli denetlendiğini, mudiye internet bankacılığı kullanım esasları ve güvenliğine dair gerekli uyarıların yapıldığını, bankalarının internet şubesinin sağlıklı bir şekilde işlemesi için gerekli tüm teknolojik donanımın mevcut olduğunu, banka sisteminden kullanıcılara tanımlı şifreler ve şahsi bilgilerin temin edilmesinin mümkün olmadığını, davacının haksız ve mesnetsiz açtığı davanın reddine karar verilmesini savundu.
”Karar emsal teşkil edecek”
Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki 24 Aralık 2008’deki karar duruşmasında mahkeme, bankanın ”kusurlu” olduğuna yönelik açılan alacak davasını kabul ederek, bankayı 108 bin lirayı yasal faiziyle birlikte ödemeye mahkum etti. Banka, yerel mahkemenin kararını temyize götürdü. Yargıtay 11. Dairesi, geçtiğimiz günlerde bankanın kararı bozma talebini reddederek, yerel mahkemenin Kaşdoğan lehinde verdiği kararı onadı. Kararı değerlendiren davacı işadamının avukatı Zeynep Aktuna, ”Para bankanın sorumluluğunda ve kendi hakimiyet alanında çalınmıştır. Bu karar, internet bankacılığı mağdurları için emsal teşkil edecektir” dedi. İşadamı Kaşdoğan da hukuk mücadelesinin 4 yıl sürdüğünü, bankanın kendisine yasal faiziyle birlikte 218 bin lira ödediğini söyledi.
MİLLİYET
KEMAL KILIÇDAROĞLU’NA PROTOL AYIBI!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Balıkesir temasları sırasında protokole uyulmadığ iddiasını gündeme getiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, “Bunlar nasıl kaymakam, nasıl vali? Ana muhalefet parti liderinin olduğu yerde kaymakam birinci sırada olur mu?” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Basri Otel’de işadamları, sanayiciler, sendika ve sivil topum kuruluşu temsilcileriyle basına kapalı görüşme yaptı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, aynı otelde partinin genç işsizler için hazırladığı “genceartı’ projesinin tanıtımına katıldı. Gürsel burada yaptığı konuşmada, Seyid Onbaşı’nın kabri başında düzenlenen törende protokol kurallarına uyulmadığını, CHP liderinin konuşmasının en sona bırakıldığını öne sürerek, “Bunlar nasıl kaymakam, nasıl vali? Ana muhalefet parti liderinin olduğu yerde kaymakam birinci sırada olur mu? Niye oluyor? Çünkü bu kaymakamlar, valiler hükümetin kaymakamları, hükümetin valileri” dedi. Gürsel’in tepki gösterdiği törende Tarih Öğretmeni Mehmet Aldemir ilk konuşmayı yaparken ardından iki öğrenci şiir okumuş, törene katılan komutanlardan birinin konuşmasının ardından Havran Kaymakamı Orhan Balcı kürsüye çıkmıştı. Balcı’dan sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşma yaptı. Buradaki törenin sonuna kadar beklemek durumunda kalan Kılıçdaroğlu uzun araç konvoyu nedeniyle de Balıkesir’e geç geldi. Kılıçdaroğlu’nun Balıkesir programı da bu yüzden aksadı.
BAŞKAN-VALİ ATIŞTI, POLİS GÖREVİNDEN OLDU
Belediye Başkanı Gökçek ile Vali Yardımcısı Balcıoğlu arasındaki tartışma Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı’nın görevden alınmasıyla sonuçlandı. Ankara’da, son dönemin en ilginç görevden alma olaylarından birinin yaşandığı ortaya çıktı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile Esenboğa Havalimanı Mülki Amiri, Ankara Vali Yardımcısı Hayrettin Balcıoğlu arasında Havaalanı’nda yaşanan tartışma Esenboğa’da görevli Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Suat Çiftçi’nin görevden alınmasıyla sonuçlandı. Milliyet’in aldığı bilgilere göre, Ankara Valiliği, Esenboğa Havalimanı’ndan sorumlu emniyet müdür yardımcısı Suat Çiftçi’nin görev yerini önceki gece değiştirdi. Çiftçi’nin görevden alınmasına Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek ile Esenboğa Havalimanı Mülki Amiri Ankara Vali Yardımcısı Hayrettin Balcıoğlu arasındaki “siyasi” tartışmanın neden olduğu öğrenildi. İddialara göre, tartışma, bir süre önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Ankara’dan yolcu edilmesi sırasında başladı. Aralarında Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Garnizon Komutanı Korgeneral Yaşar Güler ve Ankara Valisi Alaaddin Yüksel‘in de bulunduğu devlet erkanının aprondan ayrıldığı sıralarda Gökçek ile bir süre önce Ankara’ya atanan ve Esenboğa’dan sorumlu mülki amir olarak görevlendirilen Balcıoğlu arasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konusunda atışma yaşandı.
TATLISES’E İKİNCİ SUİKAST HAZIRLIĞI
Terörle Mücadele ekipleri Tatlıses’e saldırıyla ilgili olarak, PKK’nın sivil yapılanması KCK üyesi oldukları iddia edilen 7 kişiyi yakaladı. Zanlıların dün ikinci saldırıya hazırlandıkları iddia edildi. Ünlü türkücü İbrahim Tatlıses’e yönelik silahlı saldırı olayıyla ilgili PKK bağlantısını araştıran İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, PKK’nın sivil yapılanması KCK üyesi oldukları öne sürülen 7 kişiyi dün sabah gözaltına aldı.
Biri Kuzey Irak’tan gelen, 7 kişinin, hastanede tedavi altında bulunan Tatlıses’e ikinci kez saldırıda bulunacaklarının tespit edildiği öne sürüldü. Ancak bu iddia İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın tarafından yalanlandı.
Adaylık için tehdit
Tatlıses ve asistanı Damla Buket Çakıcı’nın ağır yaralanmasıyla sonuçlanan silahlı saldırı olayı ile ilgili Abdullah Uçmak ve 14 kişinin sorgusu, Organize Şube’de sürerken şok bir gözaltı dalgası yaşandı. Bu kez operasyonu Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü gerçekleştirdi. Aralarında tetikçi E.A’nın da bulunduğu 7 kişinin, PKK’nın sivil yapılanması olan Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) üyesi oldukları öne sürüldü.
Tatlıses’in PKK tarafından genel seçimlerde milletvekili adaylığı konusunda tehdit edildiği yönündeki iddialar nedeniyle Organize Şube tarafından yürütülen suikast soruşturmasının Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne kaydırıldığı öğrenildi. Tatlıses’in, demokratik açılıma destek vermesi ve Ak Parti’den Şanlıurfa milletvekili olmak için görüşmeler yaptığı bilgisinin PKK’ya ulaştığı, PKK’nın ise Tatlıses’e BDP’den ya da bağımsız aday olması yönünde baskı yaptığı öne sürüldü.
Cezaevinde görüştüler
İbrahim Tatlıses’in Şanlıurfa’dan AKP milletvekili adaylığı konusunda kararlı olması nedeniyle PKK’nın iki tetikçisini İstanbul’a gönderdiği, ancak daha sonra Tatlıses’e 13 yıldır husumeti bulunan Abdullah Uçmak’la cezaevinde irtibata geçtiği iddia edildi. Eylül 2010’da cezaevinden çıkan Abdullah Uçmak’ın bir süre PKK ile iletişim kurduğu, PKK’nın saldırı öncesi bölgede keşif yaptığı, Tatlıses’in program için geldiği Maslak Nurol Plaza’ya kaçta girip çıktığı ve koruma sayısı gibi bilgileri Uçmak’a ilettiği ileri sürüldü.
Uçmak’ın saldırı sırasında araçta bulunmadığı, saldırıdan bir süre önce araçtan indiği ve gözcülük yaptığı belirlendi.
Çapkın iddiayı yalanladı
Saldırının ardından çalışmalarını sürdüren Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin Maslak Acıbadem Hastanesi’nde tedavi altında bulunan Tatlıses’e, ikinci kez saldırı düzenleneceği yönünde bulgulara ulaştığı öne sürüldü. Terörle Mücadele ekiplerinin, gözaltına aldığı biri Kuzey Irak’tan gelen, 7 kişinin bu saldırıyı gerçekleştirmek üzere oldukları, gözaltına alınanlardan birinin cep telefonunda “Yarım kalan işi bitirin” şeklinde bir mesaj tespit edildiği iddia edildi. Ancak İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, ikinci saldırı iddialarını yalanladı.
Çapkın, İbrahim Tatlıses’e düzenlenen silahlı saldırının tüm boyutlarının belli olduğunu, saldırının, içerisinde Abdullah Uçmak ve tetikçinin de bulunduğu otomobilden gerçekleştiğini bildirdi.
Saldırı silahı belirlendi
Bu arada Ömerli Barajı’nda bulunan kalaşnikov marka uzun namlulu silahın balistik incelenmesi tamamlandı. Silahın Tatlıses’e saldırıda kullanıldığı belirlendi.
HÜRRİYET
JAPONYADA BÜYÜK ŞÜPHE
Alarm seviyesi yükseldi
Deprem ve tsunami sonrasında yanmaya başlayan Japonya’nın Fukuşima nükleer santralında alarm seviyesi 5’e çıktı. Çernobil’de seviye 7 idi. Japon bilim adamları, reaktörleri soğutmak için zamana karşı yarış veriyor.
Nükleer silah mı yapılıyordu
Fukuşima santralında kirli silah mı yapılıyor? Şüpheler Japonların ABD’nin karşı çıkmasına rağmen atık plütonyum ile uranyumu yeniden işlemek için kurduğu tesiste. Fukuşima’nın yakıt olarak kullandığı madde, nükleer silah yapımında da kullanılıyor.
JAPONYA 9’luk depremin ikinci haftasına girerken Çernobil’den sonra en kötü nükleer felakete hazırlanıyor. Başkent Tokyo’nun 220 km kuzeyindeki Fukuşima nükleer santralındaki elektrik arızasından dolayı soğutulamayan reaktörler halen patlamak üzere olan bir atom bombası gibi.
Dünya bir yandan büyük bir çevre felaketinin korkusunu yaşarken diğer yandan da Japonya gibi bir teknoloji devinin krizde çaresiz kalması çeşitli şüpheleri beraberinde getiriyor. Şüphelerin ana sebebi Japonya’nın atık plütonyum ile uranyumu yeniden zenginleştirip MOX adı verilen nükleer “kokteyl” yakıt üretmek için kurduğu tesis. Fukuşima’dan 500 kilometre uzaklıktaki Rokkaşo köyünde kurulan bu yeniden işleme tesisi henüz tam operasyona geçmedi.
Tehdit etmişti
Ancak Japonlar MOX yakıtını denemek için Fukuşima’daki bazı reaktörlerde kullanmaya başlamıştı. ABD kendi nükleer yakıtlarını yeniden işlemiyor ve diğer ülkelerin de bunu yapmasını istemiyor. Çünkü bu işlem sırasında üretilen plütonyum-239’un nükleer silah yapımında kullanılmasından endişe ediliyor. Bu yakıt, Almanya, Fransa ve İngiltere’deki nükleer santrallarda kullanılıyor. Ancak bu ülkelerin nükleer silahları zaten var. Japonlar ise koktely yakıtı tesislerdeki verimi artırmak için kullandıklarını iddia ediyor. Japonya’nın Kuzey Kore’nin nükleer saldırı tehdidine karşı “istesek hemen nükleer silah yaparız” sözleri ve Çin’in giderek artan askeri gücü Tokyo’nun nükleer silah çalışması yaptığına dair şüpheleri artırıyor.
Reaktörler atom bombası gibi
Fukuşima Daiiçi nükleer santralindeki altı reaktörün tümü plütonyum içeriyor. Fukuşima’da en kritik durumda olan 3 numaralı reaktör ilk hizmete girdiğinde yakıt çubuklarının sadece yüzde 6’sı plütonyum-239 ve uranyum-235’in karışımıydı. Diğer reaktörlerdeki yakıt sadece uranyumdu fakat yine de atomun parçalanma aşamasında plütonyum oluşturuluyordu. Bu da tüm hasarlı reaktörlerdeki yakıtların ve kullanılmış yakıt havuzlarının plütonyum içerdiği anlamına geliyor. Fukuşima Daiiçi tesislerinde önemli miktarda yakıt çubuğu var. 6 reaktördeki 7 adet kullanılmış yakıt çubuğu havuzunda 3400 ton yakıt var. Plütonyum buradan çıkarsa dağılması binlerce yıl alıyor. Plütonyum-239, 25,000 yılda radyoaktif özelliğini kaybediyor. Uranyum-235 ise 700 milyon yıl faal kalıyor.
14.46’da hayat durdu
TAKVİM 11 Mart 2011’i gösteriyordu, saatler 14.46’yı. Dev deprem dalgası ve sonrasında gelen tsunami dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri Japonya’yı vurdu geçti. Dün felaketin birinci haftasıydı. Saatler yerel saatle 14.46’yı gösterdiğinde hayat bir kez daha durdu. Bu kez depremin vurduğu ülkenin kuzeydoğusunda afette ölenler için saygı duruşu yapıldı.
Japonya Ulusal Polis Ajansı dün yaptığı açıklamada, 9.0 büyüklüğündeki deprem ve tsunami felaketinde ölü sayısının 6.911’e yükseldiğini, kayıp sayısının ise 10.754 olduğunu açıkladı. Yaralı sayısı ise 2.356. Yetkililer, depremdeki kayıplardan bazılarının felaket bölgesinde olmayabileceğini, bu kişileri tsunaminin denize sürüklemiş olmasının muhtemel olduğunu, 2004 yılındaki büyük tsunami felaketinde olduğu gibi, kayıpların çoğunun cesedinin bulunamayacağını belirtti.
İNCİ ANITINI YIKTILAR
Haftalardır süren halk isyanını bastırmak için Suudi Arabistan’dan askeri destek alan Bahreyn Kralı, Çarşamba günü iktidar karşıtı gösterilerin merkezi İnci Meydanı’ndaki direnişçilerin çadırlarını ateşe verdi. Üç göstericinin öldüğü olayların ardından dün de inanılmaz bir gelişme yaşandı. Kral, gösterilerin merkezi İnci Meydanı’ndaki İnci Anıtı’nı yıktırdı. Resmi haber ajansı BNA, başkent Manama’daki meydana adını veren anıtın, Körfez İşbirliği Konseyi kavşağında trafik akışını rahatlatmak amacıyla yıkıldığını bildirdi. Ajans, isyanın simgesi haline gelen meydandaki “altyapıyı geliştirme ve modernleştirme” çalışmalarının sürdüğünü belirtti. Seksenli yıllarında başında inşa edilen İnci Anıtı, Körfez İşbirliği Konseyi’ne (KİK) üye 6 ülkeyi temsil eden 6 kolondan ve inciyi simgeleyen bir küreden oluşuyordu. İnci ise ekonomileri petrol bulunmadan önce inci avcılığına dayanan Körfez ülkelerinin ortak mirasını temsil ediyordu. Şii protestocular, “çadır kent” haline getirdikleri meydanda yaklaşık 1 aydır gece yarılarına iktidar karşıtı mitingler düzenliyorlardı. Bahreyn polisi, Çarşamba günü düzenlediği operasyonda birçok çadırı ateşe vererek, meydandaki protestocuları dağıtmıştı. Olaylarda üç gösterici hayatını kaybetmişti. Basra Körfezi’nde ABD’nin 5’inci filosuna evsahipliği yapan Bahreyn’in 200 yıllık Sünni krallığı, nüfusun çoğunluğunu oluşturan Şiilerin çıkardığı isyanı bastırabilmek için Sünni komşularını yardıma çağırmıştı. Bunun üzerine başını Suudi Arabistan’ın çektiği KİK üyeleri de “Körfez Kalkan Gücü” adı altında bir birliği Bahreyn’e göndermişti.
‘ESKİDEN TOMMİKS – TEKSAS OKUNURDU ŞİMDİ WİKİLEAKS’
Washington’da temaslarda bulunan Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye’de bir gazetede yayımlanmaya başlayan Wikileaks belgeleriyle ilgili ilginç bir benzetmede bulundu. Bağış, “Eskiden ülkemizde Tommiks-Teksas okunurdu, şimdi onun yerine Wikileaks okunuyor. Bugüne kadar ortaya çıkanların bir kısmı gerçekleri yansıtıyor, bir kısmı yansıtmıyor. Benim içerisinde olduğu birtakım toplantılarla ilgili daha evvel çıkmış bazı şeyleri okuduğumda ‘bunlar böyle değildi, ben de şahidim’ dediğim şeyler de oluyor. Bazıları içinse ‘Evet, öyle bir şey olmuştu, şimdi hatırladım’ dediğim oluyor. Bugünküleri hiç görmedim.” Bağış, Türkiye’nin geçmişe dair olayları hatırlamak için Wikileaks’e ihtiyacı olmadığını, Türkiye’nin ve Türk medyasının kendi arşivlerinin daha canlı ve gerçekleri yansıtıcı olduğunu kaydetti.
TÜRKİYE KESİNLİKLE MODELDİR
Bağış, Washington temasları kapsamında ABD Başkanı Barack Obama’nın Özel Danışmanı ve Ulusal Güvenlik Konseyi Avrupa Kıdemli Direktörü Elizabeth Sherwood-Randall’la görüştü. Türkiye’nin Washington Büyükelçiliğinde basın toplantısı düzenleyen Bağış, ABD’ye “Türk Amerikan Liderlik Konferansı”nın açılışı için geldiğini hatırlatarak, 17 yıl içinde yaşadığı toplumun yıllar sonra kararlılıkla ortak etkinlik yapması ile Büyükelçi Namık Tan’ın çatı kuruluşlarını ortak etkinlikler yapması konusunda teşvik etmesini takdirle karşıladığını ve teşekkür ettiğini dile getirdi. Bağış, konferansın yanı sıra üç gün boyunca bazı çevrelerle Türk-Amerikan ilişkileri ve ABD’nin destek verdiği Türkiye’nin AB süreciyle ilgili görüşmeler yapma imkanı olduğunu belirterek, görüşmelerde karşılıklı fikirleri paylaşma fırsatı bulduklarını, Türk-Amerikan ilişkilerinin genelini, ama özellikle de kendi sorumluluğundaki “Türkiye’nin en önemli çağdaşlaşma süreci olan AB müzakere sürecini” değerlendirdiklerini kaydetti. “ABD’de, Başkan Reagan’dan bu yana tüm başkanlar, Cumhuriyetçi olsun Demokrat olsun, Türkiye’nin AB tam üyelik hedefini desteklemişlerdir” diyen Bağış, bugüne kadar AB üyelik sürecine destek vermeyen tek bir Amerikalı siyasetçi hatırlamadığını söyledi. Bakan Bağış, şöyle dedi: “Benim muhatap olduğum Avrupa kıtasındaki hissiyat buradakinden biraz farklı. Orada biraz daha ikna turları gerçekleştirmek zorunda kalırken, burada sadece desteği seslendirme ve artırmayla ilgili taleplerimizi dile getirdik. Destek için teşekkür etme fırsatını bulduk.”
ANA GÜNDEM MADDESİ AB OLDU
Bakan Bağış, bir soru üzerine, Washington’daki görüşmelerinin ana gündem maddesinin AB süreci olduğunu, diğer konularda da soru gelmesi durumunda konuştuklarını ifade etti. Avrupalıların önemsediği ortak müttefik olan ABD’nin, Türkiye’nin AB sürecine desteğinin devamı konusundaki taleplerini dile getirdiklerini, karşı tarafın da konuya sıcak baktığını gördüklerini belirten Bağış, “Tabi bunun alt başlıkları var; vize, terörle mücadele, Kıbrıs gibi. Onlar da ister istemez gündeme geliyor. Bu çerçevede son günlerde burada da tartışılan bireysel haklar, ifade özgürlüğü gibi konular da gündeme geliyor” dedi.
TÜRKİYE’NİN TECRÜBELERİNDEN YARARLANMAK O ÜLKELERİN DE HAKKI
Bağış, görüşmelerinde Libya konusunun da gündeme geldiğini söyledi. Ortadoğu’da insanların neden sokaklara dökülüp, gösteri yaptığının iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirten Bağış, şunları kaydetti: “Oradaki gösteriler herhangi bir ülkeye, nüfusa karşı gösteri değil, bir talep içeriyor. Nedir bu? Demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü, serbest pazar ekonomisi, daha çağdaş yaşam, daha iyi hastaneler, okullar ve çocuklarının geleceğinden emin olmak. Bu saydıklarım, Türkiye’nin bu bahsedilen ülkelerle kıyasladığınız zaman çok ilerde olduğu kavranılır. Aslında oradaki gösterilerde insanların talep ettiği Türkiye gibi olmak. Ben model veya örnek kelimesini kullanmaktan hoşlanmıyorum, ama Türkiye kesinlikle bölge ülkeleri için ilham kaynağıdır. Demokrasi ile İslam kültürünü 200 yılı aşkın süredir çok başarılı şekilde yaşatan ve bu 200 yıllık süre içinde elde ettiği önemli başarılar olduğu gibi, bir takım hatalar da yapmış olan Türkiye’nin tecrübelerinden yararlanmak, o ülkelerin en doğal hakkıdır.” Bağış, “50 yıldır kararlılıkla, bütün engellere rağmen AB sürecini yürütmesinin de Türkiye’yi, bu ülkelerden farklı kılan en önemli özelliklerden biri” olduğuna dikkati çekti. Bakan Bağış, “Çünkü AB sürecinde bizim daha demokratik, daha şeffaf, müreffeh, saygın, havası daha temiz, gıdaları daha hijyen bir ülke olduğumuzu gözlemliyoruz. Bunu bölgemizdeki insanlar da gözlemliyor, onlar da bizim gibi olmak istiyor” dedi.
Bu nedenle, Türkiye’nin AB sürecinin sadece Türkiye ve Avrupa değil, küresel barış açısından önemli bir konu olduğunu paylaşma imkanı bulduklarını kaydetti.
PAPAZA KIZIP ORUÇ BOZMAMAK GEREKİR
Bağış, “AB süreci konusunda Türkiye’nin de AB’ye bir süre vermesi” ile ilgili bir soru üzerine, Türkiye’nin, Ulusal Programı’nda zaten net bir süreyi ortaya koyduğunu ve 2013 yılı sonuna kadar AB’ye tam uyumlu hale gelmesini öngördüğünü söyledi. Programın Türkiye’nin bir nevi “kendi kendine ev ödevi” olduğunu belirten Bağış, şöyle devam etti: “Biz şu anda ev ödevimizi bitirip demokrasi, insan hakları ve ekonomik standartlarımızı AB’ninkinin üzerine çıkardığımız, zaten halkımızın asıl ihtiyacı olan o standartları yakaladığımız zaman, AB’yi de sizin dediğiniz gibi ‘elveda’ mı ‘merhaba’ mı deme noktasına getiririz. Ama Anadolu’nun başka güzel bir sözü daha var: ‘Papaza kızıp oruç bozmamak gerekir’. Şu an biz bu süreci Avrupalılar için değil, kendi ülkemizin daha çağdaş, şeffaf, demokratik, müreffeh olması, insanlarımızın daha iyi standartlarda yaşaması için yürütüyoruz. Onun için sloganımız belli: Durmak yok yola devam.”
SÜRECİ YAKINDAN İZLEMEMİZ GEREKECEK
Bakan Bağış, ABD Başkanı Barack Obama’nın Libya konusunda “askeri operasyon ihtimaline” yönelik sözlerinin hatırlatılarak, Türkiye’nin pozisyonunun sorulması üzerine yorum yapmayı uygun görmediğini söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuyla ilgili açıklamasını hatırlatan Bağış, “Türkiye olarak her türlü şiddetin sona ermesi için çabalıyoruz, ateşkesle ilgili tüm taraflara çağrıda bulunduk. Bugün Libya Başbakanı da Başbakanımızı arayarak, Türkiye’nin çağrıları çerçevesinde ateşkes kararı aldıklarını paylaştı. Süreci yakından izlememiz, duyarlı şekilde takip etmemiz gerekecek. Türkiye, devlet olma geleneği bin yılı aşmış bir milletin kurduğu ülkedir. Bizim devlet geleneğimizde de bu konular istişare ile gerçekleşir. Türkiye, eminim bu gerekli istişareleri yaptıktan sonra doğru kararları alacaktır” diye konuştu.
GÖRÜNMEYENİ GÖREN KAMERA
Bu yeni teknolojinin görevi size gördüklerinizi değil, görmediklerinizi göstermek. Havaalanlarında kullanılan tarayıcılara benzer bir cihaz artık betonarme binalardaki kusurların bulunmasından ya da deri kanserinin tespitine birçok alanda kullanılabilecek. Missouri Üniversitesi’nden Dr. Reza Zoubghi liderliğinde geliştirilen bu yeni teknoloji, bir el kamerası sayesinde mikrodalgaları kullanıp maddelerin içerisine göz atabiliyor. Zoughi’nin açıklamalarına göre; uçakların dayanıklılığı, betonarme köprülerin ayaklarının sağlamlığı, uzay araçlarındaki maddelerin dayanımı, insanlardaki deri hastalıklarının birçoğu bu teknoloji sayesinde görülebilir. Cihazın kullanımı da oldukça basit; nesnelerin odaklı fotoğrafları çekiliyor ve saniyede 30 görüntünün çekildiği teknoloji bir dizüstü bilgisayarda görüntü veriyor. Tüm sistem bir dizüstü bilgisayar bataryasına benzer bir bataryayla birkaç saat boyunca çalışabiliyor. Zoughi mikrodalgaların kullanımını şu şekilde açıklıyor; “X-ışınlarının aksine, mikrodalgaların iyonlaştırma özelliği yoktur ve yalnızca biraz ısınmaya neden olabilirler. Ancak bu kameranın yüksek hassaslığı ve diğer özellikleri mikrodalgaların çok düşük güç seviyelerinde çalışmasını sağlar
CHP’DEN 29 İLDE ÖN SEÇİM
CHP Parti Meclisi (PM) 29 ilde üyelerle önseçim, 12 ilde eğilim yoklaması ve 40 ilde anket yaparak milletvekili adaylarını belirleme kararı aldı. PM, partiden eski Genel Başkan Deniz Baykal döneminde ihraç edilen Fikri Sağlar ve eski Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan’ın affına ise “Hayır” dedi. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Balıkesir gezisi nedeniyle katılmadığı, başkanlığını Süheyl Batum’un yaptığı PM toplantısının “Af” oylaması bölümünde Gürbüz Çapan’ın aleyhine İstanbul Milletvekili Nur Serter’in, Fikri Sağlar’ın aleyhine ise Mahmut Tanal’ın kulis yaptığı öğrenildi. Sertel’in Gürbüz Çapan hakkında, “Kendisi çetelerle işbirliği yapmış biridir; dönüşü partiye zarar verir” çerçevesinde kulis yaptığı bildirildi. Tanal’ın ise Sağlar hakkında “Deniz Baykal hakkında geçmişte yaptığı değerlendirmeler af edilmemesini gerektirmektedir” dediği ileri sürüldü. Tanal, Kılıçdaroğlu’nun hukuk danışmanlığını da yapıyor. Sağlar için yapılan oylamada “32 üye olumlu, 38 üye olumsuz” oy kullanırken; Çapan için ise “26 olumlu, 36 olumsuz” oy çıktı. Af taleplerinin reddedildiği oylamayla ilgili ilk değerlendirme, “Kılıçdaroğlu başkanlığında toplanan MYK’nın iradesi hiçe sayıldı” oldu.
ERDOĞAN’IN KARŞISINA ÇIKACAK
Kemal Kılıçdaroğlu, “Neredeyse 30 yıl sonra ilk defa 29 ilde ön seçim ve 12 ilde aday yoklaması yapacağız. Bu parti için yeni dönemin en önemli adımlarından biri” dedi. Kendisinin büyük ihtimalle 2007 seçimlerinde olduğu gibi İstanbul 3’üncü Bölge’den seçimlere katılacağını belirten Kılıçdaroğlu, gezisine eşlik eden Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin’e de dönerek “Bakarsınız Sayın Başbakan’ın seçim bölgesi İstanbul 1’inci Bölgede 1’inci sıraya da Gürsel Bey’i koyarız” dedi. Kılıçdaroğlu, Antalya’nın milletvekili listesinin Baykal’la yapılacak istişare sonucunda belirleneceğini vurguladı.
Üyeliğe kabul edildi
Ergenekon Davası tutuklusu Prof.Dr. Mehmet Haberal’ın CHP üyeliği ise önceki geceki Merkez Yürütme Kurulu’nda kabul edildi. Kılıçdaroğlu, “Sayın Haberal’ın CHP üyesi olmasından büyük memnuniyet duydum. Dünya çapında saygın bir bilim insanı. Bütün çabasını, emeğini üniversiteye harcadı” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Haberal’ın milletvekili adaylığına ilişkin soruya ise “O yönde bir talep yok. Adaylık başvurusu yaparsa değerlendiririz” karşılığını verdi.
Önseçim yapılacak 29 il
CHP önseçim yapılacak 29 ilde 9 kontenjan kullanacak. Bu iller ve kontenjan sıraları şöyle: Afyonkarahisar, Amasya, Artvin, Aydın (2. sıra kontenjan), Bolu, Çanakkale, Çorum, Denizli (2. sıra kontenjan), Edirne, Kütahya, Manisa (2. sıra kontenjan), Muğla (3. sıra kontenjan), Niğde, Nevşehir, Sivas (2. sıra kontenjan), Tekirdağ (1. sıra kontenjan), Trabzon (1. sıra kontenjan), Uşak, Aksaray, Karaman, Karabük, Osmaniye, Düzce, Kırklareli, Erzincan, Gaziantep (2. ve 4. sıra kontenjan), Kastamonu, Kırşehir, Yozgat.
SABAH
SİGORTA PRİM BORÇLULARI YAPILANDIRMAYA KOŞTU
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, sigorta prim borçlarının yapılandırılması için ilk haftada 190 bin 767 başvuru yapıldığını, ilk hafta başvuruları sonunda 33 milyon 428 bin 69 lira tahsil edildiğini bildirdi. Bakan Dinçer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sosyal güvenlik prim borçlarını da içeren Cumhuriyet tarihinin en büyük borç yapılandırmasının Torba Kanun ile birlikte uygulamaya girdiğini söyledi. Yapılandırma başvurularında ilk hafta istatistiklerine ilişkin bilgi veren Bakan Dinçer, yapılandırma için gelen başvuru sayısının 190 bin 767’yi bulduğunu bildirdi.
Başvuruların yaklaşık 100 bininin 4/a kapsamındaki iş yerlerinden geldiğini bildiren Ömer Dinçer, bu iş yerlerinin yeniden yapılandırılan borçları için ödeme planı oluşturulduğunu ifade etti. Dinçer, ayrıca 268 belediye, 35 spor kulübü ve 5 il özel idaresinin de birikmiş sigorta prim borçlarını yapılandırmak için başvuru yaptığını belirtti. Bakan Dinçer, başvuru sahiplerinin yaklaşık 55 bininin de muhtarlar ile kendi nam ve hesabına çalışanlardan, 22 bininin tarımsal faaliyette bulunanlardan oluştuğunu kaydetti. Kurumun başvuru sahiplerinden toplam alacağının 3 milyar 451 milyon 904 bin 479 lira olarak hesaplandığına işaret eden Dinçer, sosyal güvenlik prim borçlarının asılları korunarak yapılan güncellemeyle tahsil edilecek toplam tutarın 2 milyar 679 milyon 782 bin 967 lira olduğunu belirtti.
Bakan Dinçer, ilk hafta başvuruları sonunda tahsil edilen 33 milyon 428 bin 69 liranın ise kurumun kasasına girdiğini bildirdi.
”FIRSATI İYİ DEĞERLENDİRİN”
Sosyal güvenlik reformuyla birlikte yeni bir sosyal güvenlik anlayışının Türkiye’ye yerleştiğine işaret eden Ömer Dinçer, reformun daha etkin uygulanması için çeşitli zamanlarda yasal düzenlemeler yapıldığını hatırlattı.
Bu düzenlemelerde, çeşitli nedenlerle sistemin dışına çıkmış ya da kuruma olan borcu sürdürülebilir olmanın ötesine geçmiş kişiler ile iş yerlerinin tekrar sisteme dahil edilmesine de çalışıldığını anlatan Dinçer, ancak önümüzdeki dönemde artık bu tür prim borcu yapılandırmalarının tekrar etmeyeceğinin bilinmesi gerektiğini vurguladı. Bakan Dinçer, vatandaşların kendilerine tanınan bu fırsatı iyi değerlendirerek, yasada belirtilen süreler içerisinde prim borçlarını yapılandırmaları çağrısında bulundu. Sosyal Güvenlik Kurumunun, prim borcu yapılandırması başvurusunda bulunacak vatandaşların iş ve işlemlerinin yerine getirilmesi için bir dizi tedbir aldığını anlatan Dinçer, kurumun tüm il müdürlüklerine de vatandaşların başvurularının en kısa sürede tamamlanması talimatı verildiğini bildirdi. Silikosiz hastalarının sosyal güvenceye kavuşturulmasına yönelik uygulamanın genelgesinin de yayımlandığını belirten Dinçer, konuyla ilgili olarak bu sürecin parçası olan dernek ve hastanelere genelge konusunda bilgi verildiğini kaydetti.
ESKİ KOCA DEHŞETİ!..
Ankara’da gece saatlerinde boşandığı eşinin evine gelen şahıs dehşet saçtı. Eline aldığı silah ile ilk önce eşini vuran şahıs, daha sonra tartıştığı çocuklarını da silahla vurdu. Dehşet saçan baba, kanlar içerisinde yatan çocuklarının gözü önünde başına bir el ateş ederek intihar etti. Kanlar içerisinde yerde yatan Çetin ailesinin en küçük oğlu, polis ekiplerine haber vererek yardım istedi. Aldığı telefon üzerine alarma geçen polis ekipleri kapıyı kırarak içeri girdiklerinde dehşete düştü. Ağır yaralanan anne ve çocukları hastanede yaşam mücadelesi veriyor. Ankara’nın Mamak İlçesi’nde gece saatlerinde meydana gelen olayda, daha önce karısını bıçaklığı için cezaevine giren ve 6 ay önce serbest bırakılan Hasan Çetin, saat 02.00 sıralarında boşandığı eski eşi Selime B.’nin Akşemsettin Mahallesi 1111/2 Sokak’taki evine geldi. Boşandığı eşi ile tartışmaya başlayan Hasan Çetin daha sonra evde bulunan oğulları Emre ve Hüseyin Çetin ile tartışmaya başladı. Tartışmanın büyümesi üzerine Hasan Çetin yanında bulunan tabanca ile ailesini tehdit etti. Bu sırada anne Selime B. çocuklarını yanına alarak yatak odasına kaçtı. Kapıyı açarak içeri giren Hasan Çetin tabanca ile ilk önce eski eşi Selime B.’yi daha sonrada çocukları Emre ve Hüseyin Çetin’i tabanca ile vurdu. Cinnet geçiren Hasan Çetin kanlar içerisinde yatan ailesinin gözü önünde aynı tabanca ile kafasına sıkarak intihar etti.
Hasan Çetin olay yerinde hayatını kaybederken, evin en küçük oğlu Emre Çetin yaralı halde polis ekiplerini arayarak yardım istedi. İhbar üzerine olay yerine gelen ekipler, kapının açılmaması üzerine kapıyı kırarak içeri girdi. Gördükleri manzara karşısında dehşete düşen polis ekipleri yaralı ailenin tedavi edilmesi için sağlık ekiplerine haber verdi. Kısa sürede olay yerine gelen sağlık ekipleri ağır yaralı anne Selime B. ve çocukları Emre ve Hüseyin Çetin’in ilk tedavilerini burada gerçekleştirirken, polis ekipleri evin bitişiğinde bulunan komşularının ifadelerini aldı. Yaralı anne Selime B. ve çocukları Emre ve Hüseyin Çetin olay yerine gelen ambulanslarla çeşitli hastanelere kaldırılarak tedavi altına alındı. Olay yerinde inceleme yapan polis ekipleri evin içerisinde çok sayıda boş kovan buldu. Tabancayla başına ateş ederek intihar eden Hasan Çetin’in cesedi olay yerinde yapılan incelemelerin ardından cenaze arabası ile otopsi yapılmak üzere Ankara Adli Tıp Kurumu’na götürüldü. Olayla ilgili başlatılan soruşturma devam ederken, hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınan anne Selime B. ve oğlu Hüseyin Çetin’in durumlarının ağır olduğu öğrenildi.
MAFYANIN ALTINDAN ‘PKK ÇIKTI’ İDDİASI
Terörle Mücadele ekiplerinin gözaltına aldığı 14 kişi arasında PKK bağlantılı biri avukat iki kişinin olduğu öğrenildi. Söz konusu kişilerin Abdullah Uçmak’a eylem talimatını veren kişiler olduğu belirtildi. Olay sonrası ikinci bir girişim için “Yarım kalan işi bitirin” talimatı verildiği de öne sürüldü. İbrahim Tatlıses’e yönelik suikast girişimiyle ilgili olarak İstanbul Terörle Mücadele polisinin önemli bilgi ve delillere ulaştığı öğrenildi. Bu bilgi ve deliller ışığında suikast girişimden 5 gün sonra terörle mücadele polisi yeni bir operasyon düzenleyerek 14 kişiyi gözaltına aldı. 14 kişi arasında PKK örgütü davalarında savunma yapan bir avukat ile örgütün Kuzey Irak kampında eğitim aldığı iddia edilen bir kişinin olduğu öğrenildi. Suikast girişimiyle ilgili önceki gün gözaltına alınan Abdullah Uçmak’ta, söz konusu avukata ait cep telefonu numarası ve e-posta adresi bulunduğu öne sürüldü.
PROSPEKTÜSTEKİ AYRINTI
Organize suçlar polisi Uçmak’ı yakaladığında evde üzerine bazı notlar alınmış şeker hastalığı ilacına ait bir prospektüs buldu. O prospektüsün üzerine yazılmış notların R.M. isimli bir şahsın e-posta adresi ile cep telefonu numarasının yazılı olduğu tespit edildi. Yine Abdullah Uçmak’ın oturduğu Pendik Saklı Bahçe Konakları civarındaki bir ankesörlü telefonun kayıtlarını inceleyen istihbarat ekipleri bu telefondan, prospektüsteki cep telefonu numarasının 5 defa arandığını tespit etti. Aramalarda konuşma yapılmadığı tespit edildi. Ankesörlü telefondan R.M.’ye ait telefon aranmış ve kapatılmıştı. Acaba bu bir buluşma şifresi olabilir miydi? İlaç prospektüsünde e-posta adresi ve cep telefonu çıkan R.M.’nin avukat olduğu ve PKK terör örgütünün davalarına girdiği belirlendi. Avukat R.M.’nin örgüt tarafından Kuzey Irak’ta Erbil’de PKK terör örgütü ofisi açmakla görevlendirildiği ve R.M.’nin bu amaçla birkaç kez Erbil’e gittiği tespit edildi. Avukat R.M.’nin irtibatları da incelenince terör ve istihbarat polisi bu kez N.Ş. ismine ulaştı. PKK terör örgütü Kuzey Irak kamplarında eğitim gördüğü iddia edilen N.Ş.’nin avukat R.M. ile sürekli olarak haberleştiği belirlendi.
AKŞAM
100 BİN TELEFON 25 BİN ARAÇ İNCELENDİ
Bursa’da bacakları kesilmiş halde cesedi bulunan üniversiteli Sema’nın katilini bulmak için jandarma 100 bin GSM numarası ve 25 bin aracı inceledi. 19 gün önce gerçekleşen vahşetin zanlısı cinayeti merkezde işleyip cesedi kırsala atmış. Bursa’da katilin bulunması için çember daralıyor. Nilüfer’de bir gölet kenarında, bacakları kesilmiş halde cesedi bulunan Uludağ Üniversitesi öğrencisi Sema Karakoca’nın (23) katil zanlısının bulunması için başlatılan soruşturma çok yönlü sürdürülüyor. 1 Mart’ta işlenen cinayetin ardından 100 bin GSM numarası ve 25 bin aracın üzerinde inceleme yapıldı. Ayrıca cinayetin kent merkezinde işlendiği ve daha sonra göletin kıyısına atıldığı belirlendi. Aradan 19 gün geçmesine rağmen güvenlik güçlerinin henüz bir sonuca ulaşamaması genç kızın yakınları tarafından tepkiyle karşılanıyor. Sema’nın üniversiteli arkadaşları, tepkilerini şöyle dile getiriyor: ‘İbrahim Tatlıses’in vurulmasının ardından 2 gün bile geçmeden zanlılar yakalandı. Kamu vicdanı bu kadar değersiz mi? Herkesin tanıdığı kişilere yönelik taciz ve saldırıların faillerine 48 saat geçmeden güvenlik güçleri tarafından ulaşılabiliyor, ama ne yazık ki Sema’yı hunharca katleden katil zanlısına ulaşılamıyor. Herkes için eşit adalet istiyoruz’
ABD ELÇİSİNİN DUALARI ŞEHİTLER İÇİN
Çanakkale Zaferi’nin 96. yılı ve 18 Mart Şehitlerini Anma Günü’nde coşku ve hüzün bir aradaydı. Törene katılan Erdoğan, Libya’ya, dünyaya mesaj verdi: Gazi Mustafa Kemal, Tobruk’ta, Trablus’ta Libyalı kardeşlerimizin istiklali için savaşıyordu. Libya’nın derdi bizim derdimizdir. Allah aşkına daha ne kadar masum ölecek. Çanakkale Deniz Zaferi’nin 96. yılı, 18 Mart Şehitlerini Anma Günü’nde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dünyaya barış, Libya’ya ‘orantısız güç kullanmama’ çağrısı yaptı. 18 Mart Stadyumu’nda düzenlenen törende şehitleri rahmetle yad ettiklerini belirten Erdoğan şu mesajları verdi: Gazi Mustafa Kemal, Tobruk’ta, Gazze’de Trablus’ta Libyalı kardeşlerimizin istiklali için savaşıyordu. Bugün de Libya’nın derdi bizim derdimizdir. Allah aşkına daha ne kadar insan ölecek? Biz daha ne kadar Ortadoğu’da, Afrika’da kardeşin kardeşi katlettiğine dair acı haber alacağız? Bu katliamlara tepkisiz kalmamız mümkün değil. Libya’da masum insanlara karşı orantısız güç kullanımına son verilmesini istiyoruz. Dünya çok hızlı şekilde dönüşürken Afrika bu değişime bigane kalamaz. Değişmemeyi marifet gören liderler, kendi halklarına karşı zalimleşirler. Biz Türkiye Cumhuriyeti’ni kardeşlik üzerine kurduk. Çanakkale şehitlerinin gözü arkada kalmadı.
ATEŞKESİN TAKİPÇİSİYİZ
ŞEHİTLER Abidesi’nde düzenlenen törene Başbakan Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ile birlikte Pakistan Genelkurmay Başkanı Halid Samim Vayne de katıldı. Törende saygı duruşunun ardından İstiklal Marşı eşliğinde Türk bayrağı göndere çekildi. Başbakan Erdoğan, buradaki mesajında Libya’nın ateşkes ilan etmesini değerlendirdi. Erdoğan, ‘Libya’da, 1973 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı doğrultusunda ateşkesin, az önce, Libya tarafından açıklandığını öğrendim. Az önce Başbakan ile görüştük. Ama devamı da önemli. ‘Biz ateşkesi ilan ettik’ dedi. Bu konuda bu sabah bir açıklama biz yapmıştık. Bunun takipçisi olacağımızı da söyledik’diye konuştu.
42 diplomat için hüzünlü anma
ÇANAKKALE Zaferi ve 18 Mart Şehitlerini Anma Günü nedeniyle Başkent Ankara’da da, Türkiye’nin yurtdışında görevliyken şehit olan 42 diplomatı anıldı. Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki törene Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, diplomat aileleri ve ABD, Avusturya, Yunanistan, Bulgaristan ve çeşitli ülkelerin Ankara Büyükelçileri de katıldı. Törende konuşan Davutoğlu, ‘Herhalde hiçbir dışişleri bakanlığı bizim kadar çok şehit vermemiştir’ dedi, 28 ayrı terör saldırısında 42 diplomat ve kamu görevlisinin şehit düştüğünü söyledi. Bakan, kendileri ve yeni neslin, 24 saat beyinleriyle, ruhları, zihinleri ve gönülleriye çalışarak şehitlerin emanete sahip çıkacağını belirtti. Tören sonrası Kuran okundu.
Oğullarına koştular
Şehitler Günü nedeniyle dün aileler şehitliklere akın etti. Ellerinde karanfillerle oğullarına koşan anneler, onlar için bir kez daha dua etti. Mudurnu’da düzenlenen törende ise şehit aileleri gözyaşlarına engel olamadı.
PKK’NIN KANLI İNFAZ LİSTESİ
Terör örgütü PKK’nın kanlı tarihindeki sır perdeleri teker teker aralanıyor. Örgütün iç hesaplaşma sonucu infaz ettiği 12 mensubunun daha kimlikleri belirlendi. Güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen operasyonlarda ele geçirilen doküman ve kayıtların yanı sıra, ”Etkin Pişmanlık Yasası”ndan yararlanmak amacıyla teslim olan örgüt mensuplarının ifadelerine göre, 1999-2007 yılları arasında ”Ararat” kod adlı Salih Çakır, ”Şarıstan” kod adlı Nezahat Barıcı, ”Rahime” kod adlı Leyla Gengeç, ”Akif” kod adlı Akif Hebat, ”Ali” kod adlı Ahmet Yusuf, ”Ciğer” kod adlı Hüseyin Yürek, ”Agit” kod adlı Ahmet Uğur, ”Sefer” kod adlı Ahmet Avcı, ”Havar” kod adlı Mehmet Nuri Avcı, ”Agir” kod adlı Aziz Çetin, ”Murat” kod adlı Selman Balyeci, ”Şervan” kod adlı Kazım Biçeroğlu örgüt içi hesaplaşmanın kurbanı oldu. Terör örgütü yönetiminin bu kişilerin ailelerinden gelecek tepkileri önlemek amacıyla, ailelerine birer mektup göndererek, çocuklarının ölümünü, ”İntihar”, ”Mayın kazası”, ”Kaza kurşunu”, ”Kalp krizi”, ”Suda boğuldu”, ”Yıldırım çarptı”, ”Kayadan düştü” ya da ”Güvenlik güçleri ile girdikleri çatışmalarda öldü” gibi gerçek dışı açıklamalarla duyurduğu belirlendi. Terör örgütü PKK yönetimince, geçmiş yıllarda ölen örgüt mensuplarının isimleri ve ölüm nedenleri konusunda son dönemde artış olduğuna işaret eden yetkililer, bu açıklamaların ailelerin hesap sormasını ve cinayetlerin ortaya çıkmasını önlemeye yönelik olduğunun altını çizdi. Yetkililer, örgüt içi hesaplaşmada öldürülenleri güvenlik güçlerinin üzerine yıkarak ailelere ”Taziye çadırları” kurduran PKK’nın, öldürdüğü örgüt mensuplarıyla ilgili ”kahramanlık hikayeleri” uydurduğunu da kaydettiler. PKK yönetiminin bu açıklamaları, kamuoyunda kabul görmezken, başta iç hesaplaşmaya kurban giden teröristlerin aileleri olmak üzere, Kürt aydın ve siyasetçilerin, ”Örgüt içi cinayetlerin aydınlatılması”, ”Sorumlularının hesap vermesi” yönündeki çağrıları son zamanlarda artış gösteriyor. Terör örgütü PKK, bu çıkışı gösteren kişilere yönelik tehdit içeren açıklamalar da yapmıştı.
HABERTÜRK
8 EV PARASINA 1 DÜKKAN!
Metrekaresi 1000 TL’ye konut satılan Kayaşehir’de dükkânların metrekare fiyatı 30 bin TL’ye kadar çıktı. Dev uydukent Kayaşehir’deki AVM’de yer alan dükkânların fiyatı, konutları 30’a katladı. Makto İnşaat’ın açık artırmayla sattığı dükkânlarda metrekare fiyatı 30 bin TL’ye kadar yükseldi. Buna göre, 2.1 milyon lira değerindeki 70 metrekarelik bir dükkânın değeri, yaklaşık 250 bin kişinin yaşayacağı projedeki 8 eve bedel. TOKİ’nin Başakşehir’e bağlı Kayabaşı bölgesinde hayata geçirdiği Türkiye’nin en büyük uydukent projesi Kayaşehir’de, Makro İnşaat da 160 milyon liralık bir yatırımla alışveriş ve eğlence merkezi yapıyor. Merkez Kayaşehir adlı projesi çarşı ve AVM‘den oluşan iki bölüme ayrılıyor. Toplam 176 mağazanın yer aldığı Merkez Kayaşehir’de, çarşı olarak konumlanan bölümdeki 80 mağazanın açık artırma ile satışı geçtiğimiz günlerde yapılmıştı. Konuyla ilgili görüştüğümüz Makro İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Uyan, mağazalara beklediklerinin çok üzerinde bir talep geldiğini söyledi.
Uyan, “Bu bölümde eczaneden optiğe, banka şubesinden kuyumcuya kadar 55 sektörü bir araya topluyoruz. AVM mağazalarının haricinde, günlük ihtiyaçları karşılamaya yönelik bir alan. Açık artırmayla sattığımız dükkânlarda metrekare fiyatı 4 bin liradan başladı ve 30 bin liraya kadar çıktı. 40, 50, 60, 70 metrekare gibi çeşitli büyüklüklerdeki bu dükkânlar için salon tıka basa dolunca, dışarıda bir çadır daha hazırlandı. 150 bayrak alındı. Her dükkân satıldı” dedi.
EVDEN 30 KAT PAHALI
Toplam 60 bin konutun yapılacağı Kayaşehir’de 11 bin 500 konut nisanda teslim edilecek. Tamamı 5 yılda tamamlanacak projede nüfusun 250 bine ulaşması bekleniyor. Bu, Türkiye’deki 42 ilden daha büyük bir kent demek. TOKİ haricinde geliştirilen projelerle toplam nüfusun 400 bin kişi olması öngörülüyor. Hal böyle olunca, bölgenin ilk ve şu an tek ticari alanları olan bu dükkânlar altın değeri taşıyor. Öyle ki, Kayaşehir’de konutların ortalama metrekare fiyatı bin TL; yoksullara ayrılan bölümlerde bu rakam 500 TL.
Özel tasarım olduğu için 17’nci etaptaki konutlar bir parça daha pahalı. Bu etapta 240 metrekarelik 4+1 daireler 256 bin TL. Aynı projede, metrekaresi 30 bin TL’den satılan 70 metrekarelik bir dükkân ise 2.1 milyon lira ediyor. Yani, bu dükkâna verilen parayla projedeki en pahalı konutlardan 8 tane alınabiliyor. Merkez Kayaşehir’deki AVM’nin kiralama işlemlerini Cushman&Wakefield yapacak. Projede 142 odalı otel, 62 ofisten oluşan bir kompleks de bulunacak. Otel için ismi henüz açıklanmayan uluslararası bir işletme zinciriyle el sıkışıldı.
ANADOLU’DA 2 AVM PROJESİ VAR ANADOLU’DA 2 AVM PROJESİ VAR
Merkez Kayaşehir’in ilk AVM projeleri olduğunu kaydeden Ercan Uyan, ikisi Anadolu’da iki ilde, biri İstanbul’da olmak üzere toplam 3 AVM yatırımı daha yapacaklarını söyledi. Yurtdışında taahhüt işleri de yaptıklarını, ancak bu cephede eski kârların kalmadığını belirten Uyan, “Artık ağırlığı yatırım projelerine vereceğiz. Bugüne kadar 360 milyon TL’lik yatırım yaptık; toplam iş hacmimiz ise 640 milyon TL’ye ulaştı. Özellikle AVM’ler yüksek potansiyel taşıyan yatırımlar. Merkez Kayaşehir’den yılda 6-7 milyon TL kira getirisi bekliyoruz” dedi.
OLİMPİYAT STADI YANINDAKİ 200 DÖNÜMÜ SATACAK
Merkez Kayaşehir’in tanıtımı için düzenlenen geceye katılan Emlak GYO Genel Müdürü Murat Kurum da yakın zamanda düzenlenecek yeni ihaleleri olduğunu söyledi. Kurum, Olimpiyat Stadı’na komşu bir araziyi hasılat paylaşımı modeliyle satışa çıkaracaklarını belirterek, “Yakın zamanda 200 dönümlük bu arsanın ihalesini yapacağız. Onun ardından Zekeriyaköy’deki arsamızı ihaleye çıkaracağız. Yakın dönem takvimimiz bu yönde” dedi.
‘31 MART’TA TEMETTÜ DAĞITACAĞIZ’
Emlak GYO’nun hızla projelere devam edeceğini kaydeden Kurum, halka açıldıktan sonra artık kaynak sıkıntısı da çekmediklerini vurguladı. Kurum, “605 milyon TL kâr elde ettik. Bunun yüzde 40’ını da temettü olarak 31 Mart’ta dağıtacağız. Kârımızı ortaklarımızla paylaşacağız. Artık paramız var. Yeni projeleri daha rahat yapacağız” diye konuştu. TOKİ İstanbul Daire Başkanı Niyazi Özdemir de, 500 bin konut hedeflerini İdare olarak tutturduklarını belirterek, “485 bin konuta ulaştık. 350 bin konut teslim ettik. Mayısta 510 bin konutu tamamlayarak hedefe 6 ay önce ulaşmış olacağız” dedi.
Özdemir, Kayaşehir projesinin Ataköy’ün yaklaşık 3 katı büyüklüğünde olduğunu ifade ederek, TOKİ olarak benzer projeler yapmaya devam edeceklerini söyledi. Yeni başkan Ertan Yetim Haziranda yapılacak seçimde milletvekili aday adayı olan TOKİ’nin eski başkanı Erdoğan Bayraktar, Emlak GYO’nun Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan da istifa edince, şirketin yönetimi değişti. Buna göre, Emlak GYO’nun yeni Yönetim Kurulu Başkanı Ertan Yetim oldu. Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevi Veysel Ekmen’e verilirken, TOKİ Emlak Daire Başkanı Ali Seydi Karaoğlu da yönetim kurulu üyeleri arasına girdi.
TATLISES’E SALDIRI PKK’YA UZANDI
“Yarım kalan işi tamamlayalım”
Tetikçisi de yakalandı!
Tatlıses’e saldırıda kullanılan Kalaşnikof marka tüfek, Ömerli Barajı yakınındaki gölette bulundu. Yapılan incelemede tüfeğin saldırı anında 12. mermide tutukluk yaptığı, böylece ünlü türkücünün ve yanındakilerin kurtulduğu anlaşıldı. 11 el ateş açan saldırganların bu nedenle geri kalan 19 mermiyi ateşleyemediği ortaya çıktı.
GPRS HARİTASI
İstanbul Polisi, zanlıların kullandığı kiralık otomobilin uydu kayıtlarını mercek altına aldı. GPRS kayıtlarından saldırganların olay yerinden hızla uzaklaştıktan sonra, Ömerli Barajı Gölü’nün yanında bulunan eski taş ocaklarının oluşturduğu 1.5 metre derinliğindeki balçık dolu göletin yanında 3 dakika bekledikleri tespit edildi. Polis, hemen gölet etrafında inceleme başlattı ve Deniz Limanı Şube Müdürlüğü Sualtı Grup Amirliği’nin dalgıç polisleri, perşembe günü saat 12.30’da gölette, silahı buldu. İlk incelemede, saldırganların silahı parçalamaya çalıştıkları, ama başaramadıkları anlaşıldı.
Kalaşnikof’lu saldırı PKK’ya uzandı
İbrahim Tatlıses’e düzenlenen silahlı saldırıyla ilgili olarak PKK’nın taşeron örgütü olan TAK üyesi 7 kişi dün yakalandı. Suikastle ilgisi olduğu iddiasıyla toplam 23 kişi gözaltında. İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, saldırının arkasında PKK’nın olduğu iddiaları üzerine, “PKK ve Abdullah Uçmak’ın aralarında bir bağ var mı, yok mu araştırıyoruz” diye konuştu. İSTANBUL Organize Şube Müdürlüğü ekipleri, İbrahimTatlıses’e silahlı saldırı düzenleyen Abdullah Uçmak’ın evinde, reçeteye yazılmış bir cep telefonu numarası ile e-posta adresi buldu. Yapılan inceleme sonucu cep telefonunun bir süredir İstanbul Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından teknik takibe alınan KCK İstanbul sorumlusu Avukat R.M.’ye ait olduğu belirlendi.
“YARIM KALAN İŞİ TAMAMLAYALIM”
Soruşturmada, Abdullah Uçmak’ın Kurtköy’deki evinin yakınında bulunan ankesörlü bir telefondan Abdullah Uçmak’ın 3 defa KCK İstanbul sorumlusu R.M.’yi aradığı tespit edildi. Bunun üzerine Terörle Mücadele Şubesi, teknik takip kayıtlarından bu telefon görüşmelerini incelemeye aldı. Gözaltında bulunan Abdullah Uçmak’ın sesiyle teknik takip sırasında kayda alınan ses karşılaştırıldı. Yapılan ses analizinden, Abdullah Uçmak’ın ankesörlü telefondan R.M.’yi arayan kişi olduğu anlaşıldı. Ayrıca Abdullah Uçmak’ın evinde yapılan aramalarda, Kuzey Irak’ta bulunan bir PKKmilitanıyla da yaptığı şifreli elektronik postalar ele geçirildi. İbrahimTatlıses soruşturması ile PKK bağlantısının ortaya çıkmasıyla, soruşturma genişletildi. KCK İstanbul sorumlusu avukat R.M.’nin cep telefonunun ankesörlü başka bir telefondan da 3 defa arandığı ancak görüşmenin yapılmadığı belirlendi. Polis, R.M.’yi arayan kişinin Kuzey Irak’ta özel suikast eğitimi alan PKKmilitanıM.Ş. olduğunu tespit etti. Yapılan soruşturmada, Kuzey Irak’tan İstanbul’a gelenM.Ş.’nin İstanbul’da kaldığı eve baskın düzenlendi. Evde yapılan aramalar sırasında, R.M.’ye hitaben yazılmış olan “Yarımkalan işi tamamlayalım” yazısı bulundu. Bunun üzerine İstanbul TerörleMücadele Şubesi ekipleri alarma geçerek, R.M.’nin de aralarında bulunduğu 7 TAK üyesini gözaltına aldı.
ÇAPKIN: “İDDİALARI SORUŞTURUYORUZ”
İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, ortaya atılan iddialarla ilgili gazetecilerin sorusu üzerine, “PKK ve Abdullah Uçmak soruşturması iki ayrı soruşturma olarak devam ediyor. Aralarında bir bağ varmı yokmu araştırıyoruz” dedi.
Hastaneye bomba ihbarı yapıldı
TATLISES’in tedavi gördüğü Maslak Acıbadem Hastanesi’ne bomba ihbarı yapıldı. Dün akşam 19.30’da polise gelen ihbar üzerine harekete geçen İstanbul Terörle Mücadele Şubesi ekipleri, hastanede arama çalışması başlattı. Polisin paniğe yol açmadan yaklaşık yarım saat sürdürdüğü incelemelerin ardından bomba ihbarının asılsız olduğu anlaşıldı. Bu arada saldırıyla ilgili gözaltına alınan 7 militanın, hastanede tedavi gören İbrahim Tatlıses’e suikast yapmaya hazırlandıkları iddia edildi. Tatlıses’e silahlı saldırı düzenleyen Abdullah Uçmak’ın, PKK militanlarıyla şifreli olarak yazıştığı ve Tatlıses’in vurulması eyleminde kullanılan silahı da bu militanlardan temin ettiği iddia edildi. Hastanede düzenlenmesi planlanan suikast girişiminin engellendiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirten İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın, ‘’Olayla ilgili her türlü olasılığı değerlendiriyoruz. Asıl şüpheliler gözaltında. Çalışmalarımız sürüyor. Elde edilen 2 silahtan biri olayda kullanılan silah. Ancak hastanede suikast girişimi iddiası gerçek değildir. Hastanede yakınları var, hastane personeli var, bizim aldığımız tertibatlar var. Böyle bir şey mümkün değil’’ şeklinde konuştu.
OLAYIN BOYUTLARI BELLİ
Tatlıses’e düzenlenen silahlı saldırının tüm boyutlarının belli olduğunu, saldırının, içerisinde Abdullah Uçmak ve tetikçinin de bulunduğu otomobilden gerçekleştiğini belirten Çapkın, olayın akabinde saldırıda bulunan kişileri belirlediklerini ifade etti. Saldırıyı, PKK’nın alt kolu TAK’ın üstlenmesine ilişkin de çalışma başlattıklarını kaydeden Çapkın, ‘’Olayı önce üstlenip, sonra da yalanladılar’’ dedi.
Tetikçi, Balıkesir’de yakalandı iddiası
İSTANBUL Emniyet Müdürlüğü’nden gelen bilgi üzerine harekete geçen Balıkesir Emniyet Müdürlüğü ekipleri, çok sayıda sabıkası bulunan ve İbrahim Tatlıses’e yapılan saldırıya katıldığı öne sürülen Ersin A’yı (25), Karesi Mahallesi’nde bir yakınının evinde yakaladı. Gözaltına alınan ve saldırıda tetikçilik yaptığı öne sürülen zanlının, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden gelen bir ekibe teslim edildiği bildirildi. Öte yandan zanlının, Tatlıses’in vurulmasının ardından gözaltına alınan Abdullah Uçmak ile cezaevi arkadaşı olduğu iddia edildi.
KİRA DENETİMİNE SEÇİM MOLASI
Son iki yılda 540 bin yeni kira geliri mükellefi kaydeden Maliye Bakanlığı, hem seçim hem de Torba Kanun’dan yararlanma fırsatı için denetime ara verdi. Maliye Bakanlığı, hem seçim hem de “Torba Kanun”dan yararlanmak isteyen mükelleflere fırsat vermek için kira gelirini gizleyenlere yönelik denetimlere ara verdi. Kira gelirini gizleyen kişilere göz açtırmayan Maliye Bakanlığı denetim elemanları, son iki yıl içinde 540 bin kişiyi vergi mükellefi olarak kaydetti. Maliyeciler, bu yılın ilk yarısında kira gelirini gizleyenlere yönelik denetim yapmayacak. Ancak yılın ikinci yarısında eskisinden daha yoğun bir denetim başlayacak. Torba Kanun’da, bugüne kadar kira gelirini hiç beyan etmemiş kişilere sadece 1733 lira vergi ödeyerek kayda girme imkânı verildiğine dikkat çeken Maliye yetkilileri, öncelikle vatandaşların bu fırsatı değerlendirmesi için zaman vermek gerektiğini belirtti. Bugüne kadar kira gelirleri için hiç vergi ödememiş kişiler 2 Mayıs 2011 tarihine kadar beyanname verip, mayıs ayı sonuna kadar da vergilerini ödeyerek sisteme girebilecekler. Bu durumda, geçmişe dönük kendileri hakkında herhangi bir vergi incelemesi yapılmayacak.
BROŞÜR BASILDI
Öte yandan, Gelir İdaresi, 2010 yılı kira geliri vergilerinin nasıl ödeneceğine ilişkin broşür bastırdı. Mükellefler beyannamelerini, ikamet ettikleri yere en yakın vergi dairelerine 25 Mart 2011 tarihine kadar vermek zorundalar. Ödemeyi ise mart ve temmuz aylarında yapacak. Konut kiralarında yıllık 2 bin 600 liranın, işyeri kiralarında ise 22 bin liranın altındaki gelirler için beyanname verilmesi gerekmeyecek. İstisnanın hesabında toplam kira gelirleri dikkate alınacak. Sadece konut kirası geliri elde edenlerin yıllık kiraları 2 bin 600 liranın altında kalırsa beyanname verilmeyecek.
“TÜRKİYE İLHAM KAYNAĞIDIR”
Egemen Bağış: “Bugüne kadar Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecine destek olmayan tek bir Amerikalı…”
Türk-Amerikan Liderlik Konferansı için Amerika Birleşik Devletleri’ne gelen Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Cuma günü Turkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği’nde düzenlenen 18 Mart Şehitleri Anma Günü’ne katıldı. Törenin ardından basın ile bir araya gelen Egemen Bağış, ziyaretinin, Avrupa Birliği süreciüzerine yoğunlaştını söyledi ve “Bugüne kadar Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecine destek olmayan tek bir Amerikalı siyasetçi bile hatırlamıyorum” dedi. Aralarında Cumhuriyetçi Parti yöneticisi Pete Sessions ve ABD Başkanı Barack Obama’nın Özel Danışmanı ve UGK Avrupa Kıdemli Direktörü Elizabeth Sherwood-Randall’ın da bulunduğu Amerikalı yetkililer ile görüşen Bağış, AB üyelik sürecinde Türkiye’ye desteğin devam ettiğini belirtti.
Bağış, “Tabi bunların alt başlıkları var: Vize konusu, terörle mücadele konusu, Kıbrıs konusu, onlar da ister istemez gündeme geliyor. Bu çerçevede son günlerde burada a tartışılan bireysel haklar, ifade özgürlüğü gibi konular da gündeme geliyor” diye konuştu.
Dün ABD Başkanı Obama’nın Libya’yı uyarması ve bu açıklama ile askeri müdahalenin önünü açmasının ardından Türkiye’nin bölgedeki duruma yaklaşımı önem kazandı.
Bağış, Libya’ya askeri müdahale konusunda yorum yapmasının uygun olmayacağını belirterek, bu konuda bir açıklamada bulunmadı. Ancak Bağış, bölgedeki gösterilerin taşıdığı anlama değindi ve “O coğrafyada insanlraın neden sokaklara dökülüp gösteriler yaptığını iyi değerlendirmek gerekir. Oradaki gösteriler herhangi bir ülkeye, herhangi bir nüfusa karşı gösteri değil. Ama oradaki gösteriler bir talep içeriyor. Bu talepler nedir? Demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü, serbest pazar ekonomisi, daha çağdaş yaşam, daha iyi hastanelere, daha iyi okullar ve çocuklarının geleceğinden emin olmak” dedi.
Bahsedilen ülkelere ile kıyaslandığında Türkiye’nin bu alanlarda çok daha ileride olduğunu belirten Bağış, “Aslında oradaki gösterilerde insanların talep ettiği, Türkiye gibi olmak. Türkiye bölge ülkeleri için ilham kaynağıdır. Türkiye’yi bu ülkelerden farklı kılan en önemli özelliklerden birisi de Türkiye’nin kararlılıkla bütün engellere rağmen 50 yıldan beri yürüttüğü AB sürecidir” dedi.
Basın toplantısının ardından Washington Büyükelçisi Namık Tan ile birlikte Japonya Büyükelçiliği’ne giden Egemen Bağış, depremde yaşamlarını yitirenlerin anısına oluşturulan defteri imzaladı ve Japonya Büyükelçisi İçiro Fujisaki ile bir araya geldi.
Bağış, New Jersey’deki temaslarının ardından bugün Türkiye’ye geri dönecek.
Comments are closed.