ORTAKÖY-84 yaşındaki Ertekin Dinçay: “Bu yaştan sonra nazar değmez” diyor. Sabahın erken sayılabilecek bir saatinde Ortaköy’deyim, “Bay Şapka” ile Cafe Des Theatres adlı mekânında buluşacağız. Açıkçası, beni çok bekleteceğine ya da randevumuzu unutacağına dair çok kuvvetli bir his var içimde. Elim telefonda, “Elif Hanım’cığım ben gelemeyeceğim” diyeceği anı bekliyorum…
HT PAZAR/ Elif KEY
Beyaz bir cip korna çala çala geliyor, Ertekin Dinçay eli kolu gazetelerle dolu halde cipinden iniyor. Saatime bakıyorum, tam dakikasında kafeye giriyor. Beni fark etmiyor, dükkâna girer girmez direktifler vermeye başlıyor. “Masaları düzeltin, yukarıdaki ısıtıcıları neden açmadınız evladım! Gazeteleri alın elimden” derken paltosunu çıkarıyor ve beni görüyor.
Bakıyorum da; gerçekten 84 yaşında olabilir mi? Tevellüt 1927 zira! Bembeyaz saçlarını arkadan minik bir tokayla tutturmuş, sakalları ve bıyıkları maviye boyanmış, elleri manikürlü ve hatta bir tırnağına ojeyle nazar boncuğu çizdirmiş. Nazar bileziğini ve mavi yüzüğünü de unutmamam gerek! Anlayacağınız, kendini nazar boncuğu parantezine almış. Teybimin düğmesine hemen basmam lazım, çünkü “Vaktimiz kısıtlı” diyor. Birkaç cümlede bir, köşe yazarı Hıncal Uluç’un adını duyduğum röportaj, benim “Maşallah”larımla başlıyor.
Neden sakalınızı, bıyığınızı maviye boyadınız?
Canım öyle istedi. Böyle hoşuma gidiyor.
Nasıl bir mumya gibi hiç değişmeden duruyorsunuz?
Yaşımı düşünmüyorum, hatırlamıyorum. Çok genç arkadaşlarım var. 50-60 fark etmediği için, 84 yaşına gelmek de fark etmiyor benim için. Hepsinde aynı şeyi hissediyorum.
Sırrınız ne?
Herkes bunu soruyor bana, ama sır yok. Hiçbir şey düşünmem, hayatta olanı biteni fazla problem yapmam, gidişata bırakırım. Problemli bir hayatım yok. Diyetim de yok. Evhamlıyım, çok sık doktora giderim ama dediklerini pek yapmam. Hıncal doktora da gitmez. Bana çok kızar, “Bende her şey var ama doktora bile gitmiyorum” der.
Kaç arkadaşınız vardır, hiç hesap etmeye çalıştınız mı?
Bilmem, hesaplayamam. 35 yıldır en yakın arkadaşım Hıncal Uluç. Rahmi Koç’la 60 yıldır arkadaşız. En yeni arkadaşım 35 yıllık herhalde. İşim dolayısıyla da çok kişi tanıyorum.
HİÇ PARAYA SIKIŞMAM
Sizi tarif eden kelimeler, davetler mi?
Davet, defile olunca giderim. Normal bir hayatım var. Torunum, kızım var. Genelde hep arkadaşlarımlayım. En çok Nişantaşı’na giderim. Tiyatroya, baleye gidiyorum Hıncal’la. Bana “Uyuyorsun” diye kızıyor. O, filmleri iş icabı dikkatle seyrediyor. Ben her filmden hoşlanmıyorum, uykum geliyor.
Gece hayatına nasıl dayandınız bu kadar yıldır?
Sıkılmadınız mı? Ben hiçbir şeyi zoraki yapmam, o yüzden sıkılmıyorum.
Bu kadar mekân açtınız kapattınız, bu işten yorulmadınız mı?
Çok yoruldum. Bu yaştan sonra uğraşmak zor. Sırf yapmış olmak için yapıyorum. Çok şükür rahatım yerinde. Zengin de değilim fakir de. Hayatımdan çok memnunum. Daha doğrusu dostlarımdan çok memnunum; hiç paraya pula sıkışmam, hiçbiri desteğini esirgemez.
Sırf bir fotoğraf karesine girebilmek için, çıkar uğuruna yanınızda duranlar oldu mu?
Benim de olmuştur. Anlıyorum ama, o kadar belli oluyor ki!
Bu kadar sevilmenizin sebebi ne sizce?
Kimseden çıkar beklemem. Benim için güven önemlidir, sahte ahbaplık olmaz. Olduğum gibiyim. Kızarlar bana, biraz politik olmamı isterler. Olamam.
TORUNUMA ‘BANA DEDE DEME’ DİYORUM
Kaç kere evlendiniz?
4 kere. Ama resmi nikâhlı olarak 2 kez evlendim.
O nasıl oluyor?
İlk karım Beyaz Rus’tu. Ardından Paris’te bir evlendim, ayrıldım. Sonra da 2 arkadaşım oldu. İlk eşimden bir kızım oldu, ondan da bir torunum var.
Şu anda beraber olduğunuz biri var mı?
Neden olmasın? Var, 25 yaşında.
Ne tarz kadınlardan hoşlanıyorsunuz?
Bu yaştan sonra kriterlerim yok. Benim için güzellik, çirkinlik değil tesadüfler önemli. Bütün sevgililerim tesadüflerle geldi. Yaşları en fazla 30-35. Bu işlerin yaşla alakası yok, torunum yaşında sevgililerim oluyor.
Sizde ne buluyorlar?
Herkesin düşündüğü gibi düşüncelerim yok. Çok rahatım onlarla. Zaten burama (burnunu gösteriyor) kadar kadınlarla dolmuşum. Belki yaşımdan dolayı beni tercih ediyorlar; baba şefkati arıyorlar. Onlarla dostluk kuruyorum, şefkatli davranıyorum, müzikler dinletiyorum, konuşuyoruz… Bazı insanlar eve gelince korkar. Benim evim dışarıdan daha güvenli. Bir şey bekleyerek çağırmam zaten eve sevgililerimi!
Torununuz yaşında kızlarla berabersiniz, peki siz nasıl bir dedesiniz?
Çok severim torunumu, o da beni çok sever. 24 yaşında. Birbirimize çok düşkünüz.
Size “Dede” mi diyor?
Evet. Bazı yerlerde uyarıyorum, “Dede deme” diyorum.
DEFNE KONUSUNDA FİKRİMİ SÖYLESEM HINCAL’LA KAVGA EDERİZ
Hıncal Uluç nasıl bir arkadaş?
Çok çok iyi bir dost. Kimseyi ayırmaz, arkadaşı diye kayırmaz. Arkadaşız diye illa benimle ilgili iyi yazacak diye düşünmez. Ne düşünüyorsa “tak” diye yazar.
Hiç mi kavga etmezsiniz?
En fazla küstüğüm arkadaşım! Haftada en az 2 kere kavga ederiz, küseriz.
Defne Joy Foster’ın ölümünden sonra yazdığı yazı nedeniyle çok tepki gördü. Bu yazının ardından ona fikrinizi söylediniz mi?
Kendi öyle karar vermiş, yazmış. Fikrimi söylesem kavga ederiz.
ADNAN POLAT’IN YANINDA DURAMIYORUM BİLE
Maç grubumuz var, Galatasaraylıyım, Hıncal’ın evinde 25-30 kişi toplanıp maç seyrediyoruz. Hâlâ Gaziantep maçının üzüntüsünü yaşıyorum. Artık seneye bakacağız! Adnan Polat en yakın arkadaşım. Üzülüyorum, çünkü hiç muvaffak olamadı. Son ana kadar hep onun etrafındaydım, ama şimdi yanında duramıyorum bile… O kadar hataları oldu ki!