Ekranların en kaliteli yapımlarından biri olanBehzat Ç. 20. bölümünde Beşiktaş Çarşı’ya konuk oluyor. Beşiktaş Çarşı’da yapılan çekimlerde Beşiktaş’ın ünlü meczubu Fikret, “Behzat Ç.’ye söyleyin gelsin” diye inletti ortalığı. Erdal Beşikçioğlu, nam-ı diğer Behzat Ç. çağrıya icabet etti, sektirmeden çektiği tesbihiyle geldi, oturdu.
Radikal gazetesinden Ayça Örer’in özel haberi;
Facebook’ta gezinirken, Behzat Ç.’nin yazarı Emrah Serbes’in çağrısı çarptı gözüme: Behzat Ç. 20. bölüm çekimleri için saat 16.00’da Beşiktaş Balık Pazarı’nda toplanıyoruz. (Formayla geliniz.)
Küçük bir heyecan dalgası, hızlı organizasyon, Balık Pazarı’ndayız. “Bir Ankara Polisiyesi” olarak tanıtılan Behzat Ç. niye Beşiktaş’ta çekiliyor? Aklımızda teoriler: Geçen bölüm İstanbullu işadamı Ercüment’in (Nejat İşler) ekibe silah doğrultmasıyla bitmişti. Kitaplarıyla Behzat Ç. karakterini yaratan Emrah Serbes, her on bölümde bir senaryoya dahil oluyor. Tüm kritik mevzular 10’lu bölümlerde çözülüyor. Şimdi de 20. bölüm olduğuna göre, bu bölümde de bir düğüm çözülecek.
Saatler 17.00’yi gösteriyor. Ekip son hazırlıklarını yapadursun cümle meraklılar şıkır şıkır yanan balık tezgahlarının üzerinden baş uzatıp, “N’oluyor” sorusunun gizemli halkası etrafında toplanıyorlar. Sokağın başında Beşiktaş formalı kalabalık bekleşiyor. Durum, esnaftan tam not alıyor. Gelene geçene “Levrek vereyim mi?” diyen balıkçı, “Bir kere de Beşiktaşlıları oynatsınlar şu setlerde” diye belli ediyor memnuniyetini. Çevredeki başlar “adamlar Ankara’dan biliyor Çarşı’nın hikmetini” edasıyla sallanıyor…
Kamuflajlı rakılar
Üzerilerine rakı markası görünmesin diye yeşil kamuflaj giydirilmiş rakı kadehleri, mezeler masada yerini alıyor. Burası birazdan Behzat Ç. ve ekibinin oturacağı masa olacak. O sırada yukarıdan bir ses duyuluyor; “Nerede o Behzat?” Nerede hakikaten? Ses meczup Fikret’in. Tanışacakmış, seviyormuş kendisini, diyecekleri varmış.
Ve, tüm ekibin arz-ı endam ettiğin an. Önde Harun yani Fatih Artman, arkada Hayalet yani İnanç Konukçu ve Akbaba yani Berkan Şal geliyor. Herkese bir selam veriliyor, herkesten bir tezahürat alınıyor. Tezahürat derken yanlış anlaşılmasın, her şey dozunda. Ekip de ağırbaşlı, izleyiciler de.
Yazardan Çarşı’ya selam
Emrah Serbes’in Beşiktaşlı olduğunu söylemeye hacet var mı? Ankara’daki öğrencilik yıllarında Gençlerbirliği’ne de gönül düşüren Serbes’in karakteri Behzat Ç. de Gençlerbirliği taraftarı. Dizinin muhtelif bölümlerinde Gençlerbirliği maçlarını gördük. Beşiktaş şimdiye kadar dizide hiç “rol almamıştı.”
“Çarşı üzerlerinde formaları, atkılarıyla birden hazır, Emrah Serbes yok ortalıkta” demeye kalmadan o da geliyor. Üzerinde: “Korkunun ecele faydası yok, Çarşı geliyoruz!” tişörtü.
Bu arada Fikret fasılasız bağırıyor: “Söyleyin Behzat Abiye gelsin!” Gelsin artık tabii, rakı masası kuruldu, Hayalet, Akbaba, Harun beklemede. Elinde tesbihi o da gelip kenardaki sandalyeye ilişiyor. Fikret’i tutmak ne mümkün, “Hoş geldin abi! Herkes akıllı olsun!”
Şimdi olanları uzun uzadıya anlatıp tat kaçırmaya gerek yok. Ama üç beş tüyo verelim. Ekip geçen bölümden kalan Ercüment düğümünün peşinden İstanbul’a revan olmuş, gelmişken Beşiktaş Balık Pazarı’na uğramamak olmaz. Rakı masasında iki çift laf ederken, maçtan çıkmış bir grup Çarşı taraftarı, “Beşiktaşım seninle ölmeye geldik” sloganı eşliğinde ortama giriyor. Harun şaşkın, olanları anlamaya çalışırken, Behzat Ç. bir anda Çarşı’nın peşine takılıyor. Harun “Nereye gitti” sorusuna yine kendi yanıt veriyor: “Neyse ya…” O zaman “vuralım gözüne”.
Bence sıkı bir Gençlerbirliği taraftarı olan Behzat Ç. Çarşı grubunun coşkusuna takıldı. “Öyle mi?” diye soruyorum Emrah Serbes’e, “Bilmem ki” diyerek omuz silkiyor. Yandan biri “Bir ipucu gördü taraftar grubunun içinde” diyor. “Öyle mi?” diye soruyorum Emrah Serbes’e, “Ne desem boş, gazetecilere tüyo vermeyin” diye gülüyor. “Gazeteci de anladığını yazar o zaman” diyorum. Benim yakıştırmama göre, Behzat Ç. Çarşı’nın coşkusuna takıldı. Sanki oyuncular oyuncu değilmiş de, 40 yıllık Beşiktaşlı. Çarşı seti yarım saatte bitiyor. Harun dizideki gibi set arasında da sürekli bir şeyler atıştırıyor ama “kamera” dendiği anda, o kadar hızlı o kadar doğal devam ediyorlar ki, kamera öncesiyle/ kamera sonrasını ayırmak mümkün değil.
Üç sahnede bitiyor set. Şimdiki yolculuk Akaretler’e, oradan Galata Köprüsü’ne. Galata Köprüsü de bu bölümde rol alacak. Akaretler ve Galata Köprüsü’ndeki çekimler hareketli olacak, bu da diğer tüyo…
Başlarını uzatan meraklı turistler, Çarşı taraftarları, balıkçılar bu kısacık seti sevdi, rol almaktan memnun. Ankaralı Behzat Ç. ve ekibi giderken, onları masalarında duran iki üzgün karides uğurluyor. Bir de Fikret tabii…