Hakan-Helton takası

Boyu posu yerinde. Yakışıklı. Bizim tabirimizle dalyan gibi. Schuster’in prensi. Rotasyonda devamlılık sağlayan ender istisnalardan bir tanesi.Kim mi? Elbette kaleci Hakan Arıkan. Gün geçtikçe gelişmesini beklediğim aslında gerçekte de çok yetenekli bir kaleci ama ne hikmetse bir sorun var yenilen gollerde. Bunu gözlemledim. O kadar kolay pozisyonda zamanlama hatası ve yenilen gol…Porto’nun kalecisi Helton. Neler yapıyor.
Kendine güveni, rahatlığı ve esnekliği, duruşu…
Ne arasan var. İşte bu farklılık yan yana konulduğu zaman Hakan sınıfta kaldı. İlk dakikalarda bu kadar eksiğe ve yapılan baskıya rağmen mücadelede üst seviyedeydi.
Özellikle Necip bir maestro gibiydi. Paslarıyla sürekli kaleye en yakın futbolcuydu. Nihat ve Ernst’te fazla istekli ve katkı sağlarken baskı kurduğun ilk dakikalarda golü bulacaksın.
Bulamadın golü yedin.
Ardından ayağına bir şans daha geldi. Nobre aradan çok iyi sıyrıldı ardından Miacon, Nobre’yi nakavt etti, sonra kendi nakavt oldu.

Utanç verici futbol
Rakip 10 kişi, ne güzel. İkinci yarıya artık oh diyerek başlıyorsun ama maalesef of dedirtiyorsun.
Yenilen gollerde yine defans hataları vardı.
Şu da bir gerçek Schuster’in eli kolu bağlıydı. Bu kez kulübesi yoksuldu. Kulübe yoksul olunca Beşiktaş’ın futbolu da fakir oldu.
Sahada oynayan futbolcuların özellikle ikinci yarı oynadıkları futboldan utanmaları lazım. Bunun bahanesi yok.
Bu arada Hulk gibi yabancı futbolcuları da bulup almak ne demek herhalde görmüşsünüzdür.
Porto giderken Beşiktaş’a şöyle bir jest yapabilir:
Hakan’ı götürüp Helton’u bırakabilir.

Posted in Genel