MHP Beşiktaş İlçe Başkanı Uğur Fora
Bu referandum sürecinde hiç de adil olmayan propaganda ve iletişim dönemi yaşandı. Dolayısıyla bu propaganda döneminde hükümetin devlet imkanlarını kullanarak neredeyse orantısız bir güçlü valisi, kaymakamı, bürokratlarıyla beraber götürdüğü bir seçim süreci yaşandı. Katılımın da biraz düşük olmasıyla beraber halkın da çok referandum süreciyle oylanan maddelerle haşır neşir olamamasından dolayı böyle bir oran çıktığını düşünüyoruz. Ülke genelindeki bu oranın Beşiktaş’ta tam tersine yansıması da bize umutlandırıyor ve sevindiriyor. Tabii ki burada tahlillerimizi yaparken şunları göz önüne almamız gerekiyor, Beşiktaş kendine şahsına münhasır özellikleri olan kültürel bakımından demokratik yapıdan Türkiye’nin ortalamasının üzerinde bir ilçe. Dolayısıyla bu ilçede de referandumun aslında bireyler ve oy verenler açısından çok iyi irdelendiğini görebiliyorsunuz. Bilinçli bir seçmeni sandık başında görebiliyorsunuz. Bunun neticesi de zaten oylamada da çıkıyor. Yüzde 78’e yakın bir hayır çıktı Beşiktaş ilçesinde… AKP’nin Beşiktaş’ta çok yoğun bir propagandası olmasına rağmen şekilden daha çok içerikle ilgili bir referandum propaganda süreci oldu. Dolayısıyla Beşiktaş için seviniyoruz ama ülkede çıkan bu oranla ilgili üzüntülerimi de ifade ediyorum.
İşin özü itibariyle bir referandum demokrasilerin olmazsa olmazlarıdır fakat demokrasi adına yapılan bir şey o kadar anti demokratik şekilde önümüze geliyor ki bundan vatandaş veya bu referandumda konusu olan maddelerle ilgili çıkarım yapmak zorlaşıyor. Çünkü olay başka bir şeye gidiyor başka bir şey onaylanıyor. Mesela hükümetin devamlı bahsettiği ve atıfta bulunduğu Venedik sözleşmesi ve demokratikleşmeyle başladığı cümleler halbuki Venedik sözleşmesinin ikinci maddesi ve en önemli maddesidir. Referandumla ilgili kıstasları ortaya koyarken derki referandum olabildiğince tek madde üstüne olmalı, Halkın anlayabildiği şekilde olmalı, neyin hayır neyin evet dendiği çok açık belirtilmeli diyor. Şimdi 26 maddenin onaylandığı anayasa paketinde halkın bir kısmının evet bir kısmının içindeki maddelere hayır dediği bir paketin neyinin onaylandığı veya kim neye hayır dendiğinin tahlil etme imkanımız yok. Ne oluyor, aslında demokratikleşme adına referandum diye ortaya çıkan şey, bir siyasi partinin onaylanması onaylanmaması propagandaya alet olması şeklinde tezahür ediyor. Bundan bir siyasi analiz yapmak imkansızlaşıyor.
Genel seçimler için özel bir çalışma yapacağız. bunu da aslında startını 13 Eylül’de verdik. Mahalle mahalle sokak sokak seçmenlere ulaşacağız. İlk önce Milliyetçi Hareket Partisi’ni anlatacağız. MHP önce ülkem diyen bir yapı bir teşkilat. Bunda halkımızın biraz da bizim hatamızla kaynaklanan bir kopukluk bir temassızlık var. Bunu sağlayacağız. Bakın bu seçim sürecinde yaşanan bence üzüntü verici ve herkesin oturup düşünmesi gereken bazı istemediğimiz şeyler yaşandı. Beşiktaş’ta Atatürk Meydanı’nın önünde AKP, MHP, CHP stantlarını kurup seçim çalışmasını yaparken, ben yıllardır siyaset yapan Milliyetçi Hareket Partisi’nin kadrolarında bulunmuş bir birey olarak hep şunu görürdüm, siz hangi partiden olursanız olun seçmene verdiğiniz herhangi bir broşür veya herhangi bir promosyonu sizin görüşünüzü benimsesin veya benimsemesin seçmen aldığında teşekkür eder onu ya nezaketle çantasına koyar ya da siz görmediğiniz bir anda elinden çıkarırdı. Fakat özellikle AKP iktidarının sürdüğü şu süreçte toplumun birbiriyle ayrıştığı noktada bizim seçmenimiz veya değil CHP’li AKP’li fark etmiyor, broşürü dağıtan kişi farklı bir partinin seçmeniyse sözle hakaretten tutun fiziki tepkilere kadar yaşanan şeyler gördüm. Yani bu bizi şu açıdan çok üzüyor, toplum artık o kadar ayrışmış ki o kadar kendine hoşgörüyü kaybetmiş sanki karşısındaki aynı topraklarda yaşayan diğer bir Türkiye vatandaşı veya bir kardeşi değil bir rakibi, bir düşmanı onu alt etmesi gereken bir kitle gibi görmeye başlamış. Dolayısıyla bu aslında insanların gerçekten uzaklaştıran onu algılarıyla hisleriyle hareket etmesini sağlayan bir süreç. Bakın bu süreç çok tehlikeli bir süreç. Dolayısıyla insanların çeşitli algılarına isteklerine nüfus ederek onların ortak yaşam alanımızda ve Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasasıyla çelişir hale getiriyorsunuz. Benim korkum o. Biz bu süreçte ve özellikle Beşiktaş ölçeğinde bunun önüne geçmeye çalışıyoruz. İnsanlar hem namaz kılabilir hem laik olabilir hem Cumhuriyetçi Atatürkçü olabilir, muhafazakar olabilir. Yani eskiden Türk toplumumun bu değerlerinin hepsini seslendirebilir ve biz bunun hepsiyiz derlerdi. Artık birinden birini tercih etme noktasına sizi getirip kamplaşmaya bölüşmeye götürüyorlar. Aslında burada biz iktidar partisi kadar muhalefette de hataların olduğunu düşünüyoruz çünkü öyle bir süreç yaşanıyor ki birinin varlığı sanki diğerinin varlığının garantisi gibi gösteriliyor. Buna biz, Genel Başkanımız tahtaravalli siyaseti diyor. İki tarafa oturmuş siyasi partiler AKP’nin mevcudiyeti CHP’den CHP’nin mevcudiyeti AKP’den… Biz bu süreçte ve dönemde halkımıza ve Beşiktaş seçmenine olabildiğince bu durumu anlatıp ülkenin birliği ve beraberliği ve kalkınması aynı zamanda demokratikleşmesi için bize destek olmalarını isteyeceğiz.