Schuster’i bu kez formunda görmedim. Her zaman taktir ettiğim rotasyonuyla övdüğüm teknik direktör, bu kez formsuzdu. CSKA takımı çok derli toplu oynadı, inkar etmiyorum ama Avrupa’nın sıradan takımlarından… Schuster’i bu kez formunda görmedim. Her zaman taktir ettiğim rotasyonuyla övdüğüm teknik direktör, bu kez formsuzdu. CSKA takımı çok derli toplu oynadı, inkar etmiyorum ama Avrupa’nın sıradan takımlarından bir tanesi. Fakat iyi bir defans organizasyonu kurunca maçı 90. dakikaya kadar da götürmesini bildiler.
Yani 8 tane yabancıyla oynamak da ilginçti.
Burada rotasyon eksikliği ters yaşandı. Bunun da etkisini görmüş olduk.
Tabii şimdi Beşiktaş’ın kadrosu geniş ve iyi oyunculardan kurulu. Yani Nihat’ı eleştiriyoruz belki ama şu maçta “Hilbert mi, Nihat mı?” derseniz “Nihat” derim. Bu durumda baktığınız zaman eksik başlıyorsunuz.
Hücumsal yönde özellikleri yok.
Üstelik Holosko da düz oyuncu, böyle kapalı defansta o da etkili olamadı. Oyunun dönüm noktası da Quaresma’yla başladı. O girince birden bire karşı takımın dengesi bozuldu tam kapalı defansta işi yapabilen oyuncu çünkü.
BOBO’NUN GİRMESİ DOĞRU
Tabata’nın çıkması anlamsızdı, oyuna devam etmeliydi. Bobo’nun oyuna girmesi doğruydu. Oyunun sonlarına doğru çok orta yapılmaya başlandı, baskı kuruldu bu baskıda lazım bir futbolcuydu.
İkinci yarı Beşiktaş iyi oynadı. Sebeplerinden biri kanatları iyi kullanmaya başlamasıydı.
Tabii saha zemini de etkili ama rakip de aynı sahada oynuyor. Bunu böyle düşünmemiz lazım. Ferrari’nin sakatlanıp İbrahim’in girmesi belki de Schuster’in hamlelerini etkilemiş olabilir. Ernst’e parantez açalım.
Duruşuyla, oyun mantalitesiyle ve 90’da attığı golle de sahanın en iyilerindendi. Bu tip maçlarda tabii gözlemlediğimiz takımı göremedik ama buradan çok önemli dersler çıkartmak lazım. Avrupa kulvarının farklı olduğunu hepimiz gördük. Alınan 3 puan gecenin en mükemmel olayıdır. Not: Bu yazı skor yazısı değildir!