Beşiktaş’ın kentsel yaşamında yeni bir unsur/olgu var; Beşiktaş Gönüllüleri…
Sosyal sorumluluk projeleriyle kent yaşamına kararlılıkları, heyecanları ve iddialarıyla damgalarını vuran Gönüllüler…
Çağdaş toplumların tanımlı örgütlenmeleri; kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşlarının dışında, bireysel duyarlılıklarıyla bir araya gelen Gönüllüler…
Yaşadıkları sokakta, sitede, mahallede hak ettiklerine inandıkları yaşam koşullarını yaratmaya kararlı Gönüllüler…
Her toplumsal düzenin sürekliliğinin garantisi görev yetki ve sorumlulukların paylaşımının sonucunda yaşanan iki temel olgu var; tanımlanabilen beklentilerin karşılanmasına yönelik iş bölümü ve hizmet sunumunun yeterliliği ve kalitesi sorunsalı.
Her iki konuda da (iş bölümü ve hizmet sunumunda yeterlilik ve kalite) mükemmelliğe ulaşmanın, toplumsal ilerlemenin sonuna gelindiği/geldiğimiz anlamını taşıyacağı açık.
Genelde kabul gören bir anlayış/görüş olarak-olmasına karşın bunun doğru olmadığını biliyoruz.
Kamu kesimi toplumsal beklentileri karşılamak konusunda her zaman yetersiz ve tepki göstermek konusunda geç kalmakta.
Her ne kadar son yıllarda sosyal sorumluluk projelerine kaynak aktarıyor olsalar da, Özel kesimin temelinde “kar maksimizasyonu“ olan amaç ve beklentisiyle, toplumsal beklentilerin karşılanmasında sorumluluk almasını beklemek doğru olamaz.
Sivil toplum örgütlenmeleri bir çok farklı biçimlerde ortaya çıkıyor.
Meslek odaları gibi yasalarla kurulanlar,
Siyasi düşüncelerini dünya çapında yaymak ya da ürettikleri atıkları geri alma zorunlulukları nedeniyle özel kesim tarafından kurulan vakıflar,
Sosyal statü göstergesi, sınıfsal çıkar amaçlı dernekler,
Çevre duyarlılıkları, ekonomik sömürüye karşı başkaldırılarıyla dünya çapında örgütlenen topluluklar var…
Amaç, kapsam, biçim gibi birçok farklılıklar gösteren sivil toplum kuruluşlarına ortak bir kuramsal çerçeve geliştirmenin zorluğu açık.
Şimdi Beşiktaş Gönüllüleri sivil örgütlenme için yeni bir önermeyle geliyorlar: “21. yüzyılda yaşamının yoğunlaştığı kentlerde, insan için, insanca bir çözüm ancak insan odaklı olabilir”.
Nasıl ve nereden başladıkları, hangi amaçla yola çıktıkları bir tarafa geldikleri noktada insan için, insanca bir çözüm için yeterlilikleri tartışmalı kamu ve özel kesim örgütlenmelerine karşı, çağdaş insanın çözümü kendi odaklı olmalı…
Önermenin açılımı basit ama etkili, hareket noktası yaşam çevremizden başlamalı; sokağımızdan, sitemizden, mahallemizden…
Başlama noktası; temel sorunlarımız, beklentilerimiz olmalı, “paylaşılan”, “ortak” sorunlarımız, beklentilerimiz…
Bu aşamada önemli bir ayrıntı var. Ortak sorun konusunda çözüm için bir araya gelindiğinde her zaman aynı düşüncelerle bir araya gelinmesi söz konusu değildir. Örneğin sokak hayvanlarının yarattığı sorunlar konusunda çözüm arayan gönüllüler, konuya tam anlamıyla zıt noktalardan yaklaşan iki görüşü de dikkate almak zorundalar; hayvan severler ve sokak hayvanlarının yarattığı güvenlik ve kirlilik sorunlarından rahatsız olanların görüş ve istekleri.
Karşıt görüş ve isteklerin olduğu durumlarda ortak bir çözüm için iki nokta önem kazanıyor; uzman görüşünün alınması ve ortak çözüm için tarafların özveride bulunması.
Beşiktaş Gönüllülerinin kısa süreli deneyimleri bu konuda başarılı örnekler taşıyor. Kentlilik bilinci ve duyarlılığıyla harekete geçen çağdaş insanlar yaşam kalitelerini artıracak çözümler üretiyorlar.
Bundan sonraki aşama, özellikle yerel yönetimlerden başlayarak kamu ve özel kesimin bu insan odaklı yerel çözüm üretim sürecine uyum göstermeleri.
BİLGİ VE İLETİŞİM İÇİN: besiktasgonulluleri@besiktas.bel.tr