İsmail Ünal bu hafta Radyo Beşiktaş’ta benim yönettiğim programda 6 yıl içinde yapmadığı bir işi yaptı ve ilk defa siyasete girdi. 1 saatlik canlı yayının yüzde 75’i siyaset idi… İyi de yaptı… Böylelikle Ünal’ın fikirlerini de öğrenme fırsatı buldu Beşiktaşlı… Ne yalan söyleyeyim ben de…
Belli ki CHP ile Kemal Kılıçdaroğlu’nun yakaladığı havayı o da solumaya başlamış. Yeni genel başkana inanıyor ve “Sonuna kadar” destek veriyor. Hatta gezilere bile katıldığını öğrendik. Zaten yerel seçim öncesi birlikte kolkola dolaşmışlar ve Beşiktaş adına İstanbul’da yüzde 70 ile 1., Türkiye’de ise 3. olmuşlardı. Gazetelerde pek çıkmadı bu… Sadece biz manşet yaptık… Beşiktaş adına çok önemli idi bu durum halbuki…. Derinlemesine yapılacak bir analiz birçok gerçeği ortaya koyabilir çünkü… Yerelliğe pek önem verilmediğinden ne yazık ki atlandı işte o zamanlar…
Bence bunu sık sık vurgulamalı Ünal… Sade kendi adına değil, Beşiktaş ve Beşiktaşlılar adına…
Radyo Beşiktaş’ta çok şey konuştuk… Bu sayıda bir çoğuna da yer verdik. Sağolsun arkadaşlar konuşmaları günlerce deşifre etti ve sizlere ulaştırıyoruz.
Uzatmayayım, ben o zamanki aynı havayı İsmail Ünal’ın söylediği sözlerden tekrar yakalayabildim programda… Ve bu programın zaman zaman kesintiye uğramasına rağmen ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Israrcı olduğum konularda yanılmam kolay kolay… Bu da bir milat oldu işte… Mahallelerin sorunlarından, ülkenin sorunlarına eğilmek, tümünü birlikte harmanlamak, insana çok şey katabilir. Hatta memleket meselelerine gereğince eğilmek, alınan ve alınacak olan tüm kararlarda tam isabet sağlayacaktır. Bu durumun ortaya çıkması için de ancak lider veya rol model bir yönetici sinerji yaratabilir.
Ve ben bu sağlıklı ortamın varlığını hissettim.
Umarım aynen devam eder…
Ah siyaset!..
Siyasetin hamurunda var bu… “Bırakın 24 saati, dakikalar bile önemli” diye yazmıştım geçen sayıda… Ve geçen hafta “Gürsel Tekin artık İstanbul’da mı olur, Ankara’da mı?” derken, gelinen nokta gerçekten çok enteresan… Ama şaşırtıcı değil… Bana ilk günden fikrimi sorsalardı, “Perşembenin gelişi, çarşambadan belli” derdim.
CHP bir genel başkan değiştirdi. Hem de öyle böyle değil yılların Baykal’ı gitti. Bu kadar kısa sürede, parti meclisi ve MYK oluşturuldu. Bu süreyi sıkıntısız geçirmek mümkün mü? Bekleniyordu zaten birçok şey… Bir çok şey de oldu… Ama öne çıkan, Tekin’in olayı sadece şimdilik… Daha bir çok radikal kararlar alınacağı da aşikar… Ve daha bir çok kişinin canı sıkılacak!… 30 yıllık gazetecilik hayatımda çok gördüm ve yaşadım bunları… Hatta aktardım da… Bu iş böyle…
CHP artık bu sıkıntıları gidermeli ve kamuoyu önünde bu kadar tartışma yaşamamalı. Alınacak her türlü karara da kişiler saygı duymalı.
Siyasette öngörü ve tecrübe çok önemli. Ve başta da dediğim gibi; bırakın 24 saati, şu anın bile kıymeti var.
Nevzat Demir’e sabır!..
Nevzat Demir kısa bir süre önce annesi ve babasını peşi sıra kaybetti. Şimdi de ağabeyi vefat etti. Önce baş sağlığı ve Allah’tan sabır dilemek isterim kendisine…
BJK camiası için de önemli bir isimdir. Ama benim tanışıklığım çok öncelere dayanır. Önce Hürriyet, ardından Milliyet gurubunda, sonra da Sabah Gazetesi “İşte İnsan’da” köşe yazarlığı yaparken, iş dünyası sayfaları için kendisiyle söyleşi yapmıştık. Hatta bir keresinde fabrikasına konuk olmuş, tam bir gün iktisat, sanayici, spor üzerine konuşmuştuk. Birlikte yemek yemiş, yine devam etmiştik, uzun saatler… O zamanlar okuyordu henüz, benim de gazetecilik yapmamın yanı sıra iktisatı bitirdiğimi duyunca ilgilenmiş, okulda öğrendiklerini masaya koymuştu. Ben de bu konuşmalarımızı yazdığım kitaba aktarmıştım. Ardından Beşiktaş Gazetesi için bize yıllardır yazı yazdı. Bizim o zamanlar çektiğimiz fotoğrafları da beğenmişti, kendi çıkardığı dergide bile onları kullanır halen… İşler yoğunlaştı; artık pek dışarı çıkmıyorum, görüşme de aksadı ama, Nevzat Demir’in benim gönlümde ayrı bir yeri vardır.
Bu nedenle acısını yürekten paylaşıyorum. Tekrar “Başın sağ olsun” diyorum.