Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Türkiye’nin yüzü Batı’ya dönüktür ama Türkiye’nin asla ve asla sırtı Doğu’ya dönük değildir” dedi. Çifte vatandaşlık hakkını kullanarak Fransız pasaportunu almanın, bu ülkede yaşayan Türklerin kimliğini kaybetmesi anlamına gelmeyeceğini belirten Erdoğan, “Ne senin Türklüğün gider, ne Kürtlüğün gider, ne Romanlığın gider” diye konuştu. Türklerin yaşadıkları ülkelere entegre olmasını isteyen Erdoğan, ancak asimilasyonun farklı olduğunu belirterek, bunun bir insanlık suçu olduğunu vurguladı.
Erdoğan, Fransa’daki temasları çerçevesinde Zenith Salonu’nda düzenlenen “Paris Buluşması”nda, Avrupa’da yaşayan Türklerle bir araya geldi. Erdoğan, konuşmasında özetle şunları kaydetti:
KUDÜS ACI ÇEKERKEN: Türkiye’nin yüzü Batı’ya dönüktür ama Türkiye’nin asla ve asla sırtı Doğu’ya dönük değildir. Bin yıllardır birlikte yaşadığımız, bir ve beraber yaşadığımız ülkelere bigâne kalamayız. Oralardaki kardeşlerimizi kendi kaderlerine terk edemeyiz. Bağdat, Beyrut, Gazze, Kudüs acı çekerken biz yatağımızda rahat uyuyamayız. Biz tarih boyunca oralardaki kardeşlerimizle ekmeğimizi paylaştık, somunumuzu paylaştık, kaderimizi paylaştık. Şunun da altını çizmek istiyorum; biz belli bir coğrafyayla ilgilenip, dünyanın geri kalanına ilgisiz kalamayız ve hiçbir zaman da kalanlardan, sırtını dönenlerden değiliz, olamayız, olmayacağız.
NE TÜRKLÜĞÜN, NE ROMANLIĞIN GİDER: (Fransa’nın çifte vatandaşlık hakkı tanıması konusunda) Peki benim burada vatandaşım buna niye müracaat etmiyor? Neden? ‘Efendim ben etmem…’ Niye? Neyin kaybolur? Et kardeşim, et. Et, bundan çekinme. Fransa’nın sana vermiş olduğu o seçme ve seçilme hakkını kullan. Bu büyük bir zenginliktir, bunu değerlendir. Eğer Başbakanı’na güveniyorsan ben de sana diyorum ki bunu yap. Fransız pasaportunu almak senin kimliğini kaybetmen anlamına gelmez. Ne senin Türklüğün gider, ne Kürtlüğün gider, ne Romanlığın gider… Niçin şu topluluğun içinden Avrupa Parlamentosu’na gidenlerin sayısı artamasın? Niçin o parlamentoda Ahmet’in, Mehmet’in, Hasan’ın, Ayşe’nin sayısı artmasın, niçin bunları istemiyorsunuz? Atın bu adımları.
ASİMİLASYON VE ENTEGRASYON: İki şeyi birbirine karıştırmayın; entegrasyon farklı bir şey, asimilasyon farklı bir şey. Benim vatandaşım, benim kardeşim bulunduğu ülkede, bulunduğu toplumda entegre olmada asla sorun çıkarmaz. Böyle bir sorunumuz var mı bizim? Yok, olmamalı da. Bu hem sizin için geçerli sizin huzurunuz mutluluğunuz için hem de o topluluk için. Çünkü o toplulukta birlikte yaşayacağız. İletişimi neyle yapacağız? Dille yapacağız. Öyleyse o toplumun dilini de en kısa zamanda benim insanım kavrayacak, öğrenecek… Kimse sizden asimile olmayı isteyemez. Ben bunu daha önce de söyledim, yine de söylüyorum, sizden asimilasyon talebi, bir insanlık suçudur, bunu kimse isteyemez.
HİÇ BOYUN EĞMEDİK: Çetelerle karışımıza çıktılar, mafya ile hukuk dışı örgütlenmelerle karşımıza çıktılar, hukuku zorlayarak karşımıza çıktılar. Hiçbirine boyun eğmedik… Şu anda da tarihi nitelikte bir anayasa değişikliğini gerçekleştiriyoruz. Türkiye’yi Avrupa standartlarında bir hukuk sistemine, Avrupa ve modern ülkeler standartlarında bir demokrasiye kavuşturmak için Anayasa’yı değiştiriyoruz. Bunu da gerçekleştirdiğimiz zaman, inanın Türkiye’yi kolay kolay hiç kimse tutamayacak.