Şok, şok, şok… Harbiden de şok! Ümit Karan golcülüğüne saygı duyduğum bir futbolcu. Tecrübesini konuşturarak golleri buldu. Skor bir anda 2-0 oldu. Yani maç Eskişehir’e çalışan hızlı tren gibiydi! Koray fazla havalanmış. Eğer az havalanmış olsaydı 30. dakikalarda maç 3 ya da 4 olurdu. Defansta bu kadar çok hata yapan bir takım görmedim. Ferrari’nin benzini bitmiş. Orada en güvendiğim oyuncu o! Oyun kurma yeteneği fazla olan, defansı da toplayabilen bir lider. Ama dün kendini toplayamadı. Bu yaşanan kısa metrajlı korku filminden sonra kendi evladımız, elimizde yetiştirdiğimiz, büyüttüğümüz, çok şeyler beklediğimiz Nihat’ımız devreye girdi. Golünü atıp Eskişehir’in büyüsünü bozdu. Üstelik dün takımı da ateşleyen isimdi. Sende bir tane santrfor var. Adı Bobo. Ama takımın babası gibi. Çocuk ne yapsın? İki metrelik oyuncuların arasında kala kaldı. Bu kadar top şişirmeye ne gerek var? Sen zeplin şişirmiyorsun ki! Neyse ki Bobo yetenekli de üstüne düşeni zeka dolu bir golle halletti. Bu arada da İbrahim Toraman da sahanın içini 90 dakika boyunca dolaştı. Sağda başladı ardından ön libero oldu. Ferrari sakatlanınca da stoper olarak görevine devam etti. Üç mevkinin de hakkını verdi. Denizli hocamın en önemli doğrusu Nihat’ın yerine Holosko’yu oyuna alması oldu. O da zaten gerekeni yapabilecek kapasitede bir oyuncu. Nitekim de öyle oldu. Rıza hoca iyi bir takım kurmuş. Fakat dün kalecileri de dahil stoperlerini tanıyamadım. Yani durabilen, iyi defans yapan bir takım oyunun sonlarına doğru baskı yedikçe şaşırdı. 2-0’dan maç almak önemli. Bu stresli ortamda üç puanı cebine koymak çok daha önemli. Ama maç içinde 2-0 geriye düşmek de önemli! Yine derslik bir maçtı. Hakem iyi maç yönetti. Oyuna olumsuz etki yapan hatalı bir düdük çalmadı.