KASIM 2001, SAYI 20
“CAYIR CAYIR YANACAGIZ”
Dar sokaklar, çarpık yapılaşma ve gelişigüzel park eden araçlar yüzünden itfaiye birçok mahalleye giremiyor
İtfaiye Bölge Grup Amiri acı gerçeği açıkladı; “dar ve girilmez sokaklar yüzünden bir felaket yaşanabilir”.
Yangınlarla mücadele edebilmek için tüm ekipman ve çalışana sahip olduklarını, ancak vatandaşların da kendilerine yardımcı olmaları gerektiğini vurguladı. İtfaiye Bölge Grup Amiri Kazım Gürsoy, her zaman halkın yanında olduklarını, görevlerini en iyi şekilde yerine getirmeyi amaçladıklarını belirtirken, “dar sokaklara bırakılan araçlar bizi çok zorlamaktadır” dedi. Gürsoy Beşiktaş bölgesinde birçok dar sokak olduğunu ve itfaiye araçlarının buralardan zorlukla geçtiğini belirtirken “Biz saniyelerle yarışıyoruz. Lütfen dar sokaklara araç park etmeyin” diye vatandaşları uyardı.
Bir çok sokağa itfaiye giremiyor
Gürsoy, en çok zorlandığı sokakların başında, Abbasağa Mahallesi, Türkali Mahallesi sokakları, Ortaköy-Dereboyu Caddesi’ne bağlı sokaklar, Etiler-Nispetiye Caddesi’ne bağlı sokaklar ve 1.Levent’in ana caddesine bağlı sokakların tamamının geldiğini söyledi. Bu mahallede oturan ve iş yeri bulunan vatandaşların daha duyarlı olmasını, aksi taktirde canlarına ve mallarına bir yangın esnasında zarar gelebileceğini kaydetti. Gürsoy ayrıca, “itfaiyeci geç kalmaz, geç bırakılır” şeklinde konuşarak, yangın tehlikesine karşı hassas olunması gerektiğinin altını çizdi.
Ahşap binalar potansiyel tehlike…
Gürsoy, ayrıca ahşap binaların yangına en müsait binalar olduğunu, bunun sebebi olarak da elektrik tesisatlarının çok eski olması nedeniyle bakımı ve onarımının zorluğunu gösterdi. En ufak bir kıvılcımda tahta binaların çayır çayır yandığı bildirildi. Çıkan her yangın sonucu yangının çıkış nedeni ile de inceleme yapıldığı kaydedildi.
“Kurtarma çalışmalarına da katılıyoruz”
İtfaiyenin görevinin sadece yangın söndürmek değil aynı zamanda kurtarma olduğunu da söyleyen Gürsoy, itfaiye birimlerinin tümünde kurtarma ekiplerinin de mevcut olduğunu da sözlerine ekleyerek;
“Bu görevleri su tahliyesinden trafik kazalarına, ağaçtan kedi kurtarma operasyonundan göçük altından canlı kurtarmaya kadar genişletebiliriz” şeklinde konuştu.
Şampiyon gecekondudan çıktı
Eda “Hayallerimi tuale aktarıyorum” dedi
Ailesiyle gecekonduda oturan ve zor şartlar altında yaşamını sürdüren Eda, 120 kişinin katıldığı resim yarışmasında birinci oldu. Gecekonduda oturup devlet okulunda okuyan Eda’ya ödülü olan bilgisayar, tarayıcı ve yazıcıyı Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu evinde ziyaret ederek hediye etti.
Bizde Gazete BEŞİKTAŞ olarak bu başarılı kızın öyküsünü dinlemek üzere, Eda’nın yaşadığı gecekonduya gittik. Eda’nın idealindeki parkta gökkuşağı şeklinde kaydıraklar var, bunu resmetmiş. Belediye Başkanı Namoğlu böyle bir park yapar mı bilinmez, ancak Eda zor şartlar altında yaşadığı halde, böylesine resimler yapıp, yarışmalar kazanıyorsa onu kutlamak gerek. Ve de yardımcı olmak… 120 kişi arasından birinci seçildiğini öğrenince çok şaşırdığını söyleyen Eda “yarışmada çok heyecanlandığım için istediğim gibi olmamıştı, birinci olduğumu duyunca çok şaşırdım. Hisara davet edilince çok mutlu oldum” dedi. 12 yaşında olan Eda küçüklüğünden beri resim çizmeyi çok sevdiğini ve 6. sınıftayken çok güzel resim çizen ablasından resim tekniklerini öğrendiğini söyleyerek öğretmeninin tavsiyesi üzerine yarışmaya katıldığını belirtti. Eda’nın babasının ekonomik kriz yüzünden bir seneden beri işsiz olduğunu söyleyen anne Ayşe Yılmaz çocuklarının elinden tutularak geleceğe yatırım yapılmasını istedi.
“BOĞAZ’I BİZ MAHVETTİK”
Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu, dobra dobra konuştu
Başkan acı, ama dobra dobra konuştu. Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu, gerek mimar ve mühendislerin toplantılarında, gerekse belediye meclisinde yaptığı konuşmalarda çuvaldızı hep meslektaşlarına batırdığını söyleyerek, “İstanbul’u ve de Boğaz’ı biz mahvettik diyorum. Herkes sorumluluğunu bilsin, zamanında doğru ve düzgün iş yapılsaydı, İstanbul ve Beşiktaş bu hale gelmezdi” dedi. Namoğlu “yıllardır yapılan yanlış işlerin şimdi acısını çekiyoruz” şeklinde konuştu. Namoğlu konu hakkında şöyle konuştu: “1957 yılında imar kanunu çıktı, şehir planlaması yapılamadı. Daha sonra kurulan şehir planlama bölümüne yeni mezun mimarlar, mühendisler getirildi. İş yaratmak isteyen otorite, bugün o çocukların yaptığı planlarla şehre bu görüntüyü verdi. Bu kişilerle yapılan planlama bu kadar olur. Sonuç ortada… Boğaz’a ön görünüm, arka görünüm demişiz. Planlamayı böyle yapmışız. Gidin bakın, arka görünüm denilen binaların tamamı deniz manzaralı ve rantı yüksek yerler. Ön görünüm denilen bir çok yerden bırakın denizi görmek, bazılarına konut demeye bin şahit ister. Çizgiyi ön ve arka görünüm diye çekenler, bu nasıl çizgidir görmüyor mu? Bu çizgi o günlerde nasıl ve ne amaçlarla çizilmiştir? Diğer yandan bugünkü kuleler de İstanbul’u tamamen bitirmiştir, mahvetmiştir. Gecekondu tasvip edilemez, ama bir yere kadar gökdelenden daha iyidir. Gecekonduya yer gösterir yıkarsın, ama iş kulelelerini yıkmak mümkün değil, şehir betonlaştı, trafik sıkıştı. Sorun sorun üstüne bindi. Şimdi çözmeye uğraşıyoruz. Tüm toplantılarda bu konuları gündemi getiriyorum. Biraz biraz iyileşme var. Ancak yine de olmayacak işler yapılmaktadır. Bunun önüne geçebilmek için yerel yöneticilerle işbirliği yapılması gerekir. Yerel yönetimler, demokrasilerin gücüdür. Karar alırken, yerleşik halka sormayacaksın da, oturduğun yerden iş bilmez birkaç adamla mı karar alacaksın? İşte o zaman durum böyle içler acısı olur.”
ESNAFLA PARTİLİLER KARŞI KARŞIYA
Esnaf, “kermesler satışlarımızı etkiliyor” derken, düzenleyenler ise, “olmaz öyle şey” diyor
İlçede düzenlenen kermesler, esnaf ile kermesleri düzenleyenleri birbirine düşürdü. Beşiktaş’ta son 1,5 yıldır hem sahil şeridinde hem de bazı meydanlarda çeşitli kermesler düzenleniyor. Bu kermesi düzenleyenler, kermeslerden birçok kişinin ucuz şekilde yararlandığını, hatta yardıma ihtiyacı olanlara katkıda dahi bulunulduğunu belirtirken, ilçe esnafı ise, “kermesler bizim satışlarımızı etkiliyor, zaten siftah yapmadan dükkan kapatıyoruz” diyor ve daha çokta siyasi partiler tarafından bu kermeslerin düzenlendiğini söylüyorlar. Bu kermeslerin hangi kuruluş veya dernek için ve ne amaçla düzenlendiği hakkında ise, pek bilinen bir şey yok. Ancak gazetemize ulaşıp konuya dikkat çeken semt esnafı, bu kermesler yüzünden ne kadar zarar gördüklerini anlatıyor. Bizler de konuyu şikayetçi olan esnaf ve sorumlu tuttukları yetkililer açısından ele aldık.
Kimler tarafından ve ne amaçla düzenlendiği hakkında kesin bilgiler elde edemediğimiz söz konusu kermeslerin en belirgin özelliğinin seyyar satıcı, semt pazarı niteliği taşıması olduğu vurgulanıyor. “Satışa sunulan bir ürünün çeşitli renk ve bedenlerini bulmak mümkün. Bu da kermeslerin niteliğini değiştirmektedir” şeklinde yakınmalar mevcut.
Konu hakkında bir esnafın dile getirdiği en büyük şikayetse şu: Kermeste satış yapan bu kimselerin kira, vergi, KDV vb. sorumluluklardan muaf olması. Bu durumda, gideri az olduğundan kermes tezgahları pasaj mağazalarına oranla daha çok kazanıyor, halkın geçiş noktalarına kurulduğundan daha çok satıyorlar.
İşte bu konuda esnafın görüşü;
Mimoza Collection-Bayram Reşadiyeli: Bu satışlar bazı partilerin ilçe başkanlıklarınca organize ediliyor. Toplanan para kimler için nasıl kullanılıyor belli değil. Ama bizim satışlarımızı baltalıyorlar.
Gene-Yakup Gezgin: Biz dükkan sahipleri gibi belli parasal ödeme ve yükümlülükleri olmayan satıcılar fiyatlarını bizden daha düşük tutuyor ve daha fazla satış yapabiliyor.
Şito Kundura-Vakkas Yılmaz: Ben satacağım üründe kaliteyi ön planda tutuyor ve gerekirse ithal ürünler satıyorum. Ama kermeslerin malı düşük kaliteli ve yüksek fiyatlı. Kermesler kuruldu kurulalı kazancımız çok düştü.
Safir Gümüş-Bülent Şen: Düzenlenen bu satışlarda halka sunulan takıların gümüş değerleri düşük. Ama stratejik bölgelerde olduklarından çok satıyorlar. Ortaköy’deki satışlarda böyle başlamıştı, şimdi sabit pazara dönüştü.
Lolita-Serkan Başaranlı: Biz genelde ithal ve kaliteli deriden imal edilmiş ürünler satıyoruz. Ama alıcının ilk dikkat ettiği uygun fiyat ve elinin altında, ulaşabileceği bir yerden almak. Bu durumda otobüsten iniyor karşıya geçerken uğrayıp uygun fiyata birşeyler alıyor. Bizse elimizdeki kaliteli malla ortada kalıyoruz.
Actuel-Veli Yeşilyurt: Yetkililer gelip pasajları kontrol ediyor ve yangın tüpü bulunmayan, dükkanın önüne mal dizmiş esnaf varsa ceza kesiyorlar. Oysa burada bizim dükkan önümüzde tezgahlar kuruluyor.
Siyasi partilerin ilçe başkanları ne dedi?
DSP İlçe Başkanı Beyhan Yüksel: Düzenlenen kermeslerin halka açık mekanlarda yapılmasını uygun bulmuyorum. Bu umuma açık mekanların işgalidir. Üstelik belediyelerin bu konuda eşit davranmadığını düşünmekteyim.
MHP İlçe Başkanı Yalçın Polat: Esnafın şikayet ve endişesini yersiz buluyorum. Çünkü bu kermeslerde daha çok ev işleri ürünler satılıyor. Bunlar bazı derneklerce organize ediliyor.
ANAP İlçe Başkanı Muvaffak Batur: Büyükşehir Belediyesi’nden alınan izinle bunlar düzenleniyor. Zaten Beşiktaş Belediyesi de izin vermez. Ama halkımızı uyarıyoruz. Biz haksız kazanca karşıyız. Eğer gerçekten yardım amaçlıysa ve istismar edilmiyorsa düzenlenebilir.
DYP İlçe Başkanı Kadir Şeker: Kermes düzenlenen bu alanlar Büyükşehir Belediyesi’ne ait. Zaten artık kermeslere izin verilmiyor. Ama yardıma muhtaç insanlar için düzenlenen faaliyetleri her zaman desteklemek gerekir. Suistimal edenler varsa onlara karşıyız.
CHP İlçe Başkanı Müslim Eriş: Biz parti olarak bu tür organizasyonlar yapmıyoruz ve söz konusu kermesle hiçbir ilgimiz yoktur. Biz sadece, merkezimize getirilen bağışları ihtiyacı olanlara dağıtıyoruz.
Şikayetler
Yeni bir Doğubank mı doğuyor?
Akmerkez Avrupa’nın en güzel alışveriş merkezlerinden biri… En alt katında da elektronikciler bulunuyor. Bunların içinde CD, VCD ve DVD satan bir dükkanda var. Ancak buradan çocuğuna bir oyun alan okurumuz yaşadığı sorun üzerine bizi aradı. Oyunu aldıktan sonra fiş istediğini, ancak alamadığını söyledi. Yetkili, müşteriye “Bu oyunlar kopyadır, onun için fiş veremiyoruz. İsterseniz almayın, bu iş yıllardır böyle yürüyor. Sizin bunlardan haberiniz yok mu?” demiş. Ben bu işe şaşırdım kaldım. Aklıma, Akmerkez’in altında yeni bir “Doğubank” mı doğuyor düşüncesi geldi. Devlet “fiş alın” diye bas bas bağırıyor. Kopya olayına karşı amansız bir savaş veriliyor. Şu olan işe bakın, olacak gibi değil.
Otoparklar bitse de kurtulsak
“Beşiktaş, Çırağan’da Çitlenbik Sokak çevresinde budama yapılmadığı için ağaçlardan kopan dallar insanların ve arabaların üzerine düşüyor. Hem arabalar hem de insanlar zarar görüyor” diyen İbrahim Yılmaz’ın budama yapılacağı zaman da belediyeden bir ricası var. O da; önceden haber verilmesi. Çünkü geçen yıl akşam aracını park ettiği sokmaktan alırken şaşkına dönmüş. Budanan dallar arabanın üzerini kaplıyormuş ve zor temizlemiş.
Bu park sorunundan çok şikayet alıyoruz. Çok yazınca da polisin canına minnet, olup olmaz yerde bile çekip aracı götürüyorlar. Şu otopark yapımları bitse de bizde kurtulsak.
Defalarca yazdık ilgilenen yok
Beşiktaş, Çırağan Horoz Sokak çıkmaz sokak olmamasına karşın arabalar bu sokağa giriyor ve park ediyor. Kimse bu konuyla ilgilenmiyor. İtfaiye ve ambulanslar önemli bir durumda burdan geçemeyebilir.” diyen Nurten Sadık hanıma bir eklemede ben yapayım. Çok doğru söylüyorsunuz da hangi sokakta, hangi iş düzgün yürüyor. Araçlar neredeyse üstüste park ediyor. Park konusunda çok kişi haklı. Ancak, sokaklara ters yönden girenlere karşıyım. Çünkü kuralları çiğniyorlar. Beşiktaş Sinanpaşa sokağı defalarca yazdım. Her ay da yazıyoruz, nedense ilgilenen maalesef yok. Belki bir kavga olur veya yangın çıkar da o zaman yetkililerin akılları başlarına gelir.
O da vatandaştan şikayetçi…
Geçtiğimiz sayı Akatlar Kültür Merkezi yanındaki otoparkla ilgili şikayetleri dile getirmiştik. Otoparkın sahibi Seyfettin Erbaş, olaya çok üzüldüğünü, ancak kendisininde vatandaşlardan şikayetçi olduğunu söyledi. Erbaş’ta şikayetini Gazete BEŞİKTAŞ aracılığı ile şöyle duyurdu; Ekim sayınızdaki şikayetler köşesinde Akatlar Kültür merkezindeki otoparkla ilgili olarak neşredilen yazınız beni çok üzdü. Mevcut otopark Beşiktaş Belediyesine ait Beltaş AŞ’den kiralanmış olup, yüksek tutarda aylık kira ödendiği gibi çalışan personel yasalar içerisinde sosyal güvenlik kapsamında çalışmaktadır. Alınan iki milyon lira piyasa şartlarında çok düşük bir ücret olduğu gibi bir kısım müşterilerimiz hem personeli adam yerine koymamakta hemde birilerinin adını vererek ücret ödemekten imtina etmektedir. Otopark yönetimi olarak her zaman bir kültür merkezine yakışır hizmet vermek için çok büyük özen içerisinde olduğumuz gibi başta Beşiktaş Belediyesi olmak üzere Beltaş AŞ ve diğer tüm kamu çalışanlarına ve idarecilerine ücretsiz hizmet vermekteyiz. Kamuoyunun otopark işletmecileri hakkında önyargılı olması, çok dikkat ve itinalı çalışmamıza rağmen bizler gibi yaptığı işin bilincinde olan insanları da zor durumda bırakmaktadır. Ayrıca bütün bunlara rağmen bilmeden hatalarımız olabilir bunun için özür dileriz.
Tüketici Hattı
Genpa cep telefonunu değiştirdi
Genpa’dan aldığı Ericsson T-28 marka cep telefonunun arızalı çıkması üzerine TükoDer’e başvuran Etiler’den Nermin Gençdur Hanım’ın şikayeti, firmaya çekilen ihtarname ile giderildi.
Kapıdan alışverişlere dikkat
Kapıdan pazarlama yapan Metrosan-3 firmasından bir ürün satın alan Fulya Sitesi’nden Arzu Dere Hanım, ürünün defolu çıkması sonucu üzerine derneğimize başvurdu ve şikayeti giderildi.
Carrefour henüz cevap vermedi
Carrefour’dan aldığı faks makinesi arızalı çıkan Erol Bey, ürünü değiştirmek ister. Fakat Carrefour yetkilileri, değiştirmek yerine servis gönderip faks makinesini tamir edeceklerini söylerler. Gelen servis ürünü tamir edemez üstelik makinenin tonerinin olmadığını da saptar. TükoDer aracılığıyla Carrefour’a başvuran Okmeydanı’ndan Erol Durul Bey’in başvurusuna henüz bir cevap gelmedi.
Yataş mağduriyeti giderdi
Yataş mağazasından bir yatak alan Balmumcu’dan Hikmet Karaca Bey, üründen memnun kalmaz ve TükoDer’e yaptığı sonucu mağduriyeti giderilir.
Muhtarlar Yazıyor
“Parklara bakım gerekiyor”
Mahallemizde trafik çok yoğun. Ana arterlerimizin bakımı yapılmıyor. Sokak lambalarımız yanmıyor. Parklarımız ve sokaklarımızın periodik bakım ve temizlikleri ihmal ediliyor.
Nispetiye Mahallesi Muhtarı Edip Umar
“Elektrik yeraltına alınsın”
Elektrik hatlarımızın yeraltından geçirilmesini istiyoruz, fakat yetkililerden hiçbir yanıt alamadık. Kanalizasyonlarımız çok eski ve mahallemiz için yetersiz kalıyor.
Mecidiye Mahallesi Muhtarı Sabit Akgün
“Spor tesisi istiyoruz”
Anakente ait olan alanların mahallemize spor tesisi olarak tahsis edilmesini istiyoruz. Sokakta yatan ve mahalle sakinlerinin huzurunu bozan kimseler var. Bu konuda yetkililerden çözüm bekliyoruz.
Gayrettepe Mahallesi Muhtarı Özden Gönül
“Muhtarlık binamız yok”
Yıllardır bir muhtarlık binamız yok, bu kadar mahalle içinde muhtarlığa bir biz kira ödüyoruz. Uygun bir yer tahsis edilsin istiyoruz. İSKİ’nin hizmetlerinden şikayetçiyiz, hizmette yetersiz ve halka çok geç ulaşıyorlar.
Yıldız Mahallesi Muhtarı Şevki Yıldırım
“Doğalgaz bekliyoruz”
Hala doğalgaz ulaşmayan sokaklarımız var. Semtimiz tarihi bir yer, büyük ve kalabalık apartmanlar yok. Bu nedenle bizden istenen abone sayısını tamamlayamıyoruz. İGDAŞ bunu göz önünde bulundurmalı ve bizim gibi mahallelere ayrıcalık tanımalı.
Kuruçeşme Mahallesi Muhtarı Adnan Soysal
“Birbirimize saygılı olmalıyız”
Yapı Kredi Plaza çalışanları araçlarını, plazanın otoparkına değil sokaklara parkediyor ve sokakların daralması nedeniyle semt sakinleri sıkıntı çekiyor. Ayrıca İş Bankası kulesinden gelen gürültüden rahatsızız. Sokak lambalarımız da yanmıyor.
Levent Mahallesi Muhtarı Muzaffer Türk
AĞAÇLAR ARTIK DAHA ÖZGÜR
Başkan önce fotoğraflıyor, sonra uyguluyor
Beşiktaş Belediyesi, yep yeni bir uygulamayı hayata geçirerek, çevresi beton ve asfaltla kapatılan ağaçların etrafına mazgal yerleştiriyor. Betonun ağaçları havasız ve susuz bıraktığını söyleyen Başkan Yusuf Namoğlu, “Batı ülkelerinde olduğu gibi bitkilere özgürlük tanıyoruz. Böylece kurumalarını, solmalarını önlüyoruz. Avrupa’ya gittiğimde güzel çalışmaları fotoğraflıyorum. Sonra uyguluyoruz. Akatlar Mahallesi’nde başlattığımız uygulamayı daha sonra bütün mahallelere yayacağız” diyor ve Beşiktaşlılar’a şu müjdeyi veriyor: “İlçemize 17 bin ağaç daha dikeceğiz.”
Stand-up’ın kralı
Belediyenin yarışması bir gencin ufkunu açtı. Stand-up yarışmasında birinci seçilen Doğan Öncel’i tanımayan kalmadı. Öncel, önce gazetelerde, sonra radyoda ve televizyonlarda insanlarla tanıştı.
Yarışmanın ardından kendinden gayet emin görünüyordu Öncel. “Hedefim zaten birinci olmaktı. Alkış almak çok güzel.” derken, geçen ay boyunca, çıktığı medya karşısında da aynı rahat tavırlarını sergiledi. Öncel, Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan gibi sanatçılar’a hayran olduğunu söyledi. Kendisiyle herzaman gurur duyduğunu söyleyen Öncel, başarının ardında kendine güvenin yattığını açıkladı.
Bebeleri sevindirdi
Beşiktaş Belediye Başkan Namoğlu, çocukları sevindirdi. Namoğlu törende, çocuklara önce hediye, sonra müjde verdi. Beşiktaş Belediyesi 2001-2002 eğitim yılının başlaması nedeniyle gelir düzeyi düşük 400 öğrenciye hediye paketi dağıttı. Ortaköy Kültür Merkezinde hazır bulunan öğrencilere kısa bir konuşmanın ardından hediyeleri Namoğlu tarafından dağıtıldı. Namoğlu törende çocuklara yeni çocuk parkları yaptıracağının müjdesini de verdi.
Örnek proje
Beşiktaş Belediyesi ve İstanbul Üniversitesi Botanik Bölümü iş birliği ile tasarlanan “Anıt Ağaçlar” projesi hayata geçirildi.
Ortaköy Camii bahçesi, Bebek Parkı, Yıldız Parkı, Abbasağa Parkı, Naile Sultan Korusu ve Ihlamur Kasrı’nda bulunan çeşitli ağaçlar proje kapsamında değerlendirilmeye alınacak. Şu an yapılan çalışmaların yaş ve boy tespitleri olduğunu söyleyen İ.Ü. Botanik Bölümü Öğretim Görevlisi Aliye Aras; “Bir ağacın anıt ağaç kapsamına alınabilmesi için yaşı, boyu, çapı ve genel özellikleriyle diğer türdeşlerinden farklı görünmeli.” dedi.
Proje bitiminde anıt ağaç statüsüne girenlerin koruma altına alınacağını söyleyen Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu, ağaçlara türünü, yaşını ve genel özelliklerini gösterir plakalar hazırlanacağını belirtti.
İstanbul’un anıtsal ağaçları
Çelik Gülersoy imzalı 1984 yayını “İstanbul’un Anıtsal Ağaçları” adlı kitapta Rumeli Kavağı’ndan Kağıthane’ye kadar tüm ağaçlar tek tek yer alıyor. Kitapta ağaçların fotoğrafları, türleri ve çevresine kadar her türlü bilgi mevcut. Örneğin Beşiktaş ilçesindeki Bebek Parkı içindeki çınarın çevresinin 4.10 m, yine Bebek Meydanı’ndaki setin üstündeki çınarın çevresinin 5.63 m, yine Bebek koyundaki çınarın çevresinin 6.10 m, park içindeki çınarın çevresinin 5.70 m, Arnavutköy Kız koleji yakınındaki çınarın çevresinin 7.30 m, Kuruçeşme Tesekereci Cami önündeki sakız ağacının çevresinin 4.30 m olduğunu yazıyor. Arnavutköy Etiler yolunda Ayazma’da çınar ağacı, Etiler’de Arnavutköy’e inen yol üzerinde çınar ağaçları, Yıldız Parki girişi bulvar üzerinde çınar ağacı, Beşiktaş ana caddede ve Hayrettin Paşa önündeki çınar ağacı, Ihlamur Mesiresi’nde çınar ağacı ve fıstık çamı, Dolmabahçe Sarayı’nda maymun çıkmaz ağacı ve sedir ağaçları bulunduğu da kitapta yer alıyor. Ancak Gülersoy, bu ağaçların bir kısmını bugün görmenin mümkün olmadığını vurguladı.
Ihlamur’a mini belediye
Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu geçtiğimiz ay bir hizmete daha imzasını attı. Ardarda açılan hizmet ofisleri sayesinde artık ilçe sakinleri belediyeye gitmeden sorunlarını halledebiliyor. Beşiktaş Belediyesi’nin Türkiye’de bir “ilk”e imza atarak hizmeti halkın ayağına getirmek amacıyla 2 yıl önce kurmaya başladığı hizmet ofislerinin sayısı artıyor. Ambarlıdere ve Konaklar Mahallesi’nin ardından geçtiğimiz ayda Türkali ve Muradiye Mahalleleri’ne ait hizmet ofislerini açan Beşiktaş Belediye Başkanı Namoğlu, bu uygulamanın ilçenin tamamına yayılacağını belirtti. Sırada Ortaköy, Gayrettepe ve Akatlar hizmet ofislerinin bulunduğunu söyleyen Namoğlu, “içinde muhtarlık binası, sağlık ocağı, zabıta, temizlik birimi ile reklam ve tabela vergilerinin ödenebileceği Gelirler Genel Müdürlüğü’nün yer aldığı bu ünite sayesinde halkımız her ihtiyacını oturduğu semtte kolayca karşılayabiliyor” dedi.
Evlenenler – geçen ay
28.09.2001
Iuliana Serbu
M. H. Eburker
Ayşe Sarıdikmen
Erdinç Yılmaz
Yıldız Barut
Necmettin Küçük
Sevgi Çiftçi
Karl Bosshart
Demet Demirağ
M. Murat Yavuz
29.09.2001
Hatice Korkmaz
Adem Gedik
R. Elden Bryant
H. Naci Gülalp
Ayşe Özcan
Ahmet Özdemir
R. Sezdirmez
Enver Güneş
Filiz Ertağ
Hakan Postacı
Banu Sarıkaya
Özcan Muru
Edina Szekeres
Atilla Seven
Filiz Kınık
Aydın Hotan
Fatma Kır
Çetin Ergand
Yasemin Öztürk
Mehmet Aksoy
Zehra Yıldız
Salih Yıldız
Gökçen Gürsoy
Fahri Odabaş
Ayşe Yeşim Doğan
Sertaç Coşkun
N. Seval Dinçoy
Tolga Oğuz
Narin Akçelik
M. Fatih Döner
30.09.2001
Nur Açıan
Hamit Kaya
01.10.2001
Ayşe Zorlu
Ali Erman Tiryaki
Filiz Pak
Hikmet Uyanıker
Songül Tatlıadım
J. D. Kingham
05.10.2001
H. Tansel Korkmaz
İhsan Bilgin
Nursel Aslım
Hakkı Görür
Yeşim Çınar
Güney Çelik
Zuhal Irmak
Şenol Dalgıç
G. Yılmaz Güder
Ö. Sami Saraçoğlu
A. Özlem Akkurt
Ümit Kaya
Sıla Alhindi
Ö. Eren Özkaragöz
06.10.2001
Gülcan Türkmen
A. Işık Yücepur
Aydan Avcı
Alper Cömert
Filiz Koru
Mesut Bıkmaz
Navruz Gözel
Kenan Vuran
Senem Küçük
Ali Erol Bakioğlu
Sibel Pehlivan
Murat Kibaroğlu
Meryem Kılıçkaya
Şaban Dikmen
Derya Evirgen
Selim Tören
Serpil Altıntop
H. Emre Öğüt
Filiz Apaydın
Nevzat Akpınar
Burcu Erşah
Gökmen Şen
Müge Sanver
Lütfü Hayta
Zeynep Karabulut
Yakup Şahin
Fulya Yaman
Aykut Ağaoğlu
Dilek Gökmen
Hayati Çinici
07.10.2001
Dalya Vivas
Vedat Valansi
08.10.2001
Serpil Yılmaz
Uğur Dikmen
Nazan Öztürk
G. Iyke Uvakve
09.10.2001
Somaye Karami
Amin Abbasi
11.10.2001
F. Zohra Djedit
M. Juhani Teıvas
Tülay Türkmen
Hasan Kirlibal
Mevlüde Deniz
Serkan Arsıan
Hanife Kargı
Sadık Akkaya
Deniz Türkdoğdu
Şuayip Demiralp
Müke Ekinci
M. Cem Bodur
12.10.2001
Pakize Acar
Bilal Kılıç
Leyla Kemer
Murat Kemer
Sultan Saka
Ethem Kuş
Banu Kıranşal
Soydan Şahin
Songül Demirci
Serkan Ömeroğlu
M. Koyunsağan
Mehmet Tahsin
13.10.2001
Azime Güzel
Mevlüt Doğru
Sultan Ünaldı
Sıtkı Balta
Ferhunbe
Jak Kamhi
Zennube Aydın
Mehmet Kaya
Aslı Doğan
Adnan Altun
Ayşe Ekici
Ersin Aydın
Yeşim Zorlucan
Hakan An
Ceyda Kıryak
Bülent Eryüzlü
Zeynep Pınar Ataç
Burak Dağdeviren
14.10.2001
Linet Bardo
Binyamin Estiroti
Ayşen Yılmaz
Abdullah Horos
Reyhan öztek
Burak Altınay
15.10.2001
Nihal Tüfekçioğlu
M. İ. Hacıbeyoğlu
Luizet Palambo
Jonatha Ruzow
Florica Afrasinei
Gökhan Demirtaş
18.10.2001
Cansu Yıldırım
Atalay Özkan
A. T. Poyraz
Yaşar Pamuk
Sevgi Dut
19.10.2001
E. Yeşim Işıklar
A. Yomtov Yanti
Özgül Ceylan
İnan Doruk
Lyudmyia Klymova
E. Kayihan Maral
Fatma Yüksel
R. Shemenyev
20.10.2001
Yasemin Delipınar
Cahit Tufan
Arzu Kuru
C. M. Alpyürek
Aslı İkizler
Cem Çakmak
Saide İncegüzel
Cengiz Kulaksız
Hicran Durantaş
Tarık Alçay
Nimet Zengin
Bülent Şirin
B. Bulut Gürpınar
Gökhan Çınar
Y. Semercioğlu
S. Reşat Özşen
Gönül Çetinkaya
Nurettin Yıldız
Yeşim Öztürk
Mete Albayrak
Meltem Üzülmez
Hakan Tüfekçi
Aslıhan Yangil
Sinan Özkan
Hatice Demirhindi
Yakup Erol
Sibel Yılmaz
Kenan Pamuk
Leyla Gürkan
F. A. R. Mussaud
Semra Sevilmiş
Serkan Güneş
Atiye Elif Eroğlu
M. A. Büyüköner
Şehnaz Piştar
Gökhan Erkıralp
Şebnem Ürüt
İ. M. Özhamurkar
21.10.2001
B. Arslan
Tolga Zıpıar
Esra Gül
F. G. A. Jauch
“YER BULUN HASTANE YAPALIM”
İşadamlarının hastane yapımı için arsalarını vermedikleri, ancak inşaat için parasal katkıda bulunacakları öğrenildi
Beşiktaş’ta yıllardır bir hastane olmayışı konu edilir. Hatta bizde Gazete BEŞİKTAŞ olarak bu konuyu gündeme getirmiş ve “bir hastanemiz bile yok” diye başlık atmıştık. Bunun üzerine kendisiyle görüştüğümüz Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu yapımı durdurulan Beşiktaş’taki İmam Hatip Lisesi inşaatının hastane olabileceğini bildirmiş ve “gerekli görüşmeleri yapıyorum” demişti. Ancak bu konuyla ilgili daha sonra somut bir adım atılmadı, en azından biz bilmiyoruz. Beşiktaş İlçe Sağlık Grup Başkanı Ufuk Demiralp, geçtiğimiz ay röportaj yaparken, bu konuya son noktayı koydu. Demiralp, “hastane için büylük bir arsa gerekiyor, arsa bulunursa hastane yapmak kolay” dedi. Demiralp, Beşiktaş’ta bir devlet hastanesi olmayışının az da olsa sıkıntısını çektiklerini söyledi. Demiralp, bu eksikliğin bu güne kadar giderilmemiş olmasının sebebini de uygun ölçülerde bir alan bulunamayışına bağladı. Demiralp, yaklaşık 10 dönümlük bir alanın kendilerine tahsis edilmesi durumunda, ilişkide oldukları işadamlarının bağışlarıyla yıllardır süren bu olumsuzluğu bitirebileceklerini söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü; “Aslında Beşiktaş ilçesinin söylendiği gibi çok önemli bir hastane sıkıntısı yok. Çünkü Beşiktaş konum olarak çevre ilçelerdeki devlet hastanelerine ve özel hastanelere oldukça yakın. Bunun yanı sıra Beşiktaş’ta iki sağlık ocağı, iki SSK dispanseri, bir verem savaş dispanseri ve bir çok özel özel sağlık kuruluşu var. Yine de bir devlet hastanesi yapmak istiyorsak, öncelikle yer sorununu halletmeliyiz. İşadamlarımız arsalarını vermiyorlar, ama para bağışını kabul etmiş durumdalar. Para yerine önce arsa bulabilsek iş tamam olacak.”
Öte yandan, Dr. Demiralp, Beşiktaş sağlık birimlerinin işleyişinin problemsiz devam ettiğini söyledi.
BJK AŞKI ENGEL TANIMIYOR
İlçenin gururu Beşiktaş Engelliler Spor Kulübü başarıdan başarıya koşuyor
Beşiktaş’ın unutulmaz başkanlarından Süleyman Seba’nın desteğiyle yola çıkan Beşiktaş Engelli Sporcular Kulübü, başarılarıyla Kara Kartalların gururu olmuş durumda… Beşiktaş Engelli Sporcular Derneği Başkanı Erdem Göksel, Gazete BEŞİKTAŞ’a verdiği demeçte, çok güzel işler yaptıklarını ve tüm Beşiktaşlılardan destek beklediklerini söyledi. Gazete BEŞİKTAŞ’ın kendileri için çok önemli olduğunu söyleyen Göksel, her geçen gün daha iyi olacaklarını da vurguladı.
Geçen sezon basketbol ve futbol takımlarının liglerinde şampiyon olduğunu belirten Genel Koordinatör Cüneyt Doğan ise, BJK’nin prensipleri olan mütevazilik ve medeniliğe sıkı sıkıya bağlı olduklarını söyledi. İki sene önce kurulan kulüplerinin Beşiktaş aşkıyla hiçbir engel tanımadığını dile getiren Doğan, üç büyük kulüpten sadece Beşiktaş’ın engellilere destek vermesini Siyah-Beyaz’lı camianın üstün spor anlayışına bağladı.
Kulüplerinin, basketbol, futbol ve atletizm branşlarında 100’e yakın engelli sporcuya sahip olduğunu anlatan Genel Koordinatör Cüneyt Doğan, yaklaşık 900 kadar engelli insanın da kulübe kayıt olmak için sırada beklediğini söyledi.
Öte yandan geçen ay Rahmi Koç Müzesi’nde kulübün bir tanıtımı yapıldı. Tanıtım gecesine ilgi büyük oldu. Geceye, Beşiktaş Kulübü Yönetim Kurulu Üyeleri Hasan Gocay, Aziz Çankırı, işadamı Hasan Arat, Gençlik ve Spor Müdürü Kemal Mutlu ve Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu da katıldı. Gecede davetlilere, Beşiktaş Engelliler Spor Kulübü’nün etkinlikleri ve başarıları anlatıldı.
DOLMABAHÇE’YE KİTAP YAĞDI
Beşiktaş’ta düzenlenen kitap fuarına Gazete BEŞİKTAŞ da katıldı
Grup Medya Fuarcılık tarafından düzenlenen 2. Kitap Dünyası Fuarı, Beşiktaş’ı deyim yerinde ise, adeta salladı. Prof. Dr. Erdal İnönü ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna tarafından açılan fuarda binlerce kitap görücüye çıktı. Öte yandan Beşiktaş’ın ilk ve tek gazetesi olan Gazete BEŞİKTAŞ’ta fuarda idi… Gazete BEŞİKTAŞ fuar boyunca standını açık tuttu ve binlerce gazeteyi ücretsiz olarak oyucularına dağıttı. Beşiktaş’ta bulunan Dolmabahçe Kültür Merkezi’nde açılan kitap fuarı 14 Ekim’e kadar devam etti. Yayıncılar Birliği’nin desteklediği Kitap Dünyası Fuarı’na, aralarında sivil toplum kuruluşlarının da bulunduğu 120’ye yakın firma katıldı. Fuarın Beşiktaş’ta yapılmasının nedeni, Anadolu yakasından deniz ulaşımının çok kolay olması olarak açıklandı.
Öte yandan, Gazete BEŞİKTAŞ’ın Kasım ayında da Tepebaşı’nda düzenlecek olan TÜYAP Kitap Fuarına katılacağı bildirildi
TÜRKÜLER ARTIK HER YERDE
Bölgesel radyolar içinde en önemlilerinden biri olan Yön FM yayın hayatında yedinci yılını doldurdu. Yön FM’i 96.6’dan dinleyebilirsiniz
Türküleri geniş kitlelere ulaştırmak, ortak duyguları paylaşan insanları tek frekansta birleştirmeyi amaç edinen Yön FM’in “Türküler artık her yerde!” sloganıyla ulaştığı önemli bölgelerden biri de Beşiktaş…
En önemli bölgesel radyoların başında gelen Yön FM yayın hayatında yedinci yılını doldurdu. Her geçen gün artan dinleyici kitlesini, yayınlarını kaliteyi hiç düşürmeden sürdürmelerine borçlu olduklarını belirten Yön FM Genel Koordinatörü Yüksel Kılınç “Kadromuzu değiştirmeden yeniliyoruz. Oluşturduğumuz bir çizgimiz ve taşımak durumunda olduğumuz misyonumuz var. Disiplinli çalışmamızdan asla taviz vermeden, kesin ve emin adımlarla hakettiğimiz en iyi yere ulaşacağımıza inanıyorum.” diyor.
Düzenli olarak planlanmış yayın saatleriyle, her yaştan herkese hitap eden Yön FM, özellikle Yüksel Kılınç tarafından hazırlanıp sunulan “Yönde Gündem” programıyla son bir ay içinde radyolarda en çok dinlenen haber programları arasında altıncı sırayı alıyor. Yapılan araştırmalar Yön FM’in ağırlıklı Türkçe pop müzik dışında Türkçe müzik yayını yapan radyolar arasında ise üçüncü sırada olduğunu gösteriyor.
Haber merkezi tarafından saat başı hazırlanan haberleri ve yayın bölümü tarafından sunulan müzik-eğlence ve kültür-sanat programlarıyla her geçen gün daha geniş kitlelere ulaşan Yön FM önüne daima büyük hedefler koymaya devam ediyor.
Prof. Kural: “Çocuklara örnek olmalıyız”
Prof. Dr. Orhan Kural konferanslarına bir yenisini daha ekledi. Geçtiğimiz ay içinde Tevfik Fikret Etüd ve Beslenme İlköğretim Okulu’nda düzenlenen etkinlikte Kural çocuklara çevre ve yok olmaya yüz tutmuş değerler hakkında bilgiler verdi. Matadorları, herkesin önünde İslami geleneklere aykırı şekilde kurban kesen siyasetçileri, şov yaparak halkı kandıranları sevmediğini söyleyen Orhan Kural, “Magazin programlarında gece hayatı ve aşklarıyla gündeme gelen sporcu ve sanatçılardan hoşlanmıyorum. Onlar çocuklara, gençlere örnek olacak hiç birşey yapmıyorlar.” dedi.
Önümüzdeki ay Bebeklilere müjdemiz var
Turing’in Başkanı İstanbul aşığı Çelik Gülersoy, bundan böyle gazetemiz aracılığıyla Beşiktaş’ın tarihine de ışık tutacak. Gülersoy, tarih ve edebiyat kokan araştırma yazılarıyla okurlarıyla Gazete BEŞİKTAŞ’ta buluşuyor. Gülersoy, Yazı İşleri Müdürümüz İsmail Baştuğ’a Turing Merkez Binası’nda konu hakkında açıklamalarda bulundu. Gülersoy, Turing’in kuruluşu ve kısa tanımını şöyle dile getirdi: “Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu 1923 yılında, Cumhuriyet’ten 1 ay önce “Türk Seyyahin Cemiyeti” olarak kuruldu. 1930 yılında kamuya çalışan kuruluş olarak kabul edildi. Kurucu Başkan Reşit Saffet Atabinen’in 1965 yılında vefatı ile, yönetim ve koordinasyon görevi, o tarihte kurum avukatı olan Çelik Gülersoy’a geçmiştir. İlk 6 yılda, kurumun şehirde göz önü bir yere taşınması, ilk kitaplar ve enformasyon hizmetleri gibi reformlara geçen Gülersoy, 1971’de hem Türkiye’ye hem kuruma önemli bir gelir kaynağını döviz olarak sağlamış, yurtdışında oturan Türkler’in araba ile gelişlerini bir giriş rejimine bağlayarak, gelir kaynağına dönüştürmüştür. Kapıkule Gümrüğü’nün inşası ve Boğaziçi’ndeki tarihi koruluklara, köşklerin onarımları gibi 15 yıl süren verimli dönem, 1990’da gümrük giriş rejiminin kaldırılması ile sona ermiş, 1994’te (3 yıl ardarda davaları kazandığı halde) vergiye sokulan kurumun, Boğaziçi’nde onarıp halka açtığı parklar ve köşeler de Anakent Belediyesi tarafından kısa süreli sözleşmelerinin bittiği gerekçesi ile, 1995 yılı başında geri alınmıştır. 2000 yılında ise, ağır bir vergi gecikme cezasına konu edilmiştir. Kurum halen elinde kalan kendi tesisleri ile (Sultanahmet grubu eserleri ve Safranbolu), Kadıköy Belediyesi’nden kiralanan ve kurumca imar edilen Fenerbahçe Parkı’nın işletmesini ve son yılların ürünü olarak Büyükada’da iki tesisi yaşatmaya çalışmaktır.”
“KALDIRIN ŞU DUVARLARI”
Beşiktaşlı Ihlamur Kasrı’ndaki duvarları görmek istemiyor
Beşiktaş’lı Ihlamur Kasrı Duvarı’nın kaldırılmasını ve muhteşem tarihi eserlerin vatandaşla buluşmasını istiyor. Metrelerce uzunluğundaki çirkin duvarın muhteşem yapıların görüntüsünü kestiğini belirten vatandaş “Bu duvar tarihi bir eser değil. Sonradan yapılmış. Eğer bir koruma kalkanı oluşturulacaksa, bu dekoratif demirler vasıtasıyla da olabilir. Kalın ve yüksek duvarlar istemiyoruz” diyor. Ihlamur Kasrı’nın Bahçesi’nin önünde yer alan yüksek duvarın, kasrın görünmesini engellediğini söyleyen Beşiktaşlılar gerekirse bu konuda kampanya başlatacaklarını, siyasi partilerin ve yetkililerinde gerekeni yapması için çalışma başlatmasını istiyorlar. Bu konuda vatandaşların görüşleri şöyle:
Sinan Bilgin-Dürümcü
Tarihe sahip çıkarak yapılacak her türlü girişimi desteklerim. İnsanlar Beşiktaşımız’ın güzelliklerini rahatça görebilmeli, gezebilmeli.
Sidar İsyan-Öğrenci
Bence duvarın daha kısa olması gerekir. Oradan geçerken bu güzelliği görmek, şehrin stresinden bunalmış durumdaki insanları biraz olsun rahatlatabilir. Ayrıca duvar yapmak şart değil. Demir korkuluk olabilir. Güvenliği sağlamanın başka birçok yolu var. Duvarlar şehrin güzelliğini kapattığı gibi daha da çirkin hale getiriyor.
Tacettin Aksakal-Şoför
Ben senelerdir Beşiktaş’a gidip gelirim. O büyük duvarların arkasında bir saray olduğunu biliyorum. Şu ana kadar da tamamını görmek kısmet olmadı. Parası olmayanlar nasıl gezecek ve görecek. Bence hem duvarları kaldırsınlar hem de halka açsınlar.
Bizler de rahatlıkla gezip görelim.
Bence tüm duvarları kaldırmalı.
HALI SAHADA MAÇ KEYFİ
Gazeteciler ve belediye başkanları maçında Ali Müfit Gürtuna ve Yusuf Namoğlu futbolculara adeta taş çıkarttı
İGDAŞ tarafından düzenlenen ve 27 Ağustos 2001 tarihinden bu yana oynanan “İGDAŞ Basın Dostluk Futbol Turnuvası” geçtiğimiz ay sonuçlandı. Dünya Gazetesi ve Meltem TV’nin oynadıkları final maçıyla şampiyon belirlendi. Şampiyonluğu Dünya Gazetesi elde etti.
Son derece heyecanlı ve finale yakışır bir şekilde oynanan maçın normal süresi 2-2 berabere bitti. 5’er dakikalık uzatma devresi ise 3-3 bitince maçın galibini penaltılar belirledi. Penaltılar sonucunda Dünya Gazetesi kupayı alırken, Meltem TV ikinci, NTV üçüncü ve TRT dördüncü oldu. En centilmen ünvanına ise Evrensel Gazetesi ve Öküz Dergisi layık görüldü.
Çeşitli basın kuruluşlarından toplam 44 takım ve 660 oyuncunun katıldığı ve büyük heyecanla oynanan turnuva ilk kez düzenlendi. Ayrıca final maçı öncesinde tamamı Belediye Başkanlarından oluşan ve kaptanlığını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna’nın yaptığı “başkanlar takımı” ile köşe yazarları, eski milli futbolcular ve sanatçılardan oluşan “karma takımı”nın maçıda final maçı kadar ilgi gördü. Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu’da yaptığı güzel hareketlerle ilgi topladı. Turnuvada maç yapan belediye başkanlarının isimleri şöyle; Ali Müfit Gürtuna (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı), Yusuf Namoğlu (Beşiktaş Belediye Başkanı), Hasan Akgün (Büyükçekmece Belediye Başkanı), Hüseyin Bürse (Bayrampaşa Belediye Başkanı), Mahmut Vanlıoğlu (Yeni Doğan Belediye Başkanı), Abdullah Bayram (Samandıra Belediye Başkanı), Mehmet Sekman (Darıca Belediye Başkanı), Feyzullah Kıyıklık (Bağcılar Belediye Başkanı), Recep Koral (Gaziosmanpaşa Belediye başkanı), Sedat Özsoy (Sarıyer Belediye Başkanı).
Dünya Gazetesi şampiyonluk kupasını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna’nın elinden alırken dereceye giren takımların oyuncularına hediye çekleri ve çeşitli hediye paketleri verildi.
ŞEHİRİÇİ TRAFİK YÖNETİMİ BELEDİYELERE DEVREDİLİYOR
Yetkililer konunun arkasında olduklarını ve bu yetkilerin acilen belediyelere devredilmesi gerektiğini belirtiyor
Trafik güvenliği sorunları ve şehiriçi trafik denetim ve kontrol hizmetlerinin belediyelere devredilmesine ilişkin İçişleri Bakanlığı’nın başlattığı çalışmaya belediyeler de sıcak bakıyor. Yetki devri ile birlikte bu işte görevlendirilecek personelin eğitiminin ise yine polis okullarında verilmesi düşünülüyor.
İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, şehiriçi trafik hizmetlerinin belediyelere devredilmesi için çalışma başlattı. Bürokratların raporunun ardından konunun Meclis’e getirilmesi bekleniyor.
Trafik güvenliği sorunları ve şehiriçi trafik denetim ve kontrol hizmetlerinin belediyelere devrine, belediyeler de sıcak bakarken, yetki devriyle birlikte bu işte görevlendirilecek personelin eğitiminin ise yine polis okullarında verilmesi öngörülüyor.
Konuyu geçtiğimiz günlerde toplanan Merkez Valileri Konseyi’nde de gündeme getiren İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, şehiriçi trafiğinin belediyelere devrine kendisinin taraftar olduğunu belirterek konuyla ilgili yetkililerin de meseleyi tartışarak sonuca ulaşılmasında katkıda bulunmasını istedi.
Belediyelerden destek
İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkilileri konunun tamamen arkasında olduklarını ve bir an önce bu yetkilerin belediyelere devredilmesi gerektiğini belirtiyor. Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Özkafa, şehiriçi trafiğin belediyelere bırakılmasının son derece isabetli bir karar olacağını belirtirken, şehirlerdeki düzenin kat kat daha iyi olacağını vurguladı. Bu yetki verilirken personel tercihinin de kendilerine bırakılmasını isteyen Özkafa, “Trafikte gelişigüzel yapılan parklardan ve hareketlerden doğan büyük bir keşmekeş var. Bunlara mani olunamıyor. Trafik polislerimiz de yetersiz. 80-100 civarında bir ek personelle biz bu işi çok rahat hallederiz.” dedi. Mustafa Özkafa, şehir içindeki bütün hizmetlerin yerel yönetimlere devredilmesi gerektiğini belirtti.
“Doğru bir karar”
Kayseri Belediyesi Trafik Şube Müdürü Ali Küçükoğlu ise denetleme ve düzenleme yetkilerinin tamamının yerel yönetimlere verilmesinin doğru bir karar olduğunu, ancak öncesinde gereken altyapının sağlanması gerektiğini söyledi. Trafikle ilgili personel ve iletişim bağı sağlanmadan ve belediyeler arasında eşgüdüm ve koordinasyon sağlanmadan bu işe kalkışılamayacağını bildiren Küçükoğlu, altyapı tamamlandıktan sonra şehiriçi trafiğine belediyelerin bakması taraftarı olduklarını ifade etti.
Bu arada İçişleri Bakanlığı’nda toplanan Merkez Valileri Toplantısı sonrası inceleme yapılması ve rapor hazırlanması öngörülen konular arasında trafiğin yanı sıra, ülkenin ve dünyanın içinde bulunduğu duyarlılık göz önüne alınarak kriz yönetimlerinin yeniden yapılandırılması, bakanlığın mevzuat ve hizmetlerinin AB ile uyumu, hukukun üstünlüğü ve insan haklarıyla ilgili çalışmaların yaygınlaştırılması, il-ilçe ve köy yönetimleri ile sokak çocukları sorunları yer alıyor.
Bir mekan
Boğaz’da sulukule geceleri
Özelleştirilen ilk yolcu gemisi “Ankara Feribotu”, eğlence dünyasına kapılarını açtı. Berpa Reklamcılık tarafından kiralanan gemiyi basına tanıtan firmanın genel müdürü Hakan Sönmez, gemide 72 adet dışkabin, 50 adet iç kabin, iki adet suit daire, olmak üzere toplam 466 kişinin konaklıyabileceğini, Ankara feribotunda restoran, cafe bar, Türk bar, nigth club, cafeterya, büyük toplantı salonu ve küçük toplantı salonlarının bulunduğunu belirterek, geminin hem eğlence, hem de otel hizmeti vereceğini söyledi. Sinema sanatçısı Ahu Tuğba, müzik yapımcısı Şahin Özer, ünlülerin fotoğrafçısı Erol Atar, Deniz İşletmeleri Genel Müdürü Erkan Arıkan, mankenlerden Sema Mansur ve Binnur Gülbey olmak üzere çok sayıda davetlinin katıldığı “Sulukule Gecesi” gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürdü.
Bir portre
Boğaz’ın Şair Çaycısı
Şair Çaycı eski boğazı özlüyor. Yaklaşık 40 yıldır İstanbul Boğazı’nın sahil şeridinde çaycılık yapan Ömer Güneş, çayları kadar şiirleriyle de ünlü… 50 yaşındaki Güneş, eskiyi arıyor ve “düzen çok bozuldu. Saygı, sevgi ve görgü kurallarından zerre yok diyor ve “Ah nerede o eski İstanbul, nerede benim güzelim boğazım” diye iç çekiyor.
Evli ve bir çocuk babası olan şair çaycı ortaokuldan sonra Tokat’tan İstanbul’a gelmiş. 5 yıl Emirgan, 10 yıl Aşiyan da çaycılık yaptıktan sonra 25 yıldırda Bebek’te çalışıyor. Her gün Çamlıbahçe’de bulunduğunu ve şiirlerini de boğazın bu güzel mekanlarında yazdığını söylen Güneş, eskiden sahile gelen insanların terbiyeli, saygılı, seviyeli, mütevazi, oturaklı kişiler olduğunu belirterek konu hakkında şunları söylüyor;
“Herkes en güzel giysilerini giyer boğaza gelirdi. Edebiyle oturup etrafı kirletmeden giderlerdi. Şimdi de kibar insanlar var. Ancak son zamanlarda serseri ve şarapçılar kol geziyor. Doğayı ve düzeni bozmak için ellerinden geleni yapıyorlar.”
Şair Çaycı sizler için yazdı
Yaşantı bir başkadır İstanbul’da
Halkın mecali kalmadı kaldırımda
Geçim derdi zorlaştı, para yok pantolonda
Dön köyüne vatandaş, hayır yok İstanbul’da
POLİS DAHA ÇOK SEVİLMEK İSTİYOR
Yapılan görüşmelerde çevik kuvvet polisleri sevilmenin yanısıra saygı duyulmasını daha çok istediklerini belirtiyor
Polislik zor meslek. Her zaman ölümle karşı karşı karşıyalar. Canımızı, malımızı teslim ettiğimiz polisler bu zor mesleği icra ederken, zor şartlar altında da görev yapıyorlar. Maddi ve manevi açıdan da tatmin olamıyorlar. Herkesin yapamayacağı polislik zor olduğu kadar şerefli de bir meslek. Ancak çocukları bile polisle korkutma huyumuzdan bir türlü vazgeçmedik. Bir kabahat yaptığında çocukları, “polis çağırırım”, “seni polise veririm” gibi sözler toplum arasında hala yaygın… Birçok polis görevini başarıyla yaparken, az da olsa bazılarının karıştıkları olaylarda polisi ister istemez yıpratıyor. Halbuki polise her zaman sahip çıkmalı ve ona destek vermeliyiz. Tüm bunların çözümü polisi daha çok sevmemizle ilgili… Tabii, polisin de vatandaşı sevmesi gerekiyor.
Örneğin, yapılan bir araştırmaya göre, Çevik Kuvvet polislerinin çoğu halk tarafından sevilmediğini düşünüyor. Çevik Kuvvet tarafından yapılan bir araştırma, polislerin mesleklerine bakışlarını ortaya koydu. Birçok polis, mesleğin kendilerini sorunlu ve sinirli yaptığını söylerken, birçoğu “laf olmasın” diye psikolojik destek almadığını belirtti. Kendi kabuğuna çekilen polis, arkadaşlarını da meslektaşları arasından seçiyor. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Tülay Uğuzman Er’in 1995’te 400 polisle yaptığı anket ve 2000 yılındaki lisans tezi sonuçlarına dayanarak yayımladığı araştırmalarının sonuçları şöyle: Yüzde 39.25’i küçükken polis ile korkutulduklarını ifade ediyor. “Size göre Türk toplumu Çevik Kuvvet’i ve genel anlamda polisi seviyor mu?” sorusuna yüzde 58.75’i hayır cevabını verdi. Çevik Kuvvet polisleri sevilme arzusunu çok önemsemediklerini ancak saygı duyulmasını daha çok istediklerini belirtiyor. Çevik Kuvvet polisinin yaşadığı, hizmet verdiği toplumla yeterince entegre olamadığını, bir bakıma kendi kabuğuna çekildiğini gösteriyor. Yüzde 66’sı polisliğin saygın bir meslek olmadığına inanıyor. Yüzde 82.50’si Çelik Kuvvet’in polis teşkilatında en zor durumda olduğuna inanıyor. Yüzde 81.70’i bulunduğu statüden memnun değil. Yüzde 50.50’si mümkün olsa mesleği bırakıp bir işe başlamayı istiyor.
ÇADIR KÖŞKÜ BİR BAŞKA GÜZEL
Beşiktaş, Yıldız Parkı içindeki Çadır Köşkü yalnız Beşiktaşlıların değil tüm İstanbulluların büyük ilgisini çekiyor
Beşiktaş, Yıldız parkı içindeki Çadır Köşkü büyük ilgi görüyor. Beltur tarafından işletilen Çadır Köşkü’nde her ay birçok kişinin ağırlandığı belirtildi.
Beşiktaş’taki Cadır Köşkü ile ilgili yapılan açıklamada, Yıldız Parkı’nın püfür püfür esen havası ve Çadır Köşkü’nün muhteşem güzelliğinin insanları çektiği vurgulandı.
Yetkililer konu hakkında şöyle konuşuyorlar;
“Sadece Hidiv Kasrı’nda bulabileceğiniz bu çok özel tatlı sadece 3.450.000 TL. Tahinli Profiterol deyimini de çoğumuz ilk defa duyduk. Hidiv Kasrı’nın yanı sıra Malta ve Sarı Köşk’te de bulabileceğiniz bu eşsiz lezzet çok da ucuz, sadece 1.950.000 TL. Susamlı Şekerpare’de zincirin son halkası değil. Daha nice çeşit tatlıdan sadece biri. Hepsinin tatları kendine ve köşküne has. Gidip gördüğünüze de pişman etmeyecek fiyatlarla. Susamlı Şekerpare’de sadece 1.950.000 TL. Ne dersiniz, bu hafta sonu bir damak zevki için uygun bir seçenek değil mi?”
Çadır Köşkü
Kafeterya
Açılış/Kapanış saatleri:
09.00-23.00
Geçerli kredi kartlarının hangileri olduğu:
Visa-Mastercard
Geçerli ticketlerin
hangileri olduğu:
Ticket
Müzik türü ve canlı
müzik olup olmadığı:
Klasik, canlı müzik yok.
Otopark olup olmadığı ve varsa ücretli olup
olmadığı:
Ücretsiz otopark mevcut.
Adres: Yıldız Parkı
Beşiktaş/İstanbul
Tel: 0.212.2589020
Faks: 0.212.2589453
Kafeterya mönüsünden bazı fiyatlar
Açık büfe kahvaltı: 7.000.000-9.000.000 TL
Sandviç çeşitleri: 1.150.000-2.000.000 TL
Sıcak içecekler:
950.000-1.700.000 TL
Soğuk içecekler:
750.000-1.250.000 TL
Ulaşım
Özel aracınızla
1. Beşiktaş Barbaros Bulvarı’ndan Levent istikametine doğru ilerleyen otoyoldan İstanbul Merkez Komutanlığı’na sapan yolu takip ederek Yıldız Korusu’nun itfaiye girişine ulaşabilirsiniz.
2. Sahil yolundan ise; Beşiktaş’tan Ortaköy istikametine ilerlerken Çırağan Sarayı’nın karşısında göreceğiniz Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün hemen arkasında korumuzun diğer girişini göreceksiniz. Sizi Malta ve Çadır Köşkleri’mizde bekliyor olacağız.
Toplu Taşıma Araçlarıyla
Yıldız Korusu’na İ.E.T.T.’nin otobüsleriyle Beşiktaş istikametinden Ortaköy istikametine giden herhangi bir otobüsle ulaşmanız mümkün. Ancak zannederiz ki, Beşiktaş İskelesi’ne yürüyüş mesafesi 10 dakika olan korumuza değin Çırağan Caddesi’nde ki asırlık çınarların altından yürümek zevkini kaçırmak istemezsiniz.
Yetkililer,Beşiktaş Çadır Köşkü’nü sizler için şöyle tanımladı:
“Yıldız Parkı içindeki iki tarihi köşkten biridir. O tarihlerde Çırağan Sarayı’na ait olan koruda, 1871 yılında “Sedir Köşkü” olarak inşa edilmiştir. Beşiktaş-Ortaköy Caddesi üzerinde Yıldız Parkı’na girildiğinde solda yer alan bu köşk, Sultan Abdülaziz tarafından saray bahçesi dekoru olarak Sarkiş Bulvan ve kardeşlerine vaptırılmıştır. Köşkün önünde Yıldız Parkı’nın iki büvük havuzundan biri bulunmaktadır. Koyu kırmızı renkte boyalı olan bu köşk, zemin üzerine tek kat olarak inşa edilmiştir. Köşkün Boğaz’a bakan cephesi üç bölümdür. Uzun yıllar kapalı kalan Çadır Köşkü 1940 yılında Maliye Bakanlığı’nca İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmesi ve korunun “Yıldız Parkı” olarak adlandırılmasından sonra Çadır Köşkü onarılmış, 1949-1960 yıllarında Avedis Çakır isimli pastane sahibi tarafından işletilmiştir. 1960 yılında askeri darbe yönetiminde Çadır Köşkü’nde Tanzimat Müzesi kuruldu. 1982 yılından buyana Cadır köşkünde İstanbullulara hizmet verilmektedir.”
ARABALI VAPUR UCUZLADI
Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne bağlı Şehir Hatları İşletmesi Kabataş-Harem arasında çalışan arabalı vapurların bazı seferlerinin ücretlerini %30 oranında indirdi. Daha önce 1.750.000 olan otomobil geçiş ücreti 1.250.000 TL, 4.000.000 TL olan minibüs ve kamyonet geçiş ücreti 3.000.000 TL’ye düşürüldü.
ARALIK AYINI BEKLEYİN
GÜRTUNA İLE BEŞİKTAŞ’I ENİNE BOYUNA KONUŞTUK
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna ile Yazı İşleri Müdürümüz İsmail Baştuğ konuştu. Gürtuna, 2002 yılının hareketli geçeceğini söyledi. Beşiktaş’taki yeraltı geçitleri, zemin altı katlı otoparklar ve Ortaköy Meydanı ve vadisinin düzenlenmesine en kısa sürede başlanacağını kaydeden Gürtuna, bugüne kadar basına yansımayan projelerden bahsetti. Bu konuların tamamı Aralık sayımızda…
ESTETİK MERKEZİ YAKILDI
Beşiktaş’ta ünlülerin uğrak yeri olan estetik merkezinin, sigortadan para almak için sahibi A. Y. tarafından kundaklandığı iddia edildi
Beşiktaş Kuruçeşme Sahili’nde bulunan ve birçok ünlünün estetik ameliyat yaptırmak için tercih ettiği Pleiades Hospital geçtiğimiz ay bir patlama sonucu yandı. Patlamanın kundaklama sonucu meydana geldiği ve olayın işyeri sahibi Ahmet Yakut tarafından sigortadan para almak amacıyla tezgahlandığı öne sürüldü. Üç katlı estetik merkezinde saat 04.30 sıralarındaki patlama nedeniyle büyük hasar meydana geldi. Bir süredir kapalı olan estetik merkezinin yanındaki bir çok binanın camları kırılırken dökülen cam, demir ve beton parçaları nedeniyle sahil yolu trafiğe kapatıldı. Yangın Beşiktaş, Beyoğlu ve Şişli itfaiye gruplarının müdahalesiyle söndürüldü. Olayda, Yavuz Polat (25) ve Mehmet Kökbudak adlı iki kişi yaralandı. Kökbudak ayakta tedavi edildi, Polat da bir süre hastanede tedavi gördü.
İtiraf Etti
Önce gaz sıkışmasından kaynaklandığı sanılan patlamanın nedeni ise yaralı Yavuz Polat’ın verdiği ifadeden sonra ortaya çıktı. Polat, polise verdiği ifadede kundaklamayı estetik merkezinin sahibi A. Y.’nin talimatı üzerine Adil Oğuz ve Suphi Betil’le birlikte yaptığını söyledi. Polat’ın, kundaklama olayında benzin kullandıklarını söylediği de öğrenildi. Polis, bu ifade üzerine Ahmet Oğuz ve Suphi Betil’i de gözaltına aldı.
İşyeri sahibi yakalandı
Olaydan sonra geniş çaplı bir araştırma başlatan polis, estetik merkezini kundaklattığı ileri sürülen işyeri sahibi A. Y.’yi yakalayarak gözaltına aldı. Edinilen bilgiye göre Y., olayı doğruladı.
“YAZIKLAR OLSUN SİZE”
Trafik kazası sonucu hayatını kaybeden ressam Cevdet Ciddi’nin cesedini ambulanslar almayınca şehrin göbeğinde bir insanlık dramı yaşandı
Trafik ışıklarında karşıya geçerken, bir otomobilin çarpıp öldürdüğü ressamın cesedi saatlerce sokakta kaldı. Babalarının cesedi başında ağlayan iki kardeş yetkililere isyan etti. Levent’teki bir inşaat şirketinde teknik ressam olarak çalışan 3 çocuk babası Cevdet Ciddi (46),işyerinde geçtiğimiz ay içinde geç saatlere kadar çalıştıktan sonra 24.00 sıralarında Gültepe Yahya Kemal Mahallesi’ndeki evine yürüyerek gitmek istedi. Ciddi, Büyükdere Caddesi Levent girişindeki trafik ışıklarında karşıdan karşıya geçmeye çalışırken Maslak’tan Beşiktaş yönüne gitmekte olan 34 SF 088 plakalı otomobilin çarpmasıyla olay yerinde hayatını kaybetti. Plakası düşen otomobilin sürücüsü kaçtı. Polis ekipleri hemen ambulans çağırdı. Olay yerine gelen ambulanslar Cevdet Ciddi olay yerinde öldüğü için cesedi almadı. Polis de bunun üzerine cenaze arabası istedi. Bu sırada kaza yerine Cevdet Ciddi’nin İstanbul Üniversitesi’nde okuyan oğlu Yücel (21) ve Beşiktaş Lisesi’nde okuyan kızı Kader (16) geldi. Babalarının cesedi başında gözyaşlarını tutamayan iki kardeş çaresizliğe isyan etti. Babasının cesedini yaklaşık 3 saat sonra olay yerine gelen cenaze aracına taşıyan Yücel Ciddi, “Kimse böyle bir durumu hak etmiyor. Bu utancı başkaları da yaşayabilir. Yetkililer lütfen bu durumu düzeltsin” diye isyan etti. Polis, kayıtlardan çıkarılan Ford Eskort otomobilin sürücüsünü aramaya başladı.
AFETE HAZIR MIYIZ?
İlkyardım ve yangınla mücadele tatbikatına katılan vatandaşlar çalışmalara büyük ilgi gösterdi
Geçtiğimiz ay içinde Beşiktaş Sivil Savunma Afet Eğitim Merkezinde Beşiktaş Kaymakamı M. Emin Avcı’nın katılımı ile ilk yardım kursunun açılışında Afet Kurtarma ve Yangınla Mücadele Tatbikat programı düzenlendi. Tören sonrası Kızılay İstiklal Şubesi, Beşiktaş Kaymakamlığı ve Beşiktaş Belediye Başkanlığı iş birliği ile gerçekleştirilen İlk Yardım Kursuna başlandı.
Programda tatbikat ürünleri hakkında bilgi verildi. Daha sonra sırası ile şu önemli tatbikatlar yapıldı. Yangından korunma ve acil kaçış sistemlerinin tatbiki olarak sergilenmesi, yangına hızlı ve şok müdahale sistemlerinin tanıtımı, su topu fışkırtılarak yangına müdahale edilmesi, kurtarma ekipmanlarının tatbikatı, kesme, ayırma, enkaz kaldırma ekipmanlarının ve afet sonrası acil müdahalenin tatbiki olarak sergilenmesi.
Kasım ayında da TÜYAP Kitap Fuarındayız
Ekim ayında Beşiktaş’taki Dolmabahçe Kitap Fuarına katılan Gazete BEŞİKTAŞ, 3-11 Kasım tarihleri arasında Tepebaşı’da düzenlenen TÜYAP Kitap Fuarına katılıyor. Ayrıca gazetemiz yazarı Prof. Dr. Orhan Kural’da 8 Kasım, saat 16.00-17.00 arasında gazetemiz standında okuyucularıyla buluşacak.
İnönü, Boğaz’daki yalı ile Bebek’teki dairesini zor kurtardı
Hürriyet Gazetesi’nin haberine göre Emlakbank avukatları İnönü’nün kayınbiraderi Selim Softorik’in 2.6 trilyon liralık borcuna Sevinç İnönü kefil olduğu için geçen Mayıs ayında Erdal İnönü’nün Anadolu Hisarı’ndaki yalısına hacze gittiler. Yalının vakfın mülkiyetini öğrenen avukatlar daha sonra Bebek’teki daireye yöneldiler. Ancak yine aynı vakıf senediyle karşılaşınca elleri boş geri döndüler.
Taksi durağı
Valideçeşme Taksi
1978 yılında kurulan Valideçeşme Taksi Durağı, 25 taksi ve 50 deneyimli şoförüyle 24 saat hizmet veiyor.
Valideçeşme Taksi Durağı’nın başkanlığını Nuri Aydın yürütüyor. Durağın çalışanları, tüm taksi şoförleri gibi LPG’ye yapılan zamlardan şikayetçi olduğu söylüyor.
Tel: 260 36 24-260 96 39
Çırağan Taksi
Başkanlığını Yaşar Acun’un yaptığı Çırağan Taksi, 23 taksi ve 50’yi aşkın şoförüyle yıllardır İstanbullular’a hizmet ediyor. Çırağan Taksi Durağı çalışanları, Gazete Beşiktaş aracılığıyla yetkililerden, yağmur yağdığında Çırağan Sarayı ve taksi duraklarının önüne biriken suya karşı bir önlem alınmasını istiyorlar.
Tel: 227 72 66
DOKUZUNCU SAYFA – AKTÜEL-KÜLTÜR-EĞİTİM
MUAZZEZ ERSOY BEŞİKTAŞ’TA STRES ATTI
Türk Sanat Müziğinin ünlü sesi Muazzez Ersoy, 4
aylık eşi İsmet Özhan’dan ayrılışını anlatırken “Artık huzur arıyorum” dedi
Ünlü sanatçı Muazzez Ersoy, İsmet Özhan’dan ayrılışını tüm içtenliği ile Gazete BEŞİKTAŞ’a anlattı. Muazzez Ersoy, yaklaşık dört ay önce evlendiği manken eşi İsmet Özhan’dan ayrılmasının gerçek nedenini sorduğumuzda ise bize açık ve net cevap verdi: “İsmet Bey’le anlaşamadık ve ilişkimiz bitti. Bu konunun artık daha fazla konuşulmasının gereği yok. Dile getirilmesini de istemiyorum. Huzur arıyorum” dedi.
Gece hayatından hoşlanmayan ünlü sanatçı, evde oturmayı, yemek pişirmeyi çok sevdiğini söyledi. Özellikle taze fasulye, kuru fasulye, pilav ve zeytinyağlı yemeklerden asla vazgeçemediğini belirten sanatçı, damak zevkini de ortaya koyarak siz Gazete BEŞİKTAŞ okuyucuları için bir de yemek tarifinde bulundu.
Ailesine düşkün
9 Ağustos 1958 yılında İstanbul Kasımpaşa’da dünyaya gelen Ersoy, Cibali Sigara Fabrikası’nda çalışan bir babanın tek evladı olduğunu, mütevazi bir aile hayatı olduğunu, ailesine çok düşkün bir çocuk olduğunu açıkladı.
Tezgahtarlık yaptım
Ersoy, hayat hikayesini ve sanat yaşamındaki bölümleri özetle şöyle anlattı: “Okulu bitirdikten sonra Beyoğlu’nda tezgahtarlık yaparak hayatımı kazanmaya başladım. Ama hayalimde hep şarkı söylemek vardı. Çok küçük yaşlarda elime aldığım su bardağı mikrofon, masa örtüsü ise sahne köstümümdü. Benim sanatçı olmak istemem kadar doğal ne olabilirdiki. Oturduğumuz semt olan Kasımpaşa Şirket Sokak’ta herkes müzisyendi. Benim sanatçı olmamda çok büyük destek oldular. Şöhret olduktan sonra hayatımda pek fazla bir değişiklik olmadı. Eskiden sokakta insanlar beni tanımazdı, şimdi ise herkes tarafından tanınıyorum. Bu da beni mutlu ediyor. Hayat tarzım, yaşantım hiç değişmedi, eskiden de evcimendim, şimdi de evcimenim. Gece hayatını hiç sevmem. Halktan biri gibi yaşıyorum. Yaptığım iş itibarıyla ışıltılı bir hayat yaşıyorum ama bu da benim mesleğim. Evde oturup ev işi ve yemek yapmayı çok seviyorum.”
Yakında bombalar patlayacak
Ünlü sanatçı, yeni firması DMC ile çok iyi bir çalışma içinde olduklarını, yakında büyük bombalar patlatacağını da açıkladı.
Yemek tarifi
Ersoy, Gazete Beşiktaş okuyucuları için etli taze fasulye yemeğinin nasıl yapıldığını da tarif etti. İşte size Muazzez Ersoy usulü taze fasulye tarifi; “Fasulyeleri iyice ayıklarım. İki baş soğan, iki yeşil biberi ince ince kıyarım. Daha sonra bir kaşık domates salçası, tuz, biber, pul biberi ile birlikte kısık ateş üzerinde tüm bu malzemeleri bir güzel kavuruyorum. Daha sonra bir adet domatesi kabuğunu soyup küp şeklinde tencerenin içine doğruyorum. İstenildiği kadar su ve tuz attıktan sonra kavurduğum kıyma ile ayıkladığım fasulyeleri tencerenin içine koyuyorum, bir müddet pişen yemeği daha sonra kısık ateşte pişirmeye bırakıyorum. Fasulyelerin pişmesinden sonra sofraya servis yapıyorum.”
IŞIK ÜNİVERSİTESİ
Işık Üniversitesi 116 yıllık geçmişe sahip ve Fevziye Mektepleri’ne bağlı olarak, 1995 yılından bu yana başarıyla eğitim veriyor
Bu ay Işık Üniversitesini tanıtmaya çalışacağız, ayrıca son yıllarda gençlerin gözde tercihi Enformasyon Teknolojileri hakkında bilgi vermeye çalışacağız. Bölüm Başkanı Doç. Dr. Fuat İnce konu ile ilgili şu bilgileri verdi:
“Her ne kadar Işık Üniversitesi 1995 yılında kurulmuş olsa da üniversiteyi kuran vakıf, 116 yıllık bir eğitim geçmişine sahiptir. Feyziye Mektepleri Vakfı, 1885’te Selanik’te kurulmuş, 1925’te İstanbul’a taşınmış ve 1935’te işlettiği okula Atatürk tarafından Işık Lisesi adı verilmiş olan köklü bir eğitim kuruluşudur. Vakfın misyonu daima Türk çocuklarına ve Türk gençliğine çağdaş ve kaliteli bir eğitim vermek olmuştur. 1995 yılında kurulan Işık Üniversitesi’nin vizyonu, modern toplumla ilgili belirlenmiş konularda araştırma ve teknolojiye ağırlık veren, önde gelen bir üniversite olmaktır. Misyonu ise çağdaş, yaratıcı, doğaya saygılı ve Atatürk ilkelerine bağlı gençler yetiştirmektir. Üniversitemiz bugün Maslak’taki kampüsünde 1800 kadar öğrenci ile 3 fakülte ve 6 bölümde öğretim faaliyetlerini sürdürmektedir. Enformasyon Teknolojileri’ne gelince, bu bölüm 1990’lı yıllarda dünyada hızla yayılan bilgisayarlaşma ve özellikle internet karşısında ortaya çıkan ihtiyaca bir yanıt niteliğinde kurulmuştur. Dünyadaki bu eğilimin (trendin) Türkiye’deki ilk örneğidir. Bilgisayar ve enformasyon sistemlerinin, endüstri, ticaret, hizmet, eğitim, yönetim ile toplum ve yaşamın her kesimine hızla girmesiyle bu konuda hem dünyada ve hem de Türkiye’de önemli insan gücü açığı doğmaktadır. Bölümün amacı bir yandan bu insan gücü açığının kapanmasına yardımcı olmak, öte yandan da mezunlarının kolayca iş bulabilmesini kolaylaştırmaktır.”
Doç.İnce daha sonra sözlerine şöyle devam etti;
“Ben Işık Üniversitesi’ne bu bölümün ilk başkanı olarak 1999’da geldim. Daha önce TÜBİTAK Bilişim Teknolojileri Araştırma Enstitüsü Müdürü idim. Bu enstitüyü kuran da bendim. TÜBİTAK’ta yaptığımız çok sayıda yurtiçi ve yurtdışı projede üst düzey müşteri yöneticileri tarafından sık sık şöyle sözler işittim: “Bilgisayara bağlı sistemlerimizi kurarken bilgisayar mühendisi alıyoruz, işletmeden anlamıyor, işletmeci alıyoruz, bilgisayar bilmiyor. Yok mudur her ikisini de bilen?”. Bu sözler özellikle internetin ticaret ve iş dünyasının temel taşı olması süreci ile daha da bir önem kazandı. İşte bölümün iş yaşamına katkısı burada. Bugün ortaya çıkmış olan bu insan açığının doldurulmasında bilgisayar mühendisliği, işletme, elektronik mühendisliği, iş idaresi gibi bölümlerin mezunları tek başlarına yetersiz kalmakta, tüm bu ve ilgili konularda eğitim almış yeni kişiler aranmaktadır. Enformasyon Teknolojileri’nde önümüzdeki yıllarda dünyadaki insan açığı milyonlarla ifade edilmektedir. Bugün Almanya, Kanada, ABD ve diğer bazı ileri ülkeler bu konu uzmanlarına öncelikle çalışma izni vererek ülkelerine çekmeye çalışmaktadırlar. Türkiye’de de bilgi toplumuna geçişteki insan gücü açığı her ortamda dile getirilmektedir. Konu evrensel, global bir konudur. Mezun olacak gençlerinmiz tüm dünyada aranan bir meslek sahibi olacaklardır. Konuya bugünkü kriz ortamında değil daha geniş bir zaman perspektifinde bakıldığında gençlerimize, eskilerin deyimi ile “altın bilezik” verilmektedir. Bölümümüzden mezun olan öğrenciler bir yandan gerekli bilgisayar teknolojisi bilgileri, öte yandan da işletme, organizasyon, yönetim bilgileriyle ve bunların üstünde internet ve web uygulamaları eğitimi ile donatılmış olacaklardır. Bilgisayara dayalı sistemlerin analizi, tasarımı, programlanması, işletilmesi, bakımı ve geliştirilmesi mezunlarımızın çalışma konuları olacaktır.”
Turizm
Hotel Princess Ortaköy
Ramazan ayı boyunca CD’den tasavvuf müziği eşliğinde Hemera Restaurant’ta iftar yemekleri verilecek.
Çırağan Palace Hotel Kempinski
Oteldeki Laledan Restoran: Cumartesi ve Pazar günleri İftar Büfesi, diğer günler ise Ramazan Menüsü sunulmaktadır.
Saraydaki Tuğra Restoran: Modern ve klasik Türk Mutfağı’ndan seçme yemekler ve fasıl müziği yer alıyor.
Program
Atatürk Kültür Merkezi
1 Kasım Hırçın Kız (Bale) Saat: 20:00
2 Kasım Viyana Esintileri (Operet) Saat: 19:30
3 Kasım Masalcı (Çocuk Müzikali) Saat: 11:00
3 Kasım Hansel ve Gretel (Opera) Saat: 15:30
7 Kasım Ferhat ile Şirin (Bale) Saat: 20:00
8 Kasım Yarasa (Operet) Saat: 20:00
9 Kasım Viyana Esintileri (Operet) Saat: 19:30
14 Kasım Ferhat ile Şirin (Bale) Saat: 20:00
15 Kasım Rigoletto (Opera) Saat: 20:00
17 Kasım Masalcı (Çocuk Müzikali) Saat: 11:00
17 Kasım Yarasa (Operet) Saat: 15:30
20 Kasım Hansel ve Gretel (Opera) Saat: 20:00
21 Kasım Yarasa (Operet) Saat: 20:00
23 Kasım Viyana Esintileri (Operet) Saat: 19:30
24 Kasım Masalcı (Çocuk Müzikali) Saat: 11:00
24 Kasım Don Kişot (Bale) Saat: 20:00
27 Kasım Rigoletto (Opera) Saat: 20:00
28 Kasım Don Kişot (Bale) Saat: 20:00
30 Kasım Mozart’ı Sever misiniz?
(Müzikli Gösteri-Prömiyer) Saat: 19:30
Akatlar Kültür Merkezi 2001-2002 Sahne
E.S.E.K
“ÜÇÜNCÜ TÜRDEN YAKIN İLİŞKİLER”
11 Kasım, Pazar Saat: 18.00
12 Kasım, Pazartesi Saat: 21.00
18 Kasım, Pazar Saat: 18.00
19 Kasım, Pazartesi Saat: 21.00
TİYATRO ÇİSENTİ
“ŞİMDİ YAŞA SONRA ÖDE”
01 Kasım, Perşembe Saat: 21.00
03 Kasım, Cumartesi Saat: 21.00
17 Kasım, Cumartesi Saat: 21.00
22 Kasım, Perşembe Saat: 21.00
24 Kasım, Cumartesi Saat: 21.00
29 Kasım, Perşembe Saat: 21.00
TİYATRO AYNA
“LATİFE”
06 Kasım, Salı Saat: 21.15
07 Kasım, Çarşamba Saat: 21.15
08 Kasım, Perşembe Saat: 21.00
09 Kasım, Cuma Saat: 21.00
10 Kasım, Cumartesi Saat: 15.30
13 Kasım, Salı Saat: 21.15
14 Kasım, Çarşamba Saat: 21.15
15 Kasım, Perşembe Saat: 21.00
23 Kasım, Cuma Saat: 21.15
24 Kasım, Cumartesi Saat: 15.30
30 Kasım, Cuma Saat: 21.15
HALİT ERGÖR TİYATRO
09 Kasım, Cuma Saat: 11.00, 13.30
ÇOCUK TİYATROSU VE ÇALIŞMALAR
PINAR ÇOCUK TİYATROSU
“MAVİ PULLU BALIK”
Her Cumartesi-Pazar Saat: 11.30
ÇİSENTİ ÇOCUK TİYATROSU
“BİSKÜVİ ADAM”
Her Cumartesi-Pazar Saat: 13.30
Ortaköy Kültür Merkezi
SERGİLER
01-10 Kasım Nilay Tonga (Seramik)
11-20 Kasım Atalay Eldan (Resim-Heykel)
20-30 Kasım Ahmet Çelikbaş (Resim)
STÜDYO DRAMA
1 Kasım Oyun: “Sonra” Saat: 21.00
2 Kasım Oyun: “Sonra” Saat: 21.00
3 Kasım Oyun: “Sonra” Saat: 18.00-21.00
7 Kasım Oyun: “Sonra” Saat: 21.00
8 Kasım Oyun: “Sonra” Saat: 21.00
9 Kasım Oyun: “Kaos” Saat: 21.00
10 Kasım Oyun: “Kaos” Saat: 18.00-21.00
14 Kasım Oda Müziği TopluluğuSaat: 21.00
15 Kasım Oyun: “Sonra” Saat: 21.00
16 Kasım Oyun: “Sonra” Saat: 21.00
17 Kasım Oyun: “Sonra” Saat: 18.00-21.00
21 Kasım Oda Müziği TopluluğuSaat: 21.00
22 Kasım Oyun: “Kaos” Saat: 21.00
23 Kasım Oyun: “Kaos” Saat: 21.00
24 Kasım Oyun: “Kaos” Saat: 18.00-21.00
28 Kasım Oyun: “Kaos” Saat: 21.00
29 Kasım Oyun: “Kaos” Saat: 21.00
30 Kasım Oyun: “Sonra” Saat: 21.00
Levent Kültür Merkezi
1-16 Kasım Büyük Adam Küçük Aşk
Saatler: 12.35 14.55 17.10 19.30 21.50
16-23 Kasım 4. Uluslararası Sinema-Tarih Buluşması Film Festivali
23-21 Aralık Amelle
Saatler: 12.35 14.55 17.10 19.30 21.50
Beşiktaş Kültür Merkezi
8 Kasım Cem Yılmaz Saat: 21:00
9 Kasım Yılmaz Erdoğan Saat: 21:00
10 Kasım Cem Yılmaz Saat: 15:30
10 Kasım Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü?
Saat: 21:00
11 Kasım Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü?
Saat: 15:00
11 Kasım Cem Yılmaz Saat: 21:00
15 Kasım Cem Yılmaz Saat: 21:00
16 Kasım Yılmaz Erdoğan Saat: 21:00
SPOR
“BAŞARI SAHADAKİ OYUNA ENDEKSLİ OLMAMALI”
Beşiktaş Spor Kulübü Genel Sekreteri Hüsnü Güreli, işletme yönetimi konusunda ilkleri gerçekleştirdiklerini, ancak Türkiye’de başarı için sahada alınan iyi sonucun rol oynadığını söyledi
Bu aydan itibaren her ay bir yönetici, bir faal sporcu, bir de eski sporcu konuk etme kararı alan Gazete BEŞİKTAŞ, spor sayfalarına okuyuculardan gelen istekler doğrultusunda ağırlık vermeye başladı. Konuklarımız arasında eski hakemler, futbol federasyonundan konuklar, diğer kulüplerin yöneticileri ve diğer branştan sporcular da yer alacak. Ayrıca taraftar ve amatör spor kulüplerinin de sesi olmaya devam edeceğiz.
Bu ayki konuğumuz Beşiktaş Spor Kulübü Genel Sekreteri Hüsnü Güreli… İsterseniz konuyu işin uzmanına bırakalım. Hüsnü Güreli, spor konusunda ve işletme yönetiminde uzman bir kişi… Güreli, 7 yıl Futbol Federasyonu Denetim Kurulu’nda görev yaptı. Süleyman Seba Başkanlığı’nda da kulüp yönetiminde tepe yönetici olarak görevde bulundu. Ayrıca özel sektörde de başarılı bir işletmenin yöneticisi… Güreli, 10 yıldır Yeminli Mali Müşavir olarak 400 şirketle birden çalışıyor. Türkiye’nin en büyük bağımsız denetim şirketinin başında ve 80 kişilik kadrosu var. Maliye Bakanlığı Eski Hesap Uzmanı. TURMAB’ın da 7 yıl disiplin kurulu başkanlığını yaptı. Üstüne üstlük avukat…
Güreli, sportif alanda yönetim konusunu masaya yatırırken, bu güne kadar açıklaması yapılmamış olan birçok konuya da ışık tuttu.
Spor denilince ne anlamak gerekiyor? Sportif alanda yönetim biçimi ne şekilde ele alınmaktadır?
Spordaki başarı sahadaki oyunla ve sonuçla ölçülüyor. Bu çok yanlış. Spor sosyal bir aktivitedir. Sosyal patlamayı önler ve toplumun gazını alır. Bu nedenle öncelikle devletin spor kulüplerini sübvanse etmesi gerekir diye söze başlamak isterim. Kulüpler kurulalı yüzyıllar olmuş, halen dernekler kanunu ile yönetilmektedir. Oysaki yönetim, seçimlerle işbaşı yapar. Genel kurullarda delegeler oy kullanarak, yönetim kurulu üyelerini seçerler. Tam bir demokrasi vardır.
Seçimlere nasıl hazırlandınız? Yönetime gelince nasıl bir yapılanma içine girdiniz?
Yönetici olarak hepimizin tecrübesi vardı. Kendi işlerimizde ve spor konusunda yönetici olarak uzun yıllar hizmet vermiştik. Serdar Bilgili’yi başkan olabilirsin diye ilk motive eden benim. Çok iyi hazırlandık. İlkeleri belirledik. Kurumlaşmayı ön planda tutalım, kalite yönetimini ön planda tutalım dedik. İdari organizasyonu yapalım, yapılanmayı başaralım, mali yapıyı güçlendirmek için borsaya açılmak gerektiğine inanarak, halka arz yapalım dedik. Bu şekilde seçim kazandık. Bu düşünceler bir kulüp yönetimi için belki de ilk kez düşünülüyordu.
Yönetimi oluştururken hangi kıstasları gözönüne aldınız?
Yönetim kurulunu oluştururken, benim modelim gerçekleşmedi. Yönetim kurulu üyesini seçerken, çok dikkatli olmak gerekir. Birbiriyle anlaşan ve fonksiyonları paylaşan, o görevlere layık meslekten kişileri yönetime almak gerekir diye düşünüyorum. Bunu başaramadık. Pişmanlık duyuyorum. Başarısızlıkta veya geciken başarıda bundan kaynaklanıyor diye düşünmekteyim. Örneğin, yönetim biçimimiz zamanında tam olarak saptanamadı. Altı ay boyunca münakaşa ettik. 15 komite kurduk, her komite bir yönetim kurulu gibi çalıştı. Masraf ve bütçeye hakim olamadık. Şu anda çok iyi bir profesyonel kadromuz var. Örneğin tüm tesisleriyle birlikte ISO 9001 Kalite Belgesi alan tek kulübüz. Sistem çalışıyor ve sürekli denetlenmekteyiz.
Bir spor kulübünün misyonu ne olmalıdır?
Spor kulübünün misyonu son zamanlarda gösteri endüstrisine dönüştü. Onun için bunu paraya çevirmek gerekir. Halka açık şirketlerde bu çok kolay olmaktadır. Bu durumda, tam anlamıyla şirket yönetiminden bahsedebiliriz. Bu işten icra kurulu veya 5 kişilik yönetim kurulu sorumlu olacak. Bütçeler 50 milyon dolara ulaşmış, biz hala dernek statüsünde ve yardım makbuzları keserek kulüp yönetiyoruz.
İlk başlarda hata yaptığımızı kabul ediyoruz. İyi bir takım yaratmak için para harcadık. Bütçeyi aştık. Ancak bütçe seçim sonrası borçlanmayı gerektiriyordu. Biz de bunu yaptık. 18,5 milyon dolar borç vardı ve 22.5 milyon dolar harcadık. Ekonomik krizde ise, tek başıma direndim. Şubat ayında bütçe yaparken neler çektiğimi siz bana sorun. Dolar alacaklarını 850 bin liraya fiksledim.Tüm alacakları ve sözleşmeleri Türk Lirasına çevirdim. İlk defa, gelir ve gider dengesini kurabildik. Kriz yönetimi oluşturduk. Borçları 43 milyon dolardan 29 milyon dolara düşürdük.
Harcamalar nasıl ve hangi şartlarda oluyor? Gelir ve gider dengesi nasıl kuruluyor?
Harcamalar daha çok transfer zamanında oluyor. Transfer politikaları başkan, futbol şubesi başkanı ve teknik direktör arasında kararlaştırılıp, yönetim kuruluna getirilir. Hızlı kararlar alınıyor. Bana göre bu da genel politikaya ters düşen bir durumdur. Transferler planlı ve programlı yapılmalıdır. Kaynak olmadan sırf başarılı olmak uğruna harcama yapılamaz. Kazanç elde etmeyi düşünmeliyiz. Bunun içinde futbolcu satmalıyız. Tüm yöneticiler futbolcu almaya yöneliyorlar. Satınca millet ayağa kalkıyor. Bunu tiribünlere de anlatmak lazım. Teknik direktör eldeki futbolcularla başarı sağlamalıdır. Dünyanın parasını veriyoruz. Yarı mamülü, mamül hale getir başarı sağla. İyi teknik direktör böyle belli olur.
O’NU BABA HAKKI KEŞFETTİ: SANLI SARIALİOĞLU
Beşiktaş’ın unutulmaz futbolcusu Sanlı Sarıalioğlu ilk kez 19 yaşında milli oldu
Beşiktaş’ın unutulmaz kaptanı Sanlı Sarıalioğlu bu ay başladığımız özel spor röportajlarımızın ilk konuğu… Beşiktaş’la geçen tam tamına 21 sene… Şampiyonluklar, kupalar, sevinçler, hüzünler… Ve Beşiktaş tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir sporcu, antrenör, spor yazarı Sanlı Sarıalioğlu. Kaptanla konuşacak çok şeyimiz var. Ancak bu ay sizler için daha çok ilginç ve geçmiş yıllara dönük bir röportaj yaptık. İşte size kaptanla ilgili özet bilgi; 1959 yılında, babasının memuriyeti nedeniyle İstanbul’a geldiklerinde Sanlı Sarıalioğlu, henüz 14 yaşında bir çocuktu. Mahalledeki tüm çocuklar gibi, o da futbol topunun peşine takılmış; babasının karşı çıkmasına rağmen Beşiktaş’ın minik takımına girmeyi başarmıştı ve o günden sonrada Sanlı Sarıalioğlu’nun yıldızı parladı. Gerisini Sanlı Sarıalioğlu’dan dinliyoruz; “Genç takımda Beşiktaş macerasına devam ederken, Beşiktaş A Takımı’nın Beykoz’la bir maçı vardı. A Takım’da bir oyuncu sakatlanmış ve maça genç takımdan birinin çıkması gerekiyordu. Hocam bu görevi bana verdi. Maç 1-1 sona ermişti. Hayatım boyunca o anı unutamam, rüyada gibiydim. Daha sonra, 18 yaşında BJK A Takımı’na girdim. Beni Baba Hakkı keşfetti, unutmamak gerekir. Bir de benim doğum günüm 4 Temmuz’dur. 1963 yılının 4 Temmuz günü A Takımı’na yükseldim. Böyle bir doğum günü hediyesi hayatta çok az kişiye nasip olur.” Ve devam ediyor Sanlı kaptan: “1965-66 ve 1966-67 sezonlarında elde edilen ardarda iki şampiyonluğun sonrasında takım kaptanlığına getirildim. Bu arada Milli Takım serüvenimde başlamış oldu. Futbol hayatım boyunca toplam 39 kez milli formayı giydim ve bu onurlu görevle ilk kez 19 yaşında tanıştım.”
Yıllar geçiyor, Sanlı Kaptan hala Beşiktaş’ta… Zaten Beşiktaş’tan başka bir takımda hiçbir zaman yer almadı. Futbola başladığı 1959 yılından jübilesini gerçekleştirdiği 1 Ağustos 1975 tarihine dek… Fenerbahçe ile yapılan unutulmaz jübile maçının ertesi günü Hürriyet Gazetesi’nde spor yazarlığına atılarak bir başka inanılmaz başarıya daha imza atar Sarıalioğlu. Beşiktaş’la olan ilişkisi de henüz sona ermemiştir Sarıalioğlu’nun. 75-77 seneleri arası altyapıda antrenörlük, 77-79 yılları arası A Takım yardımcı antrenörlüğü ve 1980’de de menajerlik görevlerini üstlenerek Beşiktaş’a olan hizmetlerine devam etmiştir. Futbol hayatı boyunca 467 kez Siyah-Beyaz’lı formayı giyip, 97 defa rakip takımların filelerini havalandıran Beşiktaş’ın dev çınarı Sanlı Sarıalioğlu, şimdilerde Sabah Gazetesi’nde spor yazarlığına devam ediyor ve ailesiyle birlikte Beşiktaş’ta mutlu bir yaşam sürüyor.
“İŞİNE SAYGISI OLMAYANI AFFETMEM”
Beşiktaş Kulübü menejeri Sinan Engin “Başkanımızda bu konu üzerinde titizlikle duruyor”dedi
Beşiktaş Kulübü Menejeri Sinan Engin “işine saygısı olmayanı affetmem” dedi. Beşiktaş Kulübü Menejeri Sinan Engin, “başkanımız Serdar Bilgili’ de bu konu üzerinde önemle duruyor” seklinde konuştu. Beşiktaş’lı futbolcuların işlerine çok bağlı olduğunu ve bu konuda bir sorun yaşamadıklarını söyleyen Engin Beşiktaş’ta arkadaşlık ruhu hat safhada, guruplaşma yok. Herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getiriyor”dedi.
Engin, futbolculuk yaşantısını da özetlerken, eski ve şimdiki dönemdeki farklılıklara da ışık tuttu.
1974 yılında Beşiktaş futbol okulunda topla tanıştığını söyleyen Sinan Engin, konu hakkında sorularımıza şöyle yanıt verdi;
Sizin döneminizi nasıl özetleyeceksiniz? O zamanlar ne gibi sıkıntılar çektiniz? Şimdi değişen şey ne?
O zamanlar sıkıntı çoktu. Şeref stadının zeminini sizde biliyorsunuz. Toz toprak çamur içindeydi. Her tarafımız yara bere içinde kalırdı.Yemeği dışarda yerdik, duşumuz yoktu, yıkanmak için hamama giderdik. Şeref Stadı’nda antrenman yaparken hep eski topları kullanırdık. Özel durumlarda tek bir topumuz vardı. Malzemeci Ahmet abi özenle o topu getirir, onu kullanırdık. İşi bitince tekrar götürürüdü. Şimdi malzemenin en iyisi var. Özetle futbolcunun iyi olmaması, işine saygı göstermemesi için neden yok.Ayrıca, sosyal imkanlar da sınırlıydı. Futbolcunun kendisini geliştirmesi için şimdi herşey var. Hatta bir transferde hayatını kurtarabiliyor. Biz o zamanlar 4-5 transferde biraz kendimizi toparlayabilirdik. Futbolcular artık akıllandı. Kazançlarını çok iyi değerlendiriyorlar.Yatırımlarını uzun vadeli yapabiliyorlar.Ayrıca futbol anlayışı da değişti. Eksiden 5 kişiyle defans yapılırdı.Şimdi bu sayı ikiye düştü. Oyun anlayışı değişti, sistemler farklılaştı. Futbol daha seyir edilir hale geldi.
İşine saygısı olmayanı affetmem diyorsunuz. Böyle bir durumla karşılaştığınız oldu mu?
Hayır. Ben arkadaşlarımı takip etme gereği bile duymam. Ama birçok yerde gözümüz kulağımız vardır. İşine saygısı olmayanı affetmediğim gibi gözünün yaşına da bakmam. Futbolcunun iki gün izni vardır. Bu günlerde serbesttir. Zaten hepside bana yapacakları işi danışırlar. Hepsi pırlanta gibi çocuklardır. BJK formasının ağırlığını ve saygısını bilirler.
Futbolcuyu bitiren nedir? Teknik direktör ve futbolcu arasındaki diyalog nasıl olmalıdır? Sizin futbolculuk yaşantınızda hatanız oldu mu?
Futbolcuyu bitiren içki, sigara, seks ve uykusuzluktur. Bunların hepsi birden oluşursa, o futbolcudan pek bir şey beklememek gerekir. Onun için, kişinin işine saygısı olmalı diyorum. Beşiktaş’tan ayrıldıktan sonra, Kuşadası, Adana Demirspor, Ankaragücü’nde oynadım. Genç Milli Takım, Kuşadası, Ankara Büyükşehir ve Boluspor’da antrenörlük yaptım. Ümit Milli Takımda menejerlik görevinde bulundum. Hata yaptınız mı diye sordunuz? Futbolculuk yaşantımda hatam oldu. İşin özüne girmiyeyim ancak, şunu söylemek istiyorum. Hoca daima haklıdır. Şimdiki aklım olsaydı o hataları yapmazdım. Hoca ne derse yapardım. Futbolcunun kritik etme hakkı yoktur. Bunu şimdi daha iyi anlıyorum.
Beşiktaş’ı nasıl değerlendiriyorsunuz? Taraftar şampiyonluk bekliyor. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?
Beşiktaş her zaman şampiyonluğa oynayan bir takımdır. Takım oturdu. Saha içindeki anlaşma mükemmel. Her takımda eksik olabilir. Ama iyi futbol oynuyoruz. Bu bizi sevindiriyor. Kolay gol yediğimizi kabul ediyorum. İyi futbol oynamak herzaman önemlidir. Birde şans faktörü bizden yana olmalı diye düşünüyorum. Çünkü birkaç maçı şans yüzünden lehimize çeviremedik.
Babıali’nin usta kalemi Doğan Katırcıoğlu yazıyor
OLUR BÖYLE VAKALAR
ARAP NACİYE’NİN KAHVEHANESİ
Arap Naciye’nin kahvehanesi Beşiktaş’taydı… Akaretler yokuşunun yanıbaşında… Akaretler yokuşuna tırmanırken solda ilk dükkan… Akaretler’in en sonunda da Beşiktaş Jimnastik Kulübü… Arap Naciye’nin kahvehanesi Akaretler’e tırmanırken sol başta… Beşiktaş Jimnastik Kulübü ise Akaretler yokuşuna tırmandıktan sonra sağ köşede… Arap Naciye’nin kahvesi Beşiktaş futbol takımının bir lokaliydi sanki… Bugünkü Beşiktaş Kulübü Başkanı Süleyman Seba’yı orada tanıdım. Karakartal’ın ünlü sağ açığı… Daha nicelerini…
Ali İhsan Karayiğit’i… Recep Adanır, namı diğer “Baba Recep”, kaptan… Şükrü Gülesin… Kornerci… Eşref Özmeriç… Nüsret Ülük…
-Ali İhsan Karayiğit (santrhaf), Eşref Özmeriç (sağhaf), Nüsret Ülük (solhaf)… Beşiktaş’ın geçilmez haf hattı- Eşref Yorulmaz… Santrafor… Şimdi kulüp müdürü… Fahrettin Cansever… Soliç… Kamil Üzülme… Bek… Altay’dan gelen Cihat… Bülent Esen, santrafor… Akaretler’de Arap Naciye’nin kahvehanesinde yakından gördüklerim…
Akaretler’de ilk dükkandı Arap Naciye’nin kahvehanesi… Arap Naciye marsık gibi bir kadın… Kısa boylu tıknazca bir şeydi… Kocası Bahriyeli Ahmet… İnce uzun boylu bir adamdı… Arap Naciye’nin kahvehanesinde küçük sıra iskemleleri vardı. Hasırdan… Şimdi onlara tabure mi ne diyorlar işte… Arap Naciye’nin kahvehanesinde masa da vardı. Etrafında iskemleleri olan… Arap Naciye’nin kocası, Bahriyeli Ahmet hava iyi olduğunda küçük hasır iskemleleri dükkanın önüne serpiştirirdi. Kimisine oturulur kimisine de kahve veya çay bardağı konulurdu. Arap Naciye’nin kahvehanesinde çayda içilirdi kahve de… Arap Naciye’nin kahvesinde pişbirik de oynanırdı, altmışaltı da… Arap Naciye’nin kahvehanesinde blüm de oynanırdı, Papaz kaçtı da… Arap Naciye’nin kahvehanesinde tavla da oynanırdı… Domino da…
Arap Naciye’nin kahvehanesinde bir karyola vardı… Kapıdan girişte sağ tarafta… Sarı’dan yapılmış antika bir karyola… Arap Naciye’nin kahvehanesi kutu gibi bir dükkandı… Arap Naciye’nin çeyizi olan sarı burmalı karyola dükkana girdiğinden dükkanda fazla yer kalmazdı… Arap Naciye’nin kahvehanesinde, ocak kısmı dükkanın sol köşesindeydi. Arap Naciye’nin kahvehanesindeki çeyizi sarı burmalı karyolasının etrafında bir perde vardı. Dükkanla Arap Naciye’nin yatak odasını ayıran…
Arap Naciye kahvehanesinin ocağında her öğün yemek pişirirdi. İki kişilik… Kocası Bahriyeli Ahmet ve kendisi için… Arap Naciye sabah er kalkardı. Daha dükkanlar açılmadan camın önündeki masaya kahvaltı sofrası kurardı. İki kişilik. Kocası ve kendisi için… Arap Naciye yatağını toplarken kocası da karşı sokaktaki fırından sıcak mı sıcak koltuk ekmeği alırdı. Sabah kahvaltısını o ekmekle yaparlardı… Arap Naciye ile kocası Bahriyeli Ahmet çaya ekmek batırırlardı. Zeytini iki parçada yerlerdi. Ara sıra da sofralarında beyaz peynir olurdu… Yoksulluktan mı bilinmez. Kahvaltıda bal ve reçel yemezlerdi. “Şekerimiz var” derlerdi. Bir misafir geldiğinde ise kahvaltı masasını Arap Naciye ile kocası Bahriyeli Ahmet balı ile pastırmasıyla ve dahi sucuğu, kaşar peyniriyle donatırdı… Misafir yerken onlar da ucundan ucundan alırlardı… Misafir yesin, diye…
Arap Naciye’nin kahvehanesinde kahve fincanları çeşit çeşitti… Fenerbahçeli misafir geldiğinde kahvesini Fenerbahçe armalı fincanda içerdi. Galatasaraylı konuk olduğunda kahveyi Galatasaraylı fincanla önüne konurdu… Vefalılar ise Vefalı fincanlardan… Beşiktaşlılar bittabii Beşiktaşlı fincandan… Beşiktaş fincanının ön yüzünde Beşiktaş arması, tabağında ise bir koskocaman karakartal vardı… Ben de konuk olmuştum Arap Naciye’nin kahvehanesine… Bir Mayıs ayında… İstanbul Erkek Lisesi’nde öğrencilik yıllarımda. Beşiktaşlı bir arkadaşımın konuğu olarak gitmiştim Arap Naciye’nin kahvehanesine… İlk kez orada Beşiktaşlı fincanla kahve içmiştim. On kuruş mu neydi bir fincan kahve… Çok beğenmiştim kahve fincanını.
“Kaç para ise parasını vereyim” dedim. Bahriyeli Ahmet “Satılık değil bu fincanlar” demişti, “Paranı cebine koy. Burada kahve içilir, fincan satılmaz.” Çok gücüme gitmişti. İlk kez paranın geçmediği bir yere toslamıştım. O Beşiktaşlı fincan benim olmalıydı. Okul çıkışı her akşam üstü Fatih-Beşiktaş tramvayı ile Akaretler’de Arap Naciye’nin kahvehanesinin müdavimi olmaya başladım. Arap Naciye’ye “Soğuk sudan fazla kaşnamış sade bir kahve” diye seslenip içerden hasır tabure alarak dükkanın dışına oturuyordum. Arap Naciye kahvemi pişiriyor… Kocası Bahriyeli Ahmet servis yapıyordu. Aklıma koymuştum. Bir gün onların dalgınlığından faydalanıp kahve fincanıyla toz olacaktım. Arap Naciye’nin kahvehanesinin alt köşesinde Akaretler tramvay durağı vardı. Hem de kapalı durak. Bir yandan Bahriyeli Ahmet’i bir yandan da tramvayı kolluyordum. Bahriyeli Ahmet gene kahvemi getirmişti. Kahvenin parasını peşin veriyordum. Bahriyeli Ahmet kahvemi getirdiğinde on kuruşu avucuna toka ediyordum. Gene bir akşam üzereydi. Bahriyeli Ahmet kahvemi getirdi. Tam on kuruşu avucuna toka ettim. Bana “Cebinde kaç paran var” dedi. Cebimi karıştırdım, zula pram ayrı elli kuruştu. Bahriyeli elimden o parayı aldı, “Evlat” dedi. “Seni gözlemekten işe bakamaz olduk. Elindeki kahve fincanı artık senin.”
Arap Naciye’nin kahvehanesinin yerinde şimdi yeller esmekte. Arap Naciye’ye de, kocasına da rahmet ola…
AMATÖRLER
ORTAKÖY SPOR KULÜBÜ
Ortaköy Spor kulübü, Beşiktaş’ın köklü kulüplerinden biri… Ortaköy Spor Kulübü hakkında bilgiler veren Futbol A Takım hocalığını yapan Burhan Esmen özetle şunları söyledi; “Ortaköy Spor Kulübü 1930 yılında kuruldu. Basketbol, futbol, bilek güreşi, badminton dallarında ilçemiz amatör sporcularına hizmet vermektedir. Futbol A Takımı 1. Amatör Küme’de mücadele eden kulübün başkanlığını Sinan Kasımoğlu yürütmektedir.”
Burhan Esmen, amaçlarının Türk Futbolu’nun kalkınmasına yardımcı olmak ve amatör ruhu güçlendirmek olduğunu söyledi.
Kırmızı-Beyazlı kulübün A Futbol Takımı şu isimlerden oluşuyor: Yaşar, Volkan, Serkan, Erman, Erhan, Gökhan, Mahmut, Şevket, B.Serkan, Ertaş, Mustafa, Barış, İbrahim, Serkan 3, Ömer, İlkay, Hasan.
DURDURUN ŞU REZALETİ
Boğaz Köprüsü’nde intihar şovu yapan kişilere ateş püsküren vatandaşlar yetkililere seslenerek “durdurun artık şu rezaleti” diyor
Boğaz Köprüleri’nde bitmek bilmeyen intihar şovlar, tüm ülke insanı ve İstanbullular kadar, Beşiktaşlılar’a da pes dedirtmiş durumda. Özellikle Ortaköy ayağında oturan vatandaşlar bu konu ile içli dışlı bir hale geldiler. Vatandaşlar, her ay birkaç “intihar şovun” yaşandığı köprülerde, yetkililerin artık köklü önlemler alması gerektiğini belirttiler.
İşte geçen ay Boğaz Köprüsü’nde meydana gelen trajikomik olaylar;
Olay 1
Barlarının kapatılmasını protesto eden 10 barmen köprüye çıkıp, polislere ruhsatlarının geri verilmesini, yoksa toplu olarak intihar edeceklerini söylediler. 2 saat boyunca polisle pazarlığı sürdüren “intihar grubu”, sonunda polisten aldığı ruhsatlarının geri verileceği sözü üzerine korkuluklardan inip intihardan vazgeçti.
Olay 2
Saat 01.00 sıralarında bir barda animatör olarak çalışan Ümit Doğan çıktı korkuluklara. Gerekçesi de, bir televizyon kanalında bara giden müşterilere sarkıntılık yaptıkları yolundaki haberlere olan kızgınlığıydı. Olay yerine gelen polis ekipleri kendisini ikna etmeye çalışıyordu ama o inatla, “Reha Muhtar köprüye gelmeden aşağıya inmem” diyordu.
Olay 3
Aynı anda köprünün diğer yönünde iki kişi daha korkuluklara tırmanmıştı. Polis kısa bir dil dökmenin ardından alkollü oldukları öğrenilen iki kişiyi intihardan vazgeçirerek gözaltına aldı. Ancak karşı yöndeki Ümit Doğan ikna olacak gibi değildi. Köprünün üzerinde yaklaşık 1.5 saat Reha Muhtar’ı bekleyen Doğan nihayet yoruldu ve intihar girişimine son verdi.
Olay 4
Bu arada yine aynı gece bir kişinin daha intihar için köprüye çıktığı, ancak polis tarafından kısa sürede ikna edilerek indirildiği belirtildi.
Olay 5
Geçen ayın son olayında da köprüye çıkan bir vatandaşı bu seferde eski futbolcu Tanju kurtardı.
Uçuk kaçık öneriler
Adem Alabaca-Gezgin İBO Büfe-Ortaköy: “Köprülerin altına ağ çekilebilir. Böylece atlayan kişi ağların içine düşer. Ders olsun diye orda bekletilebilir. Bu da olmazsa köprü korkuluklarına
elektrik verilebilir.”
Kadir Korkmaz-Ortaköy: “Gerçekten de çok rahatsızlık verici bir durum. En iyi önlem ekonomiyi düzeltmektir. Ekonomi bir düzelsin köprüden atlayan olmaz.”
Nalan Turgutlu-Güzellik Uzmanı-Ortaköy: “Kriz, yoksulluk, şiddet. İnsanlarımızı ablukaya almış durumda. Öncelikle bu ablukanın dağıtılması gerekir. Ancak intihar’ın şovu olmaz.”
AKMERKEZ’DE ÜÇLÜ DEFİLE
BEYMEN’in sonbahar-kış koleksiyonunun sergilendiği mini defile ilgi çekti. Defile, Endonezya eski Cumhurbaşkanı Achmad Sukarno’nun eşi Dewi Sukarno’nun Japon ASAHI televizyonu için hazırladığı belgeselde de yer aldı. Elinde mikrofonla defileyi kamera karşısında anlatan Sukarno’nun, kırmızı dantel döpiyes içindeki şıklığı da gözden kaçmadı. Etiler, Akmerkez’deki defilede ünlü mankenler yer aldı.