Yeni yıl ile birlikte Siyah Beyazlı camiada yepyeni bir heyecan başlıyacak. Bunun ayak seslerini duymamak mümkün değil… Daha aylar öncesinde maçlar bir kenara bırakıldı, fırtınalar kopuyor zira…
Maden konu seçimlerden açıldı, birkaç şey var içinde, sizle paylaşayım.
Öncelikle şahsi fikrim şudur:
Hiç bir seçimde ben topa girmek istemem, kendi fikirlerim vardır ama adı “Beşiktaş” olan bir gazetede açık açık fikir beyan etmek yanlış olur diye düşünürüm. Ancak yorumlarımın satır aralarında bazı şeyler gizli kalabilir, akıllı olan çıkarır zaten…
Söz konusu Beşiktaş ise zaten düşünmeli insan…
Zaten, bu işe talip olanların hepsi değerli ve hepsinin birbirinden ayrı meziyetleri vardır. Yoksa seçime girmek ve o yönetimleri oluşturmak mümkün mü?
Ayrıca, eleştiri ve yorumlar böyle durumlarda değil, seçimlerden sonra, başkanlar ve yönetimler aleyhine yapılırsa muteber olur benim için. Tabii eleştiri yanında övgüde olacak ama bu iş dediğim gibi seçimden önce değil seçimlerden sonra yani icraatları görünce olmalıdır. Diğer haliyle taraf olursunuz, daha sonra söyleyecekleriniz ve yazacaklarınızın da bir itibarı kalmaz. Güvenilir olmaktan da çıkarsınız. Benim düşüncem işte bu…
Bu nedenle bana telefon açanlar, gazeteye gelip dertleşenler var. Hiç biriyle bu konuları konuşmam, tartışmam. Ama Beşiktaş adına yapılan iyi şeylerin yanısıra aleyhinde olan gelişmeleri de çekinmeden söyler ve yazarım. Ayrıca benim külüp üyeliğim yok. Kongreler de oy kullanmam. İş bağlantısı içinde değilim. Samimiyete varım ama laubalik kırmızı çizgimdir. İşim belli: gazeteciyim.
Günaydın Gazetesi’nin en büyük tirajlara sahip olduğu dönemlerde Süleyman Seba’nın Başkanlığından bu yana Beşiktaş’ı takip ettim. Şimdi Çırağan Sarayı’nın bulunduğu Şeref Stadı’nın çamurlu günlerinden bu yana 30 yıldır Beşiktaş’ın içindeyim.
Ve bu işe hep habercilik anlamında baktım. Neticede birilerini desteklemem ve görüş bildirmem söz konusu olamaz. Bu konuyu bir kaç kez daha yazdım. Çünkü gerçekten hassasım… Ancak çok kişiyle konuşuyoruz. Sağda solda duyuyoruz. Gazete’ye veya Radyo’ya bir kişi çıktı mı veya bir görüş bildirdi mi, hemen “Onun bunun adamı” diye yakıştırma yapılıyormuş…
İşte bu mide bulandırıcı bir durum… Hani derler ya “Milletin ağzı torba değil ki büzesin!..” Böyle bir durum işte… Biri çıkıp delikanlı gibi yüzümüze böyle bir şey söylese cevabını vereceğim de… Bulamıyorum o yüreklileri!…
Ama seçim dönemlerinde oluyor her türlü iş… Biz bunların ağababalarını gördük, ne rezillikler yaşadık. Çoğu yüzüme bakamıyor… Yine de alışamadım, kızıyorum!…
Ne olur affedin böyle bir yazı için… Ne yapayım, ancak sizle paylaşıp, rahatlıyorum.
Söz konusu, makam-koltuk olunca kurt adama dönüşen var zira…
Halbuki; Gazeteci olarak ben de, arkadaşlarımda herkesle görüşüyor ve konuşuyoruz. Onların fikirlerini gazetede yayınlıyoruz. Radyoya konuk alıyor, Beşiktaşlılarla paylaşıyoruz. Bize; yani Beşiktaş Medya Group’a önem veren herkese kapımızı açıyoruz.
Her zaman söylüyorum; Burada artık “Ben değil, biz önemli…” Onbinlerce okuyucu ve dinleyici ne demek?… Beşiktaş Gazetesi ve Radyo Beşiktaş benim şahsımın önüne geçmiştir… Eğer bu yayın organlarında çıkmak istiyorsa kişi, kim olursa olsun tüm ön yargılarımı bırakır, ona yer veririm. Bizim görevimiz objektif olmak ve kamuoyunu aydınlatmak. Hata yapmamız mümkün mü?…
Özetlersek; Beşiktaş Gazetesi ve Radyo Beşiktaş’ta çıkan her kişiyi desteklemiyoruz. Hatta bir tarafız!…
Eğer bir görüş istiyorsanız tam sırası…
Şimdi söyleyeyim;
“Bu türden sapkın düşüncede olan insanların ne başkan olmasını ne de yönetime girmesini isterim. Çünkü Beşiktaş’a faydalı olamaz böylesine bir zihniyet…”