SAYI 59

GAZETE BEŞİKTAŞ,

SAYI:59, 18 ŞUBAT 2004

SAYFA 2

KONAKLAR’a yeni otopark

Beşiktaş’ın en büyük sorunlarından biri ulaşım ve otoparktı diyen Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu, 5 yıl içinde bu iki önemli konunun üzerine gidildiğini belirterek Nispetiye, Levent ve Ihlamur bölgelerinde yeraltı katlı otoparklar yapıldığını söyledi. 4. Levent Konaklar Mahallesi’nde de bir otopark yapılacağını açıklayan Beşiktaş belediye Başkanı Yusuf Namoğlu yer tespitinin oluşturulduğunu, projelerin bitirildiğini kaydetti. Konu hakkında yetkililer şunları söyledi.
“Konaklar mahallesi, Hukukçular Sitesi yanında, meyilli bir arazide kademeli olarak yapılacak olan üstü yeşil park, altı katlı otopark’a yakında başlıyoruz. 4 bin metrekare alanda 500 araç kapasiteli olmak üzere yapılacak olan otoparkın bitirilmesinden sonra bu bölgede sokaklara artık park yapılmayacak.Cadde ve sokaklarla beraber vatandaşlarımız da rahatlayacak.”

BEŞİKTAŞ’a dev proje

Beşiktaş’a dev bir projenin yapıldığı öğrenildi. Uzmanlar konu hakkında şunları söyledi: “İstanbul metropolü ne yazık ki yeterli sayıda meydana sahip değil. Beşiktaş meydanı da gerek Beşiktaş’ın gerekse İstanbul’un yaya ve araç trafiğinin en yoğun olduğu meydanlardan bir tanesidir. Büyükşehir Belediyesi ile işbirliği yapılarak proje ihalesi yapılmış, 2004 yatırım programına alınmıştır. Bu projeye göre araç trafiği zemin altına indirilecek meydan komple yeşil alan haline getirilecektir.”

SAYFA 3

Nasıl bir belediye?

“Nasıl bir belediye istiyorsunuz?” sorusunu bu sefer Vişnezade Mahallesi sakinlerine yönelttik. Mahalle sakinleri ve esnafı, nasıl bir belediye istiyorsunuz sorusuna yanıt ver- di. Vişnezade mahallesi sa kinleri belediye başkanın- da öncelikle samimiyet ara dıklarını belirterek, Beşik taş’a yakışır bir adaya oy vereceklerini söylediler.
Gelişme var
Bundan önceki dönemde yapılan çalışmalardan belediyenin icraatları bize yansımadığı halde otoparklardan ve yapılan yeni yeşil alanlardan memnunuz. Nasıl bir belediye arzu ediyorsunuz sorusu na ise, halkla içiçe Beşiktaş’ın sorunlarını bi- len bir belediye başkanı isti yorum diye yanıtlayabilirim. Belediyeler artık eskisine nazaran iyi çalışıyor. Yollar, kaldırımlar, yeşil alan çalışmaları, parklar, otoparklar çok iyi gelişmeler. Yolların genişletilmesi de önemli. Ancak bundan sonrası için aklımda bir parti yok. Bu konuda karamsarım. Önümüzü göremiyorum yani belediye şu partiden olsun diye bir düşüncem oluşmadı.
Fatih Taşçı
25 yaşında
İletişim şart
Fark ettim ki yapılmış yeni parklar var. Mahalleli olarak belediyeden bir şikayetim yok. Ancak tüm belediyelerin vatandaşı ile her zaman ilgilenmeli diye düşünüyorum. Bu siyasilerin hepsi için geçerli. Siyasetçi, sadece oy atma zamanı geldiğinde ortaya çıkmamalı. Her zaman gelmeli. Vatandaş birçok ko- nuyu bilemeyebilir, hangi sorunla belediye ilgileniyor öğrenmek isteyebilir. Elektriği suyu telefonu kesildiğinde belediyeye telefon açabilir. Böyle anlarda belediye vatandaşa yol göstermelidir. Ben şimdiki belediyeden mutluyum. Siyasi olarak liberal demokrat düşüncedeyim Belediye seçimlerinde de partiye değil de kişiye oy veririm. Ama Namoğlu’nun devam etmesini istiyorum.
Özgür Türkeş
26 yaşında,
öğrenci, çalışıyor
Samimiyet
arıyorum
Elektriğimiz olsun suyumuz aksın çöpümüz alınsın bir ev hanımı olarak en büyük dertlerimiz bunlar. Belediyeden ve başkandan her şeyden önce samimiyet bekliyorum. İstediğin zaman başkanı görmek isterim. Yerel yönetimler çok önemli. Ama Türkiye bu yerleşmemiş gibi. Bundan sonrası için de bir şeyin değişeceğine pek inanmıyorum.
Vişnezade mah,
ev hanımı
Parti önemli değil
Beşiktaş Belediyesi’nin hep yanımızda olmasını isteriz. Bunun dışında otopark sorunu var. Yaptıklarını duyuyoruz. Her yere yapsınlar. Ayrıca, yeşil alanlarda ışıklandırma olmalıdır. Mahalle aralarında ışıklandırma yok zifiri karanlık. Bundan sonrası için aklımda herhangi bir parti yok, çünkü her gelen aynı şeyleri yapıyor.
Refik Çiftçi,
40 yaşında esnaf
Oyum gizli
Ben inşaat müteahhitiyim. İnşaatların sektörünün açılmaması şu andaki en büyük sorunum. Yapılaşma kontrollü olduktan sonra problem değil. Beşiktaş bölgesi sınırları içinde uygun yapılaşma olmuyor. İmara ruhsat verilmiyor. Kendi işimle ilgili şikayetim budur. İnşaat yapılabilmelidir. Bu büyük bir sektör. Ekonomi de canlanır. İstihdam artır. Yerel yöneticiler bu konuyu da göz önüne almalıdır. Bir mahalle sakini olarak ise çöplerin düzenli alınmasını isterim. Ama o da alınıyor, pek sorun yok. Bir de otopark olayının yaygınlaştırılması gerekiyor veya bir şekilde bir çözüm bulunmalı diye düşünüyorum. Mut- laka herzamanki gibi oy hakkımı kullanacağım ama kim olduğunu söylemek istemiyorum. Herkeste kullansın.
Vişnezade
Mahallesi sakini
Parti önemli
Ben oyumu Anap’a verdim. Ama bu dönem işleri biraz zor gibi. Namoğlu belki olumlu şeyler yapıyor ama bu yerel seçimlerde partilerin durumlarını da bakılacak gibi gözüküyor. Şimdilik karar vermedim.
Ahmet Akar,
37 yaşında esnaf

‘Şov değil, iş yapıldı’

Beşiktaş, 5 yıldır ANAP’lı bir belediye başkanı tarafından yönetiliyor.
Yusuf Namoğlu tarafından yönetilen Beşiktaş ilçesinde yapılanlar bir süre önce başkan tarafından açıklanmıştı. Seçim öncesi bir vatandaşlar ile bir sözleşme yapan ve bu sözleşmedeki maddelerin hepsini yerine getirdiğini söyleyen Namoğlu bunu bir belge niteliğinden bir yayınla da kamuoyuna duyurmuştu.
Peki ANAP bu konuda neler diyor?
Yerel seçimler öncesi başladığımız yazı dizisinin bu haftaki konuğu CHP İlçe Başkanı ile birlikte ANAP İlçe Başkanı da oldu.
İşte Beşiktaş ANAP İlçe Başkanı’nın görüşleri;
Anavatan Partisinin belediyecilik anlayışını anlatır mısınız?
5 yıldır Anavatan Partisi olarak Beşiktaş’ta hizmet veriyoruz. Vatandaşın beklediği rutin belediyecilik hizmetleri olan, çöp toplama, park bahçeler ve yol bakımı gibi sorunları hallettik. Parklar,otoparklar ve yollar yapıldı. Yıllardır el değmeyen sorunlar artık tarih oldu. Bunların haricinde Yusuf Namoğlu, özellikle kültürel hizmetlere ağırlık verecek şekilde yatırımlar yaptı. En son Atatürk Kültür Merkezi ile 1000 kişilik bir salonun yakında inşaatı bitecek. Beşiktaş’ın kültürel ve sosyal durumuna göre politikalar ve hizmetler geliştirerek hareket ediyor ve yatırıma dönüştürüyoruz. Dolayısıyla belediye olarak rutinin dışında bir belediyecilik anlayışımız var. Tiyatro faaliyetleri, okuma günleri, müzik faaliyetleri, çeşitli kurslar gibi etkinlikleri de geliştiriyor ve yapıyoruz. Ayrıca, halkın rahatlıkla bize ulaşması için mahallelerde hizmet ofisleri açtık. Buralarda hem mahalle muhtarının ofisi var hem de belediyecilik hizmetlerinin bilgisayar ortamında yapılması üzerine altyapıları hazırlandı. 12 mahallede şu anda faaliyetteyiz. Vatandaşların belediye ile ilgili şikayet ile dileklerini aktarması için ise bilgisayar ortamında sürekli bir mail adresi var. Bunun yanında belediye içinde vatandaşın problemlerini ve belediye ile ilgili öğrenmek istediklerini alabileceği çeşitli birimlerimiz var.
Bizce Beşiktaş’ın en önemli sorunları nelerdir? Sizin çözülmesi için vaatte bulunacağınız ne gibi problemler var?
Beşiktaş’ta problem kalmadı aslında. 32 sayfalık bir gazete çıkarttı belediyemiz ve gerçekten dolu dolu. Özellikle otopark ile ilgili olarak, altı park üstü yeşil park, şeklinde büyük projeleri gerçekleştirildi. Büyük parklar açıldı. Sanatçılar parkı, Özürlüler parkı, Sporcular parkı gibi. Dolayısıyla şimdi Beşiktaşlı etrafına baktığı zaman yeşili görebiliyor. Trafik sorunu için ise şartlar ve yasaların el verdiği ölçüde gayret edildi. Ayrıca, İdealimdeki Beşiktaş gibi çok güzel bir sosyal organizasyon gerçekleştirilmişti. Bu, katılımcılık açısından önemliydi.
Yusuf Namoğlu ateşledi
Artık Beşiktaş’a sığmıyoruz. Büyükşehirin yapması gereken bir çok projeyi Başkanımız Yusuf Namoğlu ateşledi. Örneğin, Akmerkez yolu kenarda bekletilen bir yatırımdı. Onu hayata geçirdi. Balmumcu kavşağı, başkanın aktif rol oynaması ile hızlandırıldı. Büyük bir meydan projemiz var. Düşünceden fiiliyata geçirmek gibi bir misyonumuz var. Aslında Barbaros Bulvarına raylı sistem istiyoruz ancak eğimli olması nedeniyle bu proje ertelendi. Büyük bir kütüphane yapma projemiz var.
Nesrin Nas’la
atılım yapacağız
Genel Başkanımız Nesrin Nas ile kendisinin özellikle kadın olmasından dolayı partimizin yeniden bir atılım yapacağını düşünüyoruz.

‘Sosyal demokratız’

“Yerel seçimler öncesi partilerin programları nelerdir, ilçe başkanları neler diyor?” Bu konuya ışık tutmak için bu haftadan itibaren dizi yazıya başladık. İlk olarakta CHP VE ANAP’a söz verdik. İşte CHP Beşiktaş İlçe Başkanı Müslim Eriş’in sözleri;
Bu CHP olarak, belediyecilik anlayışınızı nasıl tanımlıyorsunuz?; Biz, sosyal demokrat belediyecilik anlayışını Türkiye’ye getirmiş, bunu geçmişte uygulamış bir partiyiz. CHP olarak üretken katılımcı, şeffaf bir yönetim anlayışımız var. Temel felsefemiz, belediye kaynaklarını halk yararına, halk için verimli bir şeklide kullanmak. Belediyemizin imkanıyla halkımızın çağdaş yaşama ulaşması en temel hedefimizdir. Çıkar çevrelerine hizmet, bizim parti anlayışımızda bulunmaz, örgütümüz bunu şiddetle reddeder. Kapılarımız halka açık, tüm muhtarların, sivil toplum örgütlerinin, halkın, belediye meclisinin, belediyede temsil olmayan diğer partilerin dahi görüşleri, belediye çalışmalarımıza yansıtılır. Bizim demokrasi anlayışımız ana başlıklarıyla bu şekildedir. Yap boz, yeniden yap boz ve böylece birilerine para sağlama anlayışını şiddetle reddeden bir anlayışımız var. İstikrarlı, kaliteli, verimli, en minimum maliyetli en kaliteli hizmet temel prensibimizdir.
Siz şu an için Beşiktaş ilçesinin en önemli sorununu ne olarak görüyorsunuz? Önceliği hangi konulara veriyorsunuz?; Beşiktaş, İstanbul’un en eski yerleşimlerinden biri. Özellikle, cumhuriyet dönemini takiben oluşmuş, yerleşimini tamamlamış aynı zamanda ana başlıklarıyla alt yapısı tamamlanmış bir ilçe. Boş alanları çok az denecek düzeyde. Ekonomik, kültür, sosyal anlamda da İstanbul’un en üst seviyedeki kitlesinin oturduğu bir bölge. Burada Beşiktaş’ın sosyal ve ekonomik durumu nedeniyle ve yerleşimin eski olması, buna ilaveten Anadolu yakasının İstanbul’a ilk geçiş kavşağı üzerinde bulunması, ilçede yoğun bir yaya ve araç trafiğine neden oluyor. Bu durumda da ulaşım ve otopark sorunu ilçenin en önemli sorunlarının başında geliyor.
Ulaşım düzene sokulmalı; Yazık ki, Türkiye’de yıllardır toplu taşıma ikinci plana atılmıştır. 89-94 arası Türkiye’de ilk metro inşaatı büyük şehir belediyesi yani bizim partimiz tarafından atıldı. Bu çalışmalar daha sonraki belediyeler tarafından geciktirildi ama şimdi devam ediliyor. Raylı sistem, metro gibi otobüs gibi toplu ulaşım araçlarının trafikte yoğunlaşması çoğalması gerekiyor. O konuda Beşiktaş son derece fakir bir ilçe. Toplu taşıma araçlarından sadece belediye otobüsleri var. Bu da yoğun araç trafiğinde süratli bir hizmet veremiyor. Keza otopark sorunu var. Yeterince otopark yok, sokaklar dar. Bunun da sebebi toplu ulaşım araçları olmadığı için, insanlar kendi özel araçlarını kullanmak zorunda kalmaları. Bu durumda ilk yapılacak şey, Beşiktaş ile Barbaros Bulvarı boğazdan gelen Dolmabahçe – Ortaköy arasındaki sahil yolunun kesildiği noktada yeni bir düzenleme geçit yapılması gerekiyor. Bunu için 89’da CHP belediye yönetimindeyken projeleri hazırlandı ama bunun büyükşehir ile iletişim halinde ve büyükşehir tarafından yapılması gerekiyor. Bu geçidin yapılması sağlanma- lıdır. Yani, yapacak olan büyükşehir belediyesidir ama o konuda ilçe belediyesi olarak büyük bir çaba ve mücadele içinde olmak gerekiyor. Otopark sorunu önemlidir. Sokaklarda kahyalarla vatandaşlar çekişme içindedir. Bunların düzene girmesi için çaba içinde olunmalıdır. Bunları öncelik verilmelidir.
Deprem konusu öncelik gerektirir?; Bir diğeri İstanbul’un tümüyle ilgili olan deprem konusu vardır. Ulus olarak hafızamız unutkanlığa yatkın ama bilim dünyası depremin olacağını işaret ediyor. Bu konuda da çalışma içinde olunmalıdır. Vatandaşın konutlarını bunlarını sağlamlaştırmaları yeniden yapmaları konularında da bir çalışma yapılmalıdır. Avrupa İskan Fonu, Dünya Bankası kaynaklarını da vatandaşlar tarafından kullanılmasının yollarını açmak lazım. Ama bu sadece Beşiktaş Belediyesinin yapabileceği bir şey değil bir takım yasal düzenlemelere de ihtiyaç var. Vatandaşın ekonomik nedenlerle karşı duruşunu da kredilerle desteklemek gerekiyor, o yönde de bir çaba içinde ol malıyız.
Gençlere hizmet götürmek lazım; Beşiktaş, sosyal kültürel ve ekonomik anlamda üst seviyede bir ilçe. Beşiktaş’ın 5 tane üniversitesi var ilçe sınırları içinde kavşak noktası oluşu nedeniyle yoğun bir gençliği var. Hem kendi ilçesinin gençleri hem de üniversite nedeniyle Anadolu’dan ve diğer şehirlerden gelen gençler var ayrıca Beşiktaş, İstanbul içindeki gençlerin de buluşma noktası. Gençlere kültür spor anlamında ve ekonomik anlamda hizmetler planlamalı, gençlerin çağdaş hizmetlerden yararlanması için onlara ışık tutucu onlara rahat çalışma ortamı sağlayan kütüphane internet evleri gibi proje üretmeliyiz. Buhizmetlerle gençlerimizin çağdaş iletişim araçlarını kullanması aynı zamanda da sosyal ihtiyaçlarını gidermek amaçlanmaktadır. İyi bir organizasyonla, bizim ulusumuz tereddütte olmazsa yaptığı yardımın yerine ulaşacağı konusunda cömert bir ulusuz. O doğru organizasyonları yaparak yoksul kesimin hem maddi anlamda hem maddi sorunu olmasa bile sıcak aile ortamları insani ilişkilerini geliştirecek organizasyonlar yapacağız. Gençlere hizmet ettiğimiz zaman o gençler yaşlı düşkün özürlülerle iletişim kurmalarına yol açacağız. Eminim ki gençlerimiz üzerine düşen görevleri yapacaklardır. Mesele, o organizasyonları sağlamaktır. Onun desteğini vermek lazım. Sadece yerel seçimlere belediye seçimleri gözüyle bakmamak gerekiyor demokrasi denge rejimidir. Bugünkü siyasi iktidarın seçmenlerin yüzde 25’inin desteğini almışlardır. Bu yapay güç bugünkü iktidarın da dezavantajıdır. Rejimle ilgili sorunları vardır. Gerçekte takiyye yapılmaktadır. Halkımız buna dikkat edecektir ben buna inanıyorum. Bu ülkeye demokrasiyi getiren geçmişteki hizmetleriyle önemli hizmetleri olan partimize yöneleceğine inanıyorum. Hükümet her şeye para gözüyle bakmaktadır.

SAYFA 4

Yoga dinlendirir, enerji verir

Trafik, iş, özel hayatımızdaki çalkantılar, hüzünler, kaygılar ve sayısız sıkıntı… Kendimizi mutlu ve bebekler kadar rahat hissedemeyeli ne kadar oldu? Baskılar, zorunluluklar ve içimize attığımız bir sürü suskunluklar… kendimizi ne kadar tanıyoruz? Gerçekten ne istediğimizi ne hissettiğimizi biliyor muyuz? Bu soruların yanıtları, bizi içimize döndüren ve yüzleştiren yogada. Yoga şimdi, hayatımızın içinde. Levent’teki Uma Yoga da, rahatlaman türlü tekniklerinin sunulduğu seçkin yerlerden biri. Uma Yoga, yaşam boyu iyi hissetmek için kendinize izin verin sloganıyla hareket ediyor. Uzman Amrit Sancit, sağlıklı ve canlı bir yaşam biçimi için reiki, yoga ve meditasyon hatta çeşitli tekniklerin önemli olduğuna dikkat çekiyor. Seanslar tek kişilik veya grup şeklinde yapılabiliyor. Tek kişilik seanslarda öncelikle bir sohbet ediliyor ve kişi, içindekileri olabildiğince paylaşıyor, hissettiklerini veya hissedemediklerini… Konuşmanın ardından rahatlama nefes alma teknikleriyle pekiştiriliyor ve üçüncü aşama olarak dinlenme aşamasına geçiliyor. Kültürümüzde namaz da bir çeşit yogadır diyen Amrit Sancit, biçemsellik veya metazori yoluyla rahatlanamayacağını, kişinin kendisi ile yüzleşerek varlığının ve hissettiklerinin idraki ile kaygılarından sıyrılabileceğine işaret ediyor.
Yogaya profesyonel anlamda ilk ne zaman başladınız?
Bu işle profesyonel olarak Hindistan’a ikinci gidişimden sonra ilgilenmeye başladım. 2000 yılından sonra. Öncesinde, 5 – 6 yıl kadar önce, hayal ettiğim her şey vardı elimde. Fakat inanılmaz bir boşluk hissediyordum, ne yapmak için hayata geldiğimi sorguluyordum. Her şey bir anda anlamını yitiriverdi. Hayalini kurduğum bir çok şeye ulaşmıştım ama hala bir şeyler eksikti. Sonrasında üniversitede (ODTÜ) okuduğum, beni etkileyen metinler aklıma geldi. Bir gazete kupüründe gördüğüm bir Hindistan’daki yerin fotoğrafı akılma geldi, bu düşüncelerimi daha da kışkırttı ve gitmem lazım dedim ve hayatım değişti. Sırt çantamı aldım ve karayolundan Hindistan’a gittim. Orada meditasyon ile ilgili olarak bir takım teknikler öğrendim. Yaklaşık iki ay kadar sonra döndüm ve burada bir çok işle meşgul oldum. Evlendim. Bir süre sonra eşimle işlerimizden istifa edip beraberce Hindistan’a gittik. Altı ay kadar kaldım ve daha derin çalışmalar yaptım. İkinci dönüşümden sonra ben artık tamamen bu işi yapmak istediğimi fark ettim.
Niçin rahatlama tekniğine ihtiyacımız var?
Bizim içinde bulunduğumuz yaşam şartlarına verdiğimiz tepkilerden anlaşılacak davranışlar bunu belirliyor. Buna ruh halimiz de diyebiliriz. Sinirli veya gergin olmak… Kaygılı veya huzursuz olmak gibi… Bunların biri ve pek çoğu bizde olabilir. Bu durum birer sonuçtur. Bazı durumların kökeni, çocukluğa hatta anne karnına giden bir süreci içeriyor. Çocuk büyürken bir takım çevresel etkenlere maruz kalıyor. Çocukken bu etkenlere belli bir şekilde tepki vermemizi sağlayan davranış geliştiriyoruz. Bu davranışı hayatımızın sonraki dönemlerinde tekrar ediyoruz. Bir taş atıldığında yayılan dalga gibi hayatımıza yerleşen bir biçemsellik. Bebekken var olabilmek için bilinçsizce verdiğimiz tepkileri çok içselleştiriyoruz. Bu bilinçaltımızı ilgilendiriyor. Bir takım olaylarda bu ortaya çıkabiliyor, tepkiler veriyoruz. Dolayısıyla, o anın gerektirmediği tepkileri verebiliyoruz. Duygularımızı ifade etmemeyi seçiyoruz kimi faktörlerden dolayı. Biz kendimizi tutmayı öğrenmişiz. Ancak, bu başka yerlerde patlak veriyor. O anda içinden geleni dışa vurmayıp kabul edilebilir sınırlar çerçevesinde ifade etmeyi yeğliyorsun. Bu bizde kaygıya korkuya neden olur.
Rahatlamamız gerektiğini nasıl anlayabiliriz?
İstinasız, herkesin buna ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Hayatında bir takım şeylerin ters gidiyor olması yeterli. Belli negatif davranış kalıplarının tekrar ediyor olması diye de açıklanabilir. Karşımıza çıkan sorunlar karşısında sorununun kaynağını dışarıda aramak bence sorunun ta kendisi. Elbette, her zaman için hayatta bir şeyin yanlış olması söz konusu değil. Yaşama karşı geliştirdiğimiz stratejileri, her kesimden insan için şunu söyleyebiliriz ki, yüzde 95, bilinçsizce tepki veriyoruz. Kendisini tanımak istediğimizde, toplumsal rollerin ötesinde bizi biz yapan kendimize has özellikleri keşfetmeye başladığımızda öz benliğimizi görmüş olacağız. Ama yazık ki, o noktaya gelmek, kendini tanıma ihtiyacı hissetmek için, çoğunlukla insanlar çok ciddi travmalar yaşadıktan sonra seçiyor.
Kadınlar bastırılmışlar
Kadınlar ve erkekler rahatlama tekniklerine nasıl bakıyorlar?
En çok kadınlar ilgi gösteriyor. Kadınlar, kendini hayatın çeşitli alanlarında gerçekten köşe sıkışmış hissediyorlar. Kadınlar kendini birey olarak ne ruhuna ne bedenine yüzde yüz sahip hissetmiyor kendini. Davranışları bedeni ruhu hakkında toplum karar veriyor. Kadınların üzerinde yüzlerce yılın ağırlığı ve koşullanmışlığı var. Bir birey olarak bir kişinin bundan ayrık olması, bunu kesintiye uğratmıyor veya bir anda özgürleştirmiyor. Burada etkili olan toplumsal, kültürel bir enerji birikimi. Artık bir çok kadın kendi ekonomik özgürlüğünü sağlayabiliyor, maddi olarak özgürlüğünü engelleyen bir şey olmasa da, ruhunu yine de sıkışmış hissediyor sayısız kadın. Bir genelleme yapmak gerekirse, kadınlar daha çok kalptirler, erkekler daha çok kafadır. Zihnin çok daha sınırları bellidir, zihin aslında yapaydır ve kadınlar çok daha doğaldır. Hisleri açıktır. Burada, kadın olgusu içinde aslında feminen enerjiden söz ediyoruz. Kadın, erkek enerjisi ve davranışları sergileyebilir, tam zıttı da söz konusu. Erkekler de daha duyarlı olabilirler.
Kadın gittikçe erkekleşiyor…
Kadınlar özellikle ülkemizde yüzde 90’ı özdeki ihtiyaçlarını çok daha kolay anlayabiliyorlar. Örneğin, kişi iş yerinde kendini iyi ifade edemediği için gelir ve burada kendi ve hisleri ile ilgili olarak da bir çok şeyi fark edebilir. Özellikle, kadınların iş ile ilgili bir takım sıkıntıları oluyor. İş hayatı çok rekabetçi, girişken hatta saldırgan olmayı gerektiriyor. Bakıldığında, bu erkek özellikleri. Kadınlar bu sürecin daha çok farkında. Bir iş yapıldığında kadın için kendini iyi hissetmek önemlidir ama erkek için ise sadece sonuç önemlidir. Bunu yaparken insanların duygularını yok sayıp sadece sonucun önüne gelmesini ister. Bu kuralların geçerli olduğu bu ortamda kadınlar zorlanıyor ve yıpranıyorlar. Gerçekten, erkeğin yaptığı işlerin hepsini yapıyorlar verimlilik anlamında çok yetkinler ancak bir yandan duygusal ihtiyaçlarının da giderilmesini beklediği için kadın iş hayatında, yıpranabiliyor. Huzur önemli. Bu çok değerli bir şey. Bu değerli şeyi, çok da değerli olmayan bir şey için heba etmek zorunda kalmaları yıpratıyor. Yükselen kadınlarda, erkek agresifliğini kullandıklarını da görüyoruz. Bunun cinsiyet ile bir ilgisi yok. Bir takım niteliklerin özelliklerin baskın hale gelmesi engelleniyor. İş hayatında yükselebilirsiniz, yönetici dinamiklerine de sahip olabilirsiniz ama bununla birlikte mutsuz da olabilirsiniz.
Biriken enerjiler vücudumuzun nerelerinde hapis olur?
Çakra denilen enerji merkezlerimiz vardır. En alttaki çakramız cinsel organlardan başlar. Göbeğin altında midenin üstünde göğüste boğazda gözler ve en üstte tepe çakrası vardır. Üçüncü çakra midenin üstü. En alttan itibaren bu enerjiler en düşük frekansta titreşir ve en yukarıda en yüksek frekansı taşır. Cinsel enerji aslında en ham haliyle enerjidir. O giderek sofistike hale gelir, karmaşıklaşır. Nefes seanslarında gözlemlediğim, en büyük blokajın üçüncü çakra olduğuna ilişkin. Burada biriken enerji, belirgin bir kalıba yerleştirilmeye çalışmasından ileri geliyor olması mümkün. Yetişme çağındaki bir çocuğun kimi davranışlarının belirli bir kalıba sokulması gibi örneklendirebiliriz. Cinsel koşullanma da söz konusu. Bacaklar tamamen kas katı pek çok kişinin. Yerden enerjiyi alıyoruz ve onu alıp bedenimizde daha yüksek formlara dönüştürüyoruz. Sağlıklı bir döngü sağlamamız gerekli.

Dostluk köprüsü

Türkiye-Brezilya Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı AK Parti Milletvekili Op. Dr Turhan Çömez geçtiğimiz hafta davetli olarak Brezilyaya gitti. Dönüşünde de ayağının tozuyla izlenimlerini Gazete BEŞİKTAŞ’a anlattı.
Op. Dr. Turhan Çömez, “Dostluk köprüsü kurduk, ekonomik işbirliğinin zeminini hazırladık”dedi.
Brezilya Devlet Başkanı Lula hakkında önce kısa bir özet yapan Çömez, daha sonra ekonomik işbirliği hakkında bilgi verdi; İşte Çömez’in söyledikleri;
“Luiz Inacio Lula da Silva, Kuzey Breziya’dan, fakir bir ailenin çocuğu. 8 yaşında Sao Paulo’ya göç etmiş. Ayakkabı boyacılığı, simit satıcılığı ve maden işçiliği yapmış. Serçe parmağını tornada kaybeden Lula’nın, belki de, sendika başkanlığından, işçi partisi liderliğine oradan da devlet başkanlığına taşınan yaşam öyküsünün en sembolik anılarından biri de bu olmuş. 10 yaşında okuma yazma öğrenmiş fakat yoksulluk nedeni ile eğitimini sürdürememiş. Ülkenin en fakir bölgesinden gelen ve uzun yıllar verdiği mücadeleden sonra dördüncü denemesinde 27 ekim 2002 de devlet başkanı seçilen bu solcu lider, ilk zamanlar ABD’de endişeyle karşılandı. Latin Amerika’nın lideri kabul edilen ve ABD’nin arka bahçesi konumundaki bu ülkede, solcu bir liderin iktidara gelmesinin bir domino etkisi başlatacağından korkuldu. Lula’nın bu kadar yükselmesine neden olan, aslında, ülkedeki yolsuzluk ve rüşvetin en üst düzeye çıkmasıydı. İş dünyası, bu yükselişe kayıtsız kalmadı ve Lula ile işbirliğine gitti. Lula da bütün ülkenin başkanı olacağının altını çizdi ve en stratejik ittifakını yaparak, muhafazakar eğilimli Liberal parti ile el sıkıştı. Bu partinin başkanı Jose Alencar’ı yardımcısı yaparak liberal zenginlerin güvenini kazandı. Seçimlerden önce Cardosa iktidarının tüm IMF uygulamalarını reddedeceğini söyleyen Lula, seçimlerden sonra kendisini eleştirenlere aldırmadan yumuşama ve uyum mesajları verdi. Hatta IMF ile masaya oturdu ve yeni bir anlaşma yaptı. Sıfır açlık söylemiyle yola çıkan Lula, ‘Ülkemde her vatandaşın günde üç öğün yemek yediğini gördüğümde hayatımın görevini yerine getirmiş olacağım’ diyor. Lula, deneyimli ve vizyon sahibi bir ekip kurdu. Liberal bir başkan yardımcısı tercih etti ve iki eski deneyimli diplomatı dışişleri bakanı ve savunma bakanı yaptı. Öte yandan, tabandan gelen ekibini de değerlendirdi. Ülkenin en popüler müzisyeni Gilberto Gil’i kültür bakanı yaptı. Aynı zamanda eski bir lastik işçisi olan Marina Silva’yı çevre bakanı yaptı. Hala bir gecekonduda yaşayan Benitida da Silva’yı sosyal kalkınma bakanı yaparak geldiği sosyolojik tabana mesaj verdi. Bu yaklaşım Türkiye’de ki sol anlayışa örnek olmalı.
ABD vatandaşları
için özel uygulama
Brezilya’nın kendine özgü duruşunu ve kimliğini, havaalanından inerken daha fark ediyorsunuz. Kendi içinde ayırımcılığa ve ırkçılığa karşı olduğunu net olarak ortaya koyan ve insanlarının kendine özgü ulus bilinciyle birbirine tutkun olduğu bu ülke, ABD’nin diğer ülke vatandaşlarına havaalanlarında uyguladığı fotoğraf çekme ve parmak izi alma uygulamasına tepki göstermiş ve aynı uygulamayı ABD için başlatmış.
Dostluk mesajları
Brezilya parlamentosunda bugüne kadar Türkiye dostluk grubu hiç kurulmamış. Gitmeden önce yaptığımız temaslar meyvesini vermiş ve Brezilya meclis başkanı bize güzel bir sürpriz hazırlamış. Bilim ve teknoloji komisyonu başkanı milletvekili Corauci Sobrinho’ya dostluk grubu kurması için görev vermiş. Sobrinho hukuk profesörü ve meclisin çok sevilen isimlerinden. Eşi Elmara Lucia Bonini Corauci de Sao Paulo Ribeirao Pieto Estado Üniversitede dekan. Grubun kısa sürede 40 üyesi olmuş. Görünen o ki Türkiye’nin Atlantik Okyanusu kıyısında daha pek çok dost milletvekili olacak. Kurulan bu dostlukların hem BM nezdinde hem de Latin Amerika nezdinde ilerleyen yıllarda önemi çok büyük olacak gibi görünüyor.
Ekonomik-ticari
ilişkilerimiz
Brezilya, Latin Amerika ülkeleri arasında en çok ticaret hacmine sahip olduğumuz ülke. Sahip olunan potansiyel dikkate alınırsa, yolun başında olduğumuz ve yapılacak çok daha fazla işin olduğu görülür. 2003 yılı verilerine göre; ihracatımız 50 milyon dolar, ithalatımız, 300 milyon dolar. Aramızdaki bu ticaret açığını gidermek ve Türkiye’nin ihracatını arttırmak için neler yapılabilir diye küçük bir araştırma yaptım. Bugüne kadar önemli bir ticari çalışmanın yapılmadığını gördüm. Brezilya, kuru yemiş ve kurutulmuş gıdalar için önemli bir pazar. Yine, otomotiv yan sanayii, bayan ve erkek giyiminde marka olmuş şirketler için şans olabilecek bir pazar. Ama, alışveriş merkezlerinde nadir olarak gördüğüm Türk kuru yemişlerinin kalitesi beni hiç mutlu etmedi. Brezilya stratejik bir kapı olarak ele alınmalı ve buradan bütün Latin Amerika hedeflenmeli. Latin Amerika’nın ticari başkenti olan Sao Paulo’da başkonsolosumuz ve ticaret müşavirimiz yok. Halen Brezilya’lı bir fahri konsolos var. Öncelikle buraya bir Türk ticaret ofisi kurulmalı. Ve deneyimli ve çalışkan bir ticaret müşaviri atanmalı. Bu ofisin bir sivil iş örgütü tarafından kurulması gerekir. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin bunu yapması en doğru olanı. Portekizce yi iyi konuşan, Brezilya’yı iyi tanıyan elemanlar alınmalı ve iyi bir ticaret avukatıyla da anlaşma yapmalı. Yine Brezilya’da ki tüm fuarlar takip edilmeli ve Türk iş dünyası buralarda en iyi şekilde temsil edilmeli. THY’nin (gayret ettiğim ama hala sonuç alamadığım) Brezilya uçuşları başlatılmalı. Deniz taşımacılığı için alternatifler üretilmeli. Türkiye, bunları yaptığı takdirde inanıyorum ki Sao Paulo’dan açılan kapıyla tüm Latin Amerika’ya nüfuz edecek ve önemli kazanımlar sağlayacaktır”

SAYFA 5

Ortaköy’de Göksel fırtınası

Şimdilerde Ortaköy’de Göksel’i zevkle ve doya doya dinleyebilirsiniz. Eylülist’te program yapan Göksel Ortaköy’lülerin sevgilisi… Çeşitli organizasyonlarla da dinleyicileriyle buluşan Göksel 14 Şubat için özel bir programda yer aldı. Sevgililer Günü’nde kaçırılmayacak bir fırsatla, kulakları şenlendirdi, gönülleri fethetti. Ortaköy’ün sıcak mekanı Eylülist’te sahne alan Göksel, şimdi de sadece kadınlar için söyleyecek Bir erkek sinek bile göremeyeceğiniz organizasyon Parkorman’da gerçekleşecek. Ondan önce, Göksel ile enine boyuna kendisini ve müzik yaşantısını konuştuk. Göksel, tüm samimiyetiyle sorularımızı yanıtladı.
Ortaköy’ün samimi mekanı Eylülist ile ne zaman ve nasıl tanıştınız? Eylülist’i İstanbul’da ilk açıldığı günden beri takip ediyorum. Kendime göre gördüğüm kendimi rahat hissettiğim bir mekan. Bunun yanında, iyi müzisyenleri dinleyebildiğim gerçekten çok sıcak bir yer, Eylülist.
Eylülist’te sahne aldığınız dönemlerde eminiz ki bir çok ilginç olay ile karşılaşmışsınızdır. Bizimle paylaşır mısınız? Elbette pek çok olay yaşıyoruz ama hemen ilk aklıma gelen, bir gitarist arkadaşımın gitarı ile ilgili komik bir olaydı. Arkadaşımın gitarı sahnede çalarken ortadan ikiye ayrılmıştı. Gözlerimize inanamadık. Yine sahnede meydana gelen bir diğer ilginç olay da başka bir gitarist arkadaşımın başına geldi. Sahnede şarkı söylerken birden düştü. Dinleyicilerle birlikte epey gülmüştük doğrusu ama endişelendik de bir an için.
Eylülist’ten dolayı Ortaköy semt halkı ile tanışma fırsatınız da oldu. Ortaköylüleri nasıl buluyorsunuz? Açıkçası burayı çok seviyorum. Zaten genellikle de Ortaköy’ün yerlileri ve Ortaköy aşıkları Ortaköy’de yaşıyor. Bu bana ayrı bir Ortaköylülük ruhu olduğunu düşündürüyor. Böyle bir ruha inanıyorum.
Eylülist’te, Ortaköy’ün göbeğinde program yapıyor olmak, size ne hissettiriyor? Ortamınızı nasıl buluyorsunuz? Burada, sanki evimde gibiyim. Kendi evimde dostlarımla beraber şarkı söylüyor gibiyim. Şimdiye kadar yaşadıklarımdan epeyce farklı bir ortam. Çünkü genellikle çıktığım konserlerimde daha büyük bir grupla sahne alıyorum. Eylülist’de ise akustik müzik yapmak benim için yeni ve apayrı bir lezzet.
Müzik dünyasına yeni giren isimler için ne düşünüyorsunuz? Müzik dünyasında ben de çok eski sayılmam ve ilk zamanlarımda ne gibi zorluklar yaşadığımı henüz unutmadım. Tabi ki zaman insana büyük bir tecrübe kazandırıyor. Bu yüzden de bu işe gönül vermiş herkesi destekliyorum. Onların her zaman yanındayım.
Sizce profesyonellik nedir? Yaptığınız işle ilgili her ayrıntıyı biliyor olmak bence profesyonellik budur. Ama bunun yanında belki de veya artık kendi haklarını daha iyi koruyabilmek diyebilirim.
Eleştirdiğiniz kadın veya erkek şarkıcılar var mı? Elmalarla armutları karıştırmamak lazım…Bazıları işin daha çok show yönüne hizmet ediyor. Bu durum, gerçek şarkıcılarla karıştırılmadığı sürece kimseye itirazım yok.
Star olmanın sizce ne gibi kuralları vardır? Halk bazen bazı insanları bir sebepten apayrı bir yere koyuyor. Ben bunun belirli bir kuralı olduğunu sanmıyorum. Ama temelde artık çok profesyonel olmak gerek.
Kendinizi bir star olarak görüyor musunuz? Kendimi bir stardan çok şarkı yazarı ve yorumcu olarak görüyorum. Benim için starlıktan daha önemlisi iz bırakan şarkılar söyleyen, iz bırakan bir şarkıcı olmak…
İşinizdeki performansınız özel hayatınız ile paralel mi? Hayır değil.
Aşk sizi nasıl etkiliyor? Bazen olumsuz etkilese de, yazdığım şarkılara çok etkisi var.
Yaptığınız müziği nasıl tanımlıyorsunuz? Hiç bir kategoriye koyamıyorum. Daha çok kendini anlatan bir kadının doğu ile batı arasında gidiş gelişleri…

Dersimiz taşımacılık

Işık Üniversitesi, bir ilke imza atıyor. Lojistik ve taşımacılık alanında, Avrupa Birliği’ne giriş süreci içerisinde uzman bir kadro ile tüm kurum ve kuruluşların ihtiyacına yanıt verecek eğitimi sunuyor. Bilimsel yaklaşımla iş gücünün de dapa profesyonelleşeceği ve alanında kişilerin daha da uzmanlaşacağı bir anlayışla, meslek içi eğitim programları gerçekleştiriyor. Yıl başında başlayan bu programlarda başarılı olanlar, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen törenle Işık Üniversitesi’nde sertifikalarını aldılar.
UTİKAD (Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği) ve Işık Üniversitesi işbirliği ile düzenlenen “Uluslar arası Karayolu Eşya Taşımacılığı Freight Forwarder Meslek İçi Eğitim Programı” sertifika töreni geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. İşgücünde uzmanlaşmayı hedef alan bu programın katılımcıları, yaklaşık bir senelik eğitim sonrası sertifikalarını Işık Üniversitesi’nde aldı.
Üniversiteler arasında bir ilk
2004 yılı başından bu yana sertifika programlarını yürüten Işık Üniversitesi, gerek kamu gerek özel sektörde var olan ihtiyacın karşılanmasında bir ilke imza atıyor. Gerçekleştirilen program, bilimin kamuya yayılması ilkesinden hareketle stratejik bir önemi de, lojistik sektöründe iş gücüne uzmanlık kazandırmayı hedefliyor. 118 yıllık geçmişiyle Feyziye Mektepleri Vakfı Işık Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Yönetim Bilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi (UYGAR) bünyesinde gerçekleştiriliyor.
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Murat Sarman, programın hedef kitlesini, Freight Forwarder işletmeleri ile lojistik ve taşımacılık sektöründe yer alan en az üç yıl iş tecrübesine sahip kişilerin oluşturduğunu söylüyor ve yer alan derslerin sektör dinamiklerini yansıtacak şekilde örnek olay çözümlemeleri ve tartışmaları şeklinde gerçekleştirildiğini ifade ediyor. Sarman şöyle devam ediyor:
“UTİKAD işbirliği içerisinde gerçekleştirilen bu programda, deneyimli alanında uzman kişiler ve yöneticiler yer aldı. AB geçiş dönemi süreci içerisinde uluslar arası karayolu taşımacılığında meslek içi eğitim, işgücüne kazandıracağı uzmanlık ile dinamizm getirecektir. Köklü bir geçmişe sahip olan Fevziye Mektepleri Vakfı Işık Üniversitesi’nin böyle bir projeye imza atması, gerek kamu gerek özel sektörde var olan bir ihtiyacın en iyi şekilde karşılamasına olanak sağlamıştır.”
Yönetim Bilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Sedef Akgüngör, burada verilen eğitim kitlesel bir eğitim anlayışından ziyade birebir eğitim vermek olduğunun altını çiziyor. Ortalama 20 kişilik gruplarla gerçekleşen programda, inter aktif bir düzeyde, konu ile ilgili olarak beklenen tüm soruların açıklığa kavuşabildiği bireysel bir öğrenim ortamı sağlandığına işaret etti.

Muhteşem sergi

Devrim Erbil’in resimleri, geçtiğimiz günlerde İş Kuleleri’nde gerçekleştirilen sergide, sanatseverler ile buluştu. Mimarsinan Üniversitesi’nde hocalık yapan uluslar arası başarılara imza atmış ressam Erbil, şiirsel soyutlama tarzıyla insanı, iç dünyasını, İstanbul’u resmetmiş. Elli yıllık birikiminin yer aldığı bu sergi, resim sanatında bir dönüm noktası niteliğinde. Çeşitli renklerin bir araya geldiği ve coşkun bir ifade tarzı ile resmedilen insan ve dünyası, seçkin isimleri ve sanatseverleri buluşturdu. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Yıldız Teknik Üniversitesi’ne kadar bir çok üniversiteden öğretim üyeleri, sanatçılar ve yöneticiler katıldı. Basın mensuplarının büyük ilgi gösterdiği sergi, Devrim Erbil’in resim hayatına girişinde büyük rolü olan lise yıllarındaki İrfan öğretmeni de katıldı.

SAYFA 6

İndirim tam gaz

Tüm markalar
bir mağazada
Koton, Herry, Kom, Yeni inci, Pierre Cardin, Sarar, abbate, Sabri Özel gibi yüzlerce markanın ürünlerini bir arada bulabileceğiniz Gencallar Mağazaları’nda yüzde 50 indirim ve 10 taksit var.
Hunca’da romantizm
Hunca 15 milynluk alışverişlerde atkı, bere, 25 milyonluk alışverişlerde de eldiven, kalp yastık ve mum hediye ediyor.
Kiğılı’dan indirim
Kiğılı’da yüzde 60 indirim var. Takım elbise 195 milyon, ceket 145 milyon, pantolon 49 milyon, palto 199 milyon, kaban 79 milyon, triko 49 milyon.
İstikbal’den yeni ürün
İstikbal, sevginin iki özel simgesini kırmızı gül ve kırmızı kalbi saten kumaştan yarattı. Uyku seti ve nevresim takımı olarak tasarlanan, saten Glamour serisinin içinde yer alan İstikbal I Love You nevresim takımı ve uyku setine yüzde 18 indirim var.
Gençlere sportif armağan
Sprting Shop, gençler için dünyaca ünlü spor giyim ve kayak markalarından oluşan renkli ve sıradışı armağan seçenekeleri sunuyor. Bereler 13-57 milyon, eldivenler 38-51 milyon, montlar 214-355 milyon, spor ayakkabılar 40 ile 300 milyon lira.
Marks&Spencer’den indirim
Marks&Spencer’in iç çamaşırı koleksiyonu olan Colections ve MW serisinden takım yapabileceğiniz 2 ürün alana yüzde 15 indirim yapılıyor.
Options Fashion’dan
çifte indirim
Dünyaca ünlü markaların ürünlerini İdealtepe’den sonra Maslak’ta satışa sunan outlet mağazası Options Fashion’da yüzde 70’lere varan indirimler devam ediyor. Advantage, World, Axess, Cardfinans, Maksimum kartlara 6 taksit imkanı sunuluyor.
Ayakkabı Dünyası da
ucuzlattı
Ayakkabı, bot, çizme, çanta, kemer, cüzdan ve terlikte yüzde 50’ye varan indirimler yapan Ayakkabı dünyası’nda; World, Maksimum, Bonus, Axess, Cardfinans, Vakıfbank, Koç Bank kartlarına 6 taksit yapılıyor.
Arçelik’ten
özel ürün ve taksit
Arçelik epilasyon aletleri ve traş makinelerinde 1+4 taksit uyguluyor. Arçalik’in EL-5440 Miss epilasyon aletinin fiyatı 91 milyon 200 bin lira, EL-5450 Saten çift başlık epilasyon aletini de 135 milyon.
Kitaplar Bil’s’den
Hediye alan herkese sevgi temalı kitaplar hediye olarak sunuluyor. Bil’s’de gömlek 69-99 milyon, kol düğmesi 100-225 milyon, kemer 95 milyon lira.
Farklı bir seçenek için Koleksiyon
Koleksiyon Mobilya, farklı bir hediye almak isteyenlere Dizzy sehpaları sunuyor. World Card’a 12 taksit var.
Koton %70 indirdi
Hem kadın hem de erkeğe çok çeşitli model ve renklerle alternatifler sunan Koton’da yüzde 70 indirim var.
Mithat’tan 5 taksit
Mithat Selection’da kol düğmesinden kravata, kemerden cüzdana kadar her şey 5 taksit.

OTOMOBİL

Volvo güvenli ve konforlu

MOTORSİKLET

Kanuni-Seyhan ilk Türk choperı

1988 yılından bu yana Türkiye’de tek yerli motosiklet üretimi yapan Kuralkan 2004 yılında yepyeni 6 model satışa sunacak. Yeni modeller 2004 yılı Ocak ayından itibaren Kuralkan bayilerinde motosikletseverlerin beğenisine sunulacak.
Motosiklet kültürünün hızla arttığı ülkemizde motosiklet sektörü otomotiv gi.i 2003 yılında büyüdü. Teknolojiye ve sosyal hayata endeksli olarak motosiklet kullanılan alanlar genişliyor ve motosiklet kullanıcalarının beklentileri artıyor.
Kuralkan’ın 2004 yılında piyasaya sunacağı modelleri beklentileri cevaplayacak düzeyde. Ocak ayından itibaren hobi amaçlı biniciler için Seyhan 250 C chopper modelini ve Kanuni scooter modellerini pazara sürecek olan Kuralkan, ticari kullanıcılar için de 125 Tour modeli ve merakla beklenen 150 cc modelini hazırladı.

SAYFA 7

SİNEMALAR

Cani
Birlikte olduğu “herif”lerin çoğunu öldüren avare fahişe Wuornos ile “homoseksüellik hastalığından kurtulması” amacıyla ailesi tarafından Florida’daki teyzesinin yanına gönderilen Selby Wall, intiharın kıyısında iken bir bara gelen Aileen burada Selby ile tanışır ve ona aşık olur…

Soğuk Dağ
Çatışmalarda yaralanan Inman, savaşın perişan ettiği ülkeyi bir uçtan bir uça geçerek sevdiği kadına ulaşmanın mücadelesini verir. Sevgili Ada’sına (Nicole Kidman) kavuşmak için çıktığı bu zorlu yolculuğun her adımında eski köleler ve isyancılarla karşılaşır…

Zafer Yolu
Oğlunun ölümünden sonra eşinden ayrılan Charles Howard, birkaç yıl sonra yarış pistinde tanıştığı Marcela Zabala adlı çok güzel bir kadınla evlendi. Yeni evli çift bir yarış atı satın almaya karar verdi. Howard bir at bulması için Tom Smith adlı bir at antrenörüyle anlaştı…

Neredesin Firuze?
Hayri ve Orhan piyasaya sürdükleri başarısız kasetler sonucu borç batağında olan iki müzik yapımcısıdır. İstanbul Plakçılar Çarşısında borçlu olmadıkları kimse kalmadığı gibi, kaldıkları salaş otelden bile atılmak üzeredirler. Hayri sorumsuz ve çapkın gece hayatı sebebiyle karısı tarafından eve alınmamaktadır…

SPOR YAZILARI

Sayfa 11

Göz gözü görmüyordu

GÖRMEDİKLERİNİZ DUYMADIKLARINIZ

Ümit Aydın ilk 11’de
Teknik direktör Mircea Lucescu Zago ve Giunti sakat, Tayfur ve Tümer cezalı olduğu için sahaya değişik bir 11 sürdü. Zago’nun yerine savunmada Emre Aşık oynarken, Giunti’nin görevini Pancu üstlendi. Sergen’i orta sahaya çeken Luci, Ümit Aydın’a da ilk 11’de oynattı. Ümit ilk kez ilk 11 sahaya çıktı.
Ahmed Hassan
yedek kulübesinde
Mısırlı golcü Ahmed Hassan ile Yasin Sülün yedek kulübesinde oturdu. Denizlispor’da da sakat olan Mustafa Keçeli ve kart cezalı Serhat forma giyemedi.
Denizli’ye jest yaptılar
29 saat süren çileli bir yolculuktan sonra İstanbul’a ulaşabilen Denizli, Beşiktaş’ın maçı bugüne erteletmesi nedeniyle rakibinin yöneticilerine teşekkür etti. Başkan Zafer Katrancı, “İşte fair-play budur. Beşiktaş’ı canı yürekten kutluyoruz” diye konuştu.
İkinci yarı
karlar altında oynandı
Beşiktaş İnönü Stadı’nın zemini pırıl pırıl temizlenmişti. Oysa 2 gün önce zemin 60-90 santimetre karla kaplıydı. Beşiktaş’ın temizleme ekipleri gece gündüz çalışarak stadı maç oynanmaya hazır hale getirdi. Ancak maç sırasındaki yoğun kar yağışı zemini kayganlaştırdı.
Taraftarın ilgisi azdı
İstanbul’daki kötü hava koşulları, taraftarların maça olan ilgisini azalttı. Tribünlerde yer yer boşluklar vardı. Karşılaşmayı 15 bine yakın sporsever izledi.
‘Kartopu atmayın’ anonsu
Yetkililer, stat hoparlörlerinden maç öncesinde yaptıkları anonslarla kartopu uyarısında bulundu. Tribünlerde kartopu oynanmaması ve sahaya kartopu atılmaması istendi.
Beşiktaş’ın Samsunspor ile yaptığı ve 4-1 yenildiği maçta tribünlerden sahaya kartopu yağmıştı. Bu nedenle Kartal, PFDK’ya sevkedilmişti. Siyah-Beyazlılar 1 maç ceza almış ancak Tahkim yürütmeyi durdurma kararı vermişti. bu nedenle Denizlispor maçı İstanbul’da yapıldı. Kartopu uyarısı da bu sebeble gerçekleşti.
Adrian Ilie göz doldurdu
Devre arasında transfer edilen Rumen futbolcu Adrian İlie, Beşiktaş forması ile ilk resmi gollerini Denizlispor’a attı. Ahmed Hassan’a da bir asist yaptı.
İnönü’de ikinci yarıda
ilk galibiyet
2004 yılına kötü bir başlangıç yapan Beşiktaş, evindeki ilk galibiyeti Denizlispor’dan aldı. Siyah-Beyazlılar İnönü’de Samsunspor’a 4-1 yenilmişti.

SAYFA 10

OH BEEE! 3-1

BEŞİKTAŞ:3 – DENİZLİSPOR:1
STAT: BJK İnönü
HAKEMLER: Hamza Mısır x, Erhan Sönmez xx, Hayati Doğan xx
GOLLER: Timuçin (Dk.13), İlie (Dk 41 penaltı ve 66), Ahmed Hassan (Dk.50)
BEŞİKTAŞ: Cordoba xx – Emre xx, Ronaldo xx, Ahmet Yıldırım xx, Kaan Dobra xx, Ümit xx, Pancu xxx, Sergen xx (Dk. 71 Serdar Topraktepe xx), İbrahim xxx, Ilie xxxx (Dk. 76 Okan xx), Sinan x (Dk. 33 Ahmed Hassan xxxxx)
DENİZLİ: Souleymanou xx – Özgür x, Kratochvil xx, Çağdaş xx, Ali Akdeniz x, Mikka xx, Serdal xx, Levent xx (Dk. 83 Burak ?), Ömer Rıza x (Dk. 52 Göksel x), Timuçin xx (Dk. 83 Pauloinho ?), Ersen xx
SARI KARTLAR: Emre, Okan, Ümit (Beşiktaş), Souleymanou, Çağdaş, Serdal Denizlispor)

Beşiktaş, 1-0 yenik duruma düşmesine rağmen, Denizlispor gibi güçlü bir takımı farklı devirmeyi başardı ve şampiyonluk yarışında derin bir nefes aldı. Aslında Beşiktaş ilk 30 dakikalık bölümde iyi değildi. Herkes “Eyvah yine maç gidiyor” dediği anda, Lucescu sahada gezinen Sinan’ı oyundan aldı ve yerine Ahmed Hassan’ı soktu. İşte Mısırlı’nın girişiyle beşiktaş eski kimliğine döndü ve gollerini sıraladı, attığı kadar da kaçırdı. 13.dakikada Kaan Dobra kafayla hatalı bir geri pası yapınca topu kapan Timuçin öne çıkan Cordoba’yı avladı: 0-1. 40.dakikada İlie’nin ara pasında kaleci Suleymanou ile karşı karşıya kalan Ahmed Hassan, file bekçisi tarafından düşürülünce hakem penaltı noktasını gösterdi. Atışı kullanan İlie skoru eşitledi. 44. dakikada İbrahim fırladı ve defansın arkasına sarktı. Hakem ofsayt düdüğü çaldı. Beşiktaş bir golden oldu çünkü pozisyon ofsayt değildi.
İkinci yarı 20 dakika
geç başladı
Yoğun kar yağışı nedeniyle hakem çizgilerin kömürle çizilmesini ve sahanın temizlenmesini istedi. Bu nedenle ikinci yarı 20 dakika geç başladı. 50.dakikada İlie’nin ceza alanı içindeki şutunda Çağdaş’a çarpan top arka direkte bekleyen Ahmed Hassan’ın önüne düştü. Mısırlı futbolcu da affetmedi. Böylece Beşiktaş 2-1 öne geçti. 52.dakikada İlie kendini ceza alanında yerde buldu. Hakem mutlak penaltıyı vermedi. Topu tekrar kazanan İlie’nin vuruşunda top kalecide kaldı. 66. dakikada Sergen, İlie’yi gördü, Rumen de ağları: 3-1. 90.dakikada ise Serdar çaktı, üst direğe çarpan top auta gitti.

SAYFA 9

GS HAFİF GELDİ

BEŞİKTAŞ: 94 – GALATASARAY: 76
SALON: Süleyman Seba
HAKEMLER: Fatih Söylemezoğlu xxx, Serhat Büker xxx, Tunç Durmuşcan xxx
1.PERİYOT: 16-16, DEVRE: 40-30 (Beşiktaş lehine), 3.PERİYOT: 64-38
5 FAUL: 25.36 Washington, 33.06 Tufan (G.Saray), 39.18 Ruzic (Beşiktaş)
BEŞİKTAŞ: El Amin xxx 25, Nedim xx 11, Faruk xx, Tolga xxx 11, Enver x,Mustafa xxx 14, Cuthrell xxx 8, Ayuso xxx 13, Ruzic xxx 9, Hüseyin x 3, Barış xx
GALATASARAY: Denktaş x 3, Gürcan x, Sedat x 2, Tufan x 9, Daley xx 12, Cihad x 6, Kerem xx 14, King x 13, Washington x 8, Burak x 9

Türkiye Basketbol Ligi’nde yapılan derbi maçta Beşiktaş, Galatasaray’ı 94-76 yendi. Karşılaşmanın ilk periyodunda iki takım da savunmada ve hücumda iyi organize olamazken, karşılıklı basketler vardı. Periyot sonunda 16-16 berabere bitti.
2. periyotta El Amin’in skorer oyunuyla oyunda üstünlüğü ele geçiren siyah-beyazlı takım, ilk yarıyı 40-30 önde kapadı.
Maçın ikinci yarısına iyi başlayan Beşiktaş, 23. dakikayı 44-30 önde geçti. Siyah-beyazlılar, olaylar nedeniyle verilen aradan sonra El Amin’in skorer oyunuyla 26. dakikayı 53-34 önde geçti.
Galatasaray’da Washington’un 5 faulle oyun dışında kalmasıyla pota altında da etkisini arttıran siyah-beyazlı takım, 3. periyodu da 20 sayı farkla 64-44 önde tamamladı.
Son periyotta 33. dakikada Mustafa’nın basketiyle farkı 23 sayıya (71-48) çıkaran Beşiktaş, karşılaşmayı da 94-76 kazandı.

MAÇTA OLAYLAR ÇIKTI

Beşiktaş ile Galatasaray arasındaki maçta ikinci yarının başlarında olaylar çıktı. İkinci yarıda 24. dakikada Beşiktaşlı taraftarlarının bulunduğu tribünde yaklaşık 10 kadar Galatasaraylı taraftarın atkılarını ortaya çıkarıp takımları lehine tezarühat yapmasıyla ortalık bir anda karıştı. Beşiktaşlı taraftarlar, Galatasaraylı taraftarların üzerine yürürken, bu sırada arbede yaşandı. Güvenlik güçleri, olaya hemen müdahale edip Galatasaraylı taraftarların çevresini sardı.
Bu arada pota arkasındaki Beşiktaşlı taraftarlar da sarı-kırmızılı seyircilerin bulunduğu yere doğru hareket edince, bu taraftarlara güvenlik güçleri müdahale etti. Bu sırada Beşiktaşlı taraftarların tribün liderlerinden biri koşarak, protokol tribününe doğru geldi ve bu sırada burada bulunan kulüp ikinci başkan Hüsnü Güreli, yerinden kalkarak içeriye doğru hareketlendi. Daha sonra bu taraftar, geldiği tribüne giderken, Güreli de protokol tribününe geri döndü.
Bu arada taraftarların sakin olması için anons yapılırken, maçın hakemleri ve iki takım oyuncuları ile teknik heyeti soyunma odasına gitti. Karşılaşma, yaklaşık 30 dakikalık aradan sonra taraftarlar sakinleşince kaldığı yerden sürdü.

Fener farkı 5’e çıkardı!

Fenerbahçe Kadıköy’de beraberliği zor kurtardı: 2-2. Sarı-Lacivertliler 2 kez yenik duruma düştükleri maçta iki puan kaybedince 21. hafta sonunda lider Beşiktaş’la arasındaki puan farkı 5’e çıktı.
Saracoğlu Stadı’ndaki mücadele zaman zaman nefesleri kesti. Diyarbakır 11.dakikada Cumhur’un golüyle 1-0 öne geçti. Bu dakikadan sonra Fenerbahçe’nin baskısı vardı. Ancak Yeşil-Kırmızılılar da kontra-ataklarla tehlikeli oldu. Devre 1-0 Diyarbakır’ın üstünlüğü ile sona erdi. 59.dakikada Nobre durumu 1-1 yaptı. Fenerbahçe bu dakikadan sonra baskılı gibi göründü ama daha çok gol kaçıran taraf Diyarbakır’dı. 82.dakikada Serdar Diyarbakır’ı yeniden galip duruma yükseltti: 2-1. Bir dakika geçmeden Nobre skoru 2-2’ye getirdi. Maç da bu sonuçla bitti.

Cimbom tat vermiyor

Galatasaray, ilk dakikalarda öne geçmesine rağmen galibiyeti koruyamadı. Sarı-Kırmızılılar 7. dakikada Murat’ın fırsatçılığıyla 1-0 öne geçti. Gençlerbirliği yediği bu golden sonra orta alandaki üstünlüğü ele geçirdi. 28.dakikada M’Bayo’nun verdiği topa gelişine çakan Ali Tandoğan durumu eşitledi: 1-1. Başkent ekibi baskıyı daha da arttırdı. 30.dakikada Orhan Ak ve Ergün’ün kafasından seken topu iyi izleyen Ali Tandoğan vurdu, Gençlerbirliği’ni öne geçirdi: 2-1.
İkinci yarıda Gençlerbirliği oyunu rölantiye aldı. Skorun üzerine yatmaya çalışınca Galatasaray bastırmaya ve tehlikeli olmaya başladı. Üst üste fırsatları harcayan Cim-Bom 80.dakikada Bratu ile beraberliği yakaladı: 2-2. Golden sonra daha rahat oynayan Aslan, Necati ve Hakan Şükür’le mutlak 3 gollük pozisyonu harcayınca 1 puanla yetinmek zorunda kaldı.

TÜRKİYE BAYANLAR BASKETBOL LİGİ
F.BAHÇE:95-BEŞİKTAŞ:56
SALON: Caferağa
HAKEMLER: S. Azlar xx, F. Arslanoğlu xx
1.PERİYOT: 21-10, DEVRE: 50-29 (Fenerbahçe lehine), 3.PERİYOT: 67-45
5 FAUL: 29.34 Yasemin, 37.52 Esra (Beşiktaş), 32.15 Donaphin (Fenerbahçe)
FENERBAHÇE: Nilay xxxx 16, Mary Miller xxxx 24, Kelly Miller xxx 17, Ceyda xx, Donaphin xx 5, Serap xxx 14, Müjde xx 9, Esra xx 5, Devran xx, Nalan xx 5, Tuğçe x, Damla x
BEŞİKTAŞ: Esra xx 16, Ceyda xx 11, Elhan x 9, Pınar x, Yasemin xx 16, Derya x, Aysun x, Bengü x 2, Seda x, Nuray x, Melike x 2, Çiğdem x

Taşınıyoruz

Deprem nedeniyle zemini sağlam olmayan birçok bölgedeki vatandaşların başlatılan bir proje çerçevesinde Çatalca’ya taşınacakları açıklandı.

Depreme önlem; Taşınıyoruz. AK Parti hükümetinin İstanbul’un birinci derece riskli deprem bölgelerindeki yerleşim birimlerinin Çatalca’da zemini sağlam bir bölgeye taşınması konusunda hazırlık çalışması yürütüğü öğrenildi.
İstanbul’da önümüzdeki yıllar içinde meydana gelmesi beklenilen bir büyük depremin yol açabileceği kayıpları önlemek amacıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla başlatılan çalışma, Orman ve Çevre Bakanı Osman Pepe tarafından kamuoyuna açıklandı.

Fiyatlar katlayacak
Bakan Osman Pepe, Çatalca bölgesinde zemini sağlam bir orman arazisinin bu amaçla değerlendirilebileceğini kaydederek; “Çatalca’da bu şekilde 300 bin ile 500 bin nüfusu alabilecek kapasitede bir alan bulunuyor” şeklinde konuştu.
Verilen bilgiye göre, boşaltılması teşvik edilecek semtlerdeki vatandaşlar sosyal donatıları da hazırlanmış Çatalca’daki evlere yerleştirilirken, İstanbul’da boşaltılan alanlarda da dikey mimariden yatay mimariye geçilerek işyerleri yapılması için proje üretilecek.
Finansman modeli olarak boşaltılan alanların ekonomik değeri ile yeni inşa edilecek konutların değerinin takas edilebileceğini söylendi.
Anayasa değişikliği şart
Pepe, projenin hayata geçirilebilmesi için Anayasa’da orman alanlarının ancak depremden sonra yerleşime açılabileceğine ilişkin hükmün değiştirilmesi gerektiğini kaydetti.
Osman Pepe, “Anayasamıza göre, deprem olduktan sonra depremzedelere orman arazisi açılması mümkün oluyor. Örneğin Bingöl’de ve Pülümür’de bu şekilde vatandaşlara orman arazisi tahsis edildi. Anayasamız depremden önce orman arazisi tahsis edilmesine izin vermiyor. Deprem olduktan geç kalabiliriz. Projenin uygulanabilmesi için anayasa değişikliği şart, bununda önceden yapılması gerekir” şeklinde konuştu.