GAZETE BEŞİKTAŞ,
SAYI:49, 3 ARALIK 2003
SAYFA 2
Otopark sorun olmaktan çıktı
Belki şaşıracak ve inanamayacaksınız ama Beşiktaş’ın birçok bölgesinde otopark sorunu çözümlendi. Konu hakkında Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu “Ihlamur Zemin Altı Otoparkı, Ihlamur Pazar Yeri Otoparkı, Nispetiye Kat Otoparkı, Levent Üstü Yeşil Park Altı Katlı Otopark, Konaklar Mahallesi Katlı Otopark Yeri ve Özel Mülkiyet Kat Otoparkı’nı, otopark sıkıntısı çekildiği ilçemize kazandırmanın ve kazandıracak olmanın mutluluğunu yaşamaktayız” dedi. Daha sonra da şu bilgileri verdi;
Kütüphanesi var
Nispetiye Mahallemizde yeni bir model olan üstü yeşil park altı katlı otopark toplam 12 bin metrekareyi kaplayan projemizi gerçekleştirdik ve hizmete açtık. 4 bin metrekare alanda üç katlı 450 araç kapasiteli depreme dayanıklı deprem sonrası barınma savaşta sığınak olarak da kullanılabilecek üstünde ise yeşil park, çocuk oyun grupları ve bir kütüphane inşa ettik. Bu anlamda başka proje ve inşaatlarımız devam etmektedir.
Üstü yeşil alan altı otopark
Ihlamur Caddesi sonunda, Ihlamur Kasrı karşısındaki mezbelelik 4500 metrekare alanın üstünü yeşil park altını da toplam 12666 metrekare alanlı üç katlı otopark haline getirdik. 500 araç kapasiteli otoparkımız deprem ve deprem sonrasında veya savaşta barınma alanı olarak da kullanılabilecek özelliklere sahip. Öte yandan Pazar yerlerindeki trafik sıkışıklığı ve keşmekeşi de ortadan kaldırmak için yeni otoparklar yapıldığı kaydedildi. Bu konu da şunlar söylendi: “Ihlamur Pazar yeri otoparkı yılların sorununa çare oldu. Ihlamurdaki teneke mahallesi görüntüsünde olan eski Cumartesi pazar yerinin çehresi değişti. Çevreye oldukça uyumlu hale getirilen Otopark’ın yapımı ile birlikte otopark sorunu da çözümlendi. Modern ve çelik konsturiksiyon malzeme ile iki kat olarak yapılan otopark 12 bin metrekare alan üzerinde inşa edildi. Otoparkın hizmete girmesi ile yeni Cumartesi pazar yeri, tüm sokağa taşmış esnafı da içine aldı ve çevre trafiği de rahatlattı. Bu modern yapı, ayrıca Cumartesi pazarı günü haricinde diğer altı gün de otopark olarak kullanılacak ve karşısındaki evlendirme sarayına da hizmet verecektir.
Yenileri geliyor
Konaklar mahallesine yapılacak olan katlı otoparkın ise, yeri tespit edildi, çalışmalara başlandı. Konaklar mahallesi, Hukukçular Sitesi yanında, meyilli bir arazide kademeli olarak yapılacak olan üstü yeşil park, altı katlı otopark’a yakında başlıyoruz. 4 bin metrekare alanda 500 araç kapasiteli olmak üzere yapılacak olan otoparkın bitirilmesinden sonra bu bölgede sokaklara artık park yapılmayacak. Cadde ve sokaklarla beraber vatandaşlarımız da rahatlayacak.”
SAYFA 3
Terörist ETİLER’de oturmuş
BEŞİKTAŞ
LEVENT’teki HSBC Bankı bombalayan terörist’in kimliği belli oldu.Teröristin adının İlyas Kuncak olduğu belirlendi.
Öte yandan Hürri- yet gazetesi ortaya şaşırtıcı bir bilgi attı ve “El Kaide örgütünün finansman sorumlusu, Nairobi ve Darülsellam’daki ABD temsilçiliklerine düzenlenen bombalı saldırıların organizatörü Mamdouh Mahmoud Saleem’in, 1996-1997 yıllarında Etiler’de oturduğu ve ithalat ihracat işi yaptığı ortaya çıktı” dedi.
Konu hakkında da şu bilgilere yer verdi;
“İstihbarat raporlarına göre, Usame Bin Laden’in finans ve iş ilişkilerinden sorumlu olan Mamdouh Mahmoud Saleem 1996’da Sudan’dan Türkiye’ye geldi. Etiler’de eşi ve 6 çocuğuyla yaşayan Saleem çevresinde “Memduh Çelebi” lakabı ve Mahmut Salih ismiyle tanınıyordu. Çevresindekilere bir fabrikada çalıştığını söyleyen Saleem, 16 Eylül 1998’de Almanya’da yakalandı. 20 Aralık 1998’de ABD’ye teslim edildi ve tutuklandı.
Amerika’da
gardiyan
bıçaklamış
Saleem’in ABD’de kaldığı cezaevinde gardiyanını bıçakladığı ortaya çıktı. Saleem, 16 Eylül 1998’de Almanya’da yakalandıktan sonra idam edilmemesi şartıyla ABD’ye gönderildi. 1998’de Kenya ve Tanzanya’daki ABD konsolosluklarına bombalı saldırılarda 224 kişinin ölümünden sorumlu tutulan 46 yaşındaki Saleem, 4 kişille birlikte ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılanıyor. Ancak 1998’den beri hapiste tutulan Saleem’in burada bile öldürmeye teşebbüs ettiği ortaya çıktı. Saleem, 20 Kasım 2000’de Manhattan Cezaevi’nde, Louis Pepe adlı gardiyanı gözünden ve vücudunun çeşitli yerlerinden bıçakladı. Tahriş edicisprey sıkarak kaçmaya çalışan gardiyanın bir gözü kör oldu ve vücudunun yarısını da kullanamaz hale geldi”
Levent’teki
teröristin
kimliği
belirlendi
Polis parçalanan cesetler üzerinde yaptığı DNA testlerinden teröristin İlyas Kuncak olduğunu buldu. Bu son gelişme üzerine tahkikat daha da derinleştirildi.
Daha önce Levent’teki HSBC Bank’a saldıran bombacının Mardin’li Habip Aktaş olduğu üzerinde duruluyordu. 8 yıldıraranan kişinin liseden sonra Pakistan’da okuduğu, ardından Afganistan’da 2 yıl silahlı eğitim gördüğü ve asker kaçağı olduğu belirlenmişti. 30 yaşındaki Aktaş’ın adı Diyarbakır DGM’deki Hizbullah davalarında da geçiyordu. Aktaş’ın Mardin’in Savur ilçesinde yaşayan babası ile 2 kardeşi gözaltına alınmıştı.
4 terörist de
öldü
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan resmi açıklamada 4 bombalı intihar saldırısında 4 teröristin de parçalanarak öldüğü bildirildi. Olaylarda 57 kişi hayatını kaybettiği, 712 kişinin de yaralandığı açıklandı.
SAYFA 4
Stand-up’ın kralı
DİDEM TUTAL
Akatlar Kültür Merkezi’nde Nünnü adlı bir oyun dikkat çekiyor. Oyunun kahramanı ise neredeyse 10 yıldır tek kişilik komedi oyunu sergileyen Tarkan Bulut. O, sahnedeki Tarkan Bulut’u da kendinden farklı bulmuyor ve başlıyor anlatmaya…
Bu mesleğe nasıl başladınız?
“Bu kişisel bir ilgi benim için, çocukluktan kalma bir heves. 30 yaşındayım. Yaklaşık 10 yıldır stand-up tek kişilik oyunlar üzerine çalışıyorum. Ezberden anlatma, ezberden doğrudan anlatma diye bir eğitim biçimi var. Amerika’da üniversitelerin açmış olduğu kurslar düzeyinde iki sene bu konuyla ilgili eğitim aldım ve comedi cluplarda çalıştım. Sonuçta üniversitelerde ‘stand – up’ diye bir branş yok. Sonra da, 1983 yılında ülkeme geldim, 8 yıldır bu işi yapıyorum. Oradaki çalışmaları takip etmek için senede bir defa da olsa yurtdışına giderim”
Stand-up, meddahlıkla eş tutuluyor bir anlamda. Stand – up tam olarak nedir?
“Stand-up diye bir şey aslında yok. Bu İngilizce bir terim. Aslında özü meddahlıktır. Benim tanımıma göre stand-up, özgür konuşma sanatıdır, kuralı olmayan güldürme sanatı. Yani, tiyatronun bir kuralı vardır, stand-up’ın bir kuralı, kalıbı yoktur. Tiyatronun her hangi bir branşında komedya dahil olmak üzere belli kalıpları vardır.”
Stand-up modernize edilmiş meddahlık mı yoksa tamamiyle batılı bir örnek mi?
“Aslında keşke bu işin adı meddahlık olarak kalsaydı. Biz neyi yaparsak yapalım, kökünde bize ait olanı sonradan başkalarının yaptığı ismiyle alıyoruz. Bu şuna benziyor; harika, tarihi mistik bir atmosferi olan turistik bir yerdesiniz, fakat yerin ismi Dallas. Keşke o yerin adı o yörenin ismi ile geçse. Batıya yazık ki, müthiş bir özenti var. Ancak stand -up’ın özüne baktığınızda, tek kişilik komedidir, Antik Yunan’a kadar dayanır. Geleneksel Türk Tiyatrosu’nda meddahlık da ayrı bir bölüm, ayrı bir olaydır. İnteraktiftir. Amerika’da comedi cluplarda yapılır ve 15 dakika sürer. Biz burada iki saat, adeta bir tiyatro oyunu gibi oynuyoruz. Bunun da nedeni, mizahımızın çok zengin olmasından kaynaklanıyor.”
Yaratıcılığınız sosyo-ekonomik koşullardan veya kişinin yaratıcılığı eğitim düzeyinden ne denli etkilenir? Türkiye’de yaratıcı zihniyetinizi kullanmakta zorluk çekiyor musunuz?
“Çekmiyorum. Aksine olmayan yaratıcı zihniyetim açılıyor. Biz ülke olarak potansiyel bir malzemeyiz. Aslında biz, çok şen şakrak, neşeli bir ülkeyiz. Dikkat edin, insanlar kendi aralarında, dolmuşta, toplu taşıma araçlarında, kahvelerde, nerede olursa olsun sürekli espri yapmayı severler. Herkes gülmeyi ister. Aslında ağlamamız gereken hallerimize dahi…”
Çeşitli üsluplar var, etkilenme söz konusu olabiliyor. Sizin espri anlayışınızı yaşantınız mı olaylara bakış açınız mı belirliyor?
“Çok güzel bir konu bu. Bir kere her şeyden önce şunu bilelim, biz Türk toplumuyuz. Ortadoğu, Orta Asya, Avrupa toplumu muyuz? Amerikan toplumuna olan özentinin getirdiği farklı bir sentez miyiz? Biz Türk toplumuyuz, ne Ortadoğuluyuz biz, ne Avrupalıyız, ne Orta Asyalıyız ne Amerikalıyız. Biz gerçekten çok farklıyız. Tüm dünya insanlarının ortak bir takım özellikleri vardır, bazı şeylere ağlanır bazı şeylere gülünür. Burada bir Amerikalı da Türk’ü güldürebilir, bir Türk de gidip Amerika’ya gidip Amerikalıları güldürebilir. Nitekim, ben orada güldürdüm. Evrensel bir takım ögeleri kullandığınızda gülersiniz ama Türkiye’ye özgü, bize özgü öyle ilginç yaşayış şekillerimiz var ki, istersen eğitim seviyesinin düşüklüğünden denilsin, ne derseniz diyin eğitim seviyesi yüksek olup da kulağını şişle karıştıran adam çok tanıyorum. Arabasının anahtarı ile kulağını karıştırır adam, ama üniversite mezunudur. Burada amacım, aşağılamak değil ben de bir Türk’üm. Ancak biz fazlasıyla aslında rahat, gamsız bir toplumuz. Diyeceksin ki, ekonomimiz çok mu süper de her şey güllük gülistanlık bir ülkenin içerisinde misin sen, her şeye gülüyorsun? Ağlanacak kadar. Bir kitap yazdım. Benim oturup ağlamam gerekir. Tiraji komik bir kitap denildi. Hayır, bu kitap tiraji komik bir kitap değil, bu kitap tirajı komik bir kitap. 500 satmış, 500 satan bir kitaptan sonra benim oturup ağlamam lazım. Ama gülüyorum. Bu kitap 500 satmış deyince herkes de gülüyor. Biz birtakım acınacak şeylere de gülüyoruz. Benim kitabımın satmasının önemliliği değildir bu, Türkiye’de kitap okunmuyor.
Beşiktaş’ın kültürel yapısını nasıl buluyorsunuz?
Ben burada bir gösteri sergiliyorum, bir ayı geride bıraktık. İki yıldır da İstanbul’da çeşitli salonlarda gösterilerimiz oldu. Genellikle, Akatlar Kültür Merkezi’ni seçiyoruz, çok sıcak bir salon. Beşiktaş Belediyesi ki, Türkiye’de hiçbir belediyesinin önem vermediği kadar stand-up’a önem ve değer vermiştir. Burada stand-up yarışmaları düzenlendi. Ben hiçbirine katılmadım ama Beşiktaş Kültür Merkezi oyuncularına bakacak olursanız, Cem Yılmaz’ı Yılmaz Erdoğan’ı da oralardan çıktılar. Sonuçta burası Beşiktaş… Beşiktaş, beni de çekiyor. Futboldan da kaynaklanıyor olabilir. Aynı zamanda semtin takımını tutuyorum, koyu Beşiktaşlıyım ve burada ikamet ediyorum.
Gerek tiyatro ile ilgili alanda gerek diğer sektörlerde alaylı mektepli ayrımının yapılmasını doğru buluyor musunuz?
Hayır, ayrım yapılmasının çok yanlış olduğu kanısındayım. Bilgi ile yetenek çok farklı bir şey. Yetenekliyseniz ve de bilgi de aldıysanız ne güzel. Ama yetenekli olan herkesin bilgi alma şansı olmuyor, okuyamıyor. Bugün Türkiye’de alaylı olup müthiş yetenekli tiyatrocular var veya konservatuarda olup hiç yeteneği olmayan insanlar… Bu durum yıllarca tartışılmıştır. Mektepleri de kuranlar alaylılardı. Sonuçta bir şeyler yaşanarak öğrenilir.
Tv’de tiyatro yapmayı düşündünüz mü? Sahnede tiyatro ile tv arasındaki farkı nasıl tanımlarsınız?
Tv’de tiyatro yapılabilir elbette, ben de teklifleri değerlendiririm. Televizyon programlarına çok çıktım ancak kolaylıkla rahat olamıyorum. Kamera, cihazlar… Benim tek rahat olduğum yer, sahne. Sahne ile tv çok farklı. Sahneden doğrudan elektrik alıyorsunuz. Televizyonda beni kim seyrediyor, bilemiyorum ki. Kameralar görüyorum. Bir stüdyonun içerisindeyim, o ışıklar yandığı zaman ben, yakalanmış tavşan gibi kalıyorum. Tüm bunlara rağmen tv’de tiyatro yapabilirim. Örneğin, Talk Show’lar revaçta. Ardından şöhret geliyor, kızlar sana hayran oluyor. Öyle bir niyetim olsa, inan bana yapardım. Televizyon çok pis bir silah, bir anda namluyu kendine çevirebilirsin. Başka bir şey yapma şansın da olmaz. Ben başarıyı, bugün gelen seyircinin yarın öbür gün daha artmasını başarı olarak görüyorum.
Tiyatro ile stand up’ı ayrı olarak düşünebiliyor musunuz?
Açıkçası, ben Türkiye’de hiç tiyatro yapmadım. Tiyatroyu tiyatroculara bırakıyorum. Ben stand-upçıyım. Tiyatro, saygı duyulması gereken, ciddi kuralları olan, çok zor bir iş. Oradaki ekip, adeta askeri disiplinle çalışmak zorunda. Benim işimde, sahneye çıkana kadar askeri disiplin gerektirir, ancak tek başınayım. Ben kendi yaptığım hatayı rahatlıkla anlatabilirim ama bir tiyatrocunun tiyatroda bir hata yapma şansı bile yok. Şunu da söyleyeyim ki, ne bir gruba bağlı tiyatro yaptım ne de tiyatro. Açıkçası yapmak da istemiyorum. Bugünkü tiyatro içinde de özgür konuşabiliyorsun ama birinin sana pas atmasını, repliğini beklemek zorundasın, rol yapıyorsun. Benim stand-up’ta en sevdiğim şey, rol yapmıyorsun. Neysen osun. Rol yaptığın anlar oluyor elbette. Tiplemeler örneğin. Stand -up’ın en büyük ödülü de, seyircinin gelip gülmesidir. Bu demek değil ki, stand-up hafife alınmalı. Bir ekibin sahneleyeceği tiyatrodan çok zor tarafları da var.
Metin yazıyor musunuz?
Evet, yazılarımı kendim yazıyorum, bir ekiple çalışmıyorum. Bu işi iyi yapan ustalar ile de konuştuğum zaman mutlaka bir ekip ile çalışmam gerektiği söylendi. Ekiple çalışırsam başarıya daha güzel ulaşabileceğimi söylüyorlar fakat ben kendim yazmayı tercih ediyorum. Kendim yazdığım için daha dar çerçeveden bakıyor diye eleştirilebilirim ama başka birinin söylediği bir şeyi alıp söylersem, o emanet elbise gibi olur. Ben, benim yarattığım, benim ürettiğim olsun isterim. Benim ürettiğim, kimi insana basit, kimi insana normal, kimi insana süper gelebilir. İşte o süper olan kitle, benim kitlem olur.
Esprilerinize erotik betimlemeleri nasıl yoğuruyorsunuz?
Kelimelerle oynamayı çok seviyorum. Bu kısmı oyunda magazin bölümüne sıkıştırdım. Halkın belden aşağı dediği espriler stand-up’ta olmazsa olmazdır zaten. Ancak biz de otokontrol söz konusu. Çünkü, aileler de var, tek başına gelen bayanlar da var. Bazen ki, çocuk bile gelebiliyor. Biz kendi aramızda çok rahat bazı şeyleri konuşuyor olabiliriz ama sahnede durum farklı. Ben kesinlikle küfür etmem. Ama gerek vücut diliyle gerek bir takım mizahi söylemlerle erotizm oyunda yer alıyor. Ancak kesinlikle ölçülü, seviyesiz değil.
SAYFA 5
Kompozisyon yarışması sonuçları belli oldu
Gazetemizin Türkiye Cumhuriyeti 80.yılı etkinlikleri kapsamında düzenlediği “Cumhuriyetimizin 80.yılı – Cumhuriyetin kuruluşu, gelişimi ve geleceği” konulu kompozisyon yarışmamız İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü komisyonunca değerlendirilmeye alındı. Lise ve dengi okullarda yapılan yarışmamızla ilgili yapılan eleme sonucunda İstek Özel Atanur Oğuz İlköğretim Okulu, Gaziosmanpaşa İlköğretim Okulu ve İstek Özel Atanur Oğuz Lisesi dereceye giren okullar sıralamasına layık bulundu. Daha önce yarışmamıza katılanları fotoğraflı olarak tanıttığımız adaylarımızdan ödüle layık görülen öğrencilerimiz şunlar oldu.
İlköğretim düzeyinde “80.yılında Cumhuriyet ve Atatürk” eseri ile İstek Özel Atanur Oğuz İlköğretim Okulundan Simge SAYDAM İlköğretim birincilik ödülü, “Şimdi Cumhuriyet Zamanı” eseri ile ikincilik ödülü yine aynı okuldan G. Elenur IŞIK, “Cumhuriyet Ağacı” eseri ile üçüncülük ödülüne ise Gaziosmanpaşa İlköğretim okulundan Ayşe Ebrar KILIÇ layık görüldü.
Lise düzeyinde “Kaç On Yıl eseri” ile İstek Özel Atanur Oğuz Lisesinden Simge ATAKKAAN birinciliğe, “Bir Kurtuluş Hikayesi” eseri ile Deren ONURSAL ikinciliğe layık görüldü.
80. yılında Cumhuriyet ve Atatürk
Dünyaya gözlerimi açtığımda güvenli ve huzurlu bir yuvadaydım. Sevgi ve güven dolu bakışlı insanlar çevremi sarmıştı. O günü hatırlayamıyorum ama öyle olduğunu biliyorum.
Evimiz sıcacık, annem ve babam eğitimli, çalışkan insanlardı. Evimizin her köşesinde bol bol kitap vardı. Henüz doğru düzgün konuşamazken Atatürk’ü biliyordum.
1, Dünya savaşının olduğu yıllarda Mustafa Kemal’de Osmanlı Devletinde bir askerdi. Osmanlı Devleti’nin artık son bulacağını anlamıştı. Çünkü yavaş yavaş imparatorluklar devriliyor., ulusal devletler kuruluyordu. Halklar, yönetimde söz sahibi olmayı özgür ve eşitlik içerisinde yaşamayı istiyordu.
Mustafa Kemal, parçalanmakta olan topraklarımızın kurtuluşu için önderlik yapmalıydı. Bunu yapmasaydı, bu gün insan hakları, özgürlük, yönetimde söz sahibi olmak, hukukun üstünlüğü gibi kavramlar Türk ulusu için geçerli olmayacaktı.
Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da, Samsun’a ayak basmasıyla başlayan Kurtuluş savaşı, aslında, Cumhuriyetin kurulmasından sonra, daha da çetin bir şekilde devam etti. Belki de en zor ve büyük savaş o zaman başlamıştı.
1924’de hilafetin kaldırılması, çağdaşlaşma yolunda yeni Türkiye’nin önünü tıkayan en önemli engellerin aşılmasını sağladı. Siyasi alanda yapılan devrimlerin yanında, toplumsal alanda, hukuk alanında, eğitim ve kültür alanında yapılan devrimleri birkaç dakikada sıralayabiliriz…
Bu kez ben, bunları sıralamak istemiyorum. İnsan, yaşamını birkaç cümlede nasıl anlatabilir? Özgür saygın, güvende hissetmek, ileride bir kadın olarak bilim insanı, ya da yönetici olabileceğimi bilmek, işte Atamın bana armağan ettiği Cumhuriyet demek…
Onun başlattığı çağdaşlı yolundaki bu savaşı sürdürmek yılmamak, aynen Gençliğe Hitabesindeki gibi:
“Ey Türk istikbalinin evladı! İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk İstiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”
Evet Atam, biz senin bize emanet ettiğin cumhuriyetin, seninde uyardığın zor olumsuz koşullar geçerli olsa da koruyacağız. Her zaman senin yolunda olup, Türkiye Cumhuriyeti’ni dimdik ayakta tutacağız.
SAYFA 6
Her zaman şık olun
Morera Koton
iş birliği
Yeni sezonda yepyeni koleksiyonlar vitrinleri süslemeye başladı. Morera’da 2003-2004 sonbahar-kış koleksiyonu ile Koton Mağazaları’nda da yerini aldı. İç ve dış giyim dünyasına yeni bir soluk getiren, yenilikçi yaklaşımıyla farklı bir moda yaratarak kaliteyi dinamik ve şık tasarımlarıyla bütünleştiren Moreranın koleksiyonu merakla bekleniyor. Morera, modern ve şık kavramlarını erkek ve kadın giyiminde somutlaştırarak Türkiye’nin en önemli markalarından biri haline geldi.
Beymen
Belki moda akımları alt üst oldu ama tüm zamanların genel geçer giysileri koleksiyonlardaki ağırlıklarını aynen koruyor. Kadınlar artık çekiciliklerinin farkına varmaya başladılar. Bunu nasıl sağlayacaklarını da inanın çok iyi biliyorlar. Beymen’deki flanel ceket-pantolon takımları, buklet döpiyesleri ve klasik üç düğmeli mantoları gözardı etmeyin.Bu yıl çok moda.
Vakko
Bazıları kızsa da kürk asaletin simgesi olarak kabul ediliyor. Kürk bir manto yoksa mutlaka kürk detaylı bir giysi bulunuyor koleksiyonlarda. Vakkorama, soğuk kış kadını için kürkü unutmadı. Görün karar verin.
DKNY
Klasik bir çizgi sunuyorlar. Kadınına sanat eseri ögibi davranan DKNY’ dek, klasik ceketler, şık paltolar, straplez elbiseler ve kürkler kentli ve asil kadının en gözde giysileri olarak göze çarpıyor.
Replay
Sert ama kadınsı military akımı koleksiyonlarınının yaratıcısı. Desenlerde, renklerde ve modellerde bu ruh fazlasıyla hissediliyor. Replay, kadınını erkeksi çizgileriyle cazip hale getiriyor. Bu da sezonun meydan okuyan kadın imajını destekliyor. Fark- lı bir sitil izliyor.
Mudo
Derin dekolteler, vücudun tüm kıvrımlarını ortaya çıkaran detayla ile dişiliğinizi yeniden keşfedebilirsiniz. Süper miniler, onları tamamlayan rugan çizmeler. Mango’nun aşırı kadınsı retro giysileri, şeffaf tülleri ve ipeklileri, derin dekolteleri, Mudo ve DKNY’nin minileri, derileri, fileli bluzları, daha seksi ve çekici görünmek için bire bir.
Mango
Yine eskiye dönüş var. 60’lar, 80’ler… Hangi dönemden, hangi akımdan etkilenirse etkilensin tüm giysiler gösteriş ve abartıyla günümüze uyarlanıyor. Renkler daha canlı, modeller daha iddialı. Detaylar gözalıcı ve dikkat çekici. Nostalji yaşatan koleksiyonundaki çarpıcı renkler ve rugan çizmeler bunun en büyük kanıtı gibi görünüyor. Amaç daha özgür, daha seksi ve çarpıcı bir kadın yaratmak herhalde. İri düğmeler, iri kemerler, bol metalli aksesuarlar, geniş yakalar gösterişi destekliyor bilginize…
Ayakkabı
Dünyası
Toplam 17 mağazasıyla zevkli ve kaliteli seçenekleri ve 6 taksite varan ödeme kolaylıklarıyla keyifli bir alışveriş ortamı yaratıyorlar. Mağazalarda yer alan, feminen çizgideki, sivri burun ve yüksek topuklu bot, çizme ve çanta modelleri, müşterlerin şıklıkta fark yaratmasına neden olacak.
Alışveriş merkezleri nasıl korunuyor?
Metrocity
Yepyeni bir alışveriş merkezi. HSBC’ye yapılan terör saldırısından sonra 72 saat gibi kısa bir sürede toparlandı. Daha önceki sinagog olayından sonra önlemleri artırmıştı.
Profilo
İlk tedirginlikler atlatıldı. Alışveriş normale dönüyor. Güvenlik önlemleri daha önceki şekliyle devam ediyor.
Maslak Çarşı
Güvenlik ve otopark kontrolü artırıldı. Terör saldırısının yapıldığı gün kapanmıştı. Ancak ertesi gün açıldı. satışlar normal seviyede sürüyor.
Toyota’dan geleceğin otomobili
Toyota, Tokyo Otomobil Fuarı’nda üç adet yeni konsept sergileyecek. Yeni jenerasyon yakıt hücresi sisteminin kullanıldığı Fine’N’in hidrojen yakıt tankı sadece 150 mm yüksekliğinde ve lityum iyon bataryasıyla birlikte aracın zemininde bulunuyor. Elektronik direksiyon, fren ve gaz sisteminin yer aldığı otomobilin boyutları Corolla kadar ancak kabin genişliği daha büyük Carmy ile aynı. Dört köşeye yerleştirilen tekerleklerin her birini 25 kw’lik motor kontrol ediyor ve bu motorlarla Fine-N, 500 km civarında yol katedebiliyor. Sürücü yüzünün otomatik olarak algılandığı kabinde emniyet kemeri bağlandıktan sonra direksiyon simidi ve pedal pozisyonları, havalandırma, klima, navigasyon ve müzik sistemi ayarları otomatik yapılıyor. PM (Personal Mobility-Kişisel Tanıma) isimli tek kişilik araç ise Fine-N gibi elektronik direksiyon, fren ve gaz sistemlerine sahip ve arkaya yerleştirilen elektrikli motoru kullanıyor. Diğer PM’ler ile iletişim kurabilen sistemin yer aldığı araçlar grup oluşturarak bir PM’nin önderliğinde otomatik pilotla ilerleyebiliyor. Kabin açısının ve sürüşe göre dingil mesafesinin ayarlanabildiği PM’nin LED’lerden oluşan gövde panelleri, ışıkları ve arka jantlarının renkleri zevke göre değiştirilebiliyor. Günlük hayatın ihtiyaçlarına göre hazırlanan NLSV’de iki tarafta elektrikli açılabilen sürgülü kapılar, düşük yüksekliğe sahip zemin ve yüksek tavan sayesinde geniş bir iç hacim, büyütülebilen bagaj hacmi ve her yolcu için farklı hazırlanabilen koltuklar bulunuyor. Hibrid motor teknolojisini Prius ile yollara taşıyan Toyota, yeni bir hibrid otomobilini daha satışa sunmayı planlıyor. Toyota Avrupa Ürün İletişim Müdürü Fabio Capano, Prius’la dünyanın gündemine oturan hibrid teknolojisinin, Lexus RX isimli hafif arazi aracına da uygulanacağını söylüyor. Bir benzinli ve iki elektrikli motorun kullanılacağı araç hakkındaki tüm bilgiler düzenlenecek olan Tokyo otomobil Furaı’nda açıklanacak.
Bizi ne çok seviyorlar
Kore Dostları Derneği’nin düzenlediği “Kore Günleri Dostluk Sergisi” Ankara’dan sonra İstanbul’da da gerçekleşti. Serginin şimdiki yolculuğu ise İzmir’e. 50’li yıllarda ağır yaralar alan Türkiye-Kore dostluğunu pekiştirme kaygısını öne çıkaran bu sergi, genel olarak Uzakdoğu sanatının, özel olarak Kore sanatının fazla tanınmadığı Türkiye’de yeni ufuklar açıyor. Kore’nin doğal güzelliklerinin anlatıldığı bu resimler zengin bir kültürel geçmişe sahip Kore halkının sanatının anlamlı örneklerini sunuyordu. Kore halkını el emeği göz nurunun ürünlerinin sergilendiği resimler, serüvenine, Kore’nin doğal güzelliklerinin fotoğraflarının çekilmesiyle başlıyor. Çekilen bu fotoğraflar, ipekten yapılmış tuvallere işleniyor. Bunun yanında yine Kore fotoğrafları, deniz kabuklarının birleştirilmesiyle ipek tuvallerin üzerine resmediliyor. Koreliler, bu resimlerin 10 bin yıl boyunca değerinden hiçbir şey kaybetmeyeceğini söylüyorlar.
Erdoğan’ın İstanbul adayı Zapsu mu?
Yerel seçimlere aylar kala adayların adları da birbir ortaya dökülüyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak uzun süredir kamuoyunda adı geçen Cüneyt Zapsu’nun AK Parti’den yerel seçimlere gireceğine kesin gözüyle bakılmaya başlandı.
Geçen hafta içinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı ve AKP MYK üyesi Cüneyt Zapsu ile evinde 5 saat süreyle bu konuyu görüştüğü iddia edildi. Yapılan ankette de Cüneyt Zapsu’nun adının ön planda olduğu belirtiliyor.
SPOR YAZILARI
SAYFA 11
Avrupalı Beşiktaş
Son olaylarla birlikte maça daha da motive olduklarını söyleyen Beşiktaşlı futbolcular “maçın nerede olacağı bizi ilgilendirmiyor. Öyle hırslandık ki karşımıza kim çıkarsa çıksın bizi durduramaz” diyor. Siyah-beyazlıların kaptanı Tayfur ise takım arkadaşlarından daha da iddialı konuşarak “bu gruptan lider olarak biz çıkacağız” dedi.
ŞİMDİ NE OLACAK?
BEŞİKTAŞ GALİP
Diğer maçın sonucuna bakmaksızın Beşiktaş grup lideri olarak 2. turda
BEŞİKTAŞ BERABERE
S.Prag galip veya berabere; Beşiktaş 2. turda. Lazio galip; Kartal üçüncü olup UEFA Kupası’na gider.
BEŞİKTAŞ MAĞLUP
Sparg-Lazio berabere; Kartal 2.turda. S.Prag-Lazio galibi 2.tura çıkar. Kartal UEFA kupasına gider.
SAYFA 10
Kardeş payı
FENERBAHÇE: 2 – BEŞİKTAŞ: 2
STAT: FB Şükrü Saracoğlu
HAKEMLER: Serdar Tatlı xx, Koray Gencerler xx, Selçuk Kaya xx
GOLLER: Sergen (Dk.53), Hooijdonk (Dk.62 ve 68), Ahmed Hassan (Dk.84)
FENERBAHÇE: Recep x – Ali x (Dk. 46 Yusuf xx), Luciano xx, Tomas xx, Petkov xx, Ümit xx, Selçuk xx, Aurelio xx, Serhat xx, Tuncay xx, Van Hooijdonk xxx
BEŞİKTAŞ: Cordoba xx – Emre xx, Ronaldo xx, Ahmet Yıldırım xx, Okan x (Dk. 81 Sinan ?), Tayfur xx, Giunti xx (Dk. 75 Ahmed Hassan xx), Tümer xx, İbrahim xx, Sergen xx (Dk. 75 Pancu xx), İlhan x
SARI KARTLAR: Ali Güneş, Selçuk, Serhat, Tomas, Aurelio, Luciano (F.Bahçe), Ahmet Yıldırım, Ronaldo, Cordoba (Beşiktaş)
Devler Ligi yorgunu Beşiktaş da sadece Türkiye’de mücadele eden Fenerbahçe de ilk yarıda risk almadan kontrollu oyunu tercih etti. İlk 20 dakikada Fener fırtınası vardı ama öyle tribünleri ayağa kaldıracak pozisyon yoktu. Beşiktaş 20. dakikadan sonra oyunda dengeyi sağladı. Tek tehlikeli atak da Kartal’dan geldi. 28.dakikada Tayfur, altı pastaki Sergen’i gördü. Usta’nın vuruşunda Recep topu önce çeldi sonra tam gol çizgisi üzerinde yakaladı. Beşiktaşlılar “Ahh”, Fenerbahçeliler ise derin bir “Ohh” çekti.
Usta sahnede
İkinci yarıda Fenerbahçe tempoyu yükseltti ve bindirmeye başladı. Ama golü bulan taraf Beşiktaş oldu. 53.dakikada Tümer ceza sahasına girerken Tomas tarafından indirildi. Hakemin verdiği frikik atışını Sergen kullandı. Sergen topa öyle bir falso verdi ki, Recep de herkes gibi seyredince Beşiktaş 1-0 öne geçti. Gol Fener’i ateşledi.
Tuncay-Hooijdonk ortaklığı
62.dakikada sol çaprazdan ceza sahasına giren Tuncay ortaladı, altıpastaki Van Hooijdonk’a topu ağlara yollamak kaldı: 1-1. 68.dakikada Petkov ortaladı, Tuncay sol çaprazdan kafayı yapıştırdı. Üst direğe çarpan top Cordoba’yı yanılttı, sağ direk dibinden Hooijdonk kafayla topu ikinci kez ağlara taktı: 2-1. 84.dakikada Tümer’in soldan kullandığı serbest atışta kavisli gelen topa altıpasın köşesinde yükselen Ahmed Hassan kafayı yapıştırdı hem skoru ilan etti hem de “Beşiktaş’ın bileğini kimse bükemez” dedirtti: 2-2.
Maçın iyisi Tümer, maçın kötüsü İ.Mansız
SERANAD DEMİRHAN
Beşiktaş-Fenerbahçe derbisinin en iyi ve en kötü oyuncuları belli oldu. Spor yazarları arasında yaptığımız anketin sonucunda Beşiktaşlı Tümer en çalışkan ve en aydalı oyuncu seçilirken İlhan Mansız en kötü top oynayan futbolcu oldu. İlhan Mansız’ın Fenerbahçe maçında varlığı ile yokluğunun belli olmadığını belirten spor yazarları “İlhan son zamanlarda eski günlerini aratıyor” derken maçta Tümer’in çalışkan ve mücadeleci yapısıyla göz doldurduğunu söylediler. Beşiktaşlıların maçta iyi bir mücadele ortaya koyduğunu da sözlerine ekleyen spor yazarları “derbiye yakışır bir maç seyrettik” şeklinde konuştular.
Tuborg’u kana kana içtiler
BEŞİKTAŞ-TUBORG: 75-66
SALON: Süleyman Seba
HAKEMLER: Mehmet Keseratar xxx, İsmail Özgün xxx, Deniz Kıyak xxx
1.PERİYOT: 22-11
DEVRE: 42-32 (Beşiktaş lehine)
3.PERİYOT: 59-51
5 FAUL: Whisby 37.19 (Tuborg)
BEŞİKTAŞ: El Amin xxxx 16, Nedim xxx 11, Faruk xx, Tolga xx, Enver x, Mustafa Abi xx 8, Cutrell xx 5, Ayuso xxx 22, Ruzic xxx 10, Barış xx 3
TUBORG: Bora x 2, Ömür x, Hakan xxx 20, Jensen xx 4, Mustafa x 9, Barış x 11, Asım x 8, Whisby xx 12, Barron x
Erkekler 1. Basketbol Ligi’nde Beşiktaş, Tuborg’un 7 maçlık yenilmezlik unvanı 8’inci maçta sildi: 75-66. 3’üncü periyotta Tuborg 47-46 öne geçtikten sonra Beşiktaş çok iyi savunma ve hücumda da El Amin, Ayuso ve Ruzic’in basketleriyle İzmir temsilcisini sahadan sildi.
BAYAN BASKETBOL
Bayanlar 1.Basketbol Ligi’nde şampiyon adaylarından Erdemir önünde Beşiktaş tutunamadı.. Erdemir karşılaşmayı 73-48 kazandı. Kartal’da Gülşah ve iki yabancı Erdemir’e direnmeye çalıştı ama başaramadı.
ERKEK VOLEYBOL
BEŞİKTAŞ: 3 – ARKAS SAINT JOSEPH: 2
SALON: Burhan Felek
HAKEMLER: Cihat Fırıncıoğlu xx, Erdal Akıncı xx
BEŞİKTAŞ: Burak xxx, Soner xxx, Uğur xx, Walker xx, Jason xxx, McMillan xx (Kerem xx, Hakan xx)
A.ST.JOSEPH: Ali xx, Robert xx, Türker x, Dragan xx, Ante xx, Mustafa x (Umut Çürük xx, Yiğit x, Umut Çakar x)
SETLER: 18-25, 25-27, 25-20, 25-23, 15-10
SÜRE: 115 Dakika (22, 31, 24, 25, 13)
Erkekler Voleybol 1.Ligi’nde Beşiktaş zorlu geçen bir maçtan sonra güçlü rakibi Arkas Saint Joseph’i devirmeyi başardı: 3-2. 115 dakika süren maçtan sonra Kartal puanını 11’e, İzmir temsilcisi ise 14’e çıkardı.
BAYAN VOLEYBOL
ANKARA NUMUNESPOR: 0 – BEŞİKTAŞ: 3
SALON: Selim Sırrı Tarcan
HAKEMLER: Ömer Ünal xxx, Bülent Bozkurt xxx
NUMUNE: Ceren xx, Müniriye xx, Nilay xx, Tetyazanova xx, Filiz xx, Müjgan xx (Gülden xxx, Yasemin x, Elena xx)
BEŞİKTAŞ: Arzu Aksu xxx, Tatiana xxx, Duygu xx, Elis Angela xxx, Deniz xx, Yulia xx (Nihan xx, Hatice xx)
SETLER: 17-25, 18-25, 15-25
SÜRE: 55 Dakika (18, 20, 17)
Bayanlar 1. Voleybol Ligi dün start aldı. Beşiktaş, Ankara’da Numune’yi 3-0 yenerek lige iyi bir başlangıç yaptı. Siyah-Beyazlılar 55 dakika süren maçta Numune önünde kolay bir galibiyet aldı.
CİMBOM’a operasyonda yaramadı
UFUK ÇOBAN
GALATASARAY-MALATYA: 2-2
STAT: Atatürk Olimpiyat
HAKEMLER: İsmet Arzuman xx, Birol Budan xx, Hayati Doğan xx
GOLLER: Prates (Dk.31), Petre (Dk.65), Muhammet Hanifi (Dk.74), Celaleddin (Dk.80)
GALATASARAY: Aykut xx – Prates xx (Dk.78 Bülent x) , Tamas x, Orhan xx, Ergün x (Dk.81 Abdullah ?), Sabri x, Petre xx (Dk.82 Arif ?), Ayhan x, Berkant x, Bratu xx, Hakan Şükür x
MALATYA: Fevzi xxx – Tolga xx, Serkan Bensol xx, Mert xx, Celaleddin xx, Mkalele x (Dk.46 Mithat x), Pachola x, Ayman x (Dk.68 Ümit x), Mehmet x (Dk.46 Atilla birlik x), Fazlı x, Muhammet Hanifi xx
SARI KARTLAR: Ayhan (G.Saray), Serkan Bensol, Ümit (Malatya)
Sarı-Kırmızılılar, Denizli’deki yenilgiden sonra dün gençleştirilmiş kadrosuyla Malatya önüne çıktı. Tamas, Petre, Berkant ve Orhan’ın ilk 11’de forma giydiği maçta Cim-Bom 2-0 da öne geçti. Ancak skoru koruyamayınca 2 puan kaybetti: 2-2
Aslında Galatasaray ilk yarıda bayağı etkili göründü. Ancak bu biraz da ilk 45 dakikada Malatya’nın üzerine hiç gelmemesinden kaynaklandı. 2-0’dan sonra Malatya’nın oyunda dengeyi sağlaması ve rakibinin üzerine gitmesi, Aslan’ın özellikle defansta hata yapmasına yol açtı…
Prates çaktı, Fevzi çaresiz: 31.dakikada Hakan Şükür’e yapılan hareketi hakem serbest vuruşla cezalandırdı. Prates’in frikikten köşeye giden nefis vuruşuna Fevzi uzandı ama top ağlarla kucaklaştı: 1-0. 64’te Bratu önce kaleci Fevzi’ye takıldı. Ardından şutu direkte patladı. 65’te Petre skoru 2-0’a taşıdı.
Başkan stada girdi, ardından gol geldi: Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın 73.dakikada stada geldi. Tam seyirciyi selamlarken, Muhammet Hanifi farkı 1’e indirdi: 2-1. 80.dakikada Celaleddin göğsüne alıp çaprazdan vurdu: 2-2. Ardından Galatasaray Arif ve Sabri ile kaleci Fevzi’yi geçemeyince puanlar bölüşüldü.