SAYI 47

 
GAZETE BEŞİKTAŞ
SAYI:47, 19 KASIM 2003

SAYFA 2

Çile nihayet bitiyor

Akmerkez’in yapılmasıyla birlikte trafik sıkışıklığı daha da artan Etiler ve Beşiktaş bölgesi yeni yolun tamamlanmasıyla birlikte rahat bir nefes alacak. Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu, “Yıllardır Beşiktaş sorunsuz bir bölgedir, denilir. Ancak Beşiktaş’ta gerek altyapı gerekse üstyapı olarak yapılması gereken birçok iş vardı. Biz bunların tamamını gerçekleştirdik. Bunun örneklerinden biri de Akmerkez, Etiler, Ulus, Levent güzergahını oluşturan Nispetiye Caddesinden gelen trafik akışını karşılayabilmek amacıyla yapılan yoldur. Zincirlikuyu’da Büyükdere Caddesine ve alt geçitte E-5’e bağlayan, Akmerkez karşısından Düzdere-Sekbanlar ve Adnan Saygun Caddesi bağlantı ve üst geçiti ile tamamlanan iki gidiş iki geliş yaklaşık 2 km olan bu yol bittiğinde yapılan hizmet daha iyi anlaşılacaktır. Çünkü bu yol gerek Barbaros Bulvarı, gerekse Nispetiye Caddesini trafik yoğunluğu yönünden çok rahatlamış olacak. 15 yıldır bir türlü başlatılamayan bu yola başlamamız ve kısa sürede bitirmemiz çok önemli bir olaydır” şeklinde konuştu.

VISA’dan ödül

Türkiye’nin ilk belediye kredi kartı Bekart’ın 1. yıldönümü, Conrad Oteli balo salonunda düzenlenen toplantı ile kutlandı. Bugüne kadar 30 bin kart sahibi ile 300 iş yerine ulaşan Bekart’ın 1. yaşında yakaladığı başarısının konuşulduğu toplantıda, Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu, Finansbank Murahhas üyesi Onur Umut ve Genel Müdür Yardımcısı Bülent Özer, Visa Türkiye Genel Müdürü Berna Ülman yer aldı.
Düzenlenen basın toplantısında, Visa Türkiye Genel Müdürü Berna Ülman, Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu’na Yılın Başarı Ödülü’nü takdim etti. Bekart’ın Türkiye’de bir ilk olduğunu vurgulayan Berna Ülman yaptığı açıklamada, Türkiyede ilk kez emlak ve çevre temizlik vergilerinin kredi kartı ile tahsilatını başlatmak açısından bizler için büyük önem taşıyor. Bekart Visa, bugün 30 bini aşkın bir kesim tarafından kullanılıyor ve bu proje gerek ilk olması gerek bugün geldiği noktada yakaladığı başarı çizgisi açısından örnek teşkil etmektedir” şeklinde konuştu.

SAYFA 3

Bayram şekerleri bunlar
DİDEM TUTAL

Yılmaz Şekerleme, Balıkçılar Çarşısı içinde, Beşiktaş’ın göbeğinde… Kırmızısından, sarısına, pembesinden, çikolata kaplısına kadar bin bir çeşit şekerlemeler, tezgahını süslüyordu. Yediden yetmişe kadar tüm Beşiktaşlıların tek şekercisi, bugünlerde bayram telaşı içinde. 80 yıldır Beşiktaşlılara hizmet veren Yılmaz Şekerleme, artık eski bayramlardaki yoğunluğun yaşanmadığından dert yanıyor. Yılmaz Şekerleme’nin 15 senelik emektarı Çetin Gülmez, Afyon’dan, Bursa’dan ve Safranbolu’dan gelen tatlılar ve lokumlar Beşiktaşlıların ikramlarında bir vazgeçilmezdir, diyor. Tezgahtar Gülmez, aynı zamanda, Beşiktaş’ın tek şekercisinin geçmişinin, semtin kulübü kadar eskiye dayandığını söylüyor. Nanelisinden, meyvelisine birbirinden değişik renklerde şekerler, hindistan cevizli lokumlarından limonlusuna, kıpkırmızı akide şekerinden kakaolu, fıstıklı helvasına kadar, çok çeşitli tatlıları bir arada bulmak mümkün. Yufkası ve helvası ile meşhur olan Yılmaz Şekerleme’nin müdavimleri, sadece Beşiktaş ilçesinden değil. Dükkanın en kalabalık olduğu saatler ise, 12:00 – 15:00 arası. Tezgahtar Çetin Gülmez, en çok çocuk müşterilerinin olduğunu dile getiriyor ve şöyle devam ediyor:
“Çocuklar şekerleri seviyorlar. Özellikle akide şekerlerine çok ilgi gösteriyorlar. Daha önce görmedikleri için hoşlarına gidiyor. Ramazan ayında daha çok, kadayıf, yufka, ceviz, mantı, helva, bal, kaymak rağbet görürken; bayramlarda ise akide şekeri, kağıtlı şekerler, çikolatalar, bademler ilgi görüyor. Çeşitlerimiz bol. bir de kendi imalatımız olan ürünlerimiz var: yufka ve yassı kadayıf olarak. Yufkamız ve helvamız çok meşhur. Çünkü helvayı özel olarak yaptırıyoruz. Çok değişik bir tadı var, bize özel…”
Tatlı ikramı, vazgeçilmez bir misafirperverlik adeti…
Gülmez, dünden bugüne şekerlemelerin çeşitlendiğini, bu değişiklik sonucunda, farklı damak tatlarının da beraberinde geldiğini söylüyor. Yillardan bu yana, tatlı ikramı, vazgeçilmez bir misafirperverlik adeti. Bu adet ile hemen her bayramda bütün evler şekerler ve tatlılarla süsleniyor. Herkesin evinde bayram ikramı için şeker, çikolata, lokum mutlaka bulunur.
Ancak artık eskisi kadar bayram yoğunluğu yaşanmadığını belirten Çetin Gülmez, “Eskiden normal günlerde bizim şimdi bayramlarda yaşadigimiz yogunluk olurmuş. Bunun bir nedeni fazla bir çeşidin olmamasıydı. Helva, yufka, akide şekerleri varmış sadece. Badem şekerleri, çikolatalar yokmuş. Bu yüzden insanlar yogun ilgi gösteriyormuş”
Bu seneki fiyatlarla geçen seneki fiyatların aynı olduğunu söyleyen Çetin Gülmez bayramda da aynı fiyattan satış yaptıklarını önemle vurguluyor. Bu duruma göre Bayramlık alışveriş için fiyatlar şöyle:
Akide şekerlerinin kilosu: 6 milyon.
Bayramlık Ülker- Kent markalı kağıtlı şekerlerin kilosu: 10 milyon
Çikolataların kilosu: 18- 22 milyon
Badem şekerlerinin kilosu: 17-20-22 milyon
Drajeler: 20-24 milyon
Helvalar: 7-9 milyon sade, kakaolu, fıstıklı
Bal: 12 milyon, Kaymak: 19 milyon
Kadayıf: 8 milyon, Yufka: 2 buçuk milyon
Ceviz: 16-20 milyon
Kemalpaşa tatlısı: 3 milyon, Şekerpare: 2 milyon
Geçen bayramdaki fiyatlarla aynı fiyatlar bayramda da değişmiyor.
Venüs, yılların eskitemediği pastane…
1960’larda hizmet vermeye başlayan Venüs Pastaneleri, bu bayram da lezzet ve değişik damak tatlarınızı sofranızda buluşturacak çeşitleriyle karşınıza çıkıyor. Pastasından çikolata çeşitlerine keklerinden özel hazırlanmış tatlılarına da kadar birbirinden değişik ürünleri bulmak mümkün. Venüs Pastanesi çalışanlarından Akın Dede, işe başlanıldığında 50 çeşit var ise bugün 200 çeşidin bulunduğunu bunun günün şartlarına göre paralellik gösterdiğini dile getiriyor. Bayramlarda Venüs Pastanelerinde çehresini Dede şöyle anlatıyor:

“Bayramlar çikolata ağırlıklıyız. Şekerleme, çikolata üzerine yoğunlaşıyoruz. Tüm siparişlere yanıt verebiliriz. Kandillerde ise tatlı çeşitlerimiz boldur, o gün normal kapasitenin 10 kat üstüne çıkar. meşhur, ev baklavamız vardır. Fıstıklı, cevizli baklavamız da devamında gelir.”
Fiyatlar bayramda da aynı diyen Dede, şöyle örnekliyor:
“10 kişilik bir pasta 18 milyon lira. 20 kişilik bir pasta 24 milyon lira. Şekilli, doğum günü için olan pastalar gibi özel siparişle süslenen pastalarımız da mevcut. Tatlı çeşitlerimizin fiyatı 14 milyon liradır. Şekerpare, tulumba, ekmek kadayıfı gibi tatlılar da 9 milyon lira. Venüs’te Güllaç ramazanda 30 gün boyunca çıkar. Güllaç, samsa, revani bunlar özel olarak Ramazan ayında çıkan tatlılardır. Her çeşit burada mevcut. Pasta, tatlı, çikolata, kek, special çeşitleri bulunuyor”
De Panex Pastaneleri
Her Dem Yeni ürünler
Mutfağını gözler önüne seren kalitesinde iddialı pastanelerden biri de De Panex. Günlük üretim anlayışıyla hizmet veren De Panex’in ürün çeşidi ise, 200’ün üzerinde. Ürünlerin mutfağında Belçika’dan Hollanda ve Almanya’dan gelen malzemeler yer alıyor. Kalite, estetizm ve hijyenin önemini bir araya getiren De Panex’in işletmecisi Hasan Karakulak, gerek görsel gerek yazılı basında bu tür işletmelerin haklı olarak imalathanelerinin eleştirildiğini dile getiriyor. Bunun üzerine De Panex, kalitesindeki iddiayı, mutfağındaki her detayı müşterileriyle paylaşarak gösteriyor. Bu konuda Hasan Karakulak şunları söylüyor:
“Şeffaf bir özelliğiniz var. Dekor olarak düşündüğümüz ve aynı zamanda mutfağımızı da yansıtan ekran, hijyen konusundaki titizliğimizi ve kendimize olan güvenimizi sergiliyor. Kalite de hijyen ile geliyor. Balmumcu – Gayrettepe ve Bahçelievlerdeki şubelerimizde de aynı sistem aynı anlayış söz konusudur. Nişantaşı’nda da bir şube daha hazırlık yapıyoruz. Kullandığımız suyu bile son derece modern cihazlarda arıtıyoruz. Zaten olmayan bir şeyi, kalitesiz bir malı satamayız. İyi ürün iyi hizmet iyi tanıtım bunları yapabildikten sonra başarılı olursunuz”
Yeni bir damak tadı arıyorsanız De Panex’in çeşitlerini siz oluşturabilirsiniz. Her yeni ürünü, müşterilerin damak tadına sunan De Panex, ürünün kalıcı olup olmayacağına karar veriliyor.
Bayramda da tempo düşmüyor, birbirinden değişik çeşitleri bir arada bulmanız mümkün. Sadece tatlı değil ekmek ve çeşitlerini de bulabilirsiniz.
Kurabiyeler 10 – 17 milyon lira.
Yaş pasta 10 milyon ile 20 milyon – 23 milyon lira arasında değişiyor.

SAYFA 4

Masadan aç kalkın

Ramazan ayına gelişi ile birlikte yemek yeme alışkanlıklarımız da değişti. Bu değişim sürecinde sağlıklı beslenme için kilit kelime ise; yeterince, gerektiği kadar yemek… Beşiktaş İlçe Sağlık Grup Başkanı Ufuk Demiralp, ramazan ayında oruç tutan bir kimsenin nasıl dengeli besleneceğinden iftarda nelere dikkat etmesi gerektiğine kadar bir çok konuda açıklama getirdi. Öncelikle insan vücudunun temel ihtiyaçlarını karşılaması için yağ, protein, karbonhidrat (şeker) gibi ana gıdalara ihtiyacı olduğunu söyleyen Demiralp, bunun dengeli olması gerektiğini vurguluyor.
“Oranların mutlaka ihtiyacı karşılamaya yetecek, vücudun gelişimine yardımcı olacak miktarlarda olması gereklidir. Ancak, olması gerektiğinin üzerinde alırsanız kilo almaya başlarsınız. Tam tersinde de kilo kaybı söz konusu olur. Çok fazla yemesine rağmen kilo almıyorsa, kişinin metabolik bozukluğunun olduğu düşünülmelidir. Şunu da söylemek gerek ki, alının gıdanın yanarak enerjiye dönüştürülmesi kişiden kişiye yaşa ve genetik yapıya göre değişir. 18 yaşında yenilen gıdanın 45 yaşında da yenilmesi halinde de kiloya ve bir takım rahatsızlıklara neden olabilir. Yaş arttıkça metabolizma yavaşladığından yenilen yiyeceklere bir hayli dikkat edilmesi gerekli.”
Merak edilen konulardan biri de çok yiyip de kilo almama durumunun nasıl olduğuna ilişkin. Bu konu hakkında ve fazla kiloya neden olan faktörleri Ufuk Demiralp, şöyle ifade ediyor:
“Metabolizma süratli çalıştığında alındığında enerjiye çevirir. Bu durum, metabolik bir olaydır. Metabolizmanın hızıyla ilgilidir. Kişi, bunu spor yaparak sağlayabilir. Yakılması en zor olarak bilinen ana faktör ilk başında ise, yağlar geliyor. Hayvansal ve bitkisel yağlar ilk sırada yer alırken, peşinden karbonhidratlar gelir, onu proteinler takip eder. Karbonhidratlar, sütte, bitkide, meyvede ekmekte ve pilavda karşımıza çıkar. Proteinler bilindiği gibi et ve süt ürünlerinde mevcuttur. Mercimek ve fasulyede de bulunmaktadır. Protein çocuklarda ve gençlerde vücudun gelişmesi için gereklidir. Yemekler sık ve az yenmelidir. Çok fazla şeker alınıyorsa; öncelikle kilo birikimi olacaktır. Pankreas şekeri kontrol eden organdır. İnsilün salınımı değişeceğinden bu durum şeker hastalığına bile neden olabilir. Tansiyonu da dolaylı olarak etkiler. Tansiyonu etkileyen yağlar ve proteinlerdir. Damar çeperinde biriken tabaka halindeki yığın, damarın küçülmesine o bölgedeki kan akışının azalmasına neden olur. İlerleyen dönemlerde damar tıkanıkları ve bu nedenle oluşan hastalıklara zemin hazırlar. Yağlı ve kolesterolden zengin gıdalar tüketilmemeli. Bol salata, yeşil sebzeler mümkün olduğunca tuzu az, ekmek ise öğünlerde en fazla bir ya da iki dilim yenmelidir.”
Demiralp, iftar zamanı, gün boyu yemek yenmemiş olmasına rağmen yenilecek ekmeğin yine bir ya da iki dilimi geçmemesi gerektiğini söylüyor. Mideyi yormamak için, oruç tutan birinin orucunu öncelikle sıvı ile açmasına dikkat etmeli.
“Mide, uzun süre faaliyet göstermediği için ne çok sıcak ne çok soğuk az miktarda sıvı ile başlanmalıdır. Çünkü mide normal hareketine bir süre ara verdiği için, midenin sıvıya katı gıdaya göre uyum sağlaması daha kolay olur. Birden bire yemek yenmemelidir. Yemek her ne yeniyorsa, çiğnenerek ve çok yavaş bir şekilde yenmeli. Yavaş yenilen yemek, sindirimi kolaylaştırır, rahatsızlık vermez ve doygunluk hissine vararak aşırıya kaçmanıza engel olur. Gece yenilen yemekte az tuz bol sıvı hafif gıdalar olmalı. Sebze yemekleri bunların başında yer alır. Bol su içilmelidir. Tuz vücutta suyu tuttuğu için suyu içme ihtiyacı doğurur. Bu yüzden az tuz tüketilmelidir. Örneğin; kereviz, karnabahar, enginar, az yağlı dolma, ıspanak gibi sebze yemeklerinden gerektiği kadar, salata ve meyve ile örneğin bir elma ile bir gece yemeği düşünülebilir. Üstüne ihtiyacınız kadar su da içilebilir.”
Beşiktaş İlçe Sağlık Grup Başkanı, sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturmak için dengeli ve yeterince yemek gerektiğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
“Gerek iftarda gerek sahurda alınan gıdalar bol miktarda sebze yeterince meyve mümkün olduğunca beyaz et ızgara et ya da haşlama (kızartma değil) ağırlıklı ve süt ağırlıklı beslenme ile yağdan fakir karbonhidrattan fakir beslenme ile yeterli vitamin ve minerali zaten bu gıdalardan alacaktır.”
Demiralp, Ramazan ayından çıktıktan sonra vücudun direncinin düştüğünü düşünen kişiler için ise, yağdan ve karbonhidrattan fakir bir beslenme düzenini sağlayamadıkları takdirde bir hekim kontrolünden geçmelerinin faydalı olacağını sözlerine ekliyor.

Çevre S.O.S. veriyor

Çevre sağlığından bireysel sorumlulukların aşılanmasına kadar bir çok konunun ele alındığı Çevre Gönüllüleri toplantısı Beşiktaş İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde gerçekleşti. Resmi kurumlar ve sivil toplum örgütlerinden tüm çevre gönüllülerini bir araya getiren buluşmada, çevre sağlığı, korunması ve yaşanabilir bir çevre için neler yapılması gerektiği konuşuldu.
Çevre Gönüllüleri toplantısı, İstanbul Vali Yardımcısı Mehmet Ali Çeviker, Çevre ve Orman İl Müdürlüğü’nden ÇEP Koordinatörü İslam Sadıker, Beşiktaş Kaymakamı Nihat Nalbant, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Tamer Horasan , İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Kontrol Müdürlüğü’nden Ail Oktar, Beşiktaş İlçe Milli Eğitim Müdürü Şeref Çalışir, Beşiktaş Belediyesi Çevre Müdürü Burhan Erdemoğlu, İlçe Sağlık Grup Başkan Yardımcısı Derya Özmen, Greenpeace Proje Koordinatörü Erol Scott, Tema’dan Güner Açıksöz gibi isimleri bir araya getirdi. Çevre ve yaşadığımız çevrenin dokusunun korunması ile ilgili olarak Kaymakam Nihat Nalbant, Çep Koordinatörü İslam Sadıker birer konuşma yaptılar. Toplantıda, yetişme çağındaki çocukların çevreye daha duyarlı yetişmesi için ve çevreye sahip çıkması için bir araya gelmenin şart olduğunu dile getirildi. Beşiktaş İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nde gerçekleşen Çevre Gönüllüleri toplantısı, çevredeki olumsuz görülen bir olay karşısında sessiz kalınmaması gerektiğini, konu hakkında yetkililer ile temasa geçilmesi gerektiği ifade edildi. Çevre Gönüllüsü Projesi katılımcıları, yaşadığımız çevreye değer verilmesi ve korunması konusunda ‘duyarli olalım’ çağrısında bulundu.

SAYFA 5

Salon dansları her zaman gözde

Hareket, ritm ve siz… Dans, için hiçbir zaman geç sayılmaz. Akatlar Kültür Merkezi’nde, cha cha cha, salsa gibi çeşitli latin kökenli danslardan, stilinizi belirleyebilirsiniz. Salon danslarından farklı olarak geleneksel dans stillerin dışındaki detayları da yakalayabilirsiniz.
Latinos En Salsa adlı grubun üyesi Alper Alakurt, beş yılda yaklaşık 400 öğrenci yetiştirmiş.. Salsa’dan merenge’ye , cha cha cha’dan bolero’ya… Alper Alakurt, salon dansı ile geleneksel olmayan dans stillerinin konseptinin farklı olduğunu ifade ediyor ve şöyle devam ediyor:
“Biz salon dansı öğretmiyoruz. Salon dansı denildiğinde, Tango, Samba ki aynı zamanda biliniyor ki, Samba sokakta da yapılıyor. Ayrıca Foxtrot, Cha Cha Cha’nın klasik hali de bu gruba giriyor. Biz sosyal amaçlı dansları öğretiyoruz. Salsa, merenge, Club Cha Cha Cha, Bolero gibi. Bunlar salon dansları değil, daha ziyade sokak dansları. Başka bir deyişle, çok katı kuralları olmayan, bir anlamda sadece erkeğin yönlendirmesiyle yapılan danslar diyebiliriz. Bu bakımdan salon dansları ile çok farklı bir konsepte sahip”
Akatlar Kültür Merkezi’nde üçüncü ayına giren sınıfların hala ilk günkü kadar heyecanlı olduklarını söyleyen Alakurt, şöyle devam ediyor:
“Ben burada dansla beraber üç unsuru gerçekleştirmiş oluyorum. Öncelikle, burada dans ederken insanlar ter atıyorlar. Bedenleri için bir şey yapıyorlar. Diğer yandan, burada bir buçuk saat dans ederken insanlar ruhlarını rahatlatıyor, beyinlerini boşaltıyorlar. Her türlü sıkıntıyı unutuyor. Bir anlamda, meditasyon yapıyor. Burada dans üçüncü sırada geliyor. Öncelikle kendileri için, bedenlerini ruhlarını rahatlatan bir şey yapıyorlar ve sonra dans etmeyi öğreniyorlar”
Salon danslarından farklı olan bu danslar için Alper Alakurt, kişinin fiziğinin öncelikli olmadığına dikkat çekiyor.
“Salon danslarında görünüş, fizik, estetik hepsi çok önemli. Daha ağır bir eğitimleri var. Daha jimnastiğe dayalı bir eğitimleri var. Sosyal alandaki dansların yeri, aslında böyle değil. Düşünün ki, benim 120 kilo 140 kilo öğrencilerim var. Aynı zamanda, ben anaokulu çağındaki, 3 yaşındaki çocuklara ders veriyorum. Her sene sonunda mesela Çırağan Sarayı’nda gösteriye çıkıyorlar. 13-17 yaş arası bir sınıfım var. Sosyal dansları herkes yapabilir. Tek başına da yapabilir. Çifte bile gerek yok, yapabilmek için. Bu danslara ‘Kendiniz için dans etmek’ diyebiliriz”
Temel, gelişen, orta ve ileri seviye diye aşamalar kaydederek bir dansın detaylarını iyice kendinize nakil edebiliyorsunuz. Bu dört seviyenin ilk aşaması yani temel adım, üç ay sürüyor. 1970’li yıllarda Egemen Bostancı Müzikalleri ile dansa başlayan Alper Alakurt, Newyork’ta, California’da Los Angeles’da aldığı eğitim ile de kendini yetiştirmiş. Alper Alakurt’un ekibi geçen ay Avrupa Dans Şampiyonası’nda dördüncülük getirmiş. Şampiyonaya katılan ekibi oluşturan diğer 4 grup ise, ilk yirminin içerisinde yer alıyor. Alakurt, Latino En Salsa ile karışık bir ekip olarak gittikleri şampiyonada Salsa Milli Takımını oluşturarak bir ilke de imza attıklarını dile getiriyor.
Alakurt, merkeze gelenlerin kendilerini bir şova yada yarışmaya, gösteriye hazırlamak için gelmediklerini vurguluyor. Öncelikle kişinin kendisi, kendi sosyal konumu ve benliği için dansı tercih ettiğini belirtiyor. Alakurt, kendilerine yönelik veya partnerleriyle birlikte gittikleri yerde daha keyifli vakit geçirmek için dans ediyorlar, diyor.

SAYFA 6

Alışverişte bayram fırsatı

Fabrika Altınyıldız
Kadın Koleksiyonu
Kadın Koleksiyonu “Clear Cut” ve “Military Look” izleri taşıyan iki konseptten oluşuyor. Clear Cut Grubu yalın ve düz kesimli modellerle daha minimal bir görüntü çizerken, ikinci ana grup olan “Military Look” ile sokak modası görüntüsünde yeni bir akım olan “Crossdressing” başlıyor. Koleksiyona siyah, koyu gri, koyu kahve, bakır, camel ve lacivert renklerinden oluşan 6 ana renk grubu eşlik ediyor.
Fabrika Altınyıldız
Erkek Koleksiyonu
Erkek Koleksiyonu ise “suit” ve “military look” olarak iki ana gruptan oluşuyor. Suit grubu parlak ve kaygan tuşeli, ince yün ve yün karışımlı kumaşların yanında mat ve yuvarlak tuşeli, vintage görünümündeki kalın yün ve yün karışımlı kumaşlardaki modeller ile şık bir görüntü taşıyor. İkinci ana grup olan “military look” ise daha trendy ve casual parçalardan oluşuyor.
Mudo City’lerde
uzakdoğu rüzgarı
Sürekli kendini yeni leyen Mudo City’lerin eşsiz ürün yelpazesine, son ayların yeni trendi Uzakdoğu motifleri eklendi. Sushi ve sake setinden, çin çeyiz dolaplarına, bambu ısıtıcılardan, tik ağacından ey yapımı konsol ve dresuara, hediyelik t-light’lardan yastıklara Uzakdoğu’nun gizemli felsefesini yansıtan onlarca farklı alternatif için Mudo City’lere uğrayın.
Bayram şıklığını
Desa ile yakala
Bayramda Desa farkı. Desa’nın ince detaylarla zenginleştirilmiş, birbirinden şık ve zarif, deri ceketten kemere ve eldivene, ayakkabıdan çantaya göz kamaştıran ürünleri bayram şıklığınızı tamamlarken, Samsonite’ın fonksiyonel valiz ve seyahat setleri ile seyahatlerinizde hem şıklığı hem konforu yaşayacaksınız. Üstelik Samsonite, valiz ve seyahat setlerinde süpriz bayram indirimleri var. Desa mağazalarından sizlerde yararlanın.
GAS göçebelik
teması işlemiş
GAS yepyine bir konsept sunuyor.. Sonbahar-kış koleksiyonu ile “göçebelik” kavramını çağdaş bir bakışla sorgulayan spor giyim markası GAS, sınırların olmadığı bir dünyada özgür seyahat özlemini ürünlerine yansıtıyor. Tutkulu seyahatler, sahra deneyimleri ve keşif duygusu GAS’ta…
Marks&Spencer’dan
çocuklara özel
Marks&Spencer, Şeker Bayramı’nın yaklaşması ile birlikte sadece çocuklara özel düzenlediği kampanya ile onlara eski bayramların heyecanını yaşatıyor.
Spor giyimde
IVY Oxford
IVY Oxford, spor giyim tarzını şıklıkla birleştiren bir İtalyan markasıdır. 1959 yılında İtalya’nın Busto Arsizio bölgesinde kurulan Ivy Oxford; İtalyan modasının öncü kimliğini rahat koleksiyonlarına yansıtmış.
İpekyol bayrama
hazır
Bayram nedeniyle İpekyol,özel fırsatlar sunuyor. Bayram alışverişiniz keyifli hale geliyor. Kasım sonuna kadar Advantage Card ile yapacağınıçz alışverişlerinizde limit koşulu olmadan 7 taksit fırsatı sunuluyor.
Abbade Avantgard
takılıyor
Abbate tasarım ekibinin yaratıcılıklarını sergiledikleri avant-garde çalışmaları büyük ilgi gördü. Abbade, özellikle Banchic By Abbate, “Black Box” temalı yeni koleksiyonu ile sezona merhaba diyor.

OTOMOBİL
Porsche Carrera GT

İşte mükemmel bir otomobil. Maksimum hız değeri 330 km/s ve 0’dan 100 km/s’ye hızlanma süresi yalnızca 3.9 saniye olan bir otomobil düşünün. aynı zamanda bu aracın 200 km/s’ye yalnızca 9.9 sniyede ulaştığını ulaştığını ve ön koltuklarının arkasında 612 HP’lik, 10 silindirli, krbon yapılı bir motorun bulunduğunu tasarlayın. Kesinlikle bir Formula 1 aracından bahsetmiyoruz. Tüm bu bilgiler, tüm zamanların en muhteşem cadde otomobillerinden birine, Porsche Carrea GT’ye ait.
Yalnızca 1.1 metre yüksekliğindeki karoser, 612 HP’lik aracın görünümüne ve sportif özelliklerine uyum sağlıyor. Otomobilin arkasında, ail bölümlere yerleştirilmiş olan motorsa delikli çelik kapağıyla dikkat çekiyor. Aracın büyük hava kanallarına sahip olan ön bölümü de, neredeyse yol hizasında denebilecek kadar alçakta yer alıyor. Arka spoyler GT’nin hareketsiz kaldığı durumlarda gövdeye yapışarak, aracın formuna uyum sağlıyor. İri spoyler, 120 km/s’nin üzerindeki hızlarda otomatik olarak yükseliyor. Devasa boyutlardaki, 265/35 ZR19 (ön) ve 335?30 ZR20 (arka) lastiklerin jankları, merkezi kilitleme sistemine sahip. Farklı yapıdaki sol ve sağ somunların karıştırılmaması için, sağdakiler kırmızı, soldakilerse mavi renge boyanmış. Zarif deri ve magnezyumun uyumuyla büyüleyen iç mekan, işçiliğyle ve yüksek kalitesiyle de göz dolduruyor. Koltuklarsa mükemmel bir yan destek sağlayan çanak şeklindeki yapısıyla, en iyi oturma pozusyonunu sağlayabiliyor. GT’nin 350 km/s’ye kadar uzanan bir takometreye sahip olan göstergeleriyse tipik Porsche stilini koruyor. Carrera GT’nin kontak anahtarı direksiyonun solunda yer alıyor. Aracın 5.7’lik litrelik motoru, anahtar çevrilir çevrilmez, marş motorunun sesi bile duyulmadan 1000 d/d’yle çalışmaya başlıyor.Tabii bu otomobil için mükemmel bir de yol gerekiyor.

GAZETE BEŞİKTAŞ SPOR YAZILARI
SAYI:47, 19 KASIM 2003

SAYFA 10

Beşiktaş’ta deprem
SERANAD DEMİRHAN

Beşiktaş Galatasaray derbisinin ardından federasyonun vermiş olduğu bir maç saha kapama cezasını Gazete BEŞİKTAŞ için yorumlayan taraftarlar “burada cezalandırılan İstanbul seyircisi oldu. O maçta 40-50 bin kişi vardı. Olayların çoğu da koridorlarda futbolcu ve yetkililer arasında cereyan etti. Beşiktaş Başkanı küfür nedeniyle de özür diledi” derken “biz evsahibi takımdık. Galatasaray’ın bu işte hiç mi suçu yoktu” şeklinde dert yandılar. Beşiktaşlı taraftarlar alınan karar üzerine “biz her yere gidip takımımızı destekleriz. Anadolu’daki maçlarda bizim başımıza gelmeyen kalmıyor. Bundan sonra onları da iyi takip etsinler” diyerek çifte standart uygulanmamasını istediler. Derbi maçında iki kulüp taraftarı arasında yaşanan olaylar sonrası, 3 numaralı anons yapılmıştı. Bunun üzerine, Beşiktaş sahasının kapatılması, taraftarları ikiye böldü. Kimi kararı adaletsiz olarak nitelerken, kimi taraftar ise böyle bir cezayı hak ettiklerini söylüyor. İşte konu hakkında Gazete BEŞİKTAŞ’a verilen görüşler:
Çarşı grubundan Yılmaz Gitgetir
Beşiktaş’a verilen bu ceza haklı değil. Futbol göz zevkine hitap eden bir oyun. O yüzden statlarda meşaleler, tezahüratlar mutlaka olmalı. Bunlar, futbolun içinden olaylar. Ancak Galatasaray takımının İnönü stadında yaptıkları çok yanlıştı. Biz Beşiktaş taraftarı olarak, ağır bir tahrik altındaydık. Bülent ve Ayhan’ın tavırları kabul edilecek gibi değil. Ayrıca, ceza alacak olayları biz başlatmadık ki. İlk meşaleyi üzerimize atanlar Galatasaraylılardı. Verilen bu haksız cezaya rağmen, biz takımımızı her zaman her yerde destekleriz. Beşiktaş Türkiyenin takımıdır ve her ilde taraftarı vardır. Bizde takımla gider tezahüratımızı yaparız.
Kabataşlı Beşiktaşlılar derneğinden Talip Çolak
Beşiktaş Galatasaray maçında çıkan olaylardan sonra verilen cezayı normal karşılıyorum. Maçtaki taşkınlıklardan sonra, zaten 3 numaralı anons yapılmıştı. Futbol Federasyonun yönetmeliğinde bu kural ve ceza var. Beşiktaş artık oyun kalitesiyle, Türkiye standartlarının üstünde bir takım. O yüzden taraftarsız oynamanın onları pek etkileyeceğini düşünmüyorum.
Çarşı grubundan Ayhan
Beşiktaş’ın sahasının kapanması olayı, kartel medyanın, basının, futbol egemenlerinin, rantçıların düzenlediği bir oyun. Beşiktaş’ın ligin ortasında tek başına 10- 15 puan farkla lider olmasını, ligden kopmasını istemiyorlar. Çünkü çıkarları buna izin vermiyor. Futbol erken bitince, gazeteler satmaz, televizyonlar izlenmez. Bu yüzden Beşiktaş’ın üstüne oynanıyor. Bir maç saha kapanması takımı etkileyebilir. Çünkü futbol bir ekip oyunu, İnönü de bizim evimiz, biz taraftarıyla futbolcusuyla bir bütünüz. Ancak biz olmasak da, takımımız yine iyi olacaktır.
Galatasaray derbisinde İnönü’de yaşanan olaylarda Galatasaray taraftarı terbiyesizlik yaptı. Onlar olayları başlattı. Beşiktaş taraftarı ne sahaya meşale attı, ne de onların üzerine bir şey attı. Bu yaptırım çok ağır. Bülent gibi, Fatih Terim’in yaptığı hareket gibi bir şey yapmadı Beşiktaşlılar. Bütün bunların faturası niye Beşiktaş’a çıkarılıyor? Bunda başka nedenler aranmalı. Federasyon sorgulanmalı.
Siyah Beyaz Derneği’nden Hakan Daltaban
Verilen bu ceza çok haksızdır. Galatasaray’ın da aynı şeklide cezalandırılması gerekiyordu. Yönetimin karar sonrası neden tahkime gitmediğini anlamış değiliz. Olayları başlatan taraf Galatasaray’dı. Ayrıca, takım kaptanının soyunma odasını basması, Ayhan’ın proveke edici tavırları, teknik direktörün de o hareketini sahalarımızda görmek istemiyoruz. Bir taraftar olarak, Federasyonun vermiş olduğu kararlardan rahatsızım. Örneğin, Çaykur Rize’yle ilgili alınan karar, kamu vicdanını rahatsız etmiştir. Federasyonun eyyamcılık yaptığı kanaatindeyim.
Üni Bjk’den Çağıl Onat
Beşiktaş’a verilen cezayla ilgili olarak söyleyecek bir şeyimiz yok. Haklı bir karar. Çünkü maç sırasında yakışıksız olaylar oldu. Çıkan bu olayları iki grup arasında geçen, tamamen bir güç gösterisi olarak değerlendiriyorum. Yaşananlar, taraftarlıkla alakası olmayan bir durumdu. Takımın seyircisiz oynamaktan dolayı sıkıntı yaşayacağını düşünüyorum. Çünkü taraftar olmayınca Beşiktaş oyuna tam anlamıyla konsantre olamıyor. Bu ceza maçı, tarafsız bir sahada oynanmalı.
Dişi kartallardan Perihan Işık
Beşiktaş’a verilen bu cezayı normal karşılıyorum. Bekliyorduk. Ancak Galatasaray’a da en az bize verilen cezanın aynısı verilmeliydi. Çünkü tribündeki olayları onlar başlatmıştı. Gerçi zaten statları dağ başında, onlara ceza verilse ne olurdu, ama Beşiktaş taraftarı her yeri İnönü yapar. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Beşiktaş bu maçı da atlatacaktır.
Beşiktaşlılar Cemiyeti Başkanı Şenol Demirağ
Beşiktaş’a verilen saha kapatma kararı haksız bir ceza. Serdar Bilgili’nin centilmen tavrını Federasyon yanlı olarak kullandı. Bence Galatasaray’a da aynı tarz bir ceza verilmesi gerekiyordu. Çünkü onlar maç taraftarıyla futbolcusuyla yönetimiyle tahrik edici tavırlar içindeydi. Beşiktaş yönetimi centilmenliğin dozunu kaçırdı. Taviz verildi. Beşiktaş yönetimi küçük duruma düşürülmesi yanlıştı. Kulüp yöneticilerine sahip çıkmalı, onları korumalıydı. Galatasaray’a da ceza verilmeliydi. Eşit ve adaletli olarak. Onların da stadı kapatılmalıydı.
Asrın Beşiktaşlıları Derneği Başkanı Cemil Ulusert
Maç sırasındaki birkaç taraftarın hareketi 22 bin seyirciyi cezalandırdı. Parasını öremiş kombinesini almış seyirciler İstanbul dışında oynanacak maça gidemeyecek. Ayrıca kulüp, hem deplasmanda oynayacağı için hem de verilen para cezasından ötürü dezavantajlı bir durumda. Taraftar takkesini önüne koyup, kulübüne zarar vermeyecek şeyler yapmaya çalışmalı. O başlattı bu başlattı tartışmaları hiç önemli değil. Önemli olan futbol sahasında güzel, küfürsüz bir futbol izlemek.

SAYFA 9

Yıldırım Demirören ve Kıvanç Oktay bıraktı

Kongrede Beşiktaş delegelerinin büyük çoğunluğunun oyunu alarak ezici bir farkla yönetime gelen isimler zaman içinde ya istifa etti ya da görevi bıraktı. Bunlardan son örnekte Yıldırım Demirören ve Kıvanç Oktay oldu. Komite başkanlıklarından ve verilen görevlerden istifa ettiklerini söyleyen Demirören ve Oktay’ın kongreye kadar yönetim kurulunda yer alacakları açıklandı. Beşiktaş’ın şampiyon olduğu ve başarıların devam ettiği bir dönemde bunların yaşanması spor kamuoyunda hayretle karşılandı.

İnönü’ye yeni kanunlar geliyor

Beşiktaş Kulübü İkinci Başkanı Hüsnü Güreli, Galatasaray maçının ardından koridorda, soyunma odasında ve sahada yaşanan olaylar üzerine yeni kararlar aldıklarını açıkladı. Stadın içindeki bütün gelişmelerden Beşiktaş Kulübünün sorumlu olduğunu belirten Güreli, yapılacak yeni düzenlemenin tamamıyla UEFA kriterlerine göre belirleneceğini ifade etti. Güreli “İngiltere, İspanya, İtalya, Almanya’da kulüpler stat içi güvenliği, sözleşmeli bir özel güvenlik şirketiyle yürütüyorlar. Buna göre yapılabilecek iç güvenlik sistemi anlaşmaları, kesinlikle kulüpleri bağlar. Kulüpler bu konuda sorumluluğu üstlenmelidir. Bugün biz Beşiktaş Kulübü olarak, saha içinde, küfür gibi, meşaleye gibi yapılan her türlü düzensiz hareketin önlenmesi konusunda, azami gayreti, kulüplerin göstermesi gerektiğine inanıyoruz. Bundan böyle, ‘stadın dışı emniyetin, içi kulübün’ diye kesin ayırım yapmak gerekiyor. Maliyeti neyse birlikte çıkaracağız. Güvenlik şirketinin hakkını ödeyeceğiz ve olay çıkmaması için de ona tamamen sorumluluğu yükleyeceğiz. Ve her çıkan olayda da bırakın mukaveleyi feshetmeyi, binlerce- milyonlarca dolarlık tazminat hükümleri koyacağız. Cezai şartlar koyacağız. Kendine güvenen güvenlik şirketleri kulüplerin işlerini yapacaklar. Güvenmeyenler de bu işleri yapmayacaklar” şeklinde konuştu.
Soyunma odası ve koridorlara
kimse giremeyecek
Soyunma odasının da UEFA kriterlerine uygun olacağını belirten Hüsnü Güreli, alınan bir diğer kararı ise şöyle açıkladı: “Bundan sonra soyunma odası ve koridorlarda; yönetim kurulu ve 6 tane güvenlik personeli dışında kilit ve acil personel olan, elektrik teknisyeni ve jeneratörden sorumlu teknisyen bulunacak. Bu kişilerin dışında başka kimse giremeyecek”

SAYFA 8

‘Hak eden mutlaka ilk 11’e girecektir’

Beşiktaş Teknik Direktörü Mircea Lucescu, spor kamuoyunun merak ettiği birçok soruya kesin ve net bir biçimde yanıt verdi. Lucescu öncelikle yeni transfer ettiği oyuncuları yeterince oynatmadığı için eleştiri almasının doğru olmadığını belirterek “Şu anda Beşiktaş’ta oynayan hiçbir futbolcu ayrılmayı düşünmüyor. Bütün oyuncularımla sürekli bağlantım var. Onlarla konuşurum ve bir sorunları varsa halletmek için uğraşırız. Antrenman, her şeyin doğrusunu söyler, orada her şeyi görürsünüz. Bir hata yapıldığı zaman ise bunu, herkesin önünde konuşmak doğal. Ahmet Hassan, Okan ve Sinan çok iyi oyuncular. Ancak farklı oyun sistemlerinin oynandığı takımlardan geldiler. Giunti gibi çok büyük bir tecrübeye sahip bir oyuncu bile, geldiği zaman adaptasyon problemi çekti. İlk maçlarda 15-20 şer dakika oynadı. Ancak, 6-7 maç sonra uyum sağlayabildi. Onlar için de kolay değil. Yavaş yavaş olacak. Eski alışkanlıklarını yeni alışkanlıklarla değiştirecekler. Oyun yapımıza uyacaklar bir şekilde. Ben her zaman kazanmak zorundayım. Oyuncuları riske atamam. Hiçbir futbolcuyu ilk on birde oynayacaksın diye garanti vererek almıyoruz. Hepsi rekabeti bilerek geliyor. Bazen takımda rekabet olsun diye oyuncu transfer ediyoruz. Çünkü rekabet olmazsa başarı da olmaz. Yeni transferlerin adaptasyona ihtiyacı vardı. Rekabete girmeyen oyuncu oyun seviyesini düşürür. Yavaş yavaş takıma ve arkadaşlarına alışıyorlar. Hepsi zaman içinde oynayacak. Bir maç kaybederek şampiyon olan bir takımın antrenörü olarak, ikinci sene o riski almak çok zor. Kendi değerlerini göstermeliler” dedi.

Kartal yuvasında vuruldu

BEŞİKTAŞ: 101
FENERBAHÇE: 106
SALON: BJK Süleyman Seba
1.PERİYOT: 21-38
DEVRE: 53-57 (Fenerbahçe lehine)
3.PERİYOT: 73-79
5 FAULLE ÇIKANLAR: El Amin 32.50, Ayuso 38.39, Mustafa 39.08 (Beşiktaş)
HAKEMLER: Engin Kennarman x, Serhat Büker, İsmail Aydın x
BEŞİKTAŞ: El Amin xx 19, Mustafa xx 18, Ayuso xx 18, Enver x 6, Ruziç xx 17, Faruk xx 13, Barış x, Tolga xx 8, Wilson x 2, Evren x
FENERBAHÇE: Umut Tınay xx 12, Erkan xxxx 29, King xxx 23, Umut Yenice xxxx 25, Harvey xx 10, Rasim xx 7, Barış x, İsmail x
Olaylı derbiden galip çıkan taraf konuk Fenerbahçe oldu: 106-101
Hakemlerin çok kötü bir yönetim gösterdiği maçta Fenerbahçe, Beşiktaş’ın pota altındaki kayıplarını iyi değerlendirip ilk periyodu 17 sayı farkla 32-21 önde kapadı. Bir ara toparlanan Kartal 19 sayıya kadar çıkan farkı 1 sayıya kadar indirdi. Hatta 26.dakikada Faruk’un basketiyle ilk kez öne geçti: 68-67. Ancak Fenerbahçe Erkan, King ve Umut Yenice ile arka arkaya sayılar bularak maçı kazanmayı bildi.
Maç üç kez hakemlere tepki gösteren taraftarlar yüzünden durdu. Maçtan sonra ise eski Beşiktaşlı Umut Tınay’ın Şeref Tribünü’ne elk hareketi yapması bardağı taşırdı. Polis seyirciyi güçlükle durdururken, soyunma odasının koridorunda Faruk, Umut Tınay’ın üzerine yürüyünce ortalık karıştı. Tekme ve yumruklar havada uçuştu. Ancak polis olayları fazla büyümeden yatıştırdı.
Kızgın taraftarlar çıkışta öfkelerini civardaki işyerlerine taş atarak dindirmeye çalıştı. Bu arada Fener yöneticisi Mahmut Uslu bir süre salonda beklemek zorunda kaldı. Mahmut Uslu içerideyken arabasında büyük maddi hasar oluştu.

Maçtan notlar
Maç 3 kez durdu
Beşiktaşlı taraftarlar, hakemlerin kötü yönetimini protesto edince maç üç kez durdu.
Maçtan sonra eski Beşiktaşlı Umut Tınay, Şeref tribününe el kol hareketi yapınca ortam gerildi.
Koridorlarda kargaşa
Soyunma odasının koridorunda Faruk Beşok, Fenerli Umut Tınay’ın üzerine yürüyünce iki takımın oyuncuları ve yöneticileri birbirine girdi. Tekme ve yumruklar havada uçuştu.
Polisle taraftar kapıştı
Polis ile taraftarlar da birbirine girdi. Ancak olaylar fazla büyümeden yatıştırıldı. Kızgın taraftarlar maçtan sonra Süleyman Seba’nın çevresindeki işyerlerine taş attı. Maddi hasar meydana geldi.