BİRİNCİ SAYFA
Kahraman Mehmetçik
DİDEM TUTAL
Her ailede bir asker vardır, bu kimi zaman bir baba, bir eş, evlat veya bir ağabeydir. 20 yaşlarında silah altına alınırlar. Askerlik hizmetlerini yapmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerine katılırlar. Peki ya sonra?
Bu konuda, TSK Mehmetçik Vakfı İstanbul Temsilcisi Ufuk Özkaynak ile görüştük. Silah altına alınanların güvenceleri, Mehmetçik Vakfı’nın faaliyetleri, görevleri üzerinde bilgi aldık.
17 Mayıs 1982 yılından beri çalışmalarına devam eden Vakıf, mehmetçiklerin bir güvencesi niteliğinde. Özkaynak, vakfın amacını şöyle ifade ediyor:
‘Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı çok önemli bir ihtiyaçtan doğmuştur. Anne babaların bin bir umutla yetiştirip büyüttükleri evlatları anayasal görevi olan yurt güvenliğini korumak amacıyla askerlik hizmetlerini yapmak üzere TSK bünyesine katılır. Bu gençlerin hiçbir sosyal ve maddi güvencesi yoktur. 20 yaşında silah altına alınırlar. Maaşları, sigortaları yoktur. Silah altındayken herhangi bir sebeple hayatını kaybederse ya da sakat kalırsa hiçbir sosyal güvenceleri olmadığı için sakat kaldıkları taktirde kendileri ve ailesi mağdur olur. Bu ihtiyacı karşılamak üzere TSK Mehmetçik Vakfı kuruldu.’
Hayatı risk altında olan mehmetçiklerin hayatlarını garanti altına alınmasında sigortalı olmaları bir faktör. Sigortalılığı teşvik etmek için ise Mehmetçik Vakfı, Mehmetçik Vakfı Sigortacılık Hizmetleri A.Ş, Aksa Oyak Sigorta’nın bir hissedarı olan şirketle de hizmet veriyor. Askerlerin istekleri doğrultusunda bir defaya mahsus 10 milyonluk prim ödemeleriyle uzuv veya can kayıplarına karşı sigortalanmış oluyorlar. Bu sigortalama işlemi diğer sigorta şirketlerince de yapılabilmekte.
Çavuş, onbaşı ve er statüsünde olan askerlerin sakat kaldıklarında, kendilerine sakatlık derecelerine göre, birinci dereceden altıncı dereceye kadar önce toplu para yardımı yapılıyor. Askerlik görevini yaparken her ne sebepten olursa olsun hayatını kaybeden mehmetçiklerin dul ve yetimlerine, aile yakınlarına, çocuklarına sosyal ve ekonomik destek sağlanıyor.
Vakfın gelir kaynaklarını Özbayrak şöyle sıralıyor:
‘Devlet bütçesinden hiç bir katkı almıyoruz, devlet bütçesine ek gelirlerden de almıyoruz. Bizim gelirlerimiz vakfın hiçbir imkanından yararlanmayan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne mensup subay ve astsubayların her ay maaşlarından gönüllü olarak verdikleri yardımlardır. İkinci gelirimiz askeri birlik komutanlıklarının her yıl yaptıkları mehmetçik gecelerinden elde ettikleri tüm gelir bize gelir. Yine subay astsubay ailelerinin yapmış oldukları sosyal etkinliklerden elde ettikleri gelirler bize gelir. Askeri kantinlerin gelirlerinin azımsanmayacak miktarı ki bu %3 tür. Bunun dışında hamiyetli gönlü zengin Türk insanının nakli bağışları olur. Bir de Milli Piyango, Spor Loto Toto, Sayısal Loto gibi şans oyunlarından da bir miktar vakfımıza aktarılmamaktadır’
Son dönem yardım planı ise şöyle: İlk sakat kalındığında veya vefat eden mehmetçik olduğunda onun kanuni mirasçılarına yapılan yardım 4 milyar 407 milyon. Sakat kalan mehmetçiklere de sakatlık derecelerine göre aylık bağlanıyor.
Birinci derece: ayda 295 milyon, ikinci derece: 261 milyon, üçüncü derece: 196 milyon, dördüncü derece: 98 milyon TL bağlanır. Bu miktar Ocak ve Temmuz aylarında artırılıyor. Ancak, şu anda 5. ve 6. derece sakatlara ise aylık verilemiyor. Bunun nedeni ise, çalışmalarına engel bir durumun olmaması.
Ölüm nedenleri ne olursa olsun ayrım yapılmaksızın vakıf yardım etmektedir. İntihar konusu da bu kapsamda.
Vakfa başvurulması hususunda ise, gerek ölen askerin ailesine gerek sakat kalan askerin kendisine gerekli hatırlatma yapılıyor. Öncelikli olarak, bütün kıta komutanlıklarından askeri birimlerin tüm alt kademelerine kadar gerekli bildiri yapılıyor.
TSK Mehmetçik Vakfı
İstanbul İl Temsilciliği
Tel: 0216 369 66 22
www.mehmetcik.org.tr
Banka hesap numaraları
Türkiye İş Bankası
Balgat Şubesi 600000
Ankara
ÜÇÜNCÜ SAYFA
Hollywood Beşiktaş’a taşınıyor!
Beşiktaş kültür ve sanat cenneti oluyor. Akatlar, Ortaköy ve Levent’teki Kültür Merkezlerinde sinema, tiyatro ve sergi amaçlı hizmet verildiğini kaydeden Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu, İstanbul’un en büyük tiyatro salonunu ilçeye kazandırmak için start verildiğini açıkladı. Namoğlu tiyatro salonunun yanı sıra aynı kompleks içinde Türkiye’de bir ilki daha gerçekleştirdiklerini ve dev bir sanatçılar parkı yaptırdıklarını söyledi. Parkta Amerika Hollywood’taki gibi bir çok sanat dalında yaşayan ve vefat eden ünlülerin heykelleri, büstleri ve el izleri yer alacak.
KÜLTÜR VE SANATIN MERKEZİ
Beşiktaş Belediye Başkanı Namoğlu konu hakkında şu bilgileri verdi: “Göreve başladığımda önce mevcut kültür merkezlerini revize ettim. Şimdi ilçedeki kültür merkezlerinde düzenli olarak tiyatro oyunları sergileniyor, sinema gösterileri yapılıyor, sergi salonları hınca hınç doluyor. Kültür merkezlerinin kullanılmayan alt ve üst katlarını dahi değerlendirdik. Buralarda, boya el beceri kursu biçki dikiş olan hanımlara yönelik olmak üzere toplam 6 dalda kurs düzenlemeye başladık. Etiler, Akatlar’daki kültür merkezini de yine aynı şekilde daha aktif sanatsal etkinlikler düzenlenecek hale getirdik. Ortaköy’dekini ise, tamamen yenibaştan onarıma aldık. Levent’te bulunan belediyeye ait bir marketi bir sinema salonuna dönüştürdük. 2 senedir 110 kişi kapasiteli bir sinema olarak kullanılıyor. Bunun da işletmeciliğini sinema vakfı yapıyor.”
SİNEMA VE TİYATRO CENNETİ
Öte yandan Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu İstanbul halkına bir de müjde verdi ve bir yıl içinde 1000 kişilik bir tiyatro salonu yapacağını söyledi. Namoğlu konu hakkında şu bilgileri verdi;
“Seçim öncesi halka söz verdim. Hatta sözleşme yaptım. Etiler, Akatlar’da Atatürk Kültür Merkezi benzeri bir dev tiyatro salonu yapacağım. Sarı Konaklar mahallesi, Uğur Mumcu Caddesi kenarındaki dev bir alan üzerine inşa edilecek. Kaynaklarımızla bunu finanse edebilmemiz gerekiyor. Devletten hazineden satın aldığım yeri kat karşılığı olarak verdik ve ihalesini yaptık. 2003 yılının sonunda tamamen bitmiş olarak bize teslim edilecek. İnşaat bu ay içinde başlıyor hızlı bir şekilde yapılacak. Tiyatro salonlarında bir takım problemler olmaması için uzmanlarla yola çıktık, projelendirdik. Örneğin, buraya, yürüyen merdivenlerle çıkılacak. Katlı bir şekilde ve toplam alanı yaklaşık 3000 metre kare olarak inşa edilecek. 2000 metrekare otoparkı bulunacak, ulaşımı kolay olacak, rahat bir mekan, hatta camekanlı bir proje düşünüldü. Salonların bir alt katları da sanatsal ve çok amaçlı olarak kullanılacak. Bu salonu yaparken de projelendirmede Yılmaz Erdoğan ve Gencay Gürün ile diyolog kurduk. İşin mutfağında olan insanlarla düşünüp projelendirmenin doğru olacağına inandık.
Diğer yandan tiyatro salonu ayrıca sanatçılar parkı ile bir kompleks oluşturacak. Bu parkta yaşayan ve vefat etmiş birçok dalda sanatçı heykelleri ve minyatürleri yer alacak. Türkiye’de böylesine bir park ilk defa yapılıyor. Başka bir örneği yok. Önümüzdeki aylarda hizmete açacağız. Sanatsal dokunun olacağı bir alan kuruyoruz. Buradan tüm İstanbullular yararlanabilecek.
Görüntü kirliliğine son
İstanbul Büyükşehir Belediyesi her geçen yeni bir yatırımla İstanbul’un güzelleşmesi ve yaşanılır hale gelmesi için titizlikle yürüttüğü çalışmalara ara vermiyor. Şehrin görünümünün de daha iyiye gitmesi ve kentin dokusunun korunmasına dikkat edilmesi bu çalışmaların önemli yanından biri. Bu konuda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Zabıta Müdürü Ali Fırat, estetik değerlerin ön plana çıkması ve görüntü kirliliğinin önlenmesi hususunda sistemli hareket edildiğini ifade ediyor. Bir icra mercisi olarak görev sorumluluğu ve bilincini geniş bir tabana yayarak çalışan müdürlük, duyarlı, gözlemci, ve takipçi bir anlayışla İstanbul’un çehresinin zedelenmemesi için özveriyle çalışıyor. “İstanbul’un 35 yılını değerlendirecek olursak 1957’den bu yana son 5 – 10 yıl içersinde İstanbul’da çok farklılık görüyorum.Özellikle, Karaköy’deki muazzam bir reklam kirliliğinin önüne geçildi. Bilhassa çatılardaki reklam sunumları. Karmaşık bir görünüm sergiliyordu. Şimdi ise temizlendi. Zaman içinde İstanbul’a baktığım zaman çirkin gözükmüyor. Ancak istenilen boyutta mı, henüz değil. Çalışmak gerek. Çünkü iyinin ve güzelin sonu yok. İstanbul da her şeyin en güzeline layık. Kenti güzelleştirme çalışmalarında bu devinimi kolaylaştırma gayretindeyiz. Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna’nın vurguladığı ifade ile çalışmaların hedefi, ‘Daha güzel İstanbul daha mutlu İstanbullu’ diye tanımlanabilir. Bu slogan ile amacımız bu seviyeyi yakalayabilmektir. Buna ulaşmak için günün 24 saati bu işe adamış durumdayız.” Kentsel Tasarım Müdürlüğü’nün İstanbul dokusunun korunması sürdürülen çalışmalarla uyumlu hareket eden Zabıta Müdürlüğü, programlı bir şekilde tespitlerde bulunuyor, tutunak tutuyor. İstanbul’u bölümlere ayırarak bir takım çalışması sonucu, kısa sürede denetim sağlanmış oluyor. Amaç ise, daha güzel daha yaşanılır bir şehir…
İşyerlerinin Bekart ilgisi
Finansbank tarafından yalnızca Beşiktaş bölgesinde uygulanan Bekart’a işyerleri tarafından da büyük ilgi gösteriliyor. Bekart’a indirim uygulayan işyerleri ve indirim oranları şöyle:
New Yorker %5, Özel Dikilitaş Polikliniği %30, Baykent Tıp Merkezi %10, Beltaş %10, Biges %5, Bil Dersaneleri %10-%5, Bizimkiler Giyim %10, Boğaziçi Tıp Merkezi %20, Bolu Et Lokantası %10, Büyük Sürmeli %40-15, Dentİstanbul %15, Barbaros Halı %25, Dünya Göz Hastanesi %15, Emin Hastanesi %15, Etiler Venüs Pastanesi %10, Fiori Cafe %10, Hanedan %10, Hay Estetik %10, He-De OcakbaşıI %10, Kethüda Restoran %15, Kültür Dersaneleri %20, Küpeşte Pizza %10, La Maison %5-%25, Namlı Kebap %10, Olgar %10, Opal Optik %15, Orgun Kundura %10, Ota Tıp Merkezi %15, Ota Zayıflama Merkezi %15, Paul&Shark %10, Plus Kundura %5, Ramsey %15, Reis Cafe %10, Set Kebap %5, Şampiyon Spor Malzeme %10, Şirvan %15, Creperi Cafe %10, The Plaza %35, TSYD %10, Uluslararası Oben Çiçek %15, Venüs %10, World Class %5-10, Yalçın Optik %10, Yıldız İnşaat %20, Avşarbey İskender %10, Develi %10, Levent Kültür Merkezi %10, Küçük Ev %10, Dünya Saç Solarium %10, Ertan Gıda %5, Kaptanoğlu Mefruşat %10, Murat Dersaneleri %10, Diba Güzellik Merkezi %10, Seda Güzellik Merkezi %10, Merkez Şarküteri %5, Şarkay Laboratuar %10, Olympia Pastanesi %10, Kafe’s Cafe&Grill %10, Adnan Ezen Optik ve Lens %10, Ortaköy Bursa İskender %10, Mithat Balcı Güzellik Merkezi %15, Coiffure Vili %15, Paradise %15, Çaydanlık %5, Ananas 12 taksit, Akatlar Kültür Merkezi %20, Hünkar Restoran %10, Şah İşkembe %10, Bol Kepçe %5, Bahar Pastaneleri %7, Mavi Balık %10, MB Top Gun Shop %10, Kekik Et Lokantası %5, Cafe Sarbonne %5, Dünya Çiçekçilik %15, Ünsal Bebe %5, First Class Cafe %5, Güvenal Ticaret %5, Eser Halıcılık %5, Metropolitan Florance %15, The Wrap %10, Türk Kalp Vakfı %20, Sümer Baba %5, Bellaza Kuaför %10, Özen Optik %15, Karadeniz Pide %10, Faruk Çeyiz %5, Kervan Çeyiz %5, Hip cafe %20, Bahariye Saat %10, Konyalı Saat %10, Mavi Karadeniz Pide %5, Chesse Cafe %15, Çinili Fırın %10, Destan Gümüş %10, İzzet Kuaför %15, Pegasus %10, Bekri Şarap Evi %5, Gülen Köfte %10, Hazal Halı %15, El Turco %10, Kuşhane Ev Yemekleri %10, Ortaköy Takı Merkezi %10, Stones Giyim %20, Baran Halıcılık %5, Ekinciler Fırın %15, A La Turka Restoran %5, Mualla Butik %10, Harbi Optik %10, E.T. Giyim %10, Aleksander Kebap %10, Türkü Kitapevi %10, Kardeşler %5, Tiryaki Ocakbaşı %10, Kiliza %10, Deep Blue %10, Faf Ltd.%5.
DÖRDÜNCÜ SAYFA
Kahraman Mehmetçik
DİDEM TUTAL
Her ailede bir asker vardır, bu kimi zaman bir baba, bir eş, evlat veya bir ağabeydir. 20 yaşlarında silah altına alınırlar. Askerlik hizmetlerini yapmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerine katılırlar. Peki ya sonra?
Bu konuda, TSK Mehmetçik Vakfı İstanbul Temsilcisi Ufuk Özkaynak ile görüştük. Silah altına alınanların güvenceleri, Mehmetçik Vakfı’nın faaliyetleri, görevleri üzerinde bilgi aldık.
17 Mayıs 1982 yılından beri çalışmalarına devam eden Vakıf, mehmetçiklerin bir güvencesi niteliğinde. Özkaynak, vakfın amacını şöyle ifade ediyor:
‘Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı çok önemli bir ihtiyaçtan doğmuştur. Anne babaların bin bir umutla yetiştirip büyüttükleri evlatları anayasal görevi olan yurt güvenliğini korumak amacıyla askerlik hizmetlerini yapmak üzere TSK bünyesine katılır. Bu gençlerin hiçbir sosyal ve maddi güvencesi yoktur. 20 yaşında silah altına alınırlar. Maaşları, sigortaları yoktur. Silah altındayken herhangi bir sebeple hayatını kaybederse ya da sakat kalırsa hiçbir sosyal güvenceleri olmadığı için sakat kaldıkları taktirde kendileri ve ailesi mağdur olur. Bu ihtiyacı karşılamak üzere TSK Mehmetçik Vakfı kuruldu.’
Hayatı risk altında olan mehmetçiklerin hayatlarını garanti altına alınmasında sigortalı olmaları bir faktör. Sigortalılığı teşvik etmek için ise Mehmetçik Vakfı, Mehmetçik Vakfı Sigortacılık Hizmetleri A.Ş, Aksa Oyak Sigorta’nın bir hissedarı olan şirketle de hizmet veriyor. Askerlerin istekleri doğrultusunda bir defaya mahsus 10 milyonluk prim ödemeleriyle uzuv veya can kayıplarına karşı sigortalanmış oluyorlar. Bu sigortalama işlemi diğer sigorta şirketlerince de yapılabilmekte.
Çavuş, onbaşı ve er statüsünde olan askerlerin sakat kaldıklarında, kendilerine sakatlık derecelerine göre, birinci dereceden altıncı dereceye kadar önce toplu para yardımı yapılıyor. Askerlik görevini yaparken her ne sebepten olursa olsun hayatını kaybeden mehmetçiklerin dul ve yetimlerine, aile yakınlarına, çocuklarına sosyal ve ekonomik destek sağlanıyor.
Vakfın gelir kaynaklarını Özbayrak şöyle sıralıyor:
‘Devlet bütçesinden hiç bir katkı almıyoruz, devlet bütçesine ek gelirlerden de almıyoruz. Bizim gelirlerimiz vakfın hiçbir imkanından yararlanmayan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne mensup subay ve astsubayların her ay maaşlarından gönüllü olarak verdikleri yardımlardır. İkinci gelirimiz askeri birlik komutanlıklarının her yıl yaptıkları mehmetçik gecelerinden elde ettikleri tüm gelir bize gelir. Yine subay astsubay ailelerinin yapmış oldukları sosyal etkinliklerden elde ettikleri gelirler bize gelir. Askeri kantinlerin gelirlerinin azımsanmayacak miktarı ki bu %3 tür. Bunun dışında hamiyetli gönlü zengin Türk insanının nakli bağışları olur. Bir de Milli Piyango, Spor Loto Toto, Sayısal Loto gibi şans oyunlarından da bir miktar vakfımıza aktarılmaktadır’
Son dönem yardım planı ise şöyle: İlk sakat kalındığında veya vefat eden mehmetçik olduğunda onun kanuni mirasçılarına yapılan yardım 4 milyar 407 milyon. Sakat kalan mehmetçiklere de sakatlık derecelerine göre aylık bağlanıyor.
Birinci derece: ayda 295 milyon, ikinci derece: 261 milyon, üçüncü derece: 196 milyon, dördüncü derece: 98 milyon TL bağlanır. Bu miktar Ocak ve Temmuz aylarında artırılıyor. Ancak, şu anda 5. ve 6. derece sakatlara ise aylık verilemiyor. Bunun nedeni ise, çalışmalarına engel bir durumun olmaması.
Ölüm nedenleri ne olursa olsun ayrım yapılmaksızın vakıf yardım etmektedir. İntihar konusu da bu kapsamda.
Vakfa başvurulması hususunda ise, gerek ölen askerin ailesine gerek sakat kalan askerin kendisine gerekli hatırlatma yapılıyor. Öncelikli olarak, bütün kıta komutanlıklarından askeri birimlerin tüm alt kademelerine kadar gerekli bildiri yapılıyor.
TSK Mehmetçik Vakfı
İstanbul İl Temsilciliği
Tel: 0216 369 66 22
www.mehmetcik.org.tr
Banka hesap numaraları
Türkiye İş Bankası
Balgat Şubesi 600000
Ankara
Ekonomik kriz sonrası yabancı paralar karşısında Türk parasının değerinin düşmesiyle Mehmetçik Vakfı, ek gelir kaynağı oluşturmak için akaryakıt ve dinlenme tesisleri işletmeye yatırım sahasını genişletti. Maslak’ta, Tem otoyolu üzerinde Fatih Köprüsünden Ankara üzerine gidişte 17. Km de Kurtköy bölgesinde 3 benzin istasyonu yer alıyor. Bu tesislerin sosyal boyutu ise, 30 ile 50 arasındaki personel ihtiyacı nedeniyle, şehit ailelerinin bireylerine veya bölge insanına bir çalışma alanı oluşturması.
Çevre Gönüllüleri iş başında!..
Çevre Gönüllüleri projesi çalışmaları kesintisiz bir şekilde devam ediyor. Yakın tarihte çeşitli okullardan gelen öğretmen ve müdürleri bilgilendirme amacıyla Etiler Turizm ve Otelcilik Lisesi’nde bir toplantı gerçekleşti. Katılımcı öğretmen ve müdürler, okulda oluşturacakları çevre gönüllüsü öğrencileri, nasıl donanımlı bir gözlemci olarak bilgilendireceklerini konuştu. Toplantıya konuşmacı olarak Milli Eğitim Şube Müdür Yardımcısı Ersan Öksüz, İl Çevre Müdürü Yavuz Çengel, Müdür Yardımcısı İslam Salıkan, Kilyos Derneği’nden Güler Sönmez yer aldı.
Bir çok ilçede çalışmaların sürdüğü proje, Beşiktaş İlçesi’nde yoğun bir tempoda hayata geçiriliyor. Çocukların çevre sağlığını tehdit edenleri gözlemlemesi ve gerekli mercilere rapor etmesini içeren çalışma, resmi makamların desteğinin yanı sıra sivil toplum örgütlerinin desteği ile de hayat buluyor. Çevre ve sağlık, atık maddeler ve tüketim anlayışı gibi kavramların yerleşmesinde etkin bir rol oynayan proje, üçüncü yılında. Okul çağındaki çocukların bilinçlenmesini hedefleyen projede, öğretmenlerin rolleri büyük. Öncelikli olarak, bu sosyal bilincin oluşmasında öğretmenler bilgilendiriliyor. Çevre Gönüllüleri adını taşıyan bir ekibin oluşturulmasındaki düşünce ise, hassasiyet gösteren tüm herkesin katılabileceği bir anlayışı içeriyor. Buna göre, öğrenci, öğretmen ve okulda diğer yetkili kişiler ile çevre komisyonunda yer alan tüm şahıslar haberleşerek çalışmalarını yürütüyor. Amaç ise, daha temiz bir çevre…
Sağlık Grup Başkanı Ufuk Demiralp, bu konuda oluşturulan bir komisyonun çalışmaları yürüttüğünü ifade ediyor. Bilindiği gibi, komisyon hazırlanılan programa göre ilk önce okul müdürleri, rehberlik öğretmenlerini bilgilendirme hususunda çalışmalara koyuluyor. Ardından asıl iş, minik sorumlulara kalıyor. Çocukların ihbar niteliği taşıyan gözlem raporları ise yüzü aşkın. Bu konuda, öğretmenlerinin ve çevre sağlık komisyonları ile haberleşerek çalışan grup, ayır okullarda da olsa takım çalışması halinde olması gerekiyor. Bu projenin hayata sağlıklı bir şekilde geçirilmesinde önemli bir unsur. Bu konuda Demiralp, gönüllü olmanın sorumluluk gerektirdiğini ancak gereken önem ve desteğin sağlanması halinde iyi neticeler alınacağını belirtiyor.
Beşiktaş Kaymakam’ı Mehmet Emin Avcı’nın da katıldığı Sağlık Grup Başkanlığı’nda yapılan komisyon toplantısında çalışmalar masaya yatırıldı. Proje, eğitim, denetleme ve uygulama olarak üç aşamada nitelendirildi.
Sadece Ekim ayında çocuklardan gelen yüze yakın bildiriler, çalışmaların ilerideki konumunu belirlemede etkili oluyor. Gelen her bildiri tutanağa geçiyor ve yerinde inceleme yapılıyor. Asılsız şikayetlerle ise, bugüne kadar yapılan çalışmaların toplamında bir veya iki kez karşılaşılmış.
Bahar ayında organizasyon düzenleme kararı alan komisyon, bazı hususları belirginleştirdi:
Çevrenin gerek olumlu gerek olumsuz açıdan gözlemlenmesi
Okulların sorumluluk alanlarının belirlenmesine
Haziran ayında Çevre Haftası ile çalışma yürütülmesi ve buna göre organizasyon yapılması
Pilot okulun oluşturulması
Toplantıda yer alan diğer isimler ise şöyle; Beşiktaş Belediyesi Çevre Müdürü Yardımcısı Burhan Erdemoğlu, İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Özcan, Greenpeace Eğitim Projeleri Koordinatörü Erol Scott Benjamin, Tema’dan temsilci olarak Nevin Özsürülü.
BEŞİNCİ SAYFA
İstanbul Boğazı buz tutmuştu
Bu yıl kış gerçekten zorlu geçiyor. Şubat ayı başta olmak üzere art arda hiç ara vermeden yağan kar İstanbul’u bembeyaz yaptı. Birçok ilçede Uludağ’a benzer görüntüler oluşurken, kar kalınlıkları metreleri aştı.
Kimi için güzel geçen kar yağışı, kimine de izdırap verdi. Kar yağışı ile birlikte okulların tatil olmasını fırsat bilen çocuklar karın tadını çıkarttı. Diğer yandan ise, bu yıl sokakta donarak ölenlere bile rastladık. Özetlersek, böylesine çelişkilerin yaşandığı ülkemizde kar yağışının verdiği zarar, güzelliğinden daha fazla idi… Zaman zaman eksinin altında seyreden kötü hava şartlarının daha da kötüsünün 1953 yılında yaşandığına dikkat çekenler “O zamanlar öyle bir kış oldu ki, İstanbul boğazı bile buz tutmuştu”dediler. Hatta İstanbul boğazının buz tutmuş suları üzerinde yürüdüklerini bile iddia edenler oldu.
Sorunlar-Çözüm Önerileri
En büyük sorunumuz doğalgaz
Mahallemize yapılması gereken doğalgaz çalışmalarının bazıları yarıda kaldı. Aboneliği olan vatandaşlar mağdur oldu, çok sıkıntı çekiliyor. Hatta bazı sokaklara abone bile olmadıkları halde, sırf torpilli oldukları için, doğalgaz döşendi. Bunun dışında belediyenin açması gereken yollar var. Adnan Saygın caddesine bağlantı yolumuz var ve açılması gerekiyor.
Adnan Soysal-Kuruçeşme Mahallesi Muhtarı
Şu kış bir geçse
Kış mevsimi nedeniyle oluşan trafik sorunu ve sürekli elektriklerin kesilmesi gibi tamamen kışla ilgili sorunlarımız var. Mahallemiz yeni kurulmuş bir yer 18 siteden oluşuyor. Arazi dik olduğu için kar yağışı etkili oluyor ve hayatı zorlaştırıyor.
Kadri Esmeray-Levazım Mahallesi Muhtarı
Elektriklerimiz normale dönüyor
Mahallemizin büyük bir sorun olarak yaşadığı elektrik kesintilerimiz çok uzun sürüyordu 7-8 saat kadar, TEDAŞ yetkililerini çağırdık onlar kontrollerini yaptı. Sokaklarınızın dökümünü yaparak hepsini elden geçireceğiz dediler. Şu an bir sıkıntımız yok iyi durumdayız.
Edip Umar-Nispetiye Mahallesi Muhtarı
Sokaklarımız tertemiz
Asfaltlarımız, sokaklarımız gayet temiz. Kar nedeniyle bir sorun yaşamadık, çünkü yollarımız güzelce tuzlandı. Bu yüzden rahatız.
Tayfun Kirmanlı-Akatlar Mahallesi Muhtarı
Parklardaki ağaçlar budansın
Kar yağışıyla ilgili olarak sıkıntı çekmeden yaşamımıza devam ediyoruz. Yollarımız gayet düzgün. Ancak parklardaki ağaçların budanma zamanı geldiği için bahçeler müdürlüğüne müracaat etmiştik. Kendilerinden hala bir yanıt alamadık, bekliyoruz lütfen ilgilenilsin.
Mustafa Erdoğan-Vişnezade Mahallesi Muhtarı
Okuyucu Köşesi
Tel: 0212 236 80 81-82 Fax: 0212 261 20 34 E-mail: veriajans@turk.net
Çarşı güzel oluyor,
tekrar kazılmasın
Ben çarşıda yapılan altyapı çalışmaları insanları canından bezdirdi haberlerine katılmıyorum. Çünkü bende bir çarşı esnafıyım ve yağmur yağdığı her gün sular içinde kalıyorduk. Ihlamur caddesinin çöktüğünü araçların içine düştüğünü ne çabuk unuttuk. Yapılan çalışmalar bizi de bıktırmış olabilir ama bu işlerin yapılması gerekiyordu. Biz esnaf olarak böylesine büyük işleri yapamayız. Onun için böylesine büyük yatırımları buraya yapanları kutlamak gerekiyor. Beşiktaş’ın ve bizim dükkanlarında değeri arttı. Burada dikkat edilecek tek konu üst yapının da iyi yapılması ve buraların bir daha açılmamasıdır. Eğer tersi olursa,bende isyan ederim.
Sabit Karaman-Esnaf
Ağaçların hemen
dikilmesini istiyoruz
Ben 4.Leventte Söğüt Sokaktaki Köşk Taksi civarında oturuyorum. Kavak ağaçlarının kesildiğini biliyoruz. Uzun süredir rahatsızlık verdiği gerekçesiyle bu ağaçlarla mücadele var. O yönüyle bu olaya karşı çıkmam imkansız. Ancak bunların yerine ağaçlar dikilmelidir. Yetkililerle konuştum,dikileceğini söylüyorlar. Ancak bu işlerin biran önce yapılması gerekmektedir. Ağaçların kesildiği alanlar kel gibi çıplak kaldı. Biz yeşilliğe alıştık,ağaçlarımızı istiyoruz. En azından bunun takvimini ve dikilecek ağaçların cinsleri ile sayılarını mahallelere duyursunlar.
Dr. Asım Can-Öğretim Üyesi
Boğaz kazaları bıktırdı,
önlem alınsın
Bebekliler olarak gemi kazalarından bıktık. Geçen ay meydana gelen kazada yüreğimiz ağzımıza geldi. Kılavuz kaptanın olduğu bir geminin karaya çıkması,bir gezi teknesini ezmesi ve yolları parçalaması akıl alacak bir iş değil. Boğaz trafiğinin düzenlenmesi ve radarların biran önce gündeme getirilmesi için geç kalınmıyor mu? Bu kazada can kaybı da olabilirdi. Restaurantlara ve yalılara da gemiler girebilir. Bu kadar ihmal dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir.
Müberra Yüksel-Sanatçı
ALTINCI SAYFA
International Hospital Etiler’de
International Hospital geçtiğimiz ay içinde 3 milyon dolarlık bir yatırım yaparak Etiler’de modern bir poliklinik açtı. Bölgenin önemli bir ihtiyacını karşılayacak olan Etiler Polikliniğini tanımak ve tanıtmak için Başhekim Dr. Arpi Tırpancı ile konuştuk. Dr. Tırpancı konu hakkında, “International Hospital büyük bir kuruluş, Etilerde bu polikliniği açmadan önce geniş çaplı bir araştırma yapıldı. Hastalarımızdan da yoğun talepler almaktaydık. Sonunda bu bölgenin böyle bir polikliniğe ihtiyacı olduğuna karar verdik. Açılışı yaptığımızdan bu yana da çok iyi mesajlar almaktayız”dedi.
BİZ ÖNEMLİ BİR İSİMİZ
Etiler polikliniğinin Başhekimi Dr. Arpi Tırpancı daha sonra şu bilgileri verdi;
“Yeşilköy’deki Internatıonal Hospital’ın bu bölgede büyük bir hasta potansiyeli vardı. Buradaki hastalarımızın ulaşımındaki zorlukları ortadan kaldırmak için, bizde Etiler’de bir poliklinik açtık. Merkezimiz oldukça modern ve çağdaş bir teknoloji ile donatıldı. Doktor kadromuz çok iyi. International Hospital gibi önemli bir kurum arkamızda. Büyük bir avantajımız var. Hastalarımız için herhangi bir müdahaleye ihtiyaç duyduğumuzda ambulansımızla Yeşilköy’e transportu sağlıyoruz.”
İLK ŞUBE ETİLER’E
Dr Tırpancı diğer konularda da şunları söyledi;
“Bugüne kadar International Hospital’ın başka bir şubesi yoktu. Bu ilk şubesi oluyor. Yaptığımız yatırımın ismimize yakışması için her şeyin mükemmel olması gerekiyordu. Biz de onu yaptık. Çünkü, hasta geldikçe eksikliklerimizi tamamlarız diyemezsiniz. International Hospital’ın geleneksel hizmet kalitesi ve hasta memnuniyetini 2 ay gibi kısa bir zamanda polikliniğimizde de temin ettik. Biz bu yönden şanslıyız. Çünkü daha önce de dediğim gibi Internatıonal Hospital önemli bir kurumdur ve bu kurumun edinilmiş bütün deneyimlerini burada uyguladık. Etiler Polikliniğimiz bu nedenle kısa sürede bölgede tanınacaktır. Biz polikliniğimizde her şeyi tam yapmaya çalıştık. Ayrıca, alt yapımız ve teknolojimiz de çok sağlam. Özellikle Göz, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Kulak Burun Boğaz, Estetik Dermatoloji ve Diş ünitelerine çok ciddi alt yapı yatırımları yaptık. Radyoloji departmanımız her türlü teşhisi çok kısa bir sürede sağlayabilen en son teknoloji cihazlar ile donatıldı. Tüm departmanlarımızda kullanılan üstün ve modern teknolojimiz polikliniğimize tek olma özelliği kazandırmıştır.”
AMAÇ KALİTELİ HİZMET OLMALI
Sağlık hizmetinin çok önemli olduğunun altını çizen Dr. Tırpancı “ Burası bir ön çalışma yapılmış ve ondan sonra kurulmuş. Yeni bir yerin kuruluşu da öyle olmalı diye düşünüyorum. Buranın kurulması hastalarımızın talebiyle gerçekleşti. Bu sektör açısından önemli bir olgudur. Sağlık sektörüne baktığımızda, ne yazık ki zaman zaman çok da doğru olmayan politikalar görüyoruz. O zaman hizmetin kalitesi de düşebiliyor. Neyi niçin yaptığınızı bilmek çok önemli, hedefinizi iyi planlamalısınız. Biz bu konuda iddialıyız. İhtiyacı olanlar için de biz buradayız, bekliyoruz demek istiyorum”şeklinde konuşarak sözlerini tamamladı.
DR. ARPİ ÖZEL KENDİNİ ŞÖYLE TANITIYOR;
“Cerrahpaşa mezunuyum, devlet hastanesi ihtisaslıyım. Beyoğlu Devlet Hastanesinde mecburi hizmetimi yaptım. Daha önce başka bir özel hastanede çalıştım. 4 aydır International Etiler Polikliniği bünyesindeyim. Bir dermatoloji bölümü daha önce benim sorumluluğumdaydı. Başhekim olarak ilk tecrübem. Ekibimiz yeni, genç ve dinamik. Herkes bir heyecanla burayı oturtmaya, en iyi yere götürmeye çalışıyor.”
Anne ve çocuk sağlığı
Dr. Hayri Ermiş önce kendini “Internatıonal Etiler Polikliniği’nin kadın doğum sorumlusuyum. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Kadın Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesiyim”diye tanıttı. Ardından da “Bizim burada istediğimiz iyi bir sistem kurmak”şeklinde konuştu.
PROGRAMLI ÇALIŞIYORUZ
“Bir gebe geldiği andan itibaren yapılması gerekenler programa alınır. Rutin testler, kan, idrar tahlilleri, anne karnındaki bebeğin durumu, tanı ve diğer gerekli işlemlerin tamamını rahatlıkla yapabiliyoruz. Etiler polikliniğimizde bütün bu önemli konuları kısa sürede oturttuk”diyen Prof. Dr. Hayri Ermiş konu hakkında şu önemli bilgileri verdi;
ÇOCUĞUN GELİŞİMİ
“Tarama testleri bizim için önemli. Riskli olanı en kısa sürede ve vakit kaybetmeden saptayabilmeliyiz. Hangi anne anomali bir bebek doğuracak, bunların hangisinin riski fazla? Hepsini çok düzenli bir şekilde tespit ediyoruz ve girişimlerde bulunabiliyoruz. Diğer yandan anne karnındaki bebeğin kan uyuşmazlığı varsa, kanının değiştirilmesi veya akciğerdeki su toplanmasını önlemek için, o suların boşaltılması gibi işlemleri, dolayısıyla anne karnındaki bebeklerin tüm tedavilerini ultrason görüntülemesi altında kolaylıkla gerçekleştirebilmekteyiz. Ayrıca ileri gebelik safhalarında bebeğin gelişimi ile ilgili olarak çocuğun beslenmesini ve kan akımlarının değerlendirilmesini de ortaya döküp, aileyi bilgilendiriyoruz. Bunlar gebelik safhalarında ki çok önemli olaylardır.”
CHECK-UP
Hamilelerin düzenli olarak, Check- Up yaptırmaları gerektiğini de söyleyen Prof. Dr Hayri Ermiş “bizim alanımızda genetik önemli bir konudur. Etiler’de hasta sorunlarını çözecek, detaylı bilgiler verebilecek ve danışmanlık hizmetlerinden yararlanacak bir şekilde çalışıyoruz. Kendi imkanlarımızı ve teknolojimizi kullanarak sonuca ulaşıyoruz. Ayrıca bu bazda gerek yurt içi, gerek yurt dışı çalışan merkezler var. Onlarla da irtibatımızı kurduk, problemli durumlarda aldığımız materyalleri yurt dışına yolluyoruz. Yurtdışından sonuçlarını bir iki hafta içinde alabiliyoruz. Hastalarımız çalışma sistemimizden çok memnunlar.”
TÜP BEBEK VE MENOPOZ
International Etiler Polikliniği’nde tüp bebek hastalarının da kabul edildiğini ve tüm takiplerin poliklinik içinde sağlandığını söyleyen Prof. Ermiş, menopoz konusuna da değindi. Hormon tedavilerinin uzun vadede kanser riskini azaltmadığı gibi haberlerin son zamanlarda medyada çok yer aldığını söyleyen Prof. Ermiş “ 4- 5 sene tedavileri devam eden kadınlar özellikle bu konu hakkında bilgi almak istiyorlar. Onlara hangi türde tedavilerin faydalı ya da faydalı olmayacağını anlatmak gerekiyor. Çünkü görülen tedavi bazı durumlara faydalı oluyor ama bazı durumlarda da olmuyor. Tedaviyi kişiye özel olarak ayarlamak lazım, o yüzden kişiyi iyi tanımak gerekiyor”şeklinde konuştu.
EĞİTİM ÖNEMLİ
Eğitime çok önem verdiklerini söyleyen Prof. Ermiş konu hakkında;
“Hastalar her konuda bilgilenmek istiyor. Artık insanların çoğu daha bilinçli. Doğacak olan çocuklarının sağlıklı olması insanlar için çok önemli. Mesela anne ilaç kullanmış bize danışıyor. “Bu bana ve bebeğe zarar verir mi ?” diye soruyor. İlaç kullanımı doktor kontrolünde olmalıdır. Bunları anlatıyoruz ve her konuda yardımcı olmaya çalışıyoruz, ancak istenmeyen durumların önüne geçebilmek için eğitime ihtiyaç var. Bizde seminer konferans ve paneller vasıtasıyla hastalarımızı eğitmeyi istiyoruz. Bunu da Etiler’deki Polikliniğimizde gerçekleştireceğiz” diyor.
YEDİNCİ SAYFA
Cildinizi bakıma alın
SERANAD DEMİRHAN
Soğuk havalar cildimizi kuruttu ve susuzluktan cildimiz çorak topraklara döndü. Bütün bir yıl boyunca iyi bakıp, koruduğumuz cildimizin yine eskisi gibi olması için kozmetik ürünlerine ihtiyaç var. Neyseki kozmetik firmaları her sezon yeni özellikler ekleyerek nem kazandıracak ürünler sunuyor., hem de her cilt tipi için ayrı ayrı çalışarak. Cildinizi tanıdıktan sonra ona en uygun ürünü bir an önce edinmelisiniz.
Vichy
Solgun görünüme karşı cildin sadece üst yüzeyine etki etmeyen, ışıltıyı kaynağında uyandıran Oligo 25’i sunuyor. Termal su içeren ve ilaç endüstrisi kurallarına uygun olarak üretilen Oligo 25, cildi suya doyuruyor ve cilde renk veriyor. Vichy Oligo 25’in fiyatı 39 milyon lira.
Lierac Sequissimo
Kuru ve nemini kaybetmiş ciltlerin nem dengesini düzenlenmesinde ve desteklenmesinde yardımcı olmak üzere geliştirilmiş bir ürün. Sequissimo, normal sebeplerden dolayı nemini kaybetmiş ciltlere Fluide Doucer, kuru ciltler için Creme Onctueuse Peaux, çok kuru ciltler için Creme Tres Riche ve nemden yoksun ciltler için geliştirilen Baume Intense’i sunuyor. Fluide Doucer 52, Creme Onctueuse Peaux 60, Creme Tres Riche 62 milyon lira.
Nivea
Yağlı, kuru ve normal ciltlere pürüzsüz bir görünüm kazandıracak üç farklı ürün sunuyor. Güneş ışınlarının yaşlandırıcı etkilerine karşı cilde ekstra koruma sağlayan Nivea Visage nemlendiricileri cilde kolayca nüfuz ederek makyaj için de mükemmel bir zemin hazırlıyor. Fiyatı 16 milyon lira.
Lancome Hydra Zen Nuit
Cildin bakıma en iyi cevap verdiği ve kendini yenilemeye çalıştığı gece boyunca cildinizi yeni bir güne hazırlıyor. Yatıştırıcı etkisi çoğaltılmış olan krem, ciltteki yorgunluk izlerini siliyor, cildin nem dengesini yeniden ayarlayarak cildi besliyor. Cildin doğal savunma mekanizmasını güçlendirerek yıpratıcı etkilere karşı dayanıklı olmasını sağlayan ürün 103 milyon lira.
Decubal
Nemlendirici krem, cilde ihtiyacı olan nemi kazandırırken hipoalerjik ve kokusuz olması nedeniyle de rahatlıkla da kullanılabiliyor. Fiyatı 24.5 milyon lira.
Thalgomarine
“Denizden gelen sağlık” sloganıyla yosun özleri, mikro yosunlar ve deniz proteinleri içeren bakım ürünleri sunuyor. Ürünler cildi nemlendiriyor, yeniden canlandırıyor ve besliyor. İdeal bir 30 yaş kremi olan Thalgomarine ile cilt aynı zamanda pürüzsüz ve ipeksi bir dokuya sahip oluyor. Fiyatı 82 milyon lira.
Dermalogica
Nemlendiricileri, yoğun bitkisel özler ve yağlarla cilde oksijen ve nem sağlayarak cildi canlandırıyor. Dermalogica normal ve yağlıya dönük, akne eğilimli, susuz kalmış, kuru, çevresel faktörlerden etkilenen ciltlere 5 ürün öneriyor. Active Moist 63 milyon lira. Oil Control Lotion 67 milyon lira. Skin Smoothing Cream 67 milyon lira. Intensive Moisture Balance 72.5 milyon lira. Barrier Repair 69 milyon lira.
EVLENDİK MUTLUYUZ
27.01.2003
Şebnem Karaduman
Serkan Beğiçarsan
Günay Akça
Ferhat Dikpınar
Ayşe Yazı
Ahmet Karadağ
Aynur Coşkun
Sabahattin Aydemir
30.01.2003
Emel Çakıroğlu
Ruupert Wilbrant
31.01.2003
Nezaket Kaynar
Hayati Kara
Zeynep Tüzgen
Hakkan Hekimoğlu
Meral Bükenler
Ahmet Geçgel
Süreyya Al Ghravi
Mehmet Aktı
01.02.2003
Yasemin Başahaner
Zafer Onat
Asiye Güzel
Oktay Aydaz
Selen Bayındır
Sarıcan Hasgül Sarıca
Servin Sabaz
Yavuz Taşkın
Ayça Asena Öztoprak
İsmail Serkan Akdağ
Mücella Akar
Mehmet Ali Güde
Zekiye Sinem Karapınar
Barış Yaveroğlu
Deniz Öztürk
Gökhan Yavuz
02.02.2003
Hande Akkan
İsmail Kerim Topoyan
Serent Rozant
Kemal Berkün
03.02.2003
Rena Elvina Martini
Robert Jerone Salive
04.02.2003
Gülten Somuk
Erdoğan şahin
Başak Canher
Turhan Koray
06.02.2003
Bahriye Çepni
Ahmet Candaner
07.02.2003
Natalya Shkotnyar
Erkan Zurnacı
Alexandra S. Reffel
Kaan Koryürek
G. Mustafayeva
Yaşar Seyrekbasan
Serpil Kundak
Serhat Kayacı
Emine Büyükcan
Ayhan Okumuş
Sema Özkan
M. Enver Somay
Laila Ali
Ömer Türksoylu
Bahar Duymaç
Osman Erdinç Elsek
16.02.2003
Mine Çelikel
Arman Nişan Kilci
17.02.2003
Sema Baş
İlker Cıngıllıoğlu
Canan Kumcu
Tekin Hasbal
Mine Koşan
Ali Dipçin
18.02.2003
Neşe Okutur
İlker Yıldırımkaya
Özlem Tanyıldızı
Zafer Akbaba
Zekiye Gündoğan
Serdar Yıldırım
Ayşe Yılmaz
Fahri Karakuş
Leyle Ezel Geb. Benli
Nebiata Karagöz
Demet Çakar
Sinan Gözenç
19.02.2003
Rasime Varan
Nafiz Eyüp Korkut
20.02.2003
Arzu Bal
Serdar Gündoğan
21.02.2003
Dilek Ökten
Derviş Mehmet Atar
Yıldız Esra Atvar
Müjdat Mevlüt Polat
Rüya Kanbir
Ümit Arabul
M. Selin Zadumına
Necati Gül
En çok satanlar
KİTAP
1. İclal Aydın, Bitmiş Aşklar Emanetçisi, Epsilon
2. Osman Müftüoğlu, Yaşasın Hayat, Doğan
3. Paulo Colho, Işığın Savaşçısının El Kitabı, Can
4. Ayşe Kulin, Nefes Nefese, Remzi
5. İnci Aral, Mor, Epsilon
KASET
Yerli
1. Kayahan / Ne Oldu Can
2. Yaşar / Sevdiğim Şarkılar
3. Zara / Özlenenler
4. C.Erman&T.Kılıç / Asmalı Konak
5. Çeşitli / Dinle Sevgili Ülkem
Yabancı
1. Anjelika Akbar / Bach a l’orientale
2. Eminem / 8 Mile
3. Vonda Shepard / Songs from A.McBeal
4. Vonda Shepard / A.McBeal for once…
5. Eminem / The Eminem Show
Tarihte bu ay
3 Mart 1924, HALİFELİK KALDIRILDI: Meclisin aldığı kararla halifelik kaldırıldı.
10 Mart 1876, TELEFON: Sağırlara işaretlerle konuşmayı öğreten Alexandre Bell, karısının duyması için yaptığı aleti geliştirerek ilk telefonu icat etmiş oldu. Bundan bir sene sonra da New York ile Chicago arasında ilk telefon hattı açıldı.
20 Mart 1727, NEWTON ÖLDÜ: Birçok konuda önemli buluşlar geliştiren ve ardında onlarca eser bırakan Isaac Newton, 85 yaşında öldü. Newton’u bu denli ünlü yapan onlarca buluşunun arasında bir tanesiydi. O da ayaklarının dibine düşen elma sayesinde bulduğu yerçekimi kanunlarıdır.
SEKİZİNCİ SAYFA
‘Mutlu Ol Nazım’
DİDEM TUTAL
Bir dünya şairi düşünün, bu dünya şairi inanılmaz bir yurt sevgisiyle yakıcı bir acı hissediyor ve hastalığı var, ölümün yaklaştığını hissediyor ve genç bir kadına aşık…’ Işıklar altında zorlu bir aşkın, mücadele ile harmanlanmış öyküsü canlanıyor. Dilek Türker’in, bu oyunda çoğaldığımı hissettim dediği ‘Mutlu Ol Nazım’ adlı oyunu, Akatlar Kültür Merkezi’nde tiyatroseverlerle buluşuyor.
Ataol Behramoğlu’nun oyunlaştırdığı Mahmut Gökgöz’ün yönettiği oyunda, Dilek Türker tek kişilik bu oyunda aşkı, ayrılığı, özlemi, değerleri başka bir deyişle yaşamı sorguluyor. Vera Tulyakova’nın anılarından oluşan oyunun sahneye konulma hikayesini, tiyatroya yıllarını veren sanatçı Dilek Türker, tüm içtenliğiyle anlatıyor.
“Tulyakova’nın kitabını gözyaşlarıyla okudum çünkü Nazım Hikmet ile ilgili gerek siyasi gerek ikinci ve üçüncü ağızdan bize aktarılan, özel hayatında hiç rastlamadığım bir büyük sevgiyi, acıyı ve bir başka boyutu yakaladım. Bunun sahneye taşınmak istedim, Ataol Behramoğlu ile görüştüm. Bu görüşmeden beş gün sonra Tulyakova, Nazım Hikmet Vakfı’nın davetiyle Türkiye’ye geldi. Kitabı tiyatrolaştırmak isteğimi kendisine ilettim ve görüştük. Kitabın adı Nazım’la Söyleşi ama oyunun adı Mutlu Ol Nazım olmalı, diyorum. Çünkü o kadar güzel anlatılmış ki, o kadar Nazım’ın yaşanmışlıklarına saygılı bir kadın ki. Bir ideolojinin bir insan aşkıyla birlikte yaşanmasi, ideolojinin itici gücüyle yaratılan ürünlerin insan boyutunda büyümesi… Konuşma sonrası, Vera Tulyakova ile ayağa kalktığımızda birbirimize sarılarak ağladık…”
Oyun ilk olarak 1991 yılında sahneleniyor. On yıl sonra ise, Mutlu Ol Nazım yeniden tiyatro perdesinin arkasında… Her bir perdede her bir oyunda kendine yenilikler kattığını söyleyen Türker, ürettikleriyle geliştiğini ifade ediyor. Vera Tulyakova, eserde Nazım gibi dünyayı güzelleştirmek adına üretimi işlemiş. Aşkın serzenişlerinin içinde yaşamı, kendini ve yaşamı çevreleyenleri yeniden keşfi ve arayış, ele alınan konulardan.
“Aşk sadece tutku değil, aşk var, aşk gerçek ama sadece bir çıra. Ondan sonra bir malzeme olması lazım, ortak üretim ortak felsefe birlikte duyulan coşku… Üreteni desteklemek lazım. Vera Tulyakova bunları yapmış. Notlarını tutmuş yazılarını yazmış, oyunlar yazmışlar beraber, polit büroya sorguya beraber çekilmişler ve başı dimdik. Dünyayı güzellemek adına duydukları o saf muhalefet çok güzel. Güzeli aramak için muhalefet etmek zorundasınız. Siyasi partilerin muhalefeti gibi palavra değildir, saftır. Çünkü iktidarın size verebileceği bir şey yoktur. Güzeli aramak sizin tek tutkunuzdur. Bilimle beraber bu arayıştan vazgeçmemek. Bu oyunda Aşk tek boyutlu bir şey değil içi boşaltilmiş değil onu yeniden keşfetmek bana umut veriyor.”
Oyunu, Nurettin Özçuca’nın bestelediği “Hiroşima”, “Memleketim”, “Koynumda çırılçıplaksın”, “Seviyorum seni” şiirlerini senfonik müzik bütünlüyor.
Kültürel yozlaşmadan ve kimliksiz bunalımlardan da söz eden Türker, kendi benliğimize sahip çıkmamız gerektiğini vurguluyor. Sanatçıların bu konuda üstlerine düşeni yaptığını ifade eden Türker, bu konuda bilincin olmadığını gün geçtikçe varlığımızı oluşturan etmenlerden uzakalaştığımızı belirtiyor.
Mutlu Ol Nazım oyunu 26 Mart’ta sahneye konuluyor ve 28 Mart ve 1 Nisan’da devam edecek. Dilek Türker, önümüzdeki günler için gençlerle çalışmak istediğini belirtiyor. Latife adlı oyunu yeniden sahneleyeceğini müjdeleyen Türker, gençlerle oluşturacağı çalışmanın konusu ise şöyle; kavramların katılaştırılarak sistemin bir parçası haline getirilmesine karşı koyan gençlerin nasıl güzel bir dünya keşfetmeleri…
Kültür Merkezi Program
AKATLAR KÜLTÜR MERKEZİ
Tel: 0212 351 93 94
1 Mart Cumartesi
Pınar Kido Çocuk Tiyatrosu
Saat:11.00
“Küçük Kız ve Yıldız”
Tiyatro Mie Çocuk Oyunu
Saat:13.00
“Komik Tavşan Hopi”
Aysa Organizasyon
Saat:15.50
“Muzo Stand-Up Show”
ESEK
Saat:21.00
“Üçüncü Türden Yakın İlişkiler 1”
2 Mart Pazar
Pınar Kido Çocuk Tiyatrosu
Saat: 11.00
“Küçük Kız ve Yıldız”
Tiyatro Mie Çocuk Oyunu
Saat:13.00
“Komik Tavşan Hopi”
ESEK
Saat:17.30
“Üçüncü Türden Yakın İlişkiler 2”
4 Mart Salı
Esek
Saat:21.00
“Üçüncü Türden Yakın İlişkiler 2”
5 Mart Çarşamba
Atatürk Lisesi Mezunlar Derneği
Saat:10.00
6 Mart Perşembe
Nehar Tüblek Kar. Yar. Ödel Töreni
Saat:21.00
7 Mart Cuma
Tiyatrol Oyuncuları
Saat:21.00
“Neden Güldün?”
8 Mart Cumartesi
Pınar Kido Çocuk Tiyatrosu
Saat:11.00
“Küçük Kız ve Yıldız”
Tiyatro Mie Çocuk Oyunu
Saat:13.00
“Komik Tavşan Hopi”
Yeni Tiyatro
Saat: 21.00
“Kahramanlar Hep Erkek”
9 Mart Pazar
Pınar Kido Çocuk Tiyatrosu
Saat:11.00
“Küçük Kız ve Yıldız”
Tiyatro Mie Çocuk Oyunu
Saat:13.00
“Komik Tavşan Hopi”
10 Mart Pazartesi
ESEK
Saat:21.00
“Üçüncü Türden Yakın İlişkiler 1”
11 Mart Salı
ESEK
Saat:21.00
“Üçüncü Türden Yakın İLişkiler 2”
12 Mart Çarşamba
Tiyatrol Oyuncuları
Saat:21.00
“Neden Güldün?”
13 Mart Perşembe
Tiyatro Panorama Çocuk Oyunu
Saat:11.00
Tiyatrol Oyuncuları
Saat:21.00
“Neden Güldün?” (Basın Galası)
14 Mart Cuma
Aysa Organizasyon
Saat:21.00
“Vajina Monologları”
15 Mart Cumartesi
Pınar Kido Çocuk Tiyatrosu
Saat:11.00
“Küçük Kız ve Yıldız”
Tiyatro Mie Çocuk Oyunu
Saat:13.00
“Komik Tavşan Hopi”
ESEK
Saat:21.00
“Üçüncü Türden Yakın İlişkiler 1”
16 Mart Pazar
Pınar Kido Çocuk Tiyatrosu
Saat:11.00
“Küçük Kız ve Yıldız”
Tiyatro Mie Çocuk Oyunu
Saat:13.00
“Komik Tavşan Hopi”
Gayrettepe Tiyatro Grubu
Saat:19.00
17 Mart Pazartesi
Aysa Organizasyon
Saat:21.00
“Bir Garip Orhan Veli”
19 Mart Çarşamba
Tiyatrol Oyuncuları
Saat:21.00
“Neden Güldün?”
20 Mart Perşembe
MSG Genel Kurul Toplantısı
Saat:13.00
Aysa Organizasyon
Saat:21.00
“Vajina Monologları”
21 Mart Cuma
Tiyatro Panorama Çocuk Oyunu
Saat:11.00
Ali Erdoğan ve Grubu
Saat:21.00
22 Mart Cumartesi
Pınar Kido Çocuk Tiyatrosu
Saat:11.00
“Küçük Kız ve Yıldız”
Tiyatro Mie Çocuk Oyunu
Saat:13.00
“Komik Tavşan Hopi”
Ali Erdoğan ve Grubu (rzv)
Saat:18.00
Aysa Organizasyon
Saat:21.00
“Vajina Monologları”
23 Mart Pazar
Pınar Kido Çocuk Tiyatrosu
Saat:11.00
“Küçük Kız ve Yıldız”
Tiyatro Mie Çocuk Oyunu
Saat:13.00
“Komik Tavşan Hopi”
Ali Ardoğan ve Grubu (rzv)
Saat:15.30
24 Mart Pazartesi
Aysa Organizasyon
Saat:21.00
“Sırça Kümes”
25 Mart Salı
Aysa Organizasyon
Saat:21.00
“Sunay Akın Anlatıyor”
26 Mart Çarşamba
Tiyatrol Oyuncuları
Baat:21.00
“Neden Güldün?”
27 Mart Perşembe
Koza Tiyatrosu Çocuk Oyunu
Saat:11.00/13.00
Aysa Organizasyon
Saat:21.00
“Vajina Monologları”
28 Mart Cuma
Tiyatro Ayna
Saat:21.00
“Mutlu Ol Nazım”
29 Mart Cumartesi
Pınar Kido Çocuk Tiyatrosu
Saat:11.00
“Küçük Kız ve Yıldız”
Tiyatro Mie Çocuk Oyunu
Saat:13.00
“Komik Tavşan Hopi”
Ali Erdoğan ve Grubu (rzv)
Saat:18.00
Aysa Organizasyon
Saat:21.00
“Vajina Monologları”
30 Mart Pazar
Pınar Kido Çocuk Tiyatrosu
Saat:11.00
“Küçük Kız ve Yıldız”
Tiyatro Mie Çocuk Oyunu
Saat:13.00
“Komik Tavşan Hopi”
Ali Erdoğan ve Grubu (rzv)
Saat:18.00
31 Mart Pazartesi
ESEK
Saat:21.00
“Üçüncü Türden Yakın İlişkiler 2”
DOKUZUNCU SAYFA
‘Tarihsel derinlikler var’
DİDEM TUTAL
Devletler arasında geçen savaşlar ve nedenleri, anlaşmalar gibi bir çok olay tarih sayfalarından çıkıp günümüze taşınabilir mi? Peki tarih bilimi, olayları nasıl ele alır ve değerlendirir? Bu konuda savaşın sıcak nefesini ensemizde hissettiğimiz bugünlerde geçmişe dönerek Ortadogu, Türkiye ve Amerika ilişkilerini incelemek üzere Işık Üniversitesi’nden Yardımcı Doçent Dr. Asım Karaömerlioğlu ile görüştük.
Savaş tehlikesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben savaşa karşıyım. Türkiye toplumunun yüzde 94’ü karşı. Aydınların toplumun yüzde 94’ü ile aynı frekansı tutturması iyi. Ancak, bu konuya ne derece derinlemesine bakıldığından emin değilim. Bunu anlamanın çok çeşitli boyutlari var; örneğin önemlilik teşkil eden Kürt meselesi bir boyutu, ikinci boyutu Türkiye’nin A.B.D ile ilişkileri ki, tarihe baktığınızda Türkiye’nin durumu pasifti. Buna göre askeri bağımlılık, ekonomik bağımlılık, Amerika’nın kültürel hegemonyası gibi bir çok nedenler sıralanabilir.
Savaşa karşı olduğumun altını çizmek istiyorum. Batı tarihinde görülmemiş kitlesel hareketler ortaya çıkmıştır. Londra’da Roma’da milyonu aşkın insan yürüdü ve bu görmeyi alışkın olmadığımız bir durumdur. Dünya belki de Wietnam Savaşı’ndan beri görülmemiş kitlesel eylemlerle karşılaşacak. Bu gidişati degiştirebilir, Türkiye’de halkın tamamına yakını, Avrupa’da yüzde 80’i savaşa karşı. Fakat devlet politikaları Amerika’nın yanında duruyor. Demokrasinin böyle bir durumda yeniden sorgulanması gündeme gelmelidir. Devletler kitlesel taleplere son derece duyarsız. Irak savaşı ilginç açılımlara neden olabilir.
Türkiye ABD ilişkileri bu durumda nasıl
tanımlanabilir?
Türkiye neredeyse her konuda A.B.D.’ye göbekten bağlı diyebiliriz. Bunun tarihi de bu hükümet döneminde başlamıyor.Bundan önceki en milliyetçi hükümet şeklinde lanse edilen milliyetçi sol Ecevit ile, aşiri rasyonel MHP hükümetinin bile Amerika’ya karşı yaptığı çok da fazla bir şey yoktu. AKP’nin marjinin çok fazla olmadığını kabul etmek durumundayız. Bazı pazarlıklar yapılıyor bunların da ahlaki olduğunu düşünmüyorum. İnsan ömrü para ile ölçülemez. Masum Irak çocukları üzerinden yapılan stratejik ya da siyasi bir hesabın etik olarak yanlış olduğunu düşünüyorum. Sadece etik yöndeki zedelenme bakımından değil, bunun Orta Dogu’yu uzun vadede istikrarsizliga sevk edeceğini ve aynı zamanda Doğulu, Batılı, Müslüman, Hristiyan gibi ikilemleri yeniden alevlendireceği ve dünyadaki insanlarin birbirine nefret ve kinle bakacağı bir dünya oluşturacağından bu işe karşıyım.
Olası bir savaşta Irak bize bir tepki geliştirir mi? Size göre bu tepkinin boyutu
nedir?
Tarihsel bağlamımız olan, komşumuz olan Irak gibi bir ülke ile beraber yaşadık ve yaşayacağız. Ancak olası bir savaşta, Irak’ın bize karşı tepki koymasına gerek yok, ayrıca şahsen gücü olabileceğini düşünmüyorum. Öyle ki, Irak’ın durumu içinde, oradakilerde kin ve nefret tohumlarının yeşermesi ve bizimle ilişkilerinin bozulması bir tepkidir. Bunun ekonomik boyutu gazetelerde yazılıyor. Transit ticaretin kapanması, petrol fiyatlarının artması gibi hepimizi etkileyecek unsurlar… Özellikle Doğu ve Güneydoğu’da yaşayan insanları etkileyecek. Hem ekonomik olarak hem askeri yönden böyle olacaktır. Diken üzerinde oturan birbirlerine güvenmeyen insanlardan oluşan bir bölge olacak. Orta Doğulu halkların ve devletlerin bir çoğunun etkisi vardır ama tarihine baktığımızda emperyal devletlerin burada yapmadıkları kalmamıştır.
Uluslararası ilişkilerde sözlü anlaşmaların yerine getirilmesi hususunun tarihi
süreçte yeri nedir?
Sözlü anlaşma tam anlaşma da olmuyor. Bilemiyor hatta güvenemiyor olabilirsiniz. Devletler; söz, güven gibi olgular üzerine sistemleşmezler. Devletler, insanlar değillerdir. Diplomaside ‘söz’ anlamsız. AKP’nin o konuda yazılı teminat istemesi yadırganamaz.
Özal’ın stratejisi ile şu anki hükümetin stratejisini benzer buluyor musunuz?
Bazı açılardan benzer buluyorum. Özal da böyle bir durumu fırsat olarak görmüştü. Bana göre AKP de bunu fırsat olarak görmektedir. Belki iktisadi açıdan. Başka bir deyişle de, Kasımpaşalı bir tüccar mentalitesinin Özal’da da olduğunu söyleyebiliriz. Bu, bazen iyi bazen kötüdür. Türkiye’de kravatlı bürokratik insanlardan biz çok çektiğimiz için Özal gibi şortla gezen bir insana ihtiyacımız vardı ama belli bir yere kadar. Onun da Türk toplumuna maliyeti çok ağır olmuştur. Özellikle, kültürel ve ahlaki anlamda çok ağır olmuştur. 1980’lerde her şeyin paraya endekse olduğu bir ortamın zemini oluşmuştur.
Tarih bilimciler araştırmalarında nasıl bir strateji geliştirmek zorundalar?
Bir ülkenin dilini bilmeden o ülke hakkında konuşmak bence iyi değil. Çok fazla şey bilmeden rakamlarla, stratejik ve analitik hesaplarla, finansal hesaplarla bu olaya bakılıyor. Tarihçinin çok yönlü donanıma sahip olmasını beklediğinizde bunu tarihçinin tek başına yapmasını beklemek çok da doğru değildir. Bu alanda eğitim alan öğrencilere daha geniş burs olanaklarının sağlanması, bunların Arapça, Yunanca gibi çeşitli lisanlar öğrenmesi gerekiyor. Elbette, bunları üniversitelerin de teşvik etmesi gerekiyor. Bu cografyaları iyi çalışmış, partizanlıktan ve militanliktan da uzak, hoşgörü kuşağında yetişmiş bir tarihçiler kuşağının hala Türkiye’de yetişmesi gerekiyor. Bizim ülkemizde tarihçilik çok geridir. En başarılı olunan alan ise Ulusal Tarihçiliktir. Ancak, ulusal gözlüklerin dışında globalleşen dünyaya bakamadan tarih yapmak mümkün değil. Dolayısıyla biz birçok şeyi anlayamıyoruz, kendi içimize kapanıyoruz.
Tarih bir milletin
oluşumunun
temel kaynağı mıdır?
Böyle olmamalıdır ama böyle de olmuştur. 1930’larda Türk Tarih Tezi ortaya atılmıştır. Başka ülkelerde de 19 yy sonunda tarihçilik siyasetle karıştırılmış, tarihçiler, bir milletin donmuş hazinesini ortaya çıkaran kişiler olarak görülmüştür. Tarih genç nesillere yeniden kurgulanıp verilmiştir. Belli tarihlerdir, bunu hümanist bir tarih anlayışı ile aşmak gerekir.
Tarihçi konularını araştırırken nasıl bir yöntem izlemelidir?
Tarihçilerin teknik olarak işin mutfağına girmesi, birincil kaynakları kullanması, yeteneklerinin iyi olması gerekiyor. Rusya çalışıyorsak Rusya’yı okuyabilmesi gerekiyor. Türkiye tarihinin ihtiyaci olan da metodolojiktir. Bu yönden bakıldığında tarih bir çeşitlilik sunmaktadır ama bu çeşitlilik zor olduğundan işleri güçleştirmektedir. Tarihçiler, tarih yazıcılığıyla ilgili deneyimleri bilmek ve kullanmak durumundadırlar. Sadece Marksist bir metodoloji ile olaya yaklaşamazsınız. Tek yönlü bakmak tarihin karmaşıklığını açıklayabilecek değildir. Psikolojiden, kültürel tarihçilikten faydalanabilirsiniz. Her şartta metodolojiyi bilmeli bu konuyu tartışmalılardır. Türkiye tarihçileri dünyadaki gelişmelerden habersiz kalmamalılar. Arşive gidip bir şeyler bulmak, bunların da bir anlamı olduğunu düşünmek… Bunların tarihsel bir bağlama oturtulması gerekir.
Tarihte yorum olur diyebilir miyiz?
Tarihin kendisi objektif değildir, yorumdur. Yorum kaçınılmazdır. Yorum yapıldığını bilmek ama yorumlar içerisinde en fazla açıklayıcı gücünün bir tanesinde olduğunu görmek tarihçilerin başarısıdır. Tarih fiziğe mi yoksa edebiyata mı daha yakın derseniz; kesinlikle edebiyata daha yakındır. Bu nedenle de objektiflik yoktur. Bu şu demek de değildir; tarih bir kurmacadır, diyemeyiz. Sadece değişik açıklamalar mümkündür.
Yard. Doç. Dr. Asım Karaömerlioğlu kimdir? Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliğini bitiren Ömerlioğlu, tarih alanında master ve doktoraya sahip. Okul çağlarında başlayan merak zaman içinde Asım Karaömerlioğlu’nun bu alanda çalışmasında etken oldu. Tarih sosyal bilimlerin anası sayılır, diyen Karaömerlioğlu, tarih bilmek için iktisat, sosyoloji hatta psikoloji, uluslararası ilişkileri de kapsayacak kadar çok yönlü bir bilim dalı olduğunu ifade ediyor. Şu anda, master öğrencileri ile birlikte 50’li yıllarda Türk toplumunun kentleşme, sanayi, seçimler gibi çeşitli açıdan sosyal yaşamın oluşma kraterlerini araştıran projeyi yürütüyor. Karaömerlioğlu halen Boğaziçi ve Işık Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmalarına devam ediyor.
Işık Üniversitesi yeni bölümler açıyor
Işık Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde 2003-2004 eğitim-öğretim yılında, İktisat, Uluslararası İlişkiler bölümleri açılıyor. Fen-Edebiyat Fakültesi bünyesinde yer alan Matematik Bölümü’nde; Matematik Mühendisliği Programı açılıyor. Aynı fakülteye bağlı olan Enformasyon Teknolojileri Bölümünde ise Enformatik Mühendisliği Programı ve Yönetim-Yönetim Sistemleri Programı (MIS) açılacak. Enformatik Mühendisliği Programı’na girmek için ÖSS Puan Türü; sayısal.Yönetim Bilişim Sistemleri Programı’na ( MIS) girmek için ÖSS Puan Türü;Eşit Ağırlık.İşletme Bölümü’ne girmek için gerekli olan ÖSS Puan Türü; Eşit Ağırlık.Işık Üniversitesi, ücretli öğretimin yanısıra burslu eğitim imkanını da sağlıyor.
Horlama ve uyku apnesi sendromu
Sağlık köşesi JFK Hospital tarafından hazırlanmaktadır.
JFK Hospital sizler için bu ay horlama ve apnesi sendromu konulu bir yazı hazırladı. Konu hakkında şu özet bilgilere yer verildi:
Özellikle tıkayıcı uyku apnesi (OSA) ile beraber görüldüğünde horlama gerçekten ciddi bir problemin belirtisi olabilir. Ciddi horlama problemi olan hastalar; hipertansiyon, kalp-damar değişiklikleri veya akciğer değişiklikleri ve hatta ani ölüm riskinde artma gibi sosyal, mental ve fiziksel problemlerle karşı karşıyadır.
Horlama 30-35 yaş popülasyonunda erkeklerin %20’- sinde, kadınların %5’inde görüldüğü için daha çok kadınların sorunudur. Çünkü gece aslında uykusuz kalan, sabaha kadar koyun sayan partner kadınlardır. Böylelikle yalnızca horlayan değil, odayı paylaşmak durumunda olan kişi de uyku problemi çekmektedir. Görülme sıklığı yaşla beraber artarak 60 yaşta erkeklerin %60’ı, kadınların % 40’ında görülür hale gelir. Şişmanlık da horlama riskini artırır ve normal kilodaki birisine göre 3 kat daha fazla horlamaya neden olur.
Uyku alışkanlıkları değişik olmakla beraber birçok sağlıklı birey 4 ile 10 saat arası uyumakta (ortalama 7 3/4 saat). Bir gecelik uykunun iyi alınmaması pek problem yaratmamakla birlikte uykudan uzun süre mahrum kalınması kişinin ruhsal durumunu ve algılama kapasitesini bozabilir.
Uykunun periyodu yaşa, günlük aktiviteye, çevreye bağlı olarak değişmekle birlikte normal bir kişide karekteristik sırayı izler. Gecenin ilk yarısında yavaş dalga ritmi (Delta Sleep) veya derin uykuya hazırlık ve sonra bunu REM fazı dediğimiz derin uyku fazı izler. İkinci faz rüyanın görüldüğü, kişinin iyice rahatladığı fazdır.
Horlama uyku esnasında, hava yolunun tam olmayan tıkanması sonucu yumuşak damak, küçük dil, bademcikler ve diğer ilgili dokuların titreşmesi sonucu oluşur.
OSA’lı hastalarda gündüz uykuya meyil ve yorgunluk vardır. Hastalar araba kullanırken, çalışırken, tv seyrederken, konuşurken veya diğer aktiviteler esnasında uykuya daldıklarını belirtirler. Gece yetersiz uyku; sabah başağrılarına, kişilik değişikliklerine, anormal davranışlara ve birçok kişisel problemlere ve iş problemlerine neden olur
HORLAYAN KİŞİYE SORULACAK BEŞ SORU
1. Horlamanız hiç sizin uyanmanıza neden oldu mu?
2. Şaka bir yana, aile bireyleri horlamanızın diğer odalardan duyulduğunu belirtiyor mu?
3. Gece uyanıp kendinizi yatakta oturuyor veya diz üstü pozisyonda buldunuz mu?
4. Gün boyu herhangi bir zamanda kendinizi, aşırı sersemlemiş hissettiniz mi?
5. Konuşurken veya uygun olmayan bir zamanda işte kendinizi uykuya dalmış olarak buldunuz mu?
Muayenede tipik olarak hastada ileri derecede büyük bademcikler, sarkmış boğaz arkası dokuları, uzun küçük dil, uzun ve sarkık yumuşak damak ve bademcik arkasındaki dokuların aşırı hareketli olması saptanır. Kist ve tümörler pek sık neden değildir. Ama endoskopik muayene ile araştırılmalıdır. Hipotiroidizm, alkol, rahatlatıcı ve uyku verici ilaçların kullanımı, alerji ilaçları adale gerginliğini azaltarak horlamayı artırır.
Sürekli gece boyunca oluşan, kandaki oksijen azlığı, hastaların en az %50’sinde Pulmoner Hipertansiyon, Artmış Kalp Yüklenmesi ve Sistemik Hipertansiyon gibi tahmin edilebilir kardiyak yan etkilere yol açar. Kandaki oksijen ve karbondioksit oranlarında ciddi değişiklikler oluşur. Ve bu ileri vakalarda kalpte ritm bozukluklarına yol açar. Amerika’da her yıl yaklaşık 2000-3000 kişi yatağında bu nedenden dolayı ölü bulunmaktadır.
Çocuklarda OSA
(Tıkayıcı Uyku Apnesi, Nefes Alamama)
Genellikle büyük bademcikler geniz etine bağlıdır. Bu vakalar mutlaka tanınmalıdır. Çünkü bu çocuklar OSA’ya bağlı olarak kalp hastalıkları, gelişimsel, eğitimsel sorunlar, davranış bozuklukları, yüz gelişim bozuklukları ile karşı karşıyadırlar. Erişkinlerden farklı olarak uykuya meyil değil, aksine aşırı hareketlilik ve antisosyal davranışlar içinde bulunurlar.
OSA’lı çocuklar, sıklıkla normal kilolarının altındadırlar. Boğazdaki engel nedeni ile çiğneme gerektiren şeylerden nefret ederler ve az yemek yerler. Gece alt ıslatmaları bu çocuklarda sıklıkla görülür ve durum düzeltilince hemen normale döner. Gün içinde yorgunluk ve huzursuzluk vardır. Devamlı ağız solunumu sonucu diş problemleri (ortodontik problemler) ile karşılaşılır.
Tanı Amaçlı Testler – Polysomnography
Test anında hastanın beyin aktivitesi, göz hareketleri, ağız, göğüs ve karın solunumu, kandaki oksijen miktarı, kalp grafiği, yanak ve ayak adalelerindeki hareketler, uykunun total süresi, uykuya başlangıç ve uykunun safhaları ile ilgili bilgiler kaydedilir.
Evde gözlem. Uyku laboratuarları pahalı olmaları ve hastalarda strese neden oldukları için özellikle küçük hastalarda faydalı bir yöntemdir.
Fiberoptik değerlendirme. Fiberoptik olarak geniz ve gırtlak bölgesinin değerlendirilmesi ile hastanın hava yolunun sessiz ve horlama anındaki durumu hakkında bilgi edinilir.
Horlama probleminin Tedavisi
Birçok vakada horlama önemli olmayıp, kilo kaybı, alkolden uzak durma, uyku pozisyonunun ayarlanması ile kişi rahatlatılabilir. Tiroid hastalarında problemin çözümü hastayı rahatlatabilir.
Talatpaşa Bulvarı Begonya Sokak No:7-9
Bahçelievler-İstanbul
Tel: (0212) 441 41 42 pbx Fax: (0212) 441 13 00 www.jfkistanbul.com
ONUNCU SAYFA
En çok satanlar
DVD
1. Akıl Oyunları
2. Gladyatör
3. Akrep Kral
4. Oceans’s Eleven
5. Cebimde Kelimeler
6. Stuart Little 2
7. Er Ryan’ı Kurtarmak
8. Kara Şahin Düştü
9. The Godfather DVD Collection
10. Yüzüklerin Efendisi 2
BİLMECE- FIKRA
Hazırlayan: UĞUR BAŞTUĞ
Buyrun yiyin
Akıl hastanesinden iki deliyi salıvereceklermiş. Doktorlar kendi aralarında “Şunlara son bir test yapalım da görelim akılları başlarına gelmiş mi?”demişler. Bunun üzerine iki deliyi bir masa başına çağırmışlar. Masanın üzerine bir kavanoz dolusu siyah zeytin, bir kavanoz dolusu da canlı hamamboceği dökmüşler ve “Buyrun beyler, yiyiniz.” deyince delilerden bir tanesi hemen zeytinlere saldırmış, ötekisi araya girmiş, “Önce kaçanları yiyelim, öbürleri nasıl olsa duruyor!”
Soğuk Şakalar
Hiç kimsenin okuyamadığı yazı hangisidir?
Alınyazısı
En kibar kuş hangisidir?
Baykuş
Eve gelen hırsız neyi çalmaz?
Zili çalmaz.
BİRİNCİ SAYFA
START VERİLDİ
ELVAN YILMAZ
Dile kolay, bir asır geride kaldı… Ve Beşiktaş’a gönül veren milyonlar aylardır gündemden düşmeyen yüzüncü yıl kutlamalarına başladı.
Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün 100. yıla dair etkinlikleri 1 Mart 2003 tarihinde başladı. Bu kapsamda, siyah-beyazlı kulübün 100 yılını yansıtan, taraftara 100. yılı hissettirecek birçok proje hazırlandı. Projelerin bir kısmı gerçekleştirilmeyi bekliyor. Bir sene sürecek etkinliklerde, Beşiktaş Dernekleri ve Beşiktaşlı taraftarlar da görev alacak. Projeler şu başlıklar altında sunuldu:
* “100. Yıl Logosu” hazırlandı ve “100.Yıl Marşı” ise Beşiktaşlı sanatçı Ufuk Yıldırım tarafından bestelendi.
* BJK 100. yıl Hatıra Pulu ve BJK 100. Yıl Hatıra Parası bastırıldı.
* Milli Piyango İdaresi’nin düzenleyeceği bir çekilişe Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nün ismi verilecek.
* BJK 100. Yıl Hatıra Eşyaları piyasaya sunuldu.
* Arşiv araştırma ve yapım koordinasyonun, kongre üyelerinden Tuğrul Yenidoğan’ın, yönetmenliğini ise Beşiktaşlı gazeteci Altan Gökmen’in yaptığı 100. Yıl Belgeseli; 10 kişiden oluşan ve tamamı Beşiktaş taraftarı olan bir ekip tarafından hazırlandı.
* Yavru Kartal Tırı (İlden İle Roadshow)
* Televizyonda Spor ve Çocuk Programı
* Beşiktaş Kültür Merkezi’nde Spor ve
Çocuk Tiyatrosu
* BJK 100. Yıl Anıtı’nın açılışı
* BJK Duvarı’nın açılışı (Ortaköy)
* BJK-Göztepe maçı
* Pop konseri
* Dev ekranda Beşiktaş belgeseli
* Türk yıldızları hava gösterisi
* 23 Nisan 2003- BJK Koleji’nde şenlik
* 19 Mayıs 2003-Yunanistan-Beşiktaş Genç Takımları futbol maçı
* BJK 100 Yılın sporcuları özel ödülleri
* 14 Haziran 2003
BJK Karnavalı “Kartal Alayı”
BJK 100. Yıl Balosu
Boğaz’da BJK 100. Yıl su-ışık-ses gösterisi
* BJK 100. Yıl siyah-beyaz konserleri
* Akaretler Süleyman Seba Caddesi 100. Yıl “Altın Kartallar” kaldırımı
* BJK 100. Yıl Engelliler Spor Turnuvası
* BJK Eagle Beach Games 2003
* Siyah Beyaz takımlar arası gösteri
maçları
* Siyah Beyaz Sanat Etkinlikleri
* Siyah Beyaz Spor ve Sanat Sergisi
* Sporda Giyimin 100. yılı- Siyah Beyaz
Moda Gösterileri
* Yüzde 100 Beşiktaşlı- En kapsamlı
taraftar kayıt sistemi
* BJK 100. Yıl Müzesi
* 01.Mart 2004
100. Yıl Etkinliklerinden Özel Görüntüler
Altın Kartallar Ödüllerinin Verilmesi
Diğer taraftan dernekler ve taraftarlar da 100. yılın coşkusuna kendi çabalarıyla katılıyorlar. İşte bu çalışmalardan önemli birkaç kesit ve görüş:
1903 Beşiktaş Derneği (Çarşı)
Carşı Grubundan Ayhan GÜNER alışılmışın dışında başka bir konuya değinerek, gözden kaçan, toplumsal
gençlik sorunlarının tribünlerdeki yerini anlattı: “Spordaki başarı kadar, taraftardaki akıl sağlığı da önemlidir. Son yıllarda yaşanan büyük değişimi taraftarımızda da görmekteyiz. Benim Beşiktaş taraftarını övmek, yüceltmek, gibi bir kompleksim yok. Beşiktaş taraftarının büyüklüğünü bilen bilir. Burada bir şey belirtmek istiyorum; bilindiği gibi maçtan önce taraftarımız Beşiktaş’ta çeşitli noktalarda maç saatine kadar anormal derecede alkol tüketmekte, bazıları da başka şeyler kullanmakta. Kullananların yaş ortalaması da çok küçük! Genelde taraftarımız kalabalık olmanın verdiği toplum psikolojisiyle aşırı derecede kötü alışkanlıklara sürüklenmektedir. Maçtan önce iyi olan kafalar maç saatinde sağlıksız bir taraftar kitlesi ortaya çıkarıyor. Bizler eski tribün şovlarından aldığımız hazzı ve enerjiyi artık görememekteyiz! Hatırlayanınız bilir üç, dört yıl öncesine kadar İnönü Stadyumunun Tribünlerinde hiçbir zaman Beşiktaş taraftarı kendi arasında kavga yapmazdı. Günümüzde ise bahsettiğimiz bu nedenlerden dolayı her maç tribünlerde her noktada kavgalar oluyor. Böyle olunca da tribünlerdeki destek zaman zaman kesiliyor ve alacağımız maçları zora sokuyoruz. Lütfen kimse kimseyi sürüklemesin ve kötü örnek olmaktan kaçınsın. Beşiktaş’ın geleceği için sağlıklı taraftar kitlesini hep birlikte yaratalım. Yüzüncü yılda herkes ayran ve süt içsin…!”
1903 Beşiktaş Derneği’nin 100.yılda uygulayacağı toplumsal projeler şunlardır:
-Her değişim çarşıdan başlar… Toplumdan dışlanmış olan insanları tekrar topluma kazandırmak için rehabilitasyon faaliyetleri yürüteceğiz. Dernek toplantılarıyla gençleri kazanmak ve topluma kazandırmak amacındayız. 100.yıla kadar süregelen birliktelik, ahlak, saygınlık, dürüstlük gibi Beşiktaşlılık ilke ve felsefelerini yüzüncü yıldan sonra da sürdürmek önemli. Hazırladığımız rehabilitasyon programında bunlar da yer alacak.
-100. yıl gecesi üzerinde Beşiktaş bayrağı olan 100 kamyonla deprem bölgesine ziyaret düzenlenecek.
-100. yılda şampiyonluk kadar barış da önemli.
-Taraftar belgeseli hazırlanıyor. Film şirketiyle görüşmeler başladı. 100. yıla kadar taraftar nereden nereye geldi; bunları aktarmak istiyoruz. Yaşanan zorlukları, Beşiktaş uğruna verilen mücadeleleri, ahd-ı vefa’nın ne olduğunu öğrenecek insanlar.
-Hasta ve yaşlı fanatikleri hayranı oldukları futbolcularla buluşturacağız. Hayatlarının son zamanlarında onlara mutluluk vermek istiyoruz.
-İnönü Stadında bir konser projemiz var. Bu projeyi gerçekleştiremesek de semtte büyük bir karnaval olacak.
-Beşiktaş’ın aykırı grubu Çarşı, Beşiktaş ayinleri düzenleyecek. Fanatikler, metafizik ortamda telepati yaparak buluşacaklar. Bu sayede 24 saat bir arada olacak ve Beşiktaş’a enerji aktarımı yapacaklar… Geriye Dönüş başladı…
100.yıl şampiyonluk yılı değil “BEŞİKTAŞ” yılıdır. Şampiyonluk merkez alınmamalı. Diğer derneklerden dileğimiz Anadolu’ya yayılsınlar. Reklamsız 100 yıllar dileriz…
-Röportajı yaptığımız bu dakikalarda, 1903 Beşiktaş Derneğine gelen bir telefonda Beşiktaşlı bir taraftar için 0 rh(-) kana ihtiyaç olduğu haber verildi. Ayhan Güner ve arkadaşları zaman kaybetmeden web sayfalarından (www.forzabesiktas.com) kan arandığına dair duyurularını yaptılar.
İstanbul Beşiktaşlılar Derneği Cüneyt Doğan (Başkan)
Devlet Tiyatro Sanatçısı Levent Niş tarafından İstanbul Beşiktaşlılar derneği adına 100.yıl bestesi yapıldı. Daha önceleri Beşiktaş engelliler derneği ile ortak çalışmalar sürdürüp yardımda bulunduk. Bunlar sürecektir.
Sokak çocuklarıyla ilgili projeler olacak. Onlara maddi ve manevi bulunduğumuz yardımlarda tema okul eğitimleri ve Beşiktaş olacaktır.
100. Yılda büyük bir konser düzenleyeceğiz. Beşiktaşlı sanatçılarla taraftarımızı buluşturacağız.
Beşiktaş semtinde karnaval düzenleyip şampiyonluğumuzu da kutlayacağız.
Beşiktaş büyük bir markadır. Siyah Beyaz renkleri her çeşit ürüne yayarak Beşiktaş’ı her alana taşıyacağız.
Yüzüncü Yıl Derneği
(Maltepe)
Turhan Şalva (Marmara Üni. Tıp Fak. Öğrt. Üyesi)100. Yıl Faaliyetleri
İlköğretim okullarına yönelik sportif bir gezi düzenleyeceğiz. Çocuklara sporu sevdirmek, Beşiktaş’ı tanıtmak, farklılığı ortaya koymak projenin amacı. Beşiktaş Müzesi, İnönü Stadı ve belki Ümraniye’de bir antrenman gezinin kapsamında olacak. Müzede BJK tarihi anlatacak, forma, şapka, bayrak hediye edeceğiz. Müziklerle eğleneceğiz yollarda. Her hafta sonu en az bir okulu gezdireceğiz.
Internet sitemizi geliştirerek, Beşiktaş’ın tarihini araştırmaya yönelik soru-cevap bölümü hazırladık. Bu bölümdeki soruyu doğru cevaplayanlara lig maçı bileti vereceğiz. Makale köşemizde ise yorumlar içinde en anlamlı olanı, topluma mesaj vereni belirleyerek ve hem dergimizde yayınlayacağız hem de Avrupa Kupası maçına götüreceğiz. Toplumun görüşlerini camiaya, spor kamuoyuna aktarmayı vazifemiz olarak görüyoruz.
Çıkarttığımız 16 sayfalık dergimizin her sayısında bir Beşiktaş derneği tanıtımı yapacağız. Diğer derneklerle birlik olup ortak hareket etmek istiyoruz. Derneklerin birleşerek bir federasyon çatısı altında toplanmasının daha verimli olacağını düşünüyoruz.
Beşiktaş Marşı yaptık. Lale Oraloğlu yardımıyla, Beşiktaş Tarihi ve kimliğini anlatan bir tiyatro oyunu hazırlatıyoruz. Profesyonel oyuncuların yanı sıra Marmara Üniversitesi Beşiktaş Fan Clup üyesi öğrenciler de oynayacak.
Yüzüncü Yıl Derneği, yıllarca Beşiktaş tribünlerinde emek veren kişiler tarafından kurulmuş, Beşiktaş yönetimine, yol gösterici bir dernek. Tüzel bir kişiliğiniz olmayınca sesinizi duyuramıyorsunuz; bu demokrasinin bir gereğidir. Beşiktaş Jimnastik Kulübü, demokrasinin bir örneğini oluşturuyor, biz de onun alt dallarını güçlü olduğunu göstermek için derneği kurmaya karar verdik. Derneğimiz sadece Anadolu yakasına değil Türkiye’ye hitap ediyor. Bu yüzden ismi Yüzüncü Yıl. Hem geçmişin birikimini içinde taşıyan hem de gelecek yüzyıla ışık tutan çağdaş bir yapılanmayı topluma örnek gösteriyor. Üyelerimizin eğitim seviyeleri yüksek. Öğrenim ortalaması Lise, Üniversite. Her tribünden üyelerimiz var.
On aydır faaliyetteyiz. 100. Yılla ilgili bütün projelerimiz hazır. Mart ayında bir anda ortaya çıkıp bütün projelerimizi sunacağız. Dokuz ay bunun için bekledik; sürekliliği olan projeleri topluma vermek istedik. Projelerin
hazırlanmasında toplumsal düşündük; şov amaçlı olmasından kaçındık.
Dişi Kartallar
İlklerin takımı Beşiktaş’ın 100. yılındaki taraftar organizasyonları arasında bir “ilk” daha gerçekleşti. Dişi Kartallar Türkiye’nin ilk bayan taraftar oluşumu olarak Beşiktaş camiasında yerini aldı. Çoğunluğu üniversiteli genç ve bakımlı bayanlardan oluşan Dişi Kartallar, İnönü’de amigo olarak da göze çarpıyorlar. Türk futboluna bayan bakış açısıyla yeni bir boyut getirmek isteyen Beşiktaşlı bayan taraftarlar, Beşiktaş’ın 100. Yılı ile ilgili olarak da şunları söylediler:
“Genel olarak taraftar sınırlarını zorlamak istiyoruz. Beşiktaş’ın asilliğine ve zerafetine yakışır şekilde nasıl destekleneceğini göstereceğiz. Bu oluşumun özellikle 100. Yıla denk gelmesi bizleri çok mutlu etti. Beşiktaşımıza ahd-ı vefamızı iletmek istedik. İlklerin takımına yine bir ilk yakışırdı. Kutlu olsun 100. Yılımız, sevgimiz Beşiktaş olsun…”
MUSTİ DONDU KALDI
Gazete BEŞİKTAŞ’la geçtiğimiz ay bir söyleşi yapan Mustafa Sandal, Kartal’ın marşını yazıp bestelediğini belirtmişti. 8 Şubat 2003 tarihinde yayınlanan BJK 2002 yılı faaliyet raporunda Beşiktaş’ın marşının Ufuk Yıldırım tarafından bestelendiği açıklandı. Konu üzerine görüştüğümüz Mustafa Sandal, olay hakkında “bu haberi ilk defa sizden duyuyorum.” dedi. Şaşkınlığını gizleyemeyen Musti, “Ufuk Yıldırımın güzel marş hazırladığından eminim. Bu görev kime verildiyse layıkıyla yapacaktır” şeklinde konuştu. Öte yandan BJK Halkla İlişkileri’nden edinilen bilgiye göre 100.yılla ilgili iki marş bestelendiği bildirildi. Ufuk Yıldırım’ın besteyi daha önce hazırladığı için 2002 yılı faaliyet raporunda yer aldığı, Mustafa Sandal’ın bestesinin de Beşiktaş’ın diğer 100.yıl marşı olacağı belirtildi.
ONALTINCI SAYFA
KARTAL FARK ATTI
Gazete BEŞİKTAŞ’ın internet sitesindeki anketinde “Beşiktaş, bu sezon şampiyon olabilir mi?” diye sorduk. %92 gibi inanılmaz bir farkla taraftarın şampiyonluğa inandığı ortaya çıktı.
Gazete BEŞİKTAŞ’ın internet üzerinde düzenlemiş olduğu ankete bu ay 3020 kişi katıldı. Ankette, 2790 kişi Beşiktaş’ın şampiyon olacağını bildirirken, 230 kişi de “Beşiktaş şampiyon olamaz” dedi. Bugüne kadar yapılan anketlerin içinde en büyük oran bu ay sağlandı. Katılanlar arasında %92 gibi rekor bir farkla Beşiktaş’ın şampiyon olacağı söylendi. Gazete BEŞİKTAŞ’ın www.gazetebesiktas.com veya www.besiktasgazetesi.com adlı internet sitesine girerek oy verenler içinde ise, % 8 gibi küçük bir rakam Beşiktaş’ın şampiyon olamayacağını belirtti.
ONDÖRDÜNCÜ SAYFA
Fenerli Başkan’dan Beşiktaş’a destek
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, Beşiktaş Jimnastik Kulübüne tam destek vererek “100. yılda şampiyon olacaklarına inanıyorum” dedi.
Beşiktaş’ın 100. yılında sanat, siyaset, medya camiasında kulübe destek verenlerin sayısı artıyor. Fenerbahçeli İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ali Müfit Gütuna da siyah beyazlı takıma destek verdiğini GAZETE BEŞİKTAŞ’a açıkladı. Kulüp ile yakın işbirliği içinde bulunduğunu söyleyen Gürtuna, “Fanatik bir taraftar değilim İyi oynayanı desteklerim. Beşiktaşlılar bu yıl işin büyük bir kısmını hallettiler, şampiyonluk için önlerindeki engeller çok değil. Beşiktaş’ın 100 yılı şanlı ve şerefli başarılarla dolu. Bu 100 yıla şampiyonluk yakışır” dedi.
“Beşiktaş Bir Ekol”
100. yılını yaşayan Beşiktaş’ın bütün spor camiası için bir ekol olduğunu da belirten Gürtuna, bu sene Beşiktaş’ın iyi bir form yakaladığına dikkati çekerek “Bütün futbolcularını seviyorum, başarılı olacaklarına inanıyorum, Lucescu çok iyi bir teknik adam. Beşiktaş gibi büyük bir ekolü yaşatmak gerekiyor. Bunun için de ellerinden geleni yapıyorlar” şeklinde konuştu. Beşiktaş Jimnastik Kulübü Başkanı Serdar Bilgili ile de görüştüklerini söyleyen Gürtuna, sözlerine şunları ekledi: “ Sayın Serdar Bilgili’ye takımı tüm gücümle desteklediğimi hatta şampiyon olacaklarını söyledim. Ligin başında çok çalışmaları gerektiğini söylemiştim şimdi kıyıya geldiler. Tesis konusunda da büyük ataklar yapan Beşiktaş’a Dikilitaş tesislerini hukuken vermiş bulunuyoruz. Akatlar’ı da öyle… Ümraniye tesisleri açılışında da beraberdik. Bu konuda da onları kutluyorum”
Sporun tekvando, güreş ve boks dallarıyla amatörce ilgilenmiş olan Gürtuna, okul yıllarında futbol oynamış. Başkan, bireysel ve toplumsal sağlık açısından sporun tüm dünyadan tanıtım vasıtası olması açısından önemli olduğunu ve dünya çapında futbolcular çıkarmamız gerektiğinin de altını çiziyor. Son jenerasyon futbolcuların dünya ile entegre olduğunu, alınan başarıların futbolcuların güvenlerini arttırdığını kaydeden Başkan Gürtuna, takımların başarılarının arttıkça bir rekabet ortamının oluştuğunu bu ortamında Türk futbolunu dünya standartlarına yük selttiğini belirtti.
ONÜÇÜNCÜ SAYFA
DERNEK VE TARAFTARIN SESİ
Amigo Alen
Mahrumiyet bitti
Asırlar gibi gelen altı maçlık mahrumiyet İstanbul maçıyla sona erdi. İnanılmaz bir duygu sağanağı bedenimi kapladı. Bu duyguyu daha çok yaşamamak için tribüne 16:25’de çıktım. Soğuk hava vız geldi, iliklerimin coşkuyla dolduğunu hissettim.
Altı haftalık beklentinin umuda dönüştüğü dakikalarda umutsuzluk, Beşiktaş taraftarının psikolojik ‘bu maç ne olacak’ yorumu ve bu yoruma dayalı uyuşukluk maç boyu kendini hissettirdi. Benim tribüne çıktığım son maç olan Elazığ maçındaki coşkunun yerinde yeller esiyordu
Maç başında yaşanan motivasyon bozukluğu (yeni açıktaki olay) bütün stadı etkiledi. Goller erken geldiğinde hava biraz rehavet koktu. Beklenen tezahürat yoğun çabalar sonucu 2. yarıda gerçekleşti. Ama, gol İstanbul’dan geldi.
Stres inanılmaz boyutlara vardığında sahamızın kapanmaması için inanılmaz efor sarfettik! Adeta İstanbulSpor bunun için çabalıyordu. Mamafih Sergen atıldı. Yoksa yine oyunlar mı oynanıyordu?
Baksanıza oynanması ve temizlenmesi gereken maçlar ve sahalar, enteresan şekilde iptal edileyordu. Mesafe uzaklığı 3-4 Km. olan Bayrampaşa Stadı ile Samiyen arasında inanılmaz renk tonları vardı. Biri yemyeşil, biri bembeyaz!!!
Finale adım adım, eze eze ilerliyoruz. Her türlü hainliği mübah sayan zihniyetler, bize çelme takma yarışına girecekler. Herkesin sağduyulu ve Beşiktaşlı gibi davranması gerekiyor. En ufak hata bize saha kapattırır.
Federasyon talimatları ne istiyorsa yapmak zorundayız. Beşiktaşımız için.
Unutmayın asıl olan gerçek hayattır. Hayat da Beşiktaş.
Tribün lideri Optik Başkan (Mehmet)
Nazar değmesin
Bizim çocukluğumuzda Beşiktaşa daha büyük bir hasret vardı. 1982’de ilk şampiyonluğumu gördüğümde 13 yaşındaydım. Bizim jenerasyon farklıydı, şampiyonluk görmeden Beşiktaşlı olduk. Uzun bir aradan sonra yakalamıştık şampiyonluğu ama bu bir başarısızlık ifade etmez. Şampiyon olmadiğimiz bu yedi sezonda Beşiktaş başarısız değildi. İkincilikler var, kupalar var, bizi bekleyen şampiyonluklar var. Başarısızlık hiçbir zaman yılgınlık getirmez. Tam aksine taraftarı daha çok kamçılar; bağlar.
Geçen yedi yılda başarısızlar veya yanlışlar olmadı. Sadece çok fazla hoca değiştirmenin dezavantajı oldu. Lucescu seçimi iyi fakat hala benimsemeyen var. Beşiktaşın bir özelliği, ayrıcalığı vardır. Bunu hepimiz biliyoruz. gs’den, fb’den ayrıdır. Lucescu’nun alınması da Beşiktaş açısından büyük bir kumardı. Görüyoruz ki verilen karar doğrudur. Hocamız Türkiye’yi bilen bir teknik adam ve uyum sürecini yaşamıştı. türk insanını, Türk taraftarını, Beşiktaşımızı ve biz Beşiktaş taraftarını tanıması avantajdır.
Bu sene Lucescu ve 100. yılın gelmesiyle birlikte “şampiyonluğa inanmak” ilkesi doğdu. Şu anda da namağlubuz! Taraftara sesleniyorum. Sabırlı olun. Takımınıza her zaman destek olun. Beşiktaş seyircisinin özelliği budur; başarısız dönemlerde tribünler daha çok dolar. Bu sene seyirci inandı ve takımımız da iyi yol alıyor. Namalup olmamızın bir zorluğu var; küçük bir yenilgi bile takımın gidişatını etkileler. Namağlup şampiyon olmak da çok güzel, bunu da yaşadık. Taraftar takımın yanında olmalı. Namalup şampiyon olacağız diye bir kural yok şampiyon olacağız. İki üç başarısız sonuç yıldırmamalı taraftarı. Beşiktaşımıza karşı süyük bir rahatlık ve güven var. Tekrar ediyorum aksi sonuçlar bizi yıldırmasın. Beşiktaşımıza daha da çok bağlanmalıyız. İlçemizin bir insanı olarak; Gazetemize sahip çıkmak gerektiğini düşünüyorum. Gazete BEŞİKTAŞ tüm semt halkına ve taraftara ulaşmalıdır.
Selim Akyıldız (İnci Baba)
Çarşıdan sesleniş
İlkelerimizi sözle değil uygulamada yaşatmak gerekir. Futbol takımımızdan çok beklediğimiz başarıyı şu anda elde etmiş durumdayız. Temennimiz Beşiktaş’ın tüm branşlarda başarılı olmasıdır. Camiamızla ilgili şunları söylemek istiyorum; Değerli büyüklerimizi kırmamalıyız ve hoş görülü olmalıyız. Küçüklerimizi de sevmeliyiz ve korumalıyız. Başarılı oldukları alanda önlerini üşenmeden açmalıyız. Maddi manevi yönden pintilik yapmadan yardımcı olmalıyız. Kimseye hor bakmamalıyız. Övünmek gibi olmasın ama biz Beşiktaşlıyız.
Camiamıza maddi manevi emeği geçen herkese teşekkürler! Eksiklerimizi halletmeye devam edelim. Ve mutlu sona hep beraber ulaşalım. Hedefimiz; zor gözükse de -olmaz diye bir şey yok- Şampiyonlar Kupası’nı almak ve şampiyonlar şampiyonu olmak.
Beşiktaş’tır medarımız
Mutlu olmak amacımız
Dalgalansın ufuklarda
Siyah-beyaz bayrağımız
Perihan Işık-Dişi Kartal
Doğum günü
100.yılı taraftarıyla,tarihiyle,şerefiyle,onuruyla,namusuyla ve gururuyla geçiren bir takıma yani Beşiktaş’a aşığız biz. İyi ve kötü gününde hep Beşiktaş’ımızın yanında olduk.Bazen sevindik bazen üzüldük .Ama biz onu hiç terketmedik oda bizi terketmedi. Aman Allah’ım nekadar büyük bir aşkmışki bu 100.yıl geçti hala aşığız sana 100.asırda geçse bu aşk bitmeyecek şimdi 1 Mart’a çok az kaldı her Beşiktaş’lı gibi heyecanlıyım çünkü Beşiktaş’ım 100 yaşına giriyor. İyi ki doğdun, iyi ki varsın. Bu aşkı bize yaşattığın için sana binlerce teşekkürler.
ONİKİNCİ SAYFA
‘İşimiz sorunları çözmek’
BANU GÜNEY
Voleybol, hentbol, basketbol, boks, kürek, güreş, briç… Futbolun gerisinde kalan bu branşlar siyah beyazlı kulüp bünyesinde varlıklarını sürdürüyorlar. Yıllardır Beşiktaş branşlarının içinde olan, dertlerini paylaşıp, bu dertleri Yönetim Kurulu’na taşıyan, Branşlardan Sorumlu Yönetici Ahmet Kavalcı, “Bizler yöneticiyiz. Bizim işimiz sorunları çözüme kavuşturmak” diyor.
Vakıf Kulüpleri ile başa çıkamıyoruz
UEFA’nın aldığı kararla borcu olan takımların Avrupa Kupaları’na katılamayacağı ve SPK’nın aldığı futboldan gelen gelirin başka kaynaklara aktarılamayacağı kararlarının branşları zor duruma düşürdüğünü belirten Kavalcı, “Vakıf takımları ile mücadele edemiyoruz.
Onların tek bir şube için ayırdığı rakam 10 milyon dolar. Kısıtlı bütçelerle onların karşısındayız. Kira, aidat gibi gelirlerin yanı sıra reklam gelirlerini kullanmamıza devlet tarafından izin verilmesi gerekiyor” dedi. Bu zorluklara rağmen takımların büyük başarılar elde ettiğini söyleyerek, branşları şu şekilde değerlendirdi:
“Hentbolde, tarihte ilk defa bir Türk takımı, çeyrek finale kaldı. Boks takımımız Türkiye Şampiyonu oldu. Kürek takımımız uluslararası başarılar elde etti. Basketbol ve voleybolda üç büyüklerin aldığı kararla zor anlar yaşadık. Kimi takımlar dağıldı. Buna rağmen şu anda devam eden takımların elde ettiği ciddi başarılar var. Bayan Voleybol takımımız Cengiz Göllü’nün gelişiyle ligde 4. durumda. İkinci yarıda, ilk yarının tersine 8 maç galibiyet kazandık. Bayan voleybol takımının kadrosunu tutmayı ve gelecek sezon iyi yerlere getirmeyi düşünüyoruz. Erkeklerde takımın iskeleti olmadığından uyum sağlanamadığından küme düşmüştü. Ama bu karar kaldırıldığından hala ligde bulunuyor. Güreş branşında bayanlar takımı vardı, fakat bayanların müsabakalarını yapacağı bir lig yoktu. Bayan takımını kaldırdık ve serbest, grekoromen alanlarında yeni bir yapılanmaya gittik. Briçte çok değerli hocalarımız ve üniversite öğrencilerimiz var. 10 milyarlık bir bütçe ile de çok iyi işler yaptılar.”
100. Yılda Branşlarda Faaliyette…
Beşiktaş’ın 100. Yılında branşların da faaliyette olacağını, Beşiktaş adı altında her branşta turnuva düzenleneceğini belirten Kavalcı, “Her amatör branşın federasyonuna bildirilerek, ligler ve maçlar bittiği zaman turnuvalar ile bir kutlama yapılacak. Mayıs, Haziran, Temmuz dönemlerinde gerçekleştirilecek turnuvalara, Türkiye’den ve yurt dışından takımların katılımları sağlanacak. Atletizmde İnönü stadında oynanacak bir maç öncesi yapılacak turnuvaya yurt dışından ve içinden atletler katılacak. Boks ve güreşte federasyon başkanlarının göstereceği yerde, hentbol ve voleybol da ise plajlarda müsabakalar yapılacak. 100. Yıl dolayısıyla branş faaliyetleri de üst düzeyde.”
Kürekçiler kar ve kışta mücadele ediyor
Özgen Korkmazlar
Kürek Şube Menajeri
Ocak ayında hava koşullarının zorluklarına rağmen kürekçilerimiz Şubat ayında Fethiye’de yapılan Uluslar arası yarışlarda başarılı olabilmek için yoğun antrenman yaparak hazırlanmıştır. 07-08-09 Şubat tarihlerinde yapılan 1. Uluslar arası Akdeniz Kupası Kürek Yarışları’na Avusturya, Mısır ve Yugoslavya Milli Takımları ve 20 kulübün 341 sporcu ile iştirak ettiği müsabakalarda, sporcularımız başarılı yarışlar yaparak, Tek Büyükler Hafif Kilo ile İki Tek yarışında Volkan Öztezcan, Ersan Özcan birinci, Gençler Tek Çifte yarışında Mete Yeltepe ikinci, Gençler İki Çifte yarışında üçüncü, Büyükler Hafif Kiloda 0Serdar Taylan-Barbaros Turan dördüncülüğü kazanmışlardır.
Takımımız İstanbul’a döndükten sonra 22-23 Mart tarihlerinde Adana’da yapılacak Milli Takım Seçme yarışlarına hazırlanmaya başlanmıştır.
Başta 17. kez geçilmezliğini koruyan Volkan-Ersan ekibi ve tek çiftede Mete Yeltepe ile yukarıda belirtilen ekiplerimizin Milli Takıma girme şansları vardır. Bol şanslar çocuklar diyorum…
Hentbolde ikinci yarı ilk yarıyı aratıyor
Hentbol Antrenörü Cengiz Akın
15 Aralık’ta Milli Takım maçlarından dolayı araya girdik. O tarihe kadar lige iyi başlamıştık. Yeni bir ekiptik, bir alışma döneminden sonra iyi bir hava yakaladık. Hem ligde hem Avrupa Kupaları’nda iyi gidiyorduk fakat aradan sonra ikinci yarıya iyi başlamadık. Mağlubiyetler ve beraberlikler aldık. İzmir’de yapılan erteleme maçında galibiyet aldık. Şu anda ligde ASKİ birinci takım, onun dışında ligde 2.,3.,4. ve 5. takımlar aynı sırada yer alıyor. Bundan sonraki maçlar çok önemli. 10 yıldır aynı ekibin istikrarla birarada olması onlara bu başarıyı getiriyor. Onları zorlayabilecek tek ekip bizdik. Bizde bir dağılma dönemi yaşanınca birinciliği ASKİ’ye kaptırdık. Yurt dışına giden çok oyuncumuz oldu. Bu sene yeniden genç bir ekip kurduk. Biraz sabır gösterirsek bu ekipte çok şey yapar. Bizim en büyük dezavantajlarımızdan biri ne profesyonel ne de amatör olmamız. Oyuncularımızın hemen hemen hepsi başka işler yapıyor. Ama buna rağmen profesyoneller gibi gelip antrenmanlarını yapıyorlar. İŞ yerinde bütün gün çalıştıktan sonra antrenmana gelme sıkıntısı yaşanıyor. Bir de çoğu Anadolu yakasında oturuyor gelmekte zorlanıyorlar. Avrupa Kupaları’nda çeyrek finale kaldık. Transfer ettiğimiz oyuncular eski oyuncularımız. Yabancı olarak oynattığımız Jonny, uzun seneler Beşiktaş’ta oynamış bir oyuncu. Ukraynalı ucuz genç bir sporcu aldık. Şuan performansı pek yeterli değil ama uzun vadede fiziğinden savunmada yararlanabileceğimiz bir oyuncu olabilir. Önümüzdeki bir iki sene sonra yakalanan jenerasyonla yıllarca şampiyonluğu bırakmayabiliriz. Yine de bu sene ikinciliği kovalayacağız. 8 Mart tarihinde saat 17.00’da Yunanistan ile Süleyman Spor Salonu’nda maçımız olacak. Bütün sporseverleri de maçımıza bekliyoruz.
Boksörleri tutana aşk olsun
Boks Antrenörü Yurdakul Güvener
10-15.12.2002 tarihleri arasında Sakarya’da yapılan Büyükler Puanlı Kulüpler Boks Şampiyonası’nda;
48 kilo Abdülkadir Koçak, 51 kiloda Ramazan Ballıoğlu, 54 kiloda Hakan Dolunay, 63 kiloda Nedim Baba, 81 kiloda Hasan Kılıç, 91 kiloda Eyüp Güçci Türkiye Şampiyonu olmuşlardır. 75 kiloda Serdar Üstüner ve 91 kiloda Kurban Günebakan Türkiye İkincisi olmuşlardır. Boks takımımız kendisine en yakın rakibine 15 puan fark atarak 44 puanla Türkiye Kulüpler Boks Şampiyonu olmuştur.
Bu başarılarımızda başta sayın başkanımız Serdar Bilgili’ye, sayın yöneticilerimize ve her zaman her derdimize koşan Amatör Şubeler Sorumlusu Sayın Ahmet Kavalcı’ya boks şubesine verdikleri desteklerden dolayı teşekkür ediyoruz.
100. yılın ilk kupası atletizmden
Ömer Aras Atletizm Şubesi Genel Menajeri
2002 yılında 1. Lig Bayan Takımımız Türkiye Kulüplerarası Atletizm Ligi’nde 44.305 puanla üçüncü oldu. İstanbul ilinde yapılan çeşitli yarışmalarda kulüp ve ferdi alanlarda birçok atletimiz şampiyonluk elde etmiştir. Yıldız sporcularımızda Efhanim Temizsoy üç adım atlamada 12.58 metrede Yeni Gençler Türkiye Rekortmeni, Tuğba Ergen ise yine üç adım atlamada 12.14 metrede Yeni Yıldız Genç Türkiye Rekortmeni olmuştur. Ocak ayında Balıkesir’de yapılan, 46 kulüpten 552 sporcunun mücadele ettiği Türkiye Kulüplerarası Kros Ligi’nde kulübümüz sporcularından Güllü Gül ferdi sıralamada üçüncü, takımımız ikinci olarak, kulübümüze yılın ilk kupasını getirmiştir. Şubat ayında İzmir’de düzenlenen genler-Büyükler Salon Ferdi Türkiye Şampiyonası’nda da 1500 metre’de şampiyonlar kulübümüzden çıkmıştır. Güllü Gül, Gençler Türkiye Şampiyonu, Alev Yurduseven Gençler Türkiye ikincisi, Dilek Öztürk Gençler Türkiye üçüncüsü olmuşlardır. Aynı şampiyonada yüksek atlama dalında 1.50 metre ile Tuğba Korkmaz Türkiye dördüncüsü olmuştur. Kulübümüz sporcularının bu başarılarının devam edeceğini umuyor, destek veren isimlere teşekkür ediyoruz.
Genç ekiple büyük başarı
Aziz Akkaya Basketbol Bayan Tk. Antrenörü
Beşiktaş Basketbol Takımı 2002-2003 sezonunda tamamen Türk oyunculardan kurulu genç kadrosuyla ligde mücadele etmektedir. Şu ana kadar oynadığı 16 maçın 8’ini kazanıp ligde 6. sırada yer almaktadır. Amacımız lig sonunda Avrupa Kupaları’na katılmak olup, Play-off sonunda final oynamaktır. Ayrıca Türkiye Kupası’nı da kazanmayı hedeflemektedir. Takımımızda şu anda Milli Takımlarda oynayan 8 oyuncu bulunmaktadır. Normal ligin tamamlanmasına 6 maç kalmıştır. Sırasıyla: Etbalık, Yıldırımbosna, Arı Kolej, İ.Ü.S.B.K, Galatasaray, Migros. Dileğimiz Beşiktaş’a yakışır bir şekilde kulübümüzü temsil etmektir.
ONBİRİNCİ SAYFA
‘Kibrit çak yardım et’
BANU GÜNEY
Beşiktaş camiasına hem yeşil sahalarda oynadığı futbolu hem de teknik bilgisi ile yıllarca emek veren Rasim Kara, şampiyonluk yolundaki siyah beyazlı takım hakkındaki değerlendirmelerini Gazete Beşiktaş’a anlattı. Bugüne kadar neticelerin iyi olduğunu bu nedenle hiçbir sorunun bu ortamda ortaya çıkmayacağını belirten Kara, “Beşiktaş’ın forvetleri ve yabancıları arasında sıkıntılar yaşanabilir” dedi.
Rasim Kara için Beşiktaş neyi ifade eder?
Oynadığım bütün takımlar benim için çok şey ifade eder ama Beşiktaş’ta 8 sene oynadım, geldiğim sene kaptan oldum. “Kibrit çak Beşiktaş’a yardım et” dönemleri yaşadık. Kulübün yatacak yeri yoktu, otellerde kaldık. Beşiktaş kötü dönemler yaşıyordu, 15 sene şampiyon olmamıştı. 81-82 yılında, benim kaptan olduğum sene makus tarihini değiştirdi. Bu bir ekip işiydi. Acısıyla tatlısıyla güzel günlerimiz geçti. Çok uzun seneler sonra Beşiktaş forması giyip teknik direktör olarak takımı çalıştırdım. Bu bana nasip olan bir görevdi. Şampiyonlar ligine katıldık, Avrupa’da üç tur geçtik, bu sene Lucescu ile bu rekor egale oldu. Bu turu geçerse rekor kırılacak.
Beşiktaş’ın son dönemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son 6-7 sene Beşiktaş çok çalkantılı bir dönem yaşadı. Yanlış transfer politikaları, teknik direktör konusunda bir istikrarsızlık söz konusuydu. 100. yılda güzel bir hava yakaladılar. Bu havayı devam ettirmeleri gerekiyor, bunu yapacaklarına da inanıyorum. Görülmedik bir şekilde yönetim, futbolcu, teknik adam, taraftar ve medya kenetlendi. Bu bütünlükten çok güzel sonuçlar çıkması gerekiyor. Geniş bir kadro ile Türkiye’de üç kulvarda mücadele eden tek takım Beşiktaş. Beşiktaş’ın sadece bu seneki başarısı söz konusu değil, tesis açısından da çok gelişmeler yaşadı. Beşiktaş alt ve üst yapılarıyla iyi şeyler yapmaya başladı.
Yönetim ve teknik kadro arasındaki uyumu nasıl buluyorsunuz?
Lucescu ile Feyyaz arasında uyum sağlanmış vaziyette. Menajer Sinan Engin’le ve başkan-yönetimle aralarındaki uyum da çok iyi. Ancak, başkan ve yönetim kurulu işverendir. Teknik kadro, teknik direktör başta olmak üzere genel müdürdür. Hiçbir yönetici bir genel müdürün elini öpmemelidir.
Beşiktaş’ın şampiyonluğunun şimdiden kesin olarak görüldüğünü, engellerin olmadığını düşünüyor musunuz?
Engeller var, hiçbir maç sahaya çıkmadan kazanılmaz. Zafere giden yol uzun olacak. Galatasaray, Beşiktaş’ın en önemli rakibi olacak. Ama, Galatasaray’ın, Fenerbahçe ile de oynayacak olması, Beşiktaş için avantaj. Ona rağmen Galatasaray da burada Beşiktaş kadar şampiyonlukta iddialı olacaktır. Fenerbahçe çok iyi transferler yaptı. Gençlerbirliği iyi bir yolda. Şampiyonluk için büyük takımları yenmek yetmeyecek. Beşiktaş’ta her şey iyi gidiyor gözüküyor, ancak iyi gitmeyen bazı şeyler de örtbas edilebiliyor. Örneğin Nouma’nın, İlhan Mansız’ın oyundan alındıktan sonraki tavırları. Futbolcuların gece hayatları dikkat edilmesi gereken bir konu. Neticeler kötü gittiği zaman bunlar su yüzüne çıkabilir. Kendilerine olan güvenleri şu anda üst seviyede. Zorlu maçlar bekliyoruz, böyle bir durumda kaybedilecek 3 puanın sadece üç puanla da kalıp kalmayacağı belli değil. Şartlar ne olursa olsun; Beşiktaş’ın bu sene, yakaladığı bu havayla ligi önce şampiyon olarak bitirmesi gerekir. Kupa ve Avrupa önemli tabi; ama, şampiyonluk her şeyden önemlidir.
Yüzüncü yıldaki şampiyonluk beklentisi futbolcuları strese sokar mı?
Kesinlikle olur. Ancak şu anki Beşiktaş’ı iyi tanıyan bir kişi olarak gözlemlerim; böyle bir stresi yenebilecek durumda. Başta Lucescu’nun sakinliği. Spor dilinde bir söz vardır: “Teknik direktörün ve asistanının yüzü, takımının aynasıdır”. Onların saha dışındaki tavırları, hareketleri futbolculara güven verir veya olumsuz şekilde de etkileyebilir. Takım içinde başta Tayfur ile, profesyonel ve iyi bir kaptan, Beşiktaş bu sorunu atlatacak gibi görünüyor. Ancak, beklenmeyen bir mağlubiyet sonrası panik uzun sürerse tehlikeli olur. Dış güçler, hakem hataları da neden olabilir.
Lucescu’nun ara transferleri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Üç kulvarda mücadele edecek Beşiktaş’ın her mevkide 2 hatta 3 adamı olması gerekir. Eğer bu denge ayarlanabilirse bu takıma pozitif yansır ama rekabet bir çekişme haline dönmemeli. Sergen, Tümer, Pancu ve yeni iki transfer Guinti ve Maldaraşanu çekişme havasına girerlerse kopmalar başlar. Sergen ve Sinan arasında bastırılsa da bir problem yaşanıyor. Guinti, duran topları iyi kullanan, defantif söyleseler de oynadığı takımlarda ofansif oynayan bir oyuncu tipinde. Bu oyuncuların Sergen’e alternatif alınması gibi bir hava var. 7 yabancı oyuncu var, 5+1 kuralına göre birini dışarıda bırakacaksınız. Gelen ben oturmaya gelmedim diyecek. Bunların hepsi Beşiktaş’ta sorun yaratabilir. Dileğimiz bir sorun yaşanmaması.
Takımdaki sakatlıklar bir engel olabilir mi?
Olabilir. Sergen yüzde 50-60 kapasitenin üzerine çıkamadı. Sezon başı milli takım dönüşü İlhan’ın formu yüzde 10-20 düşüktü. Şimdi yüzde 80’lere çıkardı. Kız arkadaşıyla olan problemi olumlu etkiledi ama ben özellikle Pascal Nouma’nın problem yaratacağına inanıyorum.
Gözlemlerinize göre yıllar içinde futbolda
neler değişti?
Değişen çok şey var, değişmesi de gerekiyor. Tesisleşmede çok önemli gelişmeler var. Belediyeler de devreye girdi. Hükümetin programı buydu. Futbol Federasyonu’nun özerk oluşu imkanlar sağladı. Beşiktaş ürünlerini eskiden herkes yapardı, Beşiktaş bir kuruş kazanmazdı. Şimdi onu herkes satamıyor. Gelir kaynakları değişti. Şirketleşmeye doğru gidildi. Futbolcu açısından, Avrupa’dan geriyiz imajı vardı. Biz alkışlarken, alkışlanan ülke olduk. Ders alıyorduk biz ders vermeye başladık. Ülke futbolunda da 5. torbalardan çıkan bir kura sonucunda Avrupa Şampiyonları hayaldi. Şimdi ise Dünya 3.’sü olmuşuz, kalecimiz dünyanın en iyi kalecisi seçilmiş.
Futbol oynadığınız dönemlerde kaleci olarak gol atamamanın eksikliğini yaşadınız mı?
O zamanlar penaltı olduğunda biz kaleden çıkıp penaltı atıyorduk. 40 tane penaltıdan golüm var. Bir Galatasaray maçında 2 penaltı oldu ikisini de attım. Lig de kupada gollerim var. Futbolun meyvasıdır gol.
Beşiktaş’ın 60.’ı dakikadan sonra atağa
geçmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Beşiktaş’ın deplasman, derbi ve Avrupa maçlarında Lucescu’nun Galatasaray’dan da çok yakınen gördüğümüz oyun anlayışından kaynaklanıyor. Garantisiz, rizikosuz, 10 kişi kalsa da 20 dakika bekliyor. Oyun anlayışı oturmuş. Önce güvenlik. Dört kişi ortada üç geride yedi kişi garanti. İki bir hücumda da orta saha geri geliyor. Pancu ile Tümer. Böyle olunca mutlaka rakibi açık yakalama şansın oluyor. Çünkü yaratıcı ofansif oyuncuların var. Çok göze hoş oyun kimse beklemesin, önce netice anlayışı göze çarpıyor.
Kartal, 100. yıla yetişti
Semtin güzelleştirilmesi çalışmalarını pekiştiren bu yenilik, aynı zamanda Beşiktaş Kulübü’nün yüzüncü yıl kutlamaları içinde yer alacak bir enstantane…
Beşiktaş Belediyesi’nin açmış olduğu yarışmayı ise, Mimar Sinan Üniversitesi’nden Neslihan Pala kazandı. 38 yaşındaki fanatik Beşiktaş taraftarı olan bir erkek çocuk annesi Pala, bildik kartal heykelinden farklı bir sunum ortaya koydu.
Yaklaşık üç buçuk metreyi bulan heykel, metalden yapılma. Balıkçılar Çarşısı’nın civarında boşalan alana konulanacak olan heykel, alttan ışıklandırılma suretiyle sergilenecek. Heykelin zemini ise, kartalın ifadesini, duruşunu vurgulayacak şekilde düşünülmüş. Granit döşeme ve yakınlarına doğru çember daraldıkça daha omar taşlarla birlikte yer alacak. Heykelin bir aracın geçmesi hali ve benzeri durumlarda zarar görmemesi için etrafı babalarla ve zincirlerle çevrilecek.
İstanbul doğumlu Pala, heykelde malzeme olarak metali tercih etmiş. Heykeltraş, soyutlama çalışması ile şansımı denediğini aslında bir riske girdiğini söylemeden edemiyor. Soyutlaşmaya gittiği metal kartal heykelini Pala, şöyle tarif ediyor:
“Yarışmaya katılacak heykellerin genelde gerçeğe yakın kanatları, tüyleri gibi özellikleri taşıyan klasik bir kartal olacağını düşündüm. Ben biraz soyutlaştırmak istedim. Kanatlarda soyutlamaya gitmeme rağmen başta, gagada gerçeğe yakın ve aynı zamanda abartı kullanarak ifadeyi güçlendirmek istedim. Daha mağrur, gururlu, ayakta duruyor, ileriye bakıyor. Omuzları kanatları geride, asillik var. Yüzeyleri heykele başladığımdan beri dümdüz yapmayı sevmem, dokulu, hareketli, kıpır kıpır olsun isterim. Sıradan olmasını istemem. Yarışmaya katılan diğer çalışmaları da gördüm. Bildiğimiz anlamda bir kartal modeli vardı. Bu biraz alışılmışın dışındaydı. Umarım bu çalışmayı esnaf da onaylar, sever…”
İlk kişisel sergisini öğrenci iken ikinci sınıfta iken açan Pala, bir çok karma sergide yer almış. Almanya’da okuyan ve 80’li yıllarda İstanbul’a dönerek akademik hayatına devam eden Pala, resimle başlayan tutku plastik ve kompozisyon anlayışının harmanlandığı heykel alanında sürüyor. Yarışma nedeniyle doktora tezi için heykel ve 50 sayfalık bir metinden oluşan çalışmalar ara veren Pala, tekrar işe koyuldu. Mozart’ın yaşam öyküsünü kesintisiz heykellerle sergileyecek olan heykeltraş, bu alanda bir ilke imza atmış olacak. Bugüne kadar ki yaşam kesitlerinden rölyef şeklinde çalışmaların yapıldığını ilk kez bir yaşam hikayesinin 3 boyutlu olarak ele alacak.
100.yılda 100 bin kişi
Gazete BEŞİKTAŞ’a ait www.gazetebesiktas.com ve www besiktasgazetesi.com adlı internet sitemizi ziyaret edenlerin sayısı 100.220 kişiye ulaştı. BJKnın 100.yıl kutlamalarına rastlayan Mart ayında internet sitemizin ziyaretçi sayısının 100.220’ye ulaşmış olmasını güzel tesadüf olarak değerlendiren Gazete BEŞİKTAŞ İmtiyaz Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü İsmail Baştuğ, “gazetemizin yayınlanması bizim için öncelikli iştir. Ancak her ay gazetenin daha geniş kitlelere ulaşması için başlattığımız internet web sayfası da çok büyük ilgi gördü.”dedi. Baştuğ konu hakkında şunları söyledi: “Gazete BEŞİKTAŞ her ay satışı,dağıtımı ve aboneleriyle on binlere ulaşmaktadır. Şubat ayından itibaren yaptığımız İstanbul eki bu sayıyı daha da artıracaktır. 4. yıla girerken Gazete BEŞİKTAŞ’ı artık tanımayan yoktur. 2003’te tanıtıma daha da büyük ağırlık verdik. İstanbul’da etkili bir gazete olduk. İnternet bize ayrı bir kulvar açtı. Tüm Türkiye’ de, hatta yurt dışında okunur olduk. Ziyaretçi sayısındaki büyüklük bunu gösteriyor. Gazeteyi, profesyonel gazeteciler yapınca, birde objektif ve bağımsız bir yayın olduğunuz zaman başarı sağlanmış oluyor. Biz haberlerimizle ve de isim yapmış gazetecilerin yazılarıyla yalnızca gazete yapıyoruz. Özetlersek, bu bizim işimiz ve biz bu işi iyi biliyoruz.”
İlklerin takımı Beşiktaş Avrupa kupalarında da destan yazdı
Bu yıl UEFA kupasında destan yazan Karakartal, Türkiye liglerinde de birçok ilke imza attı. Beşiktaş’la ilgili yayınlanan istatistikte Kartal’ın birçok ilki başardığı ortaya çıktı. İşte siyah-beyazlıların yüz yıl boyunca başardıkları…
En fazla resmi İstanbul Ligi şampiyonu (15 Kez)
Üst üste beş yıl İstanbul şampiyonu olan tek kulüp (1939-1943)
İstanbul liglerinde en fazla gol atan takım (1 Sezonda 90 Gol, 8 Yılda 599 Gol)
Resmi ligde 18 maçta 18 galibiyet alan takım
Resmi liglerde en fazla “namağlup şampiyon” olan takım (7 Kez)
Türkiye Liginde “namağlup şampiyon” olan tek takım
Türk Milli Takımı’nı temsil hakkı verilen tek takım
Ambleminde Ay-Yıldız olan tek kulüp
Yabancılara karşı en iyi neticeleri alan kulüp
En fazla Centilmenlik Kupası alan takım (19 Kez)
Genç Takımlar Futbol Ligi’nde en çok İstanbul ve Türkiye şampiyonu olan kulüp (30 Kez)
Eskrimde Balkan Şampiyonu olan kulüp
“19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı” fikrini ortaya atıp uygulamasını ve kanunlaşmasını sağlayan kulüp
Grekoromen güreşi, öncelikle kulüplere, daha sonra da Türkiye’ye yayan kulüp
Atletizm, eskrim, boks, basketbol, güreş ve futbolda Türkiye şampiyonlukları olan kulüp
Avrupa takımlarına en fazla oyuncu veren kulüp
Sırıkla atlamayı Türkiye’ye getiren kulüp (Ressam Namik İsmail)
Okullarda “Beden Terbiyesi” dersleri veren kulüp
Türkiye’nin en zengin tesislerine sahip kulübü
Türkiye’de gökdeleni olan tek kulüp
Türkiye’de her branşta “Spor Okulları” açan tek kulüp
Altyapısından futbolcu yetiştiren tek kulüp
Üç büyükler arasında en fazla kupayı elinde bulunduran kulüp
Üst üste 56 maç yenilmeyen tek kulüp “Yenilmez Armada”
Üst üste en fazla arka arkaya galip gelen takım (18 Kez)
İki senede sadece 1 yenilgi alan tek takım
Resmi bir maçta 10 gol atan tek kulüp 1989-90 sezonunda Beşiktaş-Adana Demirspor: 10-0 Ali Gültekin (4), Metin Tekin (3) ve Feyyaz Uçar (3)
İnonü Stadı’nda 10 sene hiçbir Anadolu takımına yenilmeyen tek takım
Lig tarihinde en uzun süre yenilmeyen ekip (48 maç) Beşiktaş, 1990-91 sezonunun 26. haftasında Gençlerbirliği’ne 2-0 yenildikten sonra, 1991-92 sezonunu yenilgisiz kapattı. Besiktaş tam 48 hafta sonra, 1992-93 sezonunun 13. haftasında Galatasaray’a 3-1 yenildi
Birinci futbol liginde üst üste en çok maç kazanma rekoru (1959-60 sezonu üst üste 13 maç)
Beşiktaş futbol takımı 1985-86 sezonunda ligi yenilgisiz kapadı
En uzun süre çalışan yabancı teknik direktör: Gordon Milne (6.5 sezon)
Türkiye’de bütün kuruluşlar ISO 9001: 1994’e göre belgeli olmasına rağmen, Beşiktaş Jimnastik Kulübü ISO 9001: 2000 revizyonuna göre belgelendirilmiş ilk kuruluş
Beşiktaş Jimnastik Kulübü, sportif branşlar yönetimi ve spor tesisleri işletimi, marka ve amblemli ürün pazarlama ve satışı, basın, halk, üye ve taraftar iletişimi ile üyelik hizmetleri alanlarında ISO 9001: 2000 versiyonuyla Türkiye’de belgelendirilmiş ilk ve tek spor kulübü.
Ulu önder Atatürk’ün ilk ilgilendiği ve ziyaret ettiği kulüp(1914)
İlk kurulan spor kulubü (1903) ilk tescil edilen spor klubü (1910)
İlk spor tesisi ve lokali kuran Kulüp (Akaretler-1909)
İlk resmi İstanbul Ligi şampiyonu (1924)
İlk eskirim şampiyonu kulüp
İlk atletizm şampiyonu kulüp
İlk güreş şampiyonu takım
İlk voleybol şampiyonu takım
İlk Başbakanlık Kupası
İlk Federasyon Kupası
20 takım arasında yapılan ilk Türkiye Ligi’nde şampiyonu
Olimpiyatlara ilk defa bayan sporcu yollayan kulüp (1936-Berlin)
Ülkemizde ilk defa sahnede spor gösterisi ve jimnastik hareketi düzenleyen kulüp (1910 / Kadıköy Apollon Sineması)
İlk sualtı sporları yapan kulüp
İlk kıtalar arası seyahat yapan kulüp (USA)
İlk boks şubesi kuran antrenörler yetiştiren kulüp
Türkiye’de dekatlon yarışları yapan ilk kulüp
İstanbul’da ilk defa uluslararası güreş turnuvası yöneten kulüp(1910-1911)
İlk maraton müsabakasını kazanan sporcu “Maratoncu İbrahim”
İlk “Atış Poligonunu” kuran kulüp.