Manchester United marka, patent, disiplin… Ne dersen de… Böyle bir takımla evinde herkesin, dünyanın gözü önünde nam salacak, nam alacak, şöhret olacak, şöhret yapacak, dünya konuşacak, Türkiye konuşacak, kalbin coşacak, cebin para dolacak… İşte öyle bir maç… Ben yedek medek anlamam derim ki; “Bu forma kimin forması? Dünya devi Manchester United’ın forması.” Ve her zaman söylüyorum; Beşiktaş büyük takım. Oyuncular Beşiktaşlılıklarını hissettikleri zaman bu takım iyi takım… Bakın Tello ortada yoktu, çıktı golünü attı. Sivok yok, Nihat yok, Batuhan ilk kez aylar sonra sahaya giriyor. Bir de bakıyorsunuz her şey karmakarışık.
Korkmadan oynayınca…
Takım olmak önemli, birliktelik önemli, ben sürekli söylüyorum; kendi futbolunu kabul ettireceksin. Öyle de oldu! Çıkıp kendi futbolunu oynuyorsun. Bana maç öncesi “Bu maç ne olur?” diyenlere “Beşiktaş korkmadan, kapanmadan, inançla, hırsla oynarsa İstanbul’a mutlu döner” dedim ve öyle de oldu. Tello’nun ‘altın vuruş’u Beşiktaş’a 3 puan, para, onur, gurur getirdi. Dünya devi, İngiltere’de yenilmeyen Manchester United’a, futbolun mabedi Old Trafford’da diz çöktürmek her babayiğidin harcı değildir. Rüştü yaptığı muhteşem kurtarışlarla kalesinde adeta devleşti ve bu zaferde büyük pay sahibi oldu. Kara Kartal’ım “Kırmızı Şeytanlar”a evinde pabucu ters giydirerek tarih yazdı. Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde sahasında 23 maçtır yenilmeyen Manchester United’a diz çöktürdü. Beşiktaş, taraftarı ile yönetimi ile futbolcusu ile kenetlendiği zaman neler yapabileceğini böylece yedi düvele göstermiş oldu. Bize bu büyük zaferi ve mutluluğu yaşattığın için teşekkürler Beşiktaş.