Bir maç bir takımın toksinlerini ne kadar atabilir? Bir maç haftalar boyunca ayaklar altına alınan onurları nasıl tamir eder? Bir maç kaç Beşiktaşlı’nın yeniden gururla formalarını giyip sokaklara düşmelerini sağlar? Bütün bunlara cevap yazarak ve vakit ayırarak bu köşenin yenini harcamayalım. İki takım da uzunca bir süre futbolsuz bir dönem geçirdi. Lige verilen araların sakat futbolcuların iyileşmesi dışında takımların futbol ritmini bozduğundan dolayı hiç de faydalı bir dönem olmadığı kanaaitini taşıyanlardanım. Hatta daha ileri giderek Ankaraspor maçlarından dolayı Beşiktaş’la oynayan takımların sanıldığının aksine daha dezavantajlı olduğunu düşünüyorum.
Ezberleri bozdular
İki takım da dinlenerek İnönü’ye geldiler. Ancak görünen o ki Fenerbahçeli futbolcular bu arayı Beşiktaş’tan daha kötü değerlendirmişler. Hatta uzun izin sürelerini biraz da abartmışlar. Beraberliğe oynadıkları özellikle ilk yarıda her hallerinden belli olan Fenerbahçeli futbolcuların maç esnasında maçı bırakıp birbirlerine girmeleri bu farklı olmasa bile ön görmeyişi mümkün kılıyordu. Bu maç birkaç nakarata son verdi. Birincisi bu yıl şampiyonluğun Galatasaray ve Fenerbahçe arasında geçeceği, Beşiktaş’tan bu sene bir şey olmayacağı ve sonuncusu teknik direktör Mustafa Denizli’nin 8 stoperle maçlara başladığı. Bu maç yukarda sayılanlardan başka bir hayırlı olaya daha vesile oldu. Öğrencilerimden Murat ve Ezgi maç başlamadan canlı yayında tüm Türkiye’ye evlilik planlarını açıkladılar. Kısa süre sonra Türkiye’nin sağlık ordusuna katılacak olan bu iki pırıl pırıl gence mutluluklar diliyorum. İnşallah ömür boyu yüzleri hep güler…