SAYI 230

Ata yadigarı Kuruçeşme’de…
SAVARONA haftalar süren çalkantılı günlerden sonra İstanbul’a getirildi ve Kuruçeşme’ye demirledi. Beşiktaşlılar Ata’nın Yatı’nın Kuruçeşme’ye demirlemesinden dolayı son derece mutlu. Hatta bazı sakinler “Hep burada kalsa, müze olsa” bile diyor. Adı geçtiğimiz haftalarda hiç istenmeyen bir şekilde fuhuş skandalıyla gündeme gelen Savarona Yatı, bilindiği üzere sahil güvenlik tarafından aranmış ve içinde ünlü iş adamları ve yabancı uyruklu kadınlarla birlikte gazete manşetlerine çıkmıştı. Yat’ın işletmecisi armatör Kahraman Sadıkoğlu konu ile ilgili açıklamalar yaparken, Yatı TOBB’un almak istediği bu konuda TÜRSAB Başkan Başaran Ulusoy dahil herkesle görüştüğünü söyledi. Ancak bir sonuç çıkmadığını belirten Sadıkoğlu, zarar ettiğini, Ata’nın Yatı’nın Türkiye’de kalması gerektiğini söyledi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı da fuhuş iddiaları üzerine hareke geçti. Vatandaşlar devletin bu olayı çözmesini isterken, bundan sonra ne olacağı da merakla beklenmeye başlandı.
Olaylardan sonra, Savarona adlı Yat, İstanbul’a geldi. İstanbul’a ulaşır ulaşmaz Yat, Kuruçeşme sahiline demirledi. Atatürk’ün Yatı Savarona, Antalya’nın Göcek Beldesi’nde ve Bodrum açıklarında demirliyor ve kiralık bir şekilde müşterilerine hizmet ediyordu. İstanbul’a dönen ve Kuruçeşme’ye demirleyen yatın bulunduğu iskeleden şimdi Beşiktaş sakinleri balık tutuyor ve hayranlıkla Savarona’yı izliyor.
Beşiktaş Adası(!)
BEŞİKTAŞ ilçesini de içine alan ve “Çılgın proje” diye adlandırılan bir proje geçtiğimiz hafta gündeme damgasını vurdu. İstanbul, ikinci bir boğaz ve devasa boyutta yeni bir ada kazanacağı iddiası gündeme oturunca Beşiktaşlılarda heyecan içinde kaldı. Çünkü ilçe projenin içinde yer alıyordu ve 4 tarafı adeta sular altında idi. Özetle Beşiktaş bir ada haline geliyordu. Projeye göre Haliç’ten kanallar açılarak Kâğıthane ve Alibeyköy dereleri üzerinden Boğaz’ın kuzeyindeki Büyükdere’ye ulaşılacağı belirtildi. Ön proje, Başbakan Erdoğan’a sunulduğu iddia edildi. Şehrin merkezine baskıyı azaltıp ulaşımı da rahatlatması beklenen projenin fikir babası ise ünlü mimar Sinan Genim… Projenin, 20 milyar dolara mal olması planlanıyor.
‘HAYALLERİN SINIRI YOK’
Öte yandan Bakanlıktan İstanbul projesi ile ilgili açıklama geldi. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul’da ikinci bir boğaz oluşturulacağı yönündeki haberle Bakanlığının hiçbir alakası olmadığını belirterek, “Habere konu olan güzergahta bir çalışma yok” dedi. Ama, hayallerin sınırı olmaz. Vizyonsuz hayal de kaos olur” şeklinde ifade de kullandı.
PİRİ REİS ANISINA
Beşiktaş Belediyesi tasarım yarışmasına katılmak için halen vaktiniz var… Piri Reis anısına düzenlenen yarışma, Beşiktaş Belediyesi ve Rotary 2420 Bölge-Fındıklı Rotary Kulübü işbirliği ile gerçekleşecek… Heykel yarışmasında tasarımların son teslim günü 26 Kasım 2010… Yetkililer gerçekleşecek olan yarışma ile ilgili şu detayları paylaşıyor:
“Yarışmanın amacı: Evrensel bilim ve kültüre, denizleri ve özellikle Akdeniz’i gerek yaptığı harita ve çizimlerle gerek yazıyla tasvir ederek ileri bir matematik ve coğrafyacılık anlayışıyla incelediği Kitab-ı Bahriye isimli eseriyle katkı sağlamış önemli bir kişi olan Piri Reis’in dünyada daha iyi tanınması ve anılmasını sağlamaktır. Yarışma; 1975 ve sonrası doğumlulara açık olup, tek dereceli ve uluslararasıdır.”
Yarışma şartnamesi yetkililer tarafından belirtilen adreslerden temin edilebileceği de Beşiktaş Belediyesi’nin resmi web sitesinden ilgililerine duyuruldu. Buna göre adres ve telefonlar şöyle: “Beşiktaş Belediyesi Plan ve Proje Müdürlüğü (Başlık Sok. No. 1 Levent/İstanbul) Tel: 0212 319 42 42, 2. Fındıklı Rotary Kulübü (Yıldızposta Cad. No.36/2 Gayrettepe/İstanbul) Tel: 0212 274 94 86 (Hafta içi saat 13.00 itibariyle) adresine başvurarak şartnameyi temin edebilecekler. Elektronik gönderim yoluyla şartnameye erişmek için ise şu detaylar yer alıyor: “İdarenin aşağıda kayıtlı elektronik posta adreslerinden veya web sitelerinden temin edeceklerdir: ozgegurkan@besiktas.bel.tr veya gulsahozsoydan@besiktas.bel.tr veya findikli.rc@gmail.com”
16. yüzyılın denizci bir bilim adamı olan Piri Reis ile ilgili ise bazı detaylar ise şöyle sıralanıyor: “Osmanlı denizci, dünya haritaları ve denizcilik kitabıyla tanınmıştır. Doğum tarihi kesin olarak bilinmiyor. 1465-1470 arasında Gelibolu’da doğdu. Kahire’de öldü. Asıl adı Muhiddin Pirî’dir. Karamanlı Hacı Ali Mehmed’in oğlu ve ünlü Osmanlı denizcisi Kemal Reis’in yeğenidir. Akdeniz de korsanlık yapmakta olan amcasının yanında yaklaşık 1481’den sonra denize açıldı. 1487’de onunla birlikte İspanya’daki Müslümanlar’ın yardımına gitti. 1491-1493 arasında Sicilya, Sardunya, Korsika adalarına ve Güney Fransa kıyılarına yapılan akınlara katıldı. Amcasıyla birlikte Osmanlı Devleti’nin hizmetine girerek 1499-1502 Osmanlı-Venedik Savaşı’nda bir savaş gemisinde kaptanlık yaptı. 1511’de amcasının ölümü üzerine Gelibolu’ya çekilerek Kitab-ı Bahriye (Denizcilik Kitabı) üzerinde çalıştı ve 1513’te bir dünya haritası çizdi. 1516 Mısır seferinde Osmanlı donanmasında kaptan olarak savaştı. 1517’de ilk çizdiği haritayı I. Selim’e (Yavuz) sundu. 1521’de Kitab-ı Bahriye’yi tamamladıktan sonra 1522’de Rodos seferine katıldı. 1524’te Sadrazam Makbul İbrahim Paşa’yı Mısır’a götüren gemiye kılavuzluk etti. Sadrazamın ilgilenmesi üzerine 1525’te Kitab-ı Bahriye’yi yeniden düzenleyerek onun aracılığıyla I. Süleyman’a (Kanuni) sundu. 1528’de çizdiği ikinci haritasını da padişaha armağan etti. 1528’den sonra güney denizlerinde görev yaptı. Portekizlilerin Aden’i alması üzerine Süveyş’teki Osmanlı donanmasına kaptan atanarak 26 Şubat 1548’de Aden’i geri aldı. Kitab-ı Bahriye’nin nazımla yazılan ve denizcilikle ilgili tüm bilgilerin toplandığı başlangıç bölümünde, genel açıklamalardan sonra Ege ve Akdeniz adaları tanıtılarak, denizle ilgili gözlem ve deneyim önemi vurgulanır. Fırtına, rüzgâr çeşitleri, pusula ve haritanın tanımından sonra dünyayı kaplayan denizler ve karaların oranı belirtilir. İlk haritadan daha büyük ölçekli ve gelişkin olan ikincisi, teknik olarak döneminin en ileri örneğidir.”
Ortaköy Mahallesi Muhtarı Refik Mamunlu
Ortaköy Mahallesi Muhtarı Refik Mamunlu ile sohbet ettik. Mamunlu hem kendinden, hem de yönettiği mahallesinden bahsetti. İşte Ortaköy Mahallesi Muhtarı Refik Mamunlu’nun söyledikleri: “Ben 60 senelik Ortaköylüyüm. Yirmibeş sene eczacılıkla iştikal ettim, sonrasında ise muhtar oldum ve 26 senedir muhtarlık yapmaktayım. Ortaköy’ün halkını olsun, tarihini olsun, geçmişini olsun çok iyi bilen biriyim. Bizim bir ekibimiz var muhtardan başka, sekiz kişi azamız var, dördü asil dördü yedek. Bu arkadaşlar Ortaköy’de çok sevilen insanlardır. Hepsi de faaldir ihtiyaçları anında bildirirler, fakirleri çok iyi bilen kişiler. Bizler burada oturan onbeş bin kişiye hizmet vermeye çalışıyoruz.
SEVİYOR SEVİLİYORUZ
Bizler burada seviliyoruz biz de Ortaköy’ü seviyoruz, burda oturmaktan zevk duyuyoruz ama bazı sorunlarımız var. 26 sene evvel ben Ortaköy’e tercihen geldim, burası tenha bir yerdi. 4 din bir arada yaşanırdı, kapılarımız açıktı, hırsızlık nedir bilmezdik ama göçle beraber burası kalabalıklaştı. Eğlence mekanları da burada fazlalaştığı için cumartesi – pazarları daha da kalabalık bir hal alıyor. Ortaköy, Ortaköylük’ten çıktı biz de emekli olup bir yerlere kaçmayı düşünüyoruz ama vazgeçemiyoruz o kadar emeğimiz var, bir çevremiz var, tanışıklığımız var, çocuklarımız da burada üniversitede öğretim üyesi. Onu da bırakamıyoruz. Bu mesleğe de seve seve devam ediyoruz bu yüzden. Hem bağlıyız buraya hem de hizmet vermenin şevki içerisindeyiz. Ekip olarak da çok güzel çalışmaktayız ki bizi beş dönemdir seçiyorlar yüzde 98 oyla. Bu övünülecek, iftihar edinilecek bir rakamdır. Herkes memnun ama bazı sorunlarımız da yok değil. Ortaköy’ün anacaddesi olan Dereboyu Caddesi’nin trafik sorunu var. Buraya bir kaç tane trafik polisinin konması şart. Burada millet birbirine giriyor kavga oluyor, insanlar rahatsız oluyor. Bir de Dereboyu’ndan sonra ana caddemiz var. Bu cadde Bebek’e geçen Beşiktaş-Bebek yolu üzerinde. Orası daha berbat. Sahil yolunda barlar var, eğlence yerleri var. Orası çok sıkışık. Beşiktaş’tan Bebek’e iki saatte ancak gidersiniz. Bunun önlenmesini, buna bir çare bulunmasını isterim. Sizin aracılığınızla, gazeteyi yetkililer okursa hiç dilekçe vermeyi gerek yok, okusunlar ya da gelsinler görsünler. Bu trafiğin mutlaka hal olması lazım. Bir hastan olsa özellikle cumartesi-pazar buradan bir ambulansın zor çıktığını göreceksiniz. İstanbul’un her yerinde olduğu gibi göçlerle birlikte burada da hırsızlar arttı ama bu sene duymuyorum.
BELEDİYE İYİ ÇALIŞIYOR
Belediyelerle ilişkilerimiz iyidir. Eskiden dilekçe yazardık şimdi bir telefonla anında temizlik işleri olsun, hepsini halledebiliyoruz. Muhtarlığın çevresini gezdiğinizde tertemiz ve yemyeşil olduğunu göreceksiniz. Komşuluk ilişkileri İstanbul’un her yerinde azaldı. Apartmandaki insanlar birbirlerini tanımıyorlar. Bu Ortaköy için de geçerli. Son olarak hayırseverler yardım dağıtmak istedikleri zaman bunu muhtar aracılığıyla yapmamalılar çünkü kimse mahalleyi muhtardan iyi bilemez. Benden yardıma muhtaç kişilerin listesini almadan dağıtım yaparlarsa bu yardım amacına ulaşmamış olur.”
KENTLİ NE DİYOR?..
GÖRÜŞLER
“Biz Ortaköy’ü çok seviyoruz çünkü insanlar burada yapılmış olan hizmeti takdir ediyolar. Ne biz onlara ne de onlar bize kırıcı davranıyor. Ortaköy tescillenmiş bir markadır başka mahaller kendilerini övebilirler ama ben 72 yılından beri Ortaköydeyim iki tane çocuk büyüttüm burada daha kimseyle kavga etmemişlerdir. Bunu sevgi ve saygıyla açıklayabiliriz. Parklardaki oyuncaklara zarar veren çocuklara da sevgi ile yaklaşıyoruz. Sadece çocuklara değil sokak hayvanlarına da burda iyi bakılır. Burada sokaklarda çok köpek var, bu İstanbul’un sorunudur. Burada da çok şikayet var bazen saldırıyorlar insanlara.. Bu mahalle bir sıkıntı halinde. Köpekler toplu halde gezdikleri için mahalleli korkuyor özellikle küçük çocuklar bakkala bile giderken çekiniyorlar. Belediyede sokak hayvanlarını toplasa, barınma yeri yapsa iyi olur. Belediyeler bu konuda iş birliği yaparlarsa hayvanlar açısından da iyi olur. Trafik canımızı yakıyor. Trafiğin düzelmesini isterdim. Bir de köprü Ortaköy’den geçiyor karşıdan geldiğiniz zaman Ortaköy’ü geçip Beşiktaş’a uğrayıp tekrar Ortaköy’e geliyorsunuz. Keşke direkt Ortaköy’e geçebilsek. Son olarak Boğaz manzaralı bir yerdeyiz. Yeşillikler içerisinde görev yapmak bize zevk veriyor.” Salih Daldavan (Muhtar Azası)
“Bana göre buranın en büyük sorunu trafiktir. Kaldırımları genişlettiler. Bu yüzden arabalar park yapmak için kaldırımlara çıkıyorlar. Bu hem bizim geçişimizi zorlaştırıyor hem de evlerin önünü kapatıyor. Onun dışında burası güzel bir semt. Çok iyi bir muhtarımız var. Allah onu başımızdan eksik etmesin. Yıllardır bizim muhtarımız. Kendisini seviyoruz.” Hanife Sevinç
“Mahallemizden memnunum. 50 senedir burada yaşıyorum. 50 sene içinde mahalle çok değilişikliğe uğradı. Ama yine de herşeye rağmen çok seviyorum.” Agop
“Doğma büyüme Ortaköylüyüm ve her zaman bu semtte yaşamayı tercih ederim. Burada komşuluk ilişkileri de güzel. Benim genç kızlığım burada geçti ve yine Ortaköy’ü seviyorum. Yerel yönetim Ortaköy’ün merkeziyle ilgileniyor, biraz daha iç kısımlarla da ilgilenmeli.” Seval hanım
“Sekiz senedir bu mahalledeyim.Yedi sene Ortaköy Şıracı Sokak’ta oturdum. Ortaköy Şıracı Sokak yüz merdivenli dar bir çıkmaz sokak. Burada çok sıkıntılar çektim. Sokakta tinerciler olduğu için oradan taşındık. O sokağa ikinci dereceden tarihi bir ev yaptık ama üç tuğla fazla koyduğumuz için Anıtlar Kurulu uyarıda bulundu. Ben de bunun üzerine affımı istedim ama affetmediler. Ben de orayı anaokuluna kiraya verdim. Ben Anıtlar Kurulu’nun diğer kaçak yapıları da görmesini bana yapılanın diğerlerine de yapılmasını istiyorum. Bizim gibi vatandaşların sözcüsü olduğunuz için teşekkür ederim.” Ayşe Alakent
İsmail Ünal’a teşekkür
Erlangen-Beşiktaş kardeş şehir sorumlusu ve projenin mimarı Ruhi Teksifer duygularını paylaştı. Dünya Barış günü kutlamalarında Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın elinde plaket alan Teksifer, memnuniyetini dile getirdi ve şunları söyledi: “Yapmış olduğum çalışmalar neticesinde ve projeye verdiğim katkılar nedeniyle Sayın Başkan İsmail Ünal ve Beşiktaş Belediyesi meclis üyeleri oy birliğiyle beni Beşiktaş’ın fahri hemşehrilik ünvanına layık gördüler ve büyük bir törenle Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal bana orada Dünya barış Günü’nde dini liderlerin katılımıyla ve Erlangen Belediye Başkanı’nın huzurlarında, Erlangen’den gelen heyetle kalabalık bir toplulukla çok onurlu fahri hemşirilik ödülünü takdim ettiler. Çok mutluyum, çok onurluyum. Fahri hemşirilik ödülünü en iyi şekilde yaşadığım ülkede temsil edeceğimi bildirmek istiyorum.”
Afet halinde acil toplanılacak yerler
Beşiktaş Belediyesi Afet Yönetim Merkezi, olası bir afet sonrası için yerleşim planı hazırlayarak, Beşiktaş’taki her mahalle için afet toplanma alanı belirledi. Toplam 23 mahalle için ayrı ayrı toplanma alanlarının oluşturulduğu duyuruldu. Bu mahallelerden bir tanesi de Mecidiye Mahallesi’ydi.
Mecidiye Mahallesi’nde, Sultan Abdülhamid’in sahilde yaptırdığı Camii’den adını alan mahallede yaklaşık 15.000 kişi yaşıyor. Doğusunda Dereboyu Caddesi, batısında Merkez Komutanlığı, kuzeyinde Levazım-Balmumcu mahalleleri yer alan Mecidiye Mahallesi’nin güneyinde ise İstanbul Boğazı yer alıyor. Mecidiye Mahallesi 7316 haneye, 1266 binaya, 88 sokağa sahip. Beşiktaş Belediyesi’nden, olası bir afet durumunda toplanma alanları şöyle açıklanıyor:
“2844 m2’lik alanıyla Kilerci Başı Otoparkında Aktar Sokak, Cibinlik Sokak, İşkembeci Yaver Sokak, Karabaş Sokak, Kilercibaşı Sokak, Palanga Caddesi, Taş Basamak Sokak sakinleri toplanabilecekler.”
“2990 m2’lik alanıyla Burak Reis İlköğretim okulu bahçesinde Hasret Sokak, Kabalak Sokak, Kavurmacı Sokak, Köyardı Sokak, Nar Sokak, Postacı Sokak sakinleri olası bir afet durumunda toplanabilecekler.”
“5946 m2’lik alanıyla Aya Yorki Kilisesi yeşil alanında Bestekar Ahmet Çağan Sokak, Büyükkuyu Çıkmazı, Büyükkuyu Sokak, Çevirmeci Sokak, Lozan Sokak, Mehmet Karaca Sokak, Turakeş İsmail Hakkı Sokak sakinleri toplanabilecekler.”
“2473 m2’lik alanıyla Fındık Fatma Parkı’nda şu sokaklar bulunuyor: Fıstıklı Köşk Aralığı, Gülistan Sokak, Hülya Sokak, Refik Fenmen Çıkmazı, Sarıbal Arkası Sokak, Sarıbal Sokak, Şehit Nuri Pamir Sokak.”
“576183 m2’lik alanıyla Yıldız Parkı şu sokak sakinlerini olası bir afet durumunda barındıracak:
Aladoğan Sokak, Ambarlıdere Sokak, Badem Sokak, Bestenigar Ziya Sokak, Büyük Şekerci Sokak, Cami Sokak, Canfener Sokak, Çarşı Ağası Sokak, Çifte İmamlar Sokak, Çopur Ahmet Sokak, Defne Çıkmazı, Dereboyu Caddesi, Dış Budak Sokak, Eski Bahçe Sokak, Fıstıklı Köşk Sokak, Gözlükçü Sokak, Hafız Ali Sokak, Hazine Sokak, Hercai Sokak, Işık Sokak, İskele Sokak, Karakaş Sokak, Katmer Sokak, Kaymakçı Sokak, Kırmızı Sokak, Kumbaracıbaşı Sokak, Mecidiye Köprüsü Sokak, Merdiven Üstü Sokak, Muallim Naci Caddesi, Muhtar Sokak, Muvakkit Sokak, Mütevelli İbrahim Sokak, Müverrih Sadettin Sokak, Nar Çıkmazı, Ortaköy Değirmen Sokak, Osmanzade Sokak, Saadet Sokak, Sağlık Sokak, Salkım Sokak, Sandalcı Mecit Sokak, Sarı Ali Sokak, Sütçü Ali Sokak, Tarçın Sokak, Tayyareci Fevzi Sokak, Vapur İskelesi Sokak, Varnalı Sokak, Vatman Sokak, Yelkovan Sokak, Yerebatan Sokak.”
Gençlere seslendi!..
Beşiktaş Belediye Başkan Vekili Kemal Çiloğlu, yaptığı açıklamalarda kentliyi ve özellikle gençleri ilgilendiren bir çok konuda önemli açıklamalarda bulundu. Çiloğlu, “Beşiktaş Belediyesi sadece ilköğretim ve lise öğrencilerine değil, üniversite öğrencilerimize de eğitimlerine katkıda bulunmak üzere imkanlarını seferber etmiş durumdadır. 3 sene önce Beşiktaş’ta kız ve erkek öğrenci yurtlarını hizmete soktuk şu anda 320 toplam öğrencimize yurt imkanını vermekteyiz. Yurtlarımızın konumu da gayet güzeldir. Öğrencilerimizden yoğun bir talep görmektedir” dedi.
Kemal Çiloğlu, daha sonra diğer konular hakkında özetle şunları söyledi: “Sadece mezun olanlar boşaltıyor onun haricinde maalesef kontenjanımız olmuyor. Talep çok fazla, yoğun bir şekilde de yer arıyoruz. Yeni yurt binası bulduğumuz takdirde öncelikli olarak hemen hizmete sokacağız. Çünkü bildiğiniz gibi Beşiktaş üniversite kenti. 8 üniversitesiyle İstanbul’un en yoğun eğitime öğrenime hizmet veren bir kenti bizler de yerel yönetimler olarak Beşiktaş’ta öğrenim gören gençlerimize elimizden gelen desteği vermek üzere çalışmalarımıza devam ediyoruz. Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğümüz var. Leventteki binamızda. 4. katta. Müdürlüğümüzün elemanları başvuruları alıyor fakat üzülerek belirtmek istiyorum, az öncede değindiğim gibi fazla bir kontenjan açığı olmadığı için yurtlarımızda geçtiğimiz haftalar içinde listelerimiz kesinleşti. Mevcut öğrencilerimizle beraber yeni eğitim öğretim yılına başlamak üzere hazırlıklarımızı bitirdik. Ama başvuruları alabiliyoruz, çeşitli nedenlerle boşalmalar olduğu takdirde yedekteki arkadaşlarımızı da yerleştirmeye devam edeceğiz. Anadolu’nun çok çeşitli yerlerinde ortaöğretimini tamamlamış Beşiktaş’taki devlet üniversitelerini kazanmış öğrencilerimize ihtiyaçlarına göre bir değerlendirme yaparak yer açıyoruz.”
Bursla ilgili ise Beşiktaş Belediye Başkan Vekili Kemal Çiloğlu, şu ifadelerde bulundu: “Öğrencilere burs konusu bildiğiniz gibi yüksek öğrenim öğrencilerine yasal olarak mümkün değil. Dolayısıyla ilköğretim öğrencilerine devam ediyor. Yasaların öngördüğü şekilde meclisimizden de aldığımız karar gereğince yönetmeliklere uyan öğrencilere burs veriyoruz.”
YILDIZLAR ALTINDA
Açık hava
konserlerinde son günler
Beşiktaş Belediyesi’nin açık hava platformu Kuruçeşme Arena’dan Kenan Doğulu geçti… Boğaz’ın muhteşem manzarası eşliğinde Doğulu, adeta Arena’yı salladı. Kuruçeşme Arena’da sevilen şarkılarını dillendiren Doğulu, 20 bin hayranını şarkılarıyla, şovlarıyla coşturdu. Şarkıcı yine Ekim ayı içinde 7 ilde daha konser vereceğini duyurdu ve farklı illerdeki hayranlarıyla da buluşacağını söyledi.
Ekim ayı boyunca 8 farklı ilde düzenleyeceği konser serisinin ilki geçtiğimiz haftalar içinde Kuruçeşme Arena’da gerçekleşti. Son İstanbul konserini kaçırmak istemeyen gençlerin akınına uğrayan mekanda, Kenan Doğulu sahneye çıkana kadar dans gösterileri yapıldı. Yaklaşık 20 bin hayranının çığlıkları eşliğinde sahneye çıkan Kenan Doğulu, “Anlıyor musun” adlı parçasını seslendirdi.
Sevenlerine, “Çıldırmaya hazır mısınız?” diyen Doğulu, “Cadı Kazanı”, “Beyaz Yalan”, “Aşkkolik”, “Rütbeni Bilicen”, “Hiç Bana Sordun mu?”, “Ben Güzelden Anlarım”, “Yüzsüz Yürek”, “Çakkıdı”, “Shake It Up Sekerim”, “Güzeller İçinden” ve “Elveda Meyhaneci” gibi şarkılarını seslendirdi. Sevilen şarkıcı Kenan Doğulu, slow şarkılarını herkese dağıtılan fosforlu eldivenler eşliğinde söyledi. Zaman zaman gitarını da çalan Doğulu, bir ara kadın davulcusunun gösterisine eşlik etti. Konserinde yaklaşık 40 şarkı seslendiren Doğulu, enerjisi ve sahne performansıyla bir kez daha tam puan aldı.
“Geçer” ve “Tükendim” ile konserini sonlandıran Doğulu, 17 Ekim’e kadar sırasıyla İstanbul dışında farklı illerde sevenleriyle buluşacak.
SEVİLEN SANATÇILAR YER ALDI
İstanbul ve Beşiktaş kentlisini ağırlayan Kuruçeşme Arena, geçtiğimiz aylarda da sanatçıları sevenleriyle buluşturdu ve Arena’da yabancı sanatçıları yanı sıra sevilen yerli sanatçılar da hayranlarıyla bir araya geldi. Kuruçeşme’de sahne alan yerli sanatçılar arasında ise şu isimler vardı: “Serdar Ortaç, MFÖ, Meyra, Burak Kut, Yalın. Deniz Seki, Mustafa Ceceli, Teoman, Volkan Konak, Ajda Pekkan, Hepsi, Gülber Ergen, Yüksel Üzel, Yaşar, Yıldız Usmanova, Funda Arar, İlhan İrem, Kenan Doğulu, Zerrin Özer, Bülent Ortaçgil, Zuhal Olcay.”
Öte yandan Kuruçeşme Arena Eylül ayındaki sanatçılar geçiti boğazın adeta inletti… Hız kesmeden devam eden organizasyonlar içerisinde dünyaca ünlü isimler de yer aldı. Bunlardan bir tanesi dünyanın Karanlıklar prensi olarak tanıdığı Ozzy Osbourne’du. Muhteşem sahne performansı Beşiktaş’ta bir araya gelen müziksverleri adeta mest etti. Boğaz’ın incisi Kuruçeşme Arena’da sadece yaz aylarında çok sayıda dünyaca ünlü yıldız Beşiktaş Beşiktaş Belediyesi’nin açık hava platformu Kuruçeşme Arena’da sahne almıştı. Bu isimlerden bazı şöyle: “Jean Michel Jarre, Rihanna, Eros Ramazotti, Massive Attack.”
EYLÜL AYI DOPDOLU GEÇTİ
Eylül ayında birbirinden değişik sanatçılar sahneye çıktı. Zülfü Livaneli, Zerrin Özer, Bülent Ortaçgil, Zuhal Olcay ve Ozzy Osbourne Kuruçeşme Arena’da sahne sevenleriyle buluştu. Ve yine Kuruçeşme Arena’da etkinlikler, konserler hız kesmedi ve Eylül ayında da yine dopdolu programlar sizleri sanatseverlerle buluştu. Yerli yabancı bir çok dünya yıldızının sahne aldığı Boğaz’ın eşsiz manzarası eşliğinde hayranlarını coşturduğu Kuruçeşme Arena’da yakın tarihte gerçekleşen programda neler var derseniz, yerli yabancı ünlüler sanatseverleri karşıladı. 18 Eylül’de Zülfü Livaneli sevenleriyle Kuruçeşme’de buluştu. 23 Eylül’de Zerrin Özer, hayranlarıyla buluştu. 24 Eylül Cuma akşamında ise Boğaz kıyısında iki büyülü ses sahnedeydi. Gecede, Bülent Ortaçgil ve Zuhal Olcay sevilen şarkıları seslendirdi. 25 Eylül’de Sertab Erener, Beşiktaş göbeğinde Kuruçeşme Arena’da Boğazı şarkılarıyla renklendirdi.
Kurslar yeni sezonda 7 ayrı merkezde…
Beşiktaş Belediyesi’nin, Halk Eğitim Merkezi ile ortaklaşa tüm Beşiktaş Kentlilerine ücretsiz olarak el emeği değerlendirme ve meslek edindirme kursları Ekim ayında yenilenmiş haliyle yeniden Beşiktaş Kentlilerini kucaklıyor. Yabancı dilden yağlıboya resime, bilgisayardan takı tasarımına kadar pek çok farklı alanda kendinizi yetiştirmek, geliştirmek, bu kursun sonunda kendinize yeni bir mesleki beceri edinmek mümkün. Kurs programını başarı ile tamamlayan katılımcılara, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylı eğitim sertifikaları veriliyor.
2010 – 2011 döneminde tam 43 branşta verilecek olan kurslar içerisinde yabancı dil kursları var. Günümüzde artık büyük önemlilik arz eden İngilizce ile ilgili üç aşamada kurs veriliyor. İngilizce (temel eğitimi), İngilizce (orta kademe eğitimi), İngilizce (ileri seviye eğitimi) Beşiktaş Belediyesi ücretsiz kurslar içerisinde yer alan hizmet başlıkları arasında bulunuyor.
UZMANLAR HİZMETTE
43 farklı başlık altında verilen olan kursların gerçekleştirileceği yerler arasında da 7 tane merkez veriliyor. Kurs merkezleri başlıkları arasında Akatlar Kültür Merkezi, Ortaköy Kültür Merkezi, Çırağan Eski Belediye Binası, Levent Belediye Binası, Dikilitaş Semt Evi, Beşiktaş Gençlik Eğitim Merkezi, Sanatçılar Parkı – Lezzet Ev’i de bulunuyor.
İNGİLİZCE’NİN TEKNİKLERİ
İngilizce öğrenme teknikleri hakkında en çok şu detaylar ele alınıyor: “Gramer yeni bir dil öğrenmeyi kolaylaştırmak için o dilin yapısı hakkında bize bilgi veren kurallar zinciridir. Çok iyi bir grammar bilgisi ile dili öğrenmemizi hızlandırabiliriz. Özellikle yazma dersleri için gramer bilgisinin çok iyi olması gerekir. Gramer’in Özellikleri: Gramer kuralları bir zincirin halkası gibidir. Eğer bir konuyu tam olarak öğrenememişseniz bir sonraki konuyu öğrenirken çok sıkıntı çekersiniz. Bu nedenle kavrayamadığınız bir konuyu mutlaka dersin öğretmenine ya da diğer öğretmenlere ya da sınıftaki bir arkadaşınıza sorup öğrenmelisiniz. Çalışma Teknikleri: Ögretmen konu anlatırken sadece onu takip edin. Konu anlatılırken hiç bir şeyle meşgul olmayın. Özellikle tahtaya yazılanları not almaya çalışırken öğretmeninizin anlattığı bazı önemli noktaları kaçırabilirsiniz. Gramer çalışırken kuralları öğrenmenizin yanı sıra alıştırma yapmaya daha çok vakit ayırmalısınız. Bu sayede gramer kurallarını writing derslerinde başarıyla kullanmanız mümkün olacaktır.
SORUP ÖĞRENİN
Derste işlenecek konuları dersten önce gözden geçirip hazırlamalısınız. Bu sayede kitapta gösterilen kurallar sınıfta anlatıldığı zaman konuları daha iyi kavramanızı sağlar. Aynı zamanda anlayamadığınız noktaları anında sorabilirsiniz. Derste konuyla ilgili alıştırmalar yaparken eksiklerinizi ve anlayamadığınız noktaları göreceksiniz. Bu noktaları mutlaka o derste öğretmenize sorup öğrenmelisiniz. Evinizde o gün işlenen konuyu tekrar edip verilen ödevleri yapmanız konunun pekişmesini sağlar. Derste anladığınızı, tekrar çalışmanıza gerek kalmadığını düşünüp çalışmazsanız konular üst üste binecek ve bilgileriniz karışacaktır. Dinlemek ve konuşmak üzerine ise detaylar şöyle: Dil iletişim aracıdır. İletişim için de konuşulanı anlamak ve konuşmak gerekir. Bu nedenle bu dersin ne kadar önemli olduğunu anlatmaya gerek yok. Bu derste başarılı olmanın en temel yolu ise öğrendiğiniz bilgileri dinleyerek ve konuşarak pratik yapmak ve kullanmaktır. Öğrenci bilgisini kullanmak için her fırsatı iyi değerlendirmeli ve atılgan olmalı. Konuşmaktan ve soru sormaktan çekinmemeli. Unutmayınız ki öğrenme iki yönlüdür. Yani öğretmen ve öğrenci öğrenmeyi birlikte yürütmelidirler.”
“Bir dil bir insan!..”
Yabancı dilin püf noktaları
Beşiktaş Belediyesi işbirliği ile gerçekleştirilen kurslarda yabancı dil başlığı oldukça ilgili çekiyor. Halk tarafından büyük ilgi gören kurslar, yeni yılda da ara vermeden devam edecek. Yabancı dil kursları kapsamında İngilizce’nin üç kademede nasıl öğrenebilirsiniz’in yanıtını bulabilirsiniz.
Kelime hazinesini geliştirme yöntemlerinden grameri kavrayış tekniklerine kadar bir çok tüyo bu kursta aktarılıyor. Yetkililer konuyla ilgili şu açıklamaları yapıyor:
DİL KELİMELERDEN
İBARET DEĞİL
“Yabancı dil öğrenirken kelime hazinesini geliştirme yöntemlerini önemlilik kazanıyor. Bu konuda öncelikle bilinmesi gereken dilin sadece kelimelerden ibaret olmadığı ve kelime haznesi kavramının tabulaştırılmaması gerektiğidir. Kelimeler binanın önemli yapıtaşları olabilir. Ama binayı sadece taşlarla ayakta tutmak mümkün değildir. İhmal de ne kadar kelime öğrenirse öğrensin istenen sonucun alınmasını engelleyecek ve öğrenciyi ümitsizliğe düşürecektir. Bir dili oluşturan parçalar sadece kelimeler değil deyimler ve bunların kullanım şekilleri,gramer yapıları, sözdizim ve bunlar gibi bir çok şeydir. Bir söz grubunu anlamaya gelince bütün bu sayılan şeylerin üstünde yetenek ve deneyim vardır. Dilde öğrenilmesi gereken ve bunun yanında edinilmesi gereken şeyler vardır. Burası çok önemli bir noktadır. Zira Öğrenciler genellikle dili, sadece öğrenilecek bir şey olarak algılarlar. Halbuki dil beceridir. Bu teorik dersleri alan birinin hemen araba sürebileceğini düşünmek gibidir. İyi bir teori pratiğin yarısıdır. Ancak, diğer yarısı ise uygulamayla olur. Öncelikle kelimeleri bir bağlam içinde görmekte yarar vardır. Söz gelimi, “Moon” kelimesi “ay” anlamına gelir. Ama taşıdığı anlam yılı oluşturan aylardan biri mi yoksa gökteki ay mıdır? “Moon” kelimesini “Gökyüzünde ayı gördüm” anlamına gelen “I saw the moon in the sky” cümlesinde gördüğünüzde “moon” kelimesinin hangi “ay” a karşılık geldiği anlaşılır. Bu bağlamı sağlayan unsurlar elbette film, kitaplar, kasetler ya da makaleler gibi materyallerdir.
EZBERİN YABANCI DİLDEKİ
YERİ VE ÖNEMİ
Öğrenmek istediğiniz kelimeleri, özellikle somut olanları, söz gelimi eşya isimlerini eşyaların üstüne, duvarlara yapıştırmak ve fırsat buldukça bakarak ezberlemeye çalışmak. Küçük kağıt parçalarının bir yüzüne ezberlenen kelimeyi, diğer tarafına eşanlamını ya da İngilizce açıklamasını yazmak ve ezberlemek. Ezberin yabancı dilde yeri vardır. Ancak bu etkinlik okuma ya da dinleme etkinlikleriyle desteklenmelidir. Kelime ezberleme etkinliği okuma ya da dinleme etkinlikleriyle desteklenmezse… Öğrencilerden sürekli ezberledikleri kelimeleri unuttukları şeklinde bir şikayet duyulur. Bunun birkaç nedeni vardır. Hafıza bir kelimeyi benimsemek için zamana gerek duyar. Bir kaç kez unutup yeniden öğrenmeye de gerek duyabilir.
BEYNİMİZİN İŞLEVİ
Beyin bazı kelimelere bilemediğimiz nedenlerden ötürü yakınlık duyabilir ya da ısınamayabilir. Bu yüzden her kelimeyi ya da dil parçasını aynı sürede sahiplenmeyebilir. Ayrıca bir takım kelimeleri öğrendiğimiz kabul edelim. Onları unutmamak zorundasınız. Dilinizi daha ileri götürmek istiyorsanız yine seçkin kitapları okumak ve seçkin konuşmacıları dinlemek durumundasınız. Biraz çaba ve istek herşeyi daha keyifli hale getirecektir.”
AKATLAR KÜLTÜR MERKEZİ
Çocuk oyunları neşe katıyor
Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi’nde etkinlikler yeni sezonda da hız kesmiyor… Minikler için gerçekleştirilecek olan oyunlar Ekim ayına damga vuracağa benziyor. Ekim ayının ilk haftası minikler adeta coştu. “Ali Baba’nın Çiftliği” adlı oyunla adeta neşeli dakikalarda gülmekten ve eğlenmekten kendilerinden geçti. İlk haftada yer alan oyun, ikinci haftada ve ayın üçüncü ve son gününde de miniklere sahneden neşe saçacak…
Oyunla ilgili detaylar ise şöyle: “Bremen mızıkacılarından da tanıdığımız kahramanlarımız, (Köpek, Kedi, Eşek ve Horoz) bu maceralarında Baron tarafından zor duruma düşürülen Ali Baba’nın Çiftliği’ni kurtarmaya çalışıyorlar.” Ekim ayı içinde bir diğer oyun da yine minikleri bekliyor olacak. “Puf’un Sihirli Elbisesi” adlı oyun da 17, 24 ve 25 Ekim tarihlerinde Akatlar Kültür Merkezi tiyatro sahnesinde minikleri ağırlayacak. Oyunun konusu ise şöyle: “Arkadaşları Ayı Puf, eşekarısı Pat ve Aliş hiç doğum günü kutlamadığını öğrendikleri Süslü’ye sürpriz bir parti yapmaya kara verirler. Ancak işler istedikleri gibi gitmez. Çünkü terzi kılığına giren tilki onlara sadece zeki hayvanların görebildiği bir elbise diktiğini söyler. Tüm orman bu işe aldanır. Ama Süslü inanmamıştır ve gerçeği söyler…”
Akatlar Kültür Merkezi’nde 7’den 77’ye herkesi neşelendirecek çocuk oyunları bununla da kalmıyor… Kış aylarında da birbirinden güzel oyunlar minikleri bekliyor olacak. ‘Ali Baba’nın Çiftliği’ ve ‘Puf’un Sihirli Elbisesi’ adlı iki oyun aynı sanat topluluğu tarafından sahneye konuluyor. Her iki oyun için de oyuncu kadrosu ile ilgili verilen bilgiler şöyle: “Yazan-Yöneten: Sebahattin Mutluer. Dekor: Ferit Özen. Müzik: Ahmet Baykara. Oynayanlar: Gülistan Çelik, Tuna Öztunca, Özgün Gülseven, Cengiz Çevik, İrem Dilaver, Ali Yalçıner, Deniz Karataş, Mustafa Kemal Bayrak.”
ÇOCUK OYUNLARI
Akatlar Kültür Merkezi’nde bir diğer çocuk oyunu da ‘Kırmızı Başlıklı Tavşan ile Şakacı Köstebek’ adını taşıyor. Ekim ayının ilk haftalarında gerçekleşen oyun, 16,17,23,24, 30 ve 31 Ekim tarihlerinde seyircisiyle buluşuyor. Oyunun konusu şöyle: “Büyükannesini ziyarete giderken, yolu tatlı köyden geçen Kırmızı Başlıklı Tavşan tatlı köydeki en güzel pasta, kek ve tatlı tariflerinin ortadan kaybolduğunu öğrenir. Bunu üzerine hayvan arkadaşlarıyla tarifleri bulmak ve tatlı köyde yaşayanları bu zor durumdan kurtarmak için bir maceraya atılırlar.”
Akatlar Kültür Merkezi’nde bir diğer oyun da Tiyatro Kedi tarafından sahnelenen ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’ adlı oyun… 16 Ekim Cumartesi günü seyircisiyle buluşacak olan oyunun ve oyuna hayat veren kadronun çalışmaları ile ilgili açıklama şöyle: “Tiyatro Kedi, 12 ay tiyatro sloganıyla hiç ara vermeden devam ettiği tiyatro etkinliklerine bu yıl yeni bir müzikal ekliyor. William Shakespeare tarafından yazılan Bir Yaz Gecesi Rüyası, müzikal olarak sahneleniyor. Hakan Altıner’in yönettiği müzikalin şarkı sözleri ve uyarlaması İpek Kadılar Altıner’e, özgün besteleri Kağan Yavuz’a, koreografisi Atılgan Gümüş’e, kostüm tasarımı Türkan Kafadar’a; dekor tasarımı Tuba Unat’a, ışık tasarımı Mesut Sarı’ya ait. Müzikalin müzik direktörü ve orkestra şefi Önder Bali. Bir Yaz Gecesi Rüyası’nda; bir büyü sonucu ortaya çıkan yanlışlıkların sebep olduğu komik olaylar anlatılıyor. Karmaşık aşk ilişkileri, komedi, heyecan ve entrika, Shakespeare’in diğer oyunlarında olduğu gibi; bu oyunda da yerini alıyor. Kentten bir grup esnaf, gözden uzak bir yerde Atina Dükü’nün düğününde sahneleyecekleri oyunlarını prova etmek için ormana gelirler. Oyuncuların lideri olan ve bir cin tarafından büyülenerek zor duruma sokulan Dokumacı Mekik (Tamer Karadağlı) ormanda Orman Kraliçesi Titania ile (Hale Soygazi) karşılaşır. Periler Kralı Oberon, (İsmet Üstekin) karısı Orman Kraliçesi Titania’yı da bir öfke anında büyülemiştir. Büyünün etkisindeki Mekik ve Titania görürgörmez birbirlerine aşık olurlar. Yine aynı gece; Atina yakınlarındaki bir ormanda yollarını şaşıran dört sevgili (Abdül Süsler, Elif Çakman, Sertaç Ekici, Eda Gülten); Periler Kralı Oberon ile hizmetkârı Puck’ın (Akasya Asıltürkmen) büyüsüne kapılırlar. “Bir Yaz Gecesi Rüyası”, dünya tiyatro edebiyatının en komik oyunlarından biridir. Tiyatro Kedi tarafından Müzikal olarak hazırlanan “Bir Yaz Gecesi Rüyası”nın genç ve dinamik müzikal kadrosunu; Erez Ergin Köse, Adem Yılmaz, Başak Şamlıoğlu, Eser Eyüboğlu, Fahri Öztezcan, Hüseyin Gülhuy, Merve Çaloğlu, Serenay Kazancı, Sertan Can, Tümay Revşan Genç, Zeynep Papuççuoğlu oluşturuyor. Böylece, Tiyatro Kedi her yıl olduğu üzere bu yıl düzenlediği seçmelerle kadrosuna eklediği 9 genç tiyatro oyuncusunu “Bir Yaz Gecesi Rüyası” müzikalinde seyircisiyle buluşturuyor. Müzikalde genç oyunculara, Önder Bali yönetimindeki Kedi Quartet eşlik ediyor.”
FARKLI HİKAYELER
Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde yer alan bir başka oyun da Wolfgang Ebert yazdığı, Hakan Altıner yönettiği ‘Pazar Günkü Cinayet’…
17 Ekim tarihinde sahlenecek olan oyunun konusu özetle şöyle: “Otuz yıllık karısının izni olmadan radyonun sesini bile açamayan kılıbık bir adam (Haldun Dormen); öldürülen bir telekızın “cinayetin zanlısı” olarak aranırsa ne olur? Üstelik bu cinayete bir bakanın da adı karışmışsa; medyanın ve halkın büyük ilgisini çeken bu cinayetin tek “katil adayı” bu pısırık adam; Bay Zahn ise…
Yıllar sonra nihayet kocası bir erkeğe dönüşen Bayan Hilde Zahn (Deniz Gökçer) “cinayet zanlısı” dahi olsa kocasına kahraman gibi görüp hayran bir aşığa dönüşürse.. Tiyatro Kedi’nin yeni komedisi Pazar günkü cinayet; “Terlik ve hırkadan”, “Çılgın bir gösterişe” geçiş yapan otuz yıllık bir evliliğin öyküsüdür.”
Öte yandan Tuncay Vural, gösterisinin 7. yılında Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi’nde izleyiciyle buluşuyor!. ‘Dansınız karakterinizdir’ etkinliğinde sunumlar da bugüne kadar gerçekleştirilen tüm Tuncay Vural dans şovlarındaki farklı sunumuyla dikkat çekiyor… Yeni sezonda da Akatlar Kültür Merkezi’nde dans tutkunlarını ağırlayacak olan ‘Dansınız Karakterinizdir- Stand up’ gösterisi ile ilgili şu detaylar bulunuyor:
“Kimileri, hipnoz ediyor diyor, kimileri çok komik bir adam, kimileri çok zeki ve hazır cevap diyor ama hepsi tek bir noktada birleşiyor. Süper bir gösteri!”
Farklı gösteri 7’den 77’ye herkesin ilgisini çekiyor. Neredeyse bağımlılık haline gelen gösteri, dans ile ilgili sorulara yanıt ararken güldürmeyi de başarıyor.
Enerjisiyle dikkat çeken Tuncay Vural, baştan sona interaktif olan “Dansınız Karakterinizdir” gösterisinde, seyircileri bir zaman yolculuğuna çıkararak, öncelikle kendilerinin, eşlerinin, katıldıkları ortamlardaki arkadaşlarının, dostlarının dans tarzlarından, görünen kişiliklerinin dışında asıl olan temel karakterlerini şaşkınlıkla ve kahkahalarla keşfetmelerini sağlıyor!
Kendinizi ve çevrenizdeki karakterleri şaşkınlıkla ve kahkahalarla yeniden keşfetmek için; bu gösteriyi izlemelisiniz.
MUSTAFA KEMAL MERKEZİ
Dünyaca ünlü sanatçılar
Beşiktaş Belediyesi Mustafa Kemal Merkezi, dünyaca ünlü sanatçıları ve dans topluluklarını ağırlamaya devam ediyor. Beşiktaş Belediyesi Mustafa Kemal Merkezi, Kasım ayında da yine dopdolu programıyla sanatseverleri büyülemeye hazırlanıyor. Etkinlik takviminde Mustafa Kemal Merkezi’nde yeni sezon içinde yeni ayda Ophélie Gaillard ismi, konseriyle sanat programları içinde bulunuyor. Konser, 10 Kasım’da Beşiktaş’ta gerçekleştirilecek. Ophélie Gaillard hakkındaki detaylar ise şöyle:
“2003 yılında Fransız Klasik Müzik Ödülleri töreninde kazandığı ‘Yılın Enstrümantal Solisti’ ünvanından sonra Ophélie Gaillard`ın Barok`tan Klasiğe, Romantik`ten Çağdaş müziğe eşit başarıyla hakimiyeti ile kazandığı ün geniş kitlelere yayıldı. Başlıcaları arasında Leipzig, J.S. Bach Uluslararası Çello Yarışması’nın da bulunduğu sayısız yarışma ve festivalde kazanmış olduğu birincilikler, Gaillard’a dünyanın en büyük konser salonları ve orkestralarıyla yıllar içinde gittikçe büyüyerek pekişen başarı serüveninin kapılarını açtı… Bach Çello Süitlerinin iki ayrı albümde yayınlanan kayıtları dünya basınında geniş yankı uyandırdı. Benjamin Britten’ın Çello sonatını piyanist Vanessa Wagner ile kaydettiği CD, Diapason, Le Monde de la Musique, Répertoire, Scherzo, Goldberg, Crescendo gibi dünyanın belli başlı müzik yayınlarında çok çok olumlu eleştiriler aldı.
Ophélie Gaillard, Orchestre de Cannes- Provence- Alpes Côte d`Azur, Polish Radio Orchestra, Orchestre de Picardie, European Camerata, Orchestra Les Siècles, Franz Liszt Orchestra of Budapest, Japan Philarmonic Orchestra gibi büyük orkestralar eşliğinde solo konserler veriyor, Saint-Denis, Quimper, Messiaen at La Meige, Orangerie de Sceaux, Sablé-sur-Sarthe, Beaune, Evian, Montreux, Bach in Lausanne, October in Normandy, Reims Flâneries Musicales,Toroella de Montgri gibi festivallerde sahneye çıkıyor, Avrupa ülkelerinin yanısıra Japonya, Kore, Latin Amerika ve Orta Amerika`da resitaller veriyor, France Musique, BBC Radio 3, France 2, Mezzo ve Arte gibi radyo ve televizyon kanallarında kayıtları yayınlanıyor. Sanatçının bugüne kadar yayınlanmış 8 albümü bulunuyor.”
Öte yandan Mustafa Kemal Merkezi’nde yeni sezonda gösterimler sanatseverleri büyülemeye devam ediyor.
Nalmes İstanbul Gösterisi Ekim ayı başında Mustafa Kemal Merkezi’nde tüm görkemiyle gerçekleşti. Kaf Dağı’nın zarif dansçıları, muhteşem koreografi ve kostümleriyle 5 bin yıllık bir kültürü müzikler ve danslarla anlatmak için Türkiye’ye geldi ve Beşiktaşlı sanatseverler ile buluştu. 1936’dan bu yana binlerce yıllık Kafkas halk danslarını sahne sanatlarına özgün bir şekilde taşıyan “Nalmes” savaşları, Kuzey Kafkasya’daki yaşamı, ritim ve danslarıyla anlatıyor. Moskova, St. Petersburg, Orta Doğu, Avrupa ve Amerika’da festival ve konserlerde yer alan Nalmes, Beşiktaş Belediyesi Mustafa Kemal Merkezi’nde hayranlarıyla buluşmuş oldu.
Öte yandan İstanbul Resitalleri’nde sanatın kalbi Mustafa Kemal Merkezi’nde atıyor. Ünlü piyanistlerden biri olan Hayroudinoff, 6 Ekim’de Beşiktaş’a geldi. Moskova Tchaikovsky Konservatuarı’nı bitirdikten sonra Londra Kraliyet Müzik Akademisi’nde Master’ını tamamlayan piyano dehası Rustem Hayroudinoff, A.B.D., Japonya ve Avrupa’da son yılların en gözde piyanistlerinden biri olarak tanımlanıyor. Chicago Resitali aynı anda üç yüzden fazla radyoda canlı yayınlanınca Hayroudinoff, bu alandaki en büyük rekorun sahibi olarak müzik tarihine adını yazdırdı. Murray Perahia ve Vladimir Aeskhenazy tarafından desteklenen, büyük Rus piyanisti Lezar Berman tarafından ‘Çok ciddi bir sanatçı, çok ciddi bir usta’ olarak nitelendirilen Hayroudinoff, Schubert, Chopin, Rachmaninoff ve Johann Stauss’un eserlerini seslendirdiği ilk albümünden sonra Decca için Rostropovich ve Andreas Schiff’le çaldı. Chandos için, Rus çelisti Alexander Ivashkin ile Rachmaninoff’un çello ve piyano için tüm çalışmalarını tek bir albümde topladı. Rustem Hayroudinoff’un Rachmaninov albümü BBC Music dergisi tarafından yılın albümü ünvanına aday gösterildi. Hayroudinoff yılın albümü sanatçısı ünvanı için Mitsuko Uschida ve Steven Isserlis ile finale kaldı. BBC Radio 3 ise müzik kütüphanesi oluşturmak isteyenlere albümü ‘Bulunabilecek en başarılı Rachmaninov kaydı’ olarak tanıttı.
AMATÖR SPOR KULÜPLERİ
ETİLER
Beşiktaş’ta faaliyet gösteren Amatör Spor Kulüpleri’ni mercek altına alıyoruz. Beşiktaş’ta bir diğer durağımız Etiler Spor Kulübü oldu. Bugün halen konuşulan önemli isimlerin Etiler Spor Kulübü’nde yer aldığını söyleyen Genel Kaptan Gökhan Kalaba, “Dünya sporuna sahip çıkmamız için altyapıya, amatör spora önem vermemiz gerek” diyor. “Yerel yönetimin desteği olmasa biz buralara gelemezdik” diyen Hızır Cambaz’ın Başkanlığı’nı yaptığı Etiler Spor Kulübü Genel Kaptan Gökhan Kalaba şunları söylüyor: “Etiler Spor Kulübü Sayın Ergun Gürsoy’un, Viya Esentepe Kulübü’nden devirle aldığımız bir kulüptür. Etiler’in en eski ve tek kulübüdür. Etiler Spor Kulübü 10 yıldan bu yana altyapısında 11 adet kupa kazanmıştır. 150 futbolcusu ve 30 basketbolcusu ile 12 kategoride liglere girmektedir. Ancak Etiler Spor Kulübü’nün spor çalışmalarını yapacağı kendine ait bir yeri yoktur. İlçenin en desteksiz ve tesisi olmayan kulübüdür. Yerel yönetimin desteği olmasa biz buralarada gelemezdik. Beşiktaş Belediye Başkan’nı Sayın İsmail Ünal bizi desteklemektedir. Bize gerek malzeme konusunda gerekse Çilekli sahasının verilmesi konusunda bize daima yardımcı olmuşlardır. Ama hak verirsiniz ki yetmiyor, 200’e varan spocuya emek vermek zor. Bunlar maddi destek isteyen konular. Bizim asıl üzüntümüz spora olan duyarsızlık.”
Çoçukların yetişmesinde hayatlarına renk katacak yön verecek olan sporun yerinin büyük önem taşıdığını, duyarlı olunursa amatör sporların daha da ilgi göreceğini söyleyen Kalaba, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Çocuklarımızın yetişmesinde spor da olsun istiyoruz. Veliler çocuklarını sadece sınavlara hazırlıyorlar, garip bir nesil yetiştiriyoruz. Herşey dersle olmuyor. İnsanın biraz hayatı öğrenmesi gerek. 43 senede Aykut Kocaman, Abdullah Ercan’ı, 100’e yakın profesyonel ligde oynamış oyuncularımız var.
Çocukları aileler fazla dışarıdan alıkoyuyorlar ama spor sahalarının yanlışı yok. Avrupa’da çocuk 5-6 yaşında sporla haşır neşir. Amatör kümede inanılmaz şeyler oluyor. Dünya sporuna sahip çıkmamız için altyapıya önem vermemiz gerek. Amatörlerin halleri içler acısı… Semt desteklemez, hükümet desteklemez. Belediyeler de olmasa bunu, destekleyecek hiç birşey bulamıyoruz. Doktoru bırakın yani odalara bir girseniz şaşarsınız. Sahalar düzeldi, görülüyor sahada 10 tane takım çalışır mı… 10 kulübün 8 kategorisi var 80 tane takım eder. İki gün 75 dakikayla spor yapıyoruz…”
FUTBOL OKULLARI AMATÖRLERE DARBE VURUYOR
Etiler Spor Kulübü Genel Kaptanı Gökhan Kalaba, diğer bir sıkıntının da potansiyel olduğunu söylüyor. Kalaba, “11 tane kupa kazanmışız ama önemli olan spora el atmak bu destekle ailelerin destekleriyle olur. En büyük sıkıntı potansiyel. Büyük kulüplerin ticari amaçlı yapılan futbol okulları yüzünde eleman bulamıyoruz. 12 ay o çocuklar orada çalışıyorlar amatör kulüpleri çökertiyorlar. En büyük sıkıntımız okullardan bize sporcu kazandırılması ve ticari amaçlı açılan futbol okulları.” diyor.
Etiler Spor Kulübü’yle ilgili geçmişi, kuruluşu ve kulübün işleyişi ile bazı detaylar ise şöyle aktarılıyor: “Etiler ve çevresi, İstanbul’un en gözde yerleşim yerlerinden olmasının bedelini birçok alanda çekerken, en acı faturayı da sportif alanlarda ödemiştir. Semtte hiçbir zaman planlı ve sistemli bir spor alanı yatırımına gidilmediğinden ve Uçaksavar semti altındaki spor alanı – yeşil alan olarak ayrılan 9 dönümlük alanda Anakent Belediyesi’nce imara açıldığından gelecek için hiçbir şansı kalmamıştır. 1950 – 60 yıllarında kurularak gelişen semtimizde bu yıllarda öne çıkan: Futbol – Basketbol ve Voleybol branşlarında boş alan ve o zaman uygun olan semt aralarındaki sahalarda gençlik, zevkli maçlar ve yarışmalar yapabilme fırsatı bulurdu. Bay ve Bayan sporcuları genelde Basketbol ve voleybol için gözde kulüp Eczacıbaşı takımlarına girmek için yarışır, kaliteli futbolcularda ancak 15-18 yaşlarında üç büyüklerde oynama fırsatı yakalardı. Basketbolde Rahmetli Ferhan Dinçer ve Galatasaray Koçu Rahmetli Hayrettin Bahtıoğlu ve daha eklenecek birçok isim Etiler’in önde gelen üstadları oldular. Semtimizde bu dallarda üst düzeyde adı saygıyla ve bazıları da rahmetle anılacak birkaç spor adamından başka pek önderlik yapacak ve ilgilenecek insanlar ortaya çıkmadı. Etiler bu yıllarda çaba gösterilmesine rağmen bir türlü kendi kulübünü kuramadı . Sporcu Gençler daha çok civardaki spor kulüplerinde oynadılar. 1990’lı yıllarda kurulan Etiler Spor Kulübü yürütülemedi, dağıldı. Bu kulübe Av. İzzet Düzcü – İhsan Paflak – Erşan Soylu – Rahmetli Ferhan Dinçer-Yılmaz Yitik – K. Gökhan Kalaba gayret harcadı. Nüfusun artması ve sitelerin kurulması ile 1960-70 yılları hareketli ve iddialı geçmeye başladı, Çarşı bölgesinde Rahmetli Aygaz Bayii Muzaffer’ in kurduğu Acarspor, Uçaksavarda Uçaksavar, Narin Sitesi, Garanti Mahallesi ve Kültür Mahallesi (Hareket Sitesi) öne çıkan takımlar oldu. Bu takımlar Robert Kolej Sahası (Hisarüstü)-Şalgam sahası (Profesörler Sitesi) Akadlar sahası (Akmerkez) gibi o zaman uygun olan yerlerde kıran kırana zevkli maçlar yapar ve maçlar olaylı geçsede kardeşçe bitirilip gidilirdi.
Büyük Usta Mehmet Ekşi’nin gençliğinde top oynadığı alan, Ekşi’nin sahası olarak Narin Sitesi’ndeki turnuvalarla ün yaptı, Rıza Çalımbay ve adları altta belirtilecek bir çok değerli futbolcu bu sahalarda büyük isim yaptılar. Ulus başında kurulan Etiler Sitespor (Belediye Sitesi) lokali ve sahası (Akmerkez) en popüler alandı. Bu alanda Yılmaz Kanat’ın /Hüseyin’in Sitespor’u – Fuatların, Eski Akadlar’ı – Ulus Mahallesi Enver Şeker’in Ufukspor’u – Hasan Göçen’in Kültürspor’u (Hareket Sitesi), unutulmaz müsabakalar ve turnuvalar yaptılar. Bu sahalarda isimleri anıt gibi yükselen Adnanlar Suatlar -Fuatlar- Haluklar-Enverler-Metinler- Nizamlar-Yaşarlar- Alpler- Harunlar-Akarlar- Kaleci Hasanlar-Cemler-Canlar ve isimleri eklenecek daha niceleri o günleri renklendirdiler. 1970’li yıllarla birlikte şimdiki Etiler 2000 sitesinin kurulduğu o zamanki meşhur Ali İpar’ın arazisinde; Hareket Siteliler ve Gökhan Hoca’nın önderliğinde Etiler sahası yapıldı 10 yıl bu saha Sitesporun sahası ile, Etiler ve çevresinin futbol merkezi oldu, ilk defa altyapı ve genç takımlar kuruldu. Etiler ve çevresinin futbolcuları Arnavutköy (A.S.B.) – Boğaziçi, sonraları Kabataş Altınmızrak ve THY gibi takımlarda 1980 – 90’lı yıllarda başarıyla oynamaya başladılar. Bu aralarda Metin Çakmur, Bülent-Levent-İrfan Kırboz, Alp Can, Cem Tont, Cemal Okan, Atilla – Mesut Kardeşler, Cüneyt Akbaba, Yaşar Aslan, rahmetli Yavuz Kök, Ersin Alankaya, Sadık Minkari, Aykut Kocaman, Seyhan Göçen Ergun Kula, Ayhan Tombul, Nejat Sevinç, Kamil, Fazlı Taylan, Serhat, üç büyükler ve birçok profesyonel kulüpler de ün kazandılar.
SPOR YAPMA ANLAYIŞI DEĞİŞTİ
Gittikçe zorlaşan hayat şartları bu sahaların kapanması ve kapalı sitelerin kurulup futbolu sadece varoş ve kenar kesimlerin oynamasıyla 80 – 90 yıllarının hareketliliği kalmadı. Halı sahaların artması futbolu hobiye yönlendirdi ve popüler spor dallarının yerini varlıklı zengin kesimin yaptığı ‘Squash-Tenis- Aerobik-Kayak-Rafting’ gibi yeni spor dalları almaya başladı. Semtimiz ve çevresinde faal lisanslı futbol oynayan pek kalmazken önce Terakki Lisesi’nin sahasında sonraları Fransız Yurdunun (Türksan Sitesi) bahçesi ve en son Polis Okulu sahaları çevre futbolcularının son durağı oldu. Şimdilerde Sayın Ayfer Atay’ın kurduğu ve Sayın Yusuf Namoğlu’nun suni çim yaptığı Çilekli sahası amatörlere tahsisi edilerek yetmesede gençliğin son durağı oldu.
PARA KADAR ARKADAŞLIK DA HAYATIN İÇİNDE
Yaşları 40-50’lere dayanan eski Etiler ve çevresi futbolcuları bugün top oynadıkları yerlerde Akmerkez, Maya 2000 – Mayadrom- Terakki Lisesi Kompleksi, binalar ve siteleri görünce acıyla gülümser, o günleri gözlerinin önüne getirerek anılarını yadederler. Herşeyin paraya endexlendiği, korkunç bir yaşam savaşının verildiği bu ortamda; arkadaşlığın, sporun, fedakarlığın, sportif emeğin ve o tatlı heyecanlı rekabetin de yaşamda yeri olduğunu bilmek gerekir. Bazılarımız belki takımlarının attığı bir gole sevinmenin, şampiyon olmanın zevk ve sevincini tadamamışlardır. Bunları yaşayanlar ise, o anıları hayatlarının en güzel günleri olarak hafıza ve hatıralarında baş köşeye koyarlar. Yılların yitirttiği, yıprattığı anılara – hatıralara sahip çıkan herkese, o yılları yaşayanlara ve desteği olanlara şükran ve teşekkürler eder, kaybettiğimiz büyüklerimize de Allah’tan rahmet dileriz…”
ORTAKÖY KÜLTÜR MERKEZİ
Yepyeni oyunlar sahne alıyor
Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi’nde tiyatro oyunları ara vermeden Ekim ayında hız kesmeden sanatseverler ile buluşuyor. Yeni sezonda yine birbirinden ilginç oyunlar Beşiktaş’ın göbeğinde Ortaköy’de Afife Jale Sahnesi’nde sahnelenecek.
Etkinlik takvimine baktığımızda 9 Ekim’de yeni sezonda ilk oyunuyla merhaba diyen Beşiktaş Belediyesi Ortaköy Kültür Merkezi’nde müzikli danslı güldürüsü 22 Ekim’de de tiyatroseverlerin dikkatini çekeceğe benziyor. ‘Bunu Yapan İki Kişi’ adlı oyun hakkında verilen detaylar şöyle: “Ezelden beri sürer kadınla erkeğin tartışması… Yok elmayı kim yedirdi, kim yedi Yok yiyene değil, yedirene bakacaksın. Yemekten çıktı yine saçın!
Bıktım, usandım, bitsin artık şu maçın! Kaşık düşmanı kadın! Vurdumduymaz adam! Değişmez bu durum ne Türkiye de, ne Yeni Gine de… Yine de diğeri olmadan yapamaz ikisi de. İsterler ki yan yana olsunlar, hayatın zorluklarına karşı omuz omuza dursunlar.
Ey kadınları anlamayanlar, ey erkekleri kaba bulanlar… Kadını saf bulup bıyık altından kıkırdayanlar, erkeği zeki bulup ondan korkanlar, kırk yıllık evli olup hiçbir şey anlamayanlar, ya da hiç evlenmeyip her şeyi anladım sananlar… Biz de çözemedik bu iki bilinmeyenli denklemi. Bildiğimiz tek gerçek var ki… Çin işi, Japon işi, biri erkek, biri dişi, bunu yapan iki kişi… Oyunun yazarı Ayça Işıldar. Oyunun yönetmeni ise Aydın Şanlı. Oynayanlar arasında şu isimler bulunuyor: Nergis Öztürk, Didem Balçın, Özgün Aydın, Onur Dilber.”
Ortaköy Kültür Merkezi’nde göze batan bir diğer oyun da Kadınlar ve Erkekler üzerine kurulu bir oyun…
16 Ekim günü saat: 20.30’ta sahneleneceği duyurulan ‘Kadınlar, Erkekler, İlişkiler ve Çelişkiler’ adını taşıyan oyunla ilgili tiyatro topluluğunun verdiği detaylar şöyle:
“Özellikle kadınlar şaşkın. Çünkü zırhları kırılıyor.
Çünkü sahnede şimdiye kadar hiç görmediğiniz bir performans var. Bu oyundaki herkes sizden biri hatta sizsiniz, düğünde göbek atan adamdan, burcunun ne kadar tehlikeli olduğunu bilen kadına, karısını aldatan adama kadar… Bir tokat gibi yüzünüze çarparken şimdiye kadar başınıza gelen her şey, sizler gülmekte olacaksınız. İlk ne zaman el ele tutuştunuz, nasıl öpüştünüz ve o kızın yanında başınıza neler geldi. Ve aman sahnedeki sarışın siz olmayasınız Sarışın bir kızdan bahsedilirken işte o sizsiniz. Artık rolünüz var oyunda. Aa bu şarkıyı kim söylemiş derken iki perde geçip gidecek. Ve siz çıkarken haftaya bir bilet lütfen diyecekseniz. Demezseniz de siz bilirsiniz.
Biz diyenlerden yanayız. Bu oyun 20 yıl öncesinde ve 20 yıl sonrasında, aşkla ilgili değişmeyen açmazlarla dalga geçen bir oyun. Daha fazla şaşırmak ve daha fazla gülmek için kendinize bir şans verin… Kadınlar, Erkekler, İlişkiler ve Çelişkiler’e gelin.”
Öte yandan Ekim ayının ilk günlerinde karşımıza farklılığıyla dikkat çeken oyun Meyhanede, 15 Ekim’de de sanatseverler ile buluşuyor. Afife Jale Sahnesi’nde 1 ve 2 Ekim’de sahne diyen oyunun tanıtım sunumunda şu detaylar yer alıyor:
“İki perdelik alkollü oyun. Yazar ve Yöneten: Kaan Erkam. Oyuncular: Kaan Erkam, Sezer Soykok, Elçin Fakır, Ebru Yaşar Seçen, Aris Bayraktaryan, Neslihan Yargıcı, Diler Öztürk, Ethel Mulinas Araf. Bir Rum meyhanesinde yaşanmış olması olası bir sohbetin tam arasında kalıyorsunuz. Seyirci olma şansınız yok. Orada kadeh kaldıran bir külhani ya da Madama sizsiniz. 1899’a hoş geldiniz. Oyun daha tiyatro binasının sokağında başlıyor. Boncukçı kızlar, falcılar, pilavcılar sokakta. Her an bir omuz yiyebilirsiniz sağınızdan geçen bıçkın delikanlıdan. Meyhane olur da rakı olmaz mı. Külhanlar ve yosmalar ikram ediyor rakınızı peynirinizi. İçeride acem garson Araş yarım Türkçesiyle siparişinizi alıyor.
Moşe efendi henüz hariciyedeki odasının ampulünü söndürmemiş. Az sonra çıkıp gelecek. Ketum, kahvede son eli oynuyor. Külhani Davut ise belinde saldırma, salınarak yolda. Meyhaneye geliyor. Az sonra sahneye kimler gelecek kimler.
Rosa kocasını tutup kulağından meyhaneye getirip hesap soracak. Niko hem katil hem romantik. Hüznünü taşıyacak meyhaneye. Kakmacı Gabriyel usta her zamanki gibi huysuz. Aris in direkler arasından getirdiği sihirbaz Kirkor yaptığı numaralarla Davut’u deli edecek. Bayanlar baylar, Madamalar kokonalar hepsi bu oyunda… Daha kimse Neslihan Yargıcı’nın da meyhaneye sığınacağını bilmiyor henüz. Ve canlanacak anılarında kimlerin hayallerinin sahneye geleceğini. Arkasından sahnede Anuş, Vartanuş ve Nika, Niko’nun yosması, yosmanın ölmüş babası derken sahne dolup taşıyor. Başka bir hayata hoş gelmişsiniz. Şöyle buyurun içeri…”
İstanbul depreminin tarihi belli mi?
PROF. Dr. Ahmet Ercan, beklenen olası İstanbul depremi için tarih verdi. Deprem konusunda merak edilen soruları yanıtlayan Ercan, beklenen büyük İstanbul depremi için çalışmalar yürüttüğünü ve bu konuyla ilgili daha önceden de tahmini tarihi verdiği bir yazı hazırladığını söylüyor. Ülkeler Deprem Kestirme Ağı (GNFE) Türkiye Başkanı ve İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan, bu konuda ”Beklenen büyük Marmara depremi için en uygun tarih 2040. Bu en erken 2033’e çekilebilir” dedi. Deprem ve bununla birlikte tsunami tehlikesiyle ilgili yaptığı çalışmalar kapsamında Marmaris’te tekneyle dolaşarak incelemelerde bulunan Prof. Dr. Ahmet Ercan, geçtiğimiz haftalar içinde basın mensuplarına konuyla ilgili olarak açıklamalarda bulundu. Yaptığı çalışmalar ile ilgili bilgi aktaran Ercan, projesiyle ilgili yürüttü çalışmalarda Ege Bölgesi’nde tsunami yüksekliğinin 1-1,5 metreyi geçmeyeceği sonucunun çıktığını bildiren Ercan, şunları söyledi:
”Marmaris ve Bodrum gibi Güneybatı Anadolu’da olağan tsunami yüksekliğinin 7,5 ya da 8 şiddetinde bir deprem eşlik ederse 4-5 metre olabileceği gibi bilgiler var. Marmara’da tsunami oluşturan depremlerin oranı sadece yüzde 3. Bunlar genellikle Kuzey Marmara’daki derin deniz çukurlarının sırtlarındaki gevşek tortulların düşmesiyle oluşuyor. Oradaki tsunami yüksekliğinin de hiçbir zaman 1,5-2 metreyi geçmeyeceği ortaya çıktı. Yaklaşık 10 metrelik tsunamiler oluşacak diye bazı spekülasyonlar yapılıyor. Şu andaki teknik bilgilere göre bu kadar büyük bir tsunami tehlikesi yok.”
2029 yılında Marmara’da büyük bir deprem olacağına ilişkin yazısının da 2001 yılında yayımlandığına işaret eden Ercan, son yaptığı çalışmalarda bu tarihin biraz daha ötelenebileceğinin görüldüğünü ifade etti. Yine konuyla ilgili olarak Prof. Dr. Ahmet Ercan, Kuzey Marmara’da iki deprem beklediklerini de söyledi. Ercan, sözlerini şöyle sürdürdü:
”Şu anda bütün bilim adamları bu noktaya geldi. Geçen hafta iki ilginç deprem meydana geldi. Biri ikinci büyük depremin olacağı odakta oluştu. Bunun ardından bir deprem daha oluştu, ama bu küçük olduğu için kimsenin dikkatini çekmedi. Bana göre İstanbul’un yakınında olan deprem 6.7’yi geçmez. Marmara’nın Silivri Körfezi’ndeki deprem ise 7.2’yi geçmez. İkisinin toplamında boşalacak enerji miktarı, 7.3’e eşittir. Bu bilgiler ışığında en uygun deprem tarihi 2040. Bu, en erken 2033’e çekilebilir.”Ercan, İstanbul’da hemen deprem olacağına dair hiçbir bilimsel veri bulunmadığını da dile getirdi.

MAGAZİN HABERLERİ

İstanbul gecelerini çok sevdi
ORTAKÖY- Türkiye’ye geldiğinden beri kariyeri kadar özel hayat ile sk sk gündeme gelen Guti, İstanbul gece hayatn çok sevdi. Frsat buldukça gece kulüplerinde eğlencenin tadn çkartan yldz futbolcu, geçen hafta Reina’da sabahn ilk şklarna kadar eğlendi. İki erkek arkadaş ile geldiği mekanda kendine eşlik eden genç kzlarla birlikte eğlenen Guti, içki kadehini bir an olsun elinden düşürmedi. Gece boyunca birçok bayanla tanşan ve samimi görüntüler sergileyen Guti, gece sonunda ise menajeri ile mekandan ayrld.
‘ÇEKMEYİN… ÇEKMEYİN…’
ORTAKÖY- Sevilen dizisi Geniş Aile’de “Cevahir” karakterini canlandran Ufuk Özkan, geçen hafta İstanbul gecelerinde Reina gece kulübünden çkarken yakaland. Mekan çkş flaşlarn patlamasyla neye uğradğn şaşran ünlü oyuncu Ufuk Özkan, “Çekmeyin, çekmeyin” diyerek meslektaşlarnn taklitini yaparak olaya espriyle yaklaşt. Sevilen oyuncunun taklitleri herkesi kahkaya boğdu.
OZAN GÜVEN’İN ŞANSI
ETİLER- Oyuncu Ozan Güven faciadan kl pay kurtuldu. Arnavutköy’deki bir çorbacdan çkan Ozan Güven aldğ alkole rağmen direksiyonun başna geçince kaza yapt. Trafikte zig-zaglar çizerek giden ve direksiyon hakimiyetini kaybeden Ozan Güven, Etiler’de yolun karş tarafndaki kaldrma süratle çarpt. Olay yerine gelen polisler Güven’e alkol testi yapmak istedi. Bir süre direnen Güven 261 promil alkollü çkt.
SİNAN ÇETİN’E CEZA
BEŞİKTAŞ- Ünlü yönetmen Sinan Çetin’in ehliyetine alkollü araç kullandğ için 6 ay süreyle el kondu. İlk defa defa alkollü yakalandğ iddia edilen Sinan Çetin’e 548 lira ceza kesildi. Dolmabahçe’de yaptklar normal uygulama srasnda Sinan Çetin’in kullandğ otomobili durdurdu. Yaplan kontrollerde evraklarnda bir eksik bulunmayan Sinan Çetin’e alkolmetre üfletildi. 1.33 promil alkollü çkan Çetin’in ehliyetine el konuldu. Yasal snr olan 0.5 promilin üzerinde alkollü araç kullandğ tespit edilen Sinan Çetin’e 548 lira para cezas kesildi, ehliyetine 6 ay süreyle el kondu.
BOL BOL FİRİKİKLİ DEFİLE
LEVENT- Geçen hafta defilede ayakkablardan çok mankenler geceye damga vurdu. Metrocity Alşveriş Merkezi’nde sonbahar-kş ayakkab koleksiyonunu tantt. Gecede, Şenay Akay, Didem Taslan gibi tannmş isimlerin yan sra yeni mankenler de podyuma çkt. Bu renkli defilede ayakkablardan çok mankenlerin giydiği seksi kyafetler ve verdikleri frikikler konuşuldu. Mankenler, süper mini elbiselerle ayakkablar tantrken zor anlar yaşad. Sürekli eteklerini çekiştiren modeller, frikik vermekten kurtulamad.
AZ KALSIN DÜŞÜYORDU!..
ORTAKÖY-Ünlü oyuncu Özgü Namal sevgilisiyle katldğ bir davette düşmekten son anda kurtuldu. Bir süredir Başar Savur ile aşk yaşayan ünlü oyuncu Özgü Namal, geçen hafta sevgilisiyle yakn dostlar Melisa Savg ve Deniz Kanatl’nn düğününe katld. Siyah kyafetiyle göz kamaştran ünlü oyuncu, Çrağan Saray’na girerken az kalsn düşüyordu.
“SADECE ARKADAŞIZ…”
BEŞİKTAŞ- “Çok Güzel Hareketler Bunlar” programyla ünlenen genç Oyuncular Büşra Pekin ve Murat Eken, uzun süredir devam eden ilişkilerine geçtiğimiz haziran aynda son vermişti. Büşra Pekin, barştklar iddiasna Antalya Altn Portakal Film Festivali’nde yant verdi: “Haziran ayndan sonra tekrar bir araya gelmedik. Ama ayn ekipte yer alyoruz ve hâlâ arkadaşz.”
AŞK SEMT DEĞİŞTİRTTİ…
ULUS- Televizyon izleyicilerinin “Yaprak Dökümü”nün Cem’i olarak tandğ, bu sezon “Küçük Kadnlar”da Ozan karakterini canlandran Kvanç Kasabal, “Umut Yolcular” adl dizide rol alan eşi Sedef Avc’nn isteğiyle büyüdüğü semtten vazgeçti. Otuz yldr Cihangir’de yaşayan Kasabal, üç sene önce Avc’yla evlenip ayn semte yerleşti. Ancak Cihangir’in kalabalğ ve gürültüsünden rahatsz olan Avc taşnmak istedi. Kalbinin sesini dinleyen Kasabal da eşinin isteğine karş çkmad ve Ulus’a taşnd.

SPOR HABERLERİ

Yaprak dökümü!..
Sakatlıklarla uğraşan Beşiktaş’ta adeta yaprak dökümü yaşanıyor. Beşiktaş’ın yeni transferlerinden Q7 ve Guti sakatlığına Milli Takım’da yer alan Aurelio da eklendi. Oyuncunun sol arka adelesinde yırtık olduğu tespit edildi. Aurelio en iyi ihtimalle bir ay sahalardan uzak kalacak. Öte yandan Guti de isyan edenler arasında…Kara Kartal’ın sevilen yıldızı Guti Hernandez, yediği darbelerden sakatlandığı ve Trabzonspor maçında sert müdahalelere maruz kaldığı için bu sakatlığının olduğunu söyledi. Guti’nin çekilen MR’ında Trabzon deplasmanı sonrası iki hafta sahalardan uzak kalacağı açıklanmıştı.
YORGUNLUK MU – DARBEDEN Mİ?
Spor Otoriteleri sakatlanan birçok futbolcunun, daha önceki takımlarında sürekli oynamadığına dikkat çekerek, Alman Hoca’nın bu futbolculara sürekli şans vermesinin doğru olmadığını söylüyor. Özellikle Querasma, Guti ve Aurelio’nun bu durumdan dolayı çabuk sakatlandığının altını çiziyorlar. Diğer yandan bu futbolcuların darbelerden sakatlandığını söyleyenlerde var.
Siyah Beyazlılar’da yine merak edilen oyunculardan bir tanesi de Querasma… Sakatlığı süren oyuncunun tedavisine ülkesinde devam ediliyor. Teknik heyet ve yöneticilerle sürekli görüştüğü ve durumu hakkında detaylı bilgi verdiği de öğrenilenler arasında. Querasma ekim ayı dolmadan iyileşme sinyalleri verse de Schuster’in bu konuda tam emin olmadan oyuncuyu riske etmeyeceği söyleniyor.
FATİH TEKKE PİYASADA YOK!..
Transferin son gününde takıma katılan Fatih Tekke’nin durumu ise daha da karmaşıklaşıyor. İmza töreninde, 15 gün sonra sahalarda olacağını söyleyen oyuncunun bir türlü forma giyememesi ise adalesinde yırtık çıkmasına bağlanıyor. Camia “Bu futbolcu sakat sakat nasıl alındı?” derken, Fatih’in durumu kamuoyunu en çok meşgul eden konuların başında geliyor. Öte yandan sakatlığı geçtiği söylenen Rüştü, Yusuf Şimşek ve Rıdvan Şimşek açık kapatmak için teknik patrondan şans bekliyorlar. Sivok, Zapotocny ise kervana katılan diğer futbolcular… Bu futbolcuların da tedavilerine devam edildiği edinilen bilgiler arasında…

GÜNDEM RADYO BEŞİKTAŞ’TA…
“Yazarlarla spor konuşuyoruz”
Her hafta yaptığımız gibi spor yazarları ile yine Radyo Beşiktaş’ta buluştuk. Haber Türk Gazetesi Yazarı Kartal Yiğit ve Star Gazetesi Yazarı Güven Taner canlı yayında Didem Tutal’ın sorularını yanıtladı. Sakatlıklar ve haftanın diğer konularına değindi.
KARTAL YİĞİT: “SAKATLIKLAR ADALE SAKATLIĞI”
“Son yaşanan sakatlıklar darbe değil, adale sakatlıkları… Bu da maçta gösterdikleri olağanüstü efordan kaynaklanan sakatlıklar olarak uzmanlar tarafından yorumlanıyor çünkü her sağlık uzmanı bu konuda uzmanlaşmış doktorlar, darbe sakatlıklarının adale sakatlıklarına oranla çok daha ucuz atlatıldığını söylüyorlar. Son döneme baktığınız zaman arka arkaya Querasma, Guti, Zapotocny, Ferrari en son milli maçta Aurelio, Fatih Tekke alt adalesinde bir hayli adale sakatlığı yaşanmaya başladı Beşiktaş’ta. Bu geçen sene çok yoktu. Daha önceki senelerde hiç yoktu. O nedenle gözler doğal olarak Beşiktaş Teknik ekibine ve kondisyonere çevrildi. Mete Düren, Cengiz Zülfikaroğlu ve Serdal Adalı Teknik Direktör Schuster ile bir görüşme yapmışlar, bu sakatlıkların nedenini öğrenmek istemişler… Schuster, 1 gün gibi kısa bir sürede öğrenilecek bir durum olmadığını belirtmiş. Kapsamlı bir araştırma yapılacak.
Kondisyoner mi Quersma, Guti gibi futbolcuların hemen her maçta oynamalarından bir yüklemeden dolayı bir sakatlanma olmuş olabilir mi, keza Aurelio da Milli Takım’da oynuyor, futbolcular hırsının da kurbanı olmuş olabilir, futbolcular kendi özel hayatlarında sorun yaşıyor olabilirler. Bu henüz açığa kavuşmadı, araştırmalar devam ediyor. Zannedersem Beşiktaş’ta antrenman tempoları biraz yavaşlayacak.”
Kartal Yiğit daha sonra Fatih Tekke hakkında da şunları söyledi: “Fatih ilk geldiğinde imza töreninde dedi ki, ‘Sakatım evet ama iki hafta sonra büyük bir ihtimalle sahalara döneceğim’ dedi. Ama bu iki hafta bir ay, bir ay oldu iki ay… Neden olarak Fatih’in de takıma bir önce girip adapte olma uyum açısından onun da bir özverili durumu var bir an önce çalışayım düşüncesinden kendi kendini sakatladı yani dizindeki sakatlık geçti. Kondisyoner ve fizyoterapist aracılığıyla çalışmalara başladı. İlk takım idmanında aşırı yükledi ve diz değil alt adalesinden sakatlandı. Kısmi bir yırtık oldu. Bir anda yüklenince tabiri caizse onun da adalesi patladı. tekkenin hırsı da olabilir, Arjantinli bir fizyoterapist var o çalıştırdı Fatih’i, belki o da acele etmiş olabilir. Yani hatalar belki üst üste bindi. Fatih şimdi yeniden sakatlandı, geriye gitmeye başladı. Açıkçası Fatih’ten Beşiktaş şu aralar pek yararlanamayacak gibi görünüyor.”
Beşiktaş’ın kadrosunun genişliğinden de bahseden Yiğit sözlerine şöyle devam etti: “Kadro geniş. Daha önceki senelerde olsaydı özellikle Ertuğrul, Rıza Çalımbay dönemlerinde daha da sıkıntı yaşanabilirdi yani. Sağolsun yönetim bu sefer Schuster’in eline iyi bir malzeme verdi. Kadro hakikaten geniş. Baktığınız zaman, Aurelio sakatlandı diyelim Ernst var. Ernst’in yanında Necip oynayacak. Olmadı istenmeyen Fink var. Fink şu anda üç büyüklerden birine gitsin banko oynayacak bir oyuncu… O anlamda bir sıkıntı yok. Savunmada İbrahim Toraman zaten kalitesi belli. Orta sahada Tabata var, ileride Bobo iyi. Nobre var. Hoca yakınmıyor ama yakınırsa hatalı bulurum, yanlış yaptı derim. Her takımda sakatlık olur bunun örnekleri var. Galatasaray’da Milan Baros yüzünden geçen sene şampiyonluğu kaybetti. Bir oyuncudan bunlar oluyor. Beşiktaş’ta şu an her oyuncunun yeri doldurulacak duruma geldi. Tabiki bir Querasma’nın olmayışı hem tribünü hem takım içindeki motivasyonu etkiliyor. Guti bir isim.. Onlar tabiki etkiler ama onların yerine oynayacak oyuncuların da kendisini göstermesi lazım.”
SCHUSTER’İN HAREKETİ
PASCAL’DAN FARKLI
Haber Türk Yazarı Kartal Yiğit geçen haftanın polemiği hakkında da şöyle konuştu: “Bizim kültürümüz hakikaten farklı bir kültür. Mutahassıp bir yapımız var, geleneklerimiz göreneklerimiz, aile göreneklerimiz hep ön plandadır. Pascal’ın fiilinden Schuster’inkini ayırmak istiyorum. Pascal’ınki çok daha farklıydı, milyonların önünde yapılmış bir olaydı, büyük bir derbide milyonların önünde yapılmış olaydı. Schuster’in yaptığı ona göre daha farklı ama neden yaptığını halen anlamış değiliz. Zannedersem Trabzon maçındaki sorulara sinirlendi. O nedenle basına kızgınlık mı diyeceğim alaycı bir harekette bulundu. Yapmaması lazımdı gerçekten yanlıştı. Schuster gibi bir isme açıkçası yakışmadı. Bu hareketi yaptı diye de vurun abalıya misali örnek gösterilmemesini istiyorum. Olabilir sonra da özür diledi. Bizler basın olarak takım olarak külüple yöneticilerle iç içeyiz. Onlar sinirleniyorlar zaman zaman biz de sinirleniyoruz bizim de görev yaparken engellendiğimiz olaylar olabiliyor. Artık üstüne gidilmesinden yana değilim.”
GÜVEN TANER: “SAKATLIKLAR
TİCARİLEŞMEDEN”
Spor Yazarı Güven Taner Beşiktaş’ta yaşanan sakatlıklar hakkında Radyo Beşiktaş’ta şunları söyledi: “Ben bu tür sakatlıkların futbolun aşırı ticarileşmesinden olduğunu düşünüyorum. Bu futbolun aşırı ticarileşmesi, her şeyin bir para çıkarına bağlanıyor olması, profesyonel futbolda futbolcuya da fazla yük bindirilmesine neden oluyor. Futbolcu çok önemli paralar kazanıyor, büyük paralar kazanıyor. Adının devam etmesi için ve çoğu hem bir toplu para alıyor, hem de maç başına para alıyor, hem de bir nokta da emir kulu… Diyorlar ki haftada üç maç yapacaksın çıkıyor sahaya. Para kazanacağı için ve baskı altında olacağı için reddedemeyeceği için buna katlanıyor çıkıyor sahaya… Yönetici bana ne diyor parasını veriyorum, oynasın üç hafta maçı diyor. Teknik direktör aynı şekilde ticari bakarak ve belli bir baskı altında olduğu için oynamasını istiyor futbolcusunun bütün maçlarda. Taraftar sadece nedenine nasılına bakmadan sadece başarı beklediği için ünlü futbolcusunun en iyi futbolcularının sürekli sahada olmasını bekliyor. Onların sağlığından sorumlu hekim kesimi, susarak en azıdan bu olaya destek veriyor. Medya derseniz medya hep şovu arzu ettiği için futbolun marka değeri hep önde dursun istediği için bu yönüne fazla yüklenmiyor ve diyorlar ki haftada üç maç oynasın haftada bilmem kaç defa antrenman yapsın, bunları yaptığınız zaman futbolcunun adaleleri de bir gün iflas ediyor. Hatta hatta mental olarak da düşünmek lazım… Düşünsel olarak da bir yılgınlık taşıyor. O yüzden bir takım formsuzluklara yakalanıyor. Ben bunu bu nedenle aşırı ticaretleşmeye bağlıyorum.
Diyorlar ki işte dünyada işte Barcelona yılda şu kadar maç yapıyor, Chelsea yılda şu kadar maç yapıyor. Bana çok sayıda maç yapıp da futbolcuları bütün bu maç trafiğine dayanan 8-10 tane kulüp sayamazsınız. Hem iyi üretim yapacak, işte Barcelona değerinde, Chelsea değerinde… Real Madrid değerinde, çizgisinde futbol üretecek hem de bütün futbolcuları sakatlanmadan bu maç trafiğine dayanacak, katlanabilecek 8-10 kulüp sayamazsınız. Bu futbolcuların sayısını 150-200’den yukarı çıkaramazsınız. Orada seçkin sağlam yani fiziksel olarak ve düşünsel olarak bu işi taşıyabilen elit seçkin oyuncular toplanmış, onlar bu yükü kaldırıyor ancak bizim oyuncularımız kaldıramıyor. Şöyle bir örnek vereyim. Guti. Futbolu çok iyi bilen ve çok iyi oynayan yerine getiren bir oyuncu. Niye Real Madrid’de değil de Beşiktaş’a geldi. Hem de bonservis ücretine hak taşımasına rağmen Real Madrid Kulübü onu bedelsiz Beşiktaş’a verdi. Artık Guti’nin fiziksel yapısı Real Madrid’deki arzu edilen yükü taşıyamayacağı için yoksa şimdi Beşiktaş’ta Nobre’ye ara pası atmak yerine şimdi Real Madrid’te Ronaldo’ya ara pası atıyor olurdu Guti… Yani fiziksel olarak ben futbolcunun artık taşıyamayacağı yükü üzerine bindirilmesinden ötürü bu sakatlıkların doğduğunu, bunun altında da futbolun ticarileşmesinin yattığını düşünüyorum.
Yani bu sadece şimdi Beşiktaş’ta Guti, Quaresma bilmem Aurelio meselesi değil Fenerbahçe’de Stoch sakat, Galatasaray’da Arda sakat, biri iyileşse bir başka ünlü futbolcu zarar görüyor. Ve biz bu zararı sineye çekmek zorunda kalıyoruz. Mesela bir futbolcu sakatlandığında en az size bir ay belki 4-5 maç hizmet veremiyor ama parasını alıyor. Ona bir yatırım yaptığınız halde ondan bir hizmet alamıyorsunuz, niye sizin sistemi kendinizin yanlış kurmasından ötürü futbolcuya fazla yük bindirmenizden ötürü… Bir şık daha var aslında bazı futbolcularda bu yoğun maç trafiği sırasında kendini nasıl yenileyeceğini, o fiziksel yorgunluğunu, düşünsel yorgunluğunu atacağını bilemediği için ve ona bu iş öğretilmediği için de bu yorgunluğun etkisinde kalabiliyorlar.”
Taner, Fatih Tekke konusunda da şunları söyledi: “Fatih Tekke konusuna gelince Beşiktaş çok cephede mücadele edeceği için bir hücum oyuncusu almaya ihtiyaç duyuyordu. Bu Fatih Tekke’miydi değil miydi onun tartışmasını artık geçelim zaman geçti. Bir de yerli almak zorundaydı yabancı kontenjanı dolmuştu. O zaman isim olarak Fatih Tekke’ye de gitmek çok doğruydu. Ama bir futbolcu transfer edilirken ondan ne kadar yararlanabileceğinin de hesabının ve planlamasının yapılması gerekirdi. Alalım sakat ama yarın düzelir. Yarın mı düzelecek 6 ay sonra mı düzelecek demek ki Beşiktaş Kulübü çok yerli yerinde bir transfer planlaması yapmasına rağmen Fatih Tekke’yi neredeyse sanıyorum Ağustos sonuna doğru aldılar. O gün bugündür Fatih hem tedavi görüyor hem çalışıyor. Ama maç oynayamayacak durumda olduğu da biliniyor. Şimdi bugün için Fatih Tekke’yi alırken Beşiktaş Kulübü ne yazıkki iyi inceleme araştırma yapmamış onun için Fatih’in ne zaman iyileşeceği bilinmediğinden Fatih Tekke yanlış bir yatırım gibi duruyor.”
KADRO GENİŞ DEMEK İDDİADIR
Güven Taner kadronun genişliğinden de bahsederken sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi burada kadro geniş demek doğru değil. Sayıya bakacaksınız 25-26 civarında bunların şu anda on tanesi kadarı sorunlu yani sakatlıktan vs sahaya çıkarılamıyor hatta bazen idmana bile çıkamıyor tedavi sürecinde… Demek ki 24-25-26 kişilik kadrolar geniş kadrolar değil. Çok geniş kadro geniş kadro deniyor ama o kadar da değil. 25 kişilik bir kadro saptadınız ama 5 tanesini hemen hiç kullanmıyorsunuz bilmem 3 tanesini çok zorunlu hallerde kullanıyorsunuz ama sayı çok artmamasına karşın futbolcuların neredeyse yüzde 80-90’ını kullanabilecek durumdasınız. O bakımdan Beşiktaş’ın kadrosunun genişliğinden söz edilebilir. Ama bu aşırı bir rakamdır diye konuşamayız. Bu arada 10 yabancı oyuncu barındırabiliyorsunuz bu 10 yabancı sizin kadro sayınıza etki ediyor ama sahaya oynatmak için çıkarabildiğiniz 4 kişi devamlı gizli işsiz durumunda. Bunun da Türk Futbol Federasyonu’nca çözümlenmesi gerekir. 10 futbolcu fiyatına yurt içinde siz maksimum 6 futbolcu oynatabiliyorsunuz.”
“SCHUSTER’E TOLERANS
TANIMALIYIZ”
Taner, haftanın polemiği hakkında da ilginç sözler sarf etti. Güven Taner şunları söyledi: “Bu durum çok nazik bir durum bazı olaylar vardır insan doğal olarak yapar ben o hareketi yaparken orada değildim yani habercilerin foto çekerek esnerken ısrarla fotoğrafını çekerek onu sinirlendirip sinirlenmediğini bilemeden onun doğal olarak hareketi yapıp yapmadığını da bilemiyorum. Açıkçası şunu söylüyorum biraz daha eleştiri konularını seçerken, yüklenirken, insanların karşındakinin de yerine kendimizi koymalıyız. O hareketi neden yapmış olabileceğini anlamalıyız. Biraz tolerans kullanarak değerlendirmeliyiz, hareketin başlangıç noktasında neyin olduğunu bilemediğim için ayıplamam mı gerekiyor doğal saymam mı gerekiyor bilemiyoruz açıkçası…”
Biyonik adam kıymete bindi
Kara Kartal’ın dinamosu Ernst kıymete bindi!.. İlk geldiği günlerde yüksek performansı ile dikkat çeken ancak ilerleyin haftalarda düşüş gösteren Ernst bu sezon yine istim üstünde!.. Orta sahayı adeta tek başına toparlayan, hem defansa hem de golcülere yardım eden Alman Yıldız’ın bu sezon sonu sözleşmesi bitiyor.
Beşiktaş’ın oyuncularından namı diğer alman panzeri Ernst, Beşiktaş’ta kalmak istiyor. Son maçlarda asistleri ile de dikkat çeken Ernst’in sezon sonu sözleşmesinin bitecek olması da Siyah Beyazlı yönetimi harekete geçirdi. Yönetimin Alman futbolcunun sözleşmesi bitmeden devre arası sözleşmesini uzatma yoluna gideceği edinilen bilgiler arasında… 31 yaşındaki Alman yıldıza ilk yıl için 2.2, ikinci yıl için ise 2 milyon euro’dan oluşan 2 yıllık yeni sözleşme önerileceği söylenyor. Maç başına da 50 bin euro alan Ernst ise, yıllık 2 milyon euro ve maç başına 70 bin euro’dan 3 yıllık sözleşme istediği belirtildi.
BJK İnönü Stadı
Fi-Yapı ortaklığı
Beşiktaş İnönü Stadı’nın isim sponsorluğuna şimdi de Gençlik ve Spor Müdürlüğü taktı!.. Daha önce bir hastanenin sponsor olaçağı ancak taraftarın istemediği gündeme gelmişti. Ve bundan Başkan Demirören şikayet etmiş ve adeta taraftarı suçlamıştı. İnönü Stadı’nın ismini Fi-Yapı İnönü olarak değiştirip, sponsorluk geliri elde etmek isteyen Beşiktaş’a şimdi de Gençlik Spor Genel Müdürlüğü’nden uyarı geldiği belirtildi. GSGM Başkanı Yunus Akgül, “Genel Müdürlüğün Gençlik ve Spor Tesislerine Ad Verme Yönetmeliği gayet açık. GSGM’den izin alınmadan isim verilemez ya da isim değişikliği yapılamaz. İnönü Stadı ile Galatasaray Seyrantepe Stadı’nın mülkiyeti bizde, 49 yıllığına kiraya vermişiz. Yönetmeliğe göre isim verilmesi ve isim değişikliği Genel Müdürün teklifi ve Bakan’ın onayıyla gerçekleşebilir” diye konuştu.
Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yunus Akgül, Galatasaray ve Beşiktaş’ın kendilerinden alacakları izin olmadan statlarının isimlerinin değişemeyeceğini söyledi. Beşiktaş Kulübü’nden yapılan açıklamada, BJK İnönü Stadyumu’nun isminin 2 yıllık bir dönem için ”Fi-Yapı İnönü Stadyumu” olarak kullanılacağını bildirmiş, yine benzer bir durumda olan Galatasaray ise Seyrantepe’de yapımı devam eden yeni stadının isminin ”Türk Telekom Arena” olarak açıklamıştı.
Trabzon kazası:1-0
Beşiktaş, Trabzon deplasmanında galibiyetle dönemedi. Spor Toto Süper Lig’in 7. haftasında Trabzonspor’a deplasmanda 1-0 mağlup oldu. Hüseyin Avni Aker Stadı’ndaki mücadeleye ev sahibi ekip hızlı başladı. Hızlı hücumlarla pozisyon bulmaya çalışan Trabzonspor, 11. dakikada Teofilo’yla gole yaklaştı fakat Hakan Arıkan soğukkanlı bir müdahaleyle Karadeniz temsilcisine gol izni vermedi. Yattara’nın bulunduğu kanattan hızlı bindirmeler yapan Trabzonspor, Teofilo’yu içeride topla buluşturarak gol bulmaya çalıştı. Bordo-Mavililer ilk 20 dakikada ciddi pozisyonlar bulsa da Zapotocny ve Hakan Arıkan zamanında yaptıkları müdahalelerle Trabzonspor’a gol şansı vermedi. Hilbert’le sağ kanattan bindirmeler yaptı ve gol aradı. Ancak ilk yarı 0-0 eşitlikle gitti. Beşiktaş, ikinci devreye ilk yarının son anlarında yakalanan gol şansıyla başladı. Tabata’nın kullandığı frikikte Holosko’nun kafası az farkla auta çıktı. Kartal, duran toplarda yakaladığı iki net fırsatı değerlendiremezken, Trabzonspor 50. dakikada kullanılan serbest vuruşta Mustafa Yumlu’nun kafa golüyle 1-0 öne geçti. Son dakikalarda beraberlik golü için yüklenen Beşiktaş, arka tarafta açıklar vermeye başladı ve de Trabzonspor üst üste pozisyonlar buldu. Son dakikalarda ev sahibi ekip ikinci gole çok yaklaştı ancak Hakan Arıkan buna izin vermedi ve mücadele Trabzonspor’un 1-0 üstünlüğü ile sona erdi.

NE YAPTIN HOCA?
Schuster geçtiğimiz haftalarda açıklamaları ve hareketleri ile eleştiri oklarının hedefi oldu. Trabzonspor deplasmanında taraftara davranışından basın toplantısındaki dikkatleri üstüne çeken Trabzonlularla ilgili açıklamasına kadar bir çok konuda şaşırttı. Ancak en çok antrenmanda yaptığı hareketle konuşuldu. Antrenmanda gerginlik dolu Trabzon haftasından sonra Schuster’in hareketleri eleştirildi. Esnerken kendisinin fotoğrafını çeken muhabirlere dönen Alman Hoca’nın, edep yerini göstermekten çekinmediği gündeme oturdu. Bu durum şok etkisi yarattı ve basın mensuplarının tepkisini topladı. Bu hareketi gazeteciler 2003 yılındaki Beşiktaş-Fenerbahçe maçında Pascal Nouma’nın göstermiş olduğu benzer bir harekete benzetildi. Nouma böyle bir hareketten dolayı Siyah-Beyazlı yönetimin kararıyla Fransız golcüsüyle yollarını ayırmıştı. Neyse ki; bu hareketin ardından Schuster’den de resmi bir açıklama geldi. Beşiktaş Teknik Direktörü Bernhard Schuster, basında yer alan antrenmandaki gayri ihtiyari hareketinin yanlış anlaşıldığını belirtti ve “Antrenman sırasında farkında olmadan yapmış olduğum bir hareketin yanlış anlaşılmasından büyük üzüntü duydum.
Refleks sırasında ortaya çıkan bu hareket, asla gazetecilere yönelik yapılmış bir hareket değildir. Gayriihtiyari bu hareketimin kamuoyuna bu şekilde yansıtılması da beni çok üzmüştür.” dedi.