GAZETE BEŞİKTAŞ
SAYI:80, 8 EYLÜL 2004
SAYFA 3
‘Aman iyi denetleyin’
DİDEM TUTAL
Gıda üretim ve satış yerleri eylül ayında sıkı bir denetime tabi tutulacak. Bu arada işyerlerinin dışına taşan esnafta bundan payını alacak.
GÖSTERMELİK OLMASIN
İstanbul Tarım İl Müdürlüğü’nün yapacağı denetim kapsamında, çeşitli semtlerdeki gıda ürünleri satan ve de kaldırımlara taşarak vatandaşın kullanması gereken yerleri haksız işgal eden esnaf da sıkı sıkıya kontrol edecek. Denetimlere sağlık ekipleri, belediye yetkilileri de katılacak. Gerekirse kapatılma bile venilebilecek. Çünkü yetkiler daha da arttırıldı.
Vatandaşlar denetimler için “inşallah göstermelik olmaz ve sürekli hale getirirlir” diyor.
YEREL YÖNETİCİLERE GÖREV DÜŞÜYOR
Yetkililer, konuyla ilgili olarak satış ve tüketim yerlerinin denetlenmesi için yönetmeliklerin hazır olduğu belirtiliyor. Bu ay itibariyle kontrollerin yeni yönetmenliğe göre yapılaçağı ve cezalandırılacağı ifade ediliyor.
GÖZ YUMULMAMALI
Vatandaşlar ise bu konuda geç kalındığını, yerel yöneticilerin gıda gibi önemli bir konuda sık sık denetim yapması gerektiğini kaydediyorlar. Öte yandan cezaların caydırıcı olmadığını savunan semt sakinleri yollara kaldırımları ve de park ve bahçe olarak kullanılan yerlere dahi taşıldığına dikkat çekiyorlar. Bu konuda da kesinlikle izin verilmemesi ve göz yumulmaması gerektiğinin altını çiziyorlar.
ADETA GASP EDİLİYOR
Vatandaşların kullanması gereken yerlerin adeta işgal altında olduğunu söyleyen semt sakinleri bu durumun AB standartlarına da uymadığını, haksız kazanç elde edildiğini, görüntü kirliliği yarattığını vurguluyorlar. Kentlilik bilinçinin bir an önce yerleştirilmesini isteyen sakinler, İstanbul ve ilçelerinin bu sorunun 21. yüzyılda bile hala çözülmemiş olmasının büyük bir ayıp olarak nitelendiriyorlar.
Vatandaş kararsız
BEŞİKTAŞ- Yetkililer yıllardır gündeme getirir, bizde defalarca yazarız ama saraylar, kasırlar ve berzeri tarihi yerlerin duvarları yıkılmaz ve eşsiz güzellikler vatandaşla buluşturulmaz. Bu tarihi yerlerin halka açılıp açılmayacağı tartışıla dursun, peki bu konuda vatandaş ne diyor? Bizde Fulya halkına sorduk. Örnek olarak ta Ihlamurdere Kasrını ele aldık ve Duvarları yıkılsın mı, dedik. Tarihi nitelik taşımadığı ileri sürülen saray duvarlarının yıkılması konusunda Fulyalılar, karar veremedi. Kimisi farklılık katar, güzel görüntü açığa çıkar derken, kimisi yıkılmasından yana olmadı. Gerekçe olarakta insanların buralara sahip çıkamayacağı ve kirleteceği gösterildi. Bek- leyelim, bakalım sonuç ne olacak?
GÖRÜŞLER
YIKILSIN- Bence saray duvarlarının yıkılması iyi olur. Herkes görsün. Yıllardır içi nasıldır, dışarıdan gözükmüyor.
Ahmet Erdada – 35 yaşında
YIKILSIN- Ihlamur dere caddesi boyunca duvarlar yer alıyor. Ama içeride ne var ne yok gözükmüyor. Neden gözükmesin ki. Yıkılsın.
Esmen Aygün – 48 yaşında
YIKILMASIN- Saray duvarları tarihi güzellikler içinde diye biliyorum. Değilse bile yerinde dursun. Yıkılmasını istemiyorum.
Erol Ünal – 39 yaşında
YIKILSIN- Saray duvarları yıkılıp halka açılacak ise, açılması düşüncesindeyim.
Şenol Kartal – 40 yaşında
YIKILSIN-Yıkılması, halka açılması tabi yararlı olur. Hiçbir şey gördüğümüz yok. Daha güzel bir görünüm ortaya çıkacak. Orası bir kasır ama güzelliğini kimse göremiyor. Duvarların olması hoş bir görüntü değil.
Zeki Arabacı – 57 yaşında
YIKILMASIN- Saray duvarları yıkılmasın. Böyle daha iyi. Biz bakamayız. Çöplüğe döner yıkılan yerler. Bu yüzden yıkılmasından yana değilim. Olduğu gibi kalsın.
Mehmet Yavaş-38 yaşında taksi şöforü
YIKILSIN- Ihlamurdere’deki duvarları yıllardır görüyoruz. Ben yıkılmasından yanayım. Açılsın. İçerisini herkes görsün.
Süleyman Kılıç – 41 yaşında tezgahtar
YIKILMASIN- Duvarlar yıkıldı mı orası dolar, bakamayız. Bizim insanımız böyle bir şeyi doğru dürüst sahiplenemez. Kim bilir ne olur…
Atilla Erdem – 44 yaşında kebapçı
YIKILMASIN- Saray duvarlarının yıkılmasından yana değilim. Tarihi bir eser konumunda olmadığı netleşse bile ben bakılamayacağına inanıyorum ve yıkılmasını istemiyorum.
Hüsnü Budak – 32 yaşında
YIKILSIN- Ben saray duvarlarının olmasını istemiyorum. Halk görsün içerisini. Açıkçası, güzel olur.
Turan Kaplan – 20 yaşında
YIKILMASIN- Bir fayda getirmez. Kötü olur. İnsanlar etrafı rezil eder. Her yer giibi…
Alpaslan Özen – 25 yaşında
YIKILMASIN- Sahip çıkamayız. Şimdi bile görüyorsunuz, şişeler, çöpler… Yıkıldığı zaman bakabileceğimizi hiç zannetmiyorum. Yıkılmasın.
Vedat Bayram – 34 yaşında
YIKILMASIN- Kimseye fayda sağlamaz.
Vural Kantar – 34 yaşında
YIKILSIN- ıkılsa daha iyi. İçerisi görülecek. Ne olduğu belli olmuyor. Buradan bakıldığı zaman bile sıkıcı bir görünüm sergiliyor.
Ali Can – 24 yaşında
YIKILMASIN- Tam olarak bilemiyorum.Bizim insanımız orayı hemen kirletir. Bakamayız.
Emine Özkan – 28 yaşında
SAYFA 4
Şimdi gülme zamanı
Kültür ve sanat alanında 1991 yılından beri faaliyetlerini sürdüren TÜRSAK Vakfı’nın (Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı) düzenlediği ‘Bonus Card 3. Uluslararası Komedi Filmleri Festivali’ 17-23 Eylül 2004 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirilecek.
TÜRSAK Vakfı’nın Garanti Bankası işbirliği ile gülümsemenin, umudun ve neşenin yaşamdaki önemini vurgulamak amacıyla Bonus Card’ın Ana Sponsorluğunda geleneksel olarak her yıl düzenlenen Festivalde, dünyanın çeşitli ülkelerinden 50 film, İstanbullu sinemaseverlere kahkaha dolu bir hafta yaşatacak. Festivalde yer alan kısa ve uzun metraj filmler kimi zaman güldürürken, kimi zaman da düşündürecek.
İngiliz filmlerinin ağırlıklı olarak yer aldığı Festivalde bu yıl Charlie Chaplin, Peter Sellers, Woody Allen, Jiri Menzel, Stanley Kubrick, Norman Wisdom, Vittorio De Sica, Clive Donner, George Roy Hill gibi usta oyuncu ve yönetmenlerin filmlerinin yanı sıra; İngiliz komedi tarzı olarak bilinen ‘Ealing Komedileri’ de Türkiye’de ilk kez sinemaseverlerle buluşacak.
‘Bonus Card 3. Uluslararası Komedi Filmleri Festivali’nin organizasyonu, her yıl olduğu gibi TÜRSAK Vakfı’nın Kurumsal Sponsoru PİM Halkla İlişkiler’in; medya duyuruları ise Garanti Bankası Basın ve Halkla ilişkiler Ajansı A&B Tanıtım’ın desteğiyle gerçekleştiriliyor.
Festivalde her yıl verilen geleneksel onur ödülleri TÜRSAK Vakfı’nın Kurumsal Sponsoru URART’ın imzasını taşıyor. Ayrıca Ajans Press, Manajans/Thompson; İstanbul Büyükşehir, Beşiktaş ve Beyoğlu Belediyeleri; Alman, Fransız ve İtalyan Kültür Merkezleri, Avusturya Başkonsolosluğu Kültür Ofisi, Çek Havayolları, Çek Cumhuriyeti ve İsveç Konsoloslukları’nın; Açık Radyo, Capitol Radyo ve Radyo Foreks’in destekleri bu festivalde de devam ediyor.
SAĞLIK HATTI
Bebeklikte beslenme
Bebeklerin beslenme ritimleri ve gereksinimleri de önemli farklılıklar gösterir çünkü beslenme bir ihtiyaçtır. Bebek doğduğunda ve yaklaşık 3-4 hafta, her ağladığında emzirilmeli ya da beslenmelidir. Daha sonra ise bir program dahilinde emebilir veya beslenebilirler. Hemen her anne bebeğinin doymadığını onu iyi besleyemediğini düşünür ve bu konuda kaygılanır. Doğrusu etraftan gelen uyarılar da genellikle bu duyguyu pekiştirir. Oysa;
Bebek emdikten sonra daha huzurlu görünüyor mu? Bir kaç saat aç kalabiliyor mu? Günde bir kaç kez çişini yapıyor mu? Alması gereken kiloyu alıyor mu? gibi soruların yanıtları size bebeğin doyup doymadığını en iyi şekilde gösterecektir. Bebek 4-5 aylık olunca katı gıdalara başlanabilir. Ayrıca bebekler bu aylardan itibaren çevreyle ilgilenmeye başladıkları ve herşeyi izlemek istedikleri için onları memede tutmak zor olabilir ve emmeye istekli görünmeyebilirler. Katı gıdalara geçildiğinde ise, bir seferde bir gıda denenmelidir. Bu, hem bebeğin damak tadı geliştirmesini sağlamak hem de neyin alerji yapıp yapmadığını ya da bebeğin neyi sevip sevmediğini anlamak açısından çok önemlidir. İlk denemelerin emmeyle çiğneme arasında yer alması için hafif sulu ya da sütlü gıdalarla başlamak uygundur. Katı besin yemek yeni bir beceri olduğu için geliştirilmesi zaman alacaktır. Her hafta yeni bir gıda denenebilir. Gündüz emerek beslenme hafifleyebileceğinden sabah ve akşam emme sırasında nispeten karanlık ve sessiz bir ortam tercih edilmelidir. İkinci 6 ayın sonunda bebeğin beslenmesi tekrar problem olmaya başlar. Çünkü bebekler iyice hareketlendikleri için hem kilo verirler, hem yemeğe ilgileri hem de iştahları azalır. Tombul bebek görünümü yok olur ama eğer ana-babalar veya bakıcılar bebeğin zayıflayacağından endişe edip ona ısrarla yemek yedirmeye çalışırlarsa yemek yemek çocuk için bir keyif olmaktan çıkıp eziyet haline gelir. Yeme konusundaki baskı çok farklı şekillerde kendini gösterebilir: Parmak emme, başını vurma, kusma, tükürme ve ağızda tutma gibi. Altıncı aydan itibaren yiyecekler eğer bebek hoşlanıyorsa onun eliyle yiyebileceği şekilde parçalanabilir ve kendi kendine yemesi, zevk alması sağlanabilir.
Bebeklerin beslenmesiyle ilgili sorunlar çoğu durumda aslında anne babanın sorunudur. Çünkü, bebek yemektedir fakat siz istediğiniz zaman, sizin istediğiniz kadar ve uygun şekilde yemiyordur. Oysa beslenme konusunda neredeyse sonsuz seçenek vardır. Süt içmeyen bir bebeğin peşinden elde biberonla dolaşıp içirmeye çalışmanın anlamı yoktur. Çünkü sütü farklı şekillerde sunabileceğiniz gibi yerine yoğurt dondurma gibi gıdalar da verebilirsiniz. Yumurta yemiyorsa yumurtadan nefret ettirmek yerine sevdiği kekten verebilirsiniz. Yemediğini düşündüğünüz bir gıdayı bir süre sonra tekrar denerseniz bir gün keyifle yediğini görürsünüz.
Yemek çocuklar için ne bir ödül ne de bir ceza olarak kullanılmamalıdır. Böyle olduğu zaman yemek yeme ana-babayla çocuk arasında bir mücadele alanı haline gelir. Bebekler yetişkinlerin bu konuya verdikleri önemin çok fazla farkındadırlar ve sizinle yarışırlar. Bir yaşına doğru bebeklerin yemeğe karşı ilgileri iyice hafifler ve kilo alma yavaşlar. Bu yüzden öğün uzatılmamalıdır. Çünkü çocuk hem öğüne uymayı öğrenemez hem de aile bu konudaki kontrolü kolay kaybedebilir. Çocuk bir sonraki öğüne kadar oyunla oyalanmalıdır. İki yaşındaki bir çocuğun dengeli beslenmesi için yiyebileceği şeyler; et, süt yumurta peynir ve taze yeşil sebze ile meyveden oluşur. Çocuk bunların çoğunu sevmediğinde ise anne kaygılanır. Bu durumda bir gıda maddesi yerine geçebilecek başka gıdalar denenebilir. Çocuğun yemediği şeyler için üzülmek yerine severek yiyebileceği yeni pişirme tarzları ve bileşimler oluşturmak için uğraşmak daha akıllıcadır. Çocuklar hızla gelişmekte ve sürekli hareket etmekte oldukları için kaloriye ihtiyaç duyarlar. Yiyeceklerin içerdikleri kalori miktarı değiştiği gibi, yemeklerin hazırlanış biçimi de onların içerdiği kalori miktarını etkiler. Örneğin kızarmış patates haşlanmış olanın 3 katı kalori içerir. Bu nedenle bazen az yiyen çocuklar aslında kendilerine yüksek kalorili yiyecekler sunulan çocuklardır.
Çocuk beslendiği ve büyüdüğü halde siz hala endişeliyseniz büyük olasılıkla çocuğun yemek yeme davranışından şikayetçisinizdir. Çocuğu sağlıklı bir şekilde beslemek ayrı bir şeydir, sosyal alışkanlık ve kurallara uygun bir şekilde beslemek farklı. Sofrada ve çatal kaşık kullanarak yemek yemeyi çocuk nasıl olsa öğrenecektir ve bu konuda çok fazla baskı uygulanmamalıdır. İsteyerek yiyorsa eliyle yemesine izin verilebilir.
Bir çocuk tabağındakini yemesi için zorlandığında bu miktarın onun için gerekli miktar olduğunu sanırsınız oysa kendi ihtiyacının ne olduğunu en iyi çocuk bilmektedir. Öğün zamanları da yine çocuğun ritmine göre ayarlanmalıdır. Yemek yeme, çocuk zayıf ya da gelişimi geri kaldığında bir problemdir. Gelişimi normal bir çocuk, sizin verdiğinizi yemediğinde, sizin onaylamadığınız şekilde yediğinde veya siz söylediğinizde yemediğinde bir sorun olarak ortaya çıkmamalıdır. Çocuğun beslenmesini problem haline getirmekten kaçınmak için; çocuğun açlıktan ölmeyeceğine inanın. Çocuğunuz alması gereken kiloyu alıyor ve doktoru da bunun yeterli olduğunu söylüyorsa size düşen ona yararlı yiyecekler sunmak fakat yemesi için zorlamamaktır. Zaman içinde çocuk uygun yiyecekleri seçmeyi öğrenecektir. Tüm alanlarda çocuğunuzun bağımsızlığını cesaretlendirin. Yemeğini kendi kendine yiyebileceği şekilde sunun ve yardım istemedikçe yardım etmeyin. Beslenmeyi çocuk için mümkün olduğunca aktif bir süreç haline getirin. Yemeğini zevk aldığı şekilde yemesine izin verin. Yemekleri istediği sırada ve istediği şeylerle karıştırarak yemesine izin verin ve ne zaman doyduğuna da kendinin karar vermesini sağlayın.
SAYFA 9
Son fırsat bunlar
Şık baylar bu fırsatlar kaçmaz: Taksitli alışveriş imkanı sunan Axess kart, erkeklerin şıklığına katkıda bulunacak bir kampanya sunuyor. Cacharel, İGS, Sarar, Hatemoğlu, Pierre Cardin, Kiğılı gibi erkek giyimin önde gelen markalarında 10 Eylül’e kadar fazladan iki taksit imkanı sunuyor. Axess kartı olanların kaçırılmaz bir fırsat…
Benetton’da herşey yarı fiyatına: Benetton ve Sisley mağazalarında yüzde 50’ye varan indirimler devam ediyor. Sisley’de t-shirtler 14 milyon 950 bin, gömlekler 34 milyon 950 bin, pantolonlar 49 milyon 975 bin TL. Benetton’da erkeklerin gözdesi jean mont ise 64 milyon 950 bin TL. Kot etek ve kot pantolon: 42 milyon 950 bin lira. Triko sevenler için Benetton hırka ise, 64 milyon TL. Merserize kazak, 72 milyon TL.
Garage’da fiyatlar çok uygun: Garage’da tişörtten eşofmana şorttan kot pantolona kadar bir çok şey çok uygun fiyatlarda. Tişörtler, 5 milyon liradan alıcı bulurken şort, plaj elbisesi ise 10 milyon liradan alıcı buluyor. Sweat-shirt ise, 25 milyon TL. Kot etek, 35 milyon TL. Kot pantolon ise, 45 milyon TL. Birbirinden değişik modellerde bulunan askılı bluzlar ise, 5 milyon TL’den satışa sunuluyor.
D&G’den yeni modeller: Gezgin ruhuna sahip olduğunuza inanıyorsanız, D&G’nin yeni modellerini mutlaka görmelisiniz. Harbor saatleri kanvas kayışı ve çelik gövdesiyle her zaman orijinal olmak isteyenler için…
DKNY’de indirim devam ediyor: DKNY ve DKNY Jeans bahar/ yaz sezonu indirimi sürüyor. Ağustos ayı boyunca devam edecek olan indirimden hala faydalanabilirsiniz. DKNY’nin erkek koleksiyonunda kısa kollu gömlekler, modern takım elbiseler, şık blazerlar, yıkanmış deri ve süet ceketler bulunuyor.
Çok sevdik: Mavi Jeans kentleri tişörtlere taşıyor. “Kentler Koleksiyonu”nun ilk ürünü olan İstanbul tişörtleri İstanbul’un gizemini ve karmaşasını yansıtıyor. 5 ayrı konsept ile tasarlanan tişörler, her tasarımcının İstanbul’a bakışını yansıtıyor.
Okul hediyesi: Disney kol saatleri, zamanı çocuklar için daha eğlenceli kılacak. Disney saatleri, okullar açılırken çocuklar için çok güzel bir hediye…
Fark yaratın: Façonnable klasik ama eğlenceli bir koleksiyon sunuyor. Şık modeller ve spor giyim hem çizgilerle hem de geometrik motiflerle kendini gösteriyor. Bu sezon Façonnable erkeği fark edilecek!
Öğrencilere özel: Okul hazırlıklarının başladığı bugünlerde Jansport çantaları yeni ve özel tasarımlarıyla tüm öğrencilerin gözdesi olacak.
Sportif giysi meraklılarına Daniel Hechter: Fransız erkek giyim markası Daniel Hechter’de açık renkler hakim. Hazırlanan koleksiyonda rahat kesimler hareket özgürlüğü sağlıyor. Sadelik ve şıklık arayan erkekler, koleksiyon içerisinde yumuşak renklerin yanı sıra coşkun ve canlı renkleri de bir arada bulabilir.
Çarşı’da erkek zamanı: Beşiktaş’ta yer alan Çarşı mağazası alışveriş sevenlerin yine yüzünü güldürüyor. Erkekler için özel bir kampanyadan çıkan mağazada, bu yaz şık görünmek isteyen herkes için kolaylık sağlıyor. Özellikle erkekler bu konuda şimdi çok daha avantajlı. Avantajlı kampanya günlerinde kravat alana t-shirt, gömlek, merserize triko alana t-shirt, gömlek alana ise yazlık montlar hediye…
Beymen’in yeni koleksiyonu vitrinlerde: Farklı temaları ve özgün çizgileri ile beğenilen Beymen 2004 yaz erkek gece koleksiyonunda davetler, mezuniyetler ve evlilik törenleri için zengin seçenekler sunuluyor. Hazırlanan smokinlerde değişik kalıp ve model çalışmalarının sonucunda fark edilen çeşitli smokinler tasarlanmış.
Adv ile farklı olun: Adv naylon ve tekno pantolonlar kısa kollu gömlekler şapka kemer ve ayakkabı gibi aksesuarlarıyla yaz dolaplarınıza dinamizm getiriyor. Melanj, siyah-beyaz, bej, haki, lacivert pembe ve turuncu renklerin hakim olduğu koleksiyonda, pamuk, mikro nylon denim lycra karışımları keten ve deri kumaşlar ön planda.
OTOMOBİL
D-Max’ler Türkiye yollarında
Nisan ayında satışa sunulan Isuzu D-Max 4×2 ve 4×4’ler “D-Max Gücü Türkiye’yi Dolaşıyor” tanıtım turu kapsamında yola çıktılar. Edirne İpsala’dan tura başlayan araçlar, Türkiye’yi dolaşarak 21 ilde tüketicilerle buluşacak. Trakya’dan Karadeniz’e, Marmara’dan Güneydoğu Anadolu’ya kadar çeşitli bölgelerde gerçekleşecek Türkiye turu süresince pick-up tutkunları, D-Max’in gücünü test etme fırsatını yakalayacaklar. Tanıtım organizasyonu boyunca 5 bin 500 kilometre yol kat edecek araçlar Ekim’de İstanbul’da olacak.
BAR/CAFE
Pafuli Restaurant/KURUÇEŞME
Pafuli, İstanbul’daki en güzel Karadeniz restoranlarından bir tanesi. Karalahana dolmasını, yaylalarından getirilen otları, bol mısır ekmeğini, mıhlamayı, hamsiyle icat edilmiş pek çok değişik yemeği ve tabii taze balıkları bulabileceğiniz çok keyifli bir yer. Esas Pafuli’nin hemen yan binasında ise sadece kurufasulye-pilac ikilisini sunuyor. Kuruçeşme’den Arnavutköy’e doğru giderken bir uğramanızı tavsiye ederiz. Servis 12.00-24.00 arasında, kredi kartları geçiyor. Tel: 0212 263 66 38
TEKNOLOJİ
Canon daha da ufalttı
Canon, S-serisindeki modellerin objektif boyutunu küçülterek, fotoğraf makinesini daha ufak bir görünüme kavuşturdu. Canon, PowerShot serisi fotoğraf makinelerinin en yenisi olan 5.0 Mega piksellik PowerShot S60 modelini tanıttı. S-serisine ait diğer yenilikler arasında 4 cm’den yakın çekim yapabilen 28-100 mm’lik objektif, aynı anda RAW ve Jpeg kayıt yapabilme özelliği bulunuyor. Canon yeni kamerayı 3.6x optik zoom güvündeki objektif ile donattı.
SAYFA 10
SİNEMALAR
İbrahim Bey
“Ona âşıksın ama bu aşk sana ait. Seni bağlar. Aşkını reddetse bile bunu değiştirmez. Sadece bundan faydalanamaz hepsi bu. Senin sunduğun Moses, her zaman için senindir; gizlediğin ise sonsuza dek kayıptır.”
Ünlü oyuncu Ömer Şerif bu filmle, 2003 Venedik Film Festivali Onur Ödülü ve 2004 Cesar En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kazanmıştı. Fransa’nın dünyadaki en popüler yazarlarından Eric-SCHMITT, aynı adlı romanıyla 2001 Fransız Akademisi Büyük Ödülünü kazanmıştı.
İnsanlık Suçu
Günümüz Fransa’sında geçen film, Pierre Brossard adındaki yaşlı bir adamın hikâyesini anlatıyor. Brossard gençliğinde, II. Dünya Savaşı yıllarında nazilerle işbirliği yaparak ve kendi vatandaşlarına ihanet ederek büyük bir suç işlemiştir. Yaşlı adam hiç yargılanmamıştır ve gözlerden ırak, sakin bir hayat sürmektedir. Kararlı bir hakim ve vicdanının sesini dinleyen bir subay bu üstünden yıllar geçmiş olayı tekrar gündeme getirirler.
Starsky&Hutch
David Starsky hayatını Bay City sokaklarının huzurunu sağlamaya adamış bir polis dedektifidir. İşine manyaklık derecesinde bağlıdır. Hiçbir suçlu elinden kurtulamaz. Bir zamanlar annesinin de Bay City’nin en iyi polislerinden birisi olması nedeniyle kendisini en iyi olmak zorunda hisseder. Ancak annesinin tüm kariyeri boyunca hep aynı partnerle çalışmış olmasına karşılık Starsky hiçbir ortağıyla geçinememekte, bu yüzden de gömlek değiştirir gibi ortak değiştirmektedir.
Terminal
“The Terminal”de Doğu Avrupa ülkelerinden birisinden New York’a gelen Viktor ilginç öyküsü anlatılır. Amerika yolundayken ülkesinde askeri darbe olması üzerine Viktor, New York’un JFK Uluslararası Havaalanında mahsur kalır. Pasaportu artık geçersiz olduğu için Amerika Birleşik Devletlerine’ne girme hakkını yitirmiştir. Ülkesindeki savaş bitinceye kadar havaalanı terminalinin transit yolcular salonunda beklemek zorundadır.
SPOR YAZILARI
BEŞİKTAŞ GAZETESİ
SAYI:80, 8 EYLÜL 2004
SAYFA 5
İNÖNÜ STADI derbiye hazır
SPOR SERVİSİ- 19 Eylül… Bu tarih, yediden yetmişe bütün Beşiktaşlıları yeni statta buluşturacağı gün… İnönü Stadı artık daha çok Kartal taraftarı ile dolup taşacak. Siyah – beyazlı takımın ateşli taraftarı, sahaya artık çok daha yakın… Yaklaşık iki buçuk ay kadar önce başlayan İnönü Stadı yapılandırma çalışmasında son rötuşlar yapılıyor. Zemin indirme projesi ile tribünler artık sahaya 4 metre uzaklıkta ve İnönü Stadı, UEFA kriterlerine uygun modern bir görünüme sahip.
BJK İnönü Stadı, iki buçuk ay kadar önce başlatılan yeniden yapılandırma çalışması ile artık daha çok taraftarı ağırlayacak. Gerçekleştirilen proje ile, toplum koltuk kapasitesi 32 bine ulaşmış durumda. Başka bir deyişle, 21.200 civarında olan kapasite yaklaşık 11 bin koltuk eklenmesiyle yüzde 50 artmış oldu.
Yatırımlar Komitesi Başkanı İlhan Durusoy, şu anda statta güzelleştirme çalışmalarının yapıldığı, gerekli alt yapının ise tamamlandığını söylüyor. Durusoy, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Stadımızdaki çalışma Eylül ayı başında son aşamaya gelmişti. 10 günlük bir ara dışında aralıksız olarak çalıştık ve şu anda boyama gibi çalışmalar yapılıyor. Statta toplam koltuk kapasitesi 32 bine geldi. Yapılan çalışmalar, tamamiyle UEFA, Avrupa kriterlerine uygun olarak gerçekleştirildi.”
Modernizasyon
BJK İnönü Stadı’nda kapalı’nın yeri yeniden eski görünümüne kavuştu. Kapalı tribününün orta kısmındaki localar ve tel örgüler kaldırıldı. Kapı giriş ve çıkışları da artırıldı. Giriş çıkışlar 36 iken 72’ye çıkarıldı. Bununla birlikte basın giriş ve çıkışları da artırıldı. Tuvaletler kadınlı erkekli olarak çoğaltıldı. Durusoy’un yapılan yenilikler arasında, tuvalet ve büfelerde de yenileme – bakım çalışmalarına gidildiğini söylüyor.
Kulüp zararı yok
İptal edilen localar ile ilgili ise, kafalarda takılacak her hangi bir soru olmadığını vurgulayan Durusoy, kulübün bundan dolayı zarar görmediğini belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
“UEFA kriterlerine uygun olarak stadyum modernize edildi. Kapasiteyi elbette yine buna uygun olarak artırdık. Kapalının üstünde yer alan 7 tane loca vardı. Bu localar, iptal oldu. Karşı tarafta bulunan yerler ise, zaten sponsorluklar için kullanılıyor. İptal edilenler zaten boş olduğundan kulübün herhangi bir zararı olmadı.”
Ses içeride kalacak
Durusoy, Avrupa kriterlerine göre modernize edilen stadın şu anki yapısını ve İnönü Stadı’nın ayrıcalığını şöyle dile getirdi: “Tribün sahaya 12 metre civarındaydı, 4 metreye kadar çekilebiliyordu ve biz bunu gerçekleştirdik. Yapılan çalışmaya göre, kale arkası 5 metre, korner de 3 metre uzaklıkta. Stadımız her şey önce diğer statlardan farklı olarak şehrin merkezinde yer alıyor. Bu çok önemlidir. Dünyanın bir çok yerinde böyle bir durum söz konusu değildir. Statlar, şehrin dışında yer almıştır. Bu bakımdan çok güzel çok müthiş bir yerdeyiz ve şehrin içindeyiz. Stadımızı seviyoruz. Bir başka durum ise, statlar düşünürseniz 1940’lı yıllardan kalma. Eski dizayna sahipler. Şehrin dokusuna göre yazık ki alçak kalmış. Bu yeni yapılandırma ile de sesin içeride kalması sağlanmış olacak”
Yenilenen stat,
yönetim kurulunun eseridir
Sadece stadın yenileme çalışması, 2 milyon 750 bin dolar tutuyor. Beşiktaş TV’nin de stüdyolarının statta yer alması ile maliyet yaklaşık olarak 3 milyon dolara geliyor.
Bu çalışmanın mihenk taşlarını İlhan Durusoy, yönetim kurulunun tümü olarak gösteriyor. “Bu İlhan Durusoy’un tek başına yaptığı bir iş değildir ” diyen Yatırımlar Komitesi Başkanı, eserin kulüp başkanı Yıldırım Demirören ve yönetim kurulu ile icra kurulunun imzasını taşıdığını belirtiyor. Durusoy, tüm çalışma arkadaşlarına da teşekkür ediyor. İlhan Durusoy şözlerine şöyle devam ediyor:
“Bu eser, yönetimimizindir. Bir çok merci çalışmanın tam zamanında yetişmesi için yardımcı oldu. Özellikle Nato Zirvesi döneminde çalışmaların aksamaması için gereken anlayışı gösterdiklerinden İstanbul Emniyeti’ne de bu konuda teşekkürü bir borç biliyorum çünkü zirvesi nedeniyle kritik 20 gün içinde kaldık. Ancak çok çalışmalardan uzak kalmadık ve devam edebildik. Gazete Beşiktaş aracılığı ile de çalışmalar süresince de Beşiktaş Belediyesi’nin de göstermiş olduğu çabalardan dolayı teşekkürlerimi iletmek isterim.”
Durusoy, gerçekleştirilen bir diğer çalışmaya daha değiniyor, o da basın tribündeki iletişim sistemi. Basın tribünde iletişim ağının en modern şekilde sağlandığını söyleyen Durusoy, “koltuklara bilgisayar giriş bağlantılarının dahi konulduğuna dikkat çekiyor. UEFA kriterleri, bu iletişim ağının uygulanması ile ilgili yüzde 50 lilik bir koşul istiyorsa bu yapılandırma ile yüzde yüzlük bir yenilenme gerçekleştirilmiş oldu” diyor.
Beşiktaş’a,
20 milyon dolar daha geliyor
İlhan Durusoy, hayata geçirilmesi planlanan Fulya Projesi’nin Beşiktaş’a büyük katkılar sağlayacağını vurguluyor. Fulya’da düşünülen alış veriş merkezinden ortalam 15 ile 20 milyon dolar arasında gelir bekleniyor. 50 milyon dolar maliyetine gelecek olan merkez için ise, uygulama imar planı hazır durumda. Durusoy, projenin Beşiktaş Belediyesinden onay beklendiğini söylüyor. Durusoy, onay alındıktan sonra ruhsat işlemleri ardından inşaat çalışmalarının ilkbahar – yaz 2005 döneminde başlayacağını belirtiyor.
Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören:
‘Ailenizi alın, İnönü’ye gelin’
“BJK İnönü Stadımızın ve Akatlar Spor Kompleksimizin Avrupalı rakiplerimizle yarışacak düzeye gelmesine çok az bir zaman kaldı” diyen Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören: “Bayan taraftarlarımızı ve çocuklarımızı maçlarda görmeyi çok arzu ediyorum. Onun için de ailenizle maça gelin diyorum” şeklinde konuştu.
Demirören, daha sonra sözlerine şöyle devam etti: “Evimizde oynayacağımız maçlarımızın bir şölen havasında geçmesi için çalışmalarımızı titizlikle yürütüyoruz. beşiktaşlı olmanın tribüne gelmenin keyfini çok daha yoğun olarak yaşayacaksınız. BJK İnönü Stadı’ndaki müçlarımıza tüm taraftarımızın ailece katılmalarını istiyorum. Bayan taraftarlarımızın ve çocuklarımızı da maçlarımızda görmeyi arzuluyorum. Gelin hep birlikte kulübünüze, takımınıza destek verin.”
Del Bosque:
“Futbolun sonuçlara bakarak değerlendirildiğini biliyorum. Basın dünyanın her yerinde olaya böyle bakar. Yapılan eleştirileri büyük olgunlukla karşılad, hatta kendime payda çıkartırım. Tarihe bakın, kötü başlangıç ve iyi bitirişlerle dolu. Yönetimin anlayışı fevkalade. Bize sürekli destek oluyorlar. Bu bir teknik adam için inanılmaz bir rahatlıktır. Kötü günde insanların birbirine yardımcı olması çalışma şevki verir. Ben inandım, yönetim inandı, futbolcular inandı. Sonuç gelecek. Hem de çok kısa sürede…”
SAYFA 6
Piknik kaynaştırdı
DİDEM TUTAL
Beşiktaş Ümraniye Tesislerinde bir piknik düzenledi. Divan Kurulu tarafından düzenlenen pikniğe ilgi büyüktü. Beşiktaş Divan Kurulu üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve basın mensuplarının katıldığı yemekte, yediden yetmişe bir çok Beşiktaşlı bir araya geldi.
HERKES ORDAYDI
Ümraniye Nevzat Demir Tesisleri’nde düzenlenen piknikte, Divan Kurulu Başkanı Şeref Nasır konukları karşıladı. Başkan Yıldırım Demirören, saat: 11.00’da başlayan pikniğe eşi ile birlikte katıldı. Divan Kurulu üyeleriyle tokalaşan ve sohbet eden Başkan Yıldırım Demirören, pikniğe gelenler ile kısa sohbetler yaptı. Gelen konukların her biri, Yıldırım Demirören’i içtenlikle selamladı ve kucakladı.
SIKINTILI
GÜNLER GEÇEÇEK
Beşiktaş’ın birlik ve beraberlik anlamıyla yüklü pikniğinde, Beş- iktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören iddialı konuştu. Yönetim olarak aralıksız çalıştıklarını ifade eden Demirören, yolun başında olduklarını ve hedeflerinden şaşmadıklarını dile getirdi. Yıldırım Demirören, basına yaptığı açıklamasında: ” Kötü sonuçlar aldık ama yönetim, teknik kadro ve futbolcular olarak bu sıkıntılı günlerin geçici olduğunu biliyoruz. İyi günlerin çok yakında olduğunu düşünüyorum” şeklinde konuştu.
SORULARI
YANITLADI
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başkan Yıldırım Demirören, yenilenen İnönü Stadıyla ilgili merak edilenleri yanıtladı. Galatasaray derbisiyle İnönü Stadını açacaklarını söyleyen Demirören, Türkiye’de tel örgüleri kaldıran ilk büyük kulüp olduklarına dikkat çekti. Başkan Demirören, taraftarların çok dikkatli olmasını istedi ve “tahriklere kapılmasınlar” şeklinde uyarıda bulundu.
SICAK ORTAM
Beşiktaş Divan Kurulu tarafından düzenlenen pikniğe, Beşiktaş Kulübü Başkanı Demirören’in yanı sıra yönetimden Reha Muhtar, Sinan Vardar, Kenan Öner, Fikret Ercan gibi isimler de katıldı. Birlik yemeğinde, Nevzat Demir de yer aldı. Affan Keçeci de yemeğe katılan isimler arasındaydı.
SAYFA 7
Kartal ucuz kurtuldu
Cimbom’a verdiği BMW vaadini tutmadığı ve kulübe karşılıksız çek kestiği iddiasıyla suçlanan Dream Card ‘ın Beşiktaş’a da geldiği benzeri teklifleri sunduğu ancak ret yanıtı aldığı ortaya çıktı. Beşiktaş Yönetim Kurulu Üyesi, Pazarlama ve Lisansörlükler Komitesi Başkanı Adnan Demir’de olayı doğruladı. Demir sorularımızı yanıtlarken, “Aynı kişiler bize de geldiler. Birçok vaatte bulundular. Ancak konuşurken gözlerimizin içine bir kez bakmadılar. O zaman anladım ki, bu iş olmayacak. Hiç güven vermediler. Yıllardır iş dünyasındayım,böyle şeyleri bir bakışta anlarım. Kendilerini toplantıdan çıkardık ve yolcu ettik. Önceki günde gazetelerden bu olayı okuduk. Beşiktaş’ın hakkını koruduk, buna seviniyoruz.” dedi.
Olay önceki hafta ortaya çıkmış. Basına ise geçen gün yansımıştı. Edinilen bilgiye göre, Galatasaray’ın sponsoru Iwan Postel, 260 milyar lira toplayarak dağıttığı “Dream Card”lar için vaat ettiği BMW’leri vermeyince gözaltına alınarak sorgulanmıştı.. 600 bin dolarlık karşılıksız çek vermekle de suçlanan Postel tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Poster çekiminde iddialı söylem
Beşiktaş Yönetim Kurulu Üyesi ve Futbol Altyapı Komitesi Başkanı Sinan Vardar, poster çekimi için bir araya gelindiği geçen hafta iddialı bir söylemde bulundu ve “bu ekip bu çocuklar içinden beş tane Sergen çıkartacaktır” dedi. Vardar, Beşiktaş’ın altyapıya büyük önem verdiğini belirterek “komite üyesi arkadaşlarımızla beraber dur durak bilmeden çalışıyoruz. A takımımıza çok iyi futbolcular vereceğimizden eminiz. Hocamız Del Bosque de altyapıya önem veriyor” dedi.
Hentbolcular hazırlanıyor
Erkek Hentbol Takımımız, Bursa Nilüfer Belediyesi Spor ile oynadığı hazırlık maçını 36-24 kazandı. Erkek Hentbol Takımımız, Süleyman Seba Spor Salonu’nda oynanan maçta baştan sona üstün bir oyun sergiledi. Bursa Nilüfer Belediyesi Spor’u 36-24 yenen ekibimizde yeni transferlerimizden Cengiz Hatırnaz 10 golle en skorer oyuncu oldu. Mücadelede takımımızın kadrosundaki bütün oyuncular da forma giydi.
Filede rakipler belli oldu
Avusturya’nın başkenti Viyana’da gerçekleştirilen kura çekimi sonucunda Bayan Voleybol Takımımız, Tenerife (İspanya), Sant’Orsola Asystel Novara (İtalya), Azerrail Bakü (Azerbaycan), Calisia Viniary Kalisz (Polonya) ve Kızılyıldız (Sırbistan-Karadağ) takımlarıyla eşleşti.
Ekibimiz ilk karşılaşmasını 10 Kasım 2004 tarihinde İspanya’nın Tenerife ekibiyle deplasmanda oynayacak. Maç programı şöyle oluştu:
10 Kasım 2004 Tenerife – Beşiktaş, 17 Kasım 2004 Kızılyıldız – Beşiktaş, 24 Kasım 2004 Beşiktaş – Azerrail Bakü, 01 Aralık 2004 Sant’Orsola Asystel Novara – Beşiktaş, 08 Aralık 2004 Beşiktaş – Calisia Viniary Kalisz, 15 Aralık 2004 Calisia Viniary Kalisz – Beşiktaş, 05 Ocak 2005 Sant’Orsola Asystel Novara – Beşiktaş, 12 Ocak 2005 Azerrail Bakü – Beşiktaş, 19 Ocak 2005 Kızılyıldız – Beşiktaş, 25 Ocak 2005 Beşiktaş – Tenerife.
SAYFA 8
Basketçiler fırtına gibi geliyor
Beşiktaş Erkek Basketbol Takımı İtalya’da katıldığı dörtlü turnuvayı ikinci olarak tamamladı.
Slovenya kampından sonra İtalya’nın Bozana kasabasına geçen Erkek Basketbol Takımı, 2 Eylül’de Pompea Napoli ekibiyle yaptığı hazırlık mücadelesini 94-89 kaybetti. NBA tecrübeli Sırp oyuncumuz Ratko Varda, takıma İtalya’da katılarak, Pompea Napoli maçında ilk kez Beşiktaş forması giydi ve 11 sayı attı. Khalid El-Amin karşılaşmada 32 sayı kaydederek, maça damgasını vurdu.
Bozana’dan ayrılarak İtalya’nın Trieste kentine geçen takımımız, Tremo Basket, Snaidero Basket ve Livorno ekiplerinin de olduğu 4’lü turnuvaya katıldı. İlk maçını Snaidero ile oynadı ve 78-73 kazandı. Beşiktaş bu galibiyetle final oynamaya hak kazanırken finalde karşılaştığı Tremo Basket takımına 78-71 yenilerek turnuvayı ikinci sırada tamamladı.
Slovenya kampının ve sonrasında İtalya’da katıldıkları 4’lü turnuvanın çok yararlı geçtiğini belirten BJK koçu İhsan Bayülken, “Finalde Tremo Basket’e kaybetmemize rağmen, oyuncularımın performansı beni çok mutlu etti. Ayrıca El-Amin de turnuvanın en değerli oyuncusu seçildi. Yeni transferimiz Ratko Varda’nın takımımıza katılmasıyla daha da güçlendik. Slovenya’daki kampımızda oyuncularımın hem birbirleriyle kaynaşmasını, hem de dayanıklılıklarının artırılmasını amaçladık. İyi bir kamp geçirdik” dedi.
İhsan Bayülken, Akatlar Spor Kompleksi’nde maç oynamanın oyuncuları pozitif etkileyeceğini ve 3 büyük kulübün içerisinde Beşiktaş’ın bir adım öne geçtiğini sözlerine ekledi.
İSTANBUL
Para basıyor
HABER MERKEZİ- Her iki köprü de adeta para basıyor. Boğaziçi köprülerinin para basmaya devam etmesi üzerine, bir süre sonra ücretsiz yapılacak denilen sözlerde unutuldu gitti. Bu arada ay sonu itibari ile her iki köprüden geçiş yapan araçlardan 74.4 trilyon lira gelir elde edildiği öğrenildi.
Karayolları Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, 2004 yılı bir ay boyunca İstanbul Boğaziçi köprüsünü kullanan 38 milyon 382 bin 994 araç gişelere 34 trilyon 108 milyar 897 bin lira gelir bırakırken, aynı dönemde Fatih Sultan Mehmet köprüsünden geçiş yapan 38 milyon 265 bin 650 araçtan ise 40 trilyon 337 milyar 330 milyon lira gelir elde edildi.
Söz konusu dönemde her iki köprüden çift yönlü olarak geçiş yapan araç sayısı ise 76 milyon 648 bin 644 oldu. Zamlı geçiş ücretlerinin uygulandığı 1 Temmuz ile 31 Temmuz tarihleri arasında her iki köprüden geçiş yapan araç sayısı bir önceki aya göre artış gösterdi. Haziran ayında 1. Boğaziçi köprüsünden 5 milyon 675 bin 48 araç geçiş yaparken, araç sayısı 45 binin üzerinde artış göstererek Temmuz ayında 5 milyon 721 bin 28 adete yükseldi. Fatih Sultan Mehmet köprüsünden 6 milyon 77 bin 2 adet geçiş yaparken, bu köprüden Haziran ayında ise 5 milyon 943 bin adet araç geçiş yapmıştı. Böylece yapılan zama rağmen Fatih Sultan Mehmet köprüsünden geçiş yapan araç sayısı da bir önceki aya göre 134 bin adet daha fazla gerçekleşmiş oldu.
Geçiş ücretleri ile kamuya önemli bir finansman kaynağı sağlayan Boğaziçi köprülerinden bu yıl sonuna kadar 200 trilyon liralık bir gelir elde edilmesi planlanıyor. Paralı otoyollarla birlikte bu yılın toplam gelirinin de 300 trilyon lira civarında gerçekleşmesi bekleniyor.
UNESCO uyardı
HABER MERKEZİ- Sonunda olan oldu ve uyarı aldık. UNESCO Dünya Miras Komitesi, 28. dönem toplantısında Türkiye’ye İstanbul’daki tarihi dokuyu koruma altına alması için 2006’ya kadar süre tanıdı. Aksi halde İstanbul “Tehlike Altındaki Kültürel Miras” listesine alınacak. UNESCO Dünya Miras Komitesi 28. dönem toplantısı Çin’in Suzhuo kentinde gerçekleşti. Toplantıda İstanbul’un korunmasına ilişkin ne tür çalışmalar yapıldığı Boğaz’da gerçekleşen tüp geçit çalışmaları, Zeyrek’teki Osmanlı Evleri ile metro ve raylı sistemin tarihi yarımadayı ne şekilde etkileyeceği konusunda bilgi verildi. Ancak çalışmaları yeterli bulmayan UNESCO, Türkiye’den 6 ay içinde yeni bir ilerleme raporu daha istedi.