Gençler ilgisiz kalmadı
Beşiktaş Belediyesi gençlerin geleceği konulu bir panel düzenledi. Panelde “Gençlik neden tükeniyor, el ele çözüm üretelim” başlığı altında gençlerin sıkıntıları ve karşılaştıkları sorunlar dile getirildi.
Panele, Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal’ın yanı sıra, uzman konuşmacılar ve öğrenciler de katıldı.
Akatlar Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panele Beşiktaş ilçesindeki tüm okullardan ilgi oldukça büyüktü. Ayrıca panele Klinik Psikolog Yeşim Altuncuy, Sokak Çocuklarını Koruma Derneği Başkanı Yusuf Kulca ve Adsız Narkotiklerin bir üyesi konuşmacı olarak katıldı. Panelde gençlik sorunları ve bağımlılık konusu, çocukları sokağa iten nedenler ele alındı. Bununla birlikte “Gençlerin sorunları neler?”, “Bağımlılık nedir?” sorularına yanıt arandı. Teknolojinin gelişmesiyle de birlikte gençliğin yeni durumu nasıl diye sorgulanırken televizyon ve internetin sakıncalı yönleri bu sakıncaların bağımlılıklarla ilişkisi, gençlerin nasıl korunabileceği konulara da detaylıca değinildi. Velilerin de ilgiyle izlediği panelde, ebeveynler de sorularını uzmanlara yöneltti ve gençlerin daha iyi yetişmesi konusunda neler yapabilecekleri üzerine destek aldı.
Tiyatro
SANAT tutkunları için, bu ay da yine dopdolu geçecek. Sanatın kalbi Beşiktaş’ta, Akatlar Kültür Merkezleri’nde Mart ayı içinde birbirinden değişik oyun ve gösterimler sizleri bekliyor. Programlar hakkında detaylı bilgi edinmek için; Akatlar Kültür Merkezi 0 212 351 93 82’i arayabilirsiniz.
Akatlar Kültür Merkezi Melih Cevdet Anday Sahnesi: Tiyatro Yeniden – Hepimizin Bahçesi Çocuk oyunu 15 Mart Cumartesi ve 16 Mart Pazar günü Saat: 13.00’te sahne alıyor. Bilet fiyatı ise: 15 YTL. Beşiktaş Belediyesi Kültür Sanat Platformu tarafından Cumartesi günü sahnelenen bir başka oyun ise, Mutlu Yıllar. Saat: 20.30 Bilet fiyatı ise tam 10 YTL, indirimli 7 YTL. Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu, Basit bir ev kazası adlı oyunuyla sanatseverlerin karşısına çıkıyor. Saat: 18.00’de oynanacak olan oyunun bilet fiyatı tam 25 YTL, indirimli ise 20 YTL. 19 Mart Çarşamba günü ise “Ulusal bir şahlanışın öyküsü” adlı oyun Tiyatro Birileri Hoş Gelişler Ola tiyatro topluluğu tarafından sahneye konacak. Saat: 20.30’da oynanacak olan oyunun bilet fiyatı ise, 20 YTL. 20 ve 21 Mart tarihlerinde Beşiktaş Belediyesi Kültür Sanat Platformu Prodüksiyon Tiyatrosu tarafından sahnelenen ‘Mutlu Yıllar’ oyunu saat: 0.30’da seyircisiyle buluşacak. 22 Mart Cumartesi günü ise Beşiktaş Belediyesi Kültür Sanat Platformu Prodüksiyon Tiyatrosu ‘Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’ adlı başka oyunuyla saat: 20.30’da sahne alacak. 24 Mart Pazartesi günü ise Ustalara Saygı etkinlikleri çerçevesinde Ayla Algan ve Beklan Algan anılacak. Ücretsiz olarak yapılan etkinliği Faruk Şüyün yönetiyor. 25 – 26 Mart Salı günü, Beşiktaş Belediyesi Kültür Sanat Platformu Prodüksiyon Tiyatrosu ‘Mikadonun Çöpleri’ adıl oyun ile sanatseverlerin karşısına çıkacak. 28 Mart Cuma günü Mieke Miyazaki Koto konseri saat: 20.30’da ücretsiz olarak gerçekleşecek. 29 ve 30 Mart günlerinde ise Tiyatro Yeniden Hepimizin Bahçesi adlı çocuk oyunuyla kapanışı gerçekleştirecek. Oyunlar, saat: 13.00 te sahnelenecek.
ÇOCUKLAR YAŞADI
Çocuklar hem tiyatro izledi hem de yerlerinde duramadılar, hop hop zıpladılar. Beşiktaş Belediyesi Beltaş’ın Mustafa Kemal Merkezi’nde gerçekleştirdiği “Sanat ve spor çocuklar için buluşuyor” etkinliğinin ilki gerçekleştirildi. Etkinlik kapsamında Akbank Çocuk Tiyatrosu, “Masal Masal İçinde” oyunu ile perdelerini 450 kişiye açtı. Oyun öncesinde ve sonrasında çocuklar, hem Akatlar Club Sporium eğitmenleri eşliğinde sportif faaliyetlerde bulundu, hem de spor okulu ödüllerini kazandılar.
Etkinlikler mart ayının ilk haftasında seyirciyle buluşurken 22 ve 29 Mart tarihlerinde de devam edecek. Oyun öncesinde ve sonrasında çocuklar, Akatlar Club Sporium eğitmenleri eşliğinde sportif faaliyetlerde bulundu. Etkinliklere katılan çocuklara Aktlar Club Sporium okullarından çeşitli armağanlar verildi. Bununla birlikte etkinlikleri takip edebilmek için biletler Mustafa Kemal Merkezi (MKM) gişesinden ve Biletix’ten temin edilebilir.
“Masal Masal İçinde” oyununa baktığımız zaman, tiyatro severler icin ekip şu açıklamada bulunuyor:
“Artık daha az hayal kuruyoruz. Masallar dünyamızdan çıkıyor. Düş kurma gücümüz azaldı. Verileni kabul ediyoruz. Oysa o masallar değil midir bizleri bu yaşlara getiren, toplumla aramızdaki bağı kuran? Ders vermeyen, düş gücünü geliştiren ve oyun sonrası da konuşulması gereken “Masal Masal İçinde”, bir masallar toplamı. Bulut’un, Rüzgâr’ın, Güneş’in başrolde oldukları bu masal dünyası küçüklere olduğu kadar çocukluğunu yitirmeyen büyüklere de sesleniyor.”
Programda ise saat 13:00’te fuaye alanında animasyonlar çocukları mest etmeye hazırlanırken Akatlar Club Sporium eğitmenleri eşliğinde ise spor aktiviteleri gerçekleşiyor ve bir saat sonrasında Akbank Çocuk Tiyatrosu “Masal Masal İçinde” ile tiyatro severler ile buluşuyor. Hemen ardından da Akatlar Club Sporium eğitmenleri eşliğinde spor aktiviteleri sürüyor ve katılımcılara da sürpriz hediyeler veriliyor.
Moskova’dan Beşiktaş’a…
Dünyanın en önemli orkestraları arasında yer alan Moskova Senfoni Orkestrası, Mustafa Kemal Merkezi Attila İlhan Salonu’nda ilk konserini geçtiğimiz haftalarda verdi. Beşiktaş Belediyesi tarafından düzenlenen konserde Moskova Senfoni Orkestrası’na Rusya’nın tanınmış keman ve piyano virtüözleri eşlik etti. Klasik müzikseverlerin buluştuğu konsere ilgi büyüktü. Orkestra konserde, şef Vladimir Ziva yönetiminde VVolfgang Amadeus Mozart, Ludvvig van Beethoven, Felix Mendhelssohn’un eserlerini seslendirdi. Konsere kemanda Rodion Zamuruev, piyanoda Victoria Korchinskaya Kogan solist olarak katıldı. Moskova senfoni orkestrası hakkında Moskova Senfoni Orkestrası 1989 yılında kurulan Moskova Senfoni Orkestrası, dünyanın en önemli orkestraları arasında yer alıyor. Aynı zamanda Rusya’da, devlet desteği olmadan özel kaynaklarla kurulan ilk bağımsız orkestra olma özelliği taşıyor. Kuruluşundan itibaren Moskova’nın müzik hayatına aktif olarak etki eden Moskova Senfoni Orkestrası, bugüne kadar dünya çapında çok sayıda şef ve solistle birlikte çalıştı. Bu isimler arasında Vladimir Ziva, Arnold Katz, Sergey Stadler, I. Golovchin, Yuh Bashmet, Victor Tretiakov, Vadim Repin, Alexander Knyazev ve Alexander Rudin bulunuyor. Moskova Senfoni Orkestrası Rusya ve yurtdışında iyi tanınan bir orkestra olarak, ABD, Japonya, Güney Kore ve Batı Avrupa’da çok sayıda konser verdi. Konser programlarının yanı sıra, yüksek kaliteli kayıtlarıyla da ün kazandı.
Asena ve Eğilmez Akatlar’da anıldı
Duygu Asena ve Ertem Eğilmez, Beşiktaş’ta anıldı. Beşiktaş Belediyesi Kültür Sanat Platformu tarafından düzenlenen “Ustalara Saygı” etkinliklerine iki sanatçı konuk oldu. Yapımcı ve sinema yönetmeni Ertem Eğilmez ve feminist hareketleriyle ülkemiz tarihinde bir dönüm noktası yaratan Duygu Asena, düzenlenen geceyle anıldı.
1989 yılında yaşamını yitiren değerli yapımcı ve sinema yönetmeni Ertem Eğilmez, birçoğu sinema tarihimiz açısından dönüm noktası olmuş filmlerinden oluşmuş sunumuyla birlikte kısa bölümlerle anıldı. Geceye sanatçının torunu Arzu Çevikalp, Atilla Dorsay, Buket Uzuner, Engin Ayça, Halit Akçatepe, Osman Cavcı, Ülkü Erakalın, Yılmaz Atadeniz konuşmacı olarak katıldı. Orçun Orçunsel kısa bir Chopin resitali ile geceye renk katarken, Can Saban da piyanosuyla usta yönetmenin unutulmaz film müziklerinden esintiler sundu. Faruk Şüyün’un hazırladığı ve Selen Domaç’ın sunduğu gece, Akatlar Kültür Merkezi Melih Cevdet Anday Sahnesi’nde yapıldı. Düzenlenen etkinlikte kurucusu olduğu Arzu Film’in çatısı altında Yeşilçam’ın birçok ustasına öğretmenlik eden, esin kaynağı oluşturan Ertem Eğilmez, filmlerinden bölümlerle anıldı.
Perdeye yansıyan Ertem Eğilmez klasikleri arasında “Hababam Sınıfı” serisi, “Arabesk”, “Gülen Gözler”, “Banker Bilo”, “Süt Kardeşler”, “Canım Kardeşim”, “Mavi Boncuk” ile “Küçük Hanımefendi” de vardı. Engin Ayça, Ülkü Erakalın, Yılmaz Atadeniz ve eleştirmen Atilla Dorsay, Eğilmez’in sinemamız açısından ifade ettiği değeri seyircilere anlatırken, Yazar Buket Uzuner ise bir edebiyatçı gözüyle Ertem Eğilmez filmleri hakkındaki düşünce ve duygularını sanatseverlerle paylaştı. Yönetmenin filmleri için kılıktan kılığa bürünen Türk sinemasının değerli oyuncuları Halit Akçatepe ve Osman Cavcı da etkinliğe konuşmacı olarak katıldılar. Bir diğer gecede, özellikle “Kadının Adı Yok” adlı romanıyla, feminist hareketin ülkemizdeki tarihinde bir dönüm noktası yaratan Duygu Asena’nın farklı yönleri, dostları tarafından konuklarla paylaşıldı. Asena’nın kardeşi İnci Asena’nın da katıldığı etkinlikte Ayşegül Sönmez, Coşkun Aral, Fatmagül Berktay, Filiz Aygündüz, Müge İplikçi, Nâzım Alpman, Pınar Selek, Sedef Kabaş ve Yavuz Özkan konuşmacı olarak yer aldı. Etkinlikte, Zeynep Tanbay’ın koreografisini yaptığı bir gösteri, altı dansçı tarafından, Derya Alabora’nın okuduğu Duygu Asena metinleri eşliğinde sanatseverlere sunuldu. Ustalara Saygı’ya Ali Kocatepe ve Vedat Sakman onun anısına söyledikleri şarkılarla katıldılar. Gecede Nebil Özgentürk’ün hazırladığı “Bir Yudum İnsan”dan yeniden kurgulanan özel bir bölüm de seyircilere sunuldu.
‘Kültür ve sanatın
başkenti olduk…’
Bir süre önce, yıllardır otopark olarak kullanılan mezbelelik bir alandan Kuruçeşme Arena’yı yaratan Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, MKM, Ortaköy Akatlar ve Levent Kültür Merkezleri’nde yaptığı atakla 4 yıl içinde Beşiktaş’ı adeta İstanbul’un kültür ve sanat merkezi haline getirdi!..
YERLİ VE YABANCI SANATÇILAR
10 Ağustos 2005 tarihinde Pink Martini konseriyle seyircilere ‘merhaba’ diyen Kuruçeşme Arena, o günden bugüne Boğaz’ın yıldızı olarak parlıyor. Yüzlerce yerli ve yabancı solist ve sanatçı Kuruçeşme’de ağırlandı, yüz binlerce insan konserleri coşkuyla izledi. Sezen Aksu’dan Ajda Pekkan’a Erol Evgin’den Funda Arar ve Kıraç’a uzanan dev konserler Kuruçeşme Arena’da yapıldı. Bugüne kadar yaklaşık 100 ünlü sanatçı ve orkestra eskiden çöplük olan ancak Beşiktaş Belediyesi tarafından dev bir konser arenasına çevrilen Kuruçeşme’de sahne aldı. Öte yandan Shakira, Sting, Depeche Mode, Evanescence, Sean Paul, Roger Waters ve benzeri dünyaca ünlü solist ve gruplar da Kuruçeşme Arena’da ağırlandı. Konserleri sadece bir yıl içinde yüzbinlerce kişi izledi.
MKM, AKM’YE RAKİP!..
Beşiktaş’ın kültür ve sanat alanında diğer bir yüz akı ise Mustafa Kemal Merkezi… AKM’ye rakip gösterilen Akatlar’daki MKM, 8 Aralık 2004 tarihinde Mucizeler Komedisi Müzikali ile açılmıştı. Ünlü sanatçı Şener Şen’in başrolünü oynadığı müzikal büyük ilgi görmüştü. MKM’nin yıldızı ise, her geçen gün sanatsal etkinliklerle biraz daha parlıyor. MKM’de bugüne kadar dünyaca ünlü Prag Senfoni Orkestrası konseri ve Eskişehir Belediyesi Senfoni orkestrasının verdiği konserler beğeni ile izlendi. Mart ayında ise Moskova Senfoni Orkestrası MKM’yi tercih etti. Dünya basını ve Avrupalı kültür ve sanat severler MKM’yi ve Beşiktaş’ı tanıdı.
TİYATRO VE SERGİ SALONU BİR İLK
1032 kişilik eşsiz tiyatro salonu ile MKM son günlerde bir atağa daha kalktı ve çocuk tiyatrosunda da ön plana çıktı. Öte yandan MKM içinde hizmete giren Beşiktaş Çağdaş’ta ise, ünlü ressamların tabloları sergileniyor. Kendine özgü bir müze konsepti bulunan sergi salonu, İstanbul’un en önemli alanlarından biri olarak kabul ediliyor. 2500 metrekarelik bir alan üzerinde kurulu olan Beşiktaş Çağdaş’ta resim sergilemek için aylar öncesinden gün alınıyor ve oldukça seçici davranılıyor. Prestijli dev boyuttaki sergi salonu, Türkiye’de bir ilk olarak gösteriliyor.
USTALARA SAYGI GECELERİ
Diğer yandan Beşiktaş Belediyesi tarafından kurulan Beşiktaş Platformu ile ustalara saygı geceleri de Akatlar Kültür Merkezi’nde tüm ihtişamıyla devam ediyor. Bugüne kadar onlarca aydın, edebiyatçı, yazar, ressam, tiyatrocu, sinema ve sahne yıldızı ile gazetecinin anıldığı ustalara saygı geceleri bir ilk olarak Beşiktaşlıların karşısına çıktı. Levent Kültür Merkezi’nde sinema günleri, Ortaköy’de ise tiyatro gösterileri ise eksik kalmıyor. Kışın kapalı alanlar tercih edilirken, yazın neredeyse her gün dünyaca ünlü bir solist veya orkestra Kuruçeşme Arena’da sahne alıyor. Bu arada ülkemizin önde gelen sanatçıları da Kuruçeşme Arena’da Beşiktaşlılar ve İstanbullularla buluşuyor.
Bu tür bir yapılanmanın ve böylesine çok kültür ve sanat merkezinin hiçbir ilçede bulunmadığına dikkat çeken Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, etkinlikleri daha da çoğaltacaklarını söylüyor. Ünal, faaliyetlerin niteliklerinin artırılarak vatandaşlarla buluşturmak için yeni projeler geliştirdiklerini de sözlerine ekliyor. “İstanbul’un kültür ve sanat merkezi Beşiktaş” diyen Ünal, Atatürk’ün de söylediği gibi sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözü ile hareket ettiklerini açıklıyor.
EKONOMİ DE CANLANDI
Öte yandan kültür ve sanat faaliyetlerinin artması Beşiktaş’taki ekonomik hayatı da canlandırdı. Bu alanda yatırımlar da artarken, kültür merkezleri ve sergi salonlarının bulunduğu alanlardaki hareketlilik, sabahın erken saatlerinde başlayarak, gece yarılarına kadar sürüyor. Kültür ve sanat merkezinin etrafında bulunan esnaf da Beşiktaşlıların yoğun ilgisi nedeniyle ticari alışverişlerin arttığına da dikkat çekiyor. İşin bir de ekonomik boyutu var. Gişe anlamında sirkülasyon yaşanırken, kültür ve sanat merkezlerindeki yoğunluk Akatlar, Levent, Ortaköy ve Kuruçeşme esnafını da sevindirdi. Merkezlerin bulunduğu bölgeler, tüm gün gözle görülür bir hareketlilik yaşıyor. Canlanmayla birlikte ekonomik anlamda da Beşiktaş kültür sanat merkezleriyle çok şey kazandı. Değişime uğradı.
Hatice Sultan Sarayı
Ortaköy ile Kuruçeşme arasında, bulunan saraylardan biri olan Hatice Sultan Sahil Sarayı, Beşiktaş’ın tarihi değerlerinden bir tanesi… 17.yy boyunca giderek günlük devlet işlerinden kopan Osmanlı sultanlarının, hanedanın kadın üyeleri ile birlikte bir anlamda Topkapı Sarayı’nı terk etmeleri ile bu dönemde İstanbul’un Haliç, sonrada Boğaziçi sahillerinde, sultanları uzun sürelerle ağırlayan sahil saraylar inşa edildi. Bunların büyük çoğunluğu, geleneksel olarak üst yöneticilerle evlendirilmekte olan sultan kızlarına, kız kardeşlerine ve kardeş kızlarına aitti. III.Mustafa’nın (hd. 1757 –1774) kızı Hatice Sultan’ın (1768 –1822) Ortaköy’deki sahilsarayı bunlardan biridir.
Hatice Sulta, amcası I.Abdülhamid’in (hd.1774 –1789) girişimi ile 1786’da Hotin muhafızı Seyyid Ahmed Paşa ile evlendirilmişti Kardeşi III.Selim’e (hd. 1789 –1807) yakınlığıyla dikkati çeken bu prenses, padişahın hayatında özel bir yer alırken, çağ dışı bazı diğer prensesler gibi özgür bir yaşam sürdürmeye başlamıştı. 1796’da Eyüp’te Defterdar İskelesi’nde bir sahilsarayı olduğu bilinen Hatice Sultan, bir taraftan burayı yenilerken, aynı zamanda 1804’te Ortaköy Kuruçeşme arasındaki Defterburnu’nda bulunan Neşetabad Sarayı’nın kısmen onarımı ile iç dekorasyonunun tümüyle yenilenmesine girişmiş; ayrıca 1809’da Arnavurtköy’de bir arazi satın alarak, Beyhan ve Esma sultanlar gibi kendi adına yeni bir sahilsaray inşa ettirmeye başlamıştı. Bu sıralarda İstanbul’da faaliyet göstermekte olan mimar –ressam Antoine –Ignace Melling (1763 –1831) ile bir yakınlık kurarak, onu Neşetabad Sarayı’nın bütün iç dekorasyonunun tepeden tırnağa değiştirmesiyle görevlendirdi. Zorda olsa yaratılan güven ortamında, mimar ile sultan efendinin sahil sarayın iç süslemeleri konusunda görüş alışverişinde bulunabildiği anlaşılmaktadır. Balmumundan hazırladığı moderlerle ilgili olarak Hatice Sultan’la yazışabilmek için Melling Osmanlıca öğrenirken, Hatice Sultan da Melling’den bu dili Latin harfleri ile yazmayı öğrenmiştir. Mellng’in Voyage pittoresgue de Constantinople et des rives du Bosphore isimli albümde yer alan ve yapının tamamlanmasından sonraki durumunu gösteren gravürü, sahilsarayın deniz cephesinin tüm ayrıntılarıyla betimlemektedir. Albüm metninde Melling’in tasarladığı belirtilen bir köşk dışında, Defterburnu Sahilsarayı’nda geleneksel Osmanlı sivil mimarisi ilkelerinin korunduğu anlaşılmaktadır. Gravürde eşlik eden metin ve arşiv belgeleri, yapı gruplarını ve sahilsarayın iç mekan organizasyonunu anlamamıza olanak sağlamaktadır. Saraya bağlı olan ilk yapı başağa dairesi, yani harem ağalarının başı olan görevli ile maiyetinin ikametgahıydı. Sarayı çevreleyen duvarların dışında kaldığı belirtilen bu iki katlı dairenin, gravürde ancak eliböğründelerle taşınan bir çıkması gösterilmiştir. Metinde, altı katın başağa ve maiyetinin kullanımına, üst katın da kız kardeşini sık sık ziyaret etmekte olan sultanın maiyetine ayrıldığı ve maiyetini burada bıraktıktan sonra padişahın sahil sarayın diğer bölümlerine yalnız ilerlediği belirtilmiştir. Beyhan ve Esma sultanların Boğaziçi sahilsaraylarının iç organizasyonlarıyla karşılaştırdığımızda emsalleriyle aynı konumda bulunduğu söyleniyor. Yapının, başağı ile kalabalık görevli ordusunun yerleşebilmesi için, gravürde gösterilmeyen oldukça geniş bir alanı kaplamış olduğu belirtilen her iki kat pencerelerinde de, Boğaziçi’nin Remile yakasındaki yapılarda sık görülen, rahatsız edici sabah güneşine karşı koruyucu alt ve üst gölgelikler bulunuyordu.
Aynı zamanda sahilsarayı girişi sağlayan bu neoklasik yapı, uzun,üzeri açık ve kafesli bir galeri ile sahilsarayın diğer dairelerine bağlanıyordu. Bu galeri üzerinde, iki ahşap direk üzerinde denize doğru çıkma yapan bir köşk bulunuyordu. Tabanı Boğaziçi yalılarında sık görülen balıkhane köşklerinde olduğu gibi ızgaralı olan bu köşk geçildikten sonra ulaşılan asıl yapı, sultan efendinin maiyetine ve özel kullanımına ayrılmış daireler ile, ortada yalnızca III. Selim’in ziyaretleri sırasında açılan bir daireden oluşuyordu. Rıhtıma oturan bu iki katlı sultan dairesinin iki yanında, yapı boyunca dizilen odalarla uzanan sultan efendi ve maiyetinin daireleri de iki katlıydı. Her iki kata da rıhtımdan biraz içeri çekilmiş olan birinci kat üzerinde, eliböğründelerle taşınan üç adet çıkma ile vurgulanan ikinci kat yükseliyordu. Sarayın asıl yapısının biraz ötesinde, denize taşan üç sofalı köşk tipte bir köşk ve onu takip eden iki duvar arasında, sultan efendinin eşinin İstanbul’da bulunduğu sıralarda oturduğu gösterişsiz özem dairesi bulunuyordu.
455 yıllık canlı tarih
Sinanpaşa Camii
Beşiktaş’ın merkezinde 15. yy’dan kalma bir cami sizleri karşılar. Tarif etmek gerekirse, Beşiktaş iskelesi karşısındadır. Kurucusu 1548-1550’de Kaptan-ı Derya olan 1553’te ölen Vezir Sinan Paşa’dır. Dikdörtgen bir plan üzerine oturtulan Mimar Sinan’ın eseri olan bu cami, Sinanpaşa Cami olarak bilinmektedir. Merkezi kubbe kemerlerle altı köşeli bir şekilde sütunlara dayandırılmış olup iki yanda ikişer kubbe bulunur. Kurulduğundan bu yana çeşitli tarihlerde onarım görmüştür. Mabedin son cemaat yerini medrese çevreler. Tek minareli olan caminin Hünkar mahfilinin ise yıkıldığı söylenmektedir. Caminin üstünü bir büyük kubbe kapamakta ve bunu sağ ve solunda ikişer yarım kubbe desteklemektedir. Kapı tarafından 5 kubbe daha yer almıştır. İkinci ve üçüncü kat pencerelerinin camları renklidir. İç süslemeleri ince kalem işidir. Avluyu son cemaat yeri ile birlikte 22 mermer sütunlu, kubbesiz ve kiremitle örtülü bir kısım çevirmektedir. Duvarları kesme taş ve kırmızı tuğla karışımıdır. Tek şerefeli bir minaresi vardır. İki kapılı bahçenin ortasında ise 4 mermer sütunlu bir şadırvan bulunmaktadır. Beşiktaş’ta, Barbaros Anıtı’nın karşısında yer alan 1553-1555 yıllarında Mimar Sinan tarafından yapılan cami, Edirne’deki Üç Şerefeli Cami’nin planını daha küçük boyutlarda yinelemiştir ve yapı, 6 ayaklı camilerin öncüsüdür. Cami avlusunu, 22 mermer sütunlu, kiremit örtülü revaklar ardında medrese odaları çevrelemektedir. Yapının iç süslemeleri ince kalem işlidir. Sinan Paşa Şadırvanı’nın üstü havuzdaki suyun kirlenmemesi için mermer eteklikle kapatılmıştır. Mermer eteklik ve sütun başlıkları 16. yüzyıl Osmanlı işçiliğinin en güzel örneklerinden biridir.
Söz muhtarlarda
Önümüzdeki sayıdan itibaren muhtarlar ve mahallelerimizle ilgili haberler, araştırmalar ve söyleşilere başlıyoruz. Yapılacak olan araştırmalar ile 23 mahalleden sizlere geniş bir bilgilendirme yapacağız. Tarihi ve tabii dokunun anlatıldığı sayfalarımızın tamamlanması ile birlikte yine çok önemli bilgilerin yer aldığı ve Beşiktaş kentlisinin de içinde bulunacağı sayfaların hazırlık çalışmalarına başlanıldı. Beşiktaş Kentlisini bilgilendirebilmek amacıyla saraylar, camiler, nişangahlar ve çeşmelerle başladığımız seri yazılara bundan böyle muhtarlarımızla devam ettireceğiz. İki sayfayı mahallelerimize ve muhtarlarımıza ayırdık. Her sayıda 4 muhtar ve mahalle olmak üzere geniş çaplı bir çalışmaya başlıyoruz.
Tarih ve doğa… Kuruçeşme
Beşiktaş’ın önemli cazibe merkezlerinden biri olan Kuruçeşme, 7’den 70’e herkesi büyülüyor. Tarihi dokusu, sahile uzanan bağlantı yolları ve yeşiliyle ilçenin uğrak semtlerinden bir tanesi olarak biliniyor. Kuruçeşme Mahallesi Genel Tanımı: Kuruçeşme, Ortaköy ile Arnavutköy Mahalleleri arasında yer alan bir kıyı yerleşimi olarak tanımlanıyor. Semte ismini veren çeşme, II. Mehmed’in tezkirecibaşısı Osman Efendi’nin yaptırdığı ve bugün de ibadete açık olan camiinin alt katında ve doğu cephesinde yer alır. Tarihi dokusunu korumuş olan Kuruçeşme, geçmişte olduğu gibi bugün de, Beşiktaş’ın önemli yerleşimlerinden biridir.
Kuruçeşme Mahallesi’nin sokakları: Özefe Sokak, Eski Dolap Sokak, Mezarlık Sokak, Öksüz Çocuk Sokak, Keman Sokak, Orman Sokak, Mezarlık Çıkmazı Arnavutköy Kuruçeşme Caddesi Alay Emini Sokak, Avize Sokak, Çınarlıçeşme Sokak, Koru Sokak, Kireçhane Sokak, Kör Kadı Sokak, Yeşilpınar Sokak, Mevkip Sokak, Muhtar Hüseyin Sokak, Merdiven Sokak, Akıncılar Bayırı Sokak, Alaybeyi Çıkmazı, 1. Aralık Muhtar Nurettin Sokak, 2. Aralık Kuruçeşme Çıkmazı Muhtar Ali Rıza Sokak, Çeşme Çınar Sokak, Muhtar Abdullah Sokak, Alaylı Sokak, Coşkunlar Sokak, Akıncılar Aralığı Lale Sokak, Muallim Naci Caddesi Yol Sokak, Kolej Sokak, Ahmet Adnan Saygun Caddesi.
Boğaziçi’nin Rumeli yakasında Ortaköy’den Defterdar burnu ile Arnavutköy’den Sarrafburnu ve Robert Lisesi girişi ile sahil boyunca ve arkasındaki sarp kayalık tepelerin yer aldığı Kuruçeşme, 9 yy’dan beri önemli bir yerleşim yeri olma özelliğini koruyor. Yaklaşık 4000 civarında kişinin yaşadığı Kuruçeşme, tarihi dokusunu ve eserlerini halen korunmaktadır. Ortaköy’den Defterdarburnu ile; Arnavutköy’den Sarrafburnu ve Çorlulu Ali Paşa Yalısı (bugünkü Robert Lisesi girişi) ile ayrılan sahil boyunca ve arkasındaki sarp kayalık tepelerde yer alır. “Bithias”, “Kalamos”, “Amopolos” ve “Kuruçeşme” günümüze kadar aldığı isimlerdir. Semt sakinleri, koruları ve bol akar suları yüzünden, eski isminin Koruçeşme olduğunu iddia ederler. Bizans döneminde stilit rahipleri, 433’ten itibaren Simon Stilit 27 yıl, 460’tan itibaren Danyal Stilit 34 yıl, birer sütun üzerinde bu semtte yaşamışlardır. Semte ait çok eski gravürlerde bu sütunlara rastlanmaktadır. 9. yy’da Patrik Tarsias (784-806) Ayios Tarsias Manastırı’nı yaptırmıştır. Bizans hizmetindeki Peçenekler 1048’de atlar üzerinde Boğaz’ı yüzerek geçip manastır yanından karaya çıkmışlardır. 15. yy’a kadar durduğu bilinen manastırın Defterdarburnu ile Kuruçeşme Koyu arasında olduğu tahmin edilmektedir. Kuruçeşme yerleşmesinin yüksek bir yerinde Ayios Dimitrios Ayazması vardır. Kaynağına uzun bir yeraltı yolundan gidilir. Tatlı suyunun şifalı olduğuna inanılır. Ayrıca bağlar içinde Ayia Lipsi, Ayios Nikolaos ayazmaları vardır. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesinde bahsettiği cami, II. Mehmed’in (Fatih) tezkirecibaşısı Osman Efendi’nin yaptırdığı bugün de ibadete açık olan camidir. 17. yy’da yenilenmiştir. Semte ismini veren çeşme, caminin alt katında ve doğu cephesinde (yol cephesi) harimin altında yer alan 1095/1683 tarihli çeşmedir. Daha sonra suyu kaçmış olan çeşmeyi Köprülüzade Fazıl Ahmed Paşa’nın kız kardeşi onartıp yaptırmıştır. Çeşme 1983’te restore edilmiştir. Caminin güneybatı köşesinde, Alay Emini Sokağı’nın hamamın arka bahçe duvarı ile bitiştiği yerde, yazıtı ve su haznesi ile acı sulu bir Osmanlı çeşmesi, günümüzde de kullanılmaktadır. Köy içinde Kırbaç Sokağı’nda Surp Haç Ermeni Kilisesi, Alay Emini ve Kırbaç Sokağı’nın kesiştiği yerde Rum Ayios Dimitrios Kilisesi ile Sarrafburnu’ndaki bir Rum ailenin şapeli niteliğinde Ayia Yani kiliseleri günümüzde faaldir. Kuruçeşme 19. yy’ın başlarında İstanbul’un önde gelen semtlerinden idi. Bu semtte padişahın özel izniyle oturulabilirdi. Müslüman yapıları aşıboyası, yeşil, beyaz; azınlık yapıları kurşuni, sarı renklere boyanırdı. Yükseklikleri farklı olurdu. Ulaşım, alışveriş kayıklarla yapılır, kayıklar kişilerin sosyal durumlarına göre saptanırdı. Sık iskeleler arasındaki rıhtımda hizmetkârlar dolaşır, balıkçılar ağlarını yayar, kayıkçılar mallarını satarlardı. Kuruçeşme’de Ortaköy sınırından Sarraf burnu’na kadar, sahilde, sultanların ve devletin ileri gelenlerinin yalıları yer alırdı. 19. yy’ın başlarında, Ortaköy Defterdarburnu’ndan Kuruçeşme’ye doğru ilk yalı III. Mustafa’nın (hd 1757-1774) kızı Hatice Sultan’ın Neşetâbâd Sahilsarayı idi. Hatice Sultan’ın ölümünden sonra diğer sultanların oturduğu yalı 1892’de yıktırılmış, yerine II. Abdülhamid’in (hd 1876-1909) kızları Zekiye ve Naime sultanlara, eş iki saray yaptırılmıştır. Defterdar İbrahim Paşa Camii’nden sonra Sadrazam Yusuf Paşâ’nın kardeşi Süleyman Bey Yalısı gelmekteydi. Hatice Sultan bu yalıyı maiyeti için kiralardı. Çeşitli defalar el değiştiren yalı 1908’de II. Meşrutiyet’ten az evvel II. Abdülhamid tarafindan satın alınarak kızı Naile Sultan’a hediye edildi. Kuruçeşme’de 5 tane iskele vardı. Bunlar: 1. aralık iskelesi, Kuruçeşme iskelesi (bugün Kuruçeşme Parkı içinde kalan iskele); 2. aralık iskelesi (yine park içinde İSKİ su tankerlerinin durduğu iskele), 2. aralık İskele (vapur iskelesi yapısının olduğu yer), 3. aralık iskele (Galatasaray Adası’na kalkan motorların iskelesi); Kuyumcubaşı İskelesi (Sarrafburnu’nun bugün kazıklı yolun başladığı yer) idi. Tezkireci Camii karşısında deniz kenarındaki bostancı karakolu ve yakınında Kızlar Ağası Ahmed Ağa tarafından yaptırılmış bir mektep vardı. Kuyumcubaşı İskelesi’nden Çorlulu Ali Paşa Yalısı önüne kadar olan yer yaklaşık 200 yıldır Sarrafburnu olarak anılmaktadır. Yalıların büyük bir kısmı işgal sırasında, 13 Haziran 1919’da Fransızların Kara Todori Paşa Yalısı’ndan çıkardıkları yangının büyümesi ile yok olmuş, ayakta kalabilenler de imar hareketlerinin kurbanı olmuştur. İstiklal Savaşı sonrasında hanedanın ve azınlıkların sahipsiz bıraktığı, arsa haline gelen bu yerler kömür deposu haline getirilmiş, ayakta durabilenler tütün vb depolarına dönüşmüş veya yıkıntı haline gelmiştir. Kuruçeşme sahilleri uzun süre kömür deposu olarak kullanılmış ve çirkin bir görünüm sergilemiş, 1986’dan sonra sahil kömür depolarından temizlenerek yeşillendirilmiş, kısmen park olarak düzenlenmiş, kısmen de Naile Sultan Yalısı’nda olduğu gibi güzel restitüsyonlar yapılmıştır. Son imar hareketleri sırasında Sarrafburnu yalıları ve Arnavutköy yalıları önünden kazıklı yollar geçirilmiş ve kıyı kısmen doldurularak kıyı hattı ve kotu değiştirilmiştir.
Tarih boyunca yeşil koruları ile anılan Kuruçeşme gravürlerde de böylece resmedilmiştir. Başvekâlet arşivinde Asâkir-i Mansure teşkilatı zamanında sayıları 28 olarak tespit edilen bahçeler arasında adı sayılmaktadır. Sultanlara ve zamanın yüksek rütbeli kişilerine ait olan sahilhane ve köşk bahçelerine çok önem verilmiş, hatta zaman zaman Avrupa’dan bahçıvanlar getirtilerek bahçeler düzenletilmiştir.
Kuruçeşme ile ilgili daha çok merak ettikleriniz var ise, Kırbaç Sokak No:40’ta bulunan muhtar Adnan Soysal’dan detaylı bilgi edinmeniz mümkün. 1994 yılından bu yana muhtarlık görevini sürdüren emekli maliye memuru Soysal’a 0212 287 06 38 no’lu telefondan ulaşabilirsiniz.
Çöplüktü, konser sahası oldu
YÜZLERCE yerli yabancı sanatçı, yüz binlerce izleyici Kuruçeşme Arena’da buluştu. 10 Ağustos 2005 tarihinde Pink Martini konseriyle seyircilere ‘merhaba’ diyen Kuruçeşme Arena, o günden bugüne Boğaz’ın yıldızı olarak parlıyor. Yüzlerce yerli ve yabancı solist ve sanatçı Kuruçeşme’de ağırlandı, yüz binlerce insan konserleri coşkuyla izledi. Sezen Aksu’dan Ajda Pekkan’a Erol Evgin’den Funda Arar ve Kıraç’a uzanan dev konserler Kuruçeşme Arena’da yapıldı. Bugüne kadar yaklaşık 100 ünlü sanatçı ve orkestra eskiden çöplük olan ancak Beşiktaş Belediyesi tarafından dev bir konser arenasına çevrilen Kuruçeşme’de sahne aldı. Öte yandan Shakira, Sting, Depeche Mode, Evanescence, Sean Paul, Roger Waters ve benzeri dünyaca ünlü solist ve gruplar da Kuruçeşme Arena’da ağırlandı. Konserleri sadece bir yıl içinde yüzbinlerce kişi izledi.
MKM’ye yakıştı!..
Dünyanın en önemli orkestraları arasında yer alan Moskova Senfoni Orkestrası, Mustafa Kemal Merkezi Attila İlhan Salonu’nda geçtiğimiz haftalarda iki gün üst üste konser verdi. Beşiktaş Belediyesi tarafından düzenlenen konserde Moskova Senfoni Orkestrası’na Rusya’nın tanınmış keman ve piyano virtüözleri eşlik etti. Klasik müzikseverlerin buluştuğu konsere ilgi büyüktü. Orkestra konserde, şef Vladimir Ziva yönetiminde VVolfgang Amadeus Mozart, Ludvvig van Beethoven, Felix Mendhelssohn’un eserlerini seslendirdi. Konsere kemanda Rodion Zamuruev, piyanoda Victoria Korchinskaya Kogan solist olarak katıldı. Sanatseverler konsere büyük ilgi gösterdi. 3’TE
‘Kadınlar çiçektir’
Beşiktaşlı kadınlar, geçtiğimiz hafta kapılarını açar açmaz karanfillerle karşılaştılar. Dünya Kadınlar Günü nedeniyle Beşiktaş Belediyesi ekipleri, Beşiktaşlı kadınları evlerinde ziyaret ederek onlara binlerce çiçek dağıttı. 82 bin çiçeğin dağıtıldığı günde, kadınların mutluluklarını gizlemedi ve teşekkürlerini iletti. Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bir açıklamada bulunan Beşiktaş Belediye Başkanı İsmail Ünal, Türkiye’de çağdaşlık yolunda kat edilmiş mesafeyi, elde edilmiş hakları koruyan, ülkeyi geriye götürme çabalarına karşı direnen temel gücün ”Atatürk Türkiyesi’nin kadınları” olduğunu belirtti. Ünal, 2000’li yıllarda toplumun temel yapı taşı olarak güçlü bir kadın kimliği ve profili görebilmekten büyük mutluluk duyduğunu söyleyerek Türk kadınının seçme ve seçilme hakkının Avrupa’daki birçok ülkeden önce verildiğini hatırlattı ve ancak halen TBMM’de kadın milletvekili sayısının 50 olduğunu vurguladı. Ünal, Türkiye’de halen töre cinayetleri işlendiğini, kadınların şiddete maruz kaldıklarını vurgulayarak, kadınların sorunlarının çözümünün kolektif bir çabada yattığını kaydetti. Beşiktaş Belediyesi olarak kadınların toplumdaki konumlarının güçlenmesi için her zaman yanlarında olacaklarını ifade eden Ünal, “Çünkü kadın olmadan çağdaşlığın olamayacağını, Atatürk’ün çizdiği yolda aydınlık yarınlara ulaşamayacağımızı biliyoruz. Tüm kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlarım” dedi.
SPOR HABERLERİ
İnönü’de Nazım dizeleri
Beşiktaş taraftarı tribünlere damgasını vuruyor. Her maçta önemli bir söz ve tezahürat üreten Beşiktaşlılar, Kartal’ın liderliğinden bu yana Nazım’ın dizelerini söyle-meye başladı.
Yıllardır şampiyonluğa hasret taraftar, “Biz inandık sizde inanın” diye gürlüyor statta…
“Güzel günler göreceğiz. Aydınlık güzel günler…” diye de İnönü stadını inletiyor. 90 dakika susmayan Beşiktaşlılar futbolcuları da etki altına aldı. Nazım Hikmet’in dizeleri ile çoşan Siyah-Beyazlılar şampiyonluğa adeta şartlandı. Ligin uzun bir maraton olduğunun bilincinde olan taraftar “Bu kadar yaklaşmışken artık bırakmayız. Şampiyonu tayin edecek biziz. Her maçı kazanırsak veya puan kaybetmezsek şampiyon biziz” demeye başladı.
Öte yandan, bu havaya futbolcular da girdi. Teknik heyet ve teknik direktör Ertuğrul Sağlam daha önce yaptığı açıklamada lider olursak artık bırakmayız” demişti. Taraftar şimdi bu sözün arkasında durulmasını bekliyor. Sağlam son söz olarak da eğer şampiyonluğa oynuyorsak bir dakika bile zaman kaybetmemeliyiz. Bazı maçlarda kötü oynadık. Ama puan kaybetmedik. Bunu da düzeltmeliyiz. Artık her şey bizim elimizde” dedi.
Başkan Demirören’de şampiyonluk halinde Beşiktaş’ın önünün açılacağını, bu yıl şampiyonluğu en çok isteyen takımın kendileri olduğunu söylüyor.
Bir mısrasıyla bile olsa, tribünlere damgasını vuran Nazım Hikmet’in dizelerinin tamamı ise şöyle:
Güzel Günler Göreceğiz
Güzel günler göreceğiz çocuklar
Motorları maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanın, inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz
Hani şimdi bize
Cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır,
Yalnız cumaları, yalnız pazarları
Hani şimdi biz
bir peri masalı dinler gibi seyrederiz
Işıklı caddelerde mağazaları,
Hani bunlar
77 katlı yekpare camdan mağazalardır.
Hani şimdi biz haykırırız
Cevap:
Açılır kara kaplı kitap: Zindan
Kayış kapar kolumuzu
Kırılan kemik, kan
Hani şimdi bizim soframıza
Haftada bir et gelir
Ve, çocuklarımız işten eve
Sapsarı iskelet gelir
Hani şimdi biz
İnanın, güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanın, inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler
Motorları maviliklere süreceğiz.
SPOR YAZARLARI OYLUYOR
Beşiktaş Gazetesi, “Beşiktaşlı Yılın Sporcusunu (3)” seçiyor
Beşiktaş Gazetesi tarafından düzenlenen ve geleneksel hale gelen Beşiktaşlı Yılın Futbolcusu Yarışması bu sezonda devam ediyor. Beşiktaş Gazetesi, yılın futbolcusu seçilen Beşiktaşlı’ya Beşiktaş Gazetesi Yarışma her hafta oynanan maçtan sonra spor yazarlarının görüşleri doğrultusunda yapılıyor. Spor yazarlarının verdiği oylar, haftanın futbolcusu belirliyor. 34 hafta sonunda haftanın futbolcuları ortaya çıkıyor ve en fazla haftanın futbolcusu seçilen Beşiktaşlı sezon sonunda Beşiktaş Kupası’nın sahibi oluyor. Geleneksel hale gelen ve bu sezon üçüncüsü yapılan Beşiktaş Gazetesi Kupası için görüşlerine başvurduğumuz, yazılarından yararlandığımız ve her maçtan sonra oy veren spor yazarları şöyle: Atilla Gökçe, Güven Taner, Kazım Kanat, Zeki Çol, İlker Ateş, Korkut Göze, Gülengül Altınsay, Vedat Okyar, Salih Sezer, Hayri Ülgen, Atıf Keçeci, İsmail Er, Ömer Güvenç, Sanlı Sarıalioğlu, Bilal Meşe, Faik Gürses, Adnan Aybaba, Fatih Doğan, Zafer Arapkirli, Basri Baykoç, Yemen Ekşioğlu, Gültekin Onay. 2007-2008 sezonu oylamaları şöyle: İlk yarı, Konya: S. Özkan. Kasımpaşa: Yok. G.Antep: Batuhan. Kayseri: H. Arıkan. Ankara: Yok. Denizli: Tello. G.Saray: Tello. G.Birliği: Tello. Trabzon: Bobo. B.Ş. Belediye: H. Arıkan. F.Bahçe: Yok. Sivas: Higuain. Oftaş: Bobo. Rize: Delgado. Bursa: Delgado. A.Ggücü: Delgado. Manisa: Bobo. İkinci yarı da Konya: Nobre. Kasımpaşa: Nobre. Gaziantep: Cisse. Kayseri: Yok. Ankara: İ. Toraman. Denizli: Holosko. G.Saray: İ. Toraman. G.Birliği: Bobo.
ULEB Cup
heyecanı
Beşiktaş Cola Turka Erkek Basketbol Takımı, ULEB Cup 3. tur ilk maçında deplasmanda Kızılyıldız ile karşı karşıya geldi. ULEB Cup’ta grup maçlarını yenilgisiz lider tamamlayarak kupa tarihine geçen, ardından 2. tur ilk maçında deplasmanda 15 sayı farkla mağlup olduğu Hapoel Jerusalem’i, rövanşta muhteşem bir basketbolla 73-53 yenerek tur atlayan Beşiktaş Cola Turka Erkek Basketbol Takımı, 3. tur ilk maçında Kızılyıldız ile 80-80 berabere kaldı. Karşılaşmanın rövanşı 18 Mart’ta BJK Akatlar Cola Turka Arena’da oynanacak. Rövanş maçındaki galip gelen taraf üst tura çıkacak. Maçın üçüncü çeyreğinde Kaya Peker ve Apodaca sakatlık geçirdi. Ayrıca Dalmau da 4 faulü nedeniyle kenardaydı. Maçın son çeyreğinde sakatlanan oyuncular maça girerken, Shumpert’in 3 sayılık basketi ile son 2 dakikaya girildi ve Beşiktaş’ı 79-78 öne geçirdi. Mücadelenin son anlarında üstü üste top kayıpları yapan Siyah-Beyazlılar, savunmadaki başarısıyla dikkat çekti. Karşılaşma 80-80 beraberlikle tamamlandı.
Belgrad’daki karşılaşmayı Başkan Yıldırım Demirören, Basketbol Şubesi’nden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Şeref Yalçın ve Masa Tenisi, Briç ve Dış İlişkiler’den Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Mario Berk de izledi.
KIZILYILDIZ’I TANIYALIM
ULEB Kupası’nda (F) Grubu’nda yer alan Sırbistan’ın Kızılyıldız ekibi, Rusya’nın Dinamo Moskova ve Belçika’nın Telindus Oostende takımlarının ardından 6 galibiyet, 4 mağlubiyetle 3. sırada yer aldı. 2. turda Oktay Mahmuti’nin antrenörlüğünü yaptığı Benetton Tamoil takımıyla eşleşen Sırbistan ekibi, oynadığı 2 maçı da 81-71 ve 83-82’lik skorlarla kazanarak Siyah-Beyazlıların rakibi oldu. Kadrosunda 4 yabancı oyuncu bulunan Sırbistan ekibinin en skorer oyuncuları ise Tadija Dragicevic ve ABD’li Omar Cook. Didem TUTAL